16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO STERLIN FAİZ BORSA 9 13 KASIM 2020 CUMA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.7300 14 kuruş 9.1150 14.2 kuruş 10.2230 29 kuruş 13.91 0.60 puan 1.271 7.47 puan 3141.90 26.13 lira 467.81 6.43 lira Jale Özgentürk YAKIN PLAN [email protected] ‘EKONOMI DENEME YANILMA YÖNTEMIYLE IDARE EDILIYOR’ Oyuncu değişimi “Faiz sebep, enflasyon neticedir...” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan ekonomik dalgalanmanın önüne geçmek için Hazine ve Maliye Bakanı ile Merkez Bankası Başkanı’nı değiştirdi ama piyasa dostu politika uygulayacağını açıklarken bu tezini vurgulamaktan da vazgeçmedi. Oysa ekonomistlere göre uzun süredir devam eden krizin temel nedenlerinden biri bu. Eski Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı, AKP’nin ilk dönem bürokratlarından. Görevde olduğu sürede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz düşerse enflasyon da düşer” teorisine karşı çıkan isimlerden. Bugün o dönemin Ekonomi Bakanı Ali Babacan’la birlikte Deva Partisi’nin kurucularından olan Çanakcı’ya göre, bu tezde ısrar edilmesi ekonomide en büyük risklerden biri olarak gündemde. Çanakcı’ya, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasından sonra bakanlığa Lütfi Elvan, Merkez Bankası Başkanlığı’na da Naci Ağbal’ın getirilmesini nasıl yorumladığını sordum. Şeffaflıktan uzaklaşıldı Çanakcı, öncelikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile başlayan dönemin “yanlış politikalar” sonucu ortaya çıkan bilançosunu şöyle sıralıyor: 4 Büyüme hızı durma noktasında. İşsizlik yüzde 20’lerde, genç işsizliği yüzde 30’un üzerinde. 4 Enflasyon çift haneye oturdu. yetmez Eski Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı’ya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz düşerse enflasyon da düşer” teorisinde ısrar etmesi risk oluşturuyor. Dövizdeki büyük artışın yaşandığı günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın sürpriz bir şekilde istifasının ardından Cmhurbaşkanı Erdoğan, eski bakanlar Naci Ağbal ve Lütfi Elvan’ı yeniden oyuna aldı. Bütçe açığı son 5 yılda 10 kat arttı. 4 Döviz cinsinden iç borçlanma yeniden başladı ve toplam döviz cinsi borcun payı yüzde 56’ya çıktı. 4 Kamu bankaları piyasa gerçeklerinden kopuk biçimde kredi vermeye zorlandı. Özel bankalara da kredi konusunda zorlayıcı uygulamalara gidildi. 4 Politika faizleri yapay bir biçimde baskı altında tutuldu. Enflasyon çift hanede katılaştı. 4 Döviz kurlarını belli bir seviyede tutmak için 130 milyar dolar çar çur edildi. Çanakçı, bu krizin bir sistem krizi olduğunu belirtiyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile kararların hızlanmadığını ekliyor ve yeni sistemin verdiği zararı şöyle özetliyor: “Kuvvetler ayrılığı ciddi biçimde zayıfladı, hukuka, yargıya güven tarihin en düşük seviyesinde. Kurum ve kurallar zayıfladı. Şeffaflıktan uzaklaşıldı. Kamu İhale Kanunu’nda yapılan 190’a yakın değişiklik, artan sayıda kurumun Sayıştay denetiminden muaf tutulması, TÜİK verilerine olan güvensizlik ve benzeri bugün gelinen noktanın sorumlusu.” Türkiye hükümette kadro değişimi ile bu kaostan çıkabilecek mi, soruma ise şu yanıtları veriyor Çanakcı: 4 Yeni Merkez Bankası Başkanı Ağbal da Hazine Bakanı Lütfi Elvan da bizim uzun süredir dikkat çektiğimiz konularda açıklamalar yaptı. Fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm politika araçlarının kararlılıkla kullanılacağına, şeffaflık ve öngörülebilirliğin güçlendirileceğine yönelik sinyaller verdiler. Piyasa dostu bir dönüşüm programı ise en çok vurguladıkları konu oldu. Günü kurtarma programı 4 Sayın Cumhurbaşkanı da paralel noktalara değindi. Ancak son yıllarda para politikasının elini kolunu bağlayan tezinden ise vazgeçmediğini vurguladı. Bu tezde ısrar edilmesi önümüzdeki dönemde para politikasında doğru adımların atılacağı konusunda ciddi kuşku yaratacaktır. 4 Merkez Bankası’nın atacağı adımlar ancak bütüncül bir programın parçası olduğunda kurumsal bağımsızlığı sağlayacak kalıcı adımlarla desteklendiğinde kendilerinden beklenen sonucu verirler. Dünyada finans bol ama Türkiye’den kaçıyor Çanakcı dünyada salgının yarattığı sorunlar olmasına rağmen küresel likiditenin en bol ve en ucuz olduğu dönemden geçildiğini söylüyor. “Türkiye’de ise paramız ciddi biçimde değer yitirmişse, ülkemizden sermaye çıkışı yaşanıyor ve kendi vatandaşlarımız Türk Lirası’ndan uzaklaşıyorsa bunun sebebi ısrarla sürdürülen yanlış politikalar ve buna bağlı olarak ortaya çıkan güven kaybıdır” diyor. “DEVA Partisi olarak biz sorunların çözümünün ancak topyekun bir değişim ile mümkün olabileceğine inanıyoruz” diyen Çanakcı, bunun ana başlıklarını da şöyle sıralıyor: “Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının tam olarak tesis edilmesi. Liyakatin hâkim olduğu bir kamu yönetiminin hayata geçirilmesi. Basiretli para, kur, maliye, borçlanma ve finans politikalarıyla makro ekonomik ve finansal istikrarın kalıcı hale getirilmesi.” İbrahim Çanakcı Daron Acemoğlu 1718 KASIM’DA YAPILACAK Daron Acemoğlu Kalite Kongresi’nde Türkiye’nin kalite yolculuğunda 30’uncu yılına giren Türkiye Kalite Derneği’nin (KALDER) 1718 Kasım’da yapılacak 29’uncu Kalite Kongresi’nin konuğu Ekonomist Daron Acemoğlu olacak. İş, bilim, akademi, sanat dünyasından 40’a yakın ismin katılacağı kongrenin konuşmacıları arasında ünlü ekonomist Daron Acemoğlu da yer alıyor. Kongre bu yıl ilk kez online olarak gerçekleştirilecek. Kongrede küresel fırsatlar ve Türkiye’ye getirdiği jeoekonomik avantajlar tartışılacak. Kongre öncesinde sohbet ettiğimiz KalDer Başkanı Görgün Özdemir, Türkiye’nin ve dünyanın çok özel bir dönemden geçtiğini belirterek “Bu kongre Türkiye için bir fırsat olabilir” dedi. Özdemir, dernek olarak pandemi döneminde şirketlerle 52 online etkinlik yaptıklarını da anlatarak “Böyle dönemlerde şirketler genellikle kabuğuna çekilir ama bizim üye sayımız, özellikle mart ayından sonra hızla arttı. 100 yeni üye geldi. Geçen yıl EFQM kalite modeline yeni kriterler getirmiştik. Yeni model şirketlere önemli avantaj sağladı” dedi. l Ekonomi Servisi LAMBA DAHI YAKILAMIYOR ‘Fatura kabarık zamları geri alın’ CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, elektrik kullanım bedellerine enflasyonun çok üzerinde artış yapılması nedeniyle vatandaşların elektrik lambalarını dahi yakamaz hale geldiğini söyleyerek zam talebinde bulundu. Gürer ayrıca, vatandaşların faturalarına yansıyan kayıpkaçak bedeli, TRT katkı payı gibi bedellerin kaldırılmasını talep etti. l Ekonomi Servisi ‘MERKEZ’IN FONLAMASINA BAĞIMLILIK SÜRDÜRÜLEBILIR DEĞIL’ TBB: Döviz arzı lazım Türkiye Bankalar Birli ekim sonunda 700 milği (TBB) Başkanı Hü yar TL’yi aştığını ve fiseyin Aydın, piyasalar nansmanın önemdaki olumlu seyrin sür li ölçüde çok kısa vamesi için dengeleri boz deli repo yoluyla vemayacak bir döviz arzı ya swap yoluyla Merna ihtiyaç duyulduğuna kez Bankası’ndan sağdikkat çekti. landığını söyledi. ÖzelCEO Club Bankacılık likle swap dahil Merkez Zirvesi’nde konuşan Ay Bankası’nın piyasa fondın, kredilerdeki hızlamasının 550600 millı büyümenin yanında yar TL’ye ulaştığına diksalgının etkisiyle kamu kat çeken Aydın, “Bu, nun borçlanma ihtiyacı sağlıklı ve sürdürülebinın artması çerçevesin lir değil” dedi. Tasarruf de borç çevirme oranı mevduatının sadece yüznın yüzde 100’ün üzede 42’sinin TL cinsinden rine çıkmasının fiolduğunu da aktaran nansman üzerinAydın, “Risk yönetide sınırlı bir basmi açısından bu çok kıya neden olduyüksek bir orandır ğunu vurguladı. ve yönetilmesi koAydın, TL kredilay değil” diye koler ile TL nuştu. mevdul Ekonomi at araServisi sındaki farkın Hüseyin Aydın YURTİÇİ PİYASALAR NE DURUMDA? 1 Dolar 7.7 TL’ye çekildi: Dün, güne yükselişle başlayan döviz kurları, günün ikinci yarısında düşüşe geçti. Dolar/TL 7.70’in altına inerken; Avro/TL 9.08’i gördü. TL dört günde dolar karşısında yüzde 10 değer kazandı. 2 19 Kasım bekleniyor: Yenilenen ekonomi yönetiminin piyasa dostu mesajlarının olumlu karşılandığı yurtiçi piyasalar, gelecek hafta açıklanacak faiz kararı bekliyor. Merkez Bankası’nın (TCMB) Naci Ağbal başkanlığında 19 Kasım’da yapılacak ilk toplantısında, politika faizini 475 baz puan artışla yüzde 15’e yükseltmesi bekleniyor. 3 İstifa, AKP’deki kopuşu önledi: Reuters’ın haberine göre, uzun süredir parti içinde eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak nedeniyle oluştuğu belirtilen huzursuzluk, istifanın ardından yerini yenilenme umutlarına bıraktı. DEVA ve Gelecek Partisi’ne geçmesi beklenen partililere Cumurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “eski saygınlıklarının kazandırılmasıyla” AKP’den kopuşların frenlemesi bekleniyor. 4‘Türkiye’yi sıkıştırmayacağız’: ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden’ın Diplomasi Danışmanı Michael Carpenter, “Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak veya yaptırımlar yoluyla ekonomisini çökertmek arayışında değiliz” dedi. l Ekonomi Servisi Vergi borçlarının yapılandırılması ve istihdam teşvikini içeriyor Torba yasa Meclis’ten çıktı BAŞDENETÇI SEÇILDI Genel Kurul’da, önceki gün Kamu Başdenetçiliği seçimi de yapıldı. Karma Komisyon, Kamu Başdenetçisi adayı olarak Şeref Malkoç, Orhan Göçer ve Murat Dede’yi TBMM Başkanlığı’na bildirmişti. İlk üç oylamada gerekli oyçoğunluğuna erişilemezken, dördüncü oylamada 249 oy olan Şeref Malkoç, yeniden Kamu Başdenetçisi oldu. İşçilerin yoğun tepkisi ile esnek çalışma maddelerinin kapsamdan çıkarıldığı torba teklif, Meclis’te kabul edildi. Teklifte vergi borçlarının yeniden yapılandırması ve istihdam teşviki gibi önemli düzenlemeler yer alıyor. Yasanın getirdiği bazı değişiklikler şöyle: 4 Vergi borçları yapılandırılarak 18 taksitle ödenebilecek. Aidat ödemeleri de yapılandırmaya dahil olacak. Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçiler ile kredi kullanan orman köylüleri de düzenlemeden yararlanacak. 4 Cumhurbaşkanı, kısa çalışma ödeneği uygulama süresini 30 Haziran 2021’e kadar uzatma yetkisine sahip olacak. 4 Sigortasız işçi çalıştıran işverenler idari para cezası uygulanmayacak. 4 Yurtdışında bulunan kayıt dışı para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların vergi dairelerine bildirilmesi sonucu vergi incelemesi yapılmayacak. l ANKARA 16 milyar doz aşı? Kime, ne kadar, ne zaman, kaça? Yıl 2018.. Berlin’de enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının katıldığı uluslararası bir konferans. Sırası gelen konuşmacı ayağa kalkar ve kendine güvenli bir şekilde şirketinin RNA teknolojisini kullanarak olası küresel pandemi durumunda hızla aşı geliştirebileceğini söyler. Bu, son derece cesur bir iddiadır. Üzerinde fazla da durulmaz. O zamanlar Prof.Dr. Uğur Şahin ve eşi Dr. Özlem Türeci’nin birlikte kurdukları BioNTech şirketi Avrupa biyoteknoloji girişimlerinin küçük dünyası dışında çok az biliniyordu. BioNTech, ağırlıklı olarak kanser tedavilerine odaklanıyordu ve pazara daha bir ürün getirmemişti. Covid19 ise henüz ufukta bile görünmüyordu. Bugün tüm dünya Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin başarısına ve geliştirdikleri aşıya kilitlendi. Çünkü herkes iki yaşamsal sorunla boğuşuyor: Biri ekonomik kriz, diğeri pandemi. Kol kola girmişler kırıp geçiyorlar. Bizim gibi her iki sorunun da doğru yönetilemediği ülkelerde ise işler iyice sarpa sarıyor. Aşı tek kurtarıcı yol. Eğer kitlesel olarak kullanım başlayabilirse ekonomiler de belini doğrultabilecek. İşsizlik bir nebze olsun dizginlenebilecek. İnsanlar çoluğuma çocuğuma bulaştırırım korkusu yaşamadan işlerine gidebilecek; sağlık çalışanları rahat nefes alabilecek. Bu yüzden en büyük yarış etkin ve yan etkisi olmayan bir koronavirüs aşısı geliştirmede. Dönelim Şahin ve Türeci’nin BioNtech’ine.. BioNTech ve Pfizer’in ortak açıklamasında, Covid19’a karşı BNT162b1 adlı aşı adayının yüzde 90’dan fazla etkili olduğu belirtildi. Aşı adayının 6 ülkede 43 bin 538 kişi üzerinde test edildiği, denemelerde şimdiye kadar ciddi bir güvenlik endişesi ortaya çıkmadığı vurgulandı. Aşının denendiği ülkeler arasında Türkiye de var. Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil önceki gün katıldığı bir televizyon programında dikkate getirdi, “BioNTech bir Alman şirketi, kurucuları iki Türk bilim insanı, Pfizer Amerikan şirketi, başında bir Yunan veteriner. Bilimin evrensel ve birleştirici gücünü gösteren ve ırk, din, dil, ulus ayrımlarının ötesinde nasıl ortak bir amaç için çalıştığını ortaya koyan, müthiş bir örnek. Ayrıca endüstride de önemli bir örnek” diyerek. Morgan Stanley’in yaptığı analize göre Pfizer ve BioNTech, gelecek yıl Covid19 doz aşının satışından yaklaşık 13 milyar dolar gelir elde edebilir. Rakam büyük değil mi? Peş peşe devreye girecek daha 67 şirket var. Bunlar son derece sevindirici gelişmeler. Çünkü 16 milyar doz aşıdan bahsediyoruz. Pfizer ve BioNTech’in ürettiği aşı 21 gün arayla 2 doz olarak uygulanmalı. Diğer aşı çalışmalarında tek dozluk aşılar da var tabii. Ülkeler sırada aşı için. Ön anlaşmalar çoktan yapıldı. Pfizer ABD’de 3 Avrupa’da 2 üretim tesisinde aşı üretimine başladı bile. Yıl sonuna kadar 50 milyon doz, bir sonraki yıl 1 milyar doz. O zaman sıralamaya başlayalım soruları... Çünkü belli ki parası olan düdüğü çalacak. Kimlere öncelik verilmeli? Yoksul ülkeler ne yapacak? Adil erişim için uluslararası kurallar konulmaya çalışılıyor ama fazla takan yok. Çocuk felcine patent almayan müthiş adam Hiç lafı bile edilmiyor oysa bundan 50 yıl önce insanlığa çon önemli bir katkı yapmış bir bilim insanını hatırlamakta yarar var: Dr. Jonas Salk. Dünyadan çocuk felcini silen adam. Salk, yoksul bir göçmen ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası bir tekstil işçisiydi. 1939 yılında tıp eğitimini tamamladı. II. Dünya Savaşı boyunca ABD kuvvetleri için grip aşısı geliştirmeye çalıştı. O dönemde tüm dünyayı çocuk felci kırıp geçiriyordu. 1947 yılında Pittsburgh Üniversitesi’nde görevli olan Salk, grip aşısı çalışmasındaki bulgularını, çocuk felci için geliştirdiği bir aşının çalışmalarıyla birleştirdi. Çocuk felci virüsü, virüse yakalananlarının yüzde 5’i ile yüzde 10’u arasında ölümcül etki gösteriyordu. Diğerlerini ise sakat bırakıyor ya da kol ve bacaklarda işlev yetersizliğine yol açıyordu. 1952 yılında çocuk felci ile ilgili korkunç sonuçlar ortaya çıktı. Sadece o yıl ABD’de 3 bin çocuk bu hastalık nedeniyle öldü, 55 bin çocuk da sakat kaldı. O dönemdeki yaygın görüş, ölü virüsler ile aşı üretilemeyeceği yönündeydi. Ancak Salk, pek çok bilim insanının görüşlerinin aksi yönünde, ölü bir virüs aşısı üzerinde çalışıyordu. 1952 yılında formoldehid kullanarak virüsü etkisizleştirmeyi ve geliştirdiği aşı sayesinde virüsü taşıyan kişilerin çocuk felci virüsüne bağışıklık kazanmasını sağladı. Aşı, önceleri maymunlar üzerinde denendikten sonra 12 Nisan 1955’te güvenli ve etkili olduğu açıklandı ve hastalar üzerinde uygulanmaya başlandı. Salk, aşıyı ailesi, çalışanları, diğer gönüllüler ve kendisi üzerinde de kullandı. 1969 yılına gelindiğinde ABD’de hastalıktan hiç kimsenin ölmediği rapor edildi. Bu, tıp tarihinin en büyük zaferlerinden biriydi. Salk, çocuk felci salgınının doruk noktasında olduğu sırada bulduğu aşıya patent almayı reddederek 7 milyar doları elinin tersiyle bir kenara itti ve bu sayede aşının son sürat seri üretime girmesini sağlayarak milyonlarca çocuğu sakat kalmaktan kurtardı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle