23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 22 ŞUBAT 2021 PAZARTESİ HABER Magna Carta Gözlemevi, Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan atamanın ‘politik’ olduğunu açıkladı Magna Carta’dan Erdoğan’a çağrı Gözlemevi’nden yayımlanan bildiride, Melih Bulu’nun atamasına karşı çıkan akademisyen ve öğrencilere yönelik müdahalenin endişe verici olduğu belirtildi. Dünya çapında yaklaşık 900 üniversite tarafından imzalanan ve üniversite özerkliği konusundaki en önemli belge niteliğini taşıyan Magna Carta Universitatum’un ilkeleri doğrultusunda kurulan Magna Carta Gözlemevi Boğaziçi Üniversitesi’yle ilgili bildiri yayımladı. Bildiride, “Türkiye’de üniversitelerin özerkliğinin ihlalinden endişeliyiz” dendi. Gözlemevi’nin, yönetim konseyi başkanı Dr. Sijbot Norda imzasıyla yayımlanan bildirisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “BM anlaşmalarının içeriğine ve ruhuna saygı duyarak, üniversitelerin yasal düzenlemelere uygun çalışmalarını sağlaması çağrısında” bulunuldu. Magna Carta Universitatum’a, Türkiye’den 34 üniversitenin de imza attığı belirtilen bildiride, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan Melih Bulu’nun üniversitenin mensubu olmadığı, AKP ile bağlantısının bulunduğu vurgulandı. Bildiride, “Bu durum atamanın politik gerekçelerle yapıldığının kanıtıdır ve üniversite yönetimine ilişkin yerleşik kural ve uygulamalarını ihlali anlamına gelir” dendi. Bildiride atamaya karşı olan Boğaziçi Üniversitesi akademisyen ve öğrencilerine yönelik sert müdahalelerin de endişe verici olduğu belirtildi. ‘VİCDANLAR YARALANDI’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu’yu rektör olarak atamasının ardından direnişe başlayan Boğaziçili öğrenci ve akademisyerlere Hacettepe Üniversitesi’nden destek geldi. Hacettepeli öğretim üyeleri yaptıkları yazılı açıklamada, “Türkiye’nin dört bir yanından en yüksek puanları alarak Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenim görmeye hak kazanan gençlerimizin şiddet görmeleri, gözaltına alınmaları ve kötü muameleye tabi tutulmaları vicdanımızı yaralamıştır. Boğaziçi Üniversitesi’ni ülkemizin en iyi üniversitelerinden biri yapan öğretim üyelerine, öğrencilerine ve geleneklerine saygı gösterilmelidir” denildi. Boğaziçi’ndeki tepkinin ana nedeninin öğrenciler ve öğretim üyelerinin yok sayılması ve karar süreci dışında bırakılması olduğu vurgulanan açıklamada, “Bizler, Hacettepe Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak, Boğaziçi Üniversitesi’nde haklı tepkilerini gösteren öğrencilerin ve öğretim üyelerinin yanında olduğumuzu kararlıkla vurgularız” ifadelerine yer verildi. l Haber Merkezi OMÜ’lü hekimler açık mektup yayımladı: Bu düzeni devam ettirmeye gücümüz yok Asistanların feryadı CEMİL CİĞERİM Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi asistanları, yaşanan sorunları “açık mektup” ile dile getirerek tüm hekimlere dayanışma çağrı yaptı. “OMÜ’den Asistan Hekimler” imzalı açık mektupta, son günlerde artan genç hekim ölümlerine dikkat çekilerek, “Genç hekim ölümleri kaygılarımızı da öfkemizi de arttırıyor” denildi. Tıp eğitiminin zorlu aşamalarının anlatıldığı mektupda, çalışma koşullarındaki adaletsizlik ve mobbinge dikkat çekildi. Asistan hekimlerin yayımladığı mektupda şunlar kaydedildi: “Polikliniklerde, servislerde tek başımıza çoğu zaman yalnızca akranlarımızdan öğrendiğimiz yaklaşımlar ile koca yükler sırtlıyoruz. Hasta yakınlarının ilk muhatabı olarak şiddete maruz kalıyor, çoğu zaman dinlenme arası dahi vermiyor, 24 saatlik nöbetlerimizi tuttuktan sonra da çalışmaya devam ettiriliyoruz.. İyi bir eğitim süreci geçirmek için ne zaman, ne istek ne de gücümüz kalıyor. Sorunları dile getirdiğimizde ‘öğretmemek’ eğitim süresini uzatmak, fazla nöbet yazmak gibi birçok tehditle karşı karşıya kalıyor, mobbinge uğruyoruz ve zorlu yollardan gelerek ulaştığımız eğitim hakkımızdan vazgeçmemek için susmak zorunda bırakılıyoruz (veya kalıyoruz). Mesleğimizin ve yaşımızın en değerli zamanları; bazılarımızı hiçbir ruhsal sorunu yok iken tükenmişlik, değersizlik, depresyon gibi sorunlara iten, bazılarımız için de çıkmazlarının üzerine çıkmaz ekleyen ve hatta intihara giden bir döneme dönüşüyor. Artık herkesin bildiği ama sustuğu bu düzeni devam ettirmeye gücümüz yok. Ama dönüştürme, değiştirme gücümüz var. Tüm hekimlere çağrımızdır, gelin hep birlikte dönüştürelim.” l SAMSUN ATO ÜYESİ TUNÇ: Güneş ışığı görmeyen var SARP SAĞKAL Kendisi de bir asistan hekim olan Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Laleş Tunç, asistan hekimlerin uğradığı mobbingi, “Asistan hekime mobbingi bu kadar artıran şey, asistan hekimin iş tanımının net olmaması. Her pozisyonda çalıştırılabiliyor ve net bir iş tanımı olmadığı için ciddi mobbinge uğruyor” sözleriyle anlattı. Alanları dışında verilen işlerden uzun çalışma saatlerine kadar yaşadıkları pek çok sorunu aktaran Tunç, “Resmi çalışma saatimiz bile 36 saat. Bu zaten çok uzun ama bunun da ötesine çıktığımız çok oluyor. Hiç güneş ışığı görmeden aylar geçiren asistanlar var” ifadelerini kullandı. Asistan hekimlere yönelik mobbingi artıran en önemli unsurun “iş tanımlarının net belirlenmemesi” olduğunun altını çizen Tunç, “Her uzmanlık alanının alması gereken eğitimler belirlidir. Ama günlük hayatta bu uygulanmıyor. Daha çok kâğıt işleri gibi hastanenin işinin dönmesi için yapılması gereken işler asistan hekimlere veriliyor. Bu nedenle de asıl eğitimimize vakit kalmıyor. İşleyiş içinde eğitimimiz hep ikinci planda kalıyor” ifadelerini kullandı. Çalışma saatlerinin uzunluğuna da dikkat çeken Tunç, “Resmi çalışma saatimiz bile 36 saat. Bu zaten çok uzun ama bunun da ötesine çıktığımız çok oluyor” dedi. l ANKARA “OMÜ’den Asistan Hekimler” imzalı açık mektupta, son günlerde artan genç hekim ölümlerine dikkat çekilerek, “Tüm hekimlere çağrımızdır gelin hep birlikte dönüştürelim” denildi. 10 MİLYONUN ÜZERİNDE İŞSİZ BULUNDUĞUNA DİKKAT ÇEKİLDİ İntiharların acı gerçeği ZEHRA ÖZDİLEK Salgın nedeniyle ekonomik kriz giderek derinleşirken, 2021 yılında geride bıraktığımız 2 ay içinde işini kaybeden ve geçim sıkıntısı yaşayan 95 yurttaş yaşamına son verdi. Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2020 yılında 99 bin 588 esnafın dükkânı ve 40 bin 735 şirket kapandı, gerçek işsiz sayısı ise 10.7 milyona ulaştı. Salgının ekonomik etkilerini azaltmak için ilk olarak 17 Nisan 2020 tarihinde ilan edilen işten çıkarma yasağı mayıs ortasında bitecek. Yasağın bitmesiyle birlikte işsizler ordusuna binlerce kişinin daha katılması bekleniyor. Kocaeli’nde son 10 gün içerisinde ekonomik sıkıntı nedeniyle 7 kişi yaşamına son verdi. İzmir’de 31 Ocak’ta iki çocuk babası müzisyen Erdem Topuz, 19 Şubat’ta bir yıldır işsiz olduğu belirtiyen 29 yaşındaki müzisyen Mehmet Mert El, canına kıydı. 2021 yılında geride bıraktığımız yaklaşık 2 ay içinde eden 95 kişinin benzer gerekçelerle yaşamına son vermesi ağır tabloyu gözler önüne seriyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) Meclisi üyesi Pınar Abdal, acı tabloyu Cumhuriyet’e değerlendirdi. ‘Yüzde 80’i yoksul’ n CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba: Gerçek işsizliğimiz 11.2 milyonu aşmış. İşsiz kalan, geçim sıkıntısı yaşayan, ailesine bakamayan milyonlar artık tek çare olarak intiharı düşünmektedir. Türkiye’de neredeyse her bir hanede artık tek bir kişi değil, birden fazla birey borçlu durumda. Kısa çalışma ödeneği pandemi sonrasına kadar devam ettirilmezse ilerCHP’Lİ GAMZE TAŞCIER: Dört bir yanda buhran var CHP Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşcıer, antidepresan ilaç kullanımındaki artışa dikkat çekerek “Saray’dan görünmüyor olabilir ancak Türkiye’nin dört bir yanında büyük bir buhran var” dedi. Antidepresan kullanımındaki artışa dikkat çeken CHP’nin eczacı kökenli milletvekili Gamze Taşcıer, “2019’da 49.8 milyon kutu antidepresan ilaç satılırken bu sayı 2020’de 54.6 milyona çıktı. Artış oranı ürkütücü boyutta. 2018’den 2019’a artış oranı yüzde 1.8 iken 2019’dan 2020’ye artış oranı yüzde 9.6 olmuş. Bunların reçeteli ilaçlar olduğu ve pandemi nedeniyle sağlık kurumlarına gitmeye çekinildiği de düşünülTaşcıer düğünde, antidepresan kullanma ihtiyacı olan vatandaş sayısının aslında çok daha fazla olduğu da ortada” dedi. Türkiye’nin görülmemiş bir krizle karşı karşıya olduğunu belirten Taşcıer, “Sonuçta da antidepresan kullanım oranı olağanüstü düzeyde artıyor. AK Parti Türkiye’nin psikolojisini bozuyor” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet leyen aylarda kitlesel işten çıkarmaların yaşanması kaçınılmazdır. Kısa çalışma ödeneği devam etmeli ancak ücretsiz izin köleliğine ve kod29’dan işten çıkarmalara son verilVeli Ağbaba melidir. Ayrıca salgın sürecinde işverenlere İşsizlik Fonu’ndan verilen desteklere son verilmeli, fon sadece işçiler için kullanılmalıdır. n CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer: 81 ilin yerel gazetelerini tek tek taradık ve ocak ayında en az 95 kişinin intihar ettiğini belirledik. Kaç kere sormamıza rağmen bakanlık bize veri vermiyor. İntiharların en büyük nedeni şüphesiz pandemi koşullarıyla birlikte ağırlaşan ekonomik sıkıntılar. n İSİG Meclisi üyesi Pınar Abdal: İşsizlik pandemi döneminde had safhaya ulaştı. 10 milyonu aşkın işsiz var. İstihdamda olup pandemiden dolayı işbaşında olmayan 5 milyon kişiyi de düşünmek gerekiyor. Pandemi döneminde sözde işten çıkarma yasaklanmıştı. Fakat bu dönemde ücretsiz izin silah olarak kullanıldı. Bu kapsamda 2 milyon kişi ücretsiz izne çıkarıldı. Diğer yandan Kod 29’da suistimal edilerek işten çıkarmalar yaygınlaştı. Bunlar buzdağının görünen kısmı. Biz bir yandan da işyerinde ve işe bağlı intiharların kaydını tutuyoruz. TÜİK verilerinde Pınar Abdal de intihar edenlerin yüzde 80’inin yoksullar olduğunu görüyoruz. Türkiye’de işsizlik ve yoksulluk oranlarının artmasıyla beraber intihar oranlarının da arttığını görüyoruz. İşsizlik, borçluluk, güvencesizlik ve işyerinde baskı, intiharların başlıca sebepleri. Tedbirlerin bırakılması durumunda bu rakamların daha da artacağı ortada. Ayrıntılar Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından dolayı yazılarına ara vermiştir. TEZCAN KARAKUŞ CANDAN: Saray acilen boşaltılmalı SEFA UYAR Danıştay 6. Dairesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi üzerine kurulu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın “yapımına temel sağladığı” öne sürülen düzenlemeyi iptal etti. Kararı yorumlayan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, iptal kararının temyiz edilebileceğini ancak temyizden de farklı bir karar beklemediklerini belirterek “sarayın yok hükmünde olacağına” işaret etti. Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu, 16 Ocak 2014’te tarihi sit alanlarına karşı ilke kararı yayımladı. Buna göre “kamu hizmeti yapıları”, tarihi sit alanlarında yapılamayacak olan “inşai ve fiziki uygulamaların” dışında bırakıldı. Böylece karar ile tarihi alanlarda “kamu binası” yapılmasının önü açıldı. Danıştay 6. Dairesi de ilke kararını iptal etti. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan, kararın ardından gelişecek süreci Cumhuriyet’e değerlendirdi. İptal kararının en önemli örneğinin Cumhurbaşkanlığı Sarayı olduğunu söyleyen Candan, Cumhurbaşkanlığı’nın henüz bir açıklama yapmadığı ancak kararı temyize götürebileceklerini belirtti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun “hukuka aykırı” kararının ardından söz konusu düzenlemenin Danıştay 6. Dairesi’ne geldiğine ve iptal edildiğine dikkat çeken Candan, “Bu kararın temyiz makamı da hukuka aykırı bulan makam yani Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu olacak. Kurulun daha önce verdiği kararın aksine bir karar vereceğini düşünmüyoruz” dedi. Candan, temyizin iptal kararını onaması ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın “yok hükmünde” olacağını vurguladı. ‘Hesaplaşma mekânı’ İptal kararının hemen ardından “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın boşaltılması çağrısında bulunduklarını” anımsatan Candan, “Devleti temsil eden birisinin kaçak bir yerleşkede oturuyor olması uluslararası açıdan da çok büyük bir skandal. Devleti temsil eden meşru ve yasal mekân Çankaya Köşkü’dür” dedi. Candan, temyizde iptal kararının onanmasının ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın durumunun ne olacağına ise toplumun karar vereceğini söyledi. Candan, “Çünkü orası sadece bir mekân değil, rejimle hesaplaşmanın mekânsal karşılığı. Cumhuriyet rejimine yönelik bir hesaplaşma sürecinde Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyeti ihlal edilerek o bina oraya yapıldı. Toplum bunu da değerlendirecektir. Bu, Türkiye’nin bir demokrasi sınavı anlamına gelir” diye konuştu. l ANKARA İLÇE MİLLİ EĞİTİM ŞUBE BAŞKANI Hukuksuz görevlendirilen müdür tehdit etti Tekirdağ’ın Süleymanpaşa İlçe Milli Eğitim’de şube müdürlüğüne olarak görevlendirilen S.A. adlı öğretmenin 15 gün önce görevlendirmesi sona ermesine karşın özel kalemde öğretmen olarak tekrar görevlendirildiği iddia edildi. S.A’nın bu süreçte resmi yazışmaları imzaladığı belirtildi. Birleşik Kamuİş Sendikası Tekirdağ İl Başkanı Hüseyin Eren, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, isim vermeden S. A. ile ilgili iddiaları gündeme getirdi. Eren, “Bir iddia tabii ki. Bir şube müdürünün ataması iptal oluyor. Zaten kendi de kısa zaman önce şube müdürü olmuştu. İptal edilen bu yetkiye rağmen söz konusu kişi yazıların altına hâlâ şube müdürü unvanıyla imza atıyormuş. İlginç! Ya nasıl ilçe milli eğitimde duruyor dersiniz? 18 saat ek ders karşılığı öğretmen olarak olur alınmış. Doğruysa rezalet! Sayın ilçe müdürünü açıklama yapmaya davet ediyorum. Artık hiç bir şeye şaşırmıyorum” dedi. ‘Konum at geleceğim’ Paylaşımın ardından şube müdürü unvanını kullanan öğretmenin Eren’i arayarak “Senin evin nerede? Konum at, geleceğim. Bu hesap bu gece kapanacak” diyerek tehdit ettiği öne sürüldü. Eren, öğretmen hakkında hem tehdit etmekten hem de görevi kötüye kullandığı iddiasıyla Tekirdağ İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dilekçe ile başvuruda bulundu. OdaTV’ye açıklama yapan Tekirdağ Eğitim İş Şube Başkanı Barış Özer, “İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde yapılan bu korsan işleme göz yummayacağız, Konfederasyon Başkanımız Hüseyin Eren’e yönelik magandalığa sessiz kalmayacağız” diye konuştu. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle