02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 1 MART 2021 PAZARTESİ HABER ARA VERİLEN YÜZ YÜZE EĞİTİMDEKİ BELİRSİZLİĞİN GİDERİLMESİ İSTENDİ MEB, süreci kötü yönetti Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Yıldırım, “Turizme verilen önem eğitime verilseydi bu durumda olmazdık” dedi. Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, “Eğitimin bütün kademelerinde görev alan herkes aşılanma programında olmalı” diye konuştu. Milyonlarca öğrenci, veli ve öğretmen 1 Mart günü salgın nedeniyle ara verilen yüz yüze eğitim için hazırlık yapmaya başladı ancak “erteleme” ile gelen belirsizlik tepki çekti. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) önceki gün ana sınıflarında, ilkokullarda, 8 ve 12. sınıfların yüz yüze eğitime başlamasına CumhurbaşkanSIBEL BAHÇETEPE lığı Kabine Toplantısı’ndan sonra karar verileceği açıklamasının ardından, gözler bugün yapılacak toplantıya çevrildi. Yüz yüze eğitim ile ilgili belirsizlikler sürerken eğitimciler ve hekimler, “MEB, süreci yönetemedi. Okullar yüz yüze eğitime hazır değil. Henüz aşısını olan bir eğitimci bile yokken okul açmak yanlış karar” görüşünü dile getirdi. Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Milli Eğitim Bakanlığı’nın salgın sürecini iyi yönetemediğini belirterek “Milyonlarca çocuğumuzun bilgisayar, tablet ya da internet erişim imkânı devlet tarafından sağlanamadı. Bu MEB’in uzaktan eğitim sürecini yönetemediğinin en somut göstergesi olmuştur” dedi. Sendika olarak milyonlarca çocuğun uzaktan eğitim imkânına erişememesinin devam etmesi durumunda okulların tedbirler alınarak açılması gerektiğini söylediklerini ancak buna dair adımlar atılmadığını ifade eden Yıldırım, “Dünyanın hiçbir ülkesinde eğitimöğretim süreci bu kadar kötü, plansızprogramsız yürütülmüyor” diye konuştu. Yıldırım, dünyanın pek çok ülkesinde bölgesel ve yerel olarak bulaş riskine göre okulların durumuna karar verildiğini anlattı. Okulların açılmasına ilişkin bir hazırlığın olmadığını, eğitimcilerin aşılanmasının da başlamadığını kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti: “Tüm eğitim kadrosu aşılanmalı, 100 bin ücretli öğretmen var ancak bu öğretmenler aşılama programında yok. Ülkemizde bakanlık çocukların yüz yüze eğitim alıp almayacağını velinin inisiyatifine bırakıyor; bu, yanlış. Türkiye’de bir kısım veli, kız çocuklarının okula gönderilmesini istemiyor, bu artabilir. Bir diğeri de dolaylı olarak ‘okullara gitmeyin ama başka yerlere gidebilirsiniz’ deniyor. Merdiven altı Kuran kurslarına ya da yasadışı birtakım eğitim kurumlarına çocukların gönderilmesinin resmi yolunu açıyorsunuz. Cumhurbaşkanı ve kabine ne yazık ki turizme verdiği önemin yüzde birini eğitime verseydi şu anda bu durumda olmazdık.” ‘Hiçbir hazırlık yok’ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ise okulların açılmasıyla ilgili gereken hazırlığın yapılmadığını ve takvimin belirsizliği sorunu olduğunu söyledi. Okulların açılmasından 2 hafta önce yüksek düzeyde test yapılarak genel tabloya bakılması gerektiğinin altını çizen Şenol, şöyle konuştu: “Bunu da sadece hastaneye gelenleri değil okulların olduğu bölgelerdeki semt insanlarına da yapması gerekir. Böylece salgın kaynağı konusunda fikir sahibi olup bu düzeye rağmen okul açacaksa da havalandırma, sosyal mesafe, çocukların transferi, öğretmen ve personelin taranması gibi salgın biriminin ölçütleri ile okul açması gerekir. İnsan sağlığı bakımından önemli bir sağlık sorunu da okulların açılmamasını ama hiçbir hazırlık olmadığını, 1 yıl önce kapılarına kilit vurduğumuz okulların kilidini açıp içine girebileceğimi sanıyoruz en büyük yanılgımız bu. Hazırlık yok. Aşılanan bir eğitimci yok. İki dozun koruyuculuğu da 42. günde başlıyor daha henüz aşılanan bir tek öğretmen bile görmedik. Okulların doğrudan salgını etkisini ölçemeyecek kadar yüksek bir salgın eğrimiz var. Eğitimin bütün kademelerinde görev alan herkes aşılanma programında olmalı.” SAMSUNLU EĞİTİMCİLER: Eğitim camiasının başı döndü CEMİL CİĞERİM Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) okulların açılmasıyla ilgili aldığı kararlara tepki gösteren Eğitimİş Samsun Şube Başkanı Onur Gündüz, “Açıyoruz, açmıyoruz. Eğitim camiasının başı döndü. Okulların açılışının net bir takvime bağlanmaması okul yönetimlerini, öğretmenleri, velileri, öğrencileri zor durumda bırakıyor” dedi. EğitimSen Samsun Şube Başkanı Arzu Topaloğlu da “Eğitim ile ilgili kararların yerellere bırakılması ilerde daha sıkıntılı sonuçlar doğuracaktır. Talebimiz nettir; aşılama sürecinde gerekli 40 günlük süre dolmadan okulların açılması salgının seyrinde 3. dalganın yaşanmasına yol açacaktır. Bizler öğrencilerimizle sağlıklı ortamlarda buluşmanın gayreti içerisindeyiz ve bu çabamız devam edecektir” dedi. SELÇUK, YÜZ YÜZE EĞİTİMİN 1 MART’TA BAŞLAYACAĞINI AÇIKLAMIŞTI ‘Erteleme’ için özür diledi Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yüz yüze eğitime 1 Mart’ta başlanacağı yönündeki açıklamanın ardından gelen bir günlük erteleme için “özür” diledi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da geçen hafta katıldığı cenaze töreninde sosyal mesafeyi ihlal etmesi nedeniyle özür dilemişti. Salgınla ilgili kısıtlamaların 1 Mart’taki kabine toplantısında ele alınmasına ilişkin kararın ardından gelen erteleme kararı üzerine Bakan Selçuk bugün sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Selçuk, “Okulların açılma takviminde yaşanan 1 günlük erteleme için tüm vatandaşlarımızdan özür dilerim. Bazı illerimizde son birkaç günde tespit edilen hızlı vaka artışı yeniden değerlendirme zorunluluğunu doğurmuştur. Sağlık, önceliğimiz. Sabrınız ve anlayışınız için teşekkür ederim” dedi. Ziya Selçuk Selçuk, katıldığı televizyon programında yaptığı açıklamada da “1 Mart’ta okulları açalım sonra ortaya çıkacak rapora göre 2 Mart’ta tekrar kapatalım” gibi bir problem yaşanmaması için tedbir almak istediklerini belirtti.Selçuk liselerde yapılacak yüz yüze sınavlara, 8 Mart’tan başlamak üzere illerin Kovid19 vaka sayısı durumuna göre karar verileceğini bildirdi. Koca da dilemişti! Yurttaşlara her fırsatta salgına karşı “sosyal mesafe” ve “kalabalıktan uzak durma” uyarıları yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geçen hafta, YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın babası Muhammed Emin Saraç’ın cenazesine katılmıştı. Koca’nın sosyal mesafeye dikkat etmemesi tepki çekmişti. Koca, basın toplantısında eleştirilerin sorulması üzerine, “Bu konuda kusurluyum. Ben cenazede o tarz mesafenin ortadan kalkacağını öngöremedim. Öngörmem gerekiyor muydu, evet gerekiyordu. Bu, benim kusurum. Bu nedenle ben vatandaşlarımızdan özür diliyorum” demişti. l Haber Merkezi TBMM İNSAN HAKLARI KOMISYONU BAŞKANI ÇAVUŞOĞLU’NA BOĞAZIÇI ÇAĞRISI: AKP’li Melih Bulu’nun rektör olarak atanması üzerine akademisyen ve öğrenciler protesto gösterisi düzenlemişti. Öğrencilere ‘hak ihlali’ yapıldı ERDEM SEVGİ CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Boğaziçi protestoları nedeniyle halen 9 kişinin cezaevinde, onlarca kişinin de ev hapsinde olduğunu belirterek, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu’na, “İnsan hakkı ihlali ile karşı karşıya olan gençlerimizin durumunu komisyon gündeme almalı” çağrısında bulundu. CHP’li Özel, Türkiye’nin, insan hakları ihlalleri noktasında yakın tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşadığını vurguladı. Özel, “Anayasanın 34. maddesi, ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’ hükmünü içeriyor. Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Melih Bulu’nun atanmasının ardından yapılan protesto ve gösteri yürüyüşleri, polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Bu olaylar nedeniyle 9 vatandaşımız cezaevlerinde, onlarca gencimiz ev hapsi ile özgürlüklerinden alıkonuldu. Türkiye’nin 16 Nisan rejime kasteden anayasa değişikliğinin ardından iktidar partisi eliyle girdiği anayasasızlaştırma sürecinde, 12 Eylül faşist darbe anayasasının dahi hak olarak tanımladığı bazı maddeler fiilen yürürlükten kaldırılmıştır” ifadelerini kullandı. “Ne yazık ki ülkemizde anayasanın 34. maddesinde tanımlanan haklar kısıtlanmaktadır” değerlendirmesini yapan Özel, şunları söyledi: “Protestolara katılan bu ülkenin pırıl pırıl gençleri AK Parti Genel Başkanı, İçişleri Bakanı, kabine üyeleri, saray yetkilileri ya da AK Parti sözcülerince terör örgütleriyle irtibatlandırılmışsa da hiçbiri hakkında terör örgütü bağı bulunamadı. Lekelenmeme hakları zedelenen bu gençlerin bir kısmı halen özgürlüklerinden mahrum durumda.” l ANKARA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCILERDE MUTASYONLU VIRÜS Çorum’un Dodurga ilçesinde görev yapan bir öğretmende mutasyonlu virüs tespit edildi. Öğretmenin temaslı olduğu altı öğrenciye yapılan test sonuçları da pozitif çıktı. Öğretmen ve öğrencilerin ailelerinin de gözetim altına alındığı öğrenildi. İlçemize gelmeyin Dodurga Belediye Başkanı Mustafa Aydın, sosyal medya hesabından “İlçemizdeki bir okuldaki görevli öğretmenimizden kaynaklı, 6 öğrencimizde mutasyona uğramış Covid19 vakası tespit edilmiştir. İlçemiz dışından misafir kabul edilmemesi, misafirliğe gidilmemesi, lütfen başka yerlerde ikamet edenlerin de sabırla biraz daha ilçemize gelmemelerini önemle rica ederiz” dedi. Yurda karantina Sakarya’nın Karasu ilçesinde bulunan öğrenci yurdu, bir öğrencinin koronavirüs testinin pozitif çıkması üzerine 10 gün karantinaya alındı.Yurtta bulunan altı öğrenci ve aileleri de temaslı olmaları nedeniyle evlerinde izole edilmiş durumda. İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU, ‘YEŞİL IŞIK’ YAKMIŞTI Astsubaylar atama bekliyor ÇAĞATAN AKYOL Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) astsubay olmak için aldıkları eğitimi tamamladıktan sonra FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ataması yapılmayan kursiyerler atama bekliyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun atamaların yapılmasına “yeşil ışık yaktığı” kursiyerler için CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, 960 kişinin “sehven Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağduru” olduğuna dikkat çekti. FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 900 astsubay ve 60 uzman çavuş olmak üzere Kara Kuvvetleri Komutanlığı Astsubay Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma (ASTTASAK) kursiyerinin ataması yapılmadı. ASTTASAK kursiyeri, 30 Ağustos 2016’da astsubaylığa başlaması gerekirken nasıpları yapılmayarak izne gönderildi. Kursiyerlere, 29 Ekim 2016’da yayımlanan KHK ile soruşturmadan dolayı sigortayla ilişkileri kesilerek işlemlerinin iptal edildiği bildirildi. Mağdurların başvurduğu Danıştay, uyuşmazlığın doğrudan KHK’den değil, Milli Savunma Bakanlığı işleminden kaynaklandığı ve bu işlemin idari yargı denetimine tabi olduğu kararını verdi. CHP’li Özkoç, TBMM’de yaptığı konuşmada, 960 kişinin “sehven KHK mağduru olduğunu” belirterek, “Haklarında güvenlik soruşturmaları açıldı. Adlarına açılmış herhangi bir dava da yok. Eğer içlerinde varsa kuruyu yaştan ayıklamak da devletin görevidir. Artık atamalar yapılmalıdır” dedi. ‘Ciddi zorluk yaşıyorlar’ Mağdurların avukatı Prof. Dr. Ersan Şen, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, adayların eğitimlerini başarıyla tamamladığını anımsatarak birçok idari girişimde bulunmalarına karşın sorunlarının çözülmeyerek mağduriyetlerine sebep olduğunu söyledi. Şen, “Konu ile ilgili açılan davalardan birisinin esastan reddedilmesi ve kararın kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmış olup neticesi beklenmektedir. Mağduriyete sebep olarak gösterilen 675 sayılı KHK hükümlerinin astsubay kursiyerlerini kapsamadığı ve kendilerini kapsama alan başka yasal bir düzenleme bulunmadığı açıkça ortadadır. Bu kişiler, 2016 yılından bu tarafa hak ettiği parasal haklarını alamadığı gibi sigorta iptal kayıtlarında 675 sayılı KHK’ye yer verilmesi sebebiyle başka iş bulma imkânları kısıtlanmış olup hayatlarını asgari ölçüde bile devam ettirmede ciddi zorluk yaşamaktadır” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ekim 2019’da katıldığı bir televizyon programında mağdur kursiyerlere, “Az daha sabretsinler. Güvenlik soruşturması yapacağız” diyerek kursiyerlerin atamalarına yeşil ışık yakmıştı. l İSTANBUL Bir ihtimal daha var, o da olur mu dersin: Kahrolsun emperyalizm! ABD – Türkiye arasındaki çok yönlü krizin önümüzdeki 2 yıl içinde (Haziran 2023 seçimleri) nasıl seyredeceği konusunda olasılıklar, seçime odaklı iki yılın seyrini belirleyeceği için hayati önemde sayılır. 22 ve 23 Şubat tarihli yazılarım bu konuya odaklanmıştı; şimdi üçüncü bir yazı ile sert bir olasılığı irdeleyeceğiz: ABD ile çatışma! Konu sıradan değil, konu iktidar meselesi, iktidarda kalmak meselesi, yani AKP ve lideri için hayat memat meselesi.. Siz Saray’ın, hadi diyelim şu andan itibaren bütün temel politikalarını, bu odak çerçevesi içinde, bu vizyonla değerlendirin.. Ben bir süredir zaten öyle yapıyorum. Kilit saptama İktidar kritik bir dönemeçte. Tüm kamuoyu yoklamaları ortağıyla birlikte iktidarın seçmen desteğini yüzde 45 civarında gösteriyor. 43 47 arası. Bunca çöküntüye rağmen, AKP’ye desteğin nasıl yüzde 30’un hemen üzerinde seyrettiği (kararsızlar hariç) konusu başka bir seri yazı olacak. Bugünkü gerçek, AKP’nin yarın seçim olsa Cumhurbaşkanı seçemeyeceği ve Meclis’te çoğunluğu kaybedeceği yönünde. Ve kilit mesele, en azından ikinci turda seçmen çoğunluğuna ulaşmak ve Meclis’te çoğunluğu sağlamak için, önümüzdeki 2 yıl içinde neler yapacağı, planlayacağı... İki yıl hem uzun hem kısa. Oy destekleri yüzde 45 de olsa, 5 puan için gereken seçmen oyu, 60 milyon seçmen hesabı üzerinden, yaklaşık 5 x 600.000, yani 3 milyon. Buradan şu sonucu çıkartabiliriz: Ufak tefek seçim numaralarıyla vb böyle büyük bir kitlenin oylarını kapamazsınız. Büyük bir kitlesel harekat yapmalısınız. Kitleleri dalgalandırarak oylarının size akmasını sağlamalısınız! Böylece size kilit saptamayı yaptım. 3 milyon oyu nasıl kapacaklar? Bu da kilit saptamanın sorusu. Bu sorunun iki yanıtı var, ya içteki olaylarla kitleleri lehinize harekete geçireceksiniz.. Ya da: Eğer iç etkileriniz zayıf kalır ve umut fazla yoksa, o zaman dıştaki olayları seçmen için kullanırsınız. Bu iki çerçeveden gelişmelere bakmalıyız. Çok odak konu var değerlendirilecek. Mesela RTE’nin Saadet Partisi üzerindeki yoğun çalışması bunlardan biri. Bu partiyi parçalayabilirler, dağıtabilirler, seçmenin bir kısmını çekebilmek ve en azından muhalefetle birlikte hareket etmesini önlemek için. Parti üzerinde etkisi olan ajanlarını devreye soktuklarını görüyoruz. Bu, işin bir yönü. HDP’yi dağıtmak, parçalamak da işin diğer yönü. Şeytanlaştırma ile ittifakı işlemez hale getirme düşüncesi de. Yani içeride büyük bir sosyal mühendislik olayı yaşıyoruz ve daha büyüklerini yaşayacağız. Siyaset mühendisliğine önceleri çok karşı olan bu parti ve akıldaneleri olan sözde entelektüel güruh, şimdi aynısını topluma ve diğer partilere karşı uyguluyor. Kahrolsun emperyalizm(!) Konu çok. Ama biz gelin baştaki sorumuza odaklanalım. ABD’yi nasıl tatmin edecek bu iktidar ki, Türkiye ekonomisinin önünü kapatmasın. Sorunlar çok: S400! Suriye’nin parçalanması! Doğu Akdeniz! Tabii yakında ortaya çıkacak insan hak ve özgürlükleri ile ifade özgürlükleri! Belki Rusya, İran! Acaba ABD ile çatışmayı göze alır mı, diye sordum yukarıda. Uzlaşamazsan, kendi pozisyonunu savunacaksın. Tabii, ABD’yi fazla kızdırmadan bir ileri bir geri esnek davranarak seçim sonuna kadar durumu idare etmek de bir politika... Peki ABD’nin ısrarı ve sertliği karşısında ne yapabilir AKP iktidarı? En azından sert bir şekilde ABD’ye cephe alarak, bir çatışma yaratır mı? Eğer bunu 3 milyon seçmenin desteğini sağlayabilecek bir şekilde milli bir heyelana döndürebileceğini görürse... Seçime az bir süre kala böyle bir geçici durum yaşayabilir ülke. Seçim sonrası unutulmak üzere (tıpkı Merkel’in Hitlerciliğinin şimdi sözünün bile edilmediği gibi), bu politika neleri neleri harekete geçirmez! Fakat, benim başka bir favorim var, dış mesele açılmışken...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle