23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 18 ŞUBAT 2020 SALI EDİTÖR: CAFER KURT HABER AİHM kararına karşın tek tutuklu sanık iş insanı Osman Kavala tahliye edilmemişti Dans et, âşık ol, diren! Haziran 2013’te Gezi Parkı protestoları sırasında çektiğim bir fotoğrafta görünen afişte yazıyor bu. Ağacına, doğasına, kentine, özgürlüğüne, demokrasiye sahip çıkmak için... Dayanışmayla, eşitlik içinde iktidar baskısına direnenlerin eylemiydi Gezi! Milyonlarca insan, haftalarca dans ederek, şarkı söyleyerek, konuşarak, durarak, yazarak her türlü barışçıl yolu deneyerek direndi. Hepimiz oradaydık! Ben de oradaydım. Betona, ranta, AVM’ye ve yağmaya karşı durduk. Düşmanlığı, ötekileştirmeyi, kibri, buyurganlığı, bilim düşmanlığını, kadını aşağılayan yobazlığı reddettik. Haziran 2013‘te İstanbul’da kentin ortasında bir komün yaşamı sürdürüldü. Yeşile sahip çıkarken özgürlüklerimizi daha etkin koruma yollarını konuştuk. Üzerinde yaşadığımız toprakların ortak değerimiz olduğu, herkesin eşit şekilde bu coğrafyada söz sahibi olması gerektiği konusunda hemfikirdik. Demokrasiyi işler kılmak için hepimize düşen görevlerin bilincindeydik, atölyeler yaptık, kendimizi de geliştirmeye çalıştık. Ağaçlar ve doğa için nöbet tutarken, insanca yaşama onurumuz için de nöbet tutuyorduk. HHH Karşılığında TOMA’lar geldi, ağaçlar söküldü, insanların üzerine biber gazı sıkıldı... “Evinde zorla tuttuğumuz yüzde 50 var!” tehdidi savruldu. RTE, TBMM kürsüsünde, “Ayaklar ne zaman baş olmaya başladı?” dedi. İktidar sürekli kamplaşma stratejisini sürdürdü. Yandaş medyanın Kabataş Yalanı gibi dezenformasyonlarla beslediği gerilim, sonunda çığırından çıktı. Şiddet tüm kenti örümcek ağı gibi sardı. Binlerce insan yaralandı, sakat kaldı; gencecik sekiz insan canından oldu! Ceberut bir yaklaşımla demokrasiye dair geride kalan son umut kırıntısı da yok edildi. Her şey kirlendi. Sokaklar lağım koktu. Kötücül ruhlar caddelerde cirit attı. HHH Adaletten eser kalmayan ülkede sonunda “Yok artık!” denilen de oldu. “Dans et, âşık ol, diren!” diyerek demokratik hakkını arayanlar “darbecilik” ile suçlandı. Siyasi otoriteyi özgürlükleri yok etmek için kullananlar ise yine mağdur rolünü üstlendi! Ülke tarihine utanç başlığı altında yazılacak bir davadır Gezi Davası. Bugün altıncı duruşması yapılıyor. Yağma, rant ve gerici otoriterliğe karşı biriken bir öfkenin patlaması olan bu direniş, şimdi “uluslararası bir komplo” gibi gösterilmek isteniyor. Gezi Direnişi, bu topraklarda doğan demokratik bir halk hareketidir! Emperyalizm ile el ele ilerleyen bir iktidarın kumpaslarına yedirilmeyecek kadar onurlu bir direniştir! BİRİ BERAAT DİĞERİ CEZA VERDİ Yargının iki yüzü ALİCAN ULUDAĞ Tunceli’de Yürüyüş dergisini sattıkları gerekçesiyle yargılanan müvekkillerini savunan avukat Ebru Timtik’e, “Delinin biri kuyuya bir taş atmış, 40 akıllı çıkarmaya çalışıyoruz” diyerek savcıyı eleştirmekten açılan iki davada farklı kararlar çıktı. Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi, Ebru Timtik’in savcıya 6 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. Kararda, “bu sözlerin savcının kişilik haklarına saldırı olduğu” savunuldu. Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise savcının şikâyeti üzerine açılan ceza davasında Ebru Timtik’in beraatına karar verdi. Gerekçede, Timtik’in sözlerinin “eleştiri niteliğinde” olduğu vurgulandı. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 kişi, Yürüyüş dergisini dağıttıkları iddiasıyla “terör örgütüne yardım ve terörün finansmanı” suçlarından hâkim karşısına çıktı. 3 Ağustos 2016’da görülen duruşmada sanık avukatlarından Ebru Timtik, iddianameyi hazırlayan savcıyı eleştirirken “Delinin biri kuyuya bir taş atmış. 40 akıllı çıkarmaya çalışıyoruz” dedi. Kendisi hakkında bu sözlerin kullanıldığını öğrenen Cumhuriyet Savcısı A.Ç., avukat Timtik hakkında 6 bin TL istemiyle tazminat davası açarken, savcılığa da suç duyurusunda bulundu. Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi Timtik’i “davacının kişilik haklarına saldırı olduğu” gerekçesiyle 6 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. Kararı veren kadın hâkimin, Ebru Timtik’in duruşmada bu sözleri kullandığı mahkemenin başkanının eşi olması dikkat çekti. Bu arada Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı, Ebru Timtik hakkında sözlerinden ötürü “savcıya hakaret ettiği” iddiasıyla dava açtı. Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesi, “suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle Timtik’in beraatına karar verdi. Kararın gerekçesinde, “Timtik’in sözlerini savunma kapsamında kullandığına dikkat çekilerek, eleştiri niteliğinde kaldığı” vurgulandı. l ANKARA Gezi’de karar günü Savcı, iş insanı Kavala, akademisyen Aksakoğlu ile mimar Yapıcı için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemişti. Kırklareli’ndeki davada ise 230 sanık hakkında beraat kararı çıktı. Gezi Direnişi eylemlerine ilişkin 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılandığı davanın karar duruşması bugün saat 10.00’da Silivri Cezaevi Yerleşkesi’nde görülecek. Duruşma öncesi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Uluslararası Af Örgütü ve CHP’li siyasetçiler davaya katılım çağrısı yaptı. Taksim Dayanışması ise 5 ayrı noktadan Silivri’ye otobüs kaldıracağını duyurdu. Bir önceki duruşmada savcı, AİHM kararına karşın iş insanı Osman Kavala, akademisyen Yiğit Aksakoğlu ile mimar Mücella Yapıcı için ağırlaştırılmış müebbet hapis, 6 sanığında 15 ile 20 yıl arasında hapsini istemişti. ‘Hepimiz Gezi’deydik’ TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu Kurulu (İKK) Kadın Komisyonu da dava öncesi çağrı yaparak, “Hepimiz Gezi’deydik, Gezi’de olmak suç sayılamaz” dedi. Uluslararası Af Örgütü de “Türkiye’nin muhalif sesler üzerindeki amansız baskılara son vermesinin zamanı geldi. Osman Kavala derhal serbest bırakılmalı ve tüm sanıklar beraat etmeli” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ve bazı CHP üyeleri davaya katılacaklarını sosyal medyadan duyurdu. Aydın, sanatçı ve siyasetçilerin de aralarında yer aldığı 1376 kişi de, bir metin yayımlayarak “Ben de oradaydım, Gezi’deydim” dedi. Taksim Dayanışması ise İstanbul’dan Silivri’ye gidecekler için otobüslerin saatlerini duyurdu. Noktalar ve saatler şöyle: “Kartal metro önü 07.00, Kadıköy Evlendirme Durağı 07.00, Beşiktaş Hakan Pastanesi önü 07.00, Şişli Cevahir AVM önü 07.00, Bakırköy Ömür durağı 07.30.” l İSTANBUL/Cumhuriyet 230 SANIĞA BERAAT Kırklareli’nde bozma kararının ardından yeniden görülen Gezi Parkı davasında 230 sanık hakkında beraat kararı çıktı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nce yerel mahkemenin 2014 yılında 230 sanık hakkında verdiği kararın bozulması sonrası yeniden görülmeye başlanan davanın 6. duruşması, Kırklareli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görüldü. Dosyadaki eksik ifadelerin tamamlan dığı duruşmada, tüm sanıklar yönünden beraat kararı verildi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nce, yerel mahkemenin 2014 yılında 230 sanık hakkında verdiği kararın usule aykırı bulunması nedeniyle bozulmasına hükmetmişti. Sanıklar, Yargıtay’ın bozma kararının ardından haklarında yeniden iddianame düzenlenerek 18 Nisan 2018 tarihinde yargılanmaya başlamıştı. AKP’li Numan Kurtulmuş, Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan İskilipli Mehmed Atıf Efendi’yi savundu Tarihi çarpıtmaya tepki Nadira Kadirova KADIROVA DOSYASI KAPATILIYOR ALİCAN ULUDAĞ İstanbul Adli Tıp Kurumu, AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde “şüpheli” şekilde yaşamını yitiren Özbekistan Cumhuriyeti vatandaşı Nadira Kadirova’nın ölümüne ilişkin hazırladığı raporu, savcılığa gönderdi. Raporda, Kadirova’nın ölümünün “intihar” olduğu yönünde tespitlere yer verildi. Savcılığın da rapor üzerine soruşturmada “takipsizlik kararını yazmaya başladığı” öğrenildi. Nadira Kadirova (23), bir yıldır bakıcı olarak çalıştığı AKP’li Ünal’ın evinde, 23 Eylül 2019 tarihinde, akşamüstü silahla vurulmuş şekilde bulundu. Kadirova’nın ölümünün üzerinden henüz iki gün geçmişken, Ankara Emniyeti “intihar” yönünde açıklama yaptı. Kadirova’nın naaşı da jet hızıyla ülkesine gönderilerek, toprağa verildi. Ankara Başsavcılığı, Şirin Ünal’ın bilgisine başvurdu. Ünal, “olayın intihar olduğunu” savundu. Kadirova’nın İstanbul’da yaşayan Özbek arkadaşı ise “Şirin Ünal’ın onu taciz ettiğine” yönelik iddialarda bulundu. Savcılık, Kadirova’nın kesin ölüm sebebinin açığa çıkması için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istedi. Adli Tıp, olayın üzerinden 5 ay geçmesinin ardından Kadirova’nın ölümüne ilişkin raporunu geçen hafta tamamlayarak savcılığa gönderdi. Kadirova’nın “bitişik atış yapmak suretiyle göğüs bölgesinin 56 santimetre üzerine isabet eden mermi neticesi öldüğünün”, dolayısıyla “olayın intihar olduğunun değerlendirildiği” bilgisine yer verildi. Kadirova’ya ait günlük ve mektuba ilişkin tercümelerin de savcılığa ulaştığı öğrenildi. Günlük ve mektupta herhangi bir şüpheli duruma rastlanmadığı belirtildi. l ANKARA DAHA ÖNCE DE AFRIN ÖRNEK GÖSTERILMIŞTI MEB’in ’cihat’ı: 15 Temmuz OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), ortaokul 8. sınıf öğrencileri için hazırlanan kavram kitapçığında “cihat” konusunu işlenirken “silahlı mücadele” tanımı için 15 Temmuz darbe girişiminin fotoğrafları kullanıldı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi için hazırlanan kitaplarda, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarının yanı sıra 15 Temmuz da “cihada” örnek gösterildi. Bakanlık son olarak ortaokul ve imam hatip ortaokulu öğrencileri için hazırladığı “Kırk Kavram” kitapçığında “cihat” konusunu 15 Temmuz fotoğraflarıyla anlattı. Kitaplarında, “Afrin’de Türk askerleri” diyerek cihadı anlatmaya çalışan MEB, bu sefer de 15 Temmuz’un adını kullanmadan darbe girişimi etkinlikleri kapsa Kırk Kavram kitapçığında cihat konusu işlendi. mında Boğaz Köprüsü’nde çekilen bir fotoğrafı kullandı. ‘Silahlı mücadele’ Kitaplarında, “Cihadın anlamı milletin inancı, varlığı, vatanı, bekası ve hürriyeti için yapılan silahlı mücadeledir” tanımlaması yapan MEB, “Kırk Kavram” kitapçığında da “cihattan” ge ri durmadı. MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı kitapçıkta, “Cihadın iyiliğin yerleşmesi ve kötülüğün ortadan kalkması için maddi ve manevi tüm imkânları kullanarak çaba sarf etmek anlamı yanında gerektiğinde düşmanlara karşı vatanı savunmak amacıyla silahlı mücadele vermek anlamı da vardır” ve “Cihat eden kimseye mücahit denir” ifadeleri yer aldı. MEB, “cihat” için ayrıca “Dini emirleri öğrenip ona göre yaşamak”, “İslamı tebliğ etmek”, “Bir ömür boyu Allah’ın rızasını kazanma gayretinde olmak” tanımlamalarını da kullanarak “silahlı mücadele” ifadelerini yumuşatmak istedi. Kitapçıkta şeriatın emrettiği hükümler ve yasakladığı şeyleri işaret etmek için kullanılan “Emri bi’lmaruf ve nehyi ani’lmünker” kavramı da yer aldı. l ANKARA KÜBRA KÖKLÜ Çorum’da Hitit Üniversitesi ve Atıf Derneği tarafından düzenlenen “İlmi ve İçtimai Yönleri ile İskilipli Mehmed Atıf Efendi” sempozyumunda konuşan AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Cumhuriyetin kuruluş dönemini eleştirerek, “Türk modernleşmesi, dünyadaki en problemli modernleşmedir. Biz modernleşmeyi şekil şartlarından ibaret kabul ettik. Zaten Atıf Hoca’nın başına şapka ile ilgili konudan dolayı böyle bir hadisenin gelmesi de Türk modernleşmesinin ne kadar sakat, ne kadar problemli olduğunun çok açık bir göstergesidir” dedi. İskipli Atıf’ın “şapka karşıtı kitap yazdığı için asıldığı” iddiasında bulunan Kurtulmuş, “O günkü şapka üzerinden konuşulan neyse 28 Şubat’taki başörtüsü yasağı aynı şeydir” ifadesini kullandı. Kurtulmuş’a tepki gösteren tarihçi ve yazar Sinan Meydan, İskilipli Atıf’ın, “şapka karşıtı kitap yazdığı için asıldığı” iddiasının asılsız olduğunu vurgulayarak “‘Yeni Türkiye’ dedikleri yapıya yeni bir tarih yazanlar, tarihi çarptırarak hainleri kahraman, kahramanları hain ilan ediyor. Kuvayi Milliye karşıtı ve Cumhuriyet düşmanı İskilipli Atıf’ı anmalarının nedeni budur” dedi. Meydan, “İskilipli Atıf, şapka karşıtı kitap yazmaktan değil; yazdığı, toplatılması ve satılmaması kararına karşın özellikle isyan çıkan bölgelere gönderip halkı cumhuriyete karşı isyana ve irticaya teşvikten ve başkanı olduğu cemiyetin Milli Mücadele’deki ihanet bildirilerinden yargılandı ve idam edildi. Bu arada olayda bazı din adamları beraat ediyor. Yani, mahkemenin din adamlarını asmak gibi özel bir niyeti yok” diye konuştu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. Hakkı Uyar da İskilipli Atıf ’ın isminin devlet hastanesine verilmesine ve adına sempozyum düzenlemesine tepki gösterek “Bunlara Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlığı üzerinden bakmak yetmez. Çünkü bu isimler Kurtuluş Savaşı’na da karşı çıkmışlardı. Bizim için Kurtuluş Savaşı’ndan yana olmak ya da karşısında olmak turnusol kâğıdıdır. Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan ve eylemsel faaliyette bulunmak açık ve net bir şekilde vatana ihanettir” dedi. Kurtulmuş, Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan hocayı savunmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle