Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                8 23 ŞUBAT 2020 PAZAR  TASARIM: İLKNUR FİLİZ  PAZAR YAZILARI  Sosyal medyada özgürlük!  Sosyal medya günlük yaşamı abartıyor, birçok kişide psikolojilk sorunlara neden oluyor, insanlar ruh ve sinir hastalıkları nedeniyle doktora başvuruyor. Yüzlerce milyon Instagram kullanıcısı günbegün çoğu kez bilinçli yayılangerçekdışı haber ve görselleri tanımadığı insanlarla paylaşmaktan çekinmiyor. Bir düşler dünyasında yaşayan bu insanlar hep güzel şeyler okumak, görmek istiyor, ancak belli bir süre sonra bu “balon dünya” patlıyor, gerçek ortaya çıkıyor, altından kalkması güç psikolojik sorunları beraberinde getiriyor. İnsan sansasyonu çok sever. Bu nedenle günümüzde yalan haberlere inanmaya yatkın, daha doğrusu inanmak isteyen kişilerde bir süre sonra şaşkınlık, korku, iğrenme ve nefret gibi duygular görülüyor. Açıklamalar doğruysa Alman gençlerinin yüzde 74’ü günde yirmi kez Instagram’a giriş yapıyor, her saniyede  gerçek veya gerçekdışı 6 bin tweet dünyada bir yerlere gidip geliyor! Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) görevli bilim insanları, 2018 yılında, Türk Profesör Sinan Aral sorumluluğunda 4.5 milyon Twitter paylaşımını yapay zekâ yardımıyla incelemiş ve şunu tespit etmişti: Çoğunlukla yalan yanlış haberler paylaşılıyor. Araştırma sonuçlarına göre, yalan haberler diğerlerine göre yüzde 70 daha  hızlı yayılıyor. Prof. Aral, o günlerde  İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluş  Science dergisine şöyle konuş  turulan “anı mezarlıkları”nı  muştu: “Bunun toplum için his  koruma çalışmaları ve gü  sedilir ve dramatik sonuçları  nümüz insanlarını Hit  kaçınılmaz.” Almanya’da her  ler yıllarında yaşananlar  eyalette içişleri bakanlıklarına bağlı “Politik Eğitim Mer  AHMET ARPAD  üzerine aydınlatıcı projeleri nedeniyle Stuttgart  kezleri” var. Bu kuruluşların  Politik Eğitim Merkezi’ni  görevi “demokratik bilinci sağlamlaştır “Çalışmaları despotluğu andırıyor” söz  mak ve vatandaşların politik işbirliğine leriyle eleştirmiş, bu kuruluşa arka çı  istekliliklerini güçlendirmek.”  kan Yeşiller’e de saldırmıştı. Konuşma  Aşırı sağ kullanıyor  sı, düşünce özgürlüğünün sınırlarını zorlayıp hakarete dönüşmeye başlayınca  BadenWürttemberg şubesinin eşbaş meclis başkanı Muhterem Aras milletve  kanı, siyasal bilim ve Türkoloji yüksek  kili Fichtner’i önce ihtar etmiş, sonra da  öğrenimi görmüş olan Sibylle Thelen,  susturmuştu. Aşırı sağcı parti AfD, orta  “Son yıllarda toplumda insanların özgür lama yüzde 20 oyla girdiği eyalet mec  ce söyleyebileceklerinin ötesine çıktığı lislerinden federal meclise kadar zehirle  nı tespit ediyoruz” diyor. “Konuşma ve yici ve huzur kaçırıcı atılımlar yaparken  yazma özgürlüğünün sınırları yerinden sırtını “düşünce özgürlüğü”ne dayadığı  oynatılıyor...” Ona göre ortaya atılan gö nı iddia ediyor. Bu popülistler için sosyal  rüşler ve kavramlar alışılmış sınırları aş medya tabii olağanüstü bir buluş!  mış. Demokrasinin temel ilkesi “düşünce özgürlüğü”nün ardına gittikçe daha  Ölüm tehditleri...  çok aşırı sağcının sığınmaya başlaması  Bir süre önce SPIEGEL dergisinde çı  ve kendilerini eleştirenleri, “vatan hain kan bir habere göre, siyasi görüşlerini  leri”, “yalancı basın” diye damgalaması Facebook aracılığı ile yayan partiler ara  da huzur kaçırıcı!  sında AfD başı çekiyor. Nefret ve fesat  BadenWürttemberg Eyalet  yaymanın bir özgürlük olduğuna inanan  Meclisi’nde geçen yılın son oturumu ol lar sosyal medyada at koşturuyor! Git  dukça öfkeli geçmişti. 2016 yılında po tikçe daha çok politikacı aşırı sağcıların,  pülist Almanya İçin Alternetif Parti’den neoNazilerin hakaretine uğruyor, hatta  (AfD) meclise giren Heinrich Fichtner,  ölüm tehditleri alıyor. Geçen yıl aşırı sa  ğa karşı kararlı mücadele isteyen ve “geçerli yasalar yetersiz, yeni yılda yasal değişikliklere gidilecek” diyen Federal Adalet Bakanı Christine Lambrecht de popülistlerin tehdit yağmuruna tutuldu. Bavyera Eyaleti Protestan Kilisesi Piskoposu Bedford yılbaşından önce “Akdeniz sularında tehlike yaşayan mültecilerin kurtarılmasına 2020 yılında kilisemiz de katılacaktır” açıklamasını yapmıştı. Aradan çok geçmeden internet ölüm tehditleriyle doldu. Bedford, “İçlerinde çok ciddileri var” diyor. Birilerinin “sınırsız özgürlüğün” geçerli olduğunu iddia ettiği, ancak her türlü kabalığa, saldırganlığa ve psikolojik baskıya “kapıları açık” sosyal medya aracılığıyla yaydığı yalanlara inanan insanların sayısı arttıkça dünya toplumunu bekleyen büyük tehlike de hızla doruğa yükseleceğe benziyor. Günümüzde insanoğlunun zekâ katsayısında (IQ) düşme olduğunu söyleyen, yüzlerce milyon Instagram kullanıcısının gerçeklerden uzak bir düşler dünyasında yaşadığını iddia eden bilim insanları da var. Birilerinin, “yaşamın artık kolaylaşacak” diye getirip önümüze koyduğu kimi yeniliklere bağımlı yaşamak özgürlük mü? Yakın gelecekte insanoğlu dijitalleşme ve yapay zekânın kölesi olup gücünü yitirecek mi? mail@ahmetarpad.de  Emeklilerin  hali  Ukrayna’nın başkenti  DENİZ BERKTAY  Kiev’in Kreşatik  Caddesi’ni veya Lviv şehrinin tarihi merke  zini gezenler etraftaki lüksü görerek zengin  bir ülkeye geldiği izlenimine kapılabilir. Ama  Ukrayna’nın bir de diğer yüzü var: Asgari  ücretin 190 dolar civarında olduğu, emek  li maaşlarının aşağı yukarı 120 dolar civa  rında seyrettiği bir ülke burası. Nüfusun bir  kısmı lüks içinde yaşarken önemli bir bölü  mü de iki yakayı bir araya getirmekte zorla  nıyor. Ülkenin bu diğer yüzünü görmek için  metroya veya dolmuşa binmek yeterli.  Geçenlerde, Ukrayna’nın liman şeh  ri Odessa’nın bir altgeçidinde müzisyen bir  kadınla karşılaştım. Akordeona benzeyen  (Rusların “bayan” dedikleri, akordeon gibi  körüklü olan, fakat klavye kısmı epey fark  lı olan) bir çalgı çalıyordu. Yetmişli yaşlarda  ki kadınla sohbete başladık... Hayatı boyun  ca, temizlikçi olarak çalışmış. Bir de şizofre  ni hastası olan bir oğlu varmış. (Askerliğini  Sovyetler Birliği döneminde yaparken o za  manki Doğu Almanya’ya gönderilmiş ve ora  dan bilinmeyen bir nedenle şizofreni hasta  sı olarak dönmüş) Emekli olduğu için ken  di meslek kategorisinde, 80 dolara denk dü  şen bir emekli maaşı alıyormuş. Hasta olan  oğluna baktığı için de 50 dolar karşılığı bir  aylık veriliyormuş. Yani en fazla 150 dolar  civarında bir parayla kendisinin ve hasta oğ  lunun geçimini sağlamak zorunda kalmış. O  nedenle on beş yıl önce, bir yakınının hedi  yesi olan çalgıyı almış ve evde oturup en bi  linen Sovyet şarkılarını çalışmaya başlamış.  Beş ay sonra da sokak çalgıcılığına başla  mış. Şimdi geçimini iyi kötü sağlıyormuş.  Onunla yaptığım bu sohbet, bana bir baş  ka emekli kadınla birkaç yıl önce yaptığım  sohbeti hatırlattı. Ukrayna’nın Zaporojye  kentinde, ana caddede yine böyle 70’li yaş  larda bir kadından dondurma alırken onunla  ayaküstü sohbete başlamıştık; Meğerse ka  dın, Sovyet döneminde subay olarak görev  yapmış, Afganistan’da da bulunmuş. Fakat  konuştuğumuz esnada aldığı emekli maa  şı 60 dolara denk geliyordu. Gözleri dolu bir  şekilde “Bu parayla evin geçimini sağlayamı  yorum ve burada dondurma satmak zorun  dayım” diyerek yaşadığı zorluğu anlatmıştı.  Siyasetçilerin oy hesapları Ülke genelinde diğer emeklilerin hali de bu iki kadınınkinden pek farklı değil. Burada emekli maaşı, hiçbir ihtiyaca yetmediği için emekliye ayrılan biri, eğer eli ayağı tutuyorsa mutlaka başka işlerle uğraşıyor: Kadınsa kasiyerlik, tezgâhtarlık yaparak erkekse, şoförlük, bekçilik yaparak ayakta kalmaya çalışıyor. Geçenlerde bindiğim bir taksinin şoförü, emekli polis çıktı. 160170 dolar civarı bir emekli maaşı varmış. “Ben zamanında meslekte yükselemedim. Amirlerim çok daha şanslı” dedi. Sordum ne kadar aldıklarını. Amirlerinin emekli maaşı da 300 dolara denk geliyor. Emekliler içinde ek iş yapacak hali kalmayanlar, siyasetçilerin oy deposu olarak görülüyor. Seçimler öncesinde pek çok siyasetçi, 70 yaşını geçmiş emeklilere pirinç vesaire dağıtarak oy almaya çalışıyor. Ne var ki işin seçim yardımlarıyla geçiştirilecek tarafı pek kalmadı. Zira Ukrayna’nın nüfusu eğitimli, fakat Ukrayna’da maaşlar Avrupa geneline göre çok düşük olduğu için kendi geleceğini buralarda görmeyen milyonlarca genç Ukraynalı, Polonya gibi Batı’daki ülkelere göç ediyor. Böyle devam ederse nüfusu zaten yaşlı olan Ukrayna’nın, yakın bir gelecekte emekliler ülkesine döneceği söyleniyor. Bu kadar emekliye nasıl maaş verilecek, Ukrayna bu darboğazdan nasıl çıkacak, bu da ayrı bir konu... denizberktay@yahoo.com  ASSANGE IÇIN EYLEM İngiltere’nin başkenti Londra’da WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange’nin ABD’ye iade edilmemesi talebiyle gösteri düzenlendi. Eyleme katılanlar arasında Assange’nin babası John Shipton, efsane İngiliz rock grubu Pink Floyd’un bas gitaristi Roger Waters, ünlü moda  cı Vivienne Westwood, WikiLeaks Genel Yayın Yönetmeni Kristinn Hrafnsonn, eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis gibi isimler de vardı. Öte yandan avukatları önceki gün yaptıkları açıklamada, “Assange’nin Fransa’ya siyasi iltica talebinde bulunacağını” duyurdu. İngiltere’de tutuklu bulunan Julian Assange’nin casuslukla suçlandığı ABD’ye iadesi söz konusu. İadeyle ile ilgili davanın ilk duruşmasının yarın Londra’da yapılması bekleniyor.  Kızılderililer ayaklandı  Yazıya başladım, bitmesine bitecek ama bir kere tereddütte kaldım;  runla bire bir yüzleşecekler.  cak petrolden komisyon almaya ra  Yerlilerin direnişi bu noktada odak zı olan Kızılderililer de bulunuyor ve  şimdi, nasıl Kızılderili ayaklanmasını lanıyor. Alberta’dan Okyanus limanla bunlar ötekilerce “vatan toprağını üç  anlatayım! Türkçemizde Amerikan yer rına kadar uzanan 1500 km’lik petrol kuruşa satan hainler” diye suçlanıyor.  lisine Kızılderili demeyi Tom Miks, Tek hattının kendilerine ayrılmış yaşam  Kızılderililere önerilen rakam yabana  sas çizgi romanlarından öğrendik, fa alanlarından geçirilmesine karşı pro atılır şey değil: 10 milyar dolarla pa  kat biz bunu pejoratif ve ırkçı anlam testoları sürüyor. Yan yana 14 tane zarlığa başlıyor dev petrol şirketleri.  da kullanmayız; bilirsiniz. Hatta “zen Türkiye’yi koyarsanız işte o büyüklük Sık sık petrol hattı inşaatlarına  ci” sözcüğü de Türkçemizde, Ameri  te olan bir ülkedir Kanada ve bugün baskın yapan Kızılderili direnişçile  kan argosunun “negro”suyla aynı de dünyanın en demokratik devleti diye re karşı RCMP adını taşıyan dağ po  ğildir; Attilâ İlhan’ın “Zenciler Birbirine bilinir. Buraların ilk sahipleri olan Kı lisi barikatlar kuruyor; hep bildik itiş  Benzemez” romanını da unutmayınız. zılderililer üzerinde 15. yüzyıldan beri kakış. Vahşi Batı filmlerinden aklınız  Demem o ki sizlere Kanada’da son Kı süren katliam, sürgünler, sistematik da kaldığı gibi trene eğersiz atlarının  zılderiliyerli halkın ayaklanmasından olarak yok edilişler ve daha pek çok üzerinde ok atarak saldıran Kızılderi  bahsedeceğim, fakat terminolojide ka şeyin utancıyla, tarihsel özür biçimiy li benzeri, şimdinin yerlisi petrol hat  rarsızım. Ancak Kanada Dı  le bu halklara kimi yasal ayrıca larını yıkıp dağıtmaya geliyor.  şişleri Bakanlığı yasal web  lıklar dağıtmıştır.  Benzer bir gerginlik ülkenin doğu  sayfasında yerlilere Kızıl  Kırsal alanda kalıp yaşamı yakasına doğru, Ontario eyaletinde  derili denildiğini görün  nı burada sürdüren yak geçen hafta yaşandı. Bu Kızılderili  ce, eh artık günah ben  laşık 700 bin civarın  ler oldum olası trenleri sevmez! Tren  den gitti dedim. Alberta eyaletin  MAHMUT ŞENOL  daki Kızılderilinin şimdi arazilerinden petrol ge  modernite demektir, kapitalizm demektir, o yüzden sevmezler.  deki toprak yüzeyin  çecek. Bir kısmı buna ra  Belleville kasabasından geçip Mo  den, o berrak gölleri kurutarak yı  zı, zira kartelleşmiş petrol şirketlerin hawk Bölgesi içinde devam eden Ka  kanıp temizlenmiş, zift gibi bir pet  den kendilerine verilen maddi deste nadaAtlantik/Pasifik Tren Şirketi’ne  rolün, Pasifik Okyanusu limanları  ği alınca bu paraya tamah edip ses çı ait demiryolu Kızılderililerce işgal  na ulaşması için komşu eyalet İngi karmıyor. Fakat büyücek bir kısmı pet edildi. Git git sonu gelmez katarlar,  liz Kolumbiyası’ndan geçirmek üze rol hattına karşıdır. Federal hükümet geçici barikat kurulup durduruldu, el  re tasarlanan türlü isale hatlarının  ve Albertaİngiliz Kolombiyası yerel yö bette dağ jandarması hemen göreve  güzergâhları, çok uzun zaman evvel netimleri arasında türlü boyutlara va çağrıldı. Yine bildik gözyaşı silahları,  buralarda yaşasa yaşasa Mohawk’lar, ran uzlaşılmaz siyasi kararlara rağmen basınçlı su, itiş kakış, tutuklama... Bu  Metis’ler, İniut’ler, Eskimo’lar,  petrol de yatağında durmuyor, taşı  radaki Kızılderililer aynı zamanda İn  Siksika’lar gibi yerliler yaşar diye on yor, dünya kapitalizmine enerji olmak giliz Kolumbiyasındaki soydaşlarının  lara terk edilmiş büyük arazilerden  ve Çin pazarına gitmek için akıtılmayı petrol hattına karşı direnişini de des  geçmeye mecbur oldu. Bu mesele on, bekliyor; tankerler de limanlarda pet teklemek için bu tren yolu baskınını  yirmi senenin tartışmalı işidir...  rolü bekliyor.  yaptıklarını söylemekteydiler.  Petrol çıkınca...  Bu petrol, bildiğiniz gibi, boru hattının bir ucundan salıver aşağı kadar  Tren yolu hattındaki telgraf direklerine kellesi tıraşlı Mohawk bayrağı çe  Elliye yakın farklı grup, kabile is  gitsin türünden akışkan değil. Hat bo kip demiryoluna ciddi zarar verecek  minden en büyükleri olan bu halkların yunca pek çok basınçlı püskürme sis biçimde tahrip ettiler.  rezervuarkoruma alanları gibi yerlere temleri kurulacak ve bunların güvenli Bunlar sadece birkaç örnek. Hemen  tıkıştırılması bile başlı başına bir ay ğinden kimse emin değildir.  her yerde Kızılderililer direniyor, ayak  rımcılıktır. Ancak Beyaz Batılının işga Dünya cenneti gibi olan Rocky Mo lanıyor. Kapitalist sömürüye karşı ro  lindeki topraklarında en azından do untainKayalık Dağları üzerinden aka mantik direniş artık onlara kaldı, di  ğaya dönük yaşamını sür  ğerlerinden ses yok.  dürmek isteyen yerliler için  Benim burada bir Kızıl  kabul edilir bir şeydi; razı ol  derili arkadaşım var, iyi  dular, hem razı olunmasa  çocuktur sizden iyi olma  başka çare mi vardı! Bu ara  sın, Edmonton’ın en bü  da Kızılderili topraklarında  yük oto tamir servisinde  petrol çıktı, mertlik bozuldu.  müşteri temsilcisi; gülü  Şimdi ötelenip itelenerek  yor bütün bu olan bitene  yaşamaya zorlandıkları yer  ve diyor ki “Çok konuşan  de bile rahat yüzü göremi  bir şey duyamaz!”  yorlar. Petrol hattı oralar  Kızılderililerin böyle ata  dan geçecek ve bütün do  vistik lafları vardır, fakat o  ğal yaşam alanları işgal edi  ne demek istedi ben anla  lecek, çevre kirlenmesi gibi tüm insanlığı ilgilendiren so  Petrol hattına karşı eylemler düzenleniyor.  yamadım. senolasenola@gmail.com  Fırtınalı  hafta...  Geçen hafta sonu Dennis  fırtınasının etkisindeydik. Köp  OSMAN İKİZ  rüler trafiğe ka  pandı, deniz ulaşımı felç oldu, elektrik şe  bekesi bazı yerlerde hasar gördüğünden  pek çok yerleşim yeri karanlıkta kaldı.  Oysa kış mevsimini yarı bahar kıvamında  geçirmenin rehavetine kapılmış gidiyor  duk. Diz boyu kar yerine, kuru topraktan  kardelenlerin fışkırması, ağaçların çiçek  açması, olağan olmasa da keyfimizi ka  çırmamıştı. İklim değişikliğinin işaretle  ri gözümüze batmasına rağmen, buz tut  muş kaldırımlarda yürümek zorunda kal  madığımız için keyfimiz yerindeydi. Den  nis fırtınası birkaç gün sürdü, geldi geç  ti. Mevsim anormalliklerinin bundan böy  le olağan olduğunu düşündük. Bazıları  da endişe verici iklim değişikliği işaretle  ri üzerine düşünmek yerine kar nostalji  sine kapılıp yakındı. Kimse, önümüzdeki  yaz, çöl sıcaklarına maruz kalabileceğimi  zi düşünmedi bile. Günlük yaşamın rutini  içinde geleceğe yönelik duyulması gere  ken kaygılar es geçildi. Bir hafta öncesi  ne geriye dönüp bakınca, Dennis fırtına  sı, hafta içinde esecek fırtınaların da ha  bercisiydi sanki diye düşünüyor insan.  Palme soruşturmasında  finale doğru  28 Şubat, Olof Palme’nin cinayete kur  ban gidişinin 34. yılı. Cinayet üzerinde  ki karanlık perde bunca yıldır aralanama  dı. Dört polis ve bir savcı hâlâ soruşturma  dosyası üzerinde çalışıyor. Cinayetin yıldö  nümlerinde de birbirine benzer yazılar ya  yımlanmaya devam ediyor. Bu yıl farklı bir  yıldönümü olacak. Soruşturmayı yürüten  savcı, 1 Temmuz’dan önce cinayeti aydın  latacak delillerle davayı açacağını açıkla  dı. Bunca yıldan  sonra ne gibi de  liller bulunduğu,  zanlının kim ol  duğu bilinmiyor  ama işin sonuna  gelindiği anlaşı  lıyor. Zaten sav  cı da ya davanın  açılacağını ya da dosyanın kapatı  Olof Palme  lacağını bildirdi. Belli ki asıl amaç ilerleme  kaydedilemeyen soruşturmanın noktalanıp  dosyanın kapatılması.  Savcı açıklamadı ama polise yakın kay  naklar zanlının kim olduğunu, son zaman  larda ifadeleri alınanlardan tahmin edebi  liyor. Savcı, açıklamasında “katil” ifade  sini kullanmadı. “Sorumlu” demeyi tercih  ederek kapsamlı bir iddianame hazırlana  cağını söyledi. Tahminler, suçlanacak ki  şinin 2000 yılında intihar eden Stig Engs  tröm olduğu yolunda. Bu durumda ölüler  hakkında dava açılamayacağı için dosya  nın kapatılmasında da sorun yaşanma  yacağı anlaşılıyor. Bunları haziran ayın  da göreceğiz. Cinayetten hemen sonra  ifadesi alınmış olan Stig Engström, Olof  Palme’nin kurşunlandığı yere 50 metre  uzaklıktaki büyük bir şirkette çalışan bi  ri. Cinayet gecesi bürodan 23.19’da çık  tığı biliniyor. Cinayet iki dakika sonra iş  leniyor ve Engström, polise verdiği ifade  de Olof Palme’ye yardım için çabaladığı  nı iddia ediyor ancak iddiasını doğrula  yan bir tanık bulunamıyor. Engström’ün,  Palme’den nefret ettiği, görüştüğü kimse  lerin de aynı nefret duygusunu taşıdığı bi  liniyor. 1999’da boşanan eşi, cinayetten  sonra Engström’ün kendini iyice alkole  verdiğini ama cinayet işleyecek bir adam  olmadığını söylüyor. Merak edilen nokta  ise kapsamlı bir iddianame hazırlayacağı  nı söyleyen savcının, cinayet motivasyo  nu konusunda neler ileri süreceği. Belli ki  dosya teknik olarak kapanacak. Peki, gö  nüller rahat edecek mi? Zaman her acının  ilacıymış, yeni kuşaklar Palme’yi tanımı  yor bile. Demek ki zamanla gönüllerdeki  yara da kapanacak...  Sağ ile ittifak Sosyal Demokratları çökertti Kamuoyu yoklamalarında ırkçıların en büyük parti olduğu ortaya çıktığından beri Sosyal Demokrat Parti lideri ve Başbakan Stefan Löfven’in koltuğu fırtınaya yakalanmış gibi sarsılmaya başladı. Sosyal demokrat köşe yazarları, partiyi düştüğü çukurdan çıkarma yolunda hiçbir vizyonu olmayan liderin değiştirilmesini istiyor. Bu görüşü savunanların dışında kalanlar, muhtemelen Stefan Löfven’in yerine geçecek birini bulamadıkları için sessiz kalıyor. Herkes biliyor ki asıl sorun liderin değişmesi değil. Sorun Sosyal Demokrat Parti’nin, Çevre Partisi ile kurduğu azınlık hükümetine destek almak için sağcı partilerle vardığı uzlaşma. Uzlaşma metni baştan sona sağcılara verilen tavizlerden oluşuyor. Bu yüzden anlaşma Sosyal Demokrat Parti’nin boynuna geçirilmiş idam fermanına döndü. Hükümet anlaşmadan geri adım atabilir ama bir güvenoylamasıyla da iktidardan düşer. Hükümet kanadının tek umudu ırkçıların daha güçlenmesinden endişe edecek sağcı partilerin tutumlarını biraz yumuşatması. Siyasetin acımasız arenasında bunu göze alabilecek sağcı parti çıkar mı acaba? 2022’deki seçim öncesinde hava şimdiden kızışmaya başladı. osman.ikiz@gmail.com   
            
    
