02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 11 1 MART 2021 PAZARTESİ İşçi, ücretsiz izinden ağır vergi yüküne kadar büyük sorunlarla karşı karşıya Dertler çığ gibi büyüyor Uzun yıllardır düşük ücret, sigortasızlık, uzun çalışma saatleri gibi sorunlarla boğuşan işçilerin sorunları pandemi ile içinden çıkılmaz hale geldi. Ücretsiz izinden yasağa karşın işten çıkarmaya, ağır vergi yükünden tutulmayan kadro sözlerine, ücretlerdeki farklılıktan geçici işçiliğe kadar pek çok sorunla karşı karşıya kalan emekMUSTAFA çi, yıldan yıla büyüyen soÇAKIR runlara karşı adım atılmasını bekliyor. Artan enflasyon ve döviz kurlarıyla patlayan pahalılık nedeniyle ücretleri tamamen yetersiz hale gelen işçinin çözüm beklediği temel sorunları şöyle: n Halen 1.3 milyon işçi kısa çalışma ödeneği alıyor. 2.4 milyon işçi de ücretsiz izne çıkarıldı. Milyonlarca işçi ayUzun yıllardır büyük hak gasplarıyla karşı karşıya olan milyonlarca işçi, şimdi de aylardır ya eksik ya da açlık sınırının çok altında ücretlerle geçinmeye çalışıyor. lardır ya eksik ya da açlık sınırının çok altında ücretlerle geçinmeye çalışıyor. Kısa çalışma ve ücretsiz izindeki işçinin emeklilik primleri de yatırılmıyor. n İşten çıkarma yasağına karşın işveren istisna kapsamındaki “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” iddiasıyla işçiyi işten atmaya devam ediyor. Davalar yıllarca sürüyor. Bu gerekçeyle işten atılan işçi uzun süre iş bulamıyor. n Emekçi ağır vergi yükü altında eziliyor. İşçiler üzerindeki vergi yükü, ücretliler lehine olan ayrım ilkesinden vazgeçilerek vergi tarifesinin teke indirilmesi ve çalışanların üçüncü dilimdeki gelir vergisi tarifesine uygulanan vergi oranının yüzde 25’ten yüzde 27’ye yükseltilmesi nedeniyle arttı. İşçi, patronu ile aynı oranda vergilendiriliyor. n Gelir vergisi tarifesindeki artışın enflasyonun altında belirlenmesi de mağduriyet yarattı. AKP’nin iktidara geldiği 2002’de gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi brüt asgari ücretin 17.1 katı iken, bugün 6.7 katına denk geliyor. Emekçi yılbaşında aldığı ücreti yılın sonunda alamıyor. n Asgari ücretliler yıl sonunda yüzde 15’lik vergi diliminden yüzde 20’lik dilime geçiyor. İktidar, asgari ücret vergi dışı bırakıldı dese de mevcut düzenlemede, sadece bekâr işçinin vergiden doğan kaybı karşılanıyor. n Kamuda 6 aydan fazla çalışan geçici işçiler daimi işçi kadrolarına alındı. Ancak daha az çalışan işçiler kapsam dışında bırakıldı. Bu şekilde 2025 yıl çalışan işçiler var. Kamuda geçici statüde çalışan yaklaşık 20 bin işçi bulunuyor. Bu işçiler daha az çalıştırılırken taşeron işçisi istihdam ediliyor. n 2017’de kamudaki taşeron işçiye kadro hakkı tanındı. Ancak KİT’ler ile bazı kurumlarda çalışan yaklaşık 50 bin işçi kapsam dışında bırakıldı. Madenler, demiryolları ve enerji başta olmak üzere birçok kurumda işçiler yıllardır kadro bekliyor. Verilen sözler tutulmadı. Kadro uygulamaya geçirilmedi. l ANKARA ALKOL VERGİSİ Beş ilden alınan ÖTV tutarı 14.4 milyar TL Alkollü içeceklerde ÖTV tahsilatında ilk beşi sırasıyla İstanbul, İzmir, Mersin, Denizli ve Manisa, son beşi ise Zonguldak, Sinop, Bartın, Çorum ve Erzincan aldı. CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel’in sorularını yanıtlayan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Bakan Elvan’ın verdiği bilgilye göre, 2019 yılı alkollü içecekler ÖTV tahsilatı açısından 8 milyar 265 milyon 152 bin 582 lira ÖTV ödemesi ile ilk sırada İstanbul yer aldı. İlk beş ilden alınan ÖTV tutarı 14.4 milyara ulaştı. Elvan, Türkiye’deki yıllık alkol tüketimi ve alkol ithalatına ilişkin soruları ise yanıtsız bıraktı. l Ekonomi Servisi 1 MART HAREKETLİLİĞİ Vergi ödemelerinde süre bugün doluyor Borç yapılandırmasının ilk taksitinden değerli konut vergisi ile basit usuldeki mükellefler için gelir vergisine kadar pek çok verginin son ödeme süresi bugün dolacak. Bu kapsamda vergi ve idari para cezalarına yönelik yeniden yapılandırma düzenlemesinde ilk taksit ve peşin ödemede son gün bugün. Yapılandırılan borçların, borçlunun tercihlerine göre, Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesi (www.gib.gov.tr) üzerinden anlaşmalı bankaların banka ve kredi kartıyla ödenme imkânı bulunuyor. Ayrıca borçlar, banka hesabından havaleyle yabancı ülkede faaliyet gösteren bankalara ait kartlarla veya PTT şubelerinden ödenebilecek. Değerli konut vergisinde ilk taksit ödenecek. l Ekonomi Servisi PİLOTLA DESTEK Türk Telekom’dan 20 girişimciye 200 bin TL Türk Telekom’un girişim hızlandırma programı PİLOT için dokuzuncu dönem başvuruları 1 Mart’ta başlıyor. Yeni dönemde PİLOT’a kabul edilecek ekip sayısı 20’ye, verilecek nakit desteği ise 200 bin TL’ye çıkarıldı. Programa katılan ekipler, Türk Telekom ile işbirliği yapma ve TT Ventures’tan yatırım alma fırsatı yakalayacak. Türk Telekom Strateji, Planlama ve Dijital Genel Müdür Yardımcısı Barış Karakullukçu, “Bugüne kadar PİLOT’tan mezun 73 girişime şirketimiz tarafından toplamda 5 milyon TL’nin üzerinde nakit desteği verdik. Mezun girişimlerimizin, 2020 yılında 850 kişiye istihdam sağladığını ve 60 milyon TL ciro elde ettiğini memnuniyetle ifade etmek isterim. Hedefimiz çok daha fazlası” dedi. l Ekonomi Servisi Patates depoda çürüyecek SEFA UYAR Patates ve soğanda her yıl klasik haline gelen süreç yine yaşanıyor. Maliyeti 1 lira olan patatesin 50 kuruşa satıldığını belirten üreticiler, ürünün tarlada kalmaması için Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) devreye girmesini istiyor. Niğde’de patates üreticilerini ziyaret ederek sorunları dinleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yazlık ve kışlık olarak iki kez ekilen patatesin depolarda saklanan kısmı için riskli bir sürecin başladığını belirtti. TMO’nun en geç 15 gün içinde patates alımı yapması gerektiğini belirten Gürer, “Ürün bir ay içinde satılmazsa çürüyecek” dedi. Yakın zamanda patates üreticilerinin “terörist” ilan edilerek depolarının basıldığını anımsatan Gürer, üreticinin “O zaman depo basan Ticaret Bakanlığı bugün nerede” diye sorduğunu söyledi. ‘Riskli süreç başladı’ Covid19 nedeniyle kapalı olan otel ve lokanta gibi işletmelerin alım yapmaması nedeniyle patateslerin depoda kaldığını belirten Gürer, “Depolarda 500 bin tona yakın patates var” dedi. Gürer, ziyaret ettiği üreticilerin patateslerinin çimlenmeye başladığını gördüğünü de söyleyerek “Üretici ürününü maliyetin altında 5060 kuruşa satarken, ürünleri depoda çürürken, patates marketlerde 3 liraya kadar fiyatla satılıyor” diye konuştu. Gürer, “Oysa TMO ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri ürünü 1 liradan alıp, 1 lira 25 kuruşa satışını sağlayabilir. Hem tüketici hem üretici korunur hem de ekim alanlarında yeniden patates ekimi sağlanabilir” diye konuştu. Gürer, “Çiftçilerin borçları mutlaka ertelenmeli, faizleri silinmeli, destek verilmeli” diye konuştu. l ANKARA KARADENIZ SIGORTAYA ÇOK UZAK 7 milyon konutun deprem sigortası yok Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de konutların yüzde 56.70’i hâlâ zorunlu deprem sigortasını yaptırmadı. Türkiye’deki 17 milyon 682 bin 80 konuttan, 7 milyonu sigortasız. En ilgisiz bölge Karadeniz. 17 Mart Deprem Haftası öncesi Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Türkiye’de 17 Ağustos depreminin ardından zorunlu hale getirilen deprem sigortasında durumu paylaştı. DASK’tan yapılan açıklamaya göre kurumun kurulduğu Eylül 2000’den bu yana meydana gelen depremler sonrasında hasar sahiplerine 760 milyon liralık ödeme yapıldı. Deprem sigortasına en fazla ilgi, ülkede en yoğun kentleşmenin yaşandığı ve 6 milyon 14 bin 550 konutun yer aldığı Marmara oldu. En az ilgi gösteren bölge ise Karadeniz oldu. DASK Koordinatörü Erdal Turgut, “2021 yılında bir seferberlik başlattık. DASK Yaptıran Kazanıyor kampanyamız kapsamında sigortalılarımızın teminatlarını artırırken prim farkını almıyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi PALANDÖKEN’DEN TASARIYA TAM DESTEK Zincirler haksız rekabet yaratıyor Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Perakende Yasası” olarak bilinen Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da yapılacak düzenlemelerin esnaf ve sanatkâr camiası açısından olumlu olacağını ifade etti. Palandöken, özellikle zincir marketlerin satacakları ürünlere sınırlama getirilecek olmasının küçük esnafın devamlılığı için hayati önem taşıdığına dikkati çekti. A’dan Z’ye tüm ürünleri satan zincir marketlerin 70’ten fazla meslek kolu üzerinde haksız rekabet oluşturduğunu vurgulayan Bendevi Palandöken, şunları kaydetti: “Eğer bu ürünlerin satışına sınırlama getirilirBendevi Palandöken se başta kasap, kırtasiyeci, mobilyacı, ayakkabıcı, çiçekçi, tekstilci, hırdavatçı, zücaciye gibi çok sayıda meslek kolundaki esnafımız iş yapmaya başlar. Özellikle bu zincir marketlerin bünyesinde hizmet veren kasap gibi esnafımız da kendi işyerlerini açma noktasında harekete geçer. Ürünü muhatabı satıp vatandaşın ayağı esnafa gittiğinde, mahalle esnafı yeniden canlanır ve yeni istihdam olanakları doğar, işyeri kapanışları engellenir.” l Ekonomi Servisi Burkay: Bursalı üretimden vazgeçmedi Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) “Ekonomiye Değer Katanlar Ödülleri” sahiplerini buldu. 4 kategoride 51 kişi ve kuruluş ödüllerini online bir toplantı ile aldı. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, salgının çalışma hayatından eğitim ve öğretime, sosyal ilişkilerden iletişim yöntemlerine kadar tüm alışkanlıkları derinden etkilediğini belirtti. İbrahim Burkay, şunları söyledi: “Firmalarımızın böylesine zor bir dönemde bile üretimden, istihdamdan ve ihracattan vazgeçmemesi takdire şayandır. 2021 yılını ise hukuk, demokrasi ve ekonomi alanlarında gerçekleştirilecek reformlarla kayıplarımızı telafi ettiğimiz ve büyüme hedeflerimize yeniden odaklandığımız bir yıl olarak değerlendirmeliyiz.” l Ekonomi Servisi Distopya ile ütopya arasında Çoktandır, bir “tıkanmadan” söz ediyorduk. Kapitalist uygarlığın, ekonomik, siyasi, jeopolitik, ekolojik çelişkileri sertleşiyor, teknolojik gelişmeler hızlanıyor, “izlemegözetleme kapitalizmi” derinleşiyor, “Faşizm süreci” yaklaşık 100 yıl sonra yeniden gündeme geliyordu. Şimdi, bunlara pandeminin merceğinden bakınca, uygarlığın bir yol kavşağında olduğu söylenebilir: Bu kez farklı… Youval Harari, Financial Times’da yayımlanan bir denemesinde, Covid19 salgınının, veba (134653) ve İspanyol gribi (191821) salgınlarından çok farklı yaşandığına işaret ediyordu. O iki pandemide uygarlık çaresizdi. İspanyol gribi sırasında bilim, aşı üretmek bir yana virüsü bile tespit edememişti. Ekonomileri kapatarak (toptan çöküş ve açlık demekti) bulaşıcılığı önlemek de söz konusu değildi. Bu kez pandemi başladıktan hemen sonra virüs tespit edildi, bir yıl içinde birden fazla aşı geliştirildi. İzleme, denetleme, veri madenciliği algoritmaları sayesinde salgının gelişme hızını günü gününe izlemek olanaklıydı. İnternet, yeni iletişim teknolojileri gibi gelişmeler sayesinde, insanlar evden çalışabildiler; tüketim, bilimsel çalışmalar hatta eğitim kısmen, “online” devam etti. Otomasyon ve GPS sayesinde deniz, demiryolu taşımacılığı da… Ekonomiler daraldı, işsizlik arttı ama ne açlık ne de toplumsal çöküş yaşandı. Harari, analizini daha ileri götürmüyor. Halbuki, pandemiyi denetim altına almaya yardımcı olan bilimsel gelişmeler, veri toplama işleme ve iletişim teknolojileri, toplumun piyasa ve kâr ilkelerinin ötesinde, insanların sağlık, beslenme, çalışma, eğitim gereksinimlerine öncelik verecek biçimde, yalnızca bölgesel değil ulusal hatta küresel çapta, rasyonel biçimde yeniden örgütlenebileceğini, planlanabileceğini de gösterdi. Tarihsel olarak “ütopya” tanımı içinde düşünülen toplumsal şekillenmelere gidebilecek yolun teknolojik altyapısı çoktan olgunlaşmıştı. Madalyonun öbür yüzü Harari’ye göre, pandemi sırasında yaşanan tüm aksaklıklar, bilimsel ve teknolojik yetersizliklerden değil, politikacıların hatalarından kaynaklandı. Ancak Harari, hataların kaynağına gitmiyor. Halbuki, hatalar rastlantı değil: Politikacılar, virüsle ilgili bilgilileri açıklamakta geciken Çin de dahil, “kapitalist gerçekçiliğin” ekonomik, siyasi ve hatta jeopolitik baskıların, neoliberalizmin, emperyalist rekabetin önyargılarının etkisiyle tereddüt ettiler, önlem almakta geciktiler, salgının pandemiye dönüşmesine neden oldular. Pandemi başladıktan sonra da izlemegözetleme, denetleme, veri madenciliği süreçlerini hızlandırdılar, yaygınlaştırdılar; hatta aşı üreten ilaç firmalarının tasarrufuna açtılar. Distopya’ya giden yol da bu teknolojik gelişmelerle, “kapitalist gerçekçiliğin”, emperyalist rekabet pratiklerinin çakıştığı noktadan geçiyor. Epistemik darbe ABD ve dünya basını, 6 Ocak faşist darbe girişimini tartışırken Shoshana Zuboff’un New York Times’da yayımlanan “Konuşmadığımız darbe” başlıklı analizi genelde demokrasiye karşı bir “epistemik” (bilgiyi üretmeye ve denetlemeye ilişkin) darbe ile karşı karşıya olduğumuza dikkat çekiyordu. Bu darbenin arkasında, insanların yaşam pratiklerini, verilere dönüştürülerek mülk edinilecek, bedava hammadde olarak gören Facebook, Google gibi kapitalist işletmeler vardı. Zuboff’a göre, bu darbe dört aşamada gerçekleşiyor: Epistemik (insan pratiklerine ücretsiz el koyma) haklar yasalaşıyor. Epistemik eşitsizliklerde (bilgiye ulaşan ya da ulaşamayan arasında) sert artışlar yaşanıyor. Bir epistemik kaos yaratılıyor (“hakikat sonrası” toplum). Nihayet demokratik süreçler üzerinde epistemik (örneğin seçim manipülasyonu) bir egemenlik şekilleniyor. Prof. Z. Tüfekçi de “Her bir tıklamada yapay zekâ ile güçlendirilmiş bir distopyanın inşasına bizzat katılıyoruz” diyor. Ancak bir şey daha diyor: “Felaketler kapıya dayanınca, siyasiler yağma, suç dalgası bekliyor. Gerçekteyse tabanda yaşanan gerçeklik daha çok, toplumsal dayanışma ve paylaşmayla ilgili.” Distopyaya giden yol da işte bu epistemik darbeyle, “süreç olarak faşizmin” buluşmaya başladığı noktadan geçiyor. Pandemi, insanlığı bu yol ayrımına getirdi ama buradan nereye gidileceğine, sınıf mücadeleleri, “kültür savaşları” içinde yine insanlık karar verecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle