16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 23 NİSAN 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER Koronavirüsü hafif atlatıyorlar ancak taşıyıcı olmadıkları anlamına gelmiyor Çocuklara dikkat! Hastalığın, doğumsal rahatsızlığı olan bebekleri ve beş yaş altı çocukları daha fazla etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Çeliker, çocukların enfeksiyondan korunabilmesi için ailelere önerilerde bulundu. Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs ileri yaş gruplarını daha çok etkilerken çocuklar da ha hafif semptomlarla atlatıyor. Çocukların hastalı ğı hafif atlatmalarının virüs için taşıyıcı ol madığı anlamına gel SİBEL BAHÇETEPE mediğini belirten Doğumsal Pediatrik Kar diyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alpay Çeliker, hastalığın do ğumsal rahatsızlığı olan bebekleri ve beş yaş altı çocukları daha faz la etkilediğine dikkat çekti. Grip benzeri belirtiler Prof. Dr. Çeliker, çocuklarda bil dirilen semptomların grip benzeri belirtiler olduğunu kaydederken “Ateş, burun akıntısı ve öksürük gösterir. Kusma ve ishal de bil talığıdır” dedi. dirilen belirtiler arasında yer al Prof. Çeliker, çocuk maktadır. Altta yatan hastalığı ve luk yaş grubu kalp ya özel bakım gerektiren çocuk hastalıklarında risk larda hastalığın daha ciddi olabi li hastalıkları ise şöyle leceği bilinmektedir” dedi. sıraladı: “Kronik siya Çin’de yapılan bir araştırmaya noz (kan oksijeninin göre bebeklerde ve beş yaş altı ço düşük olması), ilaç te cuklarda yaşanma olasılığının da davisi gerektiren kalp ha yüksek olduğunun ileri sürül yetersizliği veya kalp düğünü kaydeden Çeliker, çocuk kası hastalığı (kardi ların koronavirüs olma riskine yomiyopati), ilaç te karşı “Varolan deliller neticesinde Prof. Dr. Çeliker davisi gerektiren kalp Covid19 enfeksiyonunun çocuk delikleri, tek karıncık larda erişkinlerden daha az risk taşıdı lı hastalar veya fontan benzeri ope ğı anlaşılmaktadır. Çocuklar ve bebek rasyon yapılan hastalar, akciğer atar ler Covid19 nedeniyle hasta olsalar da damar hipertansiyonu, kalp nakli ya hastaların çoğunu erişkinler oluştur pılan hastalar, 12 aydan daha küçük maktadır. Riskin bazı hastalık grup çocuklar, diğer organ sistemlerinde larında arttığı bilinmektedir. Bu risk sorunu olanlar (karaciğer, böbrek ve ler daha çok erişkin hastalardaki so ya akciğer), bağışıklık sistemi yeter nuçlardan ortaya çıkarılmıştır. Bunlar sizliği olanlar (Down, DiGeorge send kalp hastalığı, diyabet ve akciğer has romu ve dalak yokluğu).” KIŞISEL EŞYALARINI MUTLAKA AYIRIN Prof. Dr. Alpay Çeliker, çocukların koronavirüs enfeksiyonundan korunabilmesi için ailelere şu tavsiyelerde bulundu: 4 Sosyal mesafe korunması çok önemlidir. 4 Ellerini sabun ve su ile veya alkol bazlı dezenfektan solüsyonlarla temizleyin veya temizlemesini sağlayın. 4 Hasta olan bireylerden (ateş, öksürük, burun akıntısı) uzak durun. 4 Temasın çok olduğu ev alanlarının günlük olarak temizlenmesi ve dezenfeksiyonu yapılmasını sağlayın. 4 Yıkanabilir peluş oyuncakların usulüne uygun olarak yıkayın veya temizleyin. 4 Çamaşırları mümkünse en yüksek ısıda yıkayın ve kurutma makinesinde tamamen kurutun. 4 Kişisel eşyaların (havlu, bardak gibi) ayrılması önerilmektedir. AÇLIK, DURUMU KÖTÜLEŞTİREBİLİR Kronik hastalara ‘oruç’ uyarısı SEFA UYAR Diyetisyen Melek Gülem Sarıoğlu, yeni tip koronavirüs salgınından en çok etkilenen grup olan kronik hastalar ile 65 yaş ve üstündeki yurttaşların oruç tutmalarının bağışıklık sistemini etkileyebileceğini belirtti. Sarıoğlu, 65 yaş ve üzerindeki yurttaşların yanı sıra kronik rahatsızlığı bulunanlar, düzenli ilaç kullananlar ve gebeler ile emziren kadınlar için de risk oluşturabileceğine dikkat çekti. Bu grupların, oruç tutmadan önce mutlaka doktorlarına danışması gerektiğini belirten Sarıoğlu, “Kronik rahatsızlığı bulunan bireylere hiçbir koşulda oruç tutmalarını önermiyoruz. Uzun süreli açlık, oluşabilecek komplikasyonları artırabileceği gibi mevcut durumu da kötüleştirebilir” dedi. Salgın faktörü Özellikle salgın sürecinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin önemine işaret eden Sarıoğlu, bağışıklık sisteminin güçlü tutulmasında yeterli ve dengeli beslenmenin büyük öneme sahip olduğunu kaydetti. Sarıoğlu, “Bağışıklık sistemini desteklemek için günlük besin ihtiyacının karşılanması gerekiyor. Kişinin bağışıklık sisteminde halihazırda zayıflık var ise uzun süreli açlık bunu daha da kötü etkileyebilir” ifadelerini kullandı. Sarıoğlu, oruç tutan kişilerin de oruçlu olmadıkları süre içinde dengeli beslenmeye dikkat etmesinin oldukça önemli olduğunu söyledi. l ANKARA Egemenlik kayıtsız şartsız... Saray’a ait değildir! Türkiye’nin tartışmasız kurucu lideri, milleti tek egemen ve Meclis’i de bu egemenliğin icra edilen merkezi ilan ettiğinde, 470 yıllık bir hanedanlık imparatorluğunun yerine (14531923) bir millet ülkesidevleti kuruluyordu. Osmanlı hanedanlığını Atatürk ve arkadaşları çökertmedi, yıkmadı. Dört bir taraftan sarılmıştı ve büyük bir çatırtı ile kendi içineüzerine yıkıldı. İstilacılar da gelip teslim aldılar padişahı madişahı. Zamanını çoktan doldurmuş, her tarafından dökülen bir köhne eve dönüşmüştü. Kuruluşunu ve giderek ayakta kalışını, fethedilen topraklarda milletlerin ödeyeceği altınlara ve rüşvetlere borçlu olan imparatorluk, kendi üretimini gerçekleştirememiş, tamamen dışarıya bağımlı kalmış ve Birinci Dünya Savaşı bahanesi son darbe olmuştu. Yeni ile eskinin büyük çarpışması Aslında 15001600’lerden itibaren durmadan yükselen bir güç ile 16001700’lerden itibaren durmadan gerileyen ve çöken iki farklı dünyanın uzun süreye yayılan bir transatlantik çarpışmasını izliyorduk. Batı transatlantiği yeni fikirlerle, bilimle aydınlanma ile, felsefe ile büyük düşüncelerle donatılmıştı, Osmanlı transatlantiği ise boş, koftu. Fethet ve vergi al dönemi çoktan bitmiş, ulus devletler dönemi başlamış, yeni emperyalizm, sanayi, bilim ve teknoloji devrimleri ve büyük paralar ortaya çıkmıştı. Sömürge çağının paylaşımlarının ardında çok güçlü bir birikim vardı, Osmanlı’da asla olmayan... Yani son, çoktan belirlenmişti. Kendini inşa eden lider 1850’lerden itibaren de, Osmanlı aydınları “kurtuluş reçeteleri” arayışına başlamıştı. “Türk ve dil” yeni arayışların temelini oluşturuyordu. Çağın milletlerinin iki ayırt edici ve birleştirici özelliği inşa edilmeye başlanmıştı. Bütün bunlar olurken, kendisine Atatürk soyadı verilecek büyük bir lider, daha Selanik’ten itibaren ülkenin kara bahtını değiştirecek düşünce, plan, program ve siyasi arayışları içindeydi. Selanik’ten itibaren, Mustafa Kemal’in tüm siyasi, düşünsel ve askeri arayışları, girişimleri, savaşları, bir liderin kendini adım adım ve durmadan yükselerek inşa etmesinin tarihidir. Bu süreçte yaşadıklarının hepsi büyük başarının ve zaferin, kurtuluş ve kuruluşun halkalarıdır. Tüm adımları, iler leyişleri, geri çekilişleri, yeni ileri atılımlara ve bir üst aşamaya geçişi sağlamıştır. Bir lider durup dururken doğmaz, hele Atatürk gibi bir lider söz konusu ise... İstanbul’dan, Osmanlı’nın yurtsever bürokratları onu “bir şey mi yapacaksın, Kemal” sözleriyle ve büyük bir umutla Anadolu’ya uğurlarken, o “evet bir şey yapacağım” diyecekti ve tüm umutları, sevgileri Samsun’a oradan Anadolu’ya taşıyacaktı, yayacaktı.. Büyük devrimci kişilik 23 Nisan, Mustafa Kemal Atatürk’ün programının can alıcı yeriydi, çökmüş ve bitmiş bir dönemle bağlarını tam koparamamış arkadaşlarından büyük farklılığı, ayrılığı, ayrıcalığı, bitmiş hayaller, tükenmiş ve çökmüş tarihle ileriye asla yürünemeyeceğini bilmesiydi. Arkasından şüphesiz ki zorunlu olarak Cumhuriyetin resmen ilanı gelecekti, 6 ay sonra! İleriye bakmak ve Anadolu’nun ayakta kalmasının ancak yeni ve çağdaş bir oluşumla, bir millet ve devletle mümkün olabileceğini görebilen böyle bir düşünceyle, felsefe ve özgünlükle donanmış başka kimse yoktu. Hiçbir maceraya kalkışmadı, gücünü aslı şurada burada tüketmedi. Kurtuluşa kuruluşa odaklandı sadece.. Bu özellik büyük dâhilere, yaratıcılara özgüdür. 23 Nisan 1923, yeni devletin ve ülkenin, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliği ve bu egemenliğin de kayıtsız şartsız milletin Meclisi ile icra edileceğinin ilanı, Atatürk’ün devrimci ve yenilikçi bir kişiliğinin zorunlu bir sonucuydu. 19. ve 20. yüzyılın ve çağımızın en büyük ve sürükleyici liderinin bu topraklarda doğmuş olması ve kendi şansını tamamen kendisinin yaratması, olağanüstü bir serüvendir. HHH Saray, geçmişin köhne yapılarını simgeler. İçinde oturanların, çevresinde kümelenenlerin ve geçmişe özenenlerin bir geleceği olabileceğini tarih ve zaman bize göstermiyor. Meclis’in ve dolayısıyla milletin iradesini gasp eden yeni sistem, bir ara dönemdir. Geçicidir. Bitecek ve daha güçlü bir millet iradesinin kuruluşuyla sonuçlanacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1923’lerin Meclisi olacaktır yeniden. Bunun tüm işaretlerini görüyoruz ve yaşıyoruz. İçişleri Bakanlığı, ramazanda toplu iftar yapmayı yasakladı İçişleri Bakanlığı, koronavirüs salgını nedeniyle 81 il valiliğine ramazan tedbirleri konulu genelge gönderdi. Genelgeye göre, toplu iftar ve sahurların yapıldığı etkinlik ve iftar çadırlarına izin verilmeyecek. İftar ve sahurda bazı caddelerin kapatılması gündemde olacak. Türbe ziyaretleri kısıtlanacak. Davulcuların evlerden bahşiş topla ması yasaklandı. Fırınlardaki pide ve ekmek üretimi ile özel sipariş alımı iftardan 2 saat önce sonlandırılacak. İftar saatinin en az 3 saat öncesinden toplu taşımada araç ve sefer sayısı artırılacak. Mezarlıklara giriş ve çıkışlar ayrı olarak planlanıp ateş ölçümü yapılım, sosyal mesafe kuralı ve maske kullanımı kontrolü yapılacak. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle