17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 14 TEMMUZ 2020 SALI DOLAR AVRO STERLIN FAİZ [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ BORSA ALTIN CUMHURİYET EKONOMI ALTIN 24 AYAR 6.8850 2 kuruş 7.8060 1.6 kuruş 8.6880 1.7 kuruş 10.22 0.09 puan 118.398 3591 puan 2688.51 5.42 lira 400.91 98 kuruş ‘Acil güven sigortası endişeleri azaltacak’ Groupama Sigorta’nın, “acil güven sigortası” ile acil durum tanımına uyan hastalık veya kaza hallerinde ilk 12 saatte başlatılan tedaviler için yapılacak masrafları teminat altına aldığı açıklandı. Bu sigorta, ücretsiz check up, diş sağlığı hizmetleri, ambulans ve 7/24 Doktorum içeriğine sahip “Acil Güven Plus” planları olmak üzere dört farklı planla edinilebilecek. Kaza veya hastalık sonucu hastanede kalınan her gün için, yıllık azami 3 gün süre ile günlük iş göremezlik teminatını da poliçe kapsamında. Genel müdür yardımcısı Frederique Guegan Tayar, “Yeni sigorta ürünü, beklenmedik durumlarda sigortalının endişelerinin azalmasına ve en hızlı müdahalenin yapılmasına katkıda bu Guegan Tayar lunuyor” dedi. Burak Yüzgül ‘İnsana ve kültüre yatırım yapıyoruz’ AvivaSA’nın, 2016 yılında başlattığı “Challenge Up MT (Management Trainee)” isimli yetenek programıyla Türkiye’nin önemli kariyer platformlarından “toptalent.co”nun “TOP100 Talent Program” yarışmasında, “100 Önemli Yetenek Programı” listesine girme başardığı açıklandı. Konuyla ilgili açıklama yapan genel müdür yardımcısı Burak Yüzgül, “Program kapsamında gelişim yolculuğunu tamamlayan MT’ler, şirketimizin kadrolarında uzman olarak çalışmaya başlıyorlar. Şirket olarak insana ve kültüre yatırım, her şeyin üstünde tuttuğumuz bir değer olup bu bakış açısıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi. 1.2 milyon girişimcinin sadece 134 bini kadın Kadın Girişimcileri Derneği (KAGİDER) Başkanı Emine Erdem, “Kadın girişimcilere baktığımızda bir önceki yıla göre artış söz konusu, ancak önümüzde hala katetmemiz gereken uzun bir yolculuk var. Türkiye’de 1 milyon 246 bin girişimcinin sadece 134 bin tanesi kadınlardan oluşuyor” dedi. Kadınların istihdama katılım oranının yaklaşık yüzde 30 civarında kaldığını anımsatan Erdem, girişimcilik noktasında kadınların daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Kadın girişimcilerin kurdukları şirketlerin, kamu kuruluşlarıyla yaptıkları işbirliklerinin de yetersiz olduğuna dikkati çeken Erdem, “Türkiye Kadın Girişimcilik Endeksi sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 80’inin özel şirketlerle işbirliği yaparken sadece yüzde 36’sının kamu kuruluşlarıyla işbirliğine gittiği belirlendi. Kamusal alanlarda daha fazla kadın girişimcinin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. l AA İşverenden uluslararası ortak eylem çağrısı Pandeminin işsizliği artırıp önemli gelir kayıpları yarattığını vurgulayan Uluslararası İşverenler Teşkilatı Başkanı ve Santa Farma İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kiresepi, krizin aşılması için uluslararası işbirliklerine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Kiresepi, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün canlı yapılan ve 60 ülkeden konuşmacıyı ağırlayan “Covid19 ve Çalışma Yaşamı Küresel Zirvesi”nde dünya işverenlerini temsilen konuştu. Kiresepi ayrıca kamunun da müdahalelerine acil ihtiyaç duyduklarını belirtti.l Ekonomi Servisi COVID19’UN, SIGORTACILIĞI NASIL ŞEKILLENDIRECEĞI TARTIŞILIYOR Sağlık öne çıkacak Sektör temsilcileri, salgın sonrası özellikle tamamlayıcı sağlık sigortasıyla ilgili ciddi farkındalık oluştuğunu düşünüyor. Dijitalleşme de kolaylık getirecek. Küresel Covid19 salgını, sigorta sektörünü hem sağlık hem ticaret üzerindeki etkisi nedeniyle ekonomi boyutuyla etkiledi. Bu nedenle salgın sonrası yeni dönemde sektörün nasıl şekilleneceği çok yönlü olarak tartışılmaya başlandı. Bu süreçte sektörün verdiği sınavı çok başarılı bulduğunu belirten Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Şencan, özellikle salgının toplumsal ve ekonomik etkilerini azaltmak için önemli bir dayanışma sergilediğini vurguladı. ‘Alacak’ önemli Yeni dönemde özellikle sağlık sigortalarının ön plana çıkacağını vurgulayan Şencan, sözlerini şöyle sürdürdü: “En yakın salgın 1918’lerde olduğu için kimse bu duruma hazır değildi. İş sürekliliğinin önemini bir kez daha görmüş olduk. Sağlık sigortaları tarafında, özellikle fiyatı uygun olan tamamlayıcı sağlık sigortası konusunda ciddi bir farkındalık oluştu. Diğer taraftan, Mehmet Şencan teknoloji en üst seviyede kullanılınca siber güvenlik konusu ve siber sigortalar da daha çok gündeme gelmeye başladı. Önümüzdeki dönemde bu alan gelişmeye devam edecek. Ayrıca yine bu dönemde alacak sigortalarının da ön plana çıkacağını öngörüyoruz.” Poliçeye girecek Sağlık konusunda benzer vurgu yapan Demir Sağlık Genel Müdür Yardımcısı Bülent Eren de salgın sonrası öncelikle “grup sağlık”tan başlamak üzere bireysel ürünlerde de pandemi olgularının poliçe kapsamına alınmaya başlanacağı Yılın ilk 5 ayında tamamlayıcı sağlık sigortasında prim üretimi yüzde 48.2 artarak 639.3 milyon liraya ulaştı. nı ifade etti. Ancak bu primi etkileyeceği için pandemi “dahil” ve “hariç” seçenekler oluşabilecek. Eren’e göre ayrıca salgınla pek çok hizmetin online ortamda taşınması nedeniyle dijital kanal hizmetleri genişleyecek. PwC’nin sektöre yönelik hazırladığı raporda da maliyet yapısın yeniden düzenlemek ve verimliliği artırmakla beraber dijital dönüşümü hızlandırmak en önemli öncelikler arasında. Öte yandan Swiss Re Institute’un raporuna göre bu yılküresel prim üretiminin hayat branşında yüzde 6, hayatdışında yüzde 0.1 azalması bekleniyor. Toparlanma 2021’de. SIBER RISK POLIÇELERI HER ŞIRKETE ÖZEL OLMALI Marsh Türkiye ile TÜSİAD işbirliğinde yapılan“2020 Türkiye Siber Risk Algı Araştırması”nın sonuçları, hem siber ataklarla ilgili farkındalık sorunu hem de siber risk sigortalarıyla ilgili bilgi yetersizliği olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, firmaların yüzde 78’i bir tehditle karşılaşmadan siber riski fark etme ve harekete geçme pratiğine sahip değil. Zaten bu alandaki risklerin yönetimi veya bilgi teknolojilerinden sorumlu çalışanların sadece yüzde 9’u, şirketlerinin karşı karşıya olduğu en büyük riski siber tehdit olarak görüyor. Firmaların büyük çoğunluğu siber risk sigortası hakkında yeterli bilgiye sahip değil. Bu siber risk sigortası alımı zorlaştırıyor. Oysa siber risk sigortası sahiplerinin yüzde 86’sı, sigortanın kendilerini koruyacağına güven duyuyor. Bu oran, sigorta sahibi olmayanlarda yüzde 34. Ancak siber risk sigortası sunan şirketlerin de poliçe alımı süreçlerini her tüketiciye özel tasarlaması, primlerin hesap sistemini şeffaflaştırması, kurumun ihtiyaçları ile ürün detayları arasında belirgin bağ ve referanslar oluşturması önemli. Bu durum, siber risk sigortası ihtiyacının üst yönetime detaylı anlatılmasını kolaylaştıracak. Her şey zamlanırken ikramiye sabit kaldı Bu 6. bayram olacak ama emeklinin ikramiyesi 2.5 yıldır yerinde sayıyor... ‘2 BIN LIRAYA ÇIKSIN’ DİSK’e bağlı EmekliSen Genel Başkanı Cengiz Yavuz, ikramiyenin 2 bin liraya çıkarılmasını ve her yıl asgari ücrete yapılan artışın yansıtılmasını talep etti. Kamudaki çalışan işçilere yılda 4 ikramiye verildiğine dikkat çeken Yavuz, “Biz de bayram ikra miyelerine ek olarak ocak ve temmuzda ikramiye talep ediyoruz. Toplam yılda 4 ikramiye verilmesini istiyoruz” dedi. Yavuz, “Emekliyi hiçe sayan politikalar devam ederse gençlerin ‘oy yok’ kampanyasına katılacağız” diye konuştu. MUSTAFA ÇAKIR Enflasyon ve dövizdeki artışa karşın yaklaşık 12 milyon emekliye dini bayramlarda ödenen 1000 lira ikramiye, 2.5 yıldır yerinde sayıyor. İkramiyenin 2 bin liraya çıkarılmasını ve asgari ücretteki artışa endekslenmesini istiyen emekliler ise “1000 lira çocuklara verilecek harçlığa yetmez” diyerek tepkilerini dile getirdi. Hükümet Mayıs 2018’de, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’na madde eklemiş; emeklilere Şeker ve Kurban bayramlarında 1000 lira bayram ikramiyesi ödemeye başlamıştı. Emekliler bu tutarın artırılmasını talep ederken, aradan geçen 2.5 yıla karşın herhangi bir artış olmaması tepki yaratmaya devam ediyor. Artış için yasada değişiklik gerekiyor. Değişiklik yapılmadığı için bu bayramda da emeklilere yine aynı tutar ödenecek. Ödemeler ise 1729 Temmuz günleri arasında yapılacak. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, zamlı temmuz aylıkları ile Kurban Bayramı ikramiyelerinin, SSK’li emekliler için 1726 Temmuz, Bağkur’lu emekliler için de 2528 Temmuz günleri arasında aylık ödeme günlerinde hesaplara yatırılacağını bildirmişti. l ANKARA Enflasyonda çift hane beklentisi Yılsonu enflasyon beklentisini yeniden çift haneye çıkaran Merkez Bankası’nın (TCMB), yılsonu dolar kuru beklentisi de 7 liranın üzerine çıktı. TCMB, reel sektör, finansal sektör temsilcileri ve profesyonellerden oluşan 60 katılımcıyla gerçekleştirdiği “2020 yılı Temmuz ayı Beklenti Anketi”ni yayımladı. Buna göre: n Yılsonu için enflasyon beklentisi yüzde 10.22’ye yükseldi. Bir önceki anket döneminde beklenti yüzde 9.54 düzeyindeydi. n Haziranda yüzde 0.47 olan temmuz ayı TÜFE beklentisi, bu anket döneminde yüzde 0.61’e çıktı. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi ise yüzde 9.03’ten yüzde 9.33’e yükselirken, 24 ay sonrası TÜFE bek lentisi yüzde 8.38’de sabit kaldı. n Katılımcıların yılsonu dolar/TL beklentisi 6.9922’den 7.0188’e çıkarken 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi de 7.2208’den 7.2580’e yükseldi. n Bir önceki anket döneminde 11.6 milyar dolar olan yılsonu cari işlemler açığı beklentisi, bu dönemde 14.6 milyar dolar oldu. l Ekonomi Servisi 71 kişilik işe 1624 başvuru İşsizliğin derinleştiği ülkede uzun iş kuyruklarına bir yenisi daha eklendi. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin açtığı ve İŞKUR üzerinden başvuruların kabul edildiği 71 kişilik sürekli işçi alım ilanına1624 kişi başvurdu. Hasta bakımı, güvenlik ve temizlik personelinin alınacağı noter kurası, 16 Temmuz’da yapılacak. l İHA İç talep artışı cari açık ve kur baskısını hortlatıyor Dün açıklanan haziran ayı sanayi üretim rakamları, ekonomide kıpırdanmanın başladığını gösteriyor. Buna karşılık aynı aya ait ödemeler dengesi rakamları da cari açığın hızla artmaya devam ettiğine işaret ediyor. Dün sanayi üretim verileri sonrasında çok sayıda Bakan açıklama yapıp, canlanmanın başladığını “V tipi” bir ekonomik canlanma yaşanacağı müjdesini verdiler: Aynı ayın cari açık rakamları konusunda ise hiçbir açıklama yapılmadı. Bu da gösteriyor ki ekonomin bir yanını düzeltirken diğer ayaklarını ciddi biçimde bozuyoruz ve uygulanan politikalar sürdürülebilir değil. Her zaman olduğu gibi, üretim yapısındaki çarpıklık nedeniyle, ne zaman iç talebi artırarak büyümeye kalkışsak, cari açık alarm veriyor. Buna pandemi nedeniyle önemli döviz kaynağı turizm gelirlerindeki büyük erozyon eklendiğinde, tablodaki bozulma daha da ağırlaşıyor. Hükümet 2018 sonlarından başlayarak, zorla da olsa faizleri düşürerek, bu yolla iç talebi artırma yolunu seçti. Bu zaten bir kırılganlık yaratmışken üzerine pandemi etkisi de binince, ekonomideki çarpıklıklar daha görünür olmaya başladı. Pandemi etkisiyle duran ekonomiyi canlandırmak için büyük bir kredi seferberliği başlatılırken, kamu bankaları zararına kredi vermeye zorlandı. Hazirandan itibaren bunun sonuçları görülmeye, iç talepte ciddi bir canlanma yaşanmaya başlandı ama bunun uzun süre devam edemeyeceğini herkes biliyor. Dün açıklanan sanayi üretim verileri, nisana göre mayısta sanayi üretiminin yüzde 17.4 arttığını ama arındırılmamış verilerle geçen yıla göre küçülmenin yüzde 30’u aştığını gösteriyor. Son 1 yıllık verilere bakıldığında ise sanayi üretimindeki gerileme mayıs sonunda yüzde 19.9 oldu. Bu verilere bakarak analiz yapan iktisatçılar haziran sonu itibarıyla büyüme oranlarında yüzde 10 civarında bir düşüş tahmin ediyorlar. Temmuzdan itibaren takip eden aylarda canlanmanın büyüyerek devam edeceği tahmin ediliyor. Ancak bazı analistler son çeyrekte frene basılmak zorunda kalınacağını, özellikle kredilerde yılın son çeyreğini de kapsayacak canlanmanın ekonomik dengeleri zorlayacağını belirtiyorlar. ‘TL değerli’ denmeye başlandı Ödemeler dengesi verilerine bakıldığında ise 2019 Mayıs ayında 1 milyar 71 milyon dolar fazla veren cari dengenin, bu yıl 3 milyar 764 milyon dolar açık verdiği görülüyor. 12 aylık cari açık rakamı ise 8.2 milyar doları aştı. Bu açık rakamı, uygulanan iç talebi artırma politikası nedeniyle, iktisatçılar için sürpriz olmadı. Çünkü iç taleple büyümeye yüklendiğimiz her dönem, ithalatla birlikte cari açık da artmıştı. Hükümet binlerce ürünün ithalatına son dönemde ek gümrük vergileri koyarak bu artışı engellemeye çalışsa da bunun mümkün olamadığı, ancak çok küçük bir etki yaratabildiği açıkça görülüyor. Her zamanki açık tablosunun bu kez ağırlığını artıran birkaç unsur daha var. Birincisi yıllık 30 milyar dolarlara varan yıllık turizm gelirlerinin bu yıl pandemi etkisiyle çok azalacak olması. Bu kanalla gelen döviz geliriyle bu yıl yarısına bile ulaşmak çok zor görünüyor. Bu da cari açık sorununun büyümesine neden oluyor. Bunun dışında cari açığın finansmanındaki sıkıntı da giderek büyüyor. Türkiye’nin dışarıda güvenilir ülke algısını yok etmesi, sermaye hareketlerine koyduğu sınırlamalar ve “rasyonel bir ekonomik politika uygulanmadığı” görüşünün hâkim olması, yurtdışından kaynak akışını neredeyse durdurdu. Merkez Bankası’nın ancak Katar’la swap anlaşması yapıp piyasaya güven verecek önemde anlaşmalar yapamaması da algının iyice bozulmasına neden oluyor. Bırakın doğrudan sermaye girişini, portföy yatırımlarında bile bu yıl adı geçen dönemde 2.5 milyar dolarlık net çıkış yaşandı. Son dönemde küresel likidite bolluğuyla gelişmekte olan ülkelere fon akışı başlarken Türkiye’nin yararlanamaması, bundan sonrasının da çok zor olacağının göstergesi. Ödemeler dengesi rakamları hem kamunun, hem bankaların, hem de özel sektörün ilk 5 ayda dışarıya net ödeyici konumda olduğunu gösteriyor. Yani Türkiye, gerek özel sektörüyle gerek kamusuyla dışarıdan artık döviz kaynağı yaratamıyor. İçeride üretilen katma değeri dışarıya aktarmak zorunda kalıyor. Bu nedenle cari açık ve kurlar üzerindeki baskının giderek arttığı gözleniyor. Yabancı bankaların raporlarında, böyle bir ortamda TL’nin değerli kaldığı söylenmeye başlandı. Hükümetin kamu bankaları kanalıyla uzun zamandır kurları neredeyse sabit rakamlarda tutması da kurlar üzerindeki kamu baskısını açıkça gösteriyor. Buna karşılık hükümetin bu baskıyı uzun süre sürdürebilecek döviz rezervlerine sahip olamaması, kurlar üzerindeki baskının giderek artmasına neden olabilir. Görüldüğü gibi krediler kanalıyla iç talebi patlatan, bu yolla ekonomiyi canlandırmaya çalışan politika, uzun süre devam ettirilemez. Özellikle yılın son çeyreğinde frene basarak, bununla birlikte döviz kaynağı yaratacak yöntemler bulunabilmeli ki ekonomi devrilmeden götürülebilsin. Çünkü bu politikalar cari açığı, enflasyon baskısını ve kurlar üzerindeki stresi, giderek daha da büyütecek gözüküyor. Hükümetin fazla geç kalmadan ekonomide frene basması gerekiyor ama “bu yılın tümünde büyüdük” demek için, bu yola başvurmayı geciktirebilir. Bununla birlikte ekonomi yönetimi, ya dışarıda çok yüklü borçlanmalara giderek ya da bankalar kanalıyla yapılacak borçlanmaları kullanacak mekanizmaları yaratarak, acil dış kaynak temin etmek zorunda. Bunlar eninde sonunda yapılmak zorunda; geç kalınır ya da hiç yapılmazsa, işte o zaman ülkenin gideceği nokta da şimdiden belli denilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle