09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 15 29 EYLÜL 2020 SALI 29 Eylül Dünya Denizcilik Günü’nde edebiyattan denize ya da denizden edebiyata aganta! Deniz dili ve edebiyatı NURDURAN DUMAN /Bulut mu olsam/gemi mi yoksa/ balık mı olsam/yosun mu yoksa?/ Ne o, ne o, ne o/Deniz olunmalı, oğlum/bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla “Dünya bir deniz idi, ne gök vardı, ne bir yer, Uçsuz, bucaksız, sonsuz, sular içreydi her yer” (Altay Türkleri Yaratılış Destanı, Verbitskiy) Su. Hayranlıkla karışık hayret, yakıcı oksijenle yanıcı hidrojenin bir araya gelişiyle oluşan söndürücü şey. Su, hayat. Ta ilk metinlerden günümüzdekilere değin edebiyatın konu ettiği. Kimi zaman “Dede Korkut Kitabı”nda Salur Kazan’ın yurdunun yolunu sorduğu: “Çağıl çağıl kayalardan çıkan su/ İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteği ile düzenlenen ve boğazda yapılan Yelken Yarışması'nda renkli görüntüler objektiflere yansıdı. Ağaç gemileri oynatan su /.../Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana/Kara başım kurban olsun kıyıda bir çıplak adam/durmuş düşünür/Bulut suyum sana”. Kimi zaman da deniz olup aşıla mu olsam/gemi mi yoksa/balık mı olsam/yosun mayan tuzdan, ya da aşılmak istenmeyip içinde mu yoksa?/Ne o, ne o, ne o/Deniz olunmalı, oğsonsuz kalınan; “Demir kargı olsun orman/Av lum/bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla”. yerinde yürüsün kulan/Daha deniz daha müNâzım Hikmet’in oğluna dediği gibi. ren/Güneş bayrak gök kurıgan” (Oğuz Kağan Destanı, Kaplan). Denizin dili var Denizin altındaki, yüzeyindeki, üstündeki tüm Ayrıca dili var denizin, konuşur insanla, badünyalar insanı ilgilendirir, ilgilendirmelidir. ğırır, kahkaha atar, şarkı söyler, azarlar, sarıİnsan yosundan giysiler, tuzlu sudan tatlı su ya lır öper... Çok zengin, cömert, doğurgan hem pabilir. Yüzeyinde yaşayıp günlerce seyretmek de katmanlı bir dil bu. Nuh’un Gemisi’inden için tonlarca ağırlıkta çelik, ahşap, cam elyaftan Odysseia’ya, Robinson Cruise’dan Moby Dick’e, gemiler inşa edebilir. Göğünden kentine, ovası Define Adası’ndan Aganta Burina Burinata’ya... na, vadisine mavi günler, mehtaplı geceler örHalikarnas Balıkçısı’nı okuyup da arkadaşlarıytebilir. “Denizin üstünde ala bulut/yüzünde gü la merhaba yerine “Aganta!” diye selamlaşan müş gemi/içinde sarı balık/dibinde mavi yosun/ kim bilir kaç çocuk vardır. urdun mavisi Metinden Y metne, romandan şiire, türlü anlatım söylem, anlam imge ile seyreder deniz. Kutludur, onu geçene sihirli bir kuvvet hediye edebilir. Engeldir, doğaya karşı verilen mücadelesi duyguya karşı da olabilir, koyu özleme. Sonsuzluk, ölümsüzlük, özgürlük, birlik, egemenlik, cömertlik, genişlik, zenginlik, yoğunluk, kapsayıcılık, yok edicilik, tekinsizlik, ayrılık, öteleyicilik, yakıcılık, avutuculuk, eğlencelik... Aşk, huzur, mutluluktur. Elle tutulmaz, gözle görülmezi tutulan görülen eder. “Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!/ İnsan âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar” (Yahya Kemal Beyatlı). Elbette elle de tutulur deniz, gözle de görülür. Avcılık, üreticilik, yüzücülük, gezicilik, gemicilik... devinen üreten insan varoluşunun yurdu, yurdun mavisidir. Hatta MAVİ VATANDIR! Arter’de ücretsiz atölyeler Arter’in farklı yaş gruplarından katılımcılara açık olan çocuk atölyeleri yeni sezonda devam ediyor. Arter’in yeni açılan “Dinleyen Gözler İçin” başlıklı sergisinden yola çıkan “Gölgelerin Gücü Adına!” başlıklı atölye çalışması, 3 Ekim Cumartesi günü 11.00’de yapılacak. Işığın ve gölgenin etkilerinin gündelik nesneler aracılığıyla keşfedileceği çalışmada, çocuklar kâğıt üzerinde gölge oluşturma deneyleri yapacak; çizimleriyle biçim, mesafe ve boşluk kavramlarını yorumlayacaklar. 69 yaş aralığındaki çocuklar için düzenlenen ücretsiz atölyeye katılım kontenjanla sınırlı olduğundan [email protected] adresine yazarak kayıt yaptırmak gerekiyor. Erdal Öz Ödülü Jale Parla’nın Can Yayınları’nın kurucusu Erdal Öz’ün anısını yaşatmak için ailesi tarafından her yıl düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nün, yeni sahibi Jale Parla oldu. Başkanlığını Oğuz Demiralp’in üstlendiği seçici kurulda, Sibel Irzık, Cemil Kavukçu, Ömer Türkeş, Metin Celal, Nilüfer Kuyaş ve Faruk Duman yer aldı. Ödülün gerekçesinde şu ifadeler yer aldı: Seçici Kurul, Jale Parla’ya bu ödülü “Akademi ile edebiyat dünyasını bir araya getirme konusundaki başarısı, Türk edebiyatı üzerine özgün çözümlemeleri ve edebiyat eğitimine katkılarıyla, eleştiri geleneğini kültürel inceleme ve karşılaştırmalı edebiyat yönünde zenginleştiren yeni alanlar açması nedeniyle vermiştir.” Jale Parla ‘DasDas’ta yeni sezon heyecanı ‘DasDas’ Ekim ayında son dönemin kapalı gişe oyunlarından yaptığı özel bir programla sanatseverleri ağırlayacağını açıkladı. Sevilen tiyatro oyunları hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uygun olarak yeniden düzenlenen DasDas Sahne’de seyircisiyle buluşacak. Prömiyerini yaptığı günden bu yana kapalı gişe oynanan, Şener Şen’i yeniden sahnelerle buluşturan “Anadolu Efes katkılarıyla: Zengin Mufağı” oyunu 1 ve 2 Ekim’de DasDas Sahne’de tiyatroseverlerin karşısında olacak. 9 Ekim’de DasDas prodüksiyonu oyunlarından “Anadolu Efes katkılarıyla: Westend / Batının Sonu” sahnelenecek. 14 ve 30 Ekim’de ise DasDas’a Craft Tiyatro’nun bünyesindeki Bergüzar Korel’in tek kişilik oyunu “Kızlar ve Oğlanlar” konuk olacak. Binnur Kaya, Güven Kıraç, Levent Ülgen ve Tilbe Saran gibi isimlerden oluşan kadrosuyla “Vahşet Tanrısı” hem 15 Ekim’de hem de 29 Ekim’de DasDas’ta seyirciyle buluşacak. 16 Ekim’de ise DasDas’ın oyunu Joseph K.” perde açacak. “Kaldırım Serçesi” Küçükçiftlik’te sıra müzikli oyunlarda “Vahşet Tanrısı” KüçükÇiftlik Bahçe, tiyatro programının ardından müzikli tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapacak. Küçükçiftlik Park’taki programda, 617 Ekim tarihleri arasında “Kaldırım Serçesi”, “Fırat Tanış ile Gelin Tanış Olalım”, “Merhaba”, “Biraderler Cabaret” ve “Two Turkish Tenors” oyunlarından oluşan mini bir seçkiyle açık hava sezonu kapatılacak. URU organizasyonu ve Türk Tuborg AŞ katkılarıyla yapılan 5 özel oyunlar için kapı açılış saati 19.00, oyunların başlangıç saati ise 20.30. Biletler çevrimiçi olarak Biletix’ten alınabiliyor. Beşir Göğüş Ödülleri katılım koşulları belli oldu Dil Derneği’nin düzenlediği Beşir Göğüş Türk Dilini ve Çocuk Edebiyatını Geliştirme Ödülü’ne katılım koşulları belli oldu. Buna göre ödül, 2021’de “dil” ya da “eğitim” alanında yazılmış bir araştırma kitabına verilecek. Ödüle 1 Ocak 30 Kasım 2020 arasında yayımlanmış yapıtlar aday gösterilebilecek. Dil Derneği tarafından DilciEğitimciYazar Beşir Göğüş’ün anısına düzenlenen Beşir Göğüş Türk Dilini ve Çocuk Edebiyatını Geliştirme Ödülü’ne katılım koşulları açıklandı. Dernekten yapılan açıklamaya göre ödül, 2021’de “dil” ya da “eğitim” alanında yazılmış bir araştırma kitabına verilecek. Ödüle aday yapıtlarda Dil Derneği’nin amaçlarına uygunluk, Türkçenin yaratıcı olanaklarını kullanma başarısı aranacak. Ödüle 1 Ocak 30 Kasım 2020 arasında yayımlanmış yapıtlar aday olacak ve her yazar tek bir yapıtla aday olabilecek. Ödüle aday yapıttan altısı, başvuru dilekçesi ve kısa yaşamöyküsüyle yazarın kendisince ya da yazarın izin belgesiyle birlikte yayınevince Dil Derneği’ne gönderilecek. Başvurular 30 Aralık’a kadar sürecek. Seçici kurulunda; Prof. Dr. Cahit Kavcar, Prof. Dr. Ahmet Kocaman, Zekeriya Kaya, Prof. Dr. Ali Demir ve Dilek Göğüş Ülgüray'ın yer aldığı ödül, 12 Şubat 2021’de düzenlenecek törenle verilecek. l ANKARA/ Cumhuriyet Çankaya Sahne ‘Uyarca’yı sunuyor Yeni tiyatro dönemi bu yıl “pandemi gerekçesi” öne sürülerek oluşturulan çarpıklıklarla başladı. Devlet Tiyatroları’nın eylülde başlattığı “kapalı salon” oyunları sunulmaktayken, İstanbul ve Eskişehir’deki belediye tiyatroları yeni dönemi karşılamaya hazırlanırken, bu kez de İstanbul’daki açık hava mekânlarına gösteri yasağı geldi. Sonra bu yasak herhalde AKP’ye yeni katılan üyeleri kutlama amaçlı açık havada toplantısı yapılabilsin diye iki gün ertelendi, çok kısa bir süre sonra da sanatçılardan ve sanatseverlerden gelen şiddetli tepkiler nedeniyle, bütünüyle kaldırıldı. Özel tiyatrolarda zarar üstüne zarar Ne ki bu arada kimi açık hava mekânlarında sahne donanımlarının sökülmüş olması işletmecileri büyük zararlara uğrattı. Birçok özel tiyatronun izlence düzeni altüst oldu ve oyunlar iptal edildi. Geçen mart sonundan bu yana etkinlikleri ortadan kalkmış olan özel tiyatrolar bağlamında “pandemi yönetimi” arapsaçına döndürülmüştü. İçinde bulunduğumuz aşamada, ödenekli tiyatrolar yanında, ayakta kalabilen açık hava gösteri alanları yeni bir izlence düzeniyle özel toplulukların oyunlarına ev sahipliği yaparken, salon sahibi olan özel tiyatrolar da perdelerini açma çabası içindeler. Salonsuz topluluklarsa, “sınırlı kapasitede seyirci” koşulu karşısında kira tutarlarını nasıl denkleştirebileceklerini kara kara düşünmekte. (Bu arada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın sahnelerini başvuran özel topluluklara açma düşüncesi sevindirici). Gelecek mart ayında özel tiyatrolara devletçe verilecek proje desteği bağlamındaki belirlemeler ise şiddetli tartışmaları gündeme getirecek gibi görünüyor. Uzun sözün kısası, tiyatrolar yeni dönemde sonu belli olmayan bir “deneme” sürecine giriyor. Dürrenmatt’ın ‘Uyarca’sının yeni yapımı Çankaya Sahne’de Bizim seyircimiz İsviçreli yazar Friedrich Dürrenmatt’ı en yakından “Fizikçiler” ve “Yaşlı Hanımın Ziyareti” başlıklı oyunlarıyla tanır. 1993 yılında ilk kez Ankara Devlet Tiyatrosu’nda, Şakir Gürzumar’ın rejisiyle prömiyer yapan, Yücel Erten’in Türkçeleştirdiği “Uyarca” çok önemli bir sahne olayı olarak pek çok ödüle değer bulunmuştu. Ankara’nın yeni özel tiyatrosu Çankaya Sahne, dönemi 4 Ekim’de “Uyarca”nın yeni bir yapımıyla açıyor. Yine Erten’in Türkçesiyle sunulacak oyunu Mehmet Atay sahnelemiş. Oyuncuları ise Mehmet Atay, Okan Şenozan, Nihat Hakan Güney, Özge Yıldırım, Çağrıl Atay, Uğur Atamal ve Sezgin Özteke. Bütün yapıtlarında olduğu gibi “para”“gü甓ölüm” üçgeninde kilitlenmiş çağdaş toplumlardaki insanların konumunu irdeleyen Dürrenmatt, oyununu New York kentinin 5 kat altındaki gizemli yeraltı dünyasında başlatıyor. Bu korkutucu uzamda, 5 kat yukarıda egemenliğini sürdüren acımasız emperyalist/kapitalist düzenin, aldatıcı güzelliklerinden arınmış, gerçek yüzüne tanıklık edeceğiz. Emperyalist/kapitalist düzene ‘kara alay’cı bakış Dürrenmatt, cinayet olgusunu “kara alay”cı bakış açısıyla irdelediği oyununda, sanki yıllardır televizyonda seyretmekte olduğunuz mafya, öç peşindeki polis, mucit doktor, yasak aşk, kutsal aile konulu tüm sıradan dizilerin ve filmlerin izleklerini grotesk bir bileşimde buluşturuyor. Oyun kişilerini hem yakından tanıyacak, hem de onları alabildiğine yadırgayacaksınız. “Uyarca” nedir sorusuna gelince… Yerüstündeki ve/ya da yeraltındaki acımasız sisteme tam “uyum” sağlamışsanız, bir “uyarca”sınızdır artık. Bireysel değerlerinize geri dönemezsiniz. İnsanlığınızdan ödün vere vere tükenirsiniz. “Uyarca”lıktan kurtulmanın yolu yoktur… Çankaya Sahne çalışanlarına kolay gelsin! Senfoni sezonu başlıyor İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), yeni sezonu 2 Ekim Cuma günü saat 21.00’de Cemal Reşit Rey konser salonunda açıyor. Maske ve mesafe kurallarına kritik önem verilen konser salonunun 1/3 kapasitesi kullanılacak. Konserde İDSO’yu ünlü besteci ve orkestra şefi Ender Sakpınar yönetecek. İDSO, solist Gautier Capuçon’a (Viyolonsel) eşlik edecek. Joseph Haydn’ın “C Majör Viyolonsel Konçertosu” ve Gustav Holst’un “St Paul’s Suite” eserleri dinleyicilerle buluşacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle