21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 19 EKİM 2020 PAZARTESİ 210/1 2 0 320/1 9 0 210/1 6 0 220/1 3 0 220/1 2 0 220/6 0 200/3 0 190/90 280/1 6 0 280/1 4 0 240/1 1 0 250/1 5 0 110/6 0 290/2 1 0 140/7 0 80/1 2 0 150/5 0 230/7 0 140/7 0 190/1 1 0 160/8 0 200/1 3 0 KÖYÜN KADINLARI ŞANTIYE ALANINA FIDAN DIKTI Taş değil ağaç CEMİL CİĞERİM Samsun’un Kavak ilçesinde Büyükşehir Belediyesi’nin yapımına başladığı taş ocağına tepkiler sürüyor. Millet İttifakı ilçe başkanları köylülerle birlikte şantiye alanında açıklama yaptı. Köy kadınları şantiye alanına ağaç fidanı dikti. Yapılan ortak açıklamada, ÇED raporu alınmadan başlatılan ve bölgede doğada katliamına neden olan taş ocağının 5 köyü yok edeceği vurgulandı. Açıklamada Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e projeden vazgeçerek katliama son vermesi çağrısında bulunuldu. İYİ Parti Kadın Politikaları İl Başkan Yardımcısı Saydam Bayram, “Bekdemir Köyü’nde iş makinelerini yoldan geçirmek için vatandaşların ağaçlarını kesen, tapulu arazilerini gasp eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu taşı çıkaracak şirketin sahibi AKP Kavak İlçe Başkanı. Taşı kullanacak olan AKP Samsun Büyükşehir Belediyesi. Göz yuman ise AKP Kavak Belediyesi. ÇED yok, vatandaşa sormak yok, ruhsat gösteren yok, arazi sit alanına giriyor ama bu adamlar ‘ben yaptım oldu’ diyor. Olmuyor, olmayacak, oldurmayacağız” dedi. l SAMSUN ‘Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz’ Samsun’daki Çarşamba Ovası’nda yapımı hızla süren biyokütle yakıtlı enerji santralında buhar salınımına da başlandı. Kazan temizleme çalışmalarında çıkan yüksek ses ve buhara yurttaşlar tepki gösterdi. Santral kapısına “özür” pankartı asıldı. Bunun üzerine santral kapısına “Tesisimizde kazan temizleme işlemine başlanmış olup, bir hafta süreyle temizlik devam edecektir. Bu sırada geçici süreli bir gürültü yaşanacak olup, şimdiden kıymetli Çarşamba halkından özür diler, anlayışınız için teşekkür ederiz. Saygılarımızla. Not: Yapılan işlemin doğaya ve çevreye zararı bulunmayıp, havaya salınacak olan temiz su buharıdır” yazılı pankart asıldı. Santral hakkında açılan davalar hâlâ sürüyor. 18 EKİM PAZAR 101 BIN 403 1815 12 MILYON 408 BIN 312 9 BIN 296 % 5.9 72 1504 347 BIN 493 1427 304 BIN 3 ÖLDÜRÜP INTIHAR ETTI İstanbul Esenler otogar bağlantı yolunda Mehmet A. (18) ile Hazal T. (19) arasında tartışma çıktı. Mehmet A. tabanca ile Hazal T.’ye ateş açtı. Başından ağır yaralanan Hazal T. kanlar içinde yere yığılırken Mehmet A. da aynı tabanca ile intihar etti. Hazal T. hastanede yapılan tüm müdahalelere karşın hayatını kaybetti. Başına ateş eden Mehmet A.’nın da olay yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. l DHA TTB: Bir günde beş sağlık çalışanı öldü Koronavirüs nedeniyle son 24 saatte ikisi doktor, beş sağlık çalışanı yaşamını yitirdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bir günde 5 sağlık çalışanını Covid19 nedeniyle yitirdik, #Yönetemiyorsunuz #Tükeniyoruz #Ölüyoruz. Ölümlere alışmak istemiyoruz” denildi. TTB’nin paylaşımında Dr. Salih Kanlı, Dr. Turan Yıldırım, Ferhat Gencer, Harun Dönmez ve Yasemin Çolak’ın yaşamlarını yiitirdikleri kaydedildi. l Haber Merkezi Çanakkale’deki iki okulda koronavirüs iddiası Karantina zili çaldı Çanakkale’deki Hüseyin Akif Terzioğlu ortaokulu’nda, sekizinci sınıf öğrencisi olan ikiz kardeşlerde koronavirüs tespit edildi. Testler pozitif çıkınca 27 Ekim tarihine kadar, sınıf arkadaşı olan 16 öğrencinin karantina uygulaması kapsamında evlerinde izolasyona alındığı öğrenildi. Kent merkezindeki Barbaros Hayrettin Paşa İlkokulu’nda öğrenim gören bir öğrencinin de anne ve babasının virüse yakalandığının anlaşılmasının ardından yapılan testi pozitif çıktı. Öğrenci ile birlikte sınıf öğretmeni ve 13 sınıf arkadaşının evlerinde karantinaya alındığı öğrenildi. ‘Kapatılmalı’ Gazeteduvar’da yer alan habere göre, Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Yasin Hacımusalar, “Bu, sadece ilimizin değil, ülkemizin genel bir sorunu. Pozitif vaka çıkan okulların tamamen süresiz olarak kapatılması gerekmektedir. Yüz yüze eğitime geçilmesi temel hedef olmalı ancak bilimsel veriler esas alınmalı, salgınla etkin mücadele edilmeli, gerekli ve yeterli önlemler alınmalıdır. Okullar, derslikler tamamen hazır hale getirilmelidir. Tüm okullarda ve kurumlarda temizlik görevlisi, sağlık görevlisi istihdamı gerçekleştirilmeli” dedi. l Haber Merkezi seçkinler”ce yayıldığının da altını çiziyor: “1950’den sonra geçilen demokratik sistemde seçDevlet hastalığa menlerinin çoğunluğunun muhafazakâr olduğu bir yapıda ‘radikal laik seçkinler’ yapıteslim mi oldu? sı ve anlayışı karşılık bulmuyordu. Sivil siyaset ve toplum üzerindeki vesayeti sürdürebilmek Nasıl bu noktaya geldik? Nasıl oldu da günlerce tarikatları tartışıp da “devlette cemaat yok” diyerek defterin kapatılmasına için vatandaşların geneline hitap edecek ‘Gladio’ tarzı yapılarca devşirilmiş muhafazakâr seçkinlere ihtiyaç duyuldu”. müsaade ettik. Belki de hastalığı, hastalığı yaratanla tedavi etmeye Sadece terör çalışmanın cezasını çekiyoruz. Ağrı kesici ile yatışırken, tümör göğsümüzde büyümeye devam ediyor. Önümde bir rapor duruyor. Tartıştığımız sorulara devlet aklının yanıt arayışını anlatıyor. Şöyle anlatayım: 15 Temmuz’un ardından polis teşkilatı da “nerede hata yaptık”ın peşine düştü. Öyle ya FETÖ’nün yıllardır en örgütlü olduğu kurum, polis teşkilatıydı. Nitekim açıklanan rakamlara göre en fazla ihraç, açık ara poliste gerçekleşmişti. örgütüne indirgeme Daha da önemlisi, aralarında FETÖ iddianamelerini yazan savcıların da olduğu devlet bürokrasisi, bugün birilerinin söylediğinin aksine, FETÖ’nün dini cemaat boyutuna değinilmiyor olmasını da bir zaaf olarak tarif ediyor: “15 Temmuz sonrası yapılan açıklamalara, itirafçıların vermiş oldukları bilgilere bakıldığında hiçbir kritik bilginin ifade edilmediği ve konunun magazinel bir boyuta çekildiği görülmektedir. Ayrıca bu yapıDevletin FETÖ raporu Yıl 2017, 15 Temmuz travması henüz çok tazeyken, Erdoğan, Polis Akademisi’nin mezuniyet töreninde kürsüye çıkmış, “Devletin içinde hiçbir kişinin, ekibin venın ısrarla ve bilinçli olarak özellikle dini boyutuna değinilmeden sadece terör örgütü boyutuna indirgeme eğilimi belirmektedir. (…) FETÖ’nün kırk yıllık geçmişine baktığımızda örgütlenmesini gerçekleştirme ve kendini meşruya grubun paralel bir yapılanma laştırma konusunda en çok dini deya gitmesine izin veremeyiz” de ğerleri kullandığı ve kendisine dini mişti. Haliyle herkes “FETÖ sonbir cemaat görüntüsü vermeye çarasındakileri” konuşmaya başlamıştı. İşte bu şartlar altında aylışmıştır.” nı yıl (2017) Polis Akademisi bir çalıştay düzenledi. Akademi Başkanı Yılmaz Çolak’ın yönettiği çalıştaya kritik noktalarda bulunan savcı, hâkim, bürokrat, akademisyen hatta Cumhurbaşkanlığı’ndan 21 isim katıldı. Çalıştayın bitiminde Polis Akademisi yayınlarından “Yeni Nesil Terör: FETÖ’nün Analizi” adlı rapor çıktı. İçeriğinin iktidarın politik perspektifinin izlerini taşıması nedeniyle eleştirebileceğimiz rapor, en azından devletin gözünden neyin nasıl olmaması gerektiğini analiz ediyordu. Asıl önemlisi, “FETÖ” kavramının unutturduğu bir olguyu, Fethullahçılığın bir “dini cemaat” görüntüsünde olduğu gerçeğini henüz başlangıcında hatırlatıyordu: “FETÖ’nün kırk yıllık geçmişine bakıldığında örgütlenmesini gerçekleştirmede ve kendini meşrulaştırmada en çok dini değerleri kullandığı ve kendisine dini bir cemaat görüntüsü vermeye çalıştığı anlaşılmaktadır. (…) FETÖ elebaşının da tasavvufi kavram ve deFETÖ’nün yerine göz dikenler Peki, diğer cemaatler? Polis Akademisi Raporu’na göre, diğer cemaatlerin durumu da kimilerinin söylediği gibi “sivil toplum örgütü” şeklinde değil: “Bu toplulukların sivil toplum kuruluşları gibi faaliyet göstermeleri beklenmiş, ancak bu yapılar sivil toplum örgütlenmesi niteliğinde de kalamamıştır. Dolayısıyla ilgili alanlarda devletin denetimi büyük önem arz etmektedir.” Üstelik bizzat devlet raporunun kendisi bir çözüm perspektifi ortaya koyarken, FETÖ’den sonra devlet içindeki boşluğa göz diken cemaatlere açıkça işaret ediyor: “Dini örgütlenmelerin dini sahada tutularak bunların bürokraside yapılanmalarının önüne geçilmelidir. Bürokrasi FETÖ’den boşalan yerlere göz diken ve devlet içerisinde örgütlenme gayretinde olan başka gruplara da kesinlikle göz yumulmamalıdır.” ğerleri kullanmak suretiyle bu gücünü pekiştirdiği görülmektedir.” Krizin kaynağı belli Daha da önemlisi, rapor dikkatli Nurculuk içinde yeşerdi bir gözle okunduğunda iktidar parDevletin resmi raporuna göre, “FETÖ” denilen olgu, yıllardır Nurculuk içinde büyüyüp serpilmiş tarikat yapısından başka bir şey değildi: “Örgüt elebaşı Gülen öncelikle Saidi Nursi’nin takipçisi olarak yola çıkıp insanları etkilemek istemiştir. Nitekim FETÖ yapılanması, faaliyete geçtiği dönemden itibaren uzun bir süre Nurcu bir hareketin içerisinde bir kol şeklinde kendisini tanıtmıştır. Saidi Nursi’nin ölümünden sonra 1960’lı yıllar ile Nurcu hareketi ‘Yazıcı ve Okuyucu Nurcular’ diye iki kola ayrılmıştı. Okuyucu grup içerisinde yer alan Gülen, 1970’li yıllar ile birlikte bu grup içerisinde kendi grubunu (Gülenciler) oluşturmaya başlamıştır. Bu dönemde örgüt elebaşı, Saidi Nursi’nin eserlerini okumuş ve okutmuş; Nursi’nin kendi hayatından aktardığı birçok hikâyeyi de sanki kendi başından geçmiş gibi anlatmıştır. (…) Bu nedenlerle 1990’lı yılların sonuna kadar ağırlıklı olarak dini referansları Saidi Nursi ve Risaleler olmuştur.” tisinin ideolojisinin yarattığı krizler de açıkça görülebiliyor. Belki buna birkaç örnek şöyle sıralanabilir: “Oldukça fazla sıkıntı yaratan bir başka konu ise 17 25 Aralık öncesinde makam ve mevki sahibi olmak için bu yapıyla beraber olduğu düşünülen birçok bürokratın kendileri hakkında da soru işaretleri ortaya çıkacağı korkusuyla FETÖ üyesi olduğunu bildikleri kişileri söylemekten korkmalarıdır. Bu durum da örgüt üyelerinin gözetilmesi ve korunması gibi bir sorunu ortaya çıkarmaktadır.” “Resmi Gazete’de yayınlanan KHK’lerde toplumda konunun sulandırıldığını düşündüren bazı haberler görülmektedir. Bir tek kişinin bile kazara bu konu ile ilgili yargılanması devlet açısından tolare edilebilir bir şey değildir.” “15 Temmuz sonrası oluşan siyasi partilerin birlikte hareket edeceğini düşündüren görüntünün yavaş yavaş kaybolduğu görülmektedir. Bu görüntünün tekrar sağlanması büyük önem arz etmekte…” Çok değil, sadece 3 yıl önce teşhis koymaya çalışan, her şeye rağGladio’nun muhafazakâr seçkinleri men bir tedavi yolu arayan devlet, hastalığa teslim mi oldu? Belki de her şeye önce beyaz önlükSadece Nurculuk değil, rapor, lerine bakıp doktor sandıklarımız1950’li yıllardan itibaren Türkiye’de dan kurtularak, kafamızı karmakayeşerdiğini söylediği Gladio’nun rışık eden ilaçları çöpe atarak yeniideolojisinin “muhafazakâr den başlamamız gerek. Siz nasıl isterseniz. Braas’ta her tercihe göre bir kiremit var. İster klasik, ister modern. Braas’ın zengin renk ve doku seçenekleri ile çatınızda dilediğiniz görünümü yaratın. Her ayrıntısı titizlikle çözülmüş kusursuz Braas Çatı Sistemleri ile evinizde konforu hissedin. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle