09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 29 EYLÜL 2020 SALI HABER KOBANI OPERASYONUNDA GÖZALTINA ALINAN 20 KIŞI ADLIYEYE SEVK EDILDI Model demokrasi diye başlamıştı ABD’nin uçuk başkanı Donald Trump, kasım ayında yapılacak seçimi kaybederse öyle hemen çekilme konusunda muğlak konuşunca, kıyamet koptu. Kendisine tepki gösterenler arasında, siyasetteki tecrübesi ve hüneri herkes tarafından teslim edilen Temsilciler Meclisi’nin Demokrat başkanı Nancy Pelosi de vardı. Pelosi’nin, ABD’nin Kuzey Kore, Rusya, Suudi Arabistan veya Türkiye olmadığını söylemesi de Ankara’da öfke dalgalarının kabarmasına neden oldu. Ankara, Pelosi’ye yanıt verirken Türkiye’nin demokrasi olduğu açıklamalarıyla kimi inandırabildi bilemem. Aslında, çok kişi Türkiye’de AKP’nin gelecekte yapılacağı varsayılan seçimleri kaybettiği takdirde gidip gitmeyeceğini ciddi olarak sormaktadır. Bu, eskilerin şüyuu vukuundan beter dedikleri bir durumdur. Yani sorunun salt sorulması dahi demokrasinin varlığından şüpheye düşülmesi için yeterlidir. Öyle ya, neden aynı soru Almanya ve Fransa için sorulmuyor da Türkiye ve de ABD için soruluyor? HHH Tabii geçmişlerine bakınca, bu konuda ABD ile Türkiye’yi birbirlerinden ayırmak gerekir. ABD’nin kurumları, sisteminin denge ve denetleme mekanizmaları, orada sandıkta kaybeden bir iktidarın direnmesinin düşünülmesini bile olanaksızlaştırmaktadır. Türkiye’de ise AKP iki kez anayasa ve yasalara da ayağını sürümeyi denemiş ve özellikle yargıyı da emellerine alet ettiği ikincisinde, seçmenin azimli tutumuyla ağzının payını almıştır. O yüzdendir ki Nancy Pelosi’nin Türkiye benzetmesine kızmamak gerek. Hem canım AKP bir TürkAmerikan ortak yapımı olduğuna göre, ABD’nin ağır toplarından daha mı iyi bileceğiz AKP’nin demokratlığının derecesini? O ortak projenin pazarlama aşamasındaki “ılımlı İslam modeli” günlerinde tezgâhı kotaranların, “demokrasi demokrasi” diyen heyecan dolu sunuşlarını iyi anımsıyorum. Aslında ılımlı yazılıp uyumlu okunan modelde, Milli Görüş gömleğini çıkarmış olan eski Erbakan müritleriyle İslam ile kapitalizmi ve emperyalizmin bölgesel ve küresel hedeflerini uzlaştırarak sorunların sağlıklı çözüm yöntemini bulacaklardı. Bu durumda AKP, yalnız bizim ülkemiz için geçerli olmakla kalmayan, bütün dünyaya örnek olacak bir model kurumdu. Meşruiyetini sandıktan, gücünü emperyalizmin desteğinden alan ve ilk dönemlerinde Fethullahçılarla işbirliğiyle eksiklerini tamamlayan model, başlangıçta 1 Mart tezkeresi gibi bazı aksamalara rağmen iyi kötü yürüdü. Ama AKP iç ve dış desteklerinin katkısıyla sivil bir darbe ile Türkiye’de aydınlanmacı laik Cumhuriyet’in kurumlarını tasfiye etmeyi becerdiyse de zaman içinde model içeride ve dışarıda aksamaya başladı. HHH Bugün 20. yılına geldiğimizde ise model tümüyle çökmüş, bütünüyle iflas etmiştir. İslamın kapitalizmin kurumlarıyla kaynaştırılması başarılamamış; Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik ve sosyal bunalımı içine düşmüş, büyük pandemiye her alanda aciz bir iktidar ile yakalanmıştır. Ilımlı İslamın emperyalizm ile uyumluluğu da istenen düzeyde olamamış, çok istenmesine karşın BOP’un eşbaşkanlığı rolünün gereği yapılamamıştır. Bu durum, AKP’nin kendi gizli gündeminin amaçlarını model ile bağdaştıramamasının yanı sıra, beceriksizliğinin sonucu olarak, özünde teslimiyetçi tutumundan sapmamasına karşın “nerede ne zaman ne yapacağı bilinmez” olarak algılanıp güvenilmez bulunmasının da sonucudur. Bu gelişmelerle eşzamanlı olarak birbirini izleyen “Arap Baharları”nın emperyal destekçilerinde yarattığı düş kırıklığı, yıldızı AKP ile yükselen ılımlı İslam modelinin de artık bir kenara atılmasına yol açmıştır. AKP’nin başlarda başarılı simgesi olarak görüldüğü Ilımlı İslam modeliyle eşzamanlı iflası, artık büyük dış desteğini yitirmiş bir iktidarın, sandığa rağmen egemenliğini sürdürmekte ısrarcı olabilmesini olanaksızlaştırmaktadır. 7 TİP’LİNİN KATİLİ KIRCI O sözlere takipsizlik Ankara Bahçelievler’de 1978 yılında 7 Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi gencin vahşice öldürülmesi olayının faillerinden Haluk Kırcı’nın, 23 Temmuz günü katıldığı bir televizyon programındaki konuşmasında, “Bu bir intikam saldırısıydı” şeklindeki sözleri nedeniyle yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık, Kırcı hakkında, sözlerinin “sempatikleştirici, övücü olmadığı ve kendi değer yargısını açıkladığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. l DHA HDP’lilere ek gözaltı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014’te Ayn El Arab (Kobani) eylemlerine ilişkin soruşturması kapsamında, gözaltına alınan 20 kişi, Emniyet’teki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Cumhuriyet Savcısı’nın talebi üzerine, aralarında HDP’li Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan, Alp Altınörs ve Ayhan Bilgen’in olduğu 20 ismin gözaltı süreleri uzatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Şenoğlu’nun da tutuklu bulunduğu 2014’teki Kobani eylemlerine ilişkin soruşturması kapsamında, 82 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmasının ardından 7 ilde operasyon başlatılmış, 20 isim terörle mücadele ekiplerince gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan 20 kişi, Emniyet’teki işlemlerinin ardından dün sabah adliyeye sevk edildi. Savcılık kararı olduğu söylenerek adliyede bulunan HDP’li milletvekilleri, şüphelilerle görüştürülmedi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince adliyeye getirilen isimler için, nöbetçi sulh ceza hâkimliğinden ek gözaltı süresi talep etti. Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği, talebi kabul ederek Sırrı Süreyya Önder, Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Dilek Yağlı, Gülfer Akkaya, Günay Kubilay, Zeki Çelik, Ali Ürküt, Altan Tan, Pervin Oduncu, Alp Altınörs, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal, Ayhan Bilgen ve İsmail Şengün hakkındaki gözaltı süresinin bugünden itibaren geçerli olmak üzere 4 gün süreyle uzatılmasını kararlaştırdı. ‘Tasfiye çalışması’ HDP grup başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, milletvekilleri ile birlikte operasyona tepki göstermek için TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Oluç, gözaltı süresinin uzatılmasına tepki göstererek, “Şu anda gözaltında olan merkez yürütme kurulu (MYK) üyelerimiz 2015 yılında çeşitli illerde ifadelerini verdi. 2015 yılından bugüne kadar 5 yıl boyunca yedekte tutulan bu dava, bu soruşturma yeniden gündeme getirildi. Bu hukuksuzluğu proMeral Danış Beştaş Saruhan Oluç 3 MILLETVEKILI YEMEKTEN ZEHIRLENDI HDP avukatları, önceki gece yaptıkları açıklamada, gözaltındaki Ayhan Bilgen, Can Memiş ve İsmail Şengün’ün, yedikleri akşam yemeğinden zehirlendiklerini, ancak hastaneye götürülmediklerini açıkladı. HDP’den yapılan açıklamada da “Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan Ayhan Bilgen, avukatlarına akşam yemeğinden zehirlendiklerini, hastaneye götürülmediklerini söyledi. Avukatların Bilgen ile yeniden görüşmesine izin verilmiyor, yöneticilerimizin sağlık durumu ile ilgili bilgi alamıyoruz” denildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü ise yaptığı açıklamada, Bilgen’in hastaneye götürülmediği iddialarını yalanladı. Açıklamada, “Ankara Emniyet Müdürlüğümüzün çeşitli birimlerinde farklı suçlardan gözaltında bulunan toplam 181 şüpheliye mevzuat gereği hazırlanan aynı kumanyadan verilmiştir. Bu saat itibarı ile gözaltında bulunanlardan Ayhan Bilgen dahil sadece 3 şüpheliden sağlık şikâyetleri alınmış ve tamamı sağlık kuruluşlarına götürülerek tedavilerine başlanmıştır. Sağlık kuruluşlarındaki yetkililerle yapılan görüşmelerde, şüphelilerde, şüphelilerin şikâyet sebeplerinin tetkikinin ayrıntılı şekilde devam ettiği bilgisi alınmıştır” ifadelerine yer verildi. testo ediyoruz. Ortada ne hukuk ne yargı bıraktılar. Her şey ama her şey Saray’ın kararı ve AKP’nin hukuk komisyonu olan mahkemeler aracılığıyla yapılıyor. Hedef, yargıyı kullanarak HDP’yi tasfiye etmeye çalışmaktadır. Bu tasfiyeci iktidarın hukuk dışı bir uygulamasıdır. Bu bir siyasi intikam operasyonudur. Sadece tasfiye operasyonu değildir” dedi. ‘7 Haziran’ın intikamı’ Gözaltında olan MYK üyelerinin 7 Haziran seçimlerini de yürüten üyeler olduğuna dikkat çeken Oluç, “HDP, 7 Haziran 2015’te büyük bir deli gömleğini yırttı, kenara attı ve büyük bir umutsuzluğu yıktı. AKP’nin seçim yoluyla da tek başına hükümet kuramayacak duruma geleceğini bütün toplum yaşadı ve gördü. 7 Haziran 2015’in özelliği budur işte. O günün intikamı bugün alınıyor” diye konuştu. Operasyonu, 31 Ağustos’ta açıkladıkları “Barışa Çağrı Deklarasyonu”na karşı “savaş deklarasyonu” olarak nitelendiren Oluç, “Demokrasi ittifakını ve çalışmasını engellemeye çalışıyorlar. 28 Şubat 2015’te Kobani protestolarından 5 ay sonra Dolmabahçe’de mutabakat metni okunmuştur. Şimdi bu metni okumuş olan, bu toplantıya katılmış olan Mahir Ünal, susamazsınız. Bu toplantıya katılmış olan İdris Baluken şimdi cezaevindedir. O zaman o toplantıya katılan Sırrı Süreyya Önder bugün gözaltında. HDP düşmedi, bütün baskılara rağmen HDP düşmeyecek” diye konuştu. ‘İktidar hesap versin’ Kobani eylemleri nedeniyle hesap vermesi gerekenin iktidar olduğunu belirten Beştaş, “Kobani meselesinde hesap verecek olan biz değiliz. BILGEN: GÖZALTI SÜRESINDE SADECE SU ALACAĞIM Bilgen’in sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Hem buradaki görevliler hem de hastane personeli üzerlerine düşeni yaptı. Ama buradaki koşullarda aynı gıdaları almak, tedaviye imkân vermeyecektir. Bu nedenle bundan sonra, gözaltında bulunduğum süreç boyunca sadece su alacağım” ifadeleri yer aldı. Paylaşımda şöyle denildi: “Belediyemize kayyım atamayı düşünenler, yüz elli yıl önce Rus askeri valisinin Kars ile ilgili hatıralarını okusunlar. Vali, şehri yönetemeyince şura kurmak zorunda kalmıştı. Son olarak bu hafta görülecek 3 yargılamama ilişkin ise şunu söylemek istiyorum: Hâlâ Türkiye’nin, Zekeriya Öz’ün pisliğiyle oynamasını isteyenler, bunun herkese bulaşacağını bilmelidir. Bu hafta boyunca yargılandığım tüm dosyaların dinleme ve hazırlıkları Zekeriya Öz’e ve ekibine aittir.” Dolmabahçe’de resimleri olanlar ve iktidarın kendisidir. Neden? İktidardaki parti bu kadar insanın katledilmesine göz yumdu, sokağa çıkma yasağı ilan edilmesine rağmen neden insanların bu şekilde canice öldürülmesini engelleyemedi. Öldürüldükten sonra neden failleri yargı önüne çıkarmadı. Bunun sorumlusu yürütmedir. Kobani, AKP’nin elinde bir maymuncuğa dönüştü. Her kapıyı açacağını düşünüyor. Bir yıl sonra soruşturma başlatıldı. HDP’yi günah keçisi ilan ediyor. Soruşturmayı Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yürütüyor. Saray’da balayına gitmeden hediyesini alan savcı. Operasyonu savcı mı, AKP Genel Merkezi mi başlattı? Bunu kamuoyunun takdirine sunuyorum” dedi. Basın açıklamasından sonra HDP milletvekilleri, TBMM bahçesinde alkışlarla yürüyüş yaparak operasyonu protesto etti. l ANKARA/Cumhuriyet Salgına karşın turistik beldeye yatırımlar artarak sürüyor ‘İkametinizi Bodrum’a alın’ KAYHAN AYHAN Nüfusu son 10 yılda 90 binden 175 bine çıkan Bodrum’a hem yerli hem yabancı yatırımlar hız kesmeden sürüyor. Dünyanın sayılı turizm destinasyonlarından Bodrum’da başlayan yatırımların tutarının 5 milyar doları aştığını açıklayan Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Yıllardır atıl olan, yarım kalan oteller önemli gruplar tarafından alınarak yenilenmeye başlandı. Gayrimenkul, hastane, sağlık turizmi, spor, altyapı gibi alanlarda yatırımlar sürüyor” dedi. 176 binlik nüfusa göre devletten bütçe aldıklarını belirten Aras, “Ancak hizmet verdiğimiz kişi sayısı 400 bini buluyor. Yüksek bütçe alabilmemiz ve daha iyi hizmet vermemiz için yazlıkçılarımızdan ikametlerini Bodrum’a almalarını istiyoruz” diye konuştu. Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, gazetecilerle düzenlenen toplantıda Bodrum’daki yatırımlardan ve sorunlardan bahsetti. Yurtdışından çok seçkin otel markalarının Bodrum’a gelmeyi sürdürdüğünü belirten Ahmet Aras Aras, “Susona, LXR, Ritz Carlton, The Edition, Mandarin Oriental, Kempinski, Wyndham, Rixos, Titanic, Radisson Blu gibi dünyaca ünlü onlarca marka Bodrum’da. Yine dünyada ve sadece 5 lokasyonda bulunan bir restoran markası, yine bir otel zincirinin ABD dışında ilk merkezi Bodrum’da. Önemli markalar da kapıda. Öte yandan salgın nedeniyle ciddi bir konut talebi oluşmuş durumda” dedi. ‘Bütçe artsın’ talebi Küresel salgının her turizm destinasyonu gibi Bodrum’u da olumsuz etkilediğini dile getiren Aras, yabancı turist sayısındaki kaybın yüzde 90’a vardığını, buna rağmen ocakağustos döneminde ilçeyi 100 bin yabancının ziyaret ettiğini söyledi. Yabancı turistteki kayba karşı yerli turistten ciddi ilgi gördüklerini dile getiren Aras, resmi nüfusu 176 bin olan ancak pandeminin etkisi ile nüfusu 400 bin seviyesine çıkan Bodrum’da konut fiyatında ve kiralarda da yüzde 30 yükseliş yaşandığını kaydetti. 176 binlik nüfusa göre devletten bütçe aldıklarını belirten Aras, “Bu nüfusa göre polis, memur gibi kamu personeli görevlendiriliyor. Ancak hizmet verdiğimiz kişi sayısı 400 bini buluyor. Tüm yazlık destinasyonların yaşadığı sorunu biz de yaşıyoruz. Yüksek bütçe alabilmemiz ve daha iyi hizmet vermemiz için yazlıkçılarımızdan ikametlerini Bodrum’a almalarını istiyoruz” dedi. Aras, göreve geldikleri andan itibaren yapılaşma sorunuyla da mücadele ettiklerini kaydederek “Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla birlikte kaçak yapılara karşı net bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu. Adli kontrolle serbest bırakıldı Yanardağ’a ‘Kocaman’ iddianamesi Düğününden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Saray’da ziyaret eden Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı hedef gösterdiği iddiası ile hakkında iddianame hazırlanan TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, sevk edildiği mahkemece yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kocaman’a ilişkin “Demirtaş’ın savcısı” ve “Evlendi, soluğu Saray’da aldı” ifadelerinin geçtiği haberler nedeniyle Yanardağ hakkında “Kocaman’ı hedef gösterdiği” gerekçesi ile iddianame hazırladı. İfadesini İstanbul’da veren Yanardağ, sevk edildiği mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Yanardağ, savcıyı hedef göstermediklerini, habercilik yaptıklarını ve habere ilişkin önceki bilgileri paylaştıklarını belirtti. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında da “Benimle ilgili operasyonu yürütücüsü bizzat başsavcı. Devran dönüyor, halk var millet var” sözleriyle Kocaman’ı “teröre hedef gösterdiği” gerekçesi ile iddianame hazırlanmıştı. l ANKARA ‘İSİMSİZLER HAREKETİ’ 18 kişi adliyede “İsimsizler Hareketi” soruşturmasında gözaltına alınan 24 kişiden aralarında yazar Temel Demirer’in de bulunduğu 18 kişi adliyeye sevk edildi. Demirer’in bilgisayarındaki Diyarbakır Sur’da ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde yaşanan yıkımlara ilişkin yapılan suç duyurusu dilekçesinin suçlama konusu yapıldığı belirtildi. l İSTANBUL DEVA PARTISI EĞITIM POLITIKALARI BAŞKANI DERELI’DEN SALGINDA EĞİTİM YORUMU: Siyaset üstü bir anlayışla ele alınmalı İLAYDA KAYA DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Zeynep Dereli, koronavirüs salgını koşullarında okulların açılmasının doğru bir zamanda olup olmadığı konusunda endişelerinin bulunduğunu söyledi. Eğitimin siyaset üstü bir anlayışla ele alınması gerektiğini vurgulayan Dereli, “Ülkemizde eğitim, günlük politikalara alet edildi. Çağın gereklerine uygun, dijital dönüşümü sağlamış, teknolojiyi eğitime entegre etmiş, toplumsal mutabakat ile oluşturulmuş Türk eğitim modelini acilen hayata geçirmeliyiz” dedi. Zeynep Dereli, koronavirüs salgını nedeniyle mart ayında kapatılan okulların yeniden açılmasından eğitim sistemindeki aksaklıklara kadar Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. 07 yaş arasındaki çocukların uzaktan eğitimle öğrenmesinin zor olduğunu anlatan Dereli, “Okulların açılmasıyla öğretmenlerimize çok büyük görev düşüyor. Okulların açıldığı ilk günden itibaren velilerden okullarda tedbirlerin aksadığı yönünde şikâyetler geliyor ve bu durum endişe yaratıyor. Her gün açıklanan vaka sayısı okulların kapatıldığı dönemki rakamların çok üstünde. Sağlık Bakanı, iller bazında vakaların farklı seyrettiğini açıkladı. Bizce bu durumda tüm Türkiye’de aynı anda eğitimin yüz yüze başlatılmasından ziyade, vaka sayısı ve bölgesel verilere göre hareket edilmesi gerekirdi. Kademeli olarak okulların açılması doğru gibi görünse de zamanlama açısından endişe verici” dedi. Eğitimin siyaset üstü anlayışla ele alınması gerektiğini vurgulayan Dereli, “Milli Eğitim’de son 18 yılda 7 Bakan değişti ve gelen her bakan önceki bakanın yaptığı değişiklikleri eksik ve yetersiz buldu. Eğitim sistemimiz, sınav sistemi sürekli değişiyor ama eğitimde bir dönüşüm sağlayamıyoruz. Ülkemizde eğitim ne yazık ki günlük politikalara alet edildi. Ülkemizde ‘eğitimde fırsat eşitliği’ en temel sorunlardan biri. Bugün ülkemizde okulları devlet nitelikli ve niteliksiz diye kendisi ayrıma tabi tuttu. Bu ayrım, bu eşitsizliği iyice derinleştirdi. Şimdi korona döneminde uzaktan eğitimde yaşanan eğitime erişim sorunu da eğitimde fırsat eşitsizliğini çok daha derin ve geniş bir sorun haline getirdi. Biz, çağın gereklerine uygun, dijital dönüşümü sağlamış, teknolojiyi eğitime entegre etmiş, toplumsal mutabakat ile oluşturulmuş ‘Türk eğitim modeli’ni acilen hayata geçirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle