02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 22 ŞUBAT 2021 PAZARTESİ 2002’de 70’lik rakının fiyatı 8 TL civarındayken aradan geçen 19 yılda fiyat yüzde 2 bin arttı İçki satışında dev azalma Geçen yıl Türkiye’de alkollü içki tüketimi 20 milyon litre civarında azaldı. Ancak bu alanda toplanan ÖTV geliri yüzde 12 artışla 16.467 milyon liraya yükseldi. Pandemi, yasaklar, fahiş zamlar ve mahalle baskısı nedeniyle Türkiye’de alkollü içki tüketimi dramatik şekilde düşüyor. 2020 yılında Türkiye’de toplam alkollü içki tüketimi bir önceki yıla göre 19 milyon 981 bin litre azalışla, 1 milyar 8 milyon 180 bin litreye geriledi. Geçen yıl en dramatik azalış bira kategorisinde görüldü. T.C. Tarım ve Orman ŞEHRİBAN Bakanlığı Tütün ve AlKIRAÇ kol Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre, birada iç piyasa tüketimi bir yılda 10 milyon 740 bin litre düşüş gösterdi. Aynı dönemde şarap tüketimi 7 milyon 827 bin litrelik düşüş gösterirken, votka da ise 1 milyon 438 bin litrelik azalış söz konusu. Türkiye’de üretimi olmayan ve ithal edilen viski tüketimi ise 3 milyon 424 bin litrelik artış gösterdi. Son yıllarda alkollü içki kategorilerine bakıldığında tüketimi en fazla düşen grup milli içki ve tamamen Türkiye’de üretilen rakı oldu. 2011 yılında iç piyasaya arz edilen toplam rakı miktarı 48 milyon 810 bin litreyken arada geçen 10 yılda bu miktar yüzde 62’lik düşüşle 30 milyon 103 bin litreye geriledi. Geçen yıl iç piyasaya arz edilen rakı miktarı ise bir önceki yıla göre 2 milyon litre arttı. Tanıtım ve reklam yasakları ve pandemi nedeniyle ülkeler arası uçuşların da sınırlanmasının etkisiyle rakı ihracatı da düşüyor. 2019’da 3 milyon 491 litre olan rakı ihracatı geçen yıl 3 milyon 267 bin litreye geriledi. Böyle zam görülmedi Rakı fiyatlarında ise sınırları zorlayan zamlar söz konusu. 2002’de 70’lik rakının fiyatı 8.25 TL civarındayken aradan geçen 19 yılda fiyat yüzde 2 bin artışla 175 liraya fırladı. Alkol oranı yüzde 45 olan 70’lik rakının yüzde 287’si vergilerden oluşuyor. 70’lik rakıdaki vergi oranı alkol oranının 2.5 katını aşıyor. Her yıl ocak ve temmuz olmak üzere alkollü içkideki özel tüketim vergisi (ÖTV) iki kere zamlanıyor. Tüketici astronomik ÖTV artış oranları nedeniyle alkollü içkide evde üretim de artıyor. Aynı zamanda “merdiven altı” kaçak rakı, viski imalatında da büyük yükseliş var. Her yıl yaklaşık 1213 milyon litre hazır alkolden üretim yapılıyor. Kaçak üretim nedeniyle devlet 2.53 milyar TL’ye yakın vergi kaybediyor. Sadece 2020 yılında kaçak üretim kaynaklı 100’ü aşkın kişi yaşamını kaybetti. OECD’nin yayımladığı 2019 verilerine göre Türkiye kişi başına 1.4 litre ile en az alkollü içki içen ülkeler arasında yer alıyor. Yurttaş, gelen zamlar nedeniyle alkollü içkiye ayırdığı bütçe de artııyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine hanehalkı tüketim harcaması içinde alkol ve sigaranın payı yüzde 2018’de yüzde 4 iken bu oran 2019’da yüzde 4.3’e çıtı. Devletin umudu tiryakiler Alkollü içkilerin vergilerine yapılan zamlar, bu kalemden elde edilen ÖTV miktarını da zirveye taşıdı. 2006’da tahsil edilen her 100 liralık ÖTV’nin 5 lirası alkollü içeceklerden elde edilmişken, 2019’da 100 liralık ÖTV’nin 10 lirası alkollü içeceklerden tahsil edildi. Alkollü içkilerin vergi geliri içerisindeki payı yüzde 3.5 civarında. Son 13 yılda alkollü içkilerden devletin elde ettiği ÖTV geliri 94 milyar 869 milyon TL’yi aştı. ÖTV’den elde edilen gelir 13 yılda yüzde 729 artışla 2020’de 16 milyar 467 milyon TL’ye çıktı. T.C, Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre, geçen yıl alkollü içki satışının en düşük olduğu aylar pandeminin de etkisiyle ocak, şubat, mart ve nisan ayları oldu. Normalleşmenin başladığı haziran ayından itibaren, restoranların da açılmasıyla tüketimde artış söz konusu. Ocak 2020, 38 milyon 688 bin litrelik iç piyasaya arz miktarıyla en düşük dönem olurken ağustos ise 122 milyon 850 bin litrelik satışla en yüksek rakamın yakalandığı ay oldu. Yabancı yatırımcının, ekonomide istikrardan sonra bir beklentisi daha var HASILAT 1.4 MİLYAR TL Eihalede 19 bin eşya satışı yapıldı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 2020 eihale satış sonuçlarını açıkladı. Salgın nedeniyle gümrüklerde tasfiyelik hale gelen araç ve eşyaların eihale yolu ile satışa sunulduğunu belirten Pekcan şu bilgileri verdi: “2020’de eihale sistemimiz aracılığıyla 4 bin 827 araç ve 4 bin 363 grup eşya satışı yapıldı. Satışlar 2019’a kıyasla yüzde 19 artış gösterdi ve 442 milyon liraya çıktı. Eihale satış hasılatı, araç satışlarında yüzde 16, eşya satışlarında yüzde 34 artış gösterdi. Bugüne kadar 33 bin 409 tasfiyelik araç ve 19 bin 30 grup eşya satılarak 1.4 milyar lira hasılat elde edildi. Vatandaşlar en çok tasfiyelik araçlara ilgi gösteriyor. İlgiden memnunuz.” l Ekonomi Servisi IBRAZ ZORUNLU OLDU İthal altında ‘ayar raporu’ şartı geldi Türkiye’ye ithal edilen altının niteliğinin belirlenmesi için standart dışı işlenmemiş kıymetli maden ithalinde gümrük idarelerine “ayar raporu” ibraz edilmesi zorunlu hale getirildi. Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile ithal edilen altının niteliğinin belirlenmesinin önem arz ettiği göz önünde bulundurularak standart dışı işlenmemiş kıymetli maden ithalinde gümrük idarelerine “ayar raporu” ibraz edilmesi zorunlu kılındı. Raporları yalnızca Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nce düzenlenebilecek. Ayrıca, tebliğde tüm standart işlenmemiş kıymetli maden ithalat işlemleri için Borsa İstanbul AŞ tarafından yayımlanan Rafineriler Listesi’nde yer alan rafinerilerce üretilmiş olma ve üretildiği rafinerinin mührünü taşıması zorunluluğu getirildi. Standart işlenmemiş altının yolcu beraberinde yurda getirilmesi uygulamasına da son verildi. l ANKARA Gözler hukuk reformunda Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları 2015 yılından beri düşüyor. 2013’te Türkiye’ye gelen yabancı sermaye 20 milyar doları bulurken, 2019’da bu rakam 8.4 milyar dolara gerilemişti. Salgının yaşandığı 2020 yılı ocakekim dönemi verilerine göre ise son 16 yılın en düşük seviyesine düşerek 4 milyar 382 milyon dolar olarak gerçekleşti. İstihdam yaratan yatırım anlamına gelen doğrudan yabancı sermaye miktarının gerilemesinde Türkiye ekonomisinde yaşanan dalgalanmalar etkili oldu. Geçen yıl ekonomi yönetiminin yeniden yapılanmasından sonra hukuk ve adalet reformlarının yapılacağının açıklanması da iş dünyasında yeni umutlar doğurdu. Salgın sonrası fırsat var Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yurtdışı Yatırımlar İş Konseyi Başkanı Abdullah Çerekçi, geçen yıl salgın nedeniyle küresel doğrudan yatırımların dibi gördüğünü, 1.5 trilyon dolar seviyesinde olan yatırım tutarının 1 trilyon doların altına gerilediğini söyledi. Çerekçi, 2020’de Türkiye’nin aldığı doğrudan yatırımlardaki kaybın ise küresel düşüşe göre daha az olduğunu belirtti. Çerekçi yatırımların artması konusunda ise şunları söyledi: “Türkiye, son 2 yıldır Dünya Bankası iş yapma kolaylığı endeksinde hızlı bir yükselişte. Bunun üzerine ekonomi parametrelerindeki stabilitenin ve öngörülebilirliğin eklenmesi ve hukuk reformlarının katacağı olumlu etki, salgın sonrası dönemde Türkiye’nin çekeceği doğrudan yatırımları artıracaktır.” DEİK TürkiyeAlmanya İş Konseyi Başkanı Steven Young da Türkiye’de faaliyet gösteren 7 bini aşkın Alman kökenli şirket bulunduğunu, “Türkiye’nin altyapısının Avrupa ile uyumlu olması, mevcut dönemi Türkiye’de yabancı yatırımlar için en elverişli dönem olarak göstermektedir” diye konuştu. l Ekonomi Servisi SUUDI ARABISTAN, MERKEZINI TAŞIMAYAN YABANCIYLA ÇALIŞMAYACAK Körfez ülkelerinde rekabet krizi Bir yandan koronavirüs salgını diğer yandan birkaç yıldır devam eden petrol fiyatlarındaki düşüşle ekonomik sorun yaşayan ve yüksek işsizlikle mücadele eden Suudi Arabistan, ülkesine merkezini taşımayan yabancı yatırımcıyla yolları ayıracak. Üretimi ve yatırımı artırmayı hedefleyen Suudi Arabistan’ın bu kararı, bugüne kadar birlikte adım attığı Körfez ülkelerinde rahatsızlık yarattı. Açıklanan karara göre, Ocak 2024’e kadar merkezini Suudi Arabistan’a taşımayan uluslararası şirketlerle sözleşmeler iptal edilecek. Suudi Basın Ajansı (SPA), “Durdurma hükümetin sahip olduğu ajansları, kurumları ve fonları içerecek” dedi. SPA’ya göre “Karar, daha fazla iş yaratmayı, ekonomik kaçağı sınırlamayı, satın alınan ana mal ve hizmetlerin Krallık’ta yapılmasını garanti etmeyi amaçlıyor”. Kararın Körfez ülkelerini rahatsız edeceği belirtiliyor. Uluslararası şirketlerin Dubai’de merkezleri ve Krallık’ta alt ofisleri olduğu belirtilerek “BAE dahil diğer bölge ülkelerinden ayrılmalarını gerektirebilir” yorumu yapılıyor. l AA STARTUP EKONOMISI 3 MILYAR DOLARI BULDU Türkiye’de startuplara geçen yıl 177 milyon dolar yatırım yapıldığı, startup ekosisteminin de 3 milyar doları bulduğu belirtildi. Dünyada ise yatırım tutarının 300 milyar dolar olduğunu söyleyen StartupMarket CEO’su Serkan Bağçe, startuplarla ilgilenen insanların 3 ana grupta toplandığını söyleyerek “Üst düzey yöneticiler ve işadamları çok önemli bir grup. İkinci grupta öğrenciler ve yeni mezunlar yer alıyor. Üçüncü olarak da yurtdışında yaşayan beyaz yakalı Türklerin startuplara yoğun ilgisi var” dedi. l Ekonomi Servisi Texas’ta serbest piyasa ve afet “Sevgililer Günü”nde Texas’ın payına, son 30 yılın en büyük kar fırtınası ve dondurucu soğukları düştü. Elektrik, doğalgaz şebekeleri, internet, telefon sistemleri çöktü, sular kesildi; bu yazı yazılırken hâlâ milyonlarca insan içilebilir sudan, düzenli elektrikten ve gaz servisinden mahrumdu. İnsanlar konutunu ısıtacak olanağa sahip akrabalarının evlerine sığındılar; çoluk çocuk, yaşlı genç aynı mekânı paylaşarak “süper bulaşıcı” ortamlar yarattı. Halen krizin sonucu ölenlerin sayısı 70 kişi dolayında; gelecek günlerde bu sayının bu kez pandeminin etkileriyle daha da artması bekleniyor. Texas enerji sistemini yöneten ERCOT da durumun ne zaman normalleşeceğini bilmiyor. Biden, Texas’ı “afet bölgesi” ilan etti. Neoliberal gericiliğin afeti Texas’ı vuran kriz neoliberalizmin ürünüdür. Üç etken kesişerek bu krize yol açtı: Denetim ve düzenlemeden kaçan bir “serbest piyasacılık”. Yalancı ve yandaş medya ortamı. İklim krizi inkârcılığı. Dünyanın 9. büyük ekonomisine sahip Texas, kuşaklar boyunca Cumhuriyetçi Parti ve “petrol baronları” tarafından, neoliberalizmin en denetimsiz biçimleriyle yönetiliyor. Texas, merkezi, federal yönetimin enerji ve çevre düzenlemelerinden kurtulmak için eyaletin elektrik şebekesini ulusal ağlardan koparmış. Bu nedenle şimdi kriz sırasında, başka eyaletlerden enerji ithal edemiyor. Bireyciliği yücelten Cumhuriyetçi Texas, kriz vurunca, Demokrat Biden afet alanı edene kadar kendi başına kaldı. Denetimsiz serbest piyasa altında Texas enerji sektörü, özellikle dağıtıcı şirketler arasında son derecede rekabetçi bir ortam yaratmış. Bu rekabetin baskısı, dağıtım ağlarının altyapısına, kriz anında devreye girebilecek kapasite rezervine, şebekeyi kış koşullarına uygun biçimde izole etmeye yönelik yatırımları yıllar boyunca caydırmış. Dünyada ve ABD’de “küresel ısınma inkârcılığının” en önemli finansörü olan bu sektör, bir uzunorta dönem planı yapmaya gerek kalmadan günü gününe yaşıyormuş. Şimdi küresel ısınmanın ürünü anormal hava şartları eyaleti vurdu, enerji üretimdağıtım sektörü çöktü. Geçen yıl şubat ayında Dallas’ta, 35 dolar olan kimi gaz faturaları serbest piyasa sayesinde, aniden 4502.500 dolara fırlayınca insanlar şoke olmuşlar (Daily Beast, 17/02). Peki, eyalet valisi ve yerel belediye başkanları ne yapıyorlar: Hep birlikte, muhafazakâr medyanın yardımıyla, “yenilenebilir enerji fanatiklerini”, donduğu iddia edilen rüzgâr türbinlerini suçluyorlar. Birincisi, türbinlerin toplam katkısı hâlâ toplam elektrik tüketiminin yüzde 10’unun altına. Bunların doğalgaz tedarikiyle ilgisi yok. Donma suçlamasına gelince, bazı türbinlerde donma görülmekle birlikte bu genel bir durum değil. Esas olarak türbinler Almanya, İsveç örneklerinde görüldüğü gibi, donmaya dayanıklı. ‘Gerçek sonrası’ ‘sosyal Darvinizm’le buluşunca ABD muhafazakârlığının, özellikle de enerji sektörünün bir nefret nesnesi denetlemeyse bir diğeri de küresel ısınma söylemidir. ABD’yi Uluslararası İklim Anlaşması’ndan çıkaran “inkârcı” Trump, seçimleri kaybettikten sonra, şimdi iktidarda, İklim Anlaşması’na geri dönmeye, küresel ısınma ve iklim kriziyle mücadele etmeye, bir “Yeşil Yeni Mutabakat” programı hazırlamaya kararlı olduğunu söyleyen Biden yönetimi var. Bu yüzden, Texas Valisi Greg Abbot, kriz başlar başlamaz FOX TV’ye çıkıp her aklı başında insanın mantığını kısa devre ettirecek biçimde, “Yaşananlar, Yeşil Yeni Mutabakat anlayışının ABD için nasıl bir felaket olacağını sergiledi” deyiverdi. Kısacası adamın ne gerçekliği kabullenmeye ne de önlem almaya niyeti var. Texas’ta elektrik ve doğalgaz kesikti ama otoriterler “Suları kaynatmadan içmeyin” diyorlardı. Neoliberalizmin müstehcenlik çukurunun dibinin olmadığını da Colorado Belediye Başkanı Tim Boyd’un sözleri sergiliyordu: “Her fırsatta yardım isteyen insanlardan gına geldi. Yalnızca güçlüler hayatta kalacak, zayıflar yok olacak.” Texas krizinin bir özelliği de Covid19 krizi fiyaskosunu, “seçimler çalındı büyük yalanını”, 6 Şubat faşist kalkışmasını, Trump’ı Kongre’de aklayan kutuplaşmayı ekleyince, oluşan resimin ABD’nin belediye ve enerji sektörlerindeki, seçim ve sağlık altyapısındaki çöküşü, ekonomisindeki gerilemeyi ve ahlaki çürümeyi sergiliyor olmasıydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle