09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 4 EYLÜL 2020 CUMA Rusya, Türkiye’ye ait gemilerin araştırma yaptığı bölgelerde iki ayrı eğitim yapacak Zaman ayarlı atış eğitimi Doğu Akdeniz’de TürkiyeYunanistanGüney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY) üçgeninde gerilim sürerken Rusya, Antalya Körfezi açıklarında Oruç Reis gemisinin araştırma yaptığı bölgeyle kesişen bir alan ile Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin araştırma alanıyla da kesişen Kıbrıs’ın doğusu ile Suriye arasında kalan bölgenin üzerinde iki ayrı hava atış eğitimi yapacak. Rusya’nın Akdeniz’de HÜSEYİN hava faaliyetine yönelik NOHAYATSEVER TAM (havacılara ilan) yayımlamasının ardından Türkiye de Antalya istasyonu üzerinden Navtex (denizciler için seyrüsefer bildirimi) mesajıyla bölgede Rusya’nın atış eğitimini duyurarak bu bölgelerin Türkiye’nin sorumluluk sahasında olduğuna yönelik bir manevra yaptı. Denizlerde güvenli seyir için denizcilere bilgi aktarmada kullanılan mesaj sistemlerinden biri olan Navtex, (seyrüsefer bildirimi) son dönemde Doğu Akdeniz’deki mücadelenin araçlarından biri haline geldi. Daha önce temmuz ayında Oruç Reis’in araştırma faaliyetine başlayacağının Türk Deniz Kuvvetleri Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlığı’na bağlı Antalya Navtex istasyonu tarafından duyurulmasıyla başlayan ‘Navtex diplomasisi’ daha sonra Yunanistan ve GKRY’nin karşı Navtex mesajları yayımlaması ve Türkiye’nin de buna karşılık vermesiyle devam etti. Son olarak önceki gece Antalya Navtex istasyonu, yayımladığı mesajla 822 Eylül tarihleri arasında Antalya Körfezi açıklarında, 1715 Eylül tarihleri arasında da Kıbrıs’ın doğusu ile Suriye arasında kalan bölgede Rusya’nın atış eğitimi yapacağını duyurdu. Antalya açıklarında yapılacak atış eğitimi sahasının bir bölümü, Oruç Reis’in araştırma yaptığı bölgeyle kesişiyor. Atış eğitiminin yapılacağı bölge, Yunanistan’ın hak iddia ettiği bölgede değil, Türk kıta sahanlığında, üzerinde ihtilaf olmayan bölgede yer alıyor. Kıbrıs’ın doğusundaki atış eğitimi sahası ise Kıbrıs’tan Suriye’ye doğru uzanan bölgede Türk kıta sahanlığının dışında, KKTC’nin Türkiye Petrolleri’ne verdiği ruhsatlar doğrultusunda Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin araştırma yaptığı bölgeye yakın bir alanda bulunuyor. GKRY açıklarındaki Rusya’nın atış eğitimini Türkiye, Antalya Navtex istasyonu üzerinden duyurarak GKRY’ye yönelik bir manevra yaptı. GKRY’ye ait Larnaka Navtex istasyonu, Rusya’nın Kıbrıs’ın doğusunda yapacağı atış eğitimi için Türkiye’nin yayımladığı Navtex mesajının geçersiz olduğunu ve bu alan için kendilerinin yetkili olduğunu iddia eden bir mesaj yayımladı. Türkiye’ye ait Antalya Navtex istasyonu ise karşı bir mesaj yayımlayarak “GKRY’nin Larnaka radyo MA14333/20 nolu Navtex duyurusu ile kanunsuz iddialarını meşrulaştırma çabaları geçersizdir ve Türkiye tarafından kabul edilmemiştir, edilmeyecektir. Denizcilerin emniyeti gözetilerek Türkiye tarafından Navtex yayını yapılmaya devam edilecektir” dedi. GKRY’ye ait Larnaka Navtex istasyonu, dün akşam saatlerinde Rusya’nın atış eğitiminin yapılacağı koordinatları duyuran yeni bir Navtex mesajı yayımladı. ‘Rusya ile tatbikat yok’ Milli Savunma Bakanlığı ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada Rusya’yla ortak tatbikat ya da atış eğitiminin olmadığını, Rusya tarafından bölgedeki hava faaliyetine ilişkin NOTAM yayımlanmasının ardından NOTAM’da belirtilen sahaların Türk Navtex servis bölgesi içinde bulunması nedeniyle Antalya istasyonunun Navtex mesajı yayımladığını bildirdi. Açıklamada “Navtex ilanları seyir emniyetinin sağlanması açısından yapılan rutin bir uygulamadan ibarettir” denildi. l ANKARA NATO, AKDENİZ İÇİN DEVREYE GİRDİ NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de çatışmayı önleme mekanizmaları kurmak için ‘teknik görüşme’ yapmak üzere mutabakata vardığını açıkladı. Ankara’dan yapılan açıklamada “Ayrıştırma (deconfliction) odaklı bu görüşmeler, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili meselelerin çözümüne değil, esasen iki ülke askeri makamları arasında evvelce ikili düzeyde de ele alı nan düzenlemelerle alakalıdır” denildi. Stoltenberg, Doğu Akdeniz’de artan gerilimle ilgili yaptığı açıklamada, “Yunan ve Türk liderlerle yaptığım görüşmelerin ardından, iki müttefik, Doğu Akdeniz’de çatışma çözme mekanizmaları oluşturmak ve olay ve kaza riskini azaltmak için NATO nezdinde teknik gö rüşmeler yapmayı kabul etti” ifadesini kullandı. Türkiye ve Yunanistan’ı “iki değerli müttefik” olarak niteleyen Stoltenberg, NATO’nun, ortak güvenliğini etkileyen konular için en önemli istişare platformu olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Stoltenberg’in, Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimin azaltılması, istenmeyen kazaların önlenmesi için inisiyatif aldığı belirtildi. Türkiye’nin de desteklediği belirtilen bu inisiyatifin, “iki ülke arasında NATO bünyesinde askeriteknik nitelikteki görüşmelerin başlatılmasına matuf” olduğu kaydedildi. Açıklamada, “Yunanistan’ın, NATO Genel Sekreteri’nin bu inisiyatifine destek vermesini bekliyoruz. Diğer taraftan, ülkemizin Yunanistan ile aramızdaki tüm meselelere, uluslararası hukuk çerçevesinde, adil ve hakkaniyete uygun kalıcı çözümler bulunması için, önkoşulsuz olarak diyaloğa hazır olduğunu bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isteriz” ifadeleri kullandı. Yunan basını yalanladı Yunanistan’da yayımlanan Kathimerini gazetesinin haberine göre ise Yunan diplomatik kaynaklar, Stoltenberg’in açıklamasını yalanladı. Haberde “Stoltenberg’in gerilimi azaltmak için NATO içerisinde mekanizmalar kurulması niyetini dikkate alıyoruz. Ancak gerilimin azaltılması ancak tüm Türk gemilerinin Yunan kıta sahanlığından derhal çekilmesiyle mümkün” ifadeleri kullanıldı. l Haber Merkezi EGE DENİZİ’NİN KUZEYİNE ÖZEL UÇUŞ ERDOĞANMERKEL AKDENİZ’İ KONUŞTU Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı An gela Merkel ile video konferans görüşmesi gerçekleştirdi. İleti şim Başkanlığı’ndan yapılan açık lamaya göre, Erdoğan, görüşme de Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın ve onu destekleyen ülkelerin barı şa zarar veren adımlarıyla yol aç tıkları sorunla ilgili Merkel’in çözü Milli Savunma Bakanı Akar, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın Eğitim Uçuş Yılı’nın açılışını Eskişehir’deki 1. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda özel bir uçuşla yaptı. Akar, ‘Ceylan’ olarak bilinen F16D modeli savaş uçaklarıyla yapılan özel uçuşa katıldı. Ege Denizi’nin kuzeyi ile Çanakkale Boğazı ve Çanakkale Şehitler Abidesi üze me katkı çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi. Görüşmede, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın hazır bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet rinde uçuş gerçekleştirildi. ALTUN, GAZETECILER Akar’dan, Yunanistan’a destek veren Fransa’ya tepki: IÇIN KAYGILI! Kabadayılık zamanı geçti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanu el Macron’un, Lübnan’da Hizbul Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la gerilimin sürdüğü bir ortamda Milli Sa diyalog vurgusu yaptığını söyleyen Akar, lah yöneticisi ile görüşmesini ha“Yunanistan ve Türkiye... Fakat burada, an ber yapan Le Figaro muhabirine vunma Bakanı Hulusi Akar, savaş uçağıy laşılması zor olan kabadayılar var. Örneğin tepkisine ilişkin sosyal medyadan la Ege Denizi’nin kuzeyindeki uçuşa katıl Fransa, garantörlük yok, anlaşma yok, sen mesaj paylaştı. Altun “Macron’un dı. Eskişehir’de bulunan tüm Türk hava sa AB’nin temsilcisi de değilsin ne hakla geli saygısızca tepkisinden ve haka hasının takip edildiği Birleştirilmiş Harekât yorsun buraya? Tek başına çıkıp ‘Ben kah retlerinden derin endişe duyduk. Merkezi’nde incelemelerde bulunan Akar, ramanlık yapacağım’ diyorsan, o kabadayılık Fransa’nın gazeteciler için giderek personelene seslendi. Akar “Yunanistan ar zamanı geçti. Biz gerginlik veya kabadayı daha tehlikeli bir yer haline geldi kasında Fransa, AB ile ‘Bana göre böyle’ di lık peşinde değiliz. Biz mantıkla, bilimle, hu ği ortada. Macron; kendisinin eleş yerek, akla uymayan bir şekilde haklı oldu kukla hak ve menfaatlerimizin peşindeyiz. tirilmediği, gerçeklerden kopuk bir ğunu iddia ediyor. Arkanızda kim olursa ol Bunu da kimse engelleyemez” dedi. dünya hayal ediyor; gazetecilerin, sun ‘iki kere iki dört eder’ gerçeğini değiş ABD’nin Rum Yönetimi’ne uyguladığı si kendisinin keyfini kaçıran haberler tiremezseniz” dedi. Yunanistan’ın Lozan lah ambargosunu kaldırma kararına da tep yapmadığı bir düzen istiyor” dedi. Antlaşması’na aykırı olarak Ege’de 16 adayı ki gösteren Akar, “Siz eğer dengeleri bu CHP’li Özgür Özel ise Altun’a “Şa silahlandırdığını dile getiren Akar, “Bundan şekilde bozmaya kalkarsanız bu barış değil ka gibi. Fildişi kulenizden çıkın da sonra böyle bir şey yapamazsınız” diye ko çatışma, çözüm değil çözümsüzlük getirir” Türkiye’de gazetecilere çektirdikle nuştu. Tüm bu ihlallere rağmen Türkiye’nin diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet rinize bir bakın!” tepkisini gösterdi. EMEKLI BÜYÜKELÇI ULUÇEVIK’TEN AMBARGO DEĞERLENDIRMESI: ‘Liderler diplomasisi işe yaramadı’ HÜSEYİN HAYATSEVER Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne (GKRY) 33 yıldır uyguladığı silah ambargosunu kısmi olarak kaldırma kararının, “Türkiye’nin ABD’yle ilişkileri sadece liderler üzerinden yürütme stratejisinin sonuç vermediğinin göstergesi” olduğunu belirtti. Doğu Akdeniz’de gerilimin yükseldiği bir dönemde ABD’nin GKRY’ye yönelik silah ambargosunu kaldırma kararını Cumhuriyet’e de ğerlendiren Uluçe rütme stratejisinin vik, “Bir taraftan 20 sonuç vermediğini Ağustos’ta Trump gösteriyor” dedi. ‘Erdoğan ile çok iyi Uluçevik, ABD’nin ilişkilerimiz var’ di Kıbrıs’ta Rum ve Yu yor. Buna karşılıklı çı nan ortaklığı ile saf karlarımız bakımın tutar duruma düştü dan olumlu sonuçla Uluçevik ğünü belirtti. Uluçe rı olabilir diye sevini vik, ABD’nin kararının yorum. Öte taraftan 10 gün arkasında bölgede Rusya ile sonra ABD yönetimi, Kıbrıs’ta yaşadığı çekişmenin de yattı dengelerin ve dolayısıyla ‘is ğına dikkat çekerek, “Rusya tikrarlı sükunetin’ bozulma da esasen Kıbrıs konusunda sına tehlikeli şekilde sebep hep Kıbrıslı Rumların yanında olacak bir karar alıyor. Bu, ve destekçisi olmuştur. ABD, Türkiye’nin ABD ile ilişkileri Rusya’nın Doğu Akdeniz’de sadece liderler üzerinden yü de etkisini azaltmak, önü nü kesmek istiyor” ifadelerini kullandı. Yunanistan Cumhurbaşkanı Sakelarapulu’nun Meis’i ziyaret etme kararını da değerlendiren Uluçevik, “Makul bir politikacı ziyaretin gerilimi yükselteceğini bilir. Bu, Yunanistan’ın Türkiye’ye yönelik kontrollü gerginlik politikasını sürdüreceğini gösteriyor. Yunanistan, Türkiye’den kendilerine tehdit olduğu söylemiyle AB nezdinde politika yürütegelmiştir, devam ettireceklerini görüyoruz” diye konuştu. l ANKARA 14 SANIKLI DAVANIN 50 GÜN SÜRMESI BEKLENIYOR Charlie Hebdo davası başladı SÜLEYMAN TOSUNOĞLU Fransa’nın başkenti Paris’te Ocak 2015’te düzenlenen ve 17 kişinin yaşamını yitirdiği Charlie Hebdo, Montrouge ve Hyper Cacher terör saldırılarının davası Paris’te görülmeye başlandı. 14 sanıklı davanın 50 gün sürmesi bekleniyor. Hz. Muhammed’in karikatürünü yayımladığı için saldırıya uğrayan Charlie Hebdo dergisi ise davanın başlamasından bir gün önce aynı karikatürü yeniden yayımladı. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa’da “dini eleştirme özgürlüğü” olduğunu belirterek, dergiye sahip çıkarken, Fransa İslam Kon seyi de, Müslüman topluma “karikatürleri görmezden gelin” çağrısı yaptı. Paris’in yeni adliye binasında, 5 uzman hakimin baktığı davada 14 sanık, 200 de davalı bulunuyor. Hükümetin izniyle, davanın, arşivlenmek üzere 50 gün boyunca her anının video filme alınması kararlaştırıldı. 2 Türk yargılanıyor Dava dosyasında “azmettirici ve planlayıcı” olarak yer alan üç ana sanık, Belhoucine kardeşlerle saldırganlardan Amedy Coulibaly’nin dini nikahlı eşi olduğu söylenen Hayad Boumeddiyen, Suriye’de oldukları için gıya ben yargılanacak. Davada iki Türk sanık Ali Rıza Polat ve Metin Karasular sanık olarak yer alıyor. Polat’ın Brüksel’deki Metin Karasular adlı bir diğer Türkiye kökenli sanıkla temasa geçerek, saldırgan Coulibaly’ye, silah ve mühimmat sağlamakla suçlanıyor. Polat’ın, 2007’den bu yana Coulibaly’yi tanıdığı bilgisi yer alıyor. Polat, Coulibaly ile diğer sanıklar arasındaki “bağlantı noktası” olarak tanımlanıyor. 2 Türk sanığa yöneltilen iddialar 10 yıl hapisten müebbet hapse kadar farklı cezalar verilmesini öngörüyor. Mahkeme, kararını 10 Kasım’da açıklayacak. l PARİS Devlet nasıl yönetilmez... Buna benzer bir başlığı, 27 Mart 2020 tarihli köşe yazısına atmıştım. “Kriz Nasıl Yönetilemez 101” başlıklı o yazıda şunları demişim: Kriz, felaket, bunalım durumlarının (ironik biçimde) üç de çok önemli yararı vardır. Bunlardan biri, “Ne kadar hazırlıklı olduğumuzu” görmemize yaramasıdır. İkincisi, buna bağlı olarak “ileride benzer bir durumla karşılaştığımızda alınabilecek önlemlere” dair bir ders ve bir rehber niteliği taşımasıdır. Üçüncüsü de “Krizi yönetme ve bizi dalgalı denizlerden, fırtınalı havadan sağ salim çıkarma konumunda olan kişi ya da kurumların yetkinliği” ile ilgili tabloyu bütün çıplaklığı ile ortaya sermesidir. Ama artık, bu (ironik) yararları düşünmenin ve hesap etmenin çok ötesine geçmiş bulunuyoruz. Zararların içine “boğazımıza kadar” batmış olmanın rahatsızlığı, sıkıntısı, öfkesi ve hatta isyanı içindeyiz. Koronavirüs pandemisi ile mücadeleyi nasıl ellerine yüzlerine bulaştırdıklarına bir bakın, geri kalan tüm sorunlara ışık tutar aslında. Dün, bu yazıyı yazdığım saatlerde devletin İstanbul Valisi halka yalvarıyordu: “Allah rızası için dışarı çıkmayın” diye. Rezalete, sefalete, münasebetsizliğe bakar mısınız? 2 ya da 2 yüz kişi anayasal haklarını kullanarak bir araya toplandığında üzerlerine “Bütün gücü ve şiddeti ile yürümeyi” bilen, bir meczubun şikâyeti üzerine, üstelik yasalara ve tüm evrensel ilkelere aykırı olarak mahkeme kararı bile olmadan sadece RTÜK’teki 35 yandaşın el kaldırıp indirmesiyle bir muhalif TV kanalının ekranını karartabilen, bir gencecik avukatı göz göre göre bir hastane hücresinde ölüme zorlayan, bir çırpıda trilyonluk ihaleleri ona değil, buna yönlendirmeye pekâlâ gücü yeten, KDV’den ÖTV’ye her türlü vergiyi bir çırpıda cüzdanlarımıza elini uzatarak alıveren “devletin gücü”, burada devreye giremiyor. Girmiyor. Zaten, o devlet ki on milyonlarca insanın çalışma hayatından uzak durabilmesi için, evlerinden çıkmadan da olsa karınlarını doyurabilmesini sağlayacak gerekli önlemleri alamıyor. Zaten, hangi yüzle “evinizden çıkmayın…” diyecek ki? Sahte ve yalan dolu veri tablolarını “gerçeklerle taban tabana çelişen” bilgileri millete “yutturmaya çalışmaktan” bile yoruldular ki malum “Turkuvaz Yalanlar Tablosu”nu bile yayımlamıyorlar artık. Sağlık çalışanları artık her gün neredeyse çift haneli sayılarla kırılırken, “düzenli ve cömert test uygulamasını” Saray’ın personeli, TBMM ve bakanlıklar personeli ve “Reis’in etkinliklerine katılacak zatı muhteremler, muhteremeler ve aileleri” ile sınırlı tutmak vicdansızlığına başvururken de utanmıyorlar. Paramızın değerinin rekor seviyelere düşmesi, işsizlik ve enflasyonun ve tüm ekonomik göstergelerin “felaket” seviyelerinde seyretmesini becerebilmek(!) için ancak bugünkü iktidar sahipleri kadar uğraşılabilirdi. Bütün bunlar da yetmiyormuş gibi, ülkenin başını açık denizlerde bin bir türlü belaya sokmak ve maazallah bizi bir sıcak çatışmanın içine sokabilmek için barışın değil, savaşın yollarını arıyor olmaları da işin cabası. Sanki yıllardır minik çıkarlar uğruna hem ABD’ye hem de AB’ye yaranabilmek için şımarık ve en azından bizimkiler kadar pişkin ve basiretsiz komşulara taviz üstüne taviz veren, Ege adalarının bir bir işgaline göz yuman, Yunanistan’a ve onların arkasındaki emperyalist güçlere galebe çalmanın yıldönümlerinde (en büyüğü de 30 Ağustos’ta) Tarihi Zafer’in kutlanmasına yasak getiren, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen alçak bir hainin sırtını sıvazlayan kendileri değilmiş gibi, bugün “Bayrak sallayıp” milliyetçi kesilen de aynı zevat değil mi? Bunlar da yetmezmiş gibi, bir yandan İstanbul Sözleşmesi’nden çark ederek adeta “kadına baskı, zulüm, dayak, taciz, tecavüz, cinayet serbest kalsın” d§iye çabalamak da bunların eseri. Üstüne üstlük, bir de iti kopuğu, tecavüzcüyü, uyuşturucu satıcısını, işkenceciyi, mafya bozuntularını serbest bıraktıktan sonra, bugün “idam geri gelsin” diye “kimleri hedeflediği” belli olan çığırtkanlıklara girişmek de üzerine tam “tüy dikmek” değil mi? Aklımızı başımıza devşirmenin tam da bugün zamanı değilse, o gün ne zaman gelecektir? Ey, bu ülkenin olup bitenden rahatsız, zarar gören, ezilen, horlanan, itilen kakılan güçleri. Üzerimizdeki ölü toprağı ne zaman silkelenecek? Cumhuriyet Halk Partisi hâlâ, “Abdullah mı, Abdülmuttalip mi, Abdülrezzak mı?” muhabbetinden sıyrılıp bu iktidarı bir an önce gönderecek çareyi ne zaman kitlelere sunacak? Daha ne kadar katlanacağız bu beceriksizliğe ve şedit yönetime? Hepimizin (kurumsal ve tek tek) “ekranının karartılmasına” kadar mı bekleyeceğiz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle