23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 4 ŞUBAT 2021 PERŞEMBE Serdaroğlu, uygulamanın olumsuz sonuçlarını anlatmak üzere iki gündür Meclis’te grubu bulunan CHP, MHP ve HDP, İYİ Parti temsilcilerini ziyaret ettiklerini, dün de AKP grup başkanvekili ile görüştükleri bilgisini verdi. EMEK Artan polis baskısı ve enflasyonla mücadele KOD29’un en büyük mağduru olduklarını dile getiren Birleşik Metalİş Başkanı Adnan Ser işçi’nin 54’i kod 29 denilen “ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranmak” gerekçesiyle işdaroğlu, grevdeki işçinin bile bu koddan atıldığını hatırlatarak, özellikle sendikalı olmak ten atıldı. Böylesi durumlar için Özveri’nin önerisi ise Kanada Britanya Kolombiyası’nda örüzere girilen işyerlerinde sorunun daha fazla yaşanmaya başladığına dikkat çekti. Günler neği olan, sendikanın işyerinde örgütlenmeye başlamasıyla işverene 120 gün süreyle getice eylem yapan, Çorum’da Ekmekçioğulları Metal’de sendikalaştıkları için işten atılan 90 rilen fesih yasağı dahil işçilerin disiplin işlemlerine tabi tutulmasının yasaklanması... İşçiye Kod 29 zulmü! Emekçi, savunması alınmadan, tazminat ödenmeden haksızca geleceksizliğe itiliyor 4 Salgın sonrasında hükümetin önlem olarak uygulamaya koyduğu işten atma yasağı, işten tazminatsız atmaya dönüştü. Onlarca işçi, işyerinde sendika istemeyen işveren tarafından Kod 29’dan, tazminatsız bir şekilde atıldı. 4 İşçinin siciline kara bir leke olarak işlenen, savunması alınmadan, inceleme yapılmadın atılan ve işsizlik ödeneğinden yararlandırılmayan fesih biçiminin kötü kullanımına ilişkin DİSK, Meclis’te grubu bulunan partileri ziyaret ederek duruma çözüm arıyor. Sözleşme, (soldan sağa) TÜMTİS Başkanı Kenan Öztürk, Aras Kargo’dan Barbara Hagen ve Utku Can Ayyarkın tarafından imzalandı. Aras Kargo’da yüzde 24 zam Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), Aras Kargo’yla imzalanan 2. dönem toplu iş sözleşmesi sonucunda işçilere yüzde 24 zam yapıldığını açıkladı. Sendikadan yapılan açıklamada, 900’e yakın şubesi, 29 aktarma merkeziyle Türkiye’nin 81 ilinde faaliyet gösteren Aras Kargo ile pandemi koşullarında 5 bin üye adına imzalanan toplusözleşme görüşmelerinin kargo işçileri açısından önemli kazanımlarla sonuçlandırıldığı, ücret ve sosyal haklarda yüzde 30’u aşkın oranda artış sağlandığı bilgisi verildi. TÜMTİS/Tüm Taşıma İşçileri Sendikası Başkanı Kenan Öztürk, “Örgütlü oldukları işyerlerinde işçiler, toplu iş sözleşmesi güvencesi altında, çeşitli sosyal haklara sahip, günde 8 saat esasına göre çalışıyor. Öte yandan işkolumuzda sendikasız, iş güvencesinden yoksun ve fazla mesai ücreti almadan günde 1213 saat çalışan çok sayıda sendikasız işçi ve dolayısıyla işyeri bulunuyor. Sendika olarak amacımız UPS, DHL ve Aras Kargo’dan sonra sektörümüzde örgütsüz durumda bulunan işyerlerini de sendikalı toplusözleşmeli bir düzene kavuşturmaktır” dedi. Sendikadan alınan bilgiye göre, Aras Kargo’yla 5 bin işçi adına masaya oturuldu. TÜMTİS, sözleşmenin ‘kazanım’ olduğunu belirtti. Sözleşmeyle; 4 İlk yıl maaşlara net yüzde 24 oranında zam. İkinci yıl enflasyon oranında zam. Asgari ücrete zam enflasyonun üstünde kalırsa, bu zam oranı dikkate alınacak. 4 Halen 30 günlük ücret tutarındaki ikramiyeler yüzde 33 artışla 40 günlük ücret tutarına çıkarıldı. 4 17 liralık yemek ücreti 21 liraya yükseltildi. 4 Yakacak, öğrenim, doğum, evlenme yardımlarını içeren sosyal maddelerde yüzde 24 oranında zam. 4 Resmi ve dini bayramlardaki mesai ücretleri yüzde 60 zamlı ödenecek. Dini bayramlarda, her bir bayram için 150 liralık market çeki verilecek. 4 Taşeronda çalışan işçilerin kadrolu yapılması konusunda da düzenlemeler yapıldı. Sendika önlüğüne bile tahammül yok Pandemi sonrası 4857 sayılı İş Yasası’nın geçici 10. maddesiyle işverenlere getirilen işten çıkarma yasağı cingöz işveren tarafından kısa sürede fırsata dönüştürüldü. Çalıştırmak istemediği işçiyi, ücretsiz izne bile çıkarmak istemeyen işveren, yasaların ona sunduğu mucize bir fesih biçimiyle çalışan, ihbar ve kıdem tazminatlarını bile ödemeksizin işten çıkarmaya başladı. Kârı mı düştü hoop Kod 29, işçi greve mi çıkacak hoop Kod 29, işyerinde sendiÇerkezoğlu: İşverenin Kod 29 başvurusu durumunda SGK ve İŞKUR inceleme yapmalı, başvuruyu otomatik kabul etmemeli. İşveren belge ve bilgileri sunmalıdır. İnandırıcı ve ka mı istemiyor hooop Kod 29... kanıta dayanmaOnlarca işçi geleceğine ipotek konularak işyan başvurular işten atıldı. Eylemler yapıldı, yapılıyor... Konuleme alınmamalı. nun can yakıcılığı her geçen gün artıyor. Biz de neden bu Kod 29, devletin ilgili kurumları bunu incelemez mi, bu şekilde atılan işçinin hiçbir hakkı yok mu gibi aklımıza gelen soruları konunun uzmanı Avukat Dr. Murat İşçinin savunması Özveri’ye sorduk. Özetle “İşten çıkarma yasağı yok, tazminatlı işten çıkarma yasağı var” diyen Özveri’nin verdiği bilgi özetle şöyle: bile alınmıyor! 4 İş sözleşmesinin işverence feshi, işverenin gösterdiği nedene göre iki ana grupta yer alır. İşveren, işçinin iş sözleşmesini soHem asgari ücret üzerindeki samındaki işten çıkarmaların vergi kesintileri hem de Kod önemli bir bölümü işverenin tazna erdirecekse ya “geçerli bir neden”e ya da 29’dan atılan işçilerin durum minat yükümlülüğünden kurtul“haklı bir neden”e dayanmak zorunda. larını Meclis’te çatısı bulunan mak için gerçeğe aykırı iddia ve 4 İşveren, geçerli bir fesih nedenine daparti temsilcilerine anlatmak yorumlarına dayanıyor. Ayrıca yanarak iş sözleşmesini sona erdireceği zaüzere Ankara’da bir dizi görüş sendikalaşma durumunda da işman işçinin kıdemine göre belirlenen bildirim sürelerine uymak zorunda. 4 Ayrıca işveren, geçerli nedenle iş sözleşmesini sona erdirdiğinde işçinin kıdemi bir yılı doldurmuşsa kıdem tazminatı ödemek zorundadır. Bu nedenle işverenin geçerli nedenle feshi “tazminatlı fesih” olarak da anılır. 4 İş sözleşmesi geçerli nedenle sona erdirilen işçi, işsizlik sigortasından yararlanır. meler yapan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, konuya ilişkin şu bilgileri verdi: İşverenin bu durumda işçiden savunma almasına gerek yoktur. Kod 29 bir “damga” gibidir, işçi başka işe girerken yeni işveren açısından olumsuz bir sicil haline gelir, adeta kara bir liste işlevi görür. İşçinin yargıveren Kod 29 gerekçesiyle işçileri işten çıkarmaktadır. Pandemi döneminde uygulanan işten çıkarma yasağının istisnalarından biri olması nedeniyle işverenler işten çıkarma yasağını delmek için Kod 29’u kullanıyor. Ancak bu belirsiz ve şüpheli duruma rağmen işveren Kod 29’u kullandığında, işverenin bu Dava bitene kadar! ya başvurma hakkı olsa da bu iddiasının doğru olup olmadığı 4 İşveren işçiyi 25. maddenin “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlıklı “II” bendinde yer alan nedennun uzun zaman aldığı ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar yarattığı biliniyor. Kod 29 kapne İŞKUR ne de SGK tarafından inceleniyor. Bu durum büyük mağduriyetlere yol açıyor. lerin varlığı halinde hem bildirim önellerine ilişkin ücret (ihbar ücreti) hem de kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtuluyor. 4 SKG’de her bir kod bir fesih nedenini TAZMINATSIZ ifade ediyor. Kod 29’un karşılığı ise işverenin “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” nedenine dayalı bir işten ÇIKARMA IZNE BAĞLANSIN çıkarma yapıldığı anlamına geliyor. 4 Kod 29’a göre işten çıkarılan işçi, davayı kazanana kadar kıdem tazminatı, ihbar tazminatı alamadığı gibi işsizlik sigortasından da yararlanamıyor. İşveren işçi davayı kazansa dahi en fazla 48 aylık ücretten oluşan işe iade tazminatı, en fazla 4 aylık ücretle sınırlı çalıştırılmayan süre ücreti, kıdem 4 İşverene mali yük getiren feshin yasak, işverene hiçbir yük getirmeyen feshin serbest olmasını fesih yasağı ile bağdaştırmak olanaklı değil. 4 İşçi çıkarmak için kendisine başvurulan iş mahkemeilişkin kuvvetli belirtilerin olduğuna karar verirse haklı fesih için izin vermeli. 4 Ancak bu iznin işverenin feshin haksız çıkması halinde işçinin elde edeceği hakları, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yoksun kaldığı işsizlik sigortası tutarının en az yüzihbar tazminatını dava sonunda ödeyerek si, haklı feshe ilişkin de 30’nu teminat olarak mahkeyasaya aykırı davranışından yarar elde işverenin gösterdi me veznesine yatırılması koşuluna etmeye devam ediyor. ği fesih nedenleriy bağlamalı. Böylece işçinin ücretinin 4 Ortalama üçdört yıl süren dava süreci içerisinde işçi sadece işverenin asılsız beyanı nedeniyle mahkemelerde sürünmek zorunda kalıyor. le iş sözleşmesinin sona ermesi arasında uygun illiyet bağının bulunduğuna gerçek ücret üzerinden bildirilmemesinden doğan kıdem ihbar tazminatı da güvence kapsamı içerisine alınmış olacak. Murat Özveri Nakliyat İş, Yemek Sepeti’ne Zonguldak’ta KESK’e bağlı sendikaların faaliyetleri nedeniyle bazı çalışanların başka illere tayin edilmesini protesto ederek basın açıklaması düzenleyen sendikacılar ve beraberindekiler Tren Garı’na yürümek istedi. Polis ekipleri açıklamayı yapan sendikacıları gösteri ve yürüyüş yaptıkları görüntüsü gerekçesiyle önlüklerini çıkarmalarını istedi. Kısa süreli tartışmanın ardından önlüklerini çıkaran sendika üyeleri Tren Garı’ndaki açıklamanın ardından dağıldı. BOYKOT HAZIRLIĞINDA Nakliyatİş üyesi işçiler, Yemek Sepeti yöneticilerinin türlü oyunlarla, haksız hukuksuz bir biçimde yaptıkları işçi ve sendika düşmanlığını protesto etti. Şirketin genel merkezi önünde yapılan eylemde, Yemek Sepeti işvereninin yapmış olduğu usulsüz iş kolu değişikliği kınandı. Eylem Nakliyatİş Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu yaptığı açıklamada sendikanın 2 aydan beri yürüttüğü örgütlenme seferberliği ile Yemek Sepeti işletmesinde yasal çoğunluk aşamasına çok yakın olduğunu belirterek bakanlığa yetki başvurusuna hazır olduklarının altını çizdi. Bu aşamada işverenin, hile, muvazaa ve resmi evrakta sahtecilik yaparak Bakanlık kayıtlarında taşıma işkolundaki işçilerin tamamına yakınına hukuksuz ve keyfi olarak iş yeri ve işkolu değişikliği yaptığını söyleyen Küçükosmanoğlu, bunun sonucu 2 bin civarında sendikasız üyesinin üyeliğinin düştüğünü belirtti. Yemek sepeti işverenin yaptığı usulsüz ve haksız engellemeler karşısında gelecek günlerde diğer sendikaların ve halk örgütlerinin de destek vereceği bir boykot planı hazırladıklarını söyleyen Küçükosmanoğlu, mücadelenin Yemek Sepeti İşyerine sendika girene kadar ve Yemek Sepeti işçilerinin sendikalı olana kadar süreceğinin altını çizdi. Son dönemde her alanda polis baskısının arttığı gözlenirken, bunun aynı zamanda ekonomik istikrarın önünde engel oluşturdu gözden kaçırılıyor. Boğaziçi olayları nedeniyle arttığı gözlenen “devlet zoru”yla enflasyonla kalıcı mücadele yapılması da istikrarlı büyümenin sağlanması da giderek zorlaşıyor. Dün açıklanan ocak ayı enflasyonu, doğru para politikalarına dönseniz bile, enflasyonun kolay düşürülemediğini bir kez daha ortaya koydu. Yüzde 15’e çıkan yıllık enflasyonun nisanda 17’lere çıkıp ondan sonra düşmeye başlayacağı tahmin ediliyor. Sadece piyasa oyuncuları değil, Merkez Bankası da aynı görüşte. Yıl sonunda ancak yüzde 11’e ineceği bekleniyor. Bunun işlerin normal gitmesi halinde böyle tahmin edildiğinin altını çizelim. Başlığa “Polisiye tedbirler” diyecektim ama bunun sadece gıdadaki polisiye tedbirleri anımsatacağını düşünüp değiştirdim. Elbette polisiye tedbirlerle enflasyonun düşürülemeyeceği görüşündeyim ama sadece piyasa dışı ekonomik baskıları değil, toplumsal olaylara polisin çok sert biçimde müdahale etmesini de aynı kapsamda ele almak gerekiyor. Son olayların ekonomiye etkisi çok yönlü. Toplumsal çatışmaların artması, kolluk kuvvetlerinin olaylara müdahalede farklı uygulamalara girmesi, devletin yanlı davrandığını ortaya koyuyor. Hem kalabalık oluşumuna yasak koyarken, hem oluşan kalabalıklara müdahale ederken polis farklı davranıyorsa, devletin adaletli olma şartı, vatandaşın devletine olan güveni bilinçli olarak zedeleniyor demektir. Anayasada yazılı özgürlüğün kullanımını korumak görevi varken… Polisin, üniversite olaylarında çok daha hassas davranması gerekiyor çünkü bunlar genç insanlar. Gençlerin topluma ve devlete olan güveni zedelendiği zaman, toplumun geleceğini de tehlikeye atıyorsunuz. Sadece üniversite gençliği ya da yetkinliği bilinen BoğaziçiODTÜ gibi üniversitelerde değil, tüm gençliğe polisin daha anlayışlı davranması gerekiyor. Polisin gençliğe “Kafanızı kaldırmayın, yere bakın” değil, “Başınızı dik tutun, farklı düşünmeniz ve bunu dile getirmeniz bu toplumun yararınadır” anlayışında olması lazım. Tabii ki her şeyden önce polisin başındakilerin… Gençliğe polis dayak atarken, ağlayıp isyan eden yaşlı insanları gördünüz değil mi? “Bunlar bu toplumun geleceği, hepsini dışarıya kaçıracaksınız” diye isyan ediyordu bir kadın, kendi çocuğu olmamasına rağmen, milliyetçi geçinenlere. Sebep olduğunuz bu görüntüler içerideki siyasi tansiyonu daha da artırıyor; zaten var olan kızgınlığı büyütüyor. Olaylara karşı çıkarken sorumlu davranma adına itidal tavsiye eden muhalefet, yeterince sert tavır almadığı için tepki çekiyor. Böyle bir ortamda iç siyasi barışı da yönetime olan güveni de dolayısıyla ekonomik istikrarı da kurmanız mümkün değil. Vatandaşın tuttuğu dövize bakın İktidar sahipleri acaba hiç düşündü mü; faizler arttığı için dışarıdan sıcak para geliyor ama yeni ekonomi yönetimi geleli neredeyse üç ay olmasına rağmen vatandaş tasarrufunu hâlâ niye dövizde tutuyor? Teknik ismi dolarizasyon olan bu durum tersine çevrilmeden, enflasyonla mücadelenin ve ekonomik istikrarın başarılamayacağının herkes farkında. İşte verdiğiniz sert polis baskısı görüntüleri, kesinlikle, vatandaşın dolarını bozması için gereken güvenin kazanılmasında en büyük engellerden birini oluşturuyor. Polisin tavırları vatandaştaki “bu anlayışla ekonomi yönetimindeki hataların düzeltilemeyeceği” yönünde zaten var olan algıyı pekiştiriyor. Bu da çok haklı bir vatandaş tepkisi… Merkez Bankası neden enflasyon hedefine ulaşamadığını hükümete açıklarken, açıkça “Sadece benim attığım adımlarla olmaz, yapısal tedbiri uygulamanız, hukuk ve mali alanda reformlara girmeniz, şeffaflığı artırmanız lazım” dedi. Ancak bu şekilde doğrudan yabancı sermaye yatırımıyla dış kaynak ihtiyacı karşılanır ve ancak bu takdirde istikrarlı büyümeye ulaşırız diyor. Şimdi hükümetin açıklayacağı hukuk ve mali alandaki reformlar bekleniyor. AB ve ABD ile önümüzdeki birkaç ay içinde bunların müzakere edilmesi, Türkiye’nin yeniden Batı değerlerine döndüğünü göstermesi açısından kritik bir süreçteyiz. Bu süreçte Batı medyasında polisin aşırı güç kullanması, bunu Türkiye ekonomisinin geleceği olan en nitelikli üniversitelerden birinde yaptığının görüntüleri yer alıyor, yorumları çıkıyor. Bu görüntülere bakıp AB ve ABD yöneticilerinin Türkiye’den “Sadece kâğıt üzerine yazılı olanları değiştirmeniz yetmez, artık uygulamada açık açık gösterin” demelerinden doğal bir şey olabilir mi? Yılın ikinci yarısında enflasyon, ekonomide rasyonel kararlar devam ederse düşmeye başlar, daha sonrasında yeniden ekonomik istikrarı konuşabiliriz. Ancak adalet, insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü konularında gelişme olmaz, polisin aşırı güç kullanımı sürerse, ekonomide ikinci yarıya ilişkin umutlar, şimdiden suya düşer.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle