Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 4 ŞUBAT 2021 PERŞEMBE HABER 9 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğaziçili öğrencilere yeniden ‘terörist’ dedi. Öğrenciler ise “O zaman ülkenin en iyi teröristlerini seçen sınav yapılıyor” yanıtını verdi Ayrıntılar İnsan olan boyun eğer mi? Boğaziçi Üniversitesi direnişi çok boyutlu irdelenmelidir. İktidarın ustaca taktikle çekmek istediği yöne bakmak, tartışmayı o dilde sürdürmek yanlıştır. İktidar, gençlerin, hocaların haklı taleplerini perdelemek için meseleyi “LGBTİ+” tartışmasına dönüştürmek istiyor. LGBTİ+ hakları önemlidir, ancak öğrenci taleplerinin parçasıdır. Mesele “kindar nesil” yaratma sürecine itirazdır, teslim olmamaktır. Üstelik “yeni anayasa” tartışmasına paralel bu tartışmanın açılması hiç masum değildir. HHH Tek adam düzeni büyük oranda başarıya ulaştı. Muhalefeti peşine takmayı başarıyor. En son Faik Öztrak’ın Boğaziçi’nde yaratılan sahte sorunda yanlış saf tutması, gençleri hedef alması bunun göstergesidir. Toplumsal olaylar siyasilerin önünde gidiyor, halkın baskı altındaki kesimi artık dayanamaz halde. Mecburen siyaset çıtayı oraya koyacak. Oturduğumuz yerden “Muhalefet ne yapıyor?” diye mızmızlanmak yersizdir. Nasıl “Gezi Dirilişi” o günün ötesinde söylemiyle, değerleriyle ortaya çıktıysa, bugün de aynı durum söz konusudur. “İttifak” zorunluluğu söylemlerini zaafa uğratıyor siyasilerin. Şu halde ülkeyi düşünen akademisyen, yazar, sanatçı kim varsa bayrak sallamak zorundadır. Meclis’te boy gösterenlerin yön bulmaları için ileri söylemlere, irkilten tutuma gereksinim vardır. Kimse çıkıp “Şimdi cinsel yönelim, feminizm tartışmasının zamanı değildir” diyemez. Saray’ın topluma dayattığı konulara bakın, onlar mıdır memleketin, dünyanın sorunları? HHH Ülke aydını; ifade özgürlüğü, üniversite bağımsızlığı, dil kirlenmesi, çevre meseleleri, hayvan hakları, yeni işçi sınıfı, bilişim çağı açmazları, salgında ortaya çıkan ruhsal hastalıklar, LGBTİ+ hakları, buzulların erimesi, deprem ve su sorunları, tümünü tartışmak zorundadır. AKP ve şakşakçılarının dileği bunların görmezden gelinmesidir. Ne kadar az konuşulursa, ekranlardan ahmaklar için yürütülen tartışmalar ne denli gündem olursa Saray düzeninin ekmeğine yağ sürülür. Yukarıda söz açtığım esas sorunları kim, nerede tartışacak peki? Basın çöktü, yalan aygıtına döndü. İnsanlar sosyal medyaya sığındı. O mecranın da sağlıklı bilgi, düşün derinliği açısından ne halde olduğunu görüyoruz. Bir diğer tehlike, kimsenin okumaya zamanı olmayışı. Hal böyle olunca sığ tartışmalar bataklık ortamında sürüyor. Üniversitenin varlığı tam da bundan önemlidir. Salt güncel sorunlara kapılmaz akademi, geleceğe dair düşünür, evreni anlamaya çabalar. AKP’nin dayattığı cehaleti yayan hocalar kadar, kafasını kuma gömenler de son derece tehlikelidir. Diyeceğim; “Ben işimi yaparım, gerisine karışmam” demekle, “Padişahım çok yaşa” diyen arasında fark yoktur. Aydın sorumluluğu olmayan akademisyenin hiçbir anlamı olmaz! HHH Sorunu “Melih Bulu istifa etsin” düzeyine indirgemek kolaycılıktır, hatta iktidara destek anlamına gelir. Melih Bey istifa edemez. Nasıl damat bakan istifa edince Saray sözcüsü düzeltme yaparak “Görevden affını istedi” dedi, Bulu için de durum aynıdır. Atayan dilediği zaman kellesini alır. Başka örnek mi istersiniz, alın size baba Demirören. Adam istemeden gazete, televizyon sahibi oldu, telefonda ağladı, yalvardı da geri veremedi malı. Başka örnek Davutoğlu. Kim onu AKP genel başkanı yaptıysa, başbakan ettiyse sonunu da o getirdi. Diyeceğim, Saray’a dair sözünüz yoksa sadece onu büyütürsünüz. Neden ısrarla aydın sorunundan söz açıyorum. Şundan: Siyasetçinin yapacakları var, yapamayacakları var. Yazık ki yapay demokrasi oyunu “kitle partisi” diye kavram dayatıyor. Burada geneli memnun etmek adına popülizm esir alıyor herkesi. İyi birkaç örnek dışında düzen partisinde var olmak mümkün değildir. Hal böyle olunca birinin risk alması, hakikati dile getirmesi gerekir. Kim yapacak bunu? İktidarın gazetecisi, akademisyeni, yazarı, sanatçısı olamayacağına göre, bağımsız aydınlara gereksinim var. Oturup “Kemal Bey ne dedi?” diye kara kara düşünmek yerine, ödevini yerine getirmek gerekir. Geniş antifaşist cephe oluşmasına en büyük katkı budur. HHH AKP’nin ne denli kurnaz yapı olduğunu her geçen gün deneyimledik bir kez daha. Turizm için tanıtım kampanyası rakı görüntüleri, mezeler eşliğinde yapılıyor. Bakan tüccar olunca işi biliyor elbette. Döviz pahalı, ülke ucuz, pazarlanması kolay. Turiste cennet vaat ediyor. İslamcıların itirazı var mı? Hayır. Aynı günlerde kötü alışkanlıkları özendirdiği için “meyhane” sözcüğü yasaklanıyor. Şimdi kim çıkıp “Ses etmeyelim, siz işinize bakın” derse, yanılır. O sözcüğün yasaklanması bir yaşam biçimi dayatmasıdır. Üniversite bağımsızlığını savunacaksan meyhaneyi de savunacaksın, kural budur! HHH Yazının başında “iktidarın istediği yöne bakmak” dedim, orası polislerin öğrencileri zorladığı “aşağı bak” emrinde cisimleşti adeta. Gençlerin inatla göğe bakması en güzel yanıttır bu istibdat düzenine. Gün,aydınlığa yüzünü çevirenlerle, inatla bunun karşısında olanlar arasında verilen mücadelenin günüdür. Sahi insan hiç boyun eğer mi? Manisa’da Boğaziçi tartışması Manisa’nın AKP’li Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi’nin, Boğaziçi öğrencilerine selam gönderen CHP’li Meclis Üyesi Bülent Mersinli’yi salondan atmaya çalışması üzerine CHP ve İYİ Partili üyeler salonu terk etti. 2009 yılında Kamer Genç’in terör örgütü FETÖ’nün lideri Fethullah Gülen’e sert sözler söylemesi üzerine Genç’in üstüne yürümesiyle tanınan Çerçi, 1725 Aralık süreci öncesinde de FETÖ’ye destek mesajları attığı iddia edilen bir kişiyi dışarıdan danışman olarak atamış, CHP grubunun tepkisini çekmişti. l İç Politika ‘BIZLER BU ÜLKENIN GELECEĞIYIZ’ Ayrıntılar Ayrıntılar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Siz öğrenci misiniz, yoksa rektörün odasını basmaya çalışan, işgale kalkışan terörist misiniz?” sözlerine yanıt veren Boğaziçi Üniversiteli öğrenciler, “Bizler bu ülkenin geleceğiyiz. Terörist değil aydınlık yarınlaSEYHAN rız” ifadelerini AVŞAR kullandı. İlk 100'e girdik Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi B.Y: Bizlere terörist denilmiş. O zaman bu durum, bu ülkenin en iyi teröristlerini seçen bir sınav yapıyorlar anlamına geliyor. Çünkü bu üniversiteye yerleşenler üniversite sınavında ilk 100’de ilk 300’de yer alan öğrenciler. Bizler teröristlik içeren bir eylem düzenlemedik. Herhangi bir şekilde saldırıya geçmedik. Bizlere terörist demek oldukça saçma. Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi A.K.: Son dönemde terörist yaftalaması ne yazık ki çok fazla karşılaştığımız bir durum. Ancak bizler terörist değil, sadece bizler de değil tüm gençler bu ülkenin aydınlık yarınlarıyız. Tüm yurttaşların kutuplaştırıldığı, muhalif olanların terörist ilan edildiği bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerine bir genç olarak kırılmadım. Aksine doğru yolda olduğumuza bir kez daha emin oldum. Demokratik hakkımız Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi E.K: Bizler terörist değil demokratik protesto hakkını kullanan öğrencileriz. İktidarın yanlış politikalarına, kayyıma karşı direnen öğrencileriz. Cumhurbaşkanı’nın sözleri sadece bize has değil. Ülkedeki muhalifler her gün bu saldırıya maruz kalıyor. Bizler ise Boğaziçililer olarak bu saldırılardan payımızı aldık. l İSTANBUL TİP’li Atay: Halkın tepkisiyle bırakıldım NAGIHAN YILKIN Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin protestolarına destek için dün Kadıköy’de yapılmak istenen eylemde öğrencilere yapılan sert müdahaleye tepki gösterdiği sırada darp edilip gözaltına alınmak istenen Türkiye İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hatay Milletvekili Barış Atay, “Milletvekili olduğumu bilmiyormuş gibi davranmayı tercih ettiler. Halkın tepkisiyle ve o direnişle bırakmak zorunda kaldılar. Ancak bu saldırı müdür olduğunu düşündüğüm bir polisin eylemin başlangıcından itibaren ısrarlı tacizinin sonucudur” dedi. Cumhuriyet. com.tr’ye konuşan Atay, “Bu, bir polis müdahalesi değil. Bu, AKP hükümetinin polise yaptırdığı apaçık bir saldırı. Öğrencilerin eylemleri, direnişleri meşrudur sonuna kadar destek vereceğiz” diye konuştu. GÖZALTI SÜRESI UZATILDI Boğaziçili akademisyenlere ve öğrencilere destek vermek için emek ve demokrasi güçlerinin çağrısıyla önceki gün Kadıköy Rıhtım’da yapılmak istenen eylemde ise öğrenci, avukat ve yurttaşların yer aldığı 104 kişi gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde dün gece alınan ifadelerinin ardından 81 kişi serbest bırakıldı. 23 kişi hakkında ise ek gözaltı süresi verildi. Gözaltı süresi bugün dolacak olan 23 kişinin adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. Kılıçdaroğlu: Evlatlar Erdoğan: Teröristler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemlere ve gözaltılara ilişkin videolu bir mesaj paylaştı. Boğaziçi Üniversitesi’ne bir “kayyım rektör” atandığını belirten Kılıçdaroğlu, “Hiç kimse istemiyor. Öğrenciler istemiyor, öğretim üyeleri istemiyor, mezunlar istemiyor. Çalışacak kişi de bulamadı. Ama gerginlik artıyor. Çocuklarımıza şiddet uygulanıyor” dedi. Öğrencilerin anne ve babalarına seslenmek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Karşımızda kontrolünü kaybetmiş bir siyasi iktidar var. Gerginlikten besleniyor. Bizler aklıselim sahibi olmak zorundayız. Sağduyuyla hareket etmek zorundayız. İktidarın değirmenine su taşımamak zorundayız. Buradan siyasi iktidara açık bir çağrıda bulunuyorum, Türkiye’nin evlatlarını serbest bırakın ve yarattığınız gerginliğe son verin” dedi. Erdoğan: Ülkenin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP’nin il kongrelerine canlı bağlandı. Kılıçdaroğlu’nun eylemlere ilişkin açıklamalarını hedef alan Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nun hâlâ terör örgütlerinin birer temsilcisi olanları ‘evlatları’ veya kendisinin de ‘arkadaşları’ olarak tanımladığını” ileri sürerek “Terör örgütü üyesi olan bu gençleri, ülkenin gerçek manada milli ve manevi değerlere sahip gerçek gençleri olarak kabul etmediklerini” söyledi. Erdoğan, “Zira siz öğrenci misiniz, siz talebe misiniz, yoksa siz rektörün odasını işgale kalkışan terörist misiniz? BAHÇELI: ASLA ISTIFA ETMEMELI MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Öğrenci başka terörist başkadır. Aynısı Boğaziçi Üniversitesi’nde olduğu gibi, bu ikisi birbirine karışırsa, yani teröristler öğrenci kisvesine ve kimliğine bürünürse ne huzur ne de sükunet kalacaktır. Olaylara destek vermek geldiğimiz bu aşamada teröre destek vermektir” dedi. Öğrenciler için “çocuklarımız” diyen Kılıçdaroğlu’nun da “siyasetini terör örgütlerine rehin bıraktığını” ileri süren Bahçeli, Rektör Prof. Dr. Melih Bulu’nun “asla istifa etmemesi gerektiğini” de ifade ederek, “Boğaziçi Rektörü kayyım değil, meşru ve hukuki tasarrufla atanmış bilim insanımızdır” dedi. Bu ülke teröristlerin hâkim olduğu ülke olmayacak. Gereği neyse yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Artık bu ülke bir Gezi olayını yaşamayacak ve yaşatmayacaktır. Bay Kemal, terörist arkadaşlarınla bu yola devam edeceksen buyur devam et. Cudi’de, Tendürek’te, Gabar’da teröristlere nasıl oraları mezar ettiysek, nasıl inlerine girdiysek bundan sonra da her yerde aynı şekilde buna devam edeceğiz” dedi. LGBT’li bireyleri de hedef alan Erdoğan, “LGBT, yok böyle bir şey. Bu ülke millidir, manevidir” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Kılıçdaroğlu, “Karşımızda kontrolünü kaybetmiş bir siyasi iktidar var. Gerginlikten besleniyor. Bizler aklıselim sahibi olmak zorundayız” dedi. Mansur Yavaş’tan istifa çağrısı ABB Başkanı Mansur Yavaş, Rektör Bulu’ya istifa çağrısında bulunarak “Ülkeye yayılma eğilimi gösteren krizle ilgili, belki de hiçbir siyasi liderde, partide ve sivil toplum kuruluşunda olmayan imkâna sahipsiniz. Tarihi bir fedakârlık yapabilirsiniz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Ekrem İmamoğlu: Gençleri dinleyin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Boğaziçililerle online görüşerek ‘Tek amacımız rektör atama yöntemine karşı bilimin ve üniversitenin onuruna sahip çıkmak’ diyorlar. Gençlere şiddet son bulmalı ve yetkili makamlar onları dinlemeli” dedi. l İç Politika ATATÜRK ENSTİTÜSÜ ‘Bizleri asla yıldıramaz Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü öğrencileri yaşananlara ilişkin dün bir açıklama yaptı: “Bütün saldırılara, hedef göstermelere, zora ve zorbalığa karşı hâlâ aynı noktadayız: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz! Üniversitemizin kapısına kelepçe vurulması, kulüp odalarına yapılan baskınlar, BÜLGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün hedef gösterilmesi ve resmi adaylık sürecinin kaldırılması, evlerimizin gece yarısı basılması, hukuksuz bir şekilde yapılan gözaltı ve tutuklamalar bizleri asla yıldıramayacak.” l Haber Merkezi BAKAN SOYLU: KAYYIM DEMEK FAŞISTLIK İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, önceki gün katıldığı TV programında “Sniperlar, terörle mücadele timleri üniversite kampüsünde. Bu noktaya getirecek bir üniversite kampüsü içinde ne oldu?” sorusuna yanıt verdi. Soylu, “Bahsettiğin kadar değil, neticede polisin silahı bu sniper dediğin. Burası bir üniversite. Burada bir rektörün nasıl seçilebileceği kanunlarımızda belli. Bir önceki seçimlerde üniversitemizin öğrencileri mi seçiyordu? Hayır. Öğretim üyeleri yetkinlik sahibiydi, onun akademiyi hangi noktaya getirdiği ortada” dedi. “Siz kayyım rektör atadınız” demenin faşist bir yaklaşım olduğunu kaydeden Soylu, “Bu, faşist bir yaklaşım, doğru bir yaklaşım değil. Bu siyasi bir yaklaşım. Üniversitenin kendi içini kucaklayacak bir yaklaşım değildir. Rektör seçimlerinin illa çok demokratik mi olması gerekiyor? Hayır. Biz sonuca bakıyoruz. Sorun oldukça devletin kuralları işlemeye devam edecek” diye konuştu. l İç Politika ÖZDAĞ’DAN ÜNAL’A TEPKİ İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın Boğaziçi protestolarına ilişkin yaptığı “Biz milletin bize verdiği iradeyi, Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz gecesi söylediği gibi ölümüne, ölümüne muhafaza edeceğiz” açıklamasına tepki gösterdi. Özdağ, "İki metre ötesinde balon patlasa, Muratgilin damından zıplayacakların boş hamasetinden bıktı usandı millet. Karşılarında sanki düşman ordusu var. Tekme tokat dövdürttüğünüz bu çocuklar bizim çocuklarımız. Yere düşene tekmelerle saldırmak bunlarda alışkanlık olmuş” l Haber Merkezi GÖZALTINA ALINAN 51 ÖĞRENCIYE EMNIYETTE “SUÇ YARATMAYA YÖNELIK” SUÇLAMALAR YÖNELTILDİ Öğrencileri tutuklama çabası SEYHAN AVŞAR Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan AKP’li Rektör Prof. Dr. Melih Bulu’yu rektörlük binası önünde tuttukları nöbetle protesto ettikleri için gözaltına alınan 51 öğrenciye İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde “suç yaratmaya yönelik” suçlamalar yöneltildi. Öğrencilerin rektörlük çevresinde nöbet tutmalarının, Bulu’nun rektörlük binasından çıkmasına engel olunduğu öne sürülerek öğrencilere, “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma”, “İş ve çalışma hürriyetini ihlal”, Bulu’nun arabasının tekerleğinin patlatılmış olduğu iddiasıyla ise “Mala zarar verme”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet” suçlamaları yöneltildi. Emniyet’teki işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilen 51 öğrenciden 30’u tutuklama, 12’si ev hapsi, 9’u ise yurtdışına çıkış yasağı talebiyle mahkemeye sevk edildi. Polis sorgusunda öğrencilere, “Rektörlük binası önünde bekleme yaparak, rektörlüğün 3 kapısını abluka altına alarak, slogan ve alkışlar eşliğinde bekleme yaparak bina içerisinde bulunan çalışanların dışarı çıkmasına engel mi oldunuz?” ve “Rektörlük aracına zarar veren grup içerisinde bulunduğunuz tespit edilmiştir. Suçlama hakkında ifadeniz nedir?” şeklinde sorular yöneltildi. Öğrenciler: Abluka yok Barışçıl ve demokratik haklarını kullandıklarını belirten öğrenciler suçlamalar karşısında şaşkınlık yaşadı. İfadelerinde benzer şeyler söyleyen öğrenciler, “Bu suçları işlemedik. Rektörlük binasını ablukaya almak gibi bir durum söz konusu değil. Çalışanların binadan çıkışını engellemedik. Rektörlük arabasına ise zarar vermedik. Gösteri ve yürüyüşlere katılmak ise yasal bir hak. Bu hakkımızı kullandık” dediler. Rektör Melih Bulu’nun öğrencilerin rektörlük binasında yer alanların çıkışını engellediği yönündeki açıklamasını hatırlatan Boğaziçili öğrencilerin avukatlarından olan CHP Yüksek Disiplin Kurul üyesi avukat Doğuşcan Aydın Aygün, “anayasanın 34. maddesinde herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı güvence altına alınmıştır. Barışçıl gösteri yapanlara müdahale hukuk devletine aykırıdır. Anayasal haklarını kullanan öğrencilerin bu kanun yönünden de suçlamaya maruz bırakılması kabul edilemez. Bu süreçte öğrencilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Partimizin hukuk komisyonunda görev alan avukatlar ve diğer gönüllü avukatlarla birlikte öğrencilere hukuki destek için görevimizin başındayız” dedi. Sosyal medya gözaltısı Dün sabah saatlerinde ise 2’si Boğaziçili olduğu öğrenilen 4 kişi daha gözaltına alındı. Twitter ve Clubhouse uygulaması üzerinden sosyal medyadan, “Korkmuyoruz buradayız”, “Arkadaşlarımızı serbest bırakın”, “LGBTİ+ Kulübüne sistematik saldırıyı kabul etmiyoruz” şeklinde paylaşım yaptıkları ve arkadaşlarının otobüs durağından polisler tarafından gözaltına alındığına dair görüntüleri paylaştıkları öğrenilen 6 kişi de ifadeleri alınmak üzere emniyete davet edildi. Emniyette ise gözaltına alınan isimlerin yaptıkları paylaşımlarla “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçunu” işledikleri öne sürüldü. ‘KÇUV üyesiyim’ Öğrencilerden birine emniyette sorulan soru ise dikkat çekti. Polis, “Üyesi olduğunuz bir sivil toplum kuruluşu ya da örgüt var mı?” diye sordu. Öğrenci ise “Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KÇUV) dışında bir yere üyeliğim yoktur” diyerek yanıt verdi. l İSTANBUL VEDAT ARIK ‘ARKADAŞLARIMIZI SERBEST BIRAKIN’ Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde gözaltına alınan 51 öğrenci dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Öğrencilerin içeride ifade verme süreçleri devam ederken arkadaşları adliye önünde açıklama yaptı. Öğrenciler adına yapılan açıklamada, “Bütün saldırılara, hedef göstermelere, zora ve zorbalığa karşın hep aynı şeyi söyledik: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz! Üniversitemizin kapısına kelepçe vurulması, evlerimizin gece yarısı basılması, hukuksuz bir şekilde yapılan gözaltı ve tutuklamalar bizleri yıldırmadı ve yıldıramayacak. Ayrıştırma çabalarına ve kulüp kapatılmalarına rağmen burada yeniden bir aradayız. Asla boyun eğmeyeceğiz! Bizler, muktedirlerin hayalini dahi kuramayacakları haklı ve onurlu bir yerden sesleniyoruz” dedi. Öğrenciler taleplerini ise şöyle sıraladı: “Gözaltına alınan ve tutuklanan bütün arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır! Üniversitemizi abluka altına alan polis ordusu geri çekilmelidir! Başta Melih Bulu olmak üzere tüm kayyım rektörler derhal istifa etmelidir! Rektörlük seçimleri üniversitelerin tüm bileşenlerinin katılımıyla yapılmalıdır! Aşağı bakmayacağız! #BundanSonrasıBizde.” l İSTANBUL / Cumhuriyet Dernekler, LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması üzerine ortak bir açıklama yaptı: Gökkuşağına bakalım AKADEMISYENLERİN EYLEMİNDE 31. GÜN Öğrencilerin sürdürdüğü eylemlerin yanı sıra üniversitede görev yapan akademisyenlerin başlattığı nöbet eylemi dün 31’inci gününde de devam ediyor. Rektörlük binası önünde toplanan akademisyenler, sırtlarını binaya dönerek kayyımı dakikalarca süren alkışlarla protesto etti. Öğrenciler ise üniversite içerisinde gözaltına alınan ve tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılması için bildiri dağıttı. Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması üzerine ortak bir açıklama yapan LGBTİ+ dernekleri, “LGBTİ+’lara karşı her türlü aşağılama, utandırma ve kriminalize etme girişimlerine karşı mücadele eden bizler Onur Yürüyüşleri’nde de olduğu gibi #AşağıBakmayacağız” ifadelerini kullandı. 10 dernek tarafından yapılan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bizler, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin demokratik protestolarına uygulanan polis şiddetini ve kamu görevlileri eliyle yürütülen LGBTİ+ düşmanı karalama kampanyalarına itiraz ediyoruz! LGBTİ+’ların eşitlik ve özgürlük mücadelesi, demokratikleşme ve insan hakları mücadelesidir ve bu mücadelenin vazgeçilemez bir parçasıdır. Yetkililere, karalama kampanyaları ile demokratik haklarımızı ihlal etmeye derhal son vermeleri gerektiğini tekrar söylüyoruz. LGBTİ+’ların can güvenliklerini dahi tehlikeye atabilecek bu kampanyalara karşı tüm sivil toplum örgütlerini nefret söylemi ve nefret suçuyla mücadeleye çağırıyoruz. Onur yürüyüşlerimiz, yüzümüzü eğmemizi söyleyenlere İZMİR’DE 77 GÖZALTI İzmir Alsancak’ta Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek için toplanan Emek ve Demokrasi Güçleri üyelerine polis, biber gazıyla müdahale etti. ÇHD İzmir Şubesi, aralarında üye avukatlar Erdoğan Akdoğdu ve Nazlı Akın’ın da bulunduğu 77 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Yaşanan arbedede CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat ve DİSK İzmir Temsilcisi Memiş Sarı da polis tarafından darp edildi. CHP’li Polat, polisin milletvekili olduğunu bile bile saldırdığını söyledi. Gündoğdu Meydanı’nda yapılan açıklamada ise “Üniversitelerimizin kapılarına da arkadaşlarımızın bileklerine de takılan kelepçeleri söküp atacağız’’ denildi. l İZMİR karşı aşağı bakmama mücadelesidir bir yandan da. #AşağıBakmayacağız çünkü yukarıda hepimizin özgürleşmesinin olmazsa olmazı gökkuşağı var! Hep beraber, toplumsal barış içerisinde yaşamak için göğe bakalım, gökkuşağına bakalım!” l Haber Merkezi 35 BARO BAŞKANINDAN ORTAK AÇIKLAMA: Yasalara aykırı BULU'DAN ESNAFLI BİRLİK MESAJI AKP’li rektör Melih Bulu, “Asla istifayı düşünmüyorum. Başta bu krizin 6 ay içinde biteceğini öngörmüştüm, öyle de olacak” dedi. Bulu, “Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör olmak benim çok uzun süreden beri hayalimdi. Boğaziçi’nin paydaşlarıyla birlikte, mezunlarıyla, öğrencileriyle, hocalarıyla hatta etraftaki esnaflarıyla birlikte biz Boğaziçi Üniversitesi’ni çok daha iyi noktalara taşıyacağız. O yüzden de asla istifayı düşünmüyorum ve Boğaziçi’ni de ilk 100’e sokmak için elimden geleni yapacağım” dedi. Soylu’ya teşekkür İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Ben Bakan olduğum sürece rektörümüzün odasına girişe izin vermeyeceğim” açıklamasının sorulması üzerine Bulu “Sayın İçişleri Bakanı’na çok teşekkür ediyorum” dedi. Ayrıca Bir gazete yazarına açıklamada bulunan Prof. Bulu, “Başta bu krizin 6 ay içinde biteceğini öngörmüştüm, öyle de olacak. Elbette böyle sert geçecek bir 6 ay değil. Tansiyon düşecek ancak 6 ay içinde kriz tamamen biter” diye konuştu. Prof. Bulu, danışman olaratak atadığı Oğuzhan Aygören’in görevi kabul etmemesiyle ilgili olarak da “DEVA Partisi’nden çok tepki geldi, o nedenle geri adım atmak zorunda kaldı” dedi. l Haber Merkezi Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ve destek için yapılan eylemlere karşı uygulanan polis şiddetine ilişkin İstanbul, Ankara ve Adana barolarının da yer aldığı 35 baro başkanı yazılı açıklama ile tepki gösterdi. Boğaziçi öğrencilerine yapılan muamelelerin anayasanın, Avrupa İnsan Hakİş dünyasından ikinci tepki Demokrasi ve uzlaşma vurgusu TÜSİAD’dan sonra dün de Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) sağduyu mesajı verdi. Yazılı açıklamada şöyle denildi. “Eğitim kalitesi, yönetim ilkeleri ve tarihsel gelenekleriyle Boğaziçi Üniversitesi, ‘her ses, her renk ve her düşüncenin’ özgürce dile getirildiği ‘Çoğulcu Demokrasi’ niteliğine sahip kurumlarımızdandır. Toplumsal barışa hizmet etmeyen, gerginliği artıran söylem ile uygulamalardan uzak durulması ve uzlaşma kültürünün gelişmesi çok önemlidir. Ülkemizin kapsayıcı bir ekonomik büyüme dinamiği yakalama hedefi ancak katılımcı ve kalıcı demokrasiye kavuşmasıyla gerçekleşebilir.” l Ekonomi Servisi ları Sözleşmesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarına ve yasalara aykırı olduğu belirtilen açıklamada, “Suç oluşturmayan demokratik haklarını kullanan vatandaşlara karşı her türlü baskının son bulmasını talep ediyoruz” ifadesine yer verildi. l Haber Merkezi BM: Öğrencileri serbest bırakın ABD’den ayrımcı söyleme kınama ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu’nun atanmasına karşı yapılan protestolarda öğrencilerin gözaltına alınmasından endişe duyduklarını ve ‘cinsel azınlıklara karşı nefret söylemini şiddetle kınadıklarını’ söyledi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi ise barışçıl eylemlerde gözaltına alınan öğrencilerin derhal serbest bırakılması ve polisin uyguladığı orantısız şiddetinin son bulması çağrısında bulundu. Resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada ayrıca “Yetkililerce, LGBT’lere yönelik yapılan ayrımcı ve nefret uyandıran homofobik/transfobik açıklamaları kınıyoruz” dendi. l Haber Merkezi Anayasa mı kaldı? Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), İstanbul milletvekilliği gasp edilen Enis Berberoğlu ile ilgili ikinci kez aldığı kararın gerekçesini sabaha karşı açıkladığı, AYM kararlarına uymamanın suç olduğunu anlatmaya çalıştığı bir günde Erdoğan’ın önerisi tartışılıyor: Yeni bir anayasa yapalım! Neden? Bu anayasa darbe dönemi anayasası, biz kendimiz anayasa yapalım. Olur... Olur da AKP döneminde anayasanın darbe almadık yanı mı kaldı? Yeni anayasayı aynı mantıkla yapacaksanız bu, mevcuttan daha kötü olmaz mı? HHH Pazartesi akşamı milyonlarca kişi salgınla ilgili yeni yol haritasının ne olacağını öğrenmek için televizyonların karşısısına geçti. Başladı icraatın içinden! Açılan köprüler, yapılan toplantılar... Muhalefete saldırılar... Ardından müjde: Yeni bir anayasanın vakti geldi! Önceki gün AKP’nin kimi yayın organları bile “anayasa sürprizi” başlığını attı! Öyle anlaşılıyor ki İstanbul yenilgisinden sonra izlenen yol haritasının işe yaramadığı görüldü. Şimdi anayasa üzerinden yeni bir oyun kurulacak. Anayasalar ülkelerin siyasi tapularıdır. Herkesin ortak değeridir. Anayasal düzen tanımı sıradan bir söz değildir. Yurttaşlık bağının temelidir. O nedenle de gömlek değiştirir gibi değiştirilmez. AKP, pek çok alandaki “bitirme” politikasını anayasada da uyguladı. Önce anayasanın değişmesinin şart olduğu görüşünü işledi. Toplum zaten buna hazırdı. Değişimi daha kötüye doğru yaptı. 16 Nisan 2017 referandumuyla anayasal devlet ilkesinin pek çok ayağı çökertildi. Parlamenter sistemin temeli olan “bütçe hakkı” Meclis’ten alındı, bir kişiye verildi. Bin yıllık başbakanlık kurumu ortadan kaldırıldı. Kuvvetler ayrılığı ilkesi bitirildi. Bakanlar kurulu sona erdi. Yerine her biri tek tek Saray’a bağlı bakan memurluğu geldi. Meclis’in denetleme yetkisi sona erdi. Cumhurbaşkanı her şeye hâkim tek kişi oldu. Özetle şahsım devleti oluşturuldu. Erdoğan, bu güçle koltuğa oturduktan sonra yasalarda yapılması gereken değişiklikleri de yapmadı. Her şeye hâkim olduktan sonra o ayrıntılarla uğraşmanın ne gereği var ki! HHH Girişteki durumu bu kez soruyla aktaralım: Anayasa Mahkemesi’ne saygısı olmayan bir iktidarın anayasaya saygısı olur mu? Böyle bir iktidarın “sivil anayasa yapalım” çağrısı samimi olabilir mi? Muhalefetin bu oyuna gelmemesi gerekir. Bıraksınlar, Cumhur İttifakı’nın ortakları kamuoyu üzerinden birbirlerine kur yapsın. Bu iktidarla muhalefetin yapacağı tek ortak oylama, seçim tarihi ile ilgili olabilir. AKP siyasetine bulaşan kirlenir. Çünkü orada AKP’nin iktidarını sürdürmek esastır. Bu yaşanarak görüldü. Millet İttifakı’nın “güçlendirilmiş parlamenter sistem” önerisini seçim sürecinde birinci madde yapmayı da yeniden değerlendirmek gerekir. Halkın temel beklentilerini çok iyi kurgulayıp, bunu başaracak bir iktidar projesi ile yola çıkmak daha sonuç alıcı olabilir. Halk, iktidarı değiştirmek gerek duygusunu edindi. Millet İttifakı’nın ana işi bu duyguyu güçlendirmek olmalı... BASIN MESLEK ÖRGÜTLERI Polis şiddetine tepki: Kasıtlıydı Basın meslek örgütleri, Kadıköy’de önceki gün gerçekleştirilen Boğaziçi eylemleri sırasında polisin gazetecilere şiddet uygulamasını kınadı. Kadıköy’deki protestolar sırasında 105 kişi gözaltına alınırken, polis tarafından tartaklanan gazetecilerin ekipmanları kullanılamaz hale gelmişti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC): “Kamuoyunu etkileyen her olayın ardından gazetecilere yönelik yapılan saldırı, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına yöneliktir. Saldırının faillerinin en kısa sürede bulunmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz. Meslektaşlarımıza ve Halk TV çalışanlarına geçmiş olsun diyoruz. Gazeteciliğin suç olmadığını bir kez daha hatırlatıyoruz.” Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan (TGS): “Meslektaşlarımız polis tarafından kasten hedef alındı. Plastik mermilerle, kamera kırarak, darp ederek uygulanan bu engelleme politikası bizi yıldırmaz. İnadına gazetecilik.” DİSK Basınİş: “Gazeteciler hedef tahtanız değildir. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek amaçlı yapılan eylemde devletin gücü basın üzerinde sınandı.” l Haber Merkezi