09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİZİ 9 29 EYLÜL 2020 SALI ! Zihinsel istismar 46 yaş grubu küçük çocuklara yönelik Kuran kursları, 131 bin 26 çocuğa ulaştı. TARİKATLAR, CEMAATLER VE ÇOCUK İSTİSMARI Dr. ERDAL ATABEK 2 CİNSEL İSTİSMARA GİDEN YOL 4 Çocuğun fiziksel istismarı: Dayak atma, dövme, vurma, itme gibi istismardır. 4 Çocuğun duygusal istismarı: Aşağılama, hakaret etme, özgüvenini kırma, beğenmeme gibi davranışlar uygulamaktır. Bu bölüme çocuğu bağımlı kılmayı da eklemek gerekir. 4 Çocuğun cinsel istismarı: Daha büyük yaşta ya da erişkin birinin çocuğa cinsel amaçlı dokunma, elleme, cinsel organ ile taciz, kendine dokundurtma gibi eylem ve davranışlardır. 4 Bunlar kadar üzerinde durulmayan ama çok önemli bir istismar da, çocuğun zihinsel istismarıdır: Bu istismar, çocuğun düşünme sistemini bozarak onu belirli kalıplarla koşullamaktır. Bu koşullama ile çocuk kendisinden isteneni düşünmeden yapacak, bunu yapmanın kendi işi olduğu kalıbının dışına çıkamayacaktır. Önce güven istismarı var Cinsel istismar çoğu kez zorbalıkla değil, ikna ederek yapılır. Öncelikle cinsel istismarı yapan kişi, çocuğun güven duygusunu kazanır. Bu kişi ya tanıdığı ya da çevresinin saydığı, sözünden çıkmadığı birisidir. Aile içinden ya da çevresinden birisi bu güveni kazanmıştır. Tarikatlarda, cemaatlerde ise şeyh ya da hoca, çevresinin sözünden çıkmadığı kişi olarak yetki sahibidir. Böyle bir kişi çocuğu “seçilmiş kişi” olarak nitelerse çocuğun kabullenmesini kolaylaştırır. Aslında bu durum, “güven istismarı”dır. Sonraki adım ise “zihinsel istismar” olur. ? ZIHINSEL ISTISMAR NEDIR Jean Piaget Lev Vigotski Zihinsel istismar, küçük yaştaki çocuğun henüz soyut düşünme yetisi kazanmadığı dönemde zihinsel kalıplar yerleştirerek zihninin koşullandırılmasıdır. Çocuk gelişim dönemlerinde bilişsel gelişim önemli dönemeçlerden geçer. İsviçreli psikolog Jean Piaget ve Sovyet psikolog Lev Vigotski bu alanlarda kabul edilen çalışmalar yapmışlardır. Genel olarak, çocuğun neden sonuç ilişkisi kuracağı muhakeme gücünü kazandığı yaşlar 12 ve sonraki yaşlarıdır. 4 yaş gibi 6 yaş gibi, 7 8 yaşlar gibi bu yetiye ulaşmadığı yaşlarda eğitim adı altında yapılan işlemler, çocuğun zihinsel koşullanmasıdır. Çocuk kendisine öğretilenleri ölçüp biçmeden kabul eder ve zihinsel kalıplar olarak yerleştirir. İşte, “iyi kötü”, “günah sevap”, “haram helal” gibi kavramları öğretildiği gibi kabul eder. Cin peri öyküleri, cennet cehennem anlatıları küçük çocuk için tartışmasız kabul edeceği kavramlardır. Bu yolla yaratılan kalıplar uzun süreli etkilerini sürdürür. Tarikatlar ve cemaatler bu yolla küçük yaşlardan başlayarak çocuklarda “biat itaat” kültürünü yerleştirirler. Böyle koşullanan çocuklar için öğretilenin dışında hiçbir doğru yoktur. “Dindar ve kindar gençlik” yaratmanın yolu da budur. Bu telkinlerle zihinlerine kazınmış önyargılar daha sonraki yıllarda “fanatik dinciler”i yaratacaktır. Ortadoğu’nun din kökenli terör grupları da çocukları “zihinsel istismar” yoluyla koşullamakta, IŞİD gibi El Nusra, El Kaide gibi örgütlerin militanları, intihar komandoları, canlı bombalar bu zihinsel ambargolarla kendilerinden istenen her şeyi yapmaktadırlar. Bütün bunların “dinini öğreniyorlar” etiketiyle yapılması da bu işin kamuflajıdır. Tarikat ve cemaatlerin kapalı yapılarında ancak şeyhlerin ve ona yakın olanların bildiği “ruhani sırlar” öğretisi, çocuk beyinlerinde “onların her söylediği doğru, her yaptıkları kutsal” yargısını oluşturur. “Onların her söylediği doğru, her yaptığı kutsal.” İşte bu kabul, çocuğun cinsel istismarında gerçekte ne yaşandığını anlamasını engeller. Çocukların ne yapıldığını anlasa da sessiz kalmasının asıl nedeni budur. Cinsel istismara uğrayan çocukların anne babalarının da aynı tarikatın üyeleri olması durumun açıklanmasını daha da zorlaştırmaktadır. Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Elvan İşeri, “Cinsel istismara uğrayanların sadece yüzde 15’inin bildirildiğini, olayın buzdağının görünen ucu” olduğunu belirtmektedir. Bu konuda ortaya çıkan olaylardan çok daha fazlası “sessizlik yasası” uyarınca suskunluğa gömülmekte, ortaya çıkanların bir bölümü de çeşitli yollarla kapatılmaktadır. DIN EĞITIMINDE RAKAMLAR Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre, 2017 2018 yılı içinde, Kuran kursları eğitimi 3 milyon 923 bin 592 öğrenciye ulaşmıştır. Yaklaşık 4 milyon kişi Kuran kursu eğitiminden geçmiştir. l Yaz Kuran kursları, özellikle ilk ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik olarak, 2.5 milyondan daha fazla bir sayıya erişmiştir. l 46 yaş grubu küçük çocuklara yönelik Kuran kursları, 131 bin 26 çocuğa ulaşmıştır. l Camilerde kuran öğretimine 125 bin 653 kişi katılmış. l Yatılı hafızlık eğitimi, 76 bin 722 öğrenciye ulaşmıştır. l 46 yaş küçük çocuk grubu, 48 72 aylık bebelerdir. Bu bebelere uygulanan Kuran kursu ne amacı gütmektedir? Üniversitelerin “erken çocuk eğitimi ve gelişimi” bölümleri bu konuda hep olumsuz görüş belirtmekte ancak etkili olamamaktadırlar. Bütün bilimsel gerçeklerin dışında çocuklara ve ergenlere yönelik “beyin yıkama” işlemleri eğitim adı altında örtülerek sürdürülmektedir. Bu konu üstelik de “cinsel istismar” gibi suçlanan bir konu olmamakta, tersine “onlar dinlerini öğreniyor” yaftası altında gizlenerek desteklenmektedirler. Ama işte, bu “biat itaat” kültürünün temelleri böyle atılmaktadır. Cinsel istismar olaylarının altında da bu kültür büyük rol oynamakta, koşullanmış zihinler, uğradıkları istismarı kabule zorlanmaktadırlar. İlerde bu “kulluk kölelik” toplumunun nasıl yaratıldığını anlamak isteyenler, çocuklara yönelik “zihinsel koşullama” uygulamalarını dikkate almak zorundadırlar. BİLİMSEL BİLGİDEN MISTIK ALANA SÜRÜKLENME Toplumun “bilimsel bilgi iklimi”nden “mistik alan”a sürüklenmesi hep özgür düşüncenin engellenmesi yoluyla olmaktadır. Falcılar, medyumlar, geleceği biliciler artık açıkça çalışmakta, yasal işler kabul edilerek açık ofislerinde çalışmakta, vergi ödemektedirler. Muskacılar, üfürükçüler, toplumun sürüklendiği cehalet ortamında açıkça işlerini yürütmektedirler. Tıp biliminin ışığında çalışan sağlık hizmetlerinde “hacamatçılar” gibi “sülükçüler” gibi geçmişte kalmış uygulamalar “geleneksel tıp” adıyla resmi hizmete sokulmaktadır. Bütün bu uygulamalar, bilimsel bilgi alanından koptuktan sonra toplumun sürüklendiği mistik alandan kaynaklanmakta, toplum bu yolla da sömürülmektedir. Cinsel istismar olayları da bu alanda rahatlıkla yorumlanarak, bir cemaat hocası erkek çocuk istismarını “badelemek” olarak nitelemekte, çeşitli din kisveli kişiler de “kız çocuklarının 9 yaşında, 12 yaşında evlenebilir” olduğunu öne sürebilmektedir. “Çocuk gelinler” olgusu toplumsal bir felaket olarak sürüp gitmektedir. Oyun oynama çağındaki kız çocukları “gelenek” adı altında erişkin yaşta erkeklerle evlendirilmekte, düğünler yapılarak bu toplumsal utanç örtülmektedir. Bu olayın aslında “onaylanmış cinsel istismar” olduğu gözlerden kaçırılmaktadır. Yatılı hafızlık eğitiminde 76 bin 722 öğrenci var. NE YAPMALIYIZ? “Çocuklara cinsel istismar” konusu sadece bu zedeleyici olaya uğrayanların konusu değildir. Bu konu bütün toplumun konusudur. Bütün anneler, bütün babalar, bütün kadınlar, bütün erkekler ayağa kalkmalıdır. Bütün toplum bu olayın karşısına dikilmelidir. Karşı çıkılacak şey, sadece cinsel istismar değildir. Çocukların “zihinsel koşullanması”na karşı çıkılması zorunludur. Çocuklardan başlayan “biat itaat” kültürüne karşı çıkılmalıdır. Toplumun “kulluk kölelik toplumu” olmasına karşı çıkılmalıdır. Hiç kimse hiç kimsenin kulu kölesi olmamalıdır. Din eğitimi hurafelerden kurtarılmalıdır. Din eğitimi önyargılardan kurtarılmalıdır. İnsanların özgür inançları tarikatların cemaatlerin hegemonyasından kurtarılmalıdır. Her yurttaş istediğine inanmakta ya da inanmamakta eşit derecede özgür olmalıdır. Laik bir toplum düzeninde uygarca yaşama hakkına kavuşmalıdır. Çocukların cinsel istismarının arka planındaki her şey görülmelidir. Gerçek yurttaşlık görevi de budur... YARIN: l Suskunluk neden? l Siyasal yanı ve çözüm önerileri Kafkaslar’da Ortadoğu’laşma! Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısıyla başlayan savaş, bir süredir dikkatlerden uzak duran Kafkaslar’ı yeniden gündeme getirdi. Sovyetler Birliği’nin çöküşünün kanlı devam ettiği başlıca yer olarak Kafkaslar gösterilebilir. Rusya, Kuzey Kafkasya’yı sınırları içinde tuttu. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’dan oluşan Güney Kafkasya’da ise “en hâkim ülke” olarak kalmak istiyor. Araplar 17. yüzyılda İslamiyeti yaymak ve bölgede etkin olmak üzere Kafkaslar’a geldiklerinde şu adı takmışlardı: Cebelül elsine… Yani diller dağı! Hazar’la Karadeniz arası 600 kilometre, 200 dil konuşuluyor. 1990’ların başında bölge hakkında rapor hazırlayan CIA şefleri şu “öngörüyü” yapmışlardı: “Kafkaslar’dan 50 devlet çıkar!” Rusya 1990’lardan 2010’lara Kafkaslar hâkimiyeti için zaman zaman bütün kara gücünün dörtte birini burada bulundurmak zorunda kalmıştı. HHH Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırmasına giden yolun yakın tarihi 10 Temmuz 2020’de başladı. O gün Ermenistan yönetimi yeni bir strateji belgesi açıkladı. Önceki 2007 yılına aitti, son belge kadar köşeli değildi. Belge ana hatlarıyla şöyle: En büyük stratejik ortağımız Rusya’dır. En yakın dostumuz İran’dır. En büyük düşmanımız Azerbaycan’dır. Türkiye, bize düşmanlık besleyen, Azerbaycan ortağıdır. Rastlantıya bakın ki bu belgenin yayımlanmasından 2 gün sonra 12 Temmuz’da Ermenistan, Azerbaycan’a saldırdı. İkinci saldırıyı da önceki gün başlattı. Soralım: Sınırları Rus askerleri tarafından korunan, havaalanları ve tüm stratejik noktalarına Rusların hâkim olduğu, bu topraklarda 5 bin asker bulunduran Moskova’nın bilgisi, oluru olmadan Ermenistan böyle bir saldırı düzenleyebilir mi? Mümkün değil! O zaman saldırının anlamı ne? 1 Rusya… Batı’ya göz kırpan Ermenistan yönetimine, “Sakın ha, bensiz kıpırdayamazsın” diyor. 2 Ortadoğu’da İsrail’le Arap ülkelerini barıştırma harekâtı yapan ABD’de, “Yukarı çıkma” diyor. 3 Suriye’den Libya’ya Doğu Akdeniz’de Rusya ile ters düşen Türkiye’ye, “Seni meşgul edecek çok şey bulurum, ona göre” diyor. 4 Azerbaycan topraklarının işgaliyle oluşan Dağlık Karabağ yönetimine, “Seni Ermenistan ve Azerbaycan kendine istiyor, bana biat et rahat et, yoksa bitersin” diyor. HHH Azerbaycan yanı ise 1988’den beri kanayan yara. Sovyetler döneminde Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ’da yüzde 70 Ermeni, yüzde 30 Azeri nüfus vardı. İşgalle birlikte bir milyondan fazla Azeri topraklarını terk etti. Bugün hâlâ Azerbaycan’ın en ciddi sorunu bu. Ermenistan’ın saldırısı Azerbaycan’a işgal altındaki topraklarını geri alma ortamı da hazırlamış görünüyor. Türkiye, Azerbaycan’ın yanında yer alırken haklı olmanın da özgüveni içinde. Ancak haklı olmak yetmez, haklı kalmak ve haklılığı kurumsallaştırmak gerekiyor. Doğu Akdeniz’de yaşadığımız yalnızlığın burada yenilenmemesi için ilk aşamada iki kapı var: Türk Keneşi (Konseyi) ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)… 2009’da kurulan Türk Konseyi, 2019’da Özbekistan’ın da katılımıyla 5 Türk devletinin ortaklığını içeriyor. Türk Konseyi Genel Sekreterliği’nden “toprak bütünlüğüne saygı” cümlesini içeren bir açıklama geldi. Bu açıklamayı tek tek üye ülkelerin yinelemesi güçlü bir duruş olur. KEİ’de Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan’ın da içinde olduğu 13 Karadeniz ülkesi var. Burada da en azından bir girişim gerekli. İran yanı başka yazı konusu! Kafkaslar, Ortadoğu’laşmaya hazır bir bölge. Olası bir yeni sürecin içindeyiz. Tek başımıza haykırırken koro arayışına da girmeliyiz! Kaşıkçı cinayetinde ek iddianame İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın cinayetine ilişkin ek iddianame düzenledi. Kaşıkçı’yı katleden 20 sanığın gıyabında yargılandıkları İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne birleştirme talebiyle gönderilen ek iddianamede, ikisi konsolosluk çalışanı 6 Suudi şüpheli isim yer aldı. 41 sayfalık iddianamede, Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayına katıldığı iddia edilen konsolosluk çalışanı muavin konsolos Sultan Yahya A. ve ataşe Yasir Halit M. hakkında “tasarlayarak ve eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Dört şüpheli hakkında ise “suç delillerini yok etme, gizleme ve veya değiştirme” suçundan 5’er yıla kadar hapisleri istendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle