02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 11 27 OCAK 2021 ÇARŞAMBA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.3510 3.6 kuruş 8.9430 3.3 kuruş 10.1010 2.4 kuruş 14.67 Sabit 1.536 4.10 puan 2947.17 29.33 lira 439.30 3.8 lira İş dünyası, fiyat istikrarı sağlanmadan canlanmanın kısa süreli olacağını savundu Enflasyon önceliğimiz İş dünyası, ekonomide canlanma, büyüme ve istihdam için Türkiye’nin birinci önceliğinin fiyat istikrarı olduğunu açıklayarak yeni ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele politikalarına koşulsuz destek vereceklerini bildirdi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ile Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), ortak bir açıklama yaparak küresel tedarik zincirlerinde ciddi aksamaların yaşandığı Covid19 pandemisi sonrası normalleşme sürecinde, ekonomik büyüme ve istihdam için Türkiye’nin birinci önceliğinin fiyat istikrarı olduğuna inandıklarını bildirdi. “Fiyat istikrarı sağlanmadan ekonomide başlayan her canlanma, maalesef kısa süreli olmakta ve iş insanlarımızın yatırım ufkunu daraltmaktadır” diyen iş dünyası Yeni ekonomi yönetiminin reform politikalarını yakından takip ettiklerini belirten TOBB, TESK, MÜSİAD ve TÜSİAD, enflasyonla mücadeleye koşulsuz destek vaat etti. temsilcileri şunları belirtti: 4 Ülkemizin hak ettiği refah artışını sağlamak için fiyat istikrarını bir önkoşul olarak görmekteyiz. Fiyat istikrarının sağlanmasıyla Türkiye’de yatırım ortamı iyileşecek, öngörülebilirlik artacak, böylece katma değeri yüksek yeni teknoloji yatırımlarını ülkemize çekmek mümkün olacaktır. 4 Bu açıdan bakıldığında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde başlatılan yeni ekonomik reform gündemini çok yakından takip ediyor ve enflasyonla mücadelenin öncelikli hedef olmasını destekliyoruz. İstişare yapılmalı 4 Enflasyonla mücadeleye yönelik Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda bir kamuözel sektör istişare sürecinin son derece faydalı olacağı kanaatindeyiz. 4 Bu istişare süreci, tüm fiyatların serbest piyasa koşulları içinde oluşmasını gözeterek küresel ve yerel fiyat dinamiklerinin sektörel bazda yakından izlenmesine ve ürün gruplarında görülen yapısal risklerin, maliyet dinamiklerinin ve arztalep dengesizliklerinin tespit edilmesine katkıda bulunacak, böylece veriye dayalı politika tasarım sürecini destekleyecektir. 4 Covid19 sonrası küresel toparlanma döneminde Türkiye’nin hak ettiği fiyat istikrarı hedefine hızla ulaşması için tüm katkıyı vermeye hazır olduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz. l Ekonomi Servisi 2021’DE BÜYÜME YÜZDE 6 OLUR ANCAK KIRILGANLIKLAR SÜRÜYOR Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ekonomisinin 2022’den itibaren yıllık yaklaşık yüzde 3.5 büyüme trendine geçmeden önce 2021’de yüzde 6 büyüyeceğini tahmin ettiğini açıkladı. IMF, 4. konsültasyon kapsamında düzenlediği görüşmeler sonrasında yayımladığı raporda Ankara’ya COVID19 salgınıyla mücadele için ek canlandırma önlemleri uygulaması çağrısında bulundu. Türkiye’de enflasyonun 2021’in sonuna doğru hafif düşeceğini ancak hedefin üstünde kalacağı da belirtilen raporda şu görüşler yer aldı: “Parasal ve kredi genişlemesine odaklanan politika müdahalesi ekonomik büyümeye güçlü bir ivme kattı ancak aynı zamanda önceden var olan kırılganlıkları artırarak ekonomiyi iç ve dış risklere karşı daha duyarlı hale getirdi. Hızlı para ve kredi büyümesinden uzaklaşan son politika dönüşü memnuniyetle karşılanıyor. Yapısal reformlar, salgının uzun vadeli olumsuz etkilerinin oluşturduğu riskleri hafifletmeye odaklanmalı ve en savunmasızları desteklemek, işgücü piyasası esnekliğini teşvik etmek ve kurumsal borçların azaltmasını kolaylaştırmak için hedeflenen önlemleri içermelidir.” l Ekonomi Servisi ANEL MAAŞ ÖDEMEDİ Galataport’ta iş bırakma eylemi Galataport şantiyesinde maaşları ödenmeyen işçiler iş bıraktı. Anel Elektrik’e bağlı taşeron firmaların maaşları yatırmaması üzerine işçiler, saat 08.30’da iş bırakarak şantiye önüne çıktı. İşçi Temsilciler Konseyi (İTK), Emeğin Gücü Derneği ve Dev Yapı İş Sendikası üyesi işçiler, maaşlarının ödenmesi için 25 Ocak tarihine kadar süre tanımış, aksi taktirde iş bırakacaklarını belirtmişti. Görüşmeye giden işçi temsilcilerinden bazılarının pandemi koşulları gerekçe gösterilerek içeri alınmayacağının söylenmesine tepki gösteren işçiler, “Pandemi koşullarında çalıştırılma ve barınmaya dikkat etmediniz” diyerek bu kararı sloganlarla protesto etti. Daha sonra görüşmeler başladı. İşçilerin bekleyişi sürüyor. ARTIŞ YÜZDE 57.5 Türkiye, Avrupa’da oto satışında 6’ncı Türkiye, 2020 yılı sonunda geçen yıla göre yüzde 61.8 artış ile Avrupa otomotiv satışları sıralamasında 6. ülke, yüzde 57.5 artış ile Avrupa otomobil satışları sıralamasında 6. ülke ve yüzde 77.2 artış ile Avrupa hafif ticari araç satışları sıralamasında 4. ülke olarak yer aldı. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nden yapılan açıklamaya göre AB’de 26 ülke, İngiltere ve EFTA ülkeleri toplamına göre otomotiv pazarı 2020 Aralık ayında yüzde 3.8, otomobil pazarı yüzde 3.7 ve hafif ticari araç pazarı yüzde 5 azalış gösterdi. l Ekonomi Servisi DÜNYA BANKASI’NDAN Yeşil altyapıya 300 milyon dolar Dünya Bankası, Türkiye’deki OSB’lere yeşil altyapı ve temel altyapı projeleri için 300 milyon dolarlık destek projesi başlattığını duyurdu. Projenin 10 milyon dolarlık kısmı, eğitim merkezlerine yapılacak yatırımlar için kullanılacak. Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamaya göre proje ile Türkiye’deki OSB’lerin daha verimli, çevresel açıdan sürdürülebilir ve daha rekabetçi hale gelmelerine yardımcı olunacak. Microsoft’un “Work Reworked” araştırmasına göre Türk yöneticiler, uzaktan çalışma isteğinde Avrupalıları geçti. Türkiye’nin önde gelen şirket yöneticilerinin yüzde 94’ü hibrit bir çalışma yönteminin kalıcı olacağını öngörürken Avrupalı yöneticilerin öngörüsü yüzde 88. Türk yöneticilerin yüzde 69’u ise uzaktan çalışma düzeninde güçlü bir ekip kültürü yaratmakta zorlandıklarını ifade ediyor. Koç Holding, 35 bin ofis çalışanı için evden çalışmanın kalıcı hale geldiğini duyurdu Şirkete kolay, çalışana zor Evden çalışmanın kalıcılaşmaya başlamasının şirketlerin kârlılığını artırması beklenirken çalışanların ise hafta sonu dahi daha fazla çalışmalarına yol açması, şehrin dışında kalan ev kiralarını da artırması bekleniyor. Şirketlerin artık ofise ihtiyaç duyGAMZE BAL mamaları, plazalarda işgal edilen katların azalmasına, servis ve yemekhane gibi hizmetlere gerek kalmayacağı için de bu işletmelerin kapanmasına, bunun da yeni işsizler yaratacağına işaret ediliyor. 35 bin çalışan Başlarda Covid19 yüzünden yaygınlaşmak zorunda kalan evden çalışma modeli, Türkiye’de de pek çok şirketin “daha fazla verim aldığı” gerekçesiyle kalıcılaşmaya başladı. Son olarak Koç Holding’den yapılan açıklamada, 35 bin ofis çalışanı için evden çalışmanın kalıcı bir uygulama haline geldiği duyuruldu. Holdingin üst yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, bunun sebeplerini “çalışanların yolda geçen zamanlarını ortadan kaldırması, ofis alanıpersonel servisi kapasitesi gibi ihtiyaçları azaltması, hem çalışan tatmini hem de verimlilik artışı” şeklinde sıraladı. Kiraları artıracak Peki, bu durum çalışanları ve perakende sektörünü nasıl etkileyecek? AYD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Alkaş Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş’a göre şirketlerin yemekhane, servis, kira gibi giderleri azalacağı için kârları artıracak ancak bunu satışlarla desteklemeleri gerekecek. Alkaş, “Ciddi bir değişim olacaktır. Ofisler artık plazaların en üst katlarında olmaz, asansöre ihtiyaç duyulmayabilir. Çalışma ortamları şehrin çeperlerine yayılır. Bu da şehrin dışındaki kiraları artırıcı bir etki yapar” dedi. Şirketlerin masraflarının azalmasıyla kârların doğrudan etkileneceğini de kaydeden Alkaş, “Mutlaka satışın da gerçekleşmesini sağlayacak çok kaynaklı ve eticaretin de gelişmesiyle beraber çok daha farklı teslimat çözümlerinin devreye girmesi gerek. Örneğin çatı katlarına drone ile teslimat mümkün hale gelebilir. Bu da önceden hiçbir değer ifade etmeyen bir çatı katının değerini artıracaktır” diye konuştu. “Yol derdinden” kurtulan çalışanların ise üretkenliğinin arttığını dile getiren Alkaş, “Çalışanlar için mesai uzunlukları değişecek. Hafta sonu çalışma süreleri artacak” değerlendirmesini yaptı. Avrasya Tüneli ücretleri uçak biletleriyle yarışacak. En az yüzde 20.8 zam bekleniyor ŞIMDI DE AVRASYA’YA ZAM Avrasya Tüneli’nde, devlet ile işletmeci şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince 1 Şubat’ta geçiş ücretleri artırılacak. Yeni yıla yüzde 26 köprü geçiş zammıyla başlanmasının ardından şimdi de Avrasya Tüneli’ne en az yüzde 20.8 zam yapılması bekleniyor. Buna göre halihazırda 36.40 TL olan araç geçiş ücreti, 43.98 TL’ye çıkacak. Devlet, verdiği araç geçiş garantisi nedeniyle şirkete sadece 2020 için 472 milyon TL ödeyecek. Habertürk’ün haberine göre ise geçiş ücretleri yüzde 26 artacak. Bu zam oranı gerçekleşirse geçiş ücreti otomobiller için 46 TL’ye, minibüs geçiş ücreti de 69 TL’ye çıkacak. Günlük gidiş geliş maliyeti 92 TL’yi bulacak. Geçişler azaldı Köprülerin yükünü alma amacıyla inşa edilen Avrasya Tüneli, FSM ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden geçen araç sayısının azalmasını sağlamadı. Vatandaşlar yüksek ücret nedeniyle Avrasya Tüneli yerine Feribot ve Marmaray’ı tercih ediyor. Avrasya Tüneli’nde 2018’de geçiş yapan araç sayısı 17 bin 556 iken 2019 yılında yapılan zam sonrası 17 milyon 271 bin araç geçişi sağlandı. Zam sonrası geçiş miktarı yüzde 1.62 azaldı. 2020 yılında pandemi sebebi ile bu sayı 12.8 milyon araç sayısına indi. Öte yandan geçiş ücreti her yıl iki kez hesaplanıyor. Sözleşmedeki araç başı 4 dolar, araç geçiş ücretinin yanı sıra ABD enflasyon artışı (Birikimli 10 yıllık enflasyon yüzde 23 dolayında hesaplanıyor) ve yüzde 8 KDV ilave ediliyor. l Ekonomi Servisi Kapitalizmin 1980 dönemeci ve 24 Ocak’lar “24 Ocak” anılarımızda derin izler bırakan iki tarih. Birincisi bundan 28 yıl önce, Ankara Karlı Sokak’ta otomobiline konulan bomba ile katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü. Katillerinin ve onları azmettiren karanlık güçlerin açıklığa kavuşturulmadığı, ülkemiz adına bir yüz karası 24 Ocak. Demokrasi şehidi Mumcu’yu saygıyla anıyorum. Diğer 24 Ocak ise 1980 yılına ait. Ülkemizde tezgâhlanan siyasi terörün ulusal ekonomiye yansıması... Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in Başbakanlık Müsteşarı olarak atadığı Turgut Özal tarafından açıklanan 24 Ocak kararlarının üzerinden 41 yıl geçmiş. “Ekonomide yepyeni bir sayfa”, “dışa açılma”, “küreselleşmeye ayak uydurma” gibi söz oyunlarıyla açıklanan 24 Ocak kararları, adım adım yaklaşan küresel krizin yerel yansımalarını emekçilerin kazanımları üzerinden aşma tasarımıydı. Özü itibarıyla bu tasarım, çetinleşen küresel rekabette Türkiye’nin mal, hizmet ve işgücü piyasalarını uluslararası sermayenin ve yerel burjuvazinin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi anlamını taşımaktaydı. 24 Ocak 1980 ve onu izleyen 12 Eylül askeri darbesi her şeyden önce, ülkemizde 60’lı ve 70’li yıllarda yükselen çağdaşlaşma ve demokratikleşme hareketlerinin önünü kesmek ve emeğin kazanımlarının geriletilerek, ülkemizi uluslararası işbölümü içerisinde taşeronlaştırılmış bir ucuz işgücü deposu haline dönüştüren neoliberal küreselleşme sürecinin önemli bir parçasıydı. Ancak burada vurgulanması gereken çok önemli bir husus, 1980 dönüşümünün aslında sadece Türkiye’ye özgü olmadığı ve daha genel anlamda küresel kapitalizmin içinde bulunduğu krizi aşabilmek için tüm dünyada uygulanmakta olan neoliberal/ muhafazakâr politikaların bir parçası olduğu gerçeğidir. Küresel kapitalizm 1970’lerin sonunda içine sürüklenmiş olduğu krizi aşmak için en başta hegemonik merkezi olan ABD ve İngiltere’den başlayarak emekçilerin ücret ve sosyal kazanımlarını geriletecek ve sermayenin kârlarını koruyacak bir dizi önlemi uygulamaya koymayı amaçlamaktaydı. Bu dönüşüm, ABD’de Ronald Reagan, İngiltere’de de Margaret Thatcher’in siyasi önderliğinde “başka alternatifimiz yok” sloganıyla baskı ve antidemokratik yöntemlerle dayatılan özelleştirme, esnekleştirme ve kuralsızlaştırmaya yönelik muhafazakâr politikalar sonucunda gerçekleştirilmişti. 1970’lere gelindiğinde sermayenin birikim olanakları tükenmiş, kârları gerilemiş ve küresel kapitalizm derin bir krize sürüklenmiş durumda idi. Bu krizi ertelemek ve aşabilmek için kârların korunması ve sürdürülebilmesi önemliydi. Söz konusu neoliberal politikalar, ücretlerin geriletilmesi ve finansal rant oyunlarının serbestleştirilmesi aracılığıyla gerçekleştirilebildi. Dolayısıyla, küresel çapta 1980 sonrasında uygulamaya konulmuş olan emek aleyhtarı neoliberal küreselleşme süreci, kapitalizmin kaçınılmaz krizlerini 1980 sonrasına öteleme telaşının ürünü olarak değerlendirilmelidir. 1980’nin neoliberal muhafazakâr dönüşümü Türkiye’de de 12 Eylül faşizminin antidemokratik uygulamaları aracılığıyla sürdürülmekteydi. 12 Eylül darbesini izleyen günlerde, bir yandan emeğin politik ve sendikal örgütleri yasaklanır ve on binlerce yurtsever, demokrat, aydın ve işçi lideri cezaevlerinde işkence görürken bir yandan da ulusal ekonomimiz yapısal uyum programları uyarınca, serbestleştirme, özelleştirme ve kuralsızlaştırma yoluyla küresel kapitalizmin yasalarına tabi kılınmaktaydı. 24 Ocak 1980’den 2021’e, farklı hükümetler, tek siyaset. Hager, Türkiye’de yüzde 30 büyüyecek Enerji dağıtım, bina otomasyonu, kablo yönetimi ve enerji verimliliği alanlarında faaliyet gösteren Hager Group’un, yıllık cirosunu bir önceki yıla göre 100 milyon Avro artırarak 2.2 milyar Avro’ya çıkardığı açıklandı. 2021 yılında enerji ölçüm cihazları ve akıllı bina otomasyonuna odaklanacaklarını belirten şirket, globalde yüzde 10 oranında büyümeyi hedefliyor. Türkiye ayağında yüzde 30’luk bir büyüme hedeflediklerini belirten Hager Group Türkiye Genel Müdürü İlker İşgör, “ArGe çalışmalarına önemli ölçüde yatırım yapıyoruz. Bugün Hager, kendisine ait tam 1700 adet patente sahiptir” dedi. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle