18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 9 ŞUBAT 2020 PAZAR EDITÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: ILKNUR FILIZ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER [email protected] Hırsızlar teslim olun EROL ERTUĞRUL Türk Devriminin ideologlarından Kuşadası doğumlu Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk’ün önce İktisat Bakanı, daha sonra Adalet Bakanı olmuştur. Atatürk, kendisine “Türk Devrimini yaz”, dediğinde de “Lider emrederse o emir hemen yerine getirilir”, diyerek Türk Devriminin tarihini yazmıştır. Mahmut Esat Bozkurt, bir bakanın yolsuzluğu nedeni ile 13 Aralık 1930 tarihli “Halk Dostu” adlı gazetede yazdığı “Hırsızlar teslim olun” başlıklı yazısında özetle, “Bugünün hırsızları daha cesur, şebekeleri daha geniştir. Bunlar çete halindedirler” diyerek yolsuzluklara cesurca karşı çıkar. Hırsızların üzerine, onlar bakan da olsalar korkmadan giden o kuşaktan sonra, çalan çırpan bakanlara, devlet yöneticilerine gelmek bize acı veriyor. Üç bakanın evlerinden çıkan para sayma makinalarını, bulaştıkları yolsuzlukları unutmadık. Zarrab adlı bir rüşvetçi, bakanlara ne kadar rüşvet verdiğini açıkladı. Üstelik bu yolsuzluklar ayrıntıları ile telefon görüşmelerine yansıdığında, devleti yönetenler hiç utanıp sıkılmadan “Yolsuzluk hırsızlık değildir. Biz devletten bir şey çalınmış mı ona bakarız. Hırsızlık yoksa, yolsuzluk suç değil” diyerek kendi rüşvetlerini aklamaya çalışmışlardı. Bu yolsuzlukları yapanlar soruşturulup yargılanmadıkları gibi ödüllendiriliyorlar. Onlardan birisi “Her Cuma Bakara makara” diye mesajlar attığını söyleyerek ve halkımızın kutsal din duyguları ile alay etmişti. Prag elçiliğimize atandı. Diplomatlık çok önemli bir meslektir. Bu dönemde ne acı ki bu kurum da AKP’li yöneticiler tarafından çürütüldü. Dış dünyadaki yalnızlığımız bunun sonucudur. Büyükşehir belediyelerinde AKP’nin yaptığı akıl almaz yolsuzluklardan sonra Sayıştay raporları ile SGK’nin ve öteki kamu kurumlarının nasıl soyuldu Hırsızların üzerine, onlar bakan da olsalar korkmadan giden o kuşaktan sonra, çalan çırpan bakanlara, devlet yöneticilerine gelmek bize acı veriyor. Üç bakanın evlerinden çıkan para sayma makinelerini, bulaştıkları yolsuzlukları unutmadık. ğunu şaşkınlıkla ve acı içerisinde öğreniyoruz. Elazığ depremi ile deprem için toplanan 66 milyar TL’nin AKP tarafından başka yerlerde kullanıldığı anlaşıldı. Bay Erdoğan, bu konuda kimseye hesap vermeyeceğini söylüyor. Ensar Vakfı ile kol kola Kızılay’da yapılan yolsuzluklar utanç vericidir. Cumhuriyet tarihimizde böyle bir şey yoktur. Kimin adı yolsuzluklara karışmış olursa olsun bunları yapanlardan, görevleri ne olursa olsun hesabı sorulurdu. Yüce Divan’da yargılanmış bakanları, başbakanları unutmadık. Ulusumuz bunları hak etmiyor AKP’den ayrılanlar yeni partiler kurarken, birbirlerinin ipliğini pazara çıkarıyorlar. Ülke yönetimine gelirken hiç mal varlığı bulunmayanların bugün dünyanın en varlıklı devlet adamları arasına girmiş olmaları şaşırtıcıdır. Bu durum, ülke olarak saygınlığımıza gölge düşürüyor. Suriye’de yürütülen Barış Planı Harekâtı sırasında, ateşkesin sağlanması aşamasında Bay Erdoğan’a ABD tarafından baskı yapıldığı, şantaj yapıldığı dile getirilmişti. Bu şantaj ne olabilir diye düşünürken, ABD’den gelen haberlerle bu durum açıklığa kavuştu. ABD Temsilciler Meclisine sunulan bir tasarıya göre, Bay Erdoğan’ın ve ailesinin mal varlıkları ve gelirlerinin araştırılıp bu yolda bir rapor hazırlanmasının istenildiği ortaya çıktı. Rıza Zarrab’ın, Ankara’da kimlere ne miktarda rüşvet verdiği konusunda da listeler hazırlandığı anlaşıldı. Böyle bir durum uygar, çağdaş bir hukuk devleti olan ülkelere karşı uygulanamaz. Böyle bir durum ancak üçüncü sınıf, demokrasiden ve hukuk devletinden payını alamamış ülkelere karşı uygulanabilir. Güzel yurdumuzun böyle bir duruma düşürülmüş olması son derece üzüntü vericidir. Böyle bir nedenle bir ülkeye, o ülkenin yöneticilerine şantaj yapılabiliyorsa, o yöneticiler böyle bir duruma düşmüşlerse ve böyle bir koz oluşmuşsa, o ülke her şantajı kabul etmek zorunda kalacaktır demektir. Nitekim öyle oluyor. ABD Mahmut Esat Bozkurt karşısında her istenileni kabul etmek zorunda kalıyoruz. ABD Senatosu’nda sözde Ermeni soykırımı tasarısının kabul edilmiş olması da zincirin bir halkasıdır. Dünya kamuoyuna haklılığınızı nasıl anlatacaksınız? Bu işi iyi bilen ve çekirdekten yetişmiş diplomatlarınızla. Siz yürekli ve bilgili diplomatlarınızı “monşer” diyerek küçümserseniz, onların yerine şeriatçı kadınları, adı yolsuzluklara karışmış eski bakanları atarsanız başarılı olamazsınız. Türkiye hiçbir dönemde böylesine yalnız kalmamıştı. Haklı iken böylesine haksız duruma düşmemişti. Tüm arşivler açık olduğu halde, ortada soykırıma dair hiçbir belge bulunmadığı halde nasıl olur da ülkemiz, olmamış bir soykırım ile suçlanabilir? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, geçen yıllarda ortada bir soykırım olmadığı yolunda sayın Doğu Perinçek’in açmış olduğu davada açık net ve kesin bir karar verdi. Bu önemli karardan yararlanmak ve bunu dünya kamuoyuna anlatmak da mı akla gelmiyor? Bu ulus bunları hak etmiyor. Adalete güven? Gün geçmiyor ki, adalet mekanizmasındaki çatışmalar, güç savaşları hakkında bir haber medyaya düşmesin: Dün yine Cumhuriyet’te Alican Uludağ’ın yazdığı TRT ile ilgili bir yargı krizi haberi vardı. Bu arada Cumhuriyet davası da, yerel mahkeme ile Yargıtay arasındaki anlaşmazlık yüzünden, yeniden Yargıtay’da; dilerim hakka, hukuka ve adalete uygun bir karar çıkar. HHH Müyesser Yıldız, 5 Şubat’ta Odatv’de bir yazı yayımladı ve Adalet Bakanlığı’nda olup bitenler hakkında tüyler ürperten iddialar öne sürdü. Üstelik bunlardan bir kısmı doğrudan doğruya iktidarın sözcüsü konumunda olan Sabah Gazetesi’nin bir yazarı tarafından ortaya atılmıştı. Kamuoyunda zaten bir tarikatın Adalet Bakanlığı’nda güç kazandığı, ayrıca Bakanlık içinde çeşitli iktidar grupları arasında birçok rekabet ve çatışma olduğu dedikoduları dolaşırken bir de bu iddialar ortalığı iyice karıştırdı. Aşağıda, bu yazının bazı bölümlerini kısaltarak aktardım. HHH İktidarın gazetesi Sabah’ta... muhabir olan Tülay Canbolat, telefonunda ByLock tespit edildiği iddiasıyla... Perşembe günü... tutuklandı. Tutuklama kararının ardından soruşturmayı yürüten Anayasal Suçlarla Mücadele Bürosu’ndan sorumlu Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ender Coşkun’un süresiz olarak izne ayrıldığı, ayrıca Anayasal Suçlarla Mücadele Bürosu’ndan alındığı öne sürüldü. ...Sabah Gazetesi’nden 10 gündür tek bir satır açıklama gelmedi. ...Yargıda “İstanbul” ve “Pelikan” diye bilinen grupların, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül başta olmak üzere diğer gruplara karşı açtığı savaş malum... ...Öyle ki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Korgeneral Metin İyidil hakkında Ankara İstinaf 20. Ceza Dairesi’nin beraat vermesi, 21. Ceza Dairesi’nin ise yeniden tutuklama kararı almasından sonra Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, “Yargıtayımız dosyaları ince eleyip sık dokuyor, vicdani ve delillere göre karar veriyor. Barolardan, değişik yerlerden ‘İyi ki Yargıtay var’ deniyor” açıklamasını yapmıştı. ...İstanbul’dan Yargıtay’a gelen bazı üyeler, özellikle Cumhuriyet ve Ahmet AltanNazlı Ilıcak kararlarını Saray’a şikâyet etmiş... Bundan sonra da Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin tüm kararları takibe alınmış!.. ...20 Ocak’ta A Haber’de yayımlanan “Canan Barlas ile Gündemde” isimli programda konuşan Sabah Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek, özetle şunları anlattı: “Yargıda FETÖ’cülerin hâlâ varlığını sürdürdüğünü, stratejik noktalarda olduklarını söylüyorduk. 1100 civarında FETÖ ile bir şekilde ardışık, periyodik, sıfır aramalı... ...Peki, HSK ne yapıyor... Bir örnek vereyim, bir hâkime, ‘Lütfen’ bir de ‘Sayın hâkim’ diyerek, ‘Hakkınızda şurada kaldığınıza, şuralarda hazırlandığınıza dair bir iddia var. Ardışık aramayla ilgili TEM’in raporu var’ diye yazı yazıp, ekleriyle hâkimlere, savcılara postayla gönderiyor. Böyle bir şey olur mu? Normalde operasyon yapacaksın. Bunu yazmak, ‘Elinde bir şey varsa, yok et, tanıklarını bul’ demektir”... ...Adeta birileri, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ü hem yargı camiasında hem de dışarıya karşı zor duruma düşürüp görevden alınmasını sağlamanın, yani gücü ele geçirmenin ötesinde, bu hayati davaları içinden çıkılmaz hale getirmenin peşinde... Böyle bir gidişatın ise kime yarayacağı belli; Sadece ve sadece “FETÖ”ye!... (Siyah vurgular benim. E.K.) HHH Sevgili okurlarım, burada kırk defa yazdım: Hiç kimse bir kuruma ya da bir insana, kendi yaptığı yanlışlardan dolayı verdiği zarar kadar zarar veremez! Hakaret davalarında iktidar ile muhalefet arasında bariz bir ayrımcılık yapılırken... İnsanlar bir tahliye edilip bir tutuklanırken... Kamuoyunda, zenginlerin FETÖ soruşturmasından yakayı sıyırdıkları, yargıda bir “FETÖ Borsası” oluştuğu iddiaları ve Müyesser Yıldız’ın yazısında aktarılan dedikodular dolaşırken... AİHM’nin derhal tahliyesini istediği Osman Kavala’nın tutuklu olarak yargılanmasına devam edildiği ve AİHM kararını boşa düşürmek için sürecin hızlandırıldığı bilgisi geliyor. Sonra da “Yargıya güven niye düştü?” diye merak ediliyor! YAŞASIN BAĞIMSIZ ADALET... YAŞASIN HUKUK DEVLETİ! Çocuklar büyüdü ve okul sırasına oturdu, ayrıldık. Peki, kimlere teslim ettik onları? Mert Taşçılar, bu ilk kitabında gerçekleri sansürsüz anlattı. Çocuklarımızı kimlerin nasıl ele geçirdiğini tarih tarih, olay olay yazdı. YENi BASKI www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017 Felaketler haftası Üst üste gelen acı haberlerin damga vurduğu haftada bütün ülke önce İdlib şehitlerine, ardından çığ faciasında yitirdiğimiz sivil asker şehitler için göz yaşı döktü. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pistten çıkarak üçe bölünen uçak yürekleri ağızlara getirdi. Üç yolcu yaşamını yitirdi. Korkulan oldu Suriye’de cihatçıların kontrolündeki İdlib vilayeti için AnkaraMoskova hattında varılan ateşkes uzlaşısı fiilen rafa kalkarken geçen hafta bölgede operasyonunu yoğunlaştıran Şam güçleri ve belirli gözlem noktalarında konuşlu TSK arasında süregiden gerilimde korkulan oldu. Suriye ordusunun, TSK’nin geçen hafta sonundan bu yana takviye güç gönderdiği Serakib yerleşim bölgesine düzenlediği saldırıda 7 asker ve bir sivil çalışan şehit oldu. Ankara, saldırıya misliyle karşılık verildiğini duyururken gözler, Şam yönetiminin en büyük müttefiki Moskova’ya çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in salı günü yaptığı İdlib konulu telefon görüşmesi tansiyonu bir nebze olsun düşürdü. Ancak Suriye ordusunun Serakib’e yönelik operasyonları son bulmadı. Bölge kaynakları Şam güçlerinin Serakib’i tamamen ele geçirdiğini ileri sürdü. Çifte çığ felaketi Van Bahçesaray’da 5 Şubat günü yaşanan ve beş kişinin ölümüne yol açan çığ faciasını ertesi gün daha büyük bir acı izledi. Kar altında kalan iki kişiyi çıkarmak üzere bölgeye gidenlerin, “yeniden çığ 3 ŞUBAT 7 ŞUBAT lendiğini” anımsatması oldu. Başbuğ, programda “Bu maddeyi kim önerdiyse siyasi ayak odur” demişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, grup toplantısında AKP milletvekillerine Başbuğ hakkında dava açılması talimatı verirken, söz konusu önergede imzası bulunan 6 AKP’li milletvekili, Başbuğ hakkında “hakaret”, eski CHP’li vekil Dursun Çiçek hakkında ise “iftira” iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. düşebilir” uyarılarına karşın kalabalık bir şekilde gitmeleri ve ardından gelen ikinci çığla 33 kişinin kar altında kalarak yaşamlarını yitirmesi, “ihmal mi var” sorularını gündeme getirdi. Çifte çığ felaketinde toplam 41 can yitti, 75 kişi de yaralı olarak kurtarıldı. İkinçi çığ felaketini aynı gün İstanbul’da yaşanan uçak kazası izledi. İzmirİstanbul seferini yapan Pegasus Havayollarına ait uçak iniş sırasında duramayarak zemine savruldu. İkisi bebek, 177 yolcu ve altı mürettabatın bulunduğu uçak üçe bölündü. Üç kişi yaşamını yitirdi. Olay, Cumhuriyet’in kısa bir süre önce “Kaza geliyorum diyor” başlığıyla duyurduğu Sayıştay’ın pistlere ilişkin raporunu hatırlattı. FETÖ istedi Haftanın bir başka çok konuşulan haberi ise eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un bir televizyon kanalında, “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmalarına ilişkin “askerlerin özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan maddenin 26 Haziran 2009’da TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen bir kanuna son dakikada önergeyle ek Krizin ateşi yaktı Hükümetin görmek istemediği ekonomik tablo yurttaşın çaresizliğini körükledi. 17 milyona yakın yurttaşın yardımlara ayakta kaldığı Türkiye’de uzun süredir işsizlikle boğuşan Adem Yarıcı, Hatay Valiliği önünde “Çocuklarım aç” diyerek kendini yaktı. Üzerine benzin döken Yarıcı’yı ikna etmek mümkün olmadı. İki çocuk babası Yarıcı, yaşamını yitirdi. Koronavirüs durmuyor Çin’de koronavirüs salgını nedeniyle ölümler 637’ye yükseldi. İnsandan insana bulaşabilen ölümcül yeni tip koronavirüsün ilk ortaya çıktığı Çin’in Hubei eyaletinde vaka sayısının 22 bin 100’e ulaştığı açıklandı. Diğer haberler ise kısaca şöyle; l CHP, “CNN TÜRK’ün özgür ve bağımsız haber kanalı olmak yerine tıpkı A haber gibi iktidarın borazanı bir propaganda aygıtı olmayı tercih ettiğini” belirterek CNN TÜRK’ü boykot etme kararı aldı. l Trump aklandı. ABD Başkanı Donald Trump’ın 2020 seçimlerindeki olası rakibi Joe Biden hakkında Ukrayna yönetimine baskı yaptığı iddiasıyla Demokratlar tarafından açılan azil davası kapandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle