02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DENİZ BANOĞLU’NU YİTİRDİK >> 12’de PAZARTESİ 1 MART 2021 96. YIL SAYI: 34841 KURUCUSU YUNUS NADİ (19241945) BAŞYAZARLARI NADİR NADİ (19451991) İLHAN SELÇUK (19922010) FİYATI 2.5 TL KKTC’DE 3 TL HER GÜN BULMACA SAYFASI >> 10’da LE MONDE diplomatique Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 1 MART 2021 Sayı: 14 BÜYÜK İLAÇ ŞİRKETLERİ KARŞISINDA DEVLETLERİN ELİ KOLU BAĞLI... Patentlere karşı aşı mücadelesi F P RÉDÉRIC IERRU, F S RÉDÉRICK TAMBACH J V ULIEN ERNAUDON * 2 020’nin bahar aylarında yaşadığımız karantina esnasında şahit olduğumuz iyi niyetli açıklamaları hatırlayalım. Kurulacak yeni düzende aşıların birer “küresel kamu malı” olması konuşuluyordu. Kasımda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, aşı hakkında endişesini bu cümlelerle dile getirmişti: “Piyasaya ilk aşı sunulduğunda, aşının küresel çapta erişimini garanti altına alabilecek miyiz? Ve ne pahasına olursa olsun sadece en zenginlerin virüsten korunacağı ve normal bir hayat sürdüreceği ‘iki vitesli’ bir dünyanın ortaya çıkmasını engelleyebilecek miyiz?” (1). Bugüne dönersek, bu sözler sadece temenni olarak kaldı. Ahlaki yenilgiye doğru... 18 Ocak 2021 tarihli açıklamasında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Şu anda yüksek gelirli 49 ülkede 39 milyon dozdan fazla aşı uygulandı. En düşük gelirli ülkelerden birinde ise sadece 25 doz uygulandı. 25 milyon değil, 25 bin değil, sadece 25” diyerek durumun ciddiyetinin altını çizdi. Ve böyle devam ederse felaketle sonuçlanabilecek “ahlaki bir yenilgiye” doğru ilerleyeceğimizi de ekledi. Aslında sağlık krizinin başlangıcı ile birlikle DSÖ uluslararası dayanışma adı altında iki araç devreye soktu. Birincisi, 190 ülke ve bölgelerinin Covid19 aşılarına hızlı, adil ve eşit erişimini garanti altına almak için toplu bir aşı alım mekanizması olan Covax. Bu sayede Amerikan Pfizer ile (Alman startup BioNTech işbirliğiyle) mesajcı ribonükleik asit (mRNA) bazlı 40 milyon doz aşı için bir sözleşme imzaladı. Ardından AstraZeneca (Oxford Üniversitesi işbirliğiyle) 120 milyon ek ünite için bir sözleşme imzaladı. Covax’ın hedefi iddialıydı: 2021’in sonuna kadar kendi bünyesi sayesinde iki milyar doz sağlamaktı. DSÖ, ikinci mekanizma olarak Covid19 Teknoloji Erişimi Havuzu’nu (Covid19 Technology Access Pool, CTAP) kurdu. CTAP’ın kuruluş amacı gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere büyük ölçekte aşı üretimi için gerekli fikri mülkiyet haklarını ve teknik bilgilerin paylaşımını sağlamak. Ne yazık ki, CTAP boş bir kabuk olarak kaldı. Covax ise faaliyete geçmek için büyük zorluk çekiyor. DSÖ’nün yaptığı son açıklamalara göre, faaliyet tarihinin 2022’ye hatta 2024’e ertelenmesi söz konusu. Devamı 5. sayfada Abu Dabi’deki Uluslararası Savunma Fuarı bu yıl da kapılarını açtı. Pandemiye karşı katılımın yoğun olduğu fuarda ülkeler, silah sanayilerinin en son yeniliklerini tanıtıyor. BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’NİN ‘MODERN’ İMAJI VE YEMEN’İN ETKİSİ Çatlamaya başlayan vitrin EVA THIEBAUD * Ş ubat 2019. Jetler Basra Körfezi ile Arap Denizi arasında bulunan minik federal devlet Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) açık gökyüzünü adeta ikiye bölüyor. Federasyonun güçlü ismi, Arap dünyasının etkili isimlerinden Abu Dabi Veliaht Prensi (1) Muhammed bin Zayed Al Nahyan, namı diğer MBZ, etrafında yabancı liderlerle birlikte yerinde rahatça oturmuş Uluslararası Savunma Fuarı’nın (IDEX) açılışını izliyor. Silah sanayisinin dünyaca ünlü firmalarının katıldığı saygın fuar, Emirliğin Nimr arazi araçlarının yanı sıra, Amerikan zırhlı araçları ve Fransız tanklarının geçit yaptıkları gerçek boyutlu bir savaş gösterisi ile açılıyor. Fuar, General James Mattis’in 2011 yılında ABD Merkez Komutanlığı’nın başındayken “Küçük Sparta” olarak tanımladığı BAE’nin askeri ve jeopolitik emellerini karşılayacak nitelikte bir Hollywood yapımını andırıyor (2). Dünyanın en büyük silah ithalatçısı olan BAE (3) savaş oyunu oynuyormuş taklidi yapmıyor. Washington’daki Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü’nde araştırmacı olan Emma Soubrier’nin de ifade ettiği gibi, BAE savaşı, “bölgesel nüfuz ve güç stratejisi” ile yönetiyor, kışkırtıyor ya da sürdürüyor. Mart 2011’den itibaren, “Arap Baharı” sırasında BAE, Suudi Arabistan ile birlikte El Halife monarşisine karşı başlayan halk ayaklanmasına son vermek üzere Bahreyn’e askeri müdahalede bulunmuştu (4). 2015 yılından beri, yine Riyad ile birlikte Husi karşıtı koalisyonu yürüttükleri Yemen’de uluslararası hukuku ihlal etmek ve ülkenin bölünmesine çalışmakla suçlanıyorlar (5). Madalyonun iki yüzü... Libya’da silah ambargosunu görmezden gelerek Mareşal Halife Hafter’i Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ne karşı mücadelesinde destekliyorlar. Bir yanda mizansen, öte yanda ise savaşın iğrençlikleri: Aynı madalyonun iki farklı yüzü, bir başka deyişle Arap dünyasında gerilimi tırmandırmaya katkı sağlarken aynı zamanda “modernliği” üzerine iletişim kuran bir monarşi. 2017 yılında Katar’a uygulanan bölgesel yasağın arkasındaki itici güç yine Abu Dabi idi. Bu yıl 50. yılını kutlayacak olan ve 10 milyonluk nüfusunun yüzde 90’ı yabancılardan oluşan bu ülkenin evrimini nasıl anlatmalı? Öncelikle, Bahreyn ve Katar’ın Abu Dabi’nin baskısı altında olmak istemediği için katılmayı reddettikleri federasyonun kuruluş yılı olan 1971 yılına gitmemiz gerekiyor. Suudi Arabistan, Irak ve İran gibi güçlü komşularla çevrili olan yedi emirlik ve yöneticileri Şeyh Zayed Al Nahyan, güvenlik sorunu ile karşı karşıyaydı. Minik bir ordusu olan BAE, hem koruyucu hem de silah tedarikçisi rolü üstlenecek başta ABD olmak üzere Batı’nın desteğini almak için çalışmaya başladı. Houstan’daki James Baker Enstitüsü’nde araştırmacı olan Kristian Ulrichsen, “Sovyetler’in nüfuzunun genişlemesi riskinden endişe eden Washington için Körfez enerji piyasasını güvence altına almaya imkân sağlıyordu” yorumunu yapıyor. Önemli hidrokarbon kaynakları olan federasyon büyük silah sözleşmeleri imzalamak için devasa finansal kaynaklar seferber edebilirdi. Sadece bu bile Batılı koruyucuları elinde tutmak için yeterli idi. Devamı 4. sayfada Medya, anlaşmazlık ticareti SERGE HALIMI PIERRE RIMBERT S ırayla medya ve yayıncıları (Vivendi, Editis, Prisma) satın aldı, Europe 1 ve Journal du dimanche’a göz koydu, personel giderleri ve harcamalarda kısıtlamalar yaptı, aşırı sağa yönelik bir gazeteciliği teşvik etti (CNews), haber odalarında terörün hüküm sürmesini sağladıve şimdi de Afrika’daki faaliyetleri araştıran Le Monde diplomatique’i dava etmekle tehdit ediyor. Medya kapitalizminin sorunlarını kişileştirmek gerekirse, Vincent Bolloré’nin adı baskın çıkacaktır. Basında sıkça bahsi geçen Breton milyarderin kaba üslubu, 2020’lerin gazetecilik manzarasını sarsan hareketin başlıca göstergesi değil. Zira yükselen güç ne patronların infografiklerinde (1) ne de reklam verenlerin rehberinde bulunuyor. Basın ekonomisinin bu yeni ayağı, uzun süredir medya koçunun beşinci çarkı olarak kabul gördü: Aboneler. Artan etkileri, toplumlarımızın yaygaraları ve bölünmelerinin editör kadrolarının orta yerinde yankılanmasını sağlıyor. Bu oluşum şimdilik sadece bir avuç yayını kapsıyor. Ama derin bir dönüşüm hareketinin göstergesi. Piyasa mantığı... Elbette, özel mülkiyet her zaman büyük iletişim tekelinin oyun kartlarını yeniden karar. Ancak uzun süredir piyasa mantığına maruz kalan bir sektörün düzenini bozmaktan vazgeçti. Ve bu güçlü yönetim kısıtlaması sonucunda, ekranlar zamanı ve konuşmaları giderek hevesle yutarken, bilgi üreten güçler kıtlaşıyor. Fransa’da gazeteci sayısı yavaş bir tempoda azalıyor (2008 ile 2019 arasında yüzde 6), ancak bu sayı ABD’de neredeyse dörtte bir oranında düştü. Bu ortalama oranı bir eşitsizliği maskeliyor: ABD yazıişleri odaları, basılı olmayan medyada 10 bin kadro istihdamı yaratırken 36 bin basılı medya çalışanını işinden etti (2). Uzun zamandır öngörülen, iki vitesli haber rejimi zenginler için zengin, fakirler için fakir gözümüzün önünde yerleşiyor. Eğitim ve kültürel eşitsizliklerin coğrafi dağılımını yansıtıyor. Okur kitlesinin yaşı ve alışkanlıkları göz önüne alındığında, çevrimiçi dağıtım konusunda zaten hantal olan yerel basın yoksullaşıyor, zayıflıyor veya ABD’de olduğu gibi yok oluyor. 2004’ten bu yana 2 bin 100’den fazla günlük gazete ve haftalık yayın yok oldu, yani toplamın dörtte biri. Yerel basının yerini çoğunlukla gazete görünümlü, klasik maketli ve elverişli makaleleri dağıtmak için siyasi partilerle bağlantılı bölgesel güçlerce finanse edilen (3) bir ekran görevi gören partizan siteler ağı aldı. Yerel basının hayatta kalması, reklamlara ve küçük ilanlara bağlıydı; bu iki gelir kaynağı bilgi üretmeyen ancak daha önce reklamcılardan mahrum bıraktıkları gazeteleri yağmalayan Facebook ve Google tarafından yutuldu. Devamı 6. sayfada BU PAZARTESI LE MONDE diplomatique GÜNÜ Dr. Hande Özdinler’den ALS tedavisinde önemli keşif Nöronları iyileştirdi >> BILIM VE TEKNOLOJI sayfası 16’da İktidar, yoksulluğun sorun olmaktan çıktığını söylüyor ama sokak öyle demiyor Açlıkta sınır yok KURTULUŞ ARI ÇÖPTEN BESLENİYORLAR BURASI İstanbul Taşdelen. Saat 13.30’da bir süpermarketin çalışanı sebzemeyve reyonunda bozulmuş, buruşmuş patatesi, soğanı, yeşilliği çöpe atıyor. Gülcan da iki çocuğuyla geliyor buraya. 7 yaşındaki oğlu konteynırın içine girip, torbasını dolduruyor. İÇME SUYUNA ERİŞEMİYOR DERIN Yoksulluk Ağı’ndan Hacer Foggo ile sokakları dolaştık, çöpten beslenen ailelerle görüştük. Foggo, “Araştırmaya katılan 100 kişinin 46’sı temiz içme suyuna erişemiyor. 100 kişinin 14’ü gıdaya ulaşamıyor. 10 hanenin birinde buzdolabı, 5 hanenin 1’inde çamaşır makinesi yok” diyor. EVİ ÇOCUKLAR GEÇİNDİRİYOR FOGGO’ya göre, derin yoksulluk yaşayan insanları, öncesinde yarı aç yarı tok tutarak kendi siyasetine bağımlı hale getirenler, şimdi onları açlığa ve yalnızlığa mahkum etti. Onu en çok şaşırtansa hanelerin yüzde 6’sında evi çocukların geçindirmesi... >> 89’da İktidar, eğitimde süreci kötü yönetti. Erteleme ile gelen belirsizlik tepki çekti Yüz yüze bilmecesi Vergide engelli ödeme! Vergi borcu yapılandırmasında son gün olması nedeniyle gelenler, kapalı kapılarla karşılaştı. Bazıları demir kapıdan atlayarak, bazıları da tel örgülerdeki delikten geçerek vergi dairesine ulaştı. >> 11’de HDP’LİLER HAKKINDAKİ FEZLEKELER İYİ Parti önce içeriğe bakacak İYİ Parti, HDP’liler hakkındaki fezlekelerin içeriğine odaklanacak. Partide, “fezlekelerde teröre destek netse, tutumumuz nettir” değerlendirmesi yapılıyor. İKTIDARIN, fezlekeleri “Demokles’in Kılıcı” gibi sallandırdığı belirtilen partide, “içeriği iyi değerlendirmek iktidar baskısına set çeker” deniyor. >> SELDA GÜNEYSU 4’te ERBAKAN’IN ÖLÜMÜ... >> BARIŞ TERKOĞLU 3’te ATATÜRK TRAVMASI >> ERDAL ATABEK 4’te UYGARLIK YOL KAVŞAĞINDA >> ERGİN YILDIZOĞLU 11’de 1 MART VE ABD İLE İLİŞKİLER >> MEHMET ALI GÜLLER 12’de CHP’Lİ VEKİL Sancar istifa etti CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar, partisinden istifa etti. Daha önce, İnce ile birlikte hareket edeceği ileri sürülen Sancar, “Hiçbir partiye geçmeyeceğim” dedi. >> 5’te ELEKTRIK KESINTISI BIKTIRDI >> 5’te CAMİANIN BAŞI DÖNDÜ MEB’in kararını eleştiren Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Onur Gündüz, “Açıyoruz, açmıyoruz. Eğitim camiasının başı döndü” dedi. Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Topaloğlu, aşılama sürecinde gerekli 40 günlük süre dolmadan okulların açılmasının 3. dalgaya yol açacağına dikkat çekti. >> CEMİL CİĞERİM 6’da 1 MART’ta başlayacağı duyurulan yüz yüze eğitime ilişkin gece yarısı gelen erteleme kararı belirsizlik yarattı. Hazırlık yapan milyonlarca öğrenci, öğretmen ve veli tepki gösterirken eğitimci ve hekimlerden “eğitimcilerde aşılama başlamadan” atılan adımlara eleştiriler geldi. EĞITIM İş Genel Başkanı Yıldırım, MEB’in salgın sürecini iyi yönetemediğini belirterek “Milyonlarca çocuğumuzun bilgisayar, tablet ya da internete erişimi devlet tarafından sağlanamadı” dedi. Bakan Selçuk, vaka artışı nedeniyle yapılan erteleme için özür diledi. >> SİBEL BAHÇETEPE 6’da BALONDA KUĞU GÖLÜ SANATÇI Florian Mehnert, “Sosyal Mesafe Yığınları” adlı projesi için Stuttgart Balesi’yle birlikte ilginç bir çalışmaya imza attı. Salgın günlerinde sosyal mesafenin yaşamı nasıl etkilediğine, normal zamanlardaki “yakınlığın” sosyal yaşam için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmek isteyen sanatçı, balerin ve baletleri dev balonların içinde fotoğrafladı. Çalışma kapsamında, Kuğu Gölü, Giselle ve Romeo ve Juliet gibi klasik bale eserlerinden sahneler seçildi. Mehnert, daha önce Stuttgart Flarmoni Orkestrası ve Freiburg Tiyatrosu’ndan sanatçıları fotoğraflamıştı. FENERBAHÇE ZIRVE TAKIBINDE FENERBAHÇE, deplasmanda Trabzonspor’u Pelkas’ın 76. dakikada attığı golle 10 yendi. Süper Lig’de puanını 54’e yükselten SarıLacivertliler, zirve yarışındaki takibini sürdürdü. >> Spor’da KAYBOLAN TEĞMENIN CESEDI BULUNDU GÖKÇEADA’DAKI tekne faciasında kaybolan İlçe Jandarma Komutanı Teğmen Musa Bulut’un cansız bedeni 22 metre derinlikte bulundu. Kaybolan Gökçeada Trafik Tim Komutanı Kıdemli Başçavuş Fatih Tonkuyu’yu arama çalışmaları ise sürüyor. >> 12’de ‘BEBEĞIN KALBI DURDU’ Ev baskını acı getirdi NEVŞEHIR Hacıbektaş’ta polis, duvar yazılaması yaptığı gerekçesiyle TKP üyesi Burak Aysu’nun evine gece baskını düzenledi. Gerilim sırasında Aysu’nun hamile ablasının ikiz bebeklerinden birinin kalbinin durduğu ileri sürüldü. TKP, suç duyurusunda bulunacak. >> 4’te YÜZDE 66 ETKİLİ Üçüncü aşı onay aldı ABD üçüncü Covid19 aşısına acil kullanım onayı verdi. Johnson&Johnson tarafından geliştirilen aşı, Pfizer/BioNTech ve Moderna’nın aşısından farklı olarak tek doz uygulanıyor ve buzdolabında saklanabiliyor. Aşının yüzde 66 oranında etkili olduğu açıklandı. >> 3’te
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle