22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SÖYLEŞİ 9 19 EKİM 2020 PAZARTESİ NEDEN PROF. DR. ERSİN KALAYCIOĞLU? 1973 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun oldu, ABD’de Iowa Üniversitesi’nde siyaset bilimi bölümüne devam ederek yüksek lisans ve doktora programını tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat ve Siyasal Bilimler fakülteleriyle, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. 20042007 yılları arasında ise Işık Üniversitesi’nin rektörlüğü görevini yürüttü. Halen Sabancı Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan siyaset bilimi profesörü, “Siyasal Katılma ve Seçmen Davranışı”, “Değerler Araştırması”, “Milliyetçilik” gibi birçok araştırmada yer aldı. HDP’li Ayhan Bilgen’in açıklamaları, ardından yeniden başlayan “parti kapatılacak” iddiaları gün yüzüne çıkınca, tüm bunlarla birlikte Millet İttifakı’nın geleceğini de konuşmak gerekti, Prof. Kalaycıoğlu ile buluştuk. Çok partili hayatın sonuna geldik 2017 referandumuyla birlikte Türkiye, demokrasiyle bağlantısını tamamen koparmıştır. Hükümetin nerede bittiği, devletin nerede başladığı, oradaki sınır bulanıklaşıyor. Devlet ve hükümet ilişkisinin muğlaklaşması, sınırın yok oluşu, devlet aygıtlarının parti aygıtına dönüşmesi, onunla birlikte anayasal takıyyenin gelişmesi, kurumsal yapıların ciddi erozyona uğraması ya da ortadan kaldırılmasını beraberinde getiriyor. Seçim araştırmalarında halka sormuştuk, “Hiç oy vermeyeceğiniz parti hangisi” diye... Neredeyse 3’te 1 HDP diyor. Onun için partilerin beraber çalışıyor izlenimi vermeleri kendi seçmenlerine kolay anlatılamayacak bir durum. Gerek AKP, gerek MHP, HDP ve İYİ Parti arasındaki ideolojik farklılıkları olabildiğince gün yüzüne çıkarıp seçmenin gözüne sokmak suretiyle orada bir tesanütün olmamasını sağlamak peşinde. İYİ Parti bloktan çıksın, MHP ile birleşsin istiyorlar. n Önce, Kars Belediyesi Eşbaşkanlığı görevinden uzaklaştırılarak tutuklanan Ayhan Bilgen, ardından eski HDP milletvekili Altan Tan’ın açıklamaları gündeme geldi. İkisi de HDP için yeni bir döneme girilmesi çağrısı yaptı. Bu çağrıyı zamanlaması bakımından değerlendirir misiniz? Şu anda herkes arayış içinde. Bütün bu yapılanlar, bu arayış döneminin getirdikleri. Arayışın ortaya çıkması, özellikle 2017 referandumundan sonra gelişen koşullarla belirlendi. n Arayıştan kastınız? 2017 referandumuyla birlikte Türkiye demokrasiyle bağlantısını tamamen koparmıştır. Böyle bir ortamda partiler ne anlama geliyor, seçim ne anlama geliyor, demokrasi ne anlama geliyor? Aynı zamanda Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarda sivil toplum ne anlama geliyor? Dikkat edilmeyen husus şu: 2017’deki referandumda oylanan anayaMUHAFAZAKÂR sa değişiklikleri, anayasanın geri kalan maddelerinin çalışmasına imkân vermeyecek durumda. Dolayısıyla bizde bir tutarsızlıklar manzumesi olarak anayaKÜRT OYLARI sa var. Anayasanın bir kısmını uyguladığınızda diğer kısmını uygulama şansınız yok. Örneğin parti başkanı olan bir cumhurbaşkanı aynı zamanda anan AKP, Kürt seçmeni yeniden kazanabilir mi? Refah Partisi’nden beri söylenen “Orada çok mütedeyyin bir kitle var. O kitle biyasanın 103. maddesine göre tarafsız. ze oy verir. Biz o kitlenin demokratik süreBu mümkün değil. Dolayısıyla bu maddelerden biri sürekli ihlal edilecek demektir. Böyle bir sonuç ortaya çıktığı zaman, anayasa büyük ölçüde anlamını yitiriyor. Bu değişime siyaset biliminde ce katılarak milli bütünlüğe katkıda bulunmasını sağlarız” savı vardı. 2015’e kadar Kürt seçmenin 3’te 2’sine hitap ediyordu. Ama 2015’ten itibaren bu denge döndü. 6 milyon civarında seçmen HDP’ye oy veriyor. “anayasa takıyyesi” diyoruz. Ortada bir anayasa var, ama yok... n Son röportajımızda Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Anayasal değil, anayasalı devlet” olduk dedi... Bu tür özelliklere sahip rejimlerde n ‘Herkes arayışta’ dediniz, bununla bağlantısı? Bu gelişmelerin tamamı Türkiye’nin anayasasının daha önceki maddelerinde yazan, önceden alışkın olduğumuz çok partili hayatın sonuna geldiğimizi gösteanayasanın etkin ve bağlayıcı olma özel riyor. Çünkü iktidarın değişmesi duruliği geri plana atıldığı vakit, bunun orta munda dahi, ki böyle bir rejimde iktidar ya çıkardığı boşluğu keyfi şekilde hare kolay değişmiyor kamu bürokrasisinin ket eden yürütme dolduruyor. Kişiselleş nasıl tepki vereceği ve nasıl yönetilecemiş, keyfileşmiş yürütme... O zaman bu ğini bilmiyoruz. Bu rejimlerde karar alyürütmenin yapısı itibarıyla hükümetin ma zorlaşıyor. O mekanizma kişiselleşinerede bittiği, devletin neyor. Kamu bürokrasisi polirede başladığı, oradaki sınır bulanıklaşıyor. Bir parti devletimsi görüntü or“Biz halka tika üretmiyor, onun yerine günün koşullarına göre kadayanıyoruz, rar alarak yola devam editaya çıkıyor. Devlet ve hükümet ilişkisinin muğlaklaşması, sınırın yok oluşu, devlet aygıtlarının parti halkla aramızda olan Meclis, mahkeme, yor. Muhalefet, hiç olmadığı ya da küçük olduğu veya kale alınmadığı için alınan kararların düzgün olup olaygıtına dönüşmesi, onun medya, basın vb. madığı hiçbir zaman anlaşıla birlikte anayasal takıyyenin gelişmesi, kurumsal yapıların ciddi erozyona uğraması ya da ortadan kurumları kabul etmiyor, doğrudan halkla ilişki içinde lamıyor. Bir karar istikrarsızlığı yaşanıyor. Saydıklarımın hepsine sahip olan rejime siyaset sosyolojisinkaldırılmasını beraberinde yönetmek istiyoruz. de “sultanizm” deniyor. getiriyor. Kamu bürokrasisi 40 yıllık kariyerlerdir. Devlette sürekliliği sağlar. Anayasayı, hesap vermeyi kabul n Ve bu tablo içinde muhalefetin bir değeri olmadığını düşünüyorsunuz... BBC’de “Yes Minister” di etmiyoruz. Halk Yok ve giderek de azalma ye bir dizi vardı. Müsteşar olan kişi, “Bakanlar 10 ayda bir değişiyor, ben 35 yıldır buradayım” diyor. Devamlılığı İngiliz demokbizi seçiyor. Biz meşruyuz” demeye getiriyorlar. durumunda. Bu yapıda seçim olabilir ama demokratik seçim olamaz. Demokratik olabilmesi için herkesin özgürce fikrini berasisinde sağlayan kamu yan edebiliyor olması labürokrasisinin o yapısı ve zım. Muhalefetin özgürparlamento ve hükümetle olan bağı; ül ce seçim kampanyası yapabiliyor olmakemizde bu ilişkiler siyasi partinin kont sı lazım. Ne 2017 halkoylaması ne de rolü altına alındı. Partizan bürokrasi bu 2018’deki seçimler demokratik seçim ildurumda ortaya çıkmasa bile büyük öl kelerine uygundu. Seçimlerin dürüstçüde güçlendi. lüğünü karşılaştıran araştırmalar var; RADİKALLİKLERİ TÖRPÜLENİYOR n Kürt oyları yeni partilere kayar mı? Baraj sorunu olduğu sürece zor. Baraj kalkarsa olabilir. Barajı kaldırmak bu tür farklılıkların oy temin etmesine daha fazla imkân sağlayacaktır. Bu yolla temsili geliştirmiş olursunuz. Bu durumda siyasal partilerden ayrılanlar daha ideolojik düşünen ve belki daha radikaller olacaktır. Bu partilerin belli bir süre siyasi hayatta kalmak suretiyle radikallikleri törpüleniyor. bunlardan PEI çok kullanılıyor. Türkiye, seçimlerin dürüstlüğü sıralamasında 2018 yılında dünyada 123. sırada ve seçimli otokrasi olarak sayılıyor. Yıpranan kurumlardan biri de Yüksek Seçim Kurulu’ydu. Seçim tarihimizde 16 Nisan 2017 halkoylamasında olduğu gibi 5 bin sandıkta pusulaların mühürlenmesinin unutulması gibi bir şey hiç yaşanmamıştı. Bunları gören muhalefet nasıl tekrar çok partili, demokratik bir yapıya dönebiliriz diye sorguluyor. n Ancak Bilgen ve Tan’ın açıklamaları daha çok içeriden, terör örgütü PKK ile ilişkiye dair bir eleştiriydi... Uzun zamandır eleştiriliyor zaten. n HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan “Artık kimse kapalı kapılar ardında HDP ile ittifak görüşmeleri yapmayacak, yapamayacak” dedi... Bilgen de “Hiçbir parti HDP ile açık ittifak yapmayı göze alamamaktadır. Hem müdahaleden şikâyet edip hem Kandil ve İmralı için pozisyon belirlemeye kalkmak kendi pozisyonunun gereğini yapmamakla ilgili bir handikaptır” sözüyle Buldan’ın talebinin neden hayata geçirilemediğini “içeriden” bir ses olarak mı dillendirdi? Konuşmada, demokrasinin güçlendirilmesi suretiyle kendilerinin sorun gördüğü özellikle ayrımcılık üzerinden değişikliklerin teminini vurgulayan bir kısmının olması gayet doğal. Bunu ben siyasal katılma yanlısı bir açıklama olarak okudum. Buradaki asıl mesele şu: Türkiye’nin tekrar çok partili, demokratik bir rejime dönmesi söz konusuysa bunun için geniş bir mutabakat gerekiyor. Biz yirmi yıldır yaptığımız seçim araştırmalarında bir saptama yaptık. AKP ve MHP en sağdaki iki parti olarak taya çıkarmak... n Seçim araştırmalarında halka “Hiç oy vermeyeceğiniz parti hangisi” diye sormuştunuz... Evet ve neredeyse 3’te 1 HDP diyor. Onun için partilerin beraber çalışıyor izlenimi vermeleri, kendi seçmenlerine kolay anlatılamayacak bir durum. İktidar, muhalefet blokunu burada bir açmazla karşı karşıya bırakmak istiyor. Bu kadar çapraşık ilişki içinde bulunan bir bloku bir arada tutmak fevkalade zor. İktidar, kendilerinin iktidarını güçlendirmek için buradaki zorlukları artıracak politikalar izlemeye çalışıyor. n Tüm anlattıklarınızla birleştirildiğinde Bilgen’in çıkışı zamanlama olarak iktidarın ekmeğine yağ sürmedi mi? Bakın, HDP, dışlandığı takdirde belki yüzde 10’u tutturmakta zorlanacak. Bunu içeriden bir uyarı olarak da alabiliriz. Ayrıca HDP üzerinde çok uzun zamandır yapılan bir eleştiri de Türkiye’nin partisi olmamak. Bunun güçlü şekilde gösteMİLLİ SİYASETİN rilmesini sağlayacak şekilde hareket etmeleri bekleniyor. UNSURU OLMAK n Bilgen de “HDP tersine Türkiyelileşme yaşıyor” dedi. Siyaset bilimci n HDP’nin radikalliği törpülendi mi? Daha demokratik bir söylem içinde. Daha Türkiye’nin partisi olmak, demokrasi içinde kalma, siyasal katılma, milli siyasetin unsuru olarak katılır mısınız? Şimdi göreceğiz nereye doğru gitmekte olduklarını. Geldikleri aşamada olabildiğince seçmendeki görüntüolmak demektir. Buna doğru dönmeye çalı lerini bozacak bir şekilde propagandaşan bir parti görüntüsü veriyor. Bunun önünü kesmeye, “Sen öyle değilsin, sen aslında PKK’sin, milli siyaseti bozmaya çalışıyorsun” imajı yaratmaya çalışıyorlar ki yukarıda anlattığımız gelişmeler gerçekleşsin. ya muhatap oldular. Özellikle hükümet medyasından geliyor bu, çünkü hükümetteki partilerin burada gösterdikleri performans da pek iç açıcı değil. İktidar, Öcalan’dan gelen mektup, Osman Öcalan’ın televizyona çıkarılması gigözüküyor. Dolayısıyla iktidarda bulunan AKPMHP ve belki BBP gibi partiler dışında kalan geniş bir parti yelpazesinin ki bu solun tamamı, artı merkez, artı orta sağı içerecek durumda tekrar demokrasiyi inşa etmek için bir araya gelip geniş bir yelpaze içinde çalışmalı. Bu yelpazede beş benzemez var. Demokrabi birtakım jestlerle buradaki seçmenden 2019 yerel seçimlerinde oy devşirmeye kalkıştı, yani doğrudan PKK’yi kullanıyorlar, ama bu seçmenleri nezdinde herhangi bir şekilde sorun teşkil etmiyor. Medyada aşırı sağ teflon bir propaganda var. Öte yandan Kılıçdaroğlu, PKK tarafından kurşun sıkılmış tek tik bir seçimde bunlar bir ittifak oluştu parti lideri. Buna rağmen kolaylıkla rup bir arada hareket edemezler, gerek Kılıçdaroğlu’nun PKK ile temasta oldude yoktur. Ama bugün Kılıçdaroğlu’nun ğunu söyleyebiliyorlar ve bu propaganda son konuşmasında belirttiği gibi, Türki tabanlarında karşılık buluyor. ye demokrasi cephesi ile n Bilgen’in, “HDP kendi otoriterlik cephesi arasında bir yarışa giriyor. Bir tür Türkiye’nin yeSeçim ancak özgürlükler pozisyonunu kişisel kapris ve hesaplarla sabote edilmeyecek netlikte tarif ederse, niden çok partili sisteme geçmesi referandumu yapılacak. Geniş bir kitleye gereksinim var ve bunun ortamında, muhalefetin de eşit şartlarda Türkiye siyasetindeki anahtar rolü hem iktidarla hem muhalefetle ilişkilerini yeniden şekillendirecek 3. yol içinde yüzde 10 oyu aşan HDP’nin de bulunması gerekli. Aksi halde bu sonuca ulaşmanız mümkün belki ama çok zor. Dolayıyarışabildiği bir kampanyayla, basının özgür olduğu durumda zemini geliştirecektir” sözlerini nasıl okursunuz? Bu mümkün mü acaba? Siyasette herkesin aynı şeyi anlayabileceği bir şey üretsıyla aşırı sağda olmayan partilerden herhangi birisini tamamen dışarıda bırakarak yarışmak mümkün değil. HDP’nin dedemokratiktir. Yoksa bütün otoriter rejimler meşruiyetlerini mek mümkün mü? Demogojiye çok açık. Pek mümkün değil. Burada sadece söyleme bakılmıyor, aynı zamanda davranışa da bamokrasi dışı, sultanist bir yapıda çalışmasının tercih edilmediği, 2015 seçimlerinden itibaren vurguhalkın oyuna dayadıklarını ilan ediyorlar; Kuzey kılıyor. Bunların akrabalık ilişkileri var. Akrabalarından biri öldü ya da öldürüldüğü takdirde cenazesilandı. Dolayısıyla, iktida Kore’de bile... rın gözünden bakıldığında ne gittiği zaman “Senin söylemin nerede, davra“HDP ile diğer muhalefet nışın nerede!” diyerek “Bu partilerinin çalışmasını engellemek için PKK partisidir” diyerek propaganda yapne yapmak gerekir” sorusu anlam kaza mak son derece kolay hale geliyor. Sadenıyor. HDP’nin terör örgütünün vitrini ce söylemle giderebilme imkânları çok olduğunu göstermek ve onunla birlikte sınırlı. Edimleriyle de gösterebilmeleri bulunmanın meşruiyeti zedelediğini or gerekiyor. İYİ PARTI, MHP ILE BIRLEŞSIN ISTIYORLAR n HDP’yi kapatma girişimi bekliyor musunuz? Hiçbir önemi yok. Bu partiler çok kapatıldı, yenisi kuruldu. Orada bir seçmen kitlesi var. O seçmen kitlesinin belli duyarlılıkları var. Bu seçmen kitlesinin Türkiye’nin ulusal siyasetinin önemli bir parçası olarak demokraside var olup olmayacağı temel sorunumuz. Bu kitleyi demokrasiden dışlarsanız Türkiye’nin milli birliğini güçlendirmiş olmazsınız; çünkü demokrasi, siyasal katılma ve temsille ulusal birlik temin eden temel araçlardan birisidir. n Asıl hedef İYİ Parti’yi Millet İttifakı’ndan koparmak mı? Gerek AKP, gerek MHP, HDP ve İYİ Parti arasındaki ideolojik farklılıkları olabildiğince gün yüzüne çıkarıp seçmenin gözüne sokmak suretiyle orada bir tesanütün olmamasını sağlamak peşinde. İYİ Parti bloktan çıksın, MHP ile birleşsin istiyorlar. Mesele şu: MHP, “HDP bizim için yoktur” dedi. 2015 Haziranı’ndan itibaren bulunmadığını söyledi. Gelelim davranışa: 2018’den itibaren Meclis’te yapılan oylamalarda MHP ile HDP aynı yönde oy kullandı pek çok kez. Andımız oylamasına bakalım. MHP, andımıza sahip mi çıktı, hayır! HDP hayır dedi, MHP çekimser. Çekimser, hayır demektir. Sayarsanız bunları, 1718 oylamada aynı yönde oy verdiklerini görüyorsunuz. n Bunu nasıl yorumlamalı? MHP bile HDP ile aynı düşünüp hareket edebilen bir parti. İYİ Parti niye yapmasın o zaman?.. İktidar, bu tutarsızlıkların herhangi bir şekilde kendilerine fatura edilmediği kanısında. n Ediliyor mu? 23 Haziran 2019’daki tekrar seçimde tutmadığını gördük. Ne kadar tutar onu da bilmiyorum. Hele bugünün koşullarında... Türkiye anayasa krizi, onun yarattığı siyasi kriz, iktisadi kriz, kamu sağlığı politikası krizi gibi çeşitli krizleri yaşar ve ağır biçimde etkilenirken işe yarayacak mı bilmiyorum. Bu, seçmenin değişim talebiyle ilgili. Muhalefet bu değişim talebine yanıt verirse etkili olacağını düşünüyorum. Muhalefetin mesela, iktidar partisinin doğrudan PKK’nin lideriyle çeşitli ortak seçim kampanyası girişimlerinde bulunabildiğini sonra da dönüp onu telin ettiğini iyi anlatması önemliymiş gibi duruyor. İktidar partilerinin tutarsızlıkları çok sayıda ve pek müthiş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle