17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 19 TEMMUZ 2020 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/YORUM Virüsle söyleşi (2) Sevgili okurlarım, 5 Nisan 2020 tarihinde kimselerin başaramadığı bir işi başarıp dünyayı ele geçiren koronavirüsle bir söyleşi yapmış, sizlerle paylaşmıştım, zamanlar geçti bu kez virüs beni arayıp “Hadi yeni bir söyleşi yapalım” dedi, fırsatı kaçırır mıyım, “emrin olur” dedim. Ve başladı anlatmaya: “Açıkça söyleyeyim sizin ülkeyi pek bir eğlenceli bulduk. Özellikle gençler bizimle bilek güreşi yapmaya başladılar. Böyle bir özgüvene dünyanın hiçbir yerinde rastlamamıştık. Çok heyecanlı oluyor, ellerinde biralar, inadına yakın plan tuhaf şarkılar söylüyorlar. Geçenlerde bir arkadaşımız rastlamış, kasapta delikanlılar et pişiriyorlar, arkadaşımız da seyredip ne zaman şunlara hücum etsem diye bekliyormuş. O sırada kasaba maskeli, elleri eldivenli bir kadın müşteri gelmiş, girer girmez gençlere seslenmiş: ‘Bu ne hal maskelerinizi takın!’ Bizim arkadaş iyi bir film izleyeceğini düşünerek kenara çekilmiş, gençlerden pazulu biri ‘Bana virüs filan bulaşmaz, benim bağışıklık sistemim çok kuvvetli’ demiş ve pazusunu şişirip kadına göstermiş. Maskeli kadın da yaman biriymiş, ‘Ulan salak, pazu yapmışsın diye kendini bir şey mi sanıyorsun, belli ki bu pazular için çok fazla protein almışsın, bu da tam viVirüsü de delirttik. rüsün istediği bir şey’ diye yanıFoto: Işıl Özgentürk tı yapıştırmış. Pazulu delikanlı böyle bir yanıtı beklemiyormuş, başını eğip tırıs tırıs dükkândan çıkmış. Bizim arkadaşın bu durum öyle hoşuna gitmiş ki o günden beri kim pazulu onun peşine takılıyor.” Virüs, hikâyeyi öyle güzel anlatıyordu ki gülmeye başladım. O da “Bu daha bir şey değil” dedi ve devam etti: “Şimdi bir başka hikâyeye geçeceğim: Biz bulduğumuz akciğer proteinlerine tutunmaya çalışıp ölüm kalım mücadelesi verirken hepimize bir haber geldi. Evet, hiç görmediğimiz bir durum var. Birkaç adam toplanmış, kâğıt parçalarına Arap harflerini taklit ederek bir şeyler yazıyorlar, sonra bunları üçgen şeklindeki deriden yapılmış bir kılıfa koyup ‘korona’ya karşı koruyucu muska’ adıyla satıyorlar. Öyle çok satmışlar ki biz çok şaşırdık. Millet bizim yüzümüzden işsiz kalıp çocuk çocuğuna yiyecek götüremez durumda ama bunlar vur patlasın çal oynasın. Öyle mi, bizim de bir adalet duygumuz var, hemen harekete geçtik, önce bu muska denilen uyduruk koruyucuları yapanlara aleni saldırmaya başladık. Alanlara dokunalım mı, dokunmayalım mı diye aramızda tartıştık. Sonuç dokunalım çıktı. Neden mi? Anacığım dokunmasak kendimize haksızlık olacaktı.” Benim birden aklıma geldi: “Çocuklara dokunmayacaktınız, ne oldu? Çocuklar da hastalanıyor.” Virüs başını öne eğdi, “Haklısın” dedi, “Demokratik yolla seçtiğimiz korona meclisini toplayıp tartıştık. Tartışma şöyle ilerledi: Ülkenizde anneler babalar çok rahat, dışarılarda dolaşıp evlere giriyorlar, ne maske ne mesafe, buna biraz bozulduk, az miktarda çocuğa bulaşarak ailelere bir ders vermek gerektiğine karar verdik. Kusura bakmayın! Bak ne güzel hikâyeler anlatıyordum, yapma şimdi gelelim sizin en çok kullandığınız ulaşım aracına; minibüsler! Vallahi de billahi de sizin bu araçlar bizim için çok eğlenceli, ben bir tanesine rastladım, şu 65 yaş üstüne her şeyin yasak olduğu günler, polis sıkı denetliyor. Ben de bir minibüsteyim, 3 erkek bir kadın yolcuyla minibüs gidiyor. Kadın yolcu saçını başını kapatmış, acayip korunaklı. Polis arabayı durdurdu, artık nasıl anladıysa kadına dönüp yaşını sordu. Kadın da polise gözlerini dikip ‘Yetmiş üç’ dedi. Polis bir an şaşırdı: ‘Teyzeciğim senin binmemem gerekiyor.’ Kadın omzunu silkti, polis biraz duraksayıp direksiyondaki şoföre döndü, ‘Arkadaş teyzeyi almayacaktın’ dedi. Şoför omuzlarını silkip ‘Vallahi ben almadım kendi bindi’ diye yanıt verdi. Polis, ‘O zaman ikinize de ceza yazacağım’ diyerek defterini çıkardı, o zaman kadın ‘Dur evladım’ dedi ‘şoför evine nafaka götürmek derdinde, tıpkı sesin gibi, sen cezayı bana yaz.’ Polis gayet yumuşak bir sesle konuşan kadının bu isteği karşısında bir an ne yapacağını şaşırdı ve ‘Hadi size güle güle,’ diyerek minibüsün kapısını kapadı. Ben izliyorum bu arada erkeklerden biri kadına doğru döndü, ‘Polis haklı binmeyecektin’ dedi. İşte şenlik o zaman başladı, polise yumuşak bir sesle hitap eden kadın, birden yüksek bir sesle adama bağırdı: ‘Kes sesini hepiniz başımıza hükümet kesildiniz!’ Vallahi ben kadını çok sevdim.” Virüs, öyle tatlı tatlı anlatıyordu ki sözünü kesmek istemiyordum ama aklıma takılan bir soruyu sordum: “Sen şu 65 yaş üstüne söylenenlere ne diyorsun?” Virüs derin bir of çekti, “Vallahi 65 yaş üstüne bu kadar gidilmesi bizim bile sinirimizi bozdu. Anladık ki devletler, hükümetler bizi kullanarak yaşlı nüfusu azaltmak istiyor. Vebali de bize kalıyor. Bu arada sizin televizyon kanallarınıza her gün çıkıp 65 yaş üstünü, ‘bunlar’ diye aşağılayan ve her şeyin suçlusunu 65 yaş üstü gibi gösteren bir adam var, biz bile onu karanlıkta görsek korkarız. Adı neydi?.. Mehmet Ceyhan. Bir ricamız var, bu adamı susturun. Bizi bile delirtti.” Virüs bunları söyleyip gitti. İşe yetişmeliymiş. 19 TEMMUZ 2020 SAYI: 34616 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:50 05:41 13:15 17:13 20:40 22:23 Ankara 03:41 05:29 13:00 16:55 20:21 22:01 İzmir 04:13 05:56 13:23 17:15 20:40 22:16 Delikanlının çakısı bir yürek çiziyor yeşile boyalı tahta sıraya. Üstünde bilmem ne bankası yazıyor. Bir cami oluğunda iki beyaz martı çiftleşiyor. Ufukta bir uçak. Kadın, ninni söylüyor bacağında salladığı bebeğe: Dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana... Bir işçi, avuçlarına tükürüp sarılıyor kazmaya. Bostana yeni bir ucubenin temeli atılıyor. Bir uçak yükseliyor ufukta. Taze çakılan imzanın üstünde: “Tayini uygun görülmüştür” yazıyor. Hücresindeki adam, üç buçuk metrelik voltasını atıyor. Parmaklıkların ardından bir uçak yarıyor gökyüzünün mavisini. Delikanlı genç kızı kucaklamaya çalışıyor. Olmazlanıyor kız. Hamal ahalanarak kaldırıyor yükünü. Islanan donunu fark etmiyor. Omuzları çökük adam, önündeki tabancaya bakıyor. Kadın, bakla falı açıyor. Bir anahtar dönüyor kapıda. Kapı bir meçhule açılıyor. Dönerci bıçağını biliyor. Bir kedi yalanıyor. Burnunu karıştıran çocuk, tokat yiyor anasından. Mendil satan çocuk: “Abi alsana” diye yalvarıyor. “En sevdiğiniz balık?” “Kalkan...” diye gülüveriyor kadın, adama. Ufukta bir uçak düşüyor. Bebek ninniye kanıp uyumuyor. Genç kız, acemice uzatıyor dudaklarını. Paydostaki işçi, “İki yüz elli gram beyaz peynir, beş ekmek” diyor bakkala. meyen yazılarımdan bir demet sunmaya karar verdim. Yuka rıda okuduğunuz sa tırlar da 10 Ağustos 2005 tarihinde, ya ni tam tamına 15 yıl önce yayımlanan bir yazım. Her şeye rağmen Ama okuduğumda dehşete kapıldım. İnsan yaşamı var mıyız? nın değişmez sandığım birkaç manzarası, toplumsal çağdaş “Tayini uygun...”dan sonra gözle lığın alışıldık görüntü ri yaşarıyor adamın. Kadın: “Üç vak leri sadece birkaç ayda, kimsenin, hiç te kadar...” kimsenin ne hayal, ne de tahmin ede Demir parmaklıklar ardındaki gök bileceği bir dönüşüm geçiriyordu. te bir beyaz iz. İnsanlar maske takıyor, birbirle Bir çocuk ağlıyor. rine uzak duruyor ve takmayanlar Bir tabanca patlıyor. la yaklaşanlardan korkuyor. Ufuk Dönercinin bıçağı keskin. taki uçaklar da hayli seyreldi. Genç Kalkan çok taze. kız başını delikanlının omzuna daya Anahtar içeride dönüyor iki kez. makta tereddütlü. Tahta sıraların üs Meçhul dışarıda artık. tüne kalp de çizilmiyor artık. Hamal Uçak çakılıyor yere. işsiz. Lokanta ıssız. Mendil satan Bir marş çalınıyor. çocuğun yanından geniş bir kavis çi Kadın hıçkırıyor. zilerek geçiliyor. Maskeli dönerci, Hamal işeye işeye yürüyor. kan ter içinde müşteri bekliyor. Hücredeki adamın adı çağrılıyor. Görünmez bir canlıdan duyulan Martılar kalkıp uçuyor cami olu korku, koronavirüs salgını insanların ğundan. yaşam biçimlerini küresel çapta de Kedi geriniyor sere serpe. ğiştirmekle kalmadı; devletleri çatır Genç kız başını dayıyor delikanlı datıyor, çünkü ekonomiyi çökertiyor. nın omzuna. En derin göçük bizim ellerde ol Ve yaşam sürüyor. Herkese ve her duğundan, en vahim çatırtı da şeye rağmen. Türkiye’den yükseliyor. Ne değişti? Çöküşün gürültüsü cami hoparlörlerinden yükselen ezanlar ve Tatildeyim, dostlarım. Hem ka salâlarla bastırılmaya çalışılıyor. famı, hem parmaklarımı dinlendir Yabancı turist gelsin amacıyla sal mek; hem de zaten haftada bir çak gın istatistiklerini artık hiçbir inandırı tığım röveşata açısını boş bırakma cılığı kalmayan sayılara çeken iktida mak için sizlere yaşama dair eski rın, iktidarda kalabilmek için harca dığı son fişeklerden biri “yabancı turist gelmesin” sonucu verdi. Emin olabilirsiniz ki AB üyesi ülkelerin 16 Temmuz’da Türkiye’ye sınırlarını kapalı tutmaya devam kararının altında, pek çok nedenin yanı sıra AKP iktidarının Ayasofya’yı cami olarak açma kararı da var. Değersiz yalnızlık Atatürk’ün imzasını taşıyan bir kanun maddesinin iptali ile camiliğe rücu eden Ayasofya’daki kılınacak ilk namazın T.C’nin tapusu Lozan Antlaşması’nın yıldönümü 24 Temmuz’a denk getirilmesi elbette rastlantı değil. Siyasal İslamcı muktedir ve şürekâsı, on sekiz yıldır şavulladıkları hedefe ulaştı. Zaten iliği emilip kemikleri kırılan laik Cumhuriyet parantezini kapatıyorlar. Ancak onların parantez dedikleri, parçalanması kararlaştırılanı parçalatmayan harçtı. Cahilce, inatla, açgözlülük ve hırsla şavulladıkları şey; aslında el koyduklarını sandıkları devletin ve ülkenin yıkımı, artık Rusya’nın da dahil olduğu bir paylaşımla sonuçlanabilecek riskli bir viraj, vahim bir hedef. Yakın coğrafyada hiç, uzak coğrafyada pek dostu kalmayan Türkiye, artık değerli bile olmayan bir yalnızlık içinde. Oysa küreselleşen ekonomi ve geopolitikada, yalnızlıklar boşluk olarak algılanıyor, doldurmak için fırsat kollanıyor. İşte Türkiye’yi yöneten zihniyet, şaşırtıcı bir aymazlık ya da çok çaresizlikten böyle bir boşluk yaratıyor. Yaşam tabii ki herkese ve her şeye rağmen bir biçimde sürer. Ama aynı insanlarla değil. Epeydir rüyama girmiyordu. Belli ki Meclis Başkanı’nın “Zincirler kırıl “istihare”yi değil, “istişare”yi emrediyor. Diyanet kaynakları ise bir sın Ayasofya açılsın!”lı demeci işin sonunun hayırlı olup olma nin bilinçaltı etkisi. yacağını anlamak için, iki re Bilinçaltımız zaten milletçe su kat namaz kılıp dua ederek basmanına dek dolu. Yine de kim uykuya yatmayı, istihareyi ön se istediği rüyayı göremiyor. görüyor. Reyiz’in Oysa, bendeniz “86 yıllık ara dönem bitti!” diyen Diyanet Başkanımızdan daha çok etki Ayasofya için o faili meçhul dernek ve Danıştaycılarla birlikte istihareye yattı mı bilmiyoruz. işidişigidişi... lenmiştim.. Kendisiyle rüyada karşılaş Ama Emine Hanım’ın rüyalara çok önem verdiğini ve isti mayı ve “n’aber ara dönem hareye yattığını biliyoruz. imamı?” diyerek cüppesine düşen bir saç telinden alabilmeyi hayal etmiştim. Ama rüya bu, umduğunu değil bulduğunu.. Vatandaş olarak 7/24 bulduğumuz, ayılsak da bayılsak da Sn. Reyizimiz. Aynada kendi yüzümüzden daha çok, TV’lerde onu görüyoruz. Ve çok etkileniyoruz. Ya sevindiriyor ya sinirlere gark ediyor. Bilinçaltımızın baştetikleyicisi o. Ayasofya’yı da açtı. Ama Atatürk ile hesaplaşmasını bitiremedi. H Lağımcının rüyası hamam ve göbektaşı ise gazetecinin rüyası da Reyiz’in karşısına geçip soru sormak. Türkiye ondan soruluyor. Bayramda gazetecilerle sorucevap yapacakmış. Rüya bu ya Ayasofya’nın yüzü suyu hürmetine keşke kendisi lidir. Zira rüyaları geleceğe ait işaret ler taşıyabiliyor. Bu gerçek, asırlardır insanlığın gündeminde. H British Museum’da dört bin yıl öncesine ait papirüslere yazılmış rüya yorumları sergileniyor. Bazıları: Odun kesmek: Düşmanların ölecek. Ay görmek: Tanrı kendisini affedecek. Pencereden bakmak: Duaları kabul olacak. Kendini ölmüş görmek (Allah muhafaza): Uzun bir ömrü olacak. Sıcak bira içmek (tövbe tövbe): Istırap çekecek. (Rüyaların Fonksiyonu Üzerine Bir Deneme, Prof. Dr. Sabri Özbaydar, İstanbul 1971) H Kuran, peygamberlerin de rüya Cumhurbaşkanı adaylığı için 2007 yılındaki Reyiz’in kararsızlığını istihareye yatan Emine Hanım’ın çözdüğü ve bu sayede adaylığın Abdullah Gül’e bırakıldığı haberlere konu olmuştu. (26.4.2007 Hürriyet) H Reyiz’in derdi Türkiye’den ziyade İslam dünyası. İnglizcesiTürkçesi olmayan Arapça attığı son tweet’i şöyle: “Ayasofya’nın dirilişi, Mescidi Aksa’nın özgürlüğe kavuşmasının habercisidir!” Demek Libya’dan sonraki TSK’nin deplasman hedefi belli oldu: Doğu Kudüs’te İsrail’in kontrolündeki Mescidi Aksa’yı kurtarmak. (Burası Müslümanların Kâbe’den önceki kıblesi). Ayasofya’yı açıp Fatih Sultan Mehmet ile halef selef olduğuna göre sıra artık hilafette. ne bir iki soru sorabilsek: gördüklerini yazıyor. “Ümmetin Önderi” pankartları “Atatürk çok mu rüyalarınıza gi Diyanet kaynakları da farklı bo broşürleri çöpe atılacak değil. Cum riyor?” yutlarını irdeliyor: huriyetin ilk aylarında halife Abdül “Geçen yıl ‘Ayasofya’yı cami yap “Meleğin ilhamıyla rahmani rüya mecit de zaten görevi başınday mak oyuna gelmektir’ dediniz. İstihare lar, şeytanın vesvesesiyle de şeyta dı. 3 Mart 1924’teki yasa ile usulen ye mi yattınız da fikrinizi değiştirdiniz?” ni rüyalar gerçekleşir. (..) Bunların kaldırılmıştı: H davranışlarımıza yansımaları kaçınıl “Halifelik esasen Cumhuriyet ve “Rüya görmüyorum” diyemez. mazdır. Eğer kişi hayallerinden ve TBMM’nin anlam ve kavramı içinde Anayasada bir hüküm yok. Ama ya rüyalarından hareketle bir şeyler zaten saklıdır.” gördüğü rüyalar devlet sırrı sayılır. yapmaya kalkışırsa, işte bu kalkışma Cumhurbaşkanlığı hükümet sis Çinlilerin enseye “çip” takıp rüyaları anından itibaren imtihan başlıyor teminin içinde “Bahçeli zaten saklı kaydetme projesi şimdilik dedikodu. demektir. (Aylık DergiDiyanet Ha olduğuna göre..” Halifelik de hayde Trump’la, Putin’le ve Katar’la ber, Rüya Gerçeği 03.5.2019) hayde “mündemiçtir”! yaptığı gizli görüşmeler gibi, bu rü Yazının 2. başlığı için Diyanet’e * Dişine güveniyor. Ne demişti? yaların da dosyası tutulmalı ve dev teşekkür. * “Allah kısmet ederse bir kulun let arşivine kaldırılmalıdır. H işini, mermere geçirir dişini. İste Ve Külliye’de mutlaka “rüya va Rüyalarla ilgili bir hüküm yok. mezse işini, muhallebi yerken kırar kanüvisi” kadrosu ihdas edilme Bulunmayan Kur’anı Kerim, dişini!” (TBMM Grubu 2.4.2018) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] OPERASYONDA RAHATSIZLANDI Diyarbakır’da bir asker şehit Jandarma Genel Komutanlığı, Diyarbakır’da operasyon sırasında rahatsızlanan Uzman Jandarma Çavuş Alper Yalman’ın şehit olduğunu duyurdu. Jandarma Genel Komutanlığı, Twitter hesabından yayımladığı başsağlığı mesajında, “Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı emrinde görevliyken çıkmış olduğu operasyonda rahatsızlanarak şehit düşen kahraman silah arkadaşımız Uzman Alper Yalman Jandarma Çavuş Alper Yalman’a Allah’tan rahmet, ailesine ve yüce Türk milletine başsağlığı dileriz” denildi. l Haber Merkezi UYUŞTURUCU OPERASYONU Bağcılar’da polise silahlı saldırı 1 polis şehit Bağcılar’da, sokaklarda uyuşturucu satanlara karşı görev yapan Bağcılar İlçe Araştırma Amirliği Narko Timlerde görevli ekipler, bir araçtaki 4 şüpheliyi takibe aldı. Yüzyıl Mahallesi’nde şüphelilerin bulunduğu araçtan ateş açılması sonucu 2 polis memuru yaralandı. Bir çocuk babası Erhan Gökteke kaldırıldığı hastanede şehit düşerken kolunErhan Gökteke dan yaralanan polis Yunus Nacar tedavi altına alındı. Serdar B.(19), Oğuzhan I.(17), Kadir A. (17) ve Reis B.’yi yakalanırken Reis B.’nin 75 ayrı suçtan kaydı olduğu belirlendi. l İHA EMNİYET’TE İFADE VERDİ Salih Müslim’in yeğeni teslim oldu Terörden arananlar listesinde kırmızı kategoride yer alan terör örgütü PYD/PKK elebaşı Salih Müslim’in yeğeni Dalya Mahmut Müslim (21), teslim olmasına yönelik yürütülen ikna çalışması sonucu, 15 Temmuz’da teslim oldu. Müslim, ifadesinde örgüte, babasının “Örgüte bir çocuk hediye edeceğim” sözü üzerine 14 yaşındayken katıldığını belirtti. Müslim, “Türkiye’den örgüte katılan teröristlerle Suriye’den katılanlar arasında şiddetli fikir ayrılıkları ve kavgaların yaşandığını” söyledi. Örgüt bünyesindeki drone eğitimlerinin ABD ve Fransa askerleri tarafından verildiğini söyleyen Müslim, YPG’nin kadın yapılanması YPJ’nin dörtlü yürütme konseyi mensuplarının, her evden “vergi” adı altında zorla 100 lira para topladıklarını ve her evden bir çocuğu zorla terör örgütü YPG’ye aldıklarını belirtti. Hamile olduğu kaydedilen Müslim’in eşinin de güvenlik güçlerine teslim olduğu bildirildi. l ANKARA/Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] VAN GÖLÜ’NDE BATAN TEKNE Van’da ulaşılan ceset sayısı 54’e yükseldi Van’da, 27 Haziran’da göle açılan teknenin batması sonucu kaybolan kişilerden 5’inin daha cesedine ulaşıldı. Gevaş ilçesi Altınsaç Mahallesi’nden açılan ve bir daha haber alınamayan tekne ile içindeki kişilerin cesetlerinin çıkarılması için Jandarma İç Güvenlik Timleri, Sualtı Arama Kurtarma (SAK), Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ile Sahil Güvenlik ekipleri, ROW cihazlarıyla Çarpanak Adası açıklarında çalışma yürüttü. Bölgede, gün içinde yabancı uyruklu olduğu değerlendirilen 3 kişinin cesedini bulan ekipler, devam eden çalışmalarda 2 çocuğun daha cesedine ulaştı. Dün çıkarılanlarla birlikte ceset sayısı 54’ye yükseldi. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle