09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 24 EYLÜL 2020 PERŞEMBE EMEK Çeşitli illerde İnci Deri ile bağlantılı mağazalar açıldı ama tazminatlardan ses yok İnci işçisini duyan yok! İki yıldır çalmadık kapı bırakmayan ancak yine de haklarını alamayan İnci Deri’nin eski çalışanlarının hak arayışları sürüyor. Üstelik de işverenin, “yol haritası ve planlaması tamam” demesine karşın... Arayan onlarca emekçi, bu sorunun çözümüne kimler aracı olabilecek, kimler çözüm üretebilecekse onlara seslenmiş, ellerinde senet ya da bilirkişinin belirlediği tazminat belgelerine karşın muhatap bulamamış emekçiler şimdi de twitter’dan yaptıkları bir kampanya ile seslerini duyurmaya çalışıyor. Kimi Konya’dan kimi Bolu’dan dört yandan kampanyaya katılan ve kiminin 5, kiminin 15 ama en fazla 120 bin alacağı olan emekçiler kamu ya da özel kurum ve kuruluşlardan da destek bekliyor. Dayanışmaya çağrı İnci Deri mağdurları twitter’dan yaptıkları açıklamada özetle, “1000’e yakın çalışan ve ailelerimizle 3 bin kişi mağdur durumdayız. Tüm çalışanların alacağı 50 milyon liraya yakın. Yetkililere sesleniyoruz, şirketin iflas davası var. 102 yıllık bir marka olan İnci’yi TMSF alsın ve satışını yapsın ki bizler de alacaklarımızı alalım. Çünkü verilmiş ve ödenmemiş senetler, arabulucu aşamasında olan davalar var” diyorlar. Diğer yandan işçilerin verdiği bilgilerden öğreniyoruz ki İnci Deri’nin ülkenin çeşitli illerinde ve alışveriş merkezlerinde 10 civarında mağazası İnci bağlantılı isimlerle faaliyete başladı. İnci Deri’nin başka deri mağazalarına İnci bayiliği verdiği verilen bilgiler arasında. Örneğin Dexter derinin İnci ürünleri sattığı biliniyor. İnci emekçileri, halen İstanbul Özdilek Alışveriş Merkezi’nde Dexter İnci mağazasının açık olduğunu ve satış yapıldığını dile getiriyor. Ayrıca Flo mağazalarının da Dexter İnci markası ile ürün sattığını dile getiren eski çalışanlar, Ankara’da Armada ve Ankara Taursas alışveriş merkezleri ile Bolu Higway’de satış yapıldığını dile getirdi. Sorunun çözümü konusunda etkili olabilecek tüm kamu otoriteleri ve dayanışma yapacak tüm sivil toplum kuruluşlarına seslenen mağdurlar “Madem bu ürünler satılıyor, bizim için de bir adım atılsın. Haklarımızı vermeye başlasınlar” diyor. NOVARES İşveren geri adım attı, emekçi kazandı Gebze’deki Novares fabrikasında toplusözleşme görüşmelerinde patronun düşük zam teklifini kabul etmeyen ve greve çıkan işçiler kazandı. İşçilerin ücretlerine yüzde 25 oranında zam yapıldı. Petrolİş Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Novares’teki toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yılın başında başladı. Pandemi sürecinin de etkisiyle uzayan sözleşme sürecinde son gelinen noktada işçiler 1125 lira seyyanen zam isterken patron 650 lira teklif etti. Düşük ücreti kabul etmeyen işçiler greve çıktı. Grev pankartı asarak fabrika bahçesine kurdukları grev çadırında bekleyen işçilerin mücadelesi ikinci gününde kazanımla sonuçlandı. İşçilerin ücretlerine seyyanen 1000 lira zam yapıldı. ERMENEK Maden işçilerinin direnişi sürüyor Karaman’daki Cenne Maden Ocağı işçilerinin, ödenmeyen ücretlerini ve tazminatlarını almak için başlattığı direniş, 24. günü geride bıraktı. Ermenek ilçesinde bulunan ocakta, hakları verilmeden işten çıkarılan işçilerin Bağımsız Madenİş Sendikası’nın öncülüğüyle başlattığı direniş sürüyor. Maden işçileri, “Direnişimizin 24. günündeyiz. Kararlı bekleyişimiz sürüyor. Bu kararımızdan, taleplerimiz karşılanmadan, hakkımızı almadan dönmeyeceğiz. Bizim amacımız iş yapmamak, işimizden olmak değil. Yasal haklarımızı almak için buradayız” açıklamasında bulundu. Deritex ile Tekstil İş’in tartışmasında çalışan kaybetmesin İŞÇIYE SORULSUN Son günlerde ülkedeki iki büyük işçi konfederasyonuna bağlı iki sendika K.T Deri adlı işyerinde sendikal bir rekabet yaşıyor. İşyerinde örgütlü Türkİş’e bağlı Deriteks sendikası 2017 yılında hızlı bir sendikal örgütlenmenin ardından toplu iş sözleşmesi yapıyor. Sözleşme işyerinde o dönem çalışan yaklaşık 150 işçiyi kapsıyor. Zamanla işyerindeki işçi sayısı 200’e çıkıyor. Bu arada 2013 yılında yapılan işkolu birleştirmelerinin ardından deri ve tekstil işkolları birleşiyor. Böylece işkolu için 1.1 milyon işçilik bir işkolu doğuyor. İşkolunda toplam dört sendika örgütlü. Türkİş’e bağlı Teksif ve Deriteks, DİSK’e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası ve Hakİş’e bağıl Öziplik İş sendikası. Söz konusu sendikalardan önce ikisi baraj üstünde yer alırken sonra DİSK Tekstil’in de aşmasıyla üç sendika barajı aşar konuma geliyor. Deriteks ise baraj altında. Ancak yüzde birlik işkolu barajını aşamadığı halde söz konusu işyerinde toplu iş sözleşmesini yapıyor. Sözleşme 2018 yılı ocak ayından itibaren iki yıl geçerli. Referandum yapılsın Sözleşme öncesi 120 gün önceden yetki başvurusu yapılan işyerinde, bakanlığa bir sendikanın daha yetki başvurusu yaptığı ortaya çıkıyor. İş yerinde iki sendika toplu sözleşme yapmak istiyor. Karşılıklı ithamlar var. Örgütlü sendika, “işkolu yetkisi olmamasına karşın sözleşme yapabilmiştik. Üyelerin aklı neden yetki söylemiyle çeliniyor” derken, DİSK/Teks14 milyonu aşkın işçinin 1.9 milyonu sendikalı ve işyeri ile işkolu barajları nedeniyle bunlardan yalnız 1.2 milyonu toplu iş sözleşmesi yapabiliyor. Örgütlenme kavgası bu gerçekler göz ardı edilmeden verilmeli... CENTILMENLIK SÖZLEŞMESI Türkiye’de 2018 yılında, IndustriALL Küresel Sendika gözetiminde bir centilmenlik anlaşması imzalanıyor. Yukarıda saydığımız dört sendikanın da imza attığı anlaşmaya göre, bir işyerinde yapılımış bir toplusözleşme varsa, onun süresi dolana kadar ikinci bir sendikal örgütlenme yapılmayacak. İşçinin iradesini işveren ya da kamu değil, kendisi belirleyecek... til “işçinin bir sorunu olmasaydı bize gelmezdi. Biz burada örgütlenmek isteyen işçiye kapımızı kapatmayız” diyor. Tartışmalar uzuyor. Sendikalar arası görüşmeler yapılıyor. Karşılıklı açıklamalar yapılıyor Deriteks, “Ancak barajla mücadele eden bir sendikanın tüm zorluklara rağmen toplu iş sözleşmesi imzalama başarısı gösterdiği bir işyeri önüne gelip, tümüyle savunduğu ilke ve değerleri çiğneyerek örgütsel propaganda yapan üye sendikasının yürüttüğü faaliyetleri görmezden gelmesi ve konfederasyon düzeyinde destek açıklamasında bulunulması sendikal hareket içinde hafızalarımızda uzun süre yer edinecektir” ifadelerini kullanıyor. Aslında bu noktada yapılacak belki de en doğru şey, işçinin ne istediğini sormak ve bunu da kimsenin itirazına yer vermeyecek bir şekilde yapmak... Yani hangi işyerinde benzer bir sorun yaşanıyorsa, işçilerin iradelerini ortaya koyacak bir refarandum sorunun en açık çözümü olacak gibi görünüyor. T.C. İSTANBUL ANADOLU 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/638 Esas KARAR NO: 2020/151 25/06/2020 Davacı, ŞEMSETTİN OĞULCAN SARISAÇ ile Davalı, NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ arasında mahkememizde görülmekte olan Nüfus (Adın İptali İstemli) davası nedeniyle; Davacı tarafından mahkememize açılan DAVANIN KABULÜNE, Hatay İli, Reyhanlı İlçesi, Göktepe Mah./ Köyü, Cilt No:24, Hane No:68 da nüfusa kayıtlı,10112380242 T.C. Kimlik Nolu Ali ve Filiz’den olma, 06/04/2001 Kartal doğumlu davacının nüfus kayıtlarında “ŞEMSETTİN OĞULCAN” olan adının “OĞULCAN” olarak DEĞİŞTİRİLMESİNE, karar verildiği ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1225682) T.C. İSTANBUL 27. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/596 KARAR NO: 2020/144 İstanbul 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/596 Esas 2020/144 Karar sayılı ve 07/07/2020 tarihli ilamı ile;Erzurum ili, Karaçoban İlçesi, Kırımkaya Mah/Köy, Cilt No:15 Hane No:11 BSN:174’te nüfusa kayıtlı 11819175902 T.C Kimlik Numaralı Orhan ve Zinnet kızı 15/11/2000 Karaçoban doğumlu davacı Yeter Yiğit’in Yeter olan isminin “İCLAL ZÜMRA” olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. Tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 21/09/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1225775) T.C. BÜYÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2020/62 KARAR NO: 2020/154 Davacı HALİT BARUTİ tarafından açılan Nüfus davasının yapılan yargılamasında; Davanın KABULÜ İLE, İstanbul ili, Başakşehir ilçesi, Ziya Gökalp Mahallesi/köyü, Cilt no:21, Hane No:420 BSN:1 de nüfusa kayıtlı, Ishaq ve Fatıma oğlu, 13/12/1966 doğumlu, T.C No: 40103244154 olan, davacı Halit Baruti’nin kayden “Halit Baruti” olan isim ve soyisminin “Hamza Kenanoğlu” olarak TASHİHEN TESCİLİNE, Karar verildiği tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 19/09/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1225545) T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2020/125 KARAR NO: 2020/217 Davacı ALPER CENGİZ CENGİZ ile davalı NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ aleyhine mahkememizde açılan Ad Düzeltilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda; Yozgat ili, Sarıkaya ilçesi, Kerpiçcik köyü, cilt no:45, hane no;24, BSN:63’de nüfusa kayıtlı Nevzat ve Neziha oğlu, 12/07/1986 doğumlu, davacının nüfusta “Alper Cengiz” olan isminden “Cengiz” isminin çıkarılarak “Alper” olarak TASHİHİNE, karar verildiği ilanen tebliğ olunur.18/09/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1225654) T.C. İSTANBUL 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2020/22 Esas KARAR NO: 2020/145 Davacı FATMA YEŞİM AKAN aleyhine mahkememizde açılan Nüfus (Ad Ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: 1Davanın kabulüne, İstanbul ili, Fatih ilçesi,Emin Sinan mahallesi/köyü, cilt no:77, hane no:1353, BSN:12 ‘de nüfusa kayıtlı, 10505527094 TC.kimlik nolu,Demircan ve Gülten kızı, 16/08/1970 İstanbul doğumlu Fatma Yeşim Akan ‘ın adının “Yeşim” olarak tashihine, 2Kararın gazetede ilanına, Karar verildiği ilanen tebliğ olunur. 21/09/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1225671) T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2020/32 KARAR NO: 2020/96 Davacı FEHMİ KILINÇ aleyhine mahkememizde açılan Nüfus davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM:Davanın kabulü ile;Adıyaman İli, Gerger İlçesi, Eskikent, C:17, H:44, BSN:27 de nüfusa kayıtlı, Ayhan ve Rahime oğlu, Fatih23/01/1999 doğumlu, 22303075776 T.C. Kimlik Nolu davacının “Fehmi” olan isminin “Efrim Fehmi” olarak TASHİHİNE, karar verilmiş olup, Tebliğ yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 22/09/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1225667) Dış kaynak girişi de faiz artışına bağlı Bugün Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararı sadece TL’nin değeri için değil, Türkiye’nin acil ihtiyacı olan dış kaynak temini açısından da hayati öneme sahip olacak. Buna rağmen piyasadaki genel beklenti, Merkez Bankası’nın politika faizinde artışa gitmeyeceği yönünde. Faizin belirlendiği Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu’ndan çıkacak karar her zaman önemlidir ama artan kurlar nedeniyle, bugünkü toplantı daha da önem kazandı. Alınacak faiz kararının kısa ve orta dönemdeki piyasa hareketlerinde belirleyici olması bekleniyor. Bu arada faiz toplantısı öncesi uluslararası banka ve kuruluşlardan gelen Türkiye’ye ilişkin raporlar ve bunlarda yer alan uyarılar da artmaya başladı. Son olarak yayımlanan Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) raporunda kısa vadede sıkıntıların büyüyeceği belirtilirken, faiz kararının bundan sonraki uluslararası portföy girişlerinde de belirleyici olacağı görüşü yer aldı. Şimdiye kadar Türkiye ekonomisine ilişkin genelde iyimser tahminleri paylaşan IIF’nin bile ortodoks para politikalarına dönüş tavsiyesi verdiği görülüyor. Piyasa oyuncuları, siyasi otoritenin etkin olduğu, Merkez Bankası’nın yüzde 8.25 olan politika faizini artırması gerektiğini ama artıracağını tahmin etmediklerini belirtiyorlar. Buna karşılık politika faizini artırmasa da Merkez Bankası’nın en üst oran geç likidite penceresindeki yüzde 11.25’lik oranı yüzde 1213’e çıkarabileceğini tahmin eden bankacılar bulunuyor. Bu takdirde Merkez Bankası’nın ortalama fonlama faizini daha yukarı çekerek, piyasadaki sıkılaşmayı dolaylı yoldan gerçekleştirmesi mümkün olacağı için piyasada bir miktar iyi karşılanabilir. Ancak yerli ve yabancı yatırımcılar bu yöntemin faizde geçicilik algısı yaratacağını, bu nedenle orta vadede bile etkili olamayacağını belirtiyorlar. Özetle; geç likidite penceresi faiz oranları artırılarak dolaylı yoldan sıkılaştırmaya gidilirse kurlardaki artış bir miktar frenlenebilir ama etkisi kısa sürecektir. Ancak politika faizinde yüksek oranlı artışlar yapıldığı takdirde kurlarda geriye dönüş ya da bu seviyede istikrar kazanması mümkün olabilir. İleriye dönük olarak da piyasaya “doğru yola girildiği” izlenimi verileceği için etkisinin daha uzun süreli olabileceği tahmin ediliyor. Yapılacak faiz artışının etkisini tahmin ederken önümüzdeki hafta açıklanacak enflasyon açıklamasının yapacağı etkiyi de hesaba katmak gerekecek. Bugün herhangi bir şekilde faiz artırımına gidilmediği takdirde ise kurlardaki yükselişin devam edeceği tahmin ediliyor. Bu arada yaşanacak diğer ekonomik ve siyasi gelişmelerin yanı sıra, açıklanacak eylül ayı enflasyonunda artışın devam ettiği ortaya çıkarsa, kurlardaki artışın daha da hızlanması kaçınılmaz olacaktır. IIF raporundaki uyarılar Yılın son aylarında ithalat hızı yavaşlasa da Türkiye’nin cari işlemler açığının 2020 yılında çok büyüdüğü belirtilen raporda, yabancıların dış açığı finanse etmek konusunda isteksiz oldukları kaydedildi. Buna karşılık Türkiye’de yerleşiklerin döviz talebinin artmaya devam ettiği ve bunun TL’nin değer kaybına katkıda bulunduğu belirtilen raporda, Merkez Bankası’nın düşen rezervlerinin hareket kabiliyetini olumsuz etkilediğine dikkat çekildi. Giderek artan cari açık ve yoğunlaşan değer kayıplarının Merkez Bankası’nın temmuzdan itibaren TL likiditesini sıkılaştırmasına neden olduğu belirtilen raporda, ortalama fonlama maliyetinin temmuzda 7.3 iken eylül ortasında 10.6’ya çıktığı hatırlatıldı. Raporda, “Reel faiz oranlarının anlamlı bir şekilde artırılarak daha güçlü bir sıkılaştırmaya gidilmesi, TL varlıklar için piyasa duyarlılığını ve risk iştahını artırmaya yardımcı olacaktır” denilerek, faiz oranlarında yüksek oranlı artış gerekliliğine değinildi. Bunun sadece yabancılar değil, yerli yatırımcılar için de geçerli olduğu belirtildi. Türkiye’nin döviz rezervlerindeki büyük düşüşün, diğer büyük gelişmekte olan ülkelere kıyasla zaten yüksek olan dış kırılganlığını daha da kötüleştireceğine dikkat çekilirken, “Bununla birlikte, daha ortodoks bir politika oluşumuna geçiş, Türk varlıklarına yönelik devam eden riskten kaçınma hissini hızla bir getiri arayışına çevirebilir ve yabancı portföy girişini önemli ölçüde tetikleyebilir” denildi. Bunun ise 2021 yılına kadar, ekonomik toparlanmaya paralel olarak, dış borç çevirme oranlarının artmasına ve Türkiye’nin gelecek yıl bir miktar döviz rezervi biriktirmesine imkân sağlayabileceği belirtildi. IIF’nin raporunda diğer uluslararası bankaların dikkat çektiği, kısa dönemli olası tıkanmalara dikkat çekiliyor ve bu sıkıntıların aşılması adına Merkez Bankası’nın faiz oranlarında yüksek oranlı artırıma gitmesi gerektiği belirtiliyor. Bugünkü toplantıda bu uyarılar dikkate alınmazsa, önümüzdeki birkaç ay içinde Merkez Bankası’nın, belki de olağanüstü toplanarak yüklü faiz artırımına gitmesi bence kaçınılmaz olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle