09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 28 EYLÜL 2020 PAZARTESİ 290/190 180/90 310/250 200/40 180/100 200/100 220/60 180/140 240/130 270/200 240/170 TARİHTE BUGÜN 1920: Kazım Karabekir komutasındaki Türk ordusu, Doğu’da ayaklanan Ermenileri bastırdı. 1955: Türk Migros, İstanbul’da hizmete başladı. 1982: Halk arasında “Banker Kastelli” diye anılan Abidin Cevher Özden, Tunus’ta yakalandıktan sonra Türkiye’ye getirilerek tutuklandı. Anne babasına refakatçi olan iki kişi virüs kaptı, eşlerine çocuklarına bulaştırdı Sülale boyu virüs Salgın her geçen gün daha yakından hissedilir duruma geldi. Prof. Dr. Vedat Bulut’un öngöSERTAÇ EŞ rü ve uyarılarının bu kadar çabuk gerçekleşmesini beklemiyorduk. Yaşanan örnekler, moral bozmaya başladı. Yaşlı çift, nine ve dede, virüs kapıyor. Yapılan testlerin “pozitif” çıkmasının ardından hastaneye yatmaları gerekiyor. Önce yatacak hastane bulmak gerekiyor. Araştırmaların ardından GATA’ya kabul edilebileceği haberi geliyor. Nine ve dedenin çocukları “Oh, şükür” dedikleri an, bunun “boşa şükür” olduğu anlaşılıyor. Çünkü hastane personelinin koşulu var: “Hastaları alırız ancak hasta bakıcı yok. Onun için refakatçi olmanız lazım.” Virüsün ne kadar çabuk ve İki sağlıkçıyı daha kaybettik Şanlıurfa Akçakale’de özel bir tıp merkezinde acil hekimi olarak görev yapan Dr. Natıg Tağıyev ile Ankara Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde hastabakıcı olarak görev yapan Necip Üstüner koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Türk Tabipleri Birliği başsağlığı diledi. Batman’da doktora saldırı Batman’da Pazaryeri Mahallesi’nde koronavirüs denetimine giden filyasyon ekibinde görevli doktor Emrah Yavuzkılıç, bir kişinin saldırısına uğradı. Burnunda kırıklar oluşan Yavuzkılıç’ın müşahede altına alındığı belirtildi. Saldırgan yakalandı. l Haber Merkezi kolay bulaştığı konusunda Sağlık Bakanı, Bilim Kurulu üyeleri, televizyonlara çıkan uzmanların uzun uzun anlatımına karşın aileden refakatçi isteniyor. Yaşlı nine ve dedenin iki oğlu dönüşümlü olarak hastanede annebabasına refakat etmeye başlıyorlar. İlerleyen günlerde refakatçilerde de vücut kırıklığı, ağrı başlıyor. Yapılan testler sonucu; Covid19 pozitif. Daha bu kadar da değil. Annebabasına refakat eden iki evlat, virüsü eşlerine, çocuklarına, gelinlerine, damatlarına ve torunlarına bulaştırıyor. Sülale boyu herkes enfekte... Personel bulaştırdı Ankara Balgat’ta 75. Yıl Huzurevi, sakinlerini ağırlıyor. Salgının Türkiye’ye gelmesinin ardından, yani mart ayından bu yana ziyaretler yasak. Birçoğunun en az bir kronik rahatsızlığı bulunuyor. Yani salgında ilk korunması gereken kişilerden oluşuyorlar. Bayramlar geçiyor, kimse büyüğünün elini öpmeye gitmiyor, çünkü salgın var. Ve geçen cuma günü salgın huzurevine ulaşıyor. Cankurtaranların biri giriyor, biri çıkıyor. Huzurevi sakinleri odalarında ve birbirleriyle temasları söz konusu değil. Ancak söylendiğine göre izne giden personel, virüsü huzurevine bulaştırıyor. Salgının ilk yayıldığı aylarda İspanya’daki huzurevlerinde yürek burkucu manzaralar medyaya yansımış ve Türkiye’deki yetkililer, “Bizde öyle durumlar söz konusu değil” diye gururla yanıt vermişti. Duyarsızlık bitmiyor Sanırız bir türlü anlaşılmayan en önemli konu ise vurdumduymazlık. Ankara’dan kötü haberlerin gelmeye başlamasıyla büyük bir bölüm yurttaş, kendiliğinden izolasyona geçti. Ancak kentin merkezi bölgelerindeki kafe, restoranları dolduran belli yaş altındaki grubun vurdumduymazlığı sürüyor. Bir yakınınıza üzüleceğiniz hiç aklınıza gelmiyor mu? Son tespit de kamu kurumları için. Birçok kurumda pozitif çalışanlar çıkmasına karşın yöneticiler, çalışan sayısını azaltmayı düşünmüyor, kendilerini ve tüm çalışanları riske atıyor. Göz göre göre hastalananların bazılarının isimleri bizde saklı. Sekreter eşi hastalanınca, evin babasına, test dahi yapılmadan, “Sen de zaten pozitifsindir. İki kişilik ilaç getirdik, birlikte kullanmaya başlayın” denenler bile var. Ankara’nın virüsle sınavı zor geçecek gibi görünüyor. l ANKARA Koronavirüsten dileğim... Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Adatepe Köyü’ndeki Zeus Altarı, turistlerin uğrak noktaları arasında. Sunağın ön kısmında Erdem Dede Yatırı bulunurken ziyarete gelenler, dilekler tutup çevresindeki ağaçlara çaput bağlıyor. Bu yıl çaputların yerini tıbbi maske aldı. Ağaçlardaki maskeleri görenler, asanlara tepki gösterdi. Ali Kaya, “Şoka uğradık. Maskeleri ağaca asmışlar ve bununla beraber tokaları asmışlar. Buranın harabeye döndürülmesi ilginç” dedi. l DHA 27 EYLÜL PAZAR 101 BIN 119 1467 68 1116 10 MILYON 37 BIN 700 314 BIN 433 7 BIN 997 1583 % 6.5 275 BIN 630 Ermenekli baba da öldü Grip aşısı ‘ticari sır’ Karaman’ın Ermenek ilçesinde, 2014’te 18 işçinin öldüğü maden faciasında oğlu Tezcan Gökçe’yi yitiren ve cenaze törenine yırtık lastik ayakkabılarıyla katılmasıyla yürekleri burkan Recep Gökçe (79), koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Tezcan Gökçe’nin annesi Ayşe Gökçe de kurtarma çalışmaları sırasında “Benim oğlum yüzme bilmez ki” sözleriyle hafızalara kazınmıştı. Böcek’in durumu stabil Koronavirüs tedavisinin ardından akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle trakeostomi (nefes borusunda açılan delik) uygulaması yapılan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in tedavisi sürüyor. Böcek’in yoğun bakımdaki klinik seyri stabil devam diyor. l DHA MAHMUT LICALI Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin grip aşısı üreten firmalardan hangi tarihte, kaç doz aşı sipariş edildiği yönündeki verileri “ticari bilgiler” olduğu gerekçesiyle açıklamadı. CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, “Kaç doz aşı alındığı konusundaki soruya ticari bilgi olduğu gerekçesiyle yanıt verilmemesi toplumda güvensizliğe neden oluyor. Sürecin kapalı yürütüldüğünü gösteriyor” dedi. Bulut, Türkiye’ye gelecek grip aşılarından kaç dozun pandemiyle mücadele eden sağlık emekçileri için ayrıldığını da sordu. Sağlık Bakanlığı’nın yanıtında “Başvurunuzda yer alan bilgiler ticari bilgileri kapsadığından sistem üzerinden cevap verilememektedir” ifadeleri yer aldı. Kaç doz aşı alındığı ‘Aşıda son aşamaya gelindi’ Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, koronavirüse karşı Türkiye’nin yaptığı aşı geliştirme projelerinde son aşamaya gelindiğini belirterek “İki projede hayvan denemelerini tamamladık, insan denemeleri kısmına geldik” dedi. l AA Sağlık Bakanlığı, Türkiye’ye ne kadar grip aşısı geleceğini ticari bilgi olduğu gerekçesiyle açıklamadı. konusunda bilgi vermeyen Bakanlık, bu konuda ilgili talebin ilgili firmalara bildirilebileceğini belirterek topu ilaç firmalarına attı. Şeffaflık sağlanmalı CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, kendisinin TBMM Sağlık Komisyonu üyesi olduğunu anımsatarak “Bu, bize bu tür bilgilerin verilmesi anlamında önem arz ediyor” diye konuştu. Salgınla mücadelede en önemli konulardan birinin şeffaflık olduğunu kaydeden Bulut, pandemiyle ilgili her türlü verinin yurttaşla paylaşılması gerektiğine işaret ederek “Vatandaşlar ona göre tedbirini alsın ve bilinçlensin” görüşünü dile getirdi. ‘Güvensizliğe neden oluyor’ Bulut, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere yurttaşların grip aşısı olması gerektiği yönünde kamuoyuna çağrı yaptığına dikkat çekerek, “Bugüne kadar maske dağıtımı, sokağa çıkma yasağının uygulanması ve pandemiyle ilgili verilerin paylaşılmasında hep şüphe ve güvensizliğe neden oldular. Kaç doz aşı alındığı konusundaki soruya ticari bilgi olduğu gerekçesiyle yanıt verilmemesi toplumda güvensizliğe neden oluyor. Sürecin kapalı yürütüldüğünü gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu. l ANKARA Virüsle dans Şile’de kamp kuran yaklaşık 2 bin genç, koronavirüse aldırış etmeden festival düzenledi. Festivalde sosyal mesafeyi hiçe sayan gençlerin el ele halay çekerek göbek atması pes dedirtti. Günün ilerleyen saatlerinde festivale baskın düzenleyen ekipler toplamda 112 kişiye 75 bin 908 lira idari para cezası uyguladı. Kesilen ceza arasında yüksek sesle müzik dinlemek, maske takmamak, sosyal mesafeye uymamak var. l İHA İmralı’da yenen son yemek Para olmasa da cüzdan ne kalın. Kimlik numarası, sigorta numarası, banka numarası… İnsan hep kayıt altında. Hepsinin de evrakı var. Kafka, nasıl dalga geçmişti: “Dolabı yere yatırıp ne kadar evrak varsa içerisine tıkmış, sonra da Mizzi’yle dolabın kapağının üzerine oturmuş, o anda kapağı yavaş yavaş bastırıp kapamaya uğraşıyorlardı”. Devlet, ordudan başka bürokrasidir. Kaydederken bazen kaydın konusu bile unutulur. Geçen hafta HDP yöneticileri ve eski milletvekilleri gözaltına alındı. Savcılıktan yapılan açıklamaya göre suçlama 6 yıl önceki “Kobani olayları”na dayanıyor. Gözaltı görüntüleri yayımlanırken, “acaba yanlış mı hatırlıyorum” dedim. Malum, 20122015 aralığında, İmralı’da, “çözüm süreci” adıyla PKK ile müzakereler yapılmıştı. Devlet görevlilerinin de katıldığı görüşmeler tutanağa bağlanmış, hem PKK’ye hem devlete yakın farklı görüşten yayınlar tarafından da basılmıştı. Anımsadığım, gözaltılara neden olan hadiselerin ardından da toplantılar devam etmiş, hatta Kobani olayları da konuşulmuştu. Müsteşar: Haydi yemeğe 9 Ocak 2015 tarihli görüşme tutanağı bir yemek sahnesiyle başlıyor. Tuhaf ama Kobani olaylarının ardından yapılan görüşmede “Hadi yemeğe” diyen kişi devletin Kamu Güvenliği Müsteşarı: “Kamu Güvenliği Müsteşarı önce Başkan’ı masaya davet etti. Başkan masaya oturdu. Aynı yemeği biraz önce yediğini, tüm heyetin yemek konusunda hızlı davranmasını, yapılacak toplantı için sürenin önemli olduğunu ifade etti. Çorba, nohut, bulgur pilavı ve muhallebiden oluşan yemek sunuldu. Kamu Güvenliği Müsteşarı, yemeğin buradaki karavana yemeği olduğunu, ancak masanın bu görüntüsünün tarihi olduğunu ifade etti.” Tutanakta “Başkan” olarak yazılan Abdullah Öcalan’dan başkası değil. Yemekteki giriş sohbetine Kamu Güvenliği Müsteşarı da İmralı’da planlanan sürecin “tam gaz” devam ettiğini gösteren şu sözlerle dahil oluyordu: “Yukarıda geniş heyetlerin toplantı yapabileceği toplantı salonundaki çalışmalar devam ediyor. Bu toplantıya yetişmedi. Umarım hazır olduğunda daha geniş heyetlerin tartışma yapabileceği salonda toplantılarımızı yapacağız.” Davutoğlu’nun  ‘Kobani’ tereddüdü Gerçekten de Kamu Güvenliği Müsteşarı, hükümetle HDP’lilerin yaptığı toplantıların Davutoğlu’nun başbakanlığı süresinde de devam ettiğini söylüyordu. Peki, “Kobani olayları”? Acaba mesele nasıl konuşuldu? Sırrı Süreyya Önder şöyle anlatıyor: “Başbakan (Davutoğlu) daha çok kamu güvenliği ile ilgili 67 Ekim olaylarını örnek göstererek, eleştiri yaparak toplantıya başladı. Yaptığımız toplantının yapılıp yapılmamasına da tereddütlü yaklaştığını ve 67 Ekim olaylarının sürece büyük zarar verdiğini belirtti. Bu konuda hem Selahattin Bey’i hem de HDP’yi eleştirerek başladı. ‘Bu görüşmeye karar verirken bile tereddüt ettim’ dedi. Biz Başbakan’ın bu yaklaşımını doğru bulmadığımızı, aslında en fazla bu tür durumlarda bir araya gelinmesi ve iletişimin hiç kopmaması gerektiğini ifade etmeye çalıştık. 67 Ekim olayına aslında hükümetin tavrının neden olduğunu, MYK çağrısından önce son ana kadar hem heyetimizin pek çok girişimde bulunduğunu, hem de Selahattin Bey’in Başbakan’la bir telefon görüşmesi yaptığını, Kobani’ye ilişkin olumlu en ufak cevap alınsaydı MYK çağrısının da yapılmayacağını ve MYK çağrısından önce aslında insanların sokağa çıktığını anlatmaya çalıştık.” Örgütü yönetmenize müsaade ediyoruz Hadiseler üzerine yapılan tartışmaya rağmen görüşmelerin sorunsuz şekilde devam ettiği anlaşılıyor. Nitekim müsteşar, Önder’e şöyle katkıda bulunuyor: “Oradaki toplantı da format olarak önemliydi. Buradaki toplantı da bu formatla ilk toplantı olması açısından önemlidir. Bu süreçle ilgili bir kararlılığın göstergesidir.” Bu tatlı sohbet, Müsteşar’ın Öcalan’a Kandil’deki PKK’lileri şikâyetiyle kesiliyor. Öcalan, koşullarından şikâyet edince Müsteşar şöyle yanıt veriyor: “Bu konuda siz de haksızlık yapıyorsunuz. Siz buradan örgütü yönetiyorsunuz. Buna müsaade ediyoruz. Heyetlerin geliş gidiş imkânlarını da sağlıyoruz.” Öcalan’dan darbe öngörüsü 15 Temmuz darbe girişiminden bir buçuk yıl önce yapılan konuşmada, FETÖ sürecin önünde engel olarak konuşulurken, Öcalan şu tespitte bulunuyor: “Kobani savaşında ısrar olursa bunun arkası darbedir. Kobani’de bir darbe mayalanıyor. Bu en son dünkü Paris olayı da müthiş bir darbe hazırlandığını gösteriyor. Erdoğan acımasızca götürülecek. Daha önce Mursi örneğini vermiştim, ama daha kötü bir son onun için hazırlanıyor. PKK’yi de kullanmak isteyecekler. PKK üzerinden darbe inşa edilmek isteniyor. Mevcut savaş tarzı da buna yol açıyor. İşte 67 Ekim’de ortaya çıktı. Ben mektup yazmasam darbe olacaktı. Hiçbiriniz bunun farkında değildiniz. Bırakın kırk kişiyi, sınırsız ölümler yaşanacaktı.” Kandil’e mesaj verin ısrarı “Ben burada son çıkarılan çerçeve yasayla birlikte müzakerenin görevlisiyim. Güvenlik güçlerinin hükümet üzerine baskısı var. Vatandaşların da baskısı var. Kamu düzeni Başbakan için olmazsa olmaz. Somut olarak Kandil’e bir mesajınız yok mu?” diyen Müsteşarının ağzından devlet, Kobani olaylarının ardından sükunet için Öcalan’dan bir şeyler yapmasını istiyor. “Öyle bir proje ileteceğiz ki, PKK silahları bırakıyor, kamu düzeninin bir gücü haline geliyor” sözleriyle vaadini sıralayan Öcalan, “Başbakan’a deyin ki, kamu düzeninin tamamen oturmasında tarihi rol oynayacağız. Fakat bu, bu toplantıda olmaz” diyerek biraz daha süre istiyor. Görüşmelerin Kobani olaylarına rağmen hangi üslupla sürdüğünü 4 Şubat 2015’te Kamu Güvenliği Müsteşarı’nın Öcalan’ın yeleğine iltifatı belki hissettirebilir: “Sabahtan beri size çok yakıştığını söyledik.” İttifak değişti “67 Ekim’in kendisi provokasyondu” diyen Öcalan’la süren görüşmelerdeki hava, 6 yıl öncesine dair farklı bir resim ortaya koyuyor. Sanki Cumhur İttifakı o gün AKP, HDP ve İmralı’dan oluşuyordu. Günah keçileri ise AKP’ye karşı olan CHP, MHP idi. Konuşmalarda FETÖ ve Kandil ise süreci sabote eden iki ayrı güç olarak tanımlanıyordu. Nitekim Kobani olaylarının da Kandil ve FETÖ’ye mal edilerek “hiçbir şey olmamış gibi” üzerinden atlandığı, bugün gözaltına alınan HDP’lilerle müzakerelerin devam ettiği görülüyor. Dolmabahçe mutabakatına rağmen 2015’te yaşanan kırılmanın ardından beklenen darbe gerçekleşirken iktidar koalisyonu da değişti. HDP atılırken, boşluk MHP ile tamamlandı. Artık kimsenin yüzüne bakmadığı kayıtları ya gözaltındaki HDP’liler “böyle konuşmamıştık” diye açarsa. Ya da iktidarın gecikmiş ortakları “böyle konuşmuşsunuz” diye çıkarırsa. Sırlar, dolapların kapağına oturarak saklanacak gibi değil. Cinsel istismara polisten suçüstü İstanbul Bayrampaşa’da önceki gece Nesip A. (28), 13 yaşındaki C.T’ye cinsel istismarda bulunurken polis tarafından fark edildi. C.T’nin ailesinin 5 gün önce kayıp ihbarında bulunduğu öğrenildi. C.T, polislere “Bana yardım edin. Bu şahıs beni zorla buraya getirdi” dedi. Nesip A. yakalanarak gözaltına alındı. Muğla’nın Marmaris ilçesinde yaşayan İngiltere vatandaşı A.H.L. (56), bir kadın arkadaşı ile gittiği otelin restoranında tanıştığı Murat B’nin (32) kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu ileri sürdü. A.H.L’yi kucağında üst kata taşıyıp odasına götürdüğü kameralardan tespit edilen Murat B., tutuklandı. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle