02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 1 MART 2021 PAZARTESİ HABER İYİ Parti, dokunulmazlıklar için kararını vermeden önce fezlekelerin içeriğini inceleyecek Adımlar dikkatli atılacak HDP’li 56 milletvekili hakkında TBMM Karma Komisyon’da bulunan 955 fezleke ve bu fezlekeler ile ilgili sürecin bir an önce başlatılmak istenmesi, İYİ Parti’yi de stratejik bir hamle yapmaya zorladı. “HDP’li milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekeler için ‘hayır’ oyu vermenin iktidar kanadınca ‘İYİ Parti, HDP ile yan yana’ şeklinde kulSELDA GÜNEYSU lanılacağını” düşünen parti, kırmızı çizgilerinden biri olan “terörle mücadeleden de taviz vermek istemiyor.” Bu nedenle İYİ Partili milletvekillerinin çoğunlukla fezlekelerin TBMM Genel Kurulu’na gelmesiyle birlikte “dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde ‘evet’ oyu kullanacağı” işaret edilirken “fezlekelerin içerikleri de partinin çekincelerinden birini oluşturuyor.” Buradaki en büyük endişenin “iktidarca HDP’li milletvekillerinden sonra sıranın her ne kadar terörle mücadelede destekten yana olunsa da muhalefete gelebileceğinin olduğu” belirtiliyor. HDP’li milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekeler, siyasette de yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Mil‘CUMHUR İTTIFAKI’YLA ORTAK HAREKET ETMEYIZ’ İYİ Parti kanadı, bu süreçte “Cumhur İttifakı ile ortaklıktan da yana olmadığının” altını çiziyor. İktidarın, çözüm sürecindeki icraatlarını masaya yatıran parti yönetimi, bu dönemde yapılan yanlışların da “sert bir dille eleştirilmesi gerektiğini” düşünüyor. Ancak “HDP üzerinden İYİ Parti’nin iktidar kanadına yakınlaştığı şeklindeki söylemlerin de ‘bilinçli bir şekilde siyasete yeni bir yön vermek istenmesinden kaynaklı olabileceği’” değerlendiriliyor. İYİ Parti, “fezlekeler üzerinden kullanılan ‘evet’ oyuyla ‘Cumhur İttifakı’na yakınlaştılar’ gibi bir algı yönetimi içinde yer almak” da istemiyor. 2023’e gidilen süreçte bu şekilde bir algının oluşturulmak istenecek olmasına dikkat çekilerek bu durumun “seküler milliyetçi tabanda rahatsızlık yaratabileceği” de konuşuluyor. let İttifakı bloku içinde yer alan İYİ Parti, öncelikle bu fezlekeler üzerinden kırmızı çizgisinin “terörle mücadele” olduğunun altını çiziyor. “Terörle mücadelenin sahayla birlikte milletvekilleri bazında da yürütülmesi gerektiğine” dikkat çekilirken geçen hafta Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’nun, katıldığı bir programda “Dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde ‘evet’ oyu vereceğiz” sözleri de “erken bir açıklama” olarak nitelendiriliyor. Ancak parti yönetiminden Ağıralioğlu’na destek veren çok sayıda isim bulunuyor. Burada İYİ Parti için en büyük engelin “fezlekelerin içeriği” olduğuna dikkat çekiliyor. İYİ Parti’de, “fezlekelerin içerikleri üzerinde dikkatli adım atmanın parti üzerine iktidar kanadından gelecek baskılara da set çekebileceğine” vurgu yapılıyor. ‘Terör bağlantısı aranacak’ Parti yönetimi bu durumu şöyle ifade ediyor: “İYİ Parti, Millet İttifakı’nın bileşenlerinden birisi. Ancak biz ittifakı, ilelebet bir ittifakmış gibi, göbekten bağlılık olarak nitelendirmiyoruz. Partimizin, terörle mücadele başta olmak üzere, terör örgütleri hakkındaki tutumu da bellidir. Bu nedenle HDP’li milletvekillerinin ‘terör örgütlerine verdiği destek, fezlekelerde somut bir şekilde ortaya konmuşsa, İYİ Parti’nin bu konudaki tutumu da nettir. İYİ Parti gibi bir parti teröre destek verenlerle asla yan yana gelmez. Ancak burada düşündüren şey şu: HDP’li milletvekilleri hakkındaki fezlekeler üzerinden iktidar muhalefeti de kıskaca alabilir mi? İktidar kanadı, bu fezlekeleri muhalefet üzerinde ‘Demokles’in kılıcı’ gibi sallandırmak istiyor. Bize ‘turnusol kâğıdını’ gösteriyor. Bu nedenle hukukçularımızın hazırlanan fezlekeleri dikkatli incelemesinde yarar var. Yetkili organlarımızda da tartışılır.” ‘Seçmen benimsemedi’ Öte yandan İYİ Parti’de “HDP’ye yönelik tutumun da 2023’e giden süreçte çok belirleyici olacağına” vurgu yapılıyor. Genel Başkan Meral Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olduğu dönemde, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili “Demirtaş’la eşit şartlarda yarışmak isterim” ifadesinin o dönem İYİ Parti’ye oy kaybettirdiğine, “seçmenin bu söylemi benimsemediğine” işaret edilirken partinin “HDP konusunda çizgilerini de net çizmesi gerektiğine” işaret ediliyor. l ANKARA TBMM Başkanı Şentop, HDP’li vekiller için hazırlanan fezlekelerle ilgili soruyu yanıtladı: Ara seçim öngörmüyorum TBMM Başkanı Mustafa Şentop, HDP’li milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekeler üzerinden “Türkiye’nin bir ara seçime gidip gitmeyeceği” tartışmaları üzerine “ara seçim öngörmediğini” açıkladı. Şentop, katıldığı bir televizyon programında, TBMM Karma Komisyon’daki milletvekilleriyle ilgili fezlekelere ilişkin, “Karma Komisyon’da 1284 dokunulmazlık dosyası var. Bu dosyaların bir kısmı savcılık aşamasında; soruşturma başlamış, milletvekili olduğu için hemen Meclis’e gönderilmiş. Bir kısmı ilerlemiş aşamalarda, bir kısmı mahkeme sürecinde dosyalar” dedi. ‘Suç içeriği değişti’ Eskiye göre, dosyalarda suçların içeriği ve sayısı itibarıyla bir farklılığın söz konusu olduğunu söyleyen Şentop, “Eskiden suçlar çoğunlukla ‘adi’ suçlar diyebileceğimiz suçlardı ve sayısı azdı. Bunun irdelenmesi gerekir. Terör irtibatlı suçların artmış olmasının, toplamda dosya sayısının da artmış olmasının üzücü olduğu kanaatindeyim” ifadelerini kullandı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının hukuki bir süreç olduğunu vurgulayan Şentop, “Parlamentonun işleyişini sekteye uğratmayacak bir sonuç arzu edilmelidir; öbür taraftan da dokunulmazlığın suiistimaline, suç işlemiş kişilerin milletvekili adayı yapılarak, dokunulmazlık altına alınarak kurtarılmasına yönelik bir mekanizmaya dönüştürülmemelidir. Bu ikisi arasındaki dengeyi komisyon kuracaktır” diye konuştu. Şentop, “Ara seçim senaryoları var, böyle bir öngörünüz var mı” sorusuna “hayır” yanıtını verirken, yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili de “Türkiye zaten uzun zamandır bir anayasa tartışması içinde. Hükümet sistemi tartışması yapanlar aslında bir anayasa tartışması yapıyor. Sistem değişikliği ancak anayasa değişikliği ile olabilir. Dolayısıyla ‘O sistem olmasın bu sistem olsun’ tartışması yapıldığı sürece, Türkiye, adı konulmamış bir anayasa tartışması yaşıyor” dedi. Sadece sistem değişikliğini konuşmanın “geri dönük”, bunu, yeni anayasa içerisinde konuşulmasının ise “ileri dönük” tartışma olduğunu savunan Şentop, yeni anayasa tartışmalarında “hükümet sistemi” üzerinde tıkanıklık yaşanması durumunda, bunu millete götürecek formüllerin geliştirilebileceğini belirtti. l ANKARA/Cumhuriyet ÜÇ KİŞİ EMNİYETE GÖTÜRÜLDÜ HDP NUSAYBIN İLÇE BAŞKANI GÖZALTINDA Mardin’in Kızıltepe ve Nusaybin ilçelerinde yapılan ev baskınlarında, HDP Nusaybin İlçe Eşbaşkanı Hevidar Dinç, Mezopotamya Kültür Sanat Derneği üyesi Abdullah Ayav ve HDP Gençlik Meclisi üyesi Mehmet Sait Sırdaş gözaltına alındı. Hakkında gözaltı kararı olan başka isimlerin de olduğu ifade edilirken, gözaltına alınanların Mardin İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü öğrenildi. l İç Politika İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: ‘Referandum olmasa 15 Temmuz olmazdı’ İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2010’daki anayasa değişikliğine ilişkin “Referanduma götürülen anayasa, yargıyı ele geçirmek için çıkarıldı. O referandum olmasaydı 15 Temmuz olmazdı” dedi. Akşener, partisinin Kızılcahamam’da düzenlediği “Siyasal İletişim Konferansı”nda, “28 Şubat Süreci” başlıklı konuşma yaptı. “O günlerde İstanbul’un seküler sermayesi, meslek odalarının başkanları, güvenlik bürokrasisi darbe yapmak yerine, baskıyla bir iktidarın düşürülmesini hedeflediler ve başardılar. İlk defa denenen bu yöntemi de ‘postmodern darbe’ olarak tanımladılar” diyen Akşener, “En azından şimdi umudumuz var. Sandıkta demokrasi ile bazılarını gönderme imkânımız var” ifadelerini kullandı. “28 Şubat olmasaydı Ergenekon olmazdı. Ordunun darmaduman olması olmazdı” diye konuşan Akşener, Türk milletinin en büyük özelliklerinden birinin, oyuna dokundurtmamak olduğunu belirterek, “Buradan söylüyorum, Sayın Erdoğan’ın seçilmesi mümkün değildir. Çünkü o 28 Şubat’ın kendini beğenmeyenlerine nasıl bir ders verdiyse, bu millet şimdi o kibre, kendini beğenmişliğe, kul hakkıyla buraya kadar gelmişliğe aynı dersi verecek” ifadelerini kullandı. 2010’daki anayasa değişikliğini de anımsatan Akşener, “Referanduma götürülen anayasa, yargıyı ele geçirmek için çıkarıldı. O referandum olmasaydı 15 Temmuz olmazdı” diye konuştu. Öte yandan, Hollanda ve Kanada’da, Çin’in Uygur Türklerine yönelik politikalarının “soykırım” olarak nitelendirildiğini anımsatan Akşener, “Meclis Grup Başkanımızdan talebimdir; Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden Uygur Türklerinin uğradığı mezalimin soykırım olarak tanınması gerektiğine dair talepte bulunacaksınız” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet TKP ÜYESİNE DUVAR YAZILAMASI NEDENİYLE OPERASYON ‘Gece baskını anne karnındaki bebeğin kalbini durdurdu’ Nevşehir Hacıbektaş’ta Sol Haber’in haberine göre, TKP Hacı‘Ulaş Bardakçı bektaş İlçe Örgütü, Ölümsüzdür’ duyaşanan hukuksuzvar yazılaması geluğun peşini bırakrekçesiyle Türkimayacaklarını, bu ye Komünist Partisi (TKP) üyesi Burak Aysu’nun evine Terörle MücadeTKP yetkilileri, Emniyet güçlerinin sıklıkla başvurduğu gece ev aramasının CMK’nin 118. maddesine aykırı olduğunu belirtti. (Foto: Arşiv) hukuksuzluğun hesabının mutlaka sorulacağını bildirdi. Gece ev aramasının le ekipleri tarafından gece saatlerinde CMK 118’e göre yapılamayacağına dikoperasyon düzenlendi. Savcılık ve TEM kat çeken TKP yetkilileri, bir yurttaşın ekibi, söz konusu duvar yazılamasını evine hukuksuz şekilde baskın yapan Aysu’nun yaptığını öne sürerek, anne polis ve ilgili talimatı verenlere ilişkin si ve hamile ablasının da bulunduğu ev suç duyurusunda bulunacaklarını vurde arama yaptı. İddiaya göre, operasguladı. Burak Aysu “terör örgütü üyeyonda Aysu’nun hamile olan ablasının liği” iddiasıyla çıkarıldığı mahkemece ikiz bebeklerinden birinin kalbi durdu. serbest bırakıldı. l Haber Merkezi TEPEBAŞI BELEDİYESİ Yeşil alanlar artık DSÖ standardında Eskişehir’in CHP’li Tepebaşı Belediyesi, 2020 sonu verilerine göre 2 milyon 329 bin 641 metrekarelik 518 park adet alanı ile ilçe sakinleri için sağlıklı ve doğal yaşam alanları sunuyor. Tepebaşı’nda kişi başına düşen yeşil alan miktarı ise 10.08 metrekareye ulaşıyor. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kişi başına düşen yeşil alan miktarının en az 9 metrekare olması gerekirken, ideal alanın ise 10 ila 15 metrekare olduğu belirtiliyor. Yaptığımız çalışmalar ile kişi başına düşen yeşil alan miktarımızı 10.08 metrekareye ulaştırdık. Tepebaşı bölgemiz, bünyesindeki parklar ile vatandaşlarımız için önemli bir mola yeri, soluk alma noktası konumunda. Biz de yeşil alan oranları ile zaten başarılı bir seviyede bulunan ilçemize yeni parklar yapmaya, mevcut parklarımızı da yenilemeye devam ediyoruz” dedi. l İç Politika AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ Antalya Büyükşehir’e çevre ödülü Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesine hizmet eden kişi, kurum ve kuruluşlara verilen Çevre Hizmet Ödülleri sahiplerini buldu. 2019 yılı Antalya Ölçeği (Kamu Kurumu) Çevre Hizmet Ödülü’ne Antalya Büyükşehir Belediyesi layık görüldü. Akdeniz Üniversitesi tarafından bu yıl 23’üncüsü düzenlenen çevre hizmet ödülleri çevrimiçi düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi adına ödül alan Genel Sekreter Cansel Tuncer, “Antalya Büyükşehir Belediyesi, çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesi adına yaptığı başarılı çalışmaları nedeniyle tarihinde ilk defa çevre hizmet ödülüne layık görülmüştür. Başkanımız Muhittin Böcek’in planlı, kurallı, kimlikli kent hedefiyle yürütmekte olduğumuz tüm çalışmalarımızda, çevrenin korunmasına son derece önem vermekteyiz” dedi. l İç Politika Atatürk travması... Evet, Atatürk dünyada da Türkiye’de de travma yaratmıştır. Dünyadaki ilk travması, Çanakkale Savaşı’nda İngiltere Bahriye Vekili olan Winston Churchill üzerindedir. Bu savaşı neden kaybettiği sorulan Churchill, şu tarihi yanıtı vermiştir: “Dünyada her yüzyılda bir dâhi çıkar, bu yüzyılın dâhisi de Çanakkale’de bizim karşımıza çıktı.” Atatürk travmasına içeride uğrayanların başında Enver Paşa gelir. Hayatı boyunca Mustafa Kemal’i kıskanmış, yolunu kesmeye çalışmıştır. Ama kadere bakın ki Enver Paşa Alman gemisiyle kaçarken (Sivastopol’da inmiştir) Mustafa Kemal Samsun’a çıkar ve yeni bir Türkiye kurar. HHH Mustafa Kemal yeni bir Türkiye kurar. Uygar Batı modelinde yeni bir ulusdevlet doğar. Saltanat lağv edilir, Cumhuriyet ilan edilir. Yeni bir anayasa yapılır. Halifelik kaldırılır. Yeni alfabe, laik eğitim. Sağdan sola yazılan Osmanlıca yazı artık soldan sağa yazılacaktır. Türkçe yazılacak, Türkçe okunacaktır. Halk bunu benimsemiştir. Halk bunu kabul etmiştir. Atatürk’ün iradesi toplumun gereksinmeleri ile buluşmuştur. Ama tarikatlar, şeyhler, hacılar, hocalar bu travmayı unutmamışlardır. Alttan alta, gizliden gizliye yaşattıkları kini ileride öç almaya dönüştüreceklerdir. Bekledikleri fırsat çok partili dönemde ellerine geçer. Menderes’inden Demirel’ine, Fethullah’ından Erdoğan’ına kadar uzanan din ve kin zinciri ülkenin boynuna geçirilir. Atatürk döneminin 15 yılından sonra (19231938), İnönü döneminin (ki altı yılı 2. Dünya Savaşı ile geçmiştir) sonu Demokrat Parti iktidarı ile gelir. Adnan Menderes, sıkıştığı bir grup toplantısında milletvekillerine “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” diyecektir. Daha sonra CIA Türkiye istasyon şefi Graham Fuller, “Halifeliğin kalkması İslam ülkelerinin (emperyalist Amerika eliyle) yönetilmesini zorlaştırmıştır” diyerek halifenin oynadığı rolü açıklayacaktır. Atatürk’ün 1938 yılında kaybı Türkiye’nin atlatamadığı bir travma yaratacaktır. Ardında kalanlar “Atatürk”süz bir Türkiye’yi yönetemediler. Oysa Atatürk’ün bütün isteği, kendinden sonra yaşanacakların hesaba katılması, bilinmesi, gerekenlerin yapılmasıydı. Bütün uyarıları, öngörüleri, açıklamaları bu hedefe yöneliktir. Ama olmadı. Yapılamadı. Atatürk anlaşılamadı, anlatılamadı. Çocuklara “kargaları kovalaması” yinelendi. Büyüklere heykelleri, büstleri gösterildi. Törenlerde anıldı. Ama “Düşünce Atatürk”, “Uygarlık önderi Atatürk”, “Yılmaz eylemci Atatürk” anlaşılamadı, anlatılamadı. Uygarlık yolunda halkla beraber, toplum yolunda yürünmesinin asıl koşul olduğu unutuldu. Atatürkçüyüm diyenler görevi orduya devrederek seyrettiler. Atatürkçülük adına ülkenin en dinamik sol kesimini ezdiler. Atatürk adını en olmadık yerde, sağ faşizmde kullandılar. Atatürk adı başka bir travma oldu. Oysa “Atatürk’süz yaşamak” başarılmalıydı. Başarılamadı. Şimdi 10 Kasım’larda Anıtkabir’e koşularak bu yas tutuluyor. Başarısızlığın yasıdır tutulan. Atatürk öldü ve ülkenin travmasıdır bu. Biz laik Cumhuriyetçiler için Atatürk’ün kaybı büyük bir travmadır. HHH Siyasal İslamcılar için ise travma Atatürk’ün ölmemesidir. Atatürk ölmemiştir ve ölmemektedir. Resimlerini kaldırırlar, olmaz. Adını geçirmezler, statlar Atatürk diye inler. Silmek isterler, bulutlarda yükselir. Nefret ederler, çıldırırlar, ne yapsalar olmaz olmaz. Atatürk, ne yaparlarsa yapsınlar, ölmemektedir. Birisine sağken yenilmek neyse ne de, Öldükten sonra da yenilmek çok acı olmalı. Demek ki, uygar olmak çok kolay değil. Partili Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, yeni yapılmakta olan yapı için “Ben Atatürk Kültür Merkezi demiyorum” diyor. “Atatürk Kültür Merkezi” demiyor, çünkü Atatürk adını unutturmak istiyor. “Atatürk Havalimanı”nı yıktılar, yerine “İstanbul Havalimanı”nı yaptılar. Atatürk adını silmeye çalışmak boşuna çaba. Atatürk, akılların rehberi. Atatürk, yüreklerin kahramanı. Silemezsiniz. Yenemezsiniz. Biz görevlerimize bakalım Bizim görevlerimiz, Atatürk’ün “çağdaş uygarlık” hedefine, “laik Cumhuriyet” amacına cesaretle yürümektir. Koşullar ne olursa olsun, karşıtlar kim olursa olsun Atatürk’ün emaneti onun yolunda hedefe ulaşmalıdır. Hepimizin ortak görevi budur. Atatürk Cumhuriyeti’nin 100. yılını 2023 yılında biz kutlayalım...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle