18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YORUM/HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 11 9 ŞUBAT 2020 PAZAR Fren patladı, hayda... Adam AKP milletvekili, artık herkesin bildiği onlarca faili meçhul cinayetin azmettiricisi (kendisi bunu kabul ediyor, devletin bekası için olduğunu söylüyor) Mehmet Ağar’ın oğlu ve durup dururken Elazığ depremiyle ilgili bir tweet atmış, diyor ki: “Göçük altından ‘başım açık beni çıkarmayın’ diyen teyzelerimizin inancı ve imanıyla Allah bu şehri ve bu ülkeyi koruyor.” İlginç. 2019 yılında da şöyle demiş: “Cumhurbaşkanı denince bize Allah gibi geliyor.” İlginç. Bu genç Ağar birdenbire neden böyle atağa kalktı. Hakkında tecavüz iddiaları var. Bu arada Van Bahçesaray ilçesinde çığ düşüyor, ölümlere neden oluyor. Ardından bir bayan (özellikle bayan kelimesini kullanıyorum çünkü onlar kadın kelimesinden hoşlanmıyorlar), evet bir bayan eski bir AKP milletvekili ve şimdilerde Cumhurbaşkanı’nın başdanışmanı Gülşen Orhan, seçim bölgesindeki çığın nasıl düştüğünü merak ettiği için, çevredeki bölgeyi bilenlerin “gitmeyin, tehlike hâlâ devam ediyor” sözlerine kulak asmıyor, çünkü o bir başdanışman, yolları bir emirle açtırabilir. Öyle de yapıyor, emir verip yanına büyük gürültülerle ilerleyen dört yol açma makinesini alıp yollara düşüyor. Altı yaşındaki çocuklar bile bilir ki çığ tehlikesi olan bölgede özellikle sessizlik gerekir. Ama bu bayan bunu bilmiyormuş, “yürüyün aslanlarım” demiş ve makineler büyük sesler çıkararak ilerlemiş, uyuyan karlar uyanmış ve yeni bir çığ vakası ve yeni ölüler. Bu durumu açıklayan gazeteci sonradan “yanlış anlaşıldım” diyerek bayandan özür diliyor. Neyse ki tespit ettikleri görüntüleri silmeyen akıllı telefonlar var, onlara bakınca bölgedeki acayip kalabalık ve yol makineleri görülüyor. Bir başka iktidar milletvekili de insanları deprem duasına çağırıyor. Duayı yazmadım çünkü ne olduğunu anlamadım. Arapça bilen dostlarıma sordum, onlar da bir yanıt veremediler. Sayın milletvekili bu faylar, doğal olarak iklim nedeniyle yağan karlar, esen rüzgârlar ne yazık ki duadan filan anlamıyorlar. Mesele onlarla barışık bir yaşam tarzını oluşturmak. Tıpkı Japonya’da olduğu gibi ama nerede, ülkede Prof. olmuş, üstelik matematiğin ve temel bilimlerin okutulduğu Yıldız Teknik Üniversitesi hocası şöyle buyurmuş: “Gayretullaha dokunmak edebiyat değildir. AIDS, Ebola virüsü... Avustralya, Çin gayretullaha dokundu azap geldi. Maazallah, biz de zinayı, livatayı yasallaştırarak, Allah’ın helal kıldığı yaştaki evliliği tecavüz sanarak, mutlu yuvaları bozarak Gayrettullaha dokunmayalım. Az kaldı.” Neye az kaldı bilemiyoruz ama hoca derslere başladığını büyük seslerle duyurmuş. Biraz bilgi verelim “Gayretullaha dokunmak” deyimini şöyle açıklamak mümkün: “Allahın gücüne gidecek şeyleri yapmak.” Bu arada Erzurum ahalisi afetlerle savaşmak için karlı dağlara 2 bin tane ekmek bırakıp dua etmişler. Bu dualar fay hatlarını ne kadar ilgilendirir bilemem ama iyi yapmışlar, iklim nedeniyle aç kalan hayvanlara faydaları dokunmuş. Şunu da söyleyelim bu bir Şaman geleneğidir. Artık ne desem, yani 21. yüzyılda ortaçağı yaşamak pek de neşeli olmuyor. Mizah bile yapılamıyor. Ve benim de aklıma, ortaçağdan bir dehşet hikâyesi geliyor. Ortaçağ “kara ölüm!” olarak bilinen vebanın at koşturduğu, 75200 milyon arası insanın ölümüne neden olduğu bir çağ olarak bilinir. Peki, bu veba salgını nasıl bu kadar yayılmış, nasıl bu kadar ölüme ve yıkıma neden olmuş? Vatikan belgelerine göre 14. yüzyılda 9. Gregory adlı papa, kedilerin ve sahiplerinin şeytan olduğunu ilan etmiş, çünkü o dönem her yerde ve her işte şeytanın parmağının olduğunu söylemek pek popülermiş. Ve papa kedilerin ve sahiplerinin beraberce yakılması için fetva vermiş. Yüzlerce kedi ve insan yakılmış. Bu arada Kırım’dan bir tekne Venedik’e yaklaşmış ve veba mikrobunu taşıyan birkaç fare limana inmiş. Ve artık kedilerden temizlenmiş bölgede fink atmaya ve çoğalmaya başlamışlar. Sonrası mı kara ölümün kol gezdiği bir Avrupa. Sonrası güzel gelmiş, Avrupa’da Rönesans rüzgârları esmeye başlamış. Yeni bir çağa adım atılmış. Acaba biz ne dediği belli olmayan dualardan medet uman, çocuk evliliklerinin kutsandığı, bilimin tıpkı ortaçağ Avrupası’nda olduğu gibi “şeytan işi” sayıldığı bu “bize ait ortaçağdan” çıkabilecek miyiz? Bilmiyorum. Şimdilik gündemimizde devlet kurumunda çalışan bir bayanın personelle aynı tuvalete girmemek için, (kendinin ki, çok kıymetli) devlet kesesinden, yani benim vergimden 12 bin liralık özel tuvalet yaptırmasıyla uğraşıyoruz. Hemencecik işten atılan kaptan pilotun dediği gibi, “frenimiz patladı”, aşağısı da uçurum. Not: Ben bir Sabiha Gökçen yolcusuyum ve Pegasus Hava Yollarını sık kullanan biriyim. Ben CEO olsaydım, Bahadır Altan kaptanı işten atmak şöyle dursun, tüm pilotlara örnek insan olarak gösterirdim. Ve dediklerini kabul eder, tüm ülkede havayollarının aksaklıklarını düzeltmek yolunda cesur adımlar atardım. Yahu bir cesur patronumuz bile yok! 9 ŞUBAT 2020 SAYI: 34458 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:34 08:00 13:23 16:10 18:36 19:57 Ankara 06:18 07:43 13:08 15:56 18:23 19:42 İzmir 06:40 08:03 13:31 16:22 18:48 20:06 1860 yılında Fransa, henüz sömürgelerinin sefasını süren bir imparatorluktu. Mutlak muktediri Üçüncü Napolyon, Paris’in kalbi denebilecek bir mevkide “Emperyal Müzik ve Dans Akademisi” kurulmasını istedi. İmparatorun imar mimar işlerinden anlayan inşaatçı kankası mı yoktu, ihalelerden komisyon almayacak kadar aptal mıydı bilinmez; akademi için “devlet proje yarışması” açıldı. Dünyadan ve Fransa’dan pek çok kallavi mimarın katıldığı yarışmada projeler jüriye isimsiz, ama birer rumuzla sunuluyordu. Kazanan “Çok isterim, az beklerim” rumuzuyla katılan Charles Garnier’nin projesi oldu. Garnier, 1848 Roma Mimarlık Proje Yarışması’ndaki birincilik ödülüne karşın o güne değin hiçbir kayda değer eser vermemiş bir mimardı. Ama 14 yıl süren akademi inşaatı sırasında, hem mimarlık hem de mühendislik açısından bir dâhi olduğunu gösterdi. İnşaatın temeli kazılırken, arazinin Seine Nehri’ni besleyen bir ırmağa çok yakın olduğu ve kurulacak binayı sürekli su basacağı anlaşıldı. Mimarlık dehası Charles Garnier, suyu kurutmak yerine bugün adını taşıyan opera aynı zamanda müzik ve dans akademisi binasının altına suni bir göl inşa etti, üstüne de muhteşem anıtını oturttu. Suni gölü, yangınlara karşı su haznesi olarak düşünmüştü. Binanın inşaatı 1870’ten 1873’e kadar iç ve dış savaş yüzünden dur du. 1875 yılında Avrupa’dan nin modern resmin öncülerinden gelen iki bin seçkin davetliye Marc Chagall’e teslim edilme kapılarını açarken, kurdelesi si, sanat çevrelerinde büyük bir ni Cumhurbaşkanı Mac Ma şok yarattı. Öylesine sert eleşti hon kesti. Arada Fransa rejim riler yapıldı ki, iki yıl sonra resmi değiştirmiş, ancak ne emper yete dökülen sipariş sözleşmesi yal Paris’i, ne de akademi in ne, orijinal tavanın korunması ve şaatını yıkmayı kimse düşün Chagall’in resmedeceği tuval Opera’daki hayal müştü. Dünyanın en ünlü yapılarından biri olan Garnier Operası, lerin üzerine yapıştırılması şartı konuldu. Marc Chagall, 220 metrekarelik yazar Gaston Leroux’ya esinlediği “Operadaki Hayalet” romanıyla pek çok kez sinemaya aktarılır ve ihtişamıyla milyonlarca turistin gözlerini kamaştırırken; altındaki gözlerden uzak ve zaten yabancılara yasak göl, uzun yıllardan beri Paris itfaiyesinin sualtı antrenman sahası. İtfaiyecilerin yangında ölen her arkadaşları için bir balık bıraktıkları su havzası, zamanla pek çok tür balığın yaşadığı doğal bir sit olmuş. Altında balıklar yüzer, üstünde balerinler uçar Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle ve Kültür Bakanı Andre Malraux, 17 Şubat 1960 gecesi Peru Cumhurbaşkanı onuruna bir gala için Garnier Operası’na geldiler. Maurice Ravel’in Dafne ve Kloe adlı balesi ilk kez görücüye çıkıyordu. Dekor ve kostümleri Marc Chagall çizmişti. Müzik ve dansla arası pek olmayan, ama resimden çok iyi anlayan Andre Malraux, gösteri sırasında başını kaldırıp operanın kubbesine bak ha doğrusu tavanı bir kez daha tarih yazmaya hazırdı. Antrakt sırasında devlet erkânı bir araya geldiğinde, Peru Cumhurbaşkanı’nın Marc Chagall’in çizdiği dekor ve kostümlere bayıldığı anlaşıldı. Andre Malraux, Chagall’e dönüp: “Operanın kubbesini yeniden resimler misiniz” diye sordu. Malraux, kırk yıldır tanıdığı ressamın hem sanatına, hem de kültürüne hayrandı. Andre Malraux’nun seçkin bir aydın olduğu düşünülürse, bu hayranlığın değeri daha iyi anlaşılır. Marc Chagall, sipariş işlerden hiç hoşlanmaz, hatta nefret ederdi. 77 yaşında, dünyaca ünlü bir sanatçıydı, kendini kanıtlamaya hiç ihtiyacı yoktu. Ama Garnier Operası’nın kubbesi “Beyaz Rus” kanını kaynatmıştı. Zaten dostu Malraux’ya da “hayır” diyemezdi. Günlerce uyumadı, karın ağrılarıyla kıvranıyordu. Sonunda eşinin, “Kırkayak gibi debeleneceğine otur ve çiz, belki bir şeyler çıkar!” ültimatomuyla çalışmaya başladı. kubbeyi kaplayacak tuvaller üzerinde çalıştığı bir gün, öğle yemeğini bir bistronun tezgâhında yiyordu. Üstündeki iş tulumunda tabii ki boya lekeleri vardı. Bistroya iki badanacı girdi, kendileri gibi badanacı sandıkları Chagall’in yanına yerleştiler. Selamlaştılar. Badanacılardan biri, “Nereyi boyuyorsun” diye sordu. Yaşlı ressam hiç bozuntuya vermeden, “Opera’nın tavanını!” dedi. Öteki badanacı bir ıslık koyverip, hayranlıkla başını salladı: “Bu yaşta helal olsun, kallavi iş almışsın!” Marc Chagall’in büyülü fırçasıyla gençleşen kubbe, 1964 yılında törenle açıldı. Muzip ressam, 12 büyük bestecinin eserlerine gönderme yaptığı soluk kesici güzellikteki dev freskine, bir pencereden bakan Andre Malraux ve dansçılar arasına da kendi suretini yerleştirmeyi ihmal etmemişti. Garnier Operası’nın tavanı, 98 yaşında dünyamızdan ayrılan büyük ustanın başyapıtı sayılıyor. (*) Y.N.: Değerli okurlarım, 15 Şu tı. Ressam Jules Lenepveu’nün pek akademik freski, zamana yenilmişti. Açılışından yüzyıl sonra, Garnier Yaş yetmiş, badana boya bitmemiş bat Cumartesi günü saat 15’ten öteye Caddebostan Kültür Merkezi’ndeki taptaze Kırmızı Kedi Kitabevi’nde Operası’nın tarihi tavan yapmaya; da Her şeyiyle klasik opera kubbesi kitaplarımı imzalayacağım. Yeni bir kaza bela olmazsa, daha da önemlisi orijinal (ve “oberji raya atlanıyor. Reyiz ise bunu yapmak ye rine sırasını önce 12’de sa nal” yani “patlıcansı”) bir laf bitledi. falan etmezse önümüzdeki Sonra da “sıfırladı”. Artık haftayı da “siyasi ayak” aya “numarasız Cumhurbaşkan ğına harcayacağız. lığı” numarası ile yeni “milat” Patlıcanlama... Yamuk iktidar, Bahçeli ile paslaşıp duruyor. Ve bu ikili, kurumlarını, ya başlattı. Böylece laik Cumhuriyeti “sıfırladığını” da ilan etmiş oldu. salarını yamulttuğu devlet Ayıptır söylemesi, bunları yazmış ile, kesesini ve ruhunu pör den biz de “cevher yumurtladı” di tık. (08.07.2018 Cumhuriyet) süttüğü milletin ömründen yemeye yoruz. HHH devam ediyor. Amerikancadan esin ile “patlı Bahçeli’nin o günlerde Reyiz’e laf HHH canladı” falan olabilir! çakması kıskançlıktan falan değil! 3 Kasım 2002’de doğan “nesil” HHH “Sporu siyasete alet etmesin...” 18 yaşına bastı. Geçmişteki “patlıcanlamalarına” diye idi. Kaçta kaçı dindar ve kindar oldu? bakıp gelecek tahmini yapabiliriz. Daha ağır şeyler de dediydi: Hedefi tutturuldu mu, bilemiyoruz? HHH “Yeşil sahalardan sakın medet um Bir de saha araştırması yapılsa me Reyiz Bahçeli ilişkisi karnıyarık ma, Türk sporunu kirletme. Kızarıp sela, İzmirBuca’da müşterisinden al lık patlıcan benzeri bir ilişikidir. bozarıp sağa sola saldırma. Sakin ol, dığı boş memba suyu damacanası Akıllara seza ve şifa bir ilişkidir. koltuğuna yaslan ve bize kulak ver. na idrarını yapan, bu arada kamera Eski Türkiye usulü gazetecilik ve (...) Hemen de alo Fatih’leri arayıp lara yakalanan gencin dindarlıkkin kupür saklama alışkanlığım devam bizi engelleme. Yandaş hâkimlerine darlık yüzdesi ölçülse... ediyor. fazla umut bağlama! Bu iğrençliği neden yaptığı, oyu Bahçeli 29 Temmuz 2014 günü, Kısıklı’daki villanda para sayıyor nu hangi partiye verdiği ve “Gâvur Reyiz’e çakmış da çakmış: san biraz mola ver de bizi dinle!” İzmir” ile ilgili fikri falan sorulsa... “Sporu siyasete alet etme! Zor (Tövbe tövbe!) Ve Reyiz çılgınlıktan ve Kanal la attırılan 3 golün seni kurtaracağı HHH İstanbul’dan vazgeçtiğini açıklasa... nı falan sanma!” demiş. (Cumhuri AKP lideri, uyumlu ve geçinme Yerine dünyanın en akıllı, en ha yet 29.07.2014) ye niyetli bir siyasetçinin yapaca yati ve en yerlimilli projesini, yani HHH ğını yaptı. İstanbul, Ankara, İzmir ve tüm iller Niye demiş? Bahçeli’nin ağzının payını verme de evlerdeki musluklardan memba AKP lideri, Başakşehir Fatih Te ye kalkmadı. suyu akıtılacağını ilan etse... rim Stadı’nı açarken 12 numaralı bir Onun tavsiyesi üzerine (artık Binde bir ihtimal ile de olsa, id forma giyip sahaya çıkmış ve “danı ne yapmaya ara verdi ise) istediği rarlı damacanada su içme riskimi şıklı” 3 gol atmış da ondan demiş? “mola”yı verdi. Gerçi mola oldukça zi yok etse. Bahçeli 12 No’lu formaya da kızmış. uzun sürdü. Çünkü dindar ve kindar neslin On iki demek, 12. cumhurbaşka Ama sonunda Bahçeli’nin çok kime nasıl davranacağı meçhul. nı demek. mutlu edecek açıklamasını dün HHH Reyiz aslında sıralamada 13. patlattı: “Oberjin” onlarca çeşit yemeği cumhurbaşkanı. “Sporu siyasete alet etmeyin. yapılan bizim sevgili patlıcanımızın Anayasa değişikliğinden önce Spora siyaset karıştırmayın. Ben İngilizcesi. ki görev dönemini yok sayıyor. Bel spora siyaset karıştırılmasını hiçbir Amerikalılar sonradan gördükleri ki de 13’ü uğursuz olarak gördüğü zaman doğru bulmam.” için tadına da biçimine de pek an için böyle yaptı. HHH lam verememişler. İngilizcesini de Reyiz’in hikmetinden sual eden Şimdi, CHP ile İYİ Parti liderleri anlamsız buldukları için yumurtaya çarpılıyor. için de benzer bir açıklama isteme benzetip “egg plant” yani “yumur Ama malum olduğu üzere 13 Hı hakkı doğdu. ta bitkisi” demişler. ristiyanlarca şanssızlık sayılıyor. Onlar da Reyiz’den “dine siyaset Siyasi liderlerin bazı açıklamala Lüks otellerde 13. kat, uçaklarda karıştırılmasın!” beyanatı istesin. rı da pek bir şeye benzemediğin 13. sıra yoktur. Bir sonraki numa İsteyenin bir yüzü!. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] CUMARTESİ ANNELERİ Maksut Tepeli’nin akıbeti soruldu Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini arayan Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı yasaklandığı için İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önünde 776’ncı kez bir araya geldi. Eylemde, 1984 yılında polislerce vurulup gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan öğretmen Maksut Tepeli’nin faili ve akıbeti soruldu. Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli’nin, sağlık sorunları nedeniyle eyleme katılamadığı belirtilirken gönderdiği mektubu kayıp yakını Sebla Arcan okudu. Arcan, “36 yıldır eşimle ilgili sorduğum hiçbir soruya cevap alamadım. Eşim gözaltına alındığında 2.5 yaşında olan kızımın sorduğu sorulara cevap veremedim. Şimdi torunlarım soruyor aynı soruları. Sevdiğime, eşime ait mezar yerine ulaşmak istiyorum artık. Çocuğuma söyleyemediğim, ‘Burası bizim mezarımız’ sözünü torunlarıma söylemek istiyorum. Mahkeme tutanaklarında Maksut’a işkence yapanlar biliniyor. Bir insan öldürmek bu kadar kolay olmamalı. Yargılanıp cezalandırılsınlar artık. Ömür boyu bu yasla, bu adaletsizlikle yaşamak istemiyorum. Sorumlu olan herkes artık yargılanarak hesap vermeli” dedi. Basın açıklamasını ise 1995 yılında gözaltında öldürülen Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak okudu. Ocak, “Israrlı girişimler sonucunda da resmi makamlar, Maksut Tepeli’nin Helvacıdede Mezarlığı’na defnedildiğini açıkladı. Ancak mezar yeri bilgisini vermedi. Tepeli’nin yaralanması ve sorgulanmasında görevli polisler hakkında hukuki bir süreç işletilmedi” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet BEŞİKTAŞ’TA BEKÇİLERDEN GBT ‘Yasa onaylanmadı’ tepkisine para cezası Ocak ayının sonunda, TBMM İçişleri Komisyonu’nda AKP ve MHP oylarıyla kabul edilen bekçilere yeni yetkiler tanıyan kanun teklifinin, bu hafta Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenirken; İstanbul Beşiktaş’ta bekçiler tarafından Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgusuna alınan bir gazeteci, bekçilere kanun teklifinin TBMM’de onaylanmadığını ve kimlik kontrolü yapamayacaklarını söylemesinin ardından karakola götürülerek 579 lira para cezasına çarptırıldı. İleri Haber, Ersan Kınık isimli gazetecinin evine girmek üzereyken iki bekçi tarafından durdurularak GBT sorgulamasına alınmak istendiğini aktardı. Kınık’ın bekçilerin kimlik sorma yetkisini içeren kanun teklifinin henüz Meclis’te onaylanmadığını ve Resmi Gazete’de yayımlanmadığını söylemesi üzerine bekçiler, olay yerine polis ekiplerini çağırdı. Çağrılan ekip aracından inen komiser yardımcısının yasanın Meclis’ten geçtiğini iddia etmesi üzerine bekçilere söylediklerini tekrarlayan Kınık, komiser tarafından “gereksiz yere zorluk çıkarmakla” itham edildi. Olay yerine başka bir polis ekibi gelerek Kınık ve beraberindeki iki bekçiyi Beşiktaş Karakolu’na götürdü. Henüz yasalaşmamış bir kanun teklifiyle yapılmaya çalışılan uygulamaya karşı durduğu için Kınık’a kabahatler kanunu kapsamında 579 lira para cezası kesildi. l Haber Merkezi ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] ‘SITI GÖREN SERBEST BIRAKILSIN’ İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri hapishanelerdeki hak ihlallerine, hasta mahpusların sağlık durumuna ve F tipi hapishanelerdeki tecrit koşullarına dikkat çekmek amacıyla dün 411. kez İHD İstanbu Şubesi önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 70 yaşındaki hasta mahpus Siti Gören’in serbest bırakılması istendi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle