19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 13 HAZİRAN 2020 CUMARTESİ 24 BESTECI, BIR DAKIKALIK KORONA GÜNLÜĞÜ BESTELEDI Sözsüz günlükler Gedik Sanat öncülüğünde “Unvoiced Diaries Sözsüz Günlükler” projesi kapsamında 24 Türk bestecinin ürettiği korona günlükleri temalı bir dakikalık eserler dijital platformlarda dinlenebiliyor. Keman sanatçısı Önder Baloğlu’nun projesi, Gedik Sanat Genel Sanat Yönetmeni Caner Akgün, Gedik Filarmoni OrÖZNUR kestrası Genel Müzik DiOĞRAŞ ÇOLAK rektörü Cemi’i Can Deliorman ve besteci Onur Türkmen tarafından oluşturulan Danışma Kurulu’nca yürütülüyor. 8 Haziran’dan 4 Temmuz’a kadar erişime açık eserlerin yanı sıra, besteleyiş stilleri ve yaşamları üzerine paylaşımlar ve canlı yayınlar da gerçekleştirilecek.Temmuz ayı içerisinde ise eserlerin kayıtları, bir tanıtım filmiyle sanatseverlere sunulacak. 24 bestecinin bir araya gelmesi ve projenin oluşum sürecini, besteci Onur Türkmen ve Keman Sanatçısı Önder Baloğlu’na sorduk. Farklı besteciler n 24 sanatçıyı nasıl belirlediniz? Onur Türkmen: Farklı bakış açılarını temsil eden besteciler düşünüldü. Böylece, ülkemizin değişik renklerini ortaya koyan bir panaromanın sergilenmesi amaçlandı. n Projenin adı neden “Sözsüz Günlükler”? Türkmen: Projenin bütünü Covid’e bağlı karantina sürecinde ortaya konulan bir günlüğü yansıtıyor. Her sayfasını ayrı bir besteci yazmış oluyor. Ancak bu günlükte düşünce ve duygular sözlerle değil ses jestleri, cümleleri, dokuları ve grameri aracılığıyla ifade ediliyor. n Korona günleri bittiğinde, canlı olarak seyredebilecek miyiz? Önder Baloğlu: İşitme ve görme duyularının dokunma, tat ve koku duyularına nazaran her geçen gün daha fazla dijital olarak tatmin edilmesi beni bir yandan üzüyor ama bu önüne geçemeyeceğimiz insani ve teknolo Önder Baloğlu te müzik yapma denemeleri şeklinde, çoğu zaman teknik imkânsızlıkların da eklen mesiyle, oldukça düşük ka liteli kayıtlar oldu. Covid19 kısıtlamalarının da sonu cu, sosyal medya platform larının normalden çok kul lanılmaya başlanmasını göz lemlerken aklıma yıllar ön Onur Türkmen ce Almanya’da gerçekleştirdiğim bir proje geldi: Möge ihnen diese Stille klingen!” (“Bu sessizlik onlara tınlasın!”) 24 BESTECİ 24 SOLO KEMAN İÇİN MİNYATÜR Unvoiced Diaries “Sözsüz Günlükler” ulusal ve uluslararası platformlarda ülkemizi başarıyla temsil eden, önemli sanat kurumlarında eğitim veren veya halen eğitimlerini sürdüren; 24 Türk bestecinin Pandemi sürecindeki yaratılarından oluşmaktadır. Proje kapsamında 24 Solo Keman için Minyatür besteleyen isimler şu şekilde; Utku Aşuroğlu, Oğuzhan Balcı, Didem Coş kunseven, Mahir Cetiz, Evrim Demirel, Cem Esen, Zeynep Gedizlioğlu, Yunus Gencer, Kamran İnce, Emre Sihan Kaleli, Aslıhan Keçebaşoğlu, Özkan Manav, Deniz Nurhat, Murat Cem Orhan, Orhun Orhon, Orhan Veli Özbayrak, Enver Yalçın Özdiker, Mehmet Can Özer, Uğurcan Öztekin, Hakan Ali Toker, Ahmet Tamer Topuz, Onur Türkmen, Yusuf Yalçın, Tolga Yayalar. jik gelişmelerin bir sonucu. İlk etapta dijital platformlarda seslendirilmesi için tasarlanan bu eserleri kısıtlamalar bitince canlı olarak da seslendirmeyi planlıyorum; çünkü hiçbir mikrofon, kamera veya ekran canlı etkileşimin ve fiziksel birlikteliğin yerine geçemez. Bu seslendirmeler için aklımda alışıldık konser salonları dışında hem Türkiye’de hem de yurtdışında ilginç ve özel mekânlar var ki bu mekânların atmosferleri de albümümüzdeki eserlerin iç dünyalarını çok farklı ve etkileyici bir şekilde sun mamızı sağlayacaktır. n Proje nasıl oluştu? Baloğlu: Mart başların da Almanya’daki izolasyonlar sebebiyle bütün konserlerim iptal olmaya başlayınca ben de ne yapabileceğimi düşünmeye başladım. Birçok müzisyen ilk haftalarda müziklerini sosyal medya kanalları üzerinden paylaşmaya çalıştılar. Gerek icracıların kendi aralarında, gerekse de seyircilerin müzisyenler ile etkileşimini ve fiziksel birlikteliğini şart koşan bu müzikler oturma odası konserleri, video ile birlik Anton Webern... n Peki, projenin anafikri? Aslında yeni müziğe yön veren en önemli isimlerden biri olan Avusturyalı besteci Anton Webern’in 1910 yılında yazdığı “Op. 7, Keman için Dört Parça” ve Macar besteci György Kurtag’ın “İşaretler, Oyunlar ve Mesajlar” albümünden esinlenen projemin anafikri, bestecilerin günümüzdeki kompakt içerikleri çağrıştıran, yarım dakikadan bir dakikaya uzanan ama bu kısa zamanda duygusal veya entellektüel içerik olarak bir senfoniden geri kalmayacak dopdolu eserler yaratmış olmalarıydı. Bu fikirden yola çıkarak günümüz bestecilerini izolasyon, karantina ve sosyal mesafe ortamındaki ruh hallerini yansıtan, özellikle ve öncelikle dijital platformlarda seslendirilmek üzere, yeni ve özgün birer solo keman eseri yazmaya davet etmek istedim Gedik Sanat Genel Sanat Yönetmeni Caner Akgün ve Genel Müzik Direktörü Cemi’i Can Deliorman projeye sahip çıktı. Cemi’i Can Deliorman, Caner Akgün ve besteci Onur Türkmen’in getirdikleri objektif öneriler ile Unvoiced Diaries Sözsüz Günlükler projesinin ana hatları belirlendi ve apayrı müzik dünyalarından 24 bestecimize yeni alışkanlıklarımıza seslenen bir üretim ortamı sağlayıp, kolektif bir “Korona Günlüğü“ albümü için 1 dakikayla sınırlı deneysel müzikleri ile rengârenk bir seçki yaratmak için çalışmalara başladık. Altyazı’nın yeni sayısı çıktı Altyazı, haziran sayısında, “imkânsız aşk” temasının sinemadaki farklı suretlerini ele alan “Uzaktan Aşklar” dosyasını kapağına taşıdı. 196. sayısında okur karşısına ilk kez “hareketli” bir kapakla çıkan derginin açılışını, 2000’ler sinemasının başyapıtlarından “Aşk Zamanı”ndan bir sahne yapıyor. Karaca Sineması açılıyor İzmir’in sembollerinden Karaca Sineması, kapılarını 1 Temmuz’da sinemaseverlere açacağını duyurdu. Sinemanın Instagram sayfasında yapılan paylaşımda, “Değerli Sinemaseverler, Karaca Sineması, Karaca Otel’in 50 yıllık iştirakidir. Hiç şüphesiz ki sinemamız, 50 yıldır olduğu gibi, bundan sonra da semtimize yakışır bir şekilde ayakta kalacak ve sanat filmlerinin merkezi olmaya devam edecektir. 1 Temmuz itibarıyla kapılarını tekrar sanatseverlere açacaktır” denildi. Tiyatroculardan isyan! Kadıköy Tiyatroları Platformu tarafından bir açıklama yayımlanarak koronavirüs salgını sürecinde tiyatroların yaşadığı mağduriyetlerin hâlâ giderilmediği belirtildi. Cumhurbaşkanlığı’nın düzenlediği İstanbul Yeditepe Konserleri’ne de atıf yapılarak, “Altmış şarkıcıya milyonlar, yüzlerce tiyatroya, binlerce tiyatro emekçisine bekleyin! Bu adil değil” denildi. Açıklamada, taleplere ve imzalı dilekçelere karşın Kültür Bakanlığı tarafından somut bir adım atılmadığı vurgulanırken “Tiyatroya gelince mevzuata takılan dev let, farklı ödenekleri kullanarak istediğine kaynak aktarmanın yolunu da bulabiliyor” ifadeleri kullanıldı. ‘Kamusal hak’ Açıklama şöyle sona erdi: “Ülkemizde tiyatro, telafisi on yıllar alacak bir yıkımla karşı karşıya artık. Biz bahşiş, sadaka, ulufe talep etmedik. Verdiğimiz vergilerle yarattığımız artı değerdir taleplerimizin dayanağı. Sanata ulaşmak ayrımcılık yapılmadan Türkiye’de yaşayan her insanın kamusal hakkıdır. Devlet, ödenekli tiyat rolar gibi diğer tiyatrolara da halkın ulaşmasını sağlamalıdır. Bu, devletin asli görevidir. Anayasanın hem sanata ve sanatçıya hem de onu takip edenlere sağladığı haklar karşısında herkes eşittir. Bu nedenle olanaklardan eşit biçimde yararlanmak hakkımızdır. Kültür Bakanlığı’nı şu ana kadar attığı göstermelik adımlara bir son vermeye, sorunu bütün ağırlığıyla masaya yatırma cesaretini göstermeye, taleplerimizi hayata geçirmek için vakit kaybetmeden harekete geçmeye davet ediyoruz.” Fay Hattı YouTube’da! Genco Erkal, YouTube kanalından bu haftanın oyunu olarak, kendisinin hem yönetip hem oynadığı, Behiç Ak’ın yazdığı Fay Hattı’nı duyurdu. Oyunda Erkal’ın yanı sıra Sumru Yavrucuk, Erdem Akakçe ve Serdar Bordonacı yer alıyor. Oyun, 17 Ağustos depreminden sonra deprem bekleyen İstanbulluların kendilerini güvenceye alma çalışmaları, gerçek tanıklıklara dayanılarak anlatılıyor. Hiçbir şeyle gerçek anlamda yüzleşmemiş, hayatı sorgulamamış, kendi içine kapanmış günümüz insanının eleştirisi olan oyun, dün akşam YouTube’da yayımlanmaya başladı. Genco Erkal’ın kanalında izlenilebilir. Afganistan ve insanlar “Çok satanlar”a uzak dururum. Doğrudur yanlıştır, iyidir kötüdür, ilkem bu benim. Bir süre geçtikten sonra okuyorum ilgimi çekenleri. Khaled Hosseini’nin romanlarını bu nedenle geç okudum ve Afganistan’ı yazayım dedim. Joseph Kessel ve Atlılar Nazi Kampları’nı yazarken okuduğum, içinde olduğu Fransız direnişini (rezistans) anlatan, filme de alınan Gölgeler Ordusu’ndan (Çev. İlksen Tuncay) biliyordum Joseph Kessel’i. Çeşitli coğrafyalardaki gözlemlerini, insandoğa ilişkisini Aslan, Çöl Menekşesi gibi kitaplarında anlatan Kessel’in, Luis Bunuel’in filme de aldığı Gündüz Güzeli (Çev. Aykut Derman), zamana karşı durmayı başaran başarılı bir edebiyat örneğiydi. Kessel’in Atlılar (Çev. Dursun Hatko) romanı, unutamadığım kitaplardan biri oldu. Cümle Âlemin Atası denilen, Asya’yı dolaşmış, usta bir yaşlı bilge Gardi Geç ile cirite benzer bir oyun olan buzkaşi oyununun iki ustası babaoğul TursenUraz temelinde Afganistan’ın çıplak gerçeğiyle dolu olan roman, filme de alınmıştı (Yön. John Frankheimer). 20. yüzyıl Afganistan’ı 20. yüzyıl başındaki Afganistan’la ilgili Mehmet Fazlı’nın Afganistan’da Bir Jöntürk (Çev. Kenan Karabulut) adlı anıları ufuk açıcıydı. Mısır’daki sürgün Jön Türklerden Mehmet Fazlı da arkadaşlarıyla birlikte Afgan Emiri’nin çağrısıyla modernleşme yolunda reformlar yapılmakta olan Afganistan’a gelir. Emir’in şehzadelerinden biri olan ve babasının öldürülmesinden sonra 28 Şubat 1919’da emir olan Emanullah Han, 19 Ağustos 1919’da ülkesinin bağımsızlığını ilan eder. 10 yıl boyunca Atatürk’ü örnek alarak reformlar yapan Emanullah Han, özellikle kadın hakları konusunda adımlar atmaya başlayınca, yenilik hareketlerine karşı çıkan mollaların ayaklanması nedeniyle ülkesinden kaçar. Genç yaşında yitirdiğimiz gazeteci dostum Hasan Uysal, Afganistan (1996) adlı gezi kitabında, ülkenin “İngilizlerin yetiştirdiği Müslüman mollaları (Taliban), dünyanın en büyük eroin tüccarlarının mücahit lider adı altında İslamcılık satmasını” yakın tarihini anlatmıştı. Günümüz Afganistan’ı ve Hosseini Akdeniz’de cesedi kıyıya vuran üç yaşındaki Aylan Kurdi’den esinlenerek Suriyeli bir babanın oğluna yazdığı bir mektup ve denizlerde canlarını veren binlerce mülteciye bir ağıt olan Deniz Duası’nın da (Çev. Cem Alpan) yazarı olan Hosseini, 1965 Kâbil doğumlu bir diplomat çocuğudur ve Sovyet işgalinden sonra siyasi sığınmacı olarak ABD’ye yerleşmiştir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nde delege olarak çalışan Hosseini, Afganistan’la ilgili üç romanından (Çev. Püren Özgören, Everest Yay.) biri olan Ve Dağlar Yankılandı’da, 1950’li yılların Afganistan’ında küçük bir köyde yoksulluk içinde yaşayan, birbirini çok seven, ülkede olanlar nedeniyle yaşamlarını farklı ülkelerde geçirmek zorunda kalan, yıllar sonra bir araya gelen iki kardeşin, Abdullah ve Peri’nin dramını anlatıyor. Marc Foster tarafından filmi de çekilen, Uçurtma Avcısı’nda krallığın çöküşü, Sovyet işgali, Taliban egemenliği, emperyalizmin işbirlikçileri, iç savaşlar ve sonucunda yaşanan göç yollarındaki insanları, Emir ve Hasan adlı sütkardeş olan iki karakterin yaşamlarıyla birlikte anlatıyor. Sevginin, dostluğun, vefasızlığın, ihanetin, utancın, vicdanın iç içe olduğu bu yaşam örgüsüyle “Afganistan’da çocuk çok ama çocukluk yok” gerçeğini kanıtlıyor. Bin Muhteşem Güneş’te yaşamları kesişen Meryem ve Leyla’nın kişiliğinde özellikle Afgan kadınlarının 1959’dan 2003’e kadar yaşadıklarının tarihini sunuyor. Khaled Hosseini’nin kitapları, Afganistan’ın ve dünyanın bugününü anlamak için önemli veriler sunuyor. [email protected] So Duo “Kırksabır / Patience Fruit” (İstanbulBilgiÜniversitesi) Tolgai “After All These Years” (Pearl Helmet Music) Piyasa şartlarını gözeterek değil, müzikal özgürlüklerini düşünerek müzik yapan iki kafadar Sumru Ağıryürüyen ile Orçun Baştürk ya da So Duo. Onlar da salgın günlerinde yaşanan daralma ve belirsizliğe karşı dayanma gücü olarak gördükleri müziğe sarılan, “bizi ancak müzik kurtarır” diye kendilerini kayıt yapmaya verenlerden. İlk albümleri “Ay Ana”yı 2018 yılında çıkarmış, arada geçen yıl Steve Gorn ile üç parçalık bir kısaçalar yapmışlardı. Şimdi dört parçadan oluşan 14 dakikalık bir kısaçalar daha geldi: “Kırksabır”. Bir buçuk aylık bir zaman diliminde sürekli çalmış ve kaydetmişler bu parçaları. İlk kez bir çalışmada mastering dışındaki tüm prodüksiyonu kendileri gerçekleştirmişler. O nedenle de bu tuhaf zamanların inişleri çıkışları “Kırksabır”ın atmosferine eksiksiz yansımış. So Duo çok kültürlü ve entelektüel çizgisini muhafaza etmekle birlikte, müzikal açıdan minimal ve elektronik tınıların öne çıktığı bu çalışmada, içeriği yine şiir ve edebiyatla doğrudan ilişkisi olan metinlere yaslamış. Paul Valery’nin dizelerinden, Fuzuli’ni gazeline kadar uzanan okumalar, müziğin bağlamlarını güçlendirmiş. “Kırksabır” bu efsunlu yolculuğun fantastik ikili için hiç bitmeyeceğini kanıtlıyor. 19932003 arası Cool adında efsane bir mekân vardı; önce Arnavutköy, ardından Levent’te alternatif müzik sevdalılarına ev sahipliği yapmıştı. Bu konsept mekânın sahnesinin bir de gediklisi vardı: Depeche Mode, Alphaville gibi sayısız topluluğun kavırı’nı çalan Chantage... Chantage zaman içinde beste ve albüm yapmamış, varlığını askıya almıştı ama kurucu üyelerden Tolga İnci, zaman içinde biriktirdiği bestelerini yeniden düzenledi, çaldı ve Tolgai adıyla bir albümde topladı: “After All These Years”. Tüm besteler Tolgai’ye ait. Genelde bunları Chantage’ın aktif olduğu ilk dönemde yazmış. Biri (açılıştaki “Yılların Ardından”) dışında ta mamı İngilizce. Örneğin “Chain of Events” Tolgai’nin ilk bestelerinden ve sözlerini lisedeyken yazmış. Albümdeki tek yeni beste “Wild Machine”in sözleri okul arkadaşı Kurt Erkan’a ait. Bunun dışında albümün tüm işçiliği Tolgai’nin. Seksenli ve doksanlı yılların müziğine büyük bir sadakatle bağlı bir müzisyen Tolgai; tam bir dönem tutkunu. Hem sound hem de şarkı sözleri geçmişte yaşayan bir romantiğe ait. Melankolik, romantik, hüzünlü, mahzun ve gururlu; “After All These Years” Chantage ve Cool günlerini yaşayan kuşağı 32 dakika ödünç alıyor ve maziye götürüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle