23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SÖYLEŞİ 9 1 ŞUBAT 2021 PAZARTESİ NEDEN DR. İBRAHİM USLU? Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladı. 19931995 yıllarında ABD’de doktora seminerlerine katıldı. İstanbul Üniversitesi’nde sosyal politika doktorası yaptı. Kuruluşundan başlayarak 15 yıl boyunca AKP’yle çalıştı, siyaset araştırmalarında adını sıkça duyduğumuz ANAR’ın genel müdürlüğünü yaptı. Şu anda CHP’ye “seçmen profilleri ve oylar” ile ilgili veri analizi konusunda kurumsal hizmette bulunuyor. Siyasette HDP’nin kapatılması üzerinden hesap yapmaya, ittifaklar ve yoğun biçimde erken seçim konuşmaya başlanınca bize de Uslu’ya sormak kaldı... Anahtar bağımsız seçmende 4 İktidar ortakları fikir ayrılıkları yaşıyor. Bu derinleşirse, uzlaşamazlarsa ortaklık sürdürülemeyebilir ve erken seçim kaçınılmaz olur. Tahminim erken seçimin 2021 içinde olabileceği... 4 Oranı neredeyse yüzde 25 olan, literatürde “bağımsız seçmen” diye geçen bir seçmen profili var. Farkındalık ve bilgi seviyeleri yüksek. Genç kuşaklar sisteme katıldıkça seçmenin oranı da artıyor. 4 Benim kızım da Z kuşağı. Yunan mitolojisiyle daha çok ilgileniyor, siyasetçilerin 1520 yıl önce ne yaptıkları hiç ilgisini çekmiyor. 4 MHP’nin milliyetçilikten uzaklaştığını, SP’nin dinden uzaklaştığını iddia ettiğinizde tabanları ne kadar ikna olabilecekse, CHP’nin Atatürkçülükten uzaklaştığını iddia ettiğinizde de o kadar ikna edersiniz. 4 Uzun zamandır Muharrem İnce görüşlerini dile getiriyor ama o süreç boyunca CHP tabanında bağların zayıflaması gibi bir reaksiyon gözlemlemedik. Bundan sonrası için de pek ihtimal vermiyorum. 4 Davutoğlu’nun AKP’nin Bahçeli tarafından vesayet altına alındığı gibi söylemleri AKP tabanının bir kısmının kafasını karıştırabilir. n Türkiye’de siyasetin dili, seçim dönemlerinde aşina olduğumuz sertlikte... Seçim sürecine girdik mi? Erken seçim beklentilerine neden olan ve erken seçimin sürekli konuşulmasına sebep olan faktör, iktidar ortaklarının tutumları ve bazı eylemleri. Ağustostan bu yana Sayın Bahçeli, üç kez İYİ Parti’ye “evine dön” çağrısı yaptı. Sayın Erdoğan bir hafta içinde 45 ayrı görüşme yaptı. HÜDA PAR, DSP, BBP ile görüştü, Saadet Partisi ile birkaç görüşme yaptı. Seçim 2023’te olacaksa ittifakı büyütme gibi çalışmalara neden ihtiyaç duyulsun? Zaten güçlü bir ittifak var, parlamentoda yeterince güçlü şekilde temsil ediliyor. Birkaç milletvekili istifa eder de azınlığa düşeriz kaygıları yok. O zaman neden parlamentoda milletvekili dahi olmayan, yüzde 1’in altında oylar almış çok sayıda partiyle görüşülür? Ya da neden İYİ Parti oraya getirilmeye çalışılır? Sebebini açıklayamadığımız çok sayıda görüşme olunca erken seçim sinyali olarak değerlendiriliyor. ‘Cumhur’da fikir ayrılığı n Ya siz? Ben de bunların erken seçim sinyali olacağını değerlendirenler arasındayım. Benim senaryom biraz daha farklı. Erken seçim olduğunu düşünenler çoğunlukla şöyle diyor: İktidar, bir siyasal pragmatizmle tıpkı 2018’de olduğu gibi baskın bir erken seçim yapacak. Ben, Cumhur İttifakı’nın sürdürülememesi durumunda buna gideceğini düşünenlerdenim. Çünkü siyasal pragmatizme baktığınızda erken seçimi gündeme getirecek bir tablo ortaya çıkmıyor. Ekonomik meselesini halledememiş bir ülkeden bahsediyoruz. Fiyat artışlarını kontrol altına alamayınca zabıta yöntemleriyle bunu yapmayı deneyen bir hükümetten bahsediyoruz. Ayrıca işsizliğin çözülememesi gibi seçmenin canını yakan çeşitli ekonomik meseleler var.   n “Cumhur İttifakı’nda sorun olursa” dediniz. Böyle bir opsiyon mu görüyorsunuz? Bazı konularda fikir ayrılıkları yaşıyorlar. HDP konusunda fikir ayrılığı hâlâ ortada duruyor. İkincisi seçim kanunu konusunda fikir ayrılığı var. Hükümet daraltılmış bölgeyi savunurken Bahçeli “Olmaz” dedi, ayrıca ittifak içindeki her partiye baraj uygulanması gibi yeni bir öneri getirdi. AKP’nin buna cevabını henüz duymadık. Zaten görüştüğü yüzde 1’in altında oya sahip partilerin ittifaka girebilmesi için ittifaka dahil bütün partilere baraj uygulama fikrinin uygulanmaması gerekiyor.   n Takvim konusunda bir şey söyleyebilir misiniz? Fikir ayrılıkları derinleşirse, uzlaşamazlarsa ortaklık sürdürülemeyebilir. O zaman erken seçim kaçınılmaz olur.   n AKP ortaklığın bozulmasını göze alabilir mi? Diyelim ittifak dağıldı. Bugünden yarına erken seçime gidilmeyecektir. Eminim ki AKP, yasalar çıkarabilmek için muhalefetle uzlaşı arar, belli kaNECATİ SAVAŞ nunların geçebilmesi için ikna etmeye çalışır. Alışık olmadığımız Fransa’daki cohabitation (birlikte yaşama) gibi evreler var. Hemen erken seçime gitmiyor, yasaları çıkarmaya çalışıyor. Türkiye bunu ilk kez deneyimleyebilir. Erken seçim 2021’de n Muhalefet neden uzlaşsın ki? Tabii iktidarın erken seçim yol haritasıyla gitmesi lazım. Şu reform yasalarını çıkaralım diyecek, karşılığında da seçimi şu tarihte yapalım diyebilir.   n Ya Cumhur İttifakı bütünlüğünü korursa? O zaman erken seçime gitmek için bir sebep görmüyorum.   n Cumhur İttifakı’nın bütünlüğü korunsun diye HDP kapatılır mı? Orada AKP alternatif bir öneri getirdi. Kapatma dışında partilere uygulanabilen başka cezalar da var. Mesela kamu yardımlarından men edilmesi gibi. MHP bir açıklama yapmadı bu teklif karşısında. Partilerden birinin bir adım atması gerekiyor ki biz nasıl bir mutabakata vardıklarını ya da varamadıklarını anlayalım.   n Kafanızdaki erken seçim tarihi? Benim tahminim 2021 içinde bir erken seçim olabileceği yönünde. Hem bu iki konudaki fikir ayrılıkları hem de AKP’nin getireceği hukuk reformunda doğabilecek fikir ayrılıkları... Benim gördüğüm ülkenin sorunları derinleştikçe, iki ortak arasındaki fikir ayrılıkları çoğalıyor. 2017’den bu yana bu kadar sık tartıştıklarına şahit olmamıştık. Bir de bundan önce tartışmalar pek de kamuoyu önünde yapılmazdı.    n Bir yandan partilerin içinde de kaynamalar var. Son olarak cuma günü CHP’den üç milletvekili istifa etti. Millet İttifakı’nı ayakta tutmak için büyük çaba harcayan Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi yaralayan YENI ITTIFAKLAR SÜRPRIZ OLMAZ Dr. İbrahim Uslu n Saadet Partisi Millet İttifakı’ndan kopar mı? Parti içinde bunu isteyen bir grubun varlığından söz edebilir miyiz? İşin doğrusu zannetmiyorum. Saadet Partisi seçmen kitlesi yüzde 1’lere düşmüşken dahi AK Parti’ye gitmemeyi bir tutum olarak benimsemiş, 20 yıldır kelimenin tam anlamıyla direniyor. Günün birinde “Biz aslında boşuna direnmişiz, AKP’nin yanına gidiyoruz” dendiğinde ben bu seçmen kitlesinin buna çok da olumlu tepki vereceğini düşünmüyorum. n Üçüncü blok bekliyor musunuz?   Bu kadar çok sayıda iddialı parti ve liderin olduğu bir sistemde, yeni ittifakların ortaya çıkması hiç de sürpriz olmaz. Mesela şu ana kadar hem iktidara hem de muhalefete karşı eleştirel söylemleri olan Sarıgül ve İnce hangi ittifak içerisinde yer alacak? Kuruluş söylentileri ortalıkta dolaşan muhafazakâr Kürt partisi ve bunun dışında konuşulan diğer Kürt partileri nereye dahil olacak? Yeni ittifakların oluşması beni hiç şaşırtmaz. bir gelişme midir bu? ettiğinizde onların tabanı buna ne kaÇok etkileyeceğini düşünmüyorum dar ikna olabileceklerse, CHP’nin Ataaçıkçası. Bugün başlayan bir süreç de türkçülükten uzaklaştığını iddia ettiğil. Muharrem İnce, uzun zamandır ğinizde de tabanı ancak o kadar ikna CHP içinde bir genel başkanlık yarışı edersiniz. CHP’nin üst yönetimine ve içinde. CHP, daha büyük bir krizi ola teşkilatlarına baktığımızda Atatürk’ten ğanüstü kongre toplama sürecinde ya uzaklaşma emaresi görmüyorsunuz. şamıştı. O süreçten sonra şunu gözlem Uzun zamandır Muharrem İnce bu göledik. Bu süreçler CHP tabanını etkile rüşlerini dile getiriyor ama o süreç bomiyor. Seçmen “Bunlar yine kendi ara yunca CHP tabanında bir kopma, bağlarında tartışıyorlar, partiden uzakla ların zayıflaması gibi bir reaksiyon şayım” demedi. Tıpkı İYİ Parti’de oldu gözlemlemedik. Bundan sonrası için de ğu gibi. İhraçlar, istifalardan sonra İYİ pek ihtimal vermiyorum. Ama çok iyi Parti oylarını yüzde 25 artırdı.   bir ekip kurar, İspanya’daki Podemos n CHP’de tartışmalahareketi gibi yine Tony Blair’in rın Atatürkçülük üzerinden yapıldığını hatırlatalım. MuERDOĞAN MI, BABACAN MI? Üçüncü Yol’u gibi yeni bir söylemle teorik olarak ilgi çekebilir.   harrem İnce de n Gerek İYİ Parti böyle başladı ve son istifalar... CHP’nin “dostlarını” sevmeyen ulusalcı tabanından bu çerçeven Bazı anketlerde “ekonomik gerek CHP içinden sorunları kim çözer” diye soruluyor, çıkan muhalefetin “Erdoğan” cevabı çıkıyor. Nasıl oluyor? Doğru ama orada bir şeyi atlıyorlar. Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 50’lerin biraz altındayken “Erdoğan bu sorunu çözer” diyenlerin oranı yüzde 38... Dolayısıyla kendi seçmenlerinin bir “Saray operasyonu” olduğuna inanıyor musunuz? önemli bir kısmı aslında Erdoğan’ın ekonomik Ben bu kompsorunları çözemeyeceğini düşünüyor. Oysa DEVA lo teorilerine çok de bir kayPartisi’ne oy vereceğini söyleyenlerin neredeyse fazla itibar etmima olmaz tamamı Ali Babacan’ın ekonomik sorunları yorum, çünkü mı? çözeceğine inanıyor. Acaba hangi liderin durumu hem Muharrem Şu an için daha iyi? Bu tabloya bakıp “Seçmen muhalefete İnce hem Ümit bunun singüvenmiyor” demek bir istatistik illüzyonu. Özdağ’ın tutumlayallerini görmüyoruz. Parti kurulduktan Muhalefetten kim çözer bilmiyorum. Çünkü ekonomi kadrolarını bilmiyorum örneğin. Bunları bilmeden nasıl bilebilirim ekonomiyi yönetip yönetemeyeceğini? Ama rına baktığınızda aslında ilk günden itibaren genel başsonra nasıl bir Sayın Erdoğan için biliyoruz. kanlık yarışına girkadro ve söylemle Çözüp çözemeyeceğini miş, iddiaları olan siyahareket edeceği ve değerlendirebiliriz.   setçiler olduğunu görürsiyasetin o günkü kosünüz. Dolayısıyla bu tür şulları o partinin gelecesiyasetçileri uzun zaman bir ğini etkileyen faktörler. Öyle yerde tutamıyorsunuz, çünkü gerbir iddia ile ortaya çıktılar ki ben bu id çekleştirmek istedikleri iddiaları var dianın çok ikna edici olduğunu düşün ve önünde sonunda bir adım atıyorlar. müyorum. Şimdi mesela MHP’nin Türk Ama sonuç konusunda eğer yeni parmilliyetçiliğinden uzaklaştığını, Saadet ti kurarlarsa, kurulduğunu ve seçmen Partisi’nin dinden uzaklaştığını iddia tepkisini görmeden değerlendirmeyi erken bulurum. n Millet İttifakı, HDP’nin eşbaşkanlarının defalarca dile getirdiği gibi ilişkinin adını koyar mı? Beklemiyorum, çünkü seçim olmadan isim koymanın bir anlamı da yok. İttifak dediğimiz, seçimden önce seçime birlikte girmeyi isteyen partiler kendi aralarında bir protokol imzalıyorlar ve bu protokolü götürüp Yüksek Seçim Kurulu’na veriyorlar. YSK de karar veriyor ve bu partileri oy pusulası içinde aynı kutunun içine yerleştiriyor. Bu tamamen seçimle ilgili bir şey. Birincisi ortada seçim yok. İkincisi, zaten son genel seçimde Millet İttifakı ve HDP bir ittifak yapmadı. Yerel seçimlerde bir seçim işbirliği yapıldı sadece. Seçim ittifakı ve seçim işbirliği karıştırılınca Türkiye’de ittifakların kalıcı ve rutin zamanlarda da var olan bir mekanizma olduğu düşünülmeye başladı. Hatta partiler de böyle düşünmeye başladı. Ortada seçim yokken “Hadi ittifak yapalım” çağrısını anlamıyorum.   Farklı adaylar çıkabilir n Diyelim bu yıl erken seçim var... Peki, diyelim erken seçim kararı alındı. Hangi parti tek adayla ya da kendi adayıyla çıkma önerisinde bulunacak bilmiyoruz. Millet İttifakı’ndaki partiler daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde işbirliği yapamadılar biliyorsunuz, sadece parlamentoda birlikte hareket ettiler. Dolayısıyla şu anda verilecek bir ittifak sözünün bir anlamı yok. Diyelim ki Meral Hanım’ı ittifak aday göstermek istiyor, HDP, Meral Hanım’ın cumhurbaşkanlığını destekleyecek mi? Nasıl olacak bu? Hatırlayın, İYİ Parti’nin belediye başkanlarının olduğu yerlerde HDP seçmenleri gidip İYİ Partili adaylara oy vermediler. Dolayısıyla şimdi ittifak çağrısı yapmak beşik kertmesi yapmaktan farklı değil. Çocuklar büyüdüklerinde anlaşıp anlaşamayacaklarını bilmiyoruz.   n Millet İttifakı bir lideri mi aday gösterir, yoksa İstanbul seçimlerinde olduğu gibi yepyeni bir ismi mi? Hakikaten bunu tahmin etmenin imkânsız olduğunu düşünüyorum. Bence partiler de bunu bilmiyorlar, üzerinde uzlaşılması en zor şey. Yine farklı adaylarla çıkma olasılığı da bence diğer seçeneğe göre daha yüksek.   n Geçen seçimden önce “Muhalefet ortak adayla gidemezse Erdoğan’ın yüzde 52 ile seçimi kazanacağını” söylemiştiniz. Öyle de oldu. Yine mi aynı “hata”yı yapacaklar, yoksa artık Erdoğan aynı noktada mı değil?   Şu an orada değil. Kamuoyu desteği yüzde 50’nin altına düşmüş görünüyor. Öyle olunca seçim ilk turda bitmeyecekmiş gibi duruyor. Tabii yarın seçim olmadığı için bunu da bir seçim tahmini olarak düşünmeyin lütfen. Seçim atmosferine girildiğinde tahminler daha sağlıklı oluyor çünkü. Sadece şunu söyleyebilirim, partiler içinde kendi adayımızla çıkalım diyenlerin sesi, ortak adayla çıkalım diyenlere oranla daha gür. Hatta liderler arasında bir fikir birlikteliği olduğunu düşünmüyorum. Z KUŞAĞI, SIYASETÇILERIN 20 YIL ÖNCE NE YAPTIĞIYLA ILGILENMIYOR n Bugün seçim olsa karşımıza nasıl bir tablo çıkar?   Şu an Cumhur İttifakı 50’nin biraz altında görünüyor. Seçimin olmadığı bir dönem, pandemi zamanı kısıtlı koşullarda yapılan araştırmalarda hata oranının yüksek olduğunu düşünürsek yüzde 5050 dengesinden söz edebiliriz. n Kararsızların oranında artış var mı? Ben kararsız olduğunu düşünmüyorum. Aslında çok politik bir seçmenimiz var bizim. Yüzde 15’lik bir apolitik seçmen söz konusu. Onlar zaten sandığa gitmiyor. Bir kısmı kanaatini açıklamıyor. Bir de en önemlisi literatürde “bağımsız seçmen” diye geçen seçmen profili var. Onlar kendilerini bir parti kimliğiyle tanımlamıyorlar. Bunlar siyaseti yakından takip ediyorlar, farkındalık ve bilgi seviyeleri yüksek. Seçim döneminde bir karar veriyorlar ve o yönde oy kullanıyorlar.   n Ne kadar oranları? Neredeyse yüzde 25. Genç kuşaklar sisteme katıldıkça bağımsız seçmenin oranı da artıyor. Son Amerikan seçimlerinde de en çok onlar konuşuldu. Bu seçmen kitlesinin bir kriterler seti var. Takım tutmayan ama NBA maçı izleyenler gibi.   n Kriterler setinde neyi önceliyorlar, demokrasi mi, ekonomi mi, özgürlük mü? Farklı profillerin farklı beklentileri var. En önemli konu ekonomi, hukuk devleti, demokrasi, temel haklar ve özgürlükler, eğitim sistemi gibi faktörler ön plana çıkıyor. Demografik özelliklerine göre kriterler seti farklılaşabiliyor. Buna göre oy veriyorlar... Kararsız değil onlar, duruşları gereği seçim yokken “Ben şu partiye oy vereceğim” demiyor, bağımsız çünkü. Z kuşağı geldikçe bağımsız seçmen miktarına daha fazla rastlayacağız. Parti aidiyetleri yok.   n Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken “SSK’nin başında bulunduğu zaman hastalarımızın ne hale düştüğünü Z kuşağı bilmiyor” dedi. Z kuşağı bununla ilgilenmiyor anladığım kadarıyla... Mayaların efsaneleriyle daha fazla ilgilenebilir. Benim kızım da Z kuşağı. Yunan mitolojisiyle daha çok ilgileniyor, siyasetçilerin bundan 1520 yıl önce ne yaptıkları hiç ilgisini çekmiyor. Anlamakta zorlandıkları şey bu zaten. “Bunlar genç, bilmezler, anlatırsak ikna olurlar”. Umurlarında değil. Siyasetçilerimiz Z kuşağını anlamıyor. Zamanla anlayacaklardır. Anlamayan oy alamayacak.   n Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasındaki “Tek adamcağız” polemiği, sonra “CHP diye bir parti yok” demesi... Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na karşı öfkeli dilinin altında ne var? Çünkü Millet İttifakı’nı bir arada tutan en önemli aktör. Orada bir zaaf yaratması gerekiyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun referandum sürecinden bu yana bir performansı var. Uzlaştırıcı, herkesle konuşabilen bir konumu var. Öyle olunca orada zaaf yaratmadan tespihin imamesi gibi o kopmadan geri kalanı etkileyemiyorsunuz. “CHP yoktur” demek... 20 yıllık bir partinin 100 yıllık bir partiye “Siz yoksunuz” demesinin siyasi gerçeklikle ilgisi yok. Sistem içindeki en kurumsal, tabanıyla bağı en güçlü, siyasi duruşu, ilkeleriyle en net partidir. “Yok” dediğinizde yok edemiyorsunuz ama yok etmek istediğiniz anlaşılıyor. Bence bu tarz değerlendirmeler, ittifakın güçlenmesini ve saldırılara karşı dirençli olmasını sağlıyor. n Devlet Bahçeli “Serok Ahmet” diyerek eleştiri oklarını sık sık Ahmet Davutoğlu’na yöneltiyor. Yanılmıyorsam DEVA’nın oyu Gelecek’ten fazla. Peki, neden hedefte daha çok Davutoğlu var? Davutoğlu’nun AK Parti’nin Bahçeli ya da 28 Şubatçılar tarafından vesayet altına alındığı gibi söylemleri AKP tabanının bir kısmının kafasını karıştırabilir veya MHP’ye karşı olumsuz bir tutum içine girilmesine sebep olabilir. Benim gördüğüm Sayın Davutoğlu AKP’yi, MHP ve Vatan Partisi gibi partilerle işbirliği yapmakla suçlayıp, ideolojik olarak eleştirdiği için Sayın Bahçeli de Davutoğlu’na karşı öfke dili kullanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle