09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 4 EYLÜL 2020 CUMA KÜLTÜR Fransa’da seyirci patlamasına yol açan ‘J’accuseSubay ve Casus’ gösterimde Polanski eski yarayı kaşıyor 60yılı aşkın kariyerine sığdırdığı “Sudaki Bıçak” (1962), “Rosemary'nin Bebeği” (1968), “Macbeth” (1972),“Chinatown” (1974), “Tess” (1979), “Frantic” (1997), “Piyanist” (2002), vb. gibi başarılı filmleriyle sinema sanatına damgasını vurmuş usta yönetmen Roman Polanski'nin Robert Harris'in kitabından uyarladığı son eseri “J'accuse (İtham ediyorum)”, “Subay ve Casus” adıyla gösterimde. Kitapta yer alan olay, mekân ve kişilerin tamamen gerçeklere dayandığının özellikle vurgulandığı film, Fransız genel kurmayında görevli, Yahudi kökenli Topçu Yüzbaşı Alfred Dreyfus'ün (Louis Garrel) 1894'te, Almanlara bilgi vermekle suçlanıp yargılanarak ömür boyu hapse mahkum edilip rütbesinin söküldüğü askeri bir sahneyle açılıyor ve masumluğuna kimseyi inandıramayan Dreyfus, apar topar Guyana'daki ıssız Şeytan Adası’na sürgün ediliyor tam tecritte. Ancak istihbarat şefliğine yeni atanmış olup üst düzey bir şahsiyetin evli karısıyla da (Emmanuelle Seignier) yasak ilişkisine devam eden çapkın, bekâr Albay Georges Picquart (Jean Dujardin), soruşturmayı yürütürken Dreyfus'ün aley hindeki değerlendirmelerdeki gözüne çarpan kimi tutarsızlıkların da farkına varıyor. Aralarındaki eşcinsel ilişkiyi sürdüren Alman ve İtalyan askeri ataşelerinin, Alman sefaretinde çalışan, Fransız bir temizlikçi kadın tarafından çöp kutusundaki milli savunmayla ilgili parçalanmış kâğıtlar arasında bulunup Fransız gizli servisine iletilen yazışmalarında, Dreyfus'a mal edilen yazının, aslında pek sağlam ayakkabı olmayan Esterhazy adındaki bir başka Fransız subayına ait olduğunu ortaya çıkarıyor. Ancak Picquart'ın Dreyfus'ü suçlu olmadığı kanısına varmasından memnun olmayan genel kurmaydaki amirleri, yani zaten kapıldıkları ırkçı önyargılarının tutsağı olmuş generaller, işten el çektirdikleri Picquart'ı o sürgünden bu sürgüne gönderiyorlar. Derken dönemin ünlü natüralist yazarı Emile Zola (18401902) devreye giriyor. Natüralizmden kopup eleştirel gerçekçilikten geçerek toplumsal gerçekçiliğe meyleden, “Nana”, “Therese Raquin”, “Meyhane”, “Germinal”, vb. gibi klasik romanların (nerdeyse Balzac, Flaubert kadar ünlü) bu büyük “kalemi”, tek tutkusunun gerçeğin peşinden gitmek olduğunu sık sık belirtmiş olan Emile Zola, Aurore gazetesinde “Suçluyorum” başlığıyla cumhurbaşkanına hitaben yazdığı ünlü açık mektubunda, Dreyfus'ü sağlam kanıtlar olmaksızın mahkuum ettiği için genelkurmayı ağır bir dille suçluyor, bir yıl hapse ve para cezasına çarptırılmak pahasına. Dreyfusçular İnsan haklarını, kişisel özgürlükleri, gerçeklerin ve adaletin aranmasını isterken Yahudi aleyhtarı karşı tarafsa vatanın yüksek çıkarlarını ve ordunun onurunu öne sürüyor. Dreyfus'ü suçlayıcı belgenin sahte olduğu açığa çıkarken bunu düzenleyen genelkurma yın yalakalarından, şişman Albay Henry boğazını keserek intihar ediyor. Fransa'yı ikiye bölen bu dava, Dreyfus'ün Rennes Harp Divanı’nca 1899'da önce 10 yıl hapse mahkum edilip serbest bırakılmasıyla sürüyor. Tekrar milletvekili seçilmiş sosyalist Jean Jaures'in davaya yeniden bakılması talebi sonucunda Yargıtay Dreyfus'ü 1906'da nihai olarak aklıyor ve tabur komutanı olarak orduya dönüyor Dreyfus, Legionnes d'honneur nişanıyla ödüllendirilerek. Bu arada orduya dönmüş olan Picquart da generalliğe terfi etmiştir. Fransa'nın hukuk ve siyasal yaşamında uzun süre etkisini sürdürmüş bu davanın aynı cenahta yer alan iki karakterinin, yani Picquart'la Dreyfus'ün, hayatlarında ilk ve son kez bir araya geldikleri bir sahneyle bitiriyor “Subay ve Casus”u Polanski. 19. yüzyıl sonu20. yüzyıl başı Avrupası’nda bir süre sonra Hitler, Mussolini gibi diktatör bozuntularının marifetleriyle, bütün dünyanın başına çökecek ve çöreklenecek olan o faşist karanlığın bir çeşit provası niteliğindeki Dreyfus davasını, onca askeri, siyasal, polisiye yanları, günümüze ilişkin göndermeleri ve genel atmosferiyle böylesine iyi anlatılmış, iyi oynanmış ve çekilmiş, etkileyici bir filme dönüştürmenin üstesinden gelmek için de 87 yaşındaki Roman Polanski adında bir usta olmak gerekir sanırım. 2019 Venedik'inde büyük ödüle layık görülen bu film kesinlikle 'kaçırılmaz'! Benden söylemesi. HATASI VE SEVABIYLA ‘MULAN’ KONUK YAZAR de ise bir model ve şarkıcı olan Yifei Liu ise pandeminin çıkış EMEK noktası olduğu ileri sürülen Vu SEÇEN han şehrinde doğmuş. Pandemi süresince yasaklı olduğumuz cuklarını yetiştirdiği ve o eğer bilgili ve büyük Kung Fu ustası Wong Fei günlerin acısını çıkarır nitelikte, ba donanımlı ise toplumunda aynı oran Hung); dövüş sanatları ustası ve Babasının kızı... sın ön gösterimine bir güne iki film. İki da düzgün şekilde kemikleşeceği. Çı wushu şampiyonu, Jet Li’ye, Ip Man de Herkes “çi” enerjisi ile doğar ancak filmin de birinde realite üzerinden diğe kacak omurganın ve duru diğimizde hemen hatırlayacağımız, sadece sadıklar bunu devam ettirebilir. rinde ise masaldan çıkararak “kadının şun sağlam olacağı wushu ve taichi chuan ustası ve Çi, enerjisi doğa ile bütün olup evreni gücünü” anlatan ve 4 Eylül tarihinde viz tartışılmaz. 53 ya aynı zamanda dövüş sanat kucaklayabilmektir. Ama Çin gelenek yonda olacak bu filmler, öncelikle bizi şındaki Yeni Ze ları aktörü olan Dannie Yen lerine göre kız çocukları evlenerek ai birer kadın olarak onurlandırdı. landalı senarist eşlik etmekte. Mulan filmi lelerini onurlandırırken, erkek çocuklar Mulan, bir gişe filmi olduğunu hay ve film yönet kadrosunda, 2019 yılında çi kalmalıdır. Çiğlik değil ama adeta bir kırsa da. Tarihi kişiliklerde kendine has meni Nikola Je vizyona giren ve aile yapısı çiğ tanesi gibi, anka (Çin geleneklerin tanımlasa da (GöktürkCücen) İnsanın an Caro’nun yö üzerine kurgulanmış, gerçek de ataları temsil ediyor) kurşuna karşı kendine has, özellikle güçlü bir kadın netmeliğinde tıp bir hikâyeden sinemaya akta gelip, içindeki enerjisinin var etmeli mi? olarak; otorite, itaat, gelenek ve ataerkil kı Çin ordusunu yö rılan “Elveda” filminde ki sevim Etmemeli mi? İşleniyor. Eğer çi enerji bir yapıdan sıyrılabilmesini güzel işliyor. neten masal kahrama li baba rolü ile yine Mulan’ın arka sine sahipsen, zaten daha iyi bir dünya Ve ne kadar savaşçısın? Bunu anlatıyor. nı Mulan gibi ekibin içine aldığı; “Bir za sında, geleneklere rağmen duran baba için çabalıyorsundur. Bir kadının, toplumun temel taşı ço manlar Çin’de” filmi ile ünlenen (En sı olarak Tzi Ma eşlik etmekte. Başrol PUAN 7.9 İSTANBUL ANADOLU YAKASI ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. İHALE İLANI İhale Adı İhale Sahibi Şirket İletişim Telefon Fax Web İhale Türü İşin Süresi Geçici Teminat Oranı Teklif Geçerlilik Süresi İhalenin Yeri İhalenin Bitiş Tarihi ARITMALI SU SEBİLİ KİRALAMA HİZMET ALIMI İSTANBUL ANADOLU YAKASI ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. [email protected] 0216 500 64 00 0216 500 66 66 www.ayedas.com.tr Açık İhale Sözleşmede belirtilmiştir 1% En az 60 iş günü İSTANBUL ANADOLU YAKASI ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş. BAĞLARBAŞI MH. REFAHEVLER SK. NO:2/1 MALTEPE/İSTANBUL 16.9.2020 14:00 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1215900) T.C. İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NDAN T.C. PASİNLER ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO: 2019/131 E. 2020/60 K. Davacı SIRAÇ BULUT tarafından mahkememizde açılan ve mahkememizin 2019/131 Esas sırasına kaydedilen Nüfus davasının yapılan açık yargılaması sonunda; 07/08/2020 tarihinde 2020/60 Karar numarasıyla dava kabul edilerek Erzurum ili, Pasinler ilçesi, alvar mahallesi nüfusunda; cilt no: 20, aile sıra no: 65,BSN:56’danüfusa kayıtlı, Taner ile Tülay oğluPasinler, 20/09/2001 doğumlu 159******36 TC Kimlik numaralıSIRAÇ Bulut’un ön adının “FETİH BULUT” olarak DÜZELTİLMESİNE karar verilmiştir. Yukarıda ilan edilen ad değiştirme işleminden zarar gören kimse veya kimselerin bu ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 1 yıl içerisinde yukarıda yazılı isim değiştirme kararlarının kaldırılması hakkında dava açabilecekleri hususu, Türk Medeni Kanununun 27. maddesi gereğince ilgilisine tebliğ yerine geçmek üzere ilan olunur. 01/09/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1215820) T.C. ADANA 24. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN Vergi K.N. Mükellef Adı Soyadı(Unvanı) 7820070934 SUNARTEKS TEKSL İNŞ SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. 7820070934 SUNARTEKS TEKSL İNŞ SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. 7820070934 SUNARTEKS TEKSL İNŞ SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. Adres BÜYÜKŞEHİR MH.CUMHURİYET CD NO:1 B.DÜZÜ BÜYÜKŞEHİR MH.CUMHURİYET CD NO:1 B.DÜZÜ BÜYÜKŞEHİR MH.CUMHURİYET CD NO:1 B.DÜZÜ V.Dönemi 120154122014 42015062015 72015092015 Vergi Ceza Kodu Kodu KV VCZİHB KGÇV VCİHB KGÇV VCİHB Vergi Ceza Tutarı Tutarı 118,999.08 356,997.24 137,664.65 412,993.95 117,056.15 351,168.45 Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğü Mükelleflerine ait olup Yukarıda adı,soyadı ve ünvanı yazılı mükellefler adına salınan vergi ve cezalar nedeniyle tanzim olunan ihbarnameler bilinen adreslerinde bulunamamaları nedeniyle tebliğ edilemediğinden 213 sayılı V.U.K’nun 103106 maddelerine istinaden vergi dairesince ilan koymaya mahsus yerine asılmasını izleyen onbeşinci günün ilan tarihi olduğu ilgililerin ilan tarihinden başlayarak bir ay içerisinde vergi dairesine bizzat veya birvekale müracaatta bulunmaları veyahut taahhütlü mektup veya telgrafla açık adreslerini bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı, bir ayın sonunda müracaatta bulunmayan veya açık adreslerini bildirmeyenler hakkında işbu ilanın neşri tarihinden itibaren bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılacağı ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1215722) DOSYA NO: 2014/968 KARAR NO: 2015/102 Kamu Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Eşya Hakkında Hırsızlık suçundan Mahkememizin yukarıda esas ve karar numarası yazılı 29/06/2020 tarihli ek kararı ile Adli Emanetin 2014/12964 sırasında kayıtlı mühürlü zarfta 1 adet cd’nin dosyada delil olarak saklanmasına karar verilen, Yeşilyurt Mah. 70328 Sk. No:5 Seyhan/ADANA adresinde ikamet eden, Hesen ve Suphiye oğlu, 1993 Halep doğumlu Mustafa El HÜSEYİN tüm aramalara rağmen bulunamamış, ek karar teblip edilememiştir. 17201 sayılı Tebligat Kanununun 29. Maddesi gereğince hüküm özetinin RESMİ GAZETEDE İLANEN TEBLİĞİNE, 2Hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağına karar verilmiş olup, İLAN OLUNUR.01/09/2020 Resmi i(lBanalsaırn::w1w21w5.2il7a3n).gov.tr’de Erdemin başı dil Tarihimizde dil bilincinin uyanışı eskilere dayanıyor. 8. yüzyılda Köktürk Anıtları’nın bir yüzüne kazılan şu sözleri Bilge Kağan söylemiş: Türk Oğuz beyleri, halkı işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, Türk halkı, senin devletini, yasalarını kim yıkıp bozabilir! Dili erdemin başı sayan Kaşgarlı Mahmut, 1074 yılında yazdığı Divanü Lugâti’tTürk adlı yapıtında Türkçenin Arapçayla at başı birlikte giden zenginlikte bir dil olduğunu ileri sürerek, topladığı atasözleriyle Türklerin kök kültürünün temeline inmiştir. Konfüçyüs’e yöneltilen “Devleti yönetme yetkisi sana verilseydi, önce neyi düzeltirdin” sorusunu, o, dilin toplum yaşamındaki yerini, yalnız o dönemde değil, bugün de geçerli olan bir yorumla yanıtlıyor: Önce ülkenin dilini düzeltirdim, çünkü dil düzgün kullanılmazsa insanlar düşüncelerini iyi anlatamaz. Öyle olunca işler düzgün yapılamaz, düzen bozulur. Düzen bozulunca da ülkede adalet sağlanamaz. Kültür devrimi Cumhuriyet yalnızca yönetim yenilenmesi değil, kültürel devrimdir. Kurtuluşun ardından, kuruluşa geçilirken, tarihsel kökene inilmesini, dilin gelişimini sağlamak amacıyla Türk Tarih ve Dil kurumları kurulmuştur. Üyeleri şair, yazar, bilim insanlarından oluşan Türk Dil Kurumu öncelikle Türkçe Sözlük’ü, ardından, Anadolu’nun dört bucağından derlenen sözcüklerden oluşan Halk Ağzından Derleme Sözlüğü ile Tarama Sözlüğü’nü hazırladı. Dil kavram birimi olan sözcüklerden oluşur. Düşünce, kavramlarla gelişir. Bilim, sanat alanında bir konuyu kavramak terimlerle sağlanır. Divanü Lugâti’tTürk’te geçen Erdemin Başı Dil atasözünü kitabına ad yapan Emin Özdemir, yazdığı Terim Kılavuzu ile Kaşgarlı Mahmut’un yolunu izlemiş, yetkin kişilere uzmanlık alanlarının terimlerini içeren kitaplar hazırlattırarak Türk Dil Kurumu’nun bir boşluğu daha doldurmasını sağlamıştır. Dil bağnazları Yazıktır ki, Atatürk’ün gözü gibi koruduğu Türk ordusunun en başındaki Kenan Evren, bir darbeyle cumhurbaşkanı olunca, ülkede çözüm bekleyen yüzlerce temel sorun dururken aydınlanmadan ne denli yoksun olduğu şundan bellidir ki, Atatürk devrimlerinin insanımızı tarihinin, dil kültürünün derinliklerine yönlendiren Türk Tarih ve Dil kurumlarını sıradan dairelere dönüştürerek işlevsiz kılmıştır. Böylece dilimizin yalınlaşması yolunda çaba gösteren Ziya Gökalp, Ali Cenap Yöntem, Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin gibi düşünür ve yazarların emeği de hiçe sayılmıştır. Dili yalınlaştırmanın üzerinden 98 yıl geçmesine karşın, yenilikleri içine sindiremeyen bağnaz takımı, her gelişimde Atatürk’e saldırıyor. Onlar kafataslarının içinde kütükleşen beyinlerini kör bir ışıkla bile aydınlatmış olsalardı Rönesans, Reform gibi, insanın düşünüş alanlarını genişletip sanatı yaratıcı kılan büyük bir değişimi başlatan Atatürk devrimlerinin önünün alınamayacağını düşünürlerdi. Dil bilinci Göğerti, verimli topraklar üzerinde boy verir; Prof. Dr. Ferhan Özmen, göğertisini yitirmeyen bilinciyle, dilimize beslediği saygısını Emin Çölaşan’ın sayfasına ilettiği “Türk aydınlarımızın Türkçe konuşup Türkçe yazmaları halinde, halkımız bu salgının ne olduğunu daha iyi anlayarak önlem alacaktır” temeline oturttuğu yazısında, kültürümüze virüs gibi sızan yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıklarını da anımsatıyor: Pandemi: ölümcül salgın, semptom: belirti, pnomoni: zatürree, dezenfekte edilmiş: arındırılmış, dezenfektan: mikrop arıtan, vital: bulgu, filyasyon: temaslı tarama, entübe: aletli solunum, ventilatör: yapay solunum cihazı... Adana’da yarışacak filmler belli oldu Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl, pandemi kurallarına uygun olarak 1420 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan 27. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın finalistleri açıklandı. Yaklaşık 40 filmin başvurduğu yarışmada; Anıl Gelberi’nin yönettiği “Plaza”, Barış Hancıoğulları’nın yönettiği “Yeniden Leyla”, Ercan Kesal’ın yönettiği “Nasipse Adayız”, Fatih Özcan’ın yönettiği “Mavzer”, Faysal Soysal’ın yönettiği “Ceviz Ağacı”, Gökçin Dokumacı’nın yönettiği “Kuyudaki Taş”, Hacı Orman’ın yönettiği “Körleşme”, Leyla Yılmaz’ın yönettiği “Bilmemek”, Onur Ünlü’nün yönettiği “Topal Şükran’ın Maceraları” ve Umut Evirgen’in yönettiği “Ben Bir Denizim” olmak üzere 10 film Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması kategorisinde yarışmaya hak kazandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle