10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 5 OCAK 2020 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER Dinler koruma altındaysa felsefi yönelimler de koruma altında olmalı Geçenlerde Facebook’ta ALF’nin (Animal Liberation Front Hayvan Özgürlüğü Cephesi) kurucusu Ronnie Lee’nin bir paylaşımını gördüm. Şöyle yazmıştı: “Jordi Casamitjana, veganizmin dinler gibi ‘koruma altındaki bir inanç’ olması için mücadele ediyor. Lütfen videoyu izleyin ve kampanyasını destekleyin.” Jordi, 18 yıldır etik vegan olan bir zoolog. Bir hayvan koruma örgütünde çalıştığı sırada, emeklilik primi için ödeme yaptığı kurumun hayvan deneyleri, ilaç endüstrisi, petrol, sigara şirketleri ile işbirliği olduğunu tespit etmiş. Çalıştığı örgüte bunu etik bulmadığını bildirmiş. Ancak durumun değişmediğini görünce konuyu iş arkadaşlarına aktarmış. Çünkü isteyen emeklilik fonunu değiştirebiliyormuş. Çalışanlara bunu söylediği için işten atılmış ve disiplin soruşturmasına uğramış. İşten atılma nedeninin etik vegan olması olduğunu söylüyor Jordi. Şikâyet etme hakkı olup olmadığını araştırdığında, herhangi bir ülkede bir insanın sadece etik vegan olduğu için işini kaybedebileceğini görmüş. Çünkü veganizm, yaş, cinsiyet, engelli olma durumları gibi koruma altında değil. Sonuçta felsefi duruşu nedeniyle haksız bir şekilde kovulduğu için dava açtı Jordi ve o dava İngiltere’de geçen cuma günü görüldü. Mahkeme, veganizmin “felsefi bir inanç” olarak koruma altına alınması gerektiğine karar verdi. HHH Bir süre önce Ankara’da bir üniversitenin hukuk fakültesi genel kamu hukuku anabilim dalı başkanı, aynı konuda bana bir eposta gönderdi. Veganlığın “inanç özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmesi üzerine fikir aşamasında olan bir çalışmasından söz etti. Ona da söylediğim gibi, veganizm, 1998 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesine göre “inanç olarak koruma altına alınan haklardan” biri olarak görülüyor. Bu durum Birleşik Krallık’ta 1992’de H. v. the United Kingdom davasıyla da gündeme gelmişti. Ama Brexit sonrası bu hak da risk altında. Benim bu konudaki yaklaşımım, veganlığın “inanç özgürlüğü” olarak tanımlanmasının doğru olmadığı yönünde. Elbette tersini savunanlar, veganların toplumsal hayatta ayırımcılığa maruz kalmalarını önlemek açısından yararlı olacağını düşünüyor. Çünkü “inanç özgürlüğü” kapsamına alınırsa, sadece veganları kovulmaktan korumakla kalmayacak. Aynı zamanda işyerinde, hastanelerde, okullarda tamamen bitkisel seçeneklerin de sunulması bir hak olacak. Kimse doğrudan hayvan sömürüsü içeren bir aktivitede yer almaya zorlanamayacak. HHH Bunların hepsi iyi ama veganizmin “inanç özgürlüğü” kapsamına alınması, çok yanlış bir algı yaratır. Veganizm, bir insanın hayvansal ürünler yememe, kullanmama hakkı olarak sınırlı bir şekilde ifade edilmemeli. Hayvanların da insanlar gibi bilinç sahibi duyarlı canlılar olduğu gerçeğinden hareketle, onlara uygulanan meta statüsünü ve sömürüyü reddeden ve yaşam haklarını savunan özgürleştirici bir etik tutumdur veganizm. İnsan, bu etik tutum nedeniyle kendini zulüm zincirinden çeker. Veganizmin, çıkış noktası ve odağı hayvanlar için de adalet ve özgürlüktür; bu nedenle toplumsal adalet mücadelesinin asgari gereğidir. Adalet, hiçbir zaman birilerinin inancı olarak görülmemeli. Bu bir “inanç” olarak gösterilirse kişiselleşir ve başkalarının bunu kabul etmemesine de saygı duymak gerekir... Oysa bilinç sahibi duyarlı canlıların yaşam hakkı, kişilerin tercihine bırakılamaz. HHH Bu düşüncemi Ronnie Lee’ye ilettiğimde aynı görüşte olduğunu belirtip şu yanıtı verdi: “Veganizmin ‘inanç’ olarak tanımlanması üzücü; çünkü gerçekte mantıksız bir inanç değil, rasyonel bir felsefe. Bu açıdan çok farklı.” Sonra da ilk yaptığı paylaşımı düzeltip bir satır ekledi: “Mantıksız inanç sistemleri (dinler) koruma altına alınırken, akılcı etik felsefelerin bu korumadan yoksun olması bana tuhaf geliyor!” Veganlara yönelik ayırımcılığa çok uzun zamandır en yoğun olarak maruz kalan biriyim. Elbette veganların hayatının daha kolay olmasını en çok isteyenlerden biri de benim. Ancak bunun doğru yaklaşımla yapılması gerekiyor. “İnanç özgürlüğü” yerine “felsefi yönelim” denilirse daha uygun olabilir. Veganizmin inanç ile uzaktan yakından ilgisi yok. Aksine var olan insanmerkezci türcü sistemi akıl ve etik süzgecinden geçirip tümüyle sorgulamayı gerektiriyor. ‘Saray’ından tasarruf et’CHP lideri Kılıçdaroğlu, İÜ’deki öğrenci yemeklerindeki fiyat artışına tepki gösterdi İBB Başkanı İmamoğlu ve CHP İl Başkanı Kaftancıoğlu ile birlikte kadın muhtarlar toplantısına katılan Kılıçdaroğlu, “Tasarruf yapa yapa öğrencinin yemeğine mi sıra geldi” diye sordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3.5 TL’ye yedikleri yemeğin ücreti 18.5 TL’ye çıkarıldığı için eylem yapan İstanbul Üniversitesi öğrencilerine destek verdi. Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, dün CHP İstanbul İl Başkanlığı tarafından Yenikapı’daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” etkinliğinde kadın muhtarlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, “Kanal İstanbul’u hangi parayla yapacaksın. Aç çocuğun karnını doyurdun mu, işsize iş buldun mu, çiftçiye destek verdin mi? İstanbul Üniversitesi’nde olaylar var son günlerde. Bu çocukların yemeklerini kesiyorlar. Bunlar bu memleketin çocukları. Tasarruf yapa yapa öğrencinin yemeğine mi sıra geldi? Tasarruf yapacaksan Saray’ından yap” ifadelerini kullandı. Muhtarların demokrasinin temel taşı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu muhtarlarla ilgili bir yasanın olması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, muhtarlara büro görevlisi ve emlak vergisinin küçük bir kısmından bütçe tahsis edilmesi gerektiğini de ifade etti. ‘MAHALLE İLETİŞİM MÜDÜRLÜĞÜ KURULACAK’ İlk konuşmayı yapan Canan Kaftancıoğlu, “Demokrasinin tecelli ettiği ilk yer olan mahallelerde, sizlerin tecrü be tespit ve önerileri genel ve yerel de tespit yapan tüm siyasetçiler için yol gösterici olmalı. 2014 yerel seçi minde muhtarların sadece 674’ü ka dınken bugün 1080 kadın muhtar var. Bitlis, Muş, Sinop, Şanlıurfa dışında her ilimizde kadın muhtar var. En çok kadın muhtar İstanbul’da var. Daha alı nacak çok yolumuz var” diye konuştu. Toplantıda konuşan İBB Başkanı İma İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ve Kaftancıoğlu “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” etkinliğine katıldı. moğlu, muhtarlarla eşgüdümlü çalışmalar yürütmek is Kılıçdaroğlu, İranlı general Kasım Süleymani’nin Bağdat’ta ABD füzeleriyle öldürülmesine ilişkin de, “Ortadoğu’da yeni bir kanlı sayfa açılabilir. Türkiye’nin Ortadoğu politikasının 180 derece değiştirip barış eksenli bir çizgiye oturtması gerekiyor. Ortadoğu bir bataklıktır. Bataklıktan tehlike sorun çözülmeli. Devleti yönetenlerin kendi tarihlerini bilmesi lazım. Devlette liyakat nedir bilmeleri lazım. Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağını Cumhur tediklerini belirterek “Muhtarlık yapmaktan daha büyük keyif alacağınız bir hale getireceğiz. Mekânsal desteğimiz olacak. İBB’de de kadın temsili konusunda cid li sinyaller geliyor. Dünya diken üstün başkanı, vali, büyü di adımlar atıyoruz. de. Bu konuda dikkatli ve tutarlı bir po kelçi taşır. Ayakkabı, Ortak çalışma kültü litikaya ihtiyaç var. ABD’nin de yaptı çikolata kutusunda rüşğı yanlıştır. Bir ülkenin komutanını öl vet alan birini büyükelçi Kılıçdaroğlu rünü geliştirerek kurumsallaştırmak istiyo dürmek ülkeler arası bir çatışmaya zemin hazırlamaktır” diye konuştu. Egemen Bağış’lı tepki İktidarın dış politikasını Egemen Bağış üzerinden eleştiren Kılıçdaroğlu “Şimdi çocuklarımızı Libya’ya gönderiyorlar! Evet orada bir sorun var, bu tayin ederseniz Türkiye’ye nasıl bakarlar? Ben buna isyan ediyorum. Bu ülkede hiçbir parti ayrımı gözetmeksizin herkes isyanda. Bu ülkenin sınırlarını kan dökerek aldık. Her karışında şehit kanı var. Türkiye nasıl bu noktaya geliyor, hepimizin düşünmesi lazım” dedi. l İSTANBUL ruz. ‘Mahalle iletişim müdürlüğü’ kurarak sizleri bu çalışmaların aktif bir parçası haline getirmek istiyoruz. Sizler sadece mahallenizin değil bu şehrin de çok değerli yöneticileri olarak kendinizi görerek hedeflerinizi koyun. Tespit ettiğiniz problemleri aktarmanız bizim için çok değerli” ifadelerini kullandı. CHP, İzmir’de ‘Kayyım idaresi değil, halkın iradesi’ toplantısı yaptı Soyer: Urla’ya yeni başkan seçeceğiz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz’un FETÖ/PDY terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklanması ve belediyeye kayyım atanması ardından, meclis üyeleriyle açık toplantı düzenledi. “Kayyım idaresi değil, halkın iradesi” pankartlarının yer aldığı toplantıya CHP genel başkan yardımcıları Seyit Torun ve Orhan Sarıbal, CHP İl Başkanı Deniz Yücel ve CHP Urla İlçe Başkanı Hakan Özbadur konuşmacı olarak katıldı. Soyer, “Urla halkının oylarıyla seçilmiş meclis iradesi yok sayılamaz. Analarının ak sütü gibi oylarla seçilen meclis üyeleriyle her ay toplantı yapmayı sürdüreceğiz. Onlarla birlikte Urlalıların eli kolu olmaya devam edeceğiz. Ben de katılacağım. Urlalı vatandaşlarımızın sorunlarını büyükşehir belediyesi olarak elimizden geldiğince çözmeye çalışacağız” dedi. ‘Halkın başkanı olacak’ Tunç Soyer konuşmasında Urla belediye meclis üyelerinden birinin halkın başkanı olarak seçileceğini açıklayarak “Belediye meclis üyeleri binadaki yerlerinde olsunlar. Belediyenin sahibi olduklarını hissettirsinler. Belediye meclis üyelerinden birisi halkın başkanı olarak seçilecek ve o bizim için belediye başkanı olacak. Bir dahaki toplantıda mutlaka bir kişi seçilecek ve sizin seçilmiş belediye başkanınız olacak. Toplantıya CHP genel başkan yardımcıları Seyit Torun ve Orhan Sarıbal da katıldı. Seçilmiş büyükşehir belediye başkanınız da yanınızda olacak. Biz burada temsil edilmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Toplantıda kayyım idaresine karşı olduğunu belirterek buna karşı mücadele edeceklerini söyleyen Soyer, demokrasinin tarihin hiçbir döneminde insanlığa altın tepside sunulmadığını belirterek “Demokrasi insanlığın bildiği en büyük inovasyon. Bu gezegende yaşayan canlıların bir arada yaşamasının en büyük garantisi demokrasi olmuştur. Demokrasi tarihin hiçbir döneminde insanlara altın tepsilerle sunulmamıştır. Hep kavga etmek gerekli olmuştur. Çünkü bu coğrafyada birileri hukukun üstünlüğünü istemez. Türkiye’de tek adam sistemiyle başlayan bir sistem bizi demokrasiden uzaklaştığımız bir noktaya götürdü” ifadelerini kullandı. l İZMİR / Cumhuriyet TRT’den ‘kapalı’ ihaleARAS’TAN ‘KANAL’A TEPKİ ‘1 milyar TL’yi Bodrum’a verin’ Bodrum Belediye Meclisi, ocak ayı olağan toplantısını gerçekleştirdi. Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Kanal İstanbul projesi hakkında konuştu. Projenin gereksiz bir israf ve gelir kaybı olduğunu dile getiren Aras, “O projeye harcanacak paranın 1 milyar TL’sini Bodrum’a aktarsalar ilçenin birçok sıkıntısı giderilir”dedi. Bitez Mahallesi’nde kayıtlı ve imar planında “ibadet yeri” olarak ayrılan taşınmazın Bodrum Alevi Bektaşi Kültür Derneği’ne tahsis edilmesi teklifine ilişkin komisyon raporu da meclis toplantısında görüşüldü. Cemevi yapımıyla ilgili konuşan Aras “Ortak hizmet projesi yoluyla Cemevi yaptırılması için yetki verilmesini istiyoruz. Bu şekilde yapılan emsal projeler olduğunu biliyoruz” dedi. Maddenin oyçokluğu ile kabul edilmesi salonda bulunan vatandaşların alkışları ile karşılandı. l İZMİR / Cumhuriyet Gelirlerinin büyük bölümü elektrik faturalarındaki TRT payı ile bandrol gelirlerinden oluşan TRT’nin radyo reklam zamanlarının 1 yıllığına satışı, Kamu İhale Yasası’na tabi olmadığı için “açık ihale” yerine “kapalı teklif alma usulü” ile gerçekleştirilecek. MUSTAFA ÇAKIR Kamu kaynakları ile finanse edilen ve kamusal yayıncılık yapması gereken TRT Genel Müdürlüğü, yönetmeliği gereği reklam ihalesini “kapalı” yapıyor. Her türlü alım, satım işleri Kamu İhale Yasası’na tabi olmayan TRT’nin bir yıllık radyo reklam zamanlarının satılacağı ihale de “kapalı teklif alma usulü” ile gerçekleştirilecek. İlana göre ihalenin konusu “TRT’nin radyo yayınlarına ait reklam zamanlarının 1 yıl süreli satılması.” İhale, TRT Genel Müdürlüğü Satınalma Dairesi Başkanlığı Kurumsal Satınalma Müdürlüğü tarafından gerçekleştiriliyor. TRT Genel Müdürlüğü Satınalma Dairesi Başkanlığı İhale Komisyonu toplantı odasında yapılacak ihalenin tarihi 22 Ocak 2020 günü saat 10.30 olarak belirlendi. Gelirlerinin büyük bölümü elektrik faturalarındaki TRT payı ile bandrol gelirlerinden oluşan TRT ihaleyi, “ilan yoluyla kapalı teklif alma usulü” ile ger çekleştirecek. Teklifler en geç 22 Ocak saat 10.30’a kadar TRT’ye elden verilebileceği gibi iadeli taahhütlü posta yoluyla da gönderilebilecek. İhaleye gerçek ve tüzel kişiler katılabilecek. İstekliler teklif ettikleri toplam bedelin yüzde 3’ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat verecek. İhale dokümanı ise 200 lira bedelle alınabilecek. Yönetmeliğe göre ihale! İlanın son bölümünde, “Kurumumuz 2886 sayılı ihale kanununa tabi olmayıp, ihale TRT Satış ve Kiralama İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre yapılmaktadır. Kurumumuz ihale tarihini herhangi bir sebep göstermeden daha sonraki bir tarihe ertelemekte, ihaleyi yapıp yapmamakta ve herhangi bir aşamada ihaleyi iptal etmekte serbesttir” denildi. TRT eğer 2886 sayılı Devlet İhale Yasası’na tabi olsaydı “kapalı teklif usulü”nün yanı sıra “açık teklif usulü, yarışma usulü” ile de ihale yapılabilecekti. l ANKARA METROPOLL ANKETİ Erdoğan’a görev onayı verenlerin oranı düştü Metropoll Araştırma Şirketi’nin yaptığı, “Türkiye’nin Nabzı Aralık 2019” anketine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a görev onayı verenlerin oranı son bir ayda yüzde 48.4’ten yüzde 43.7’ye düştü. Cumhurbaşkanı’na görev onayı vermeyenlerin oranı ise yüzde 41.7’den yüzde 42.2’ye yükseldi. Anket sonuçlarına göre AKPlilerin yüzde 87.9’u Erdoğan’a onay verirken, MHP seçmeni yüzde 52 ile ikinci sırada. Erdoğan’a görev onayında en düşük destek ise yüzde 1.3 ile İYİ Parti ve yüzde 6.6 ile CHP seçmeninden geldi. Diğer partililerin yüzde 25’i de aralık ayı için Erdoğan’ı onayladıklarını ifade etti. Yeni parti isteyenler arttı Seçmenlerin yüzde 31.5’inin “Türkiye’nin yeni siyasi partilere ihtiyaç duyduğunu düşünüyor musunuz’’ sorusuna “Evet, düşünüyorum” diye yanıt verdiği belirtildi. Temmuz ayı araştırmasında “Evet, düşünüyorum’’ diyenlerin oranı yüzde 28.7’ydi. l İSTANBUL İSTANBUL VALİSİ AÇIKLADI 97 bin 255 Suriyeli ayrıldı İstanbul Valisi Ali Yerlikaya resmi sosyal medya hesabı üzerinden “2019 yılında, geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 78 bin 243 kişi azaldı. Ayrıca, 97 bin 255 başka ile kayıtlı olan Suriyeli İstanbul’dan ayrıldı. 118 bin 432 düzensiz göçmen yakalandı, 37 bin 582’si sınır dışı edildi” bilgilerini aktardı. Yerlikaya, “Düzensiz göç ile mücadelemiz devam edecek” dedi. l Haber Merkezi HDP EŞ GENEL BAŞKANI: ‘İktidar savaşa koşarak gidiyor’ HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP Mardin 3’üncü olağan kongresine katıldı. Burada gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Temelli “Bu hukuksuz rejimin bu OHAL düzeninin cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yoluna devam edebilmesinin yegâne yolu kayyım rejimidir. Bu iktidarı da kayyımlarını da el ele verip birlikte tarihin çöplüğüne süpürüp atacağız” diye konuştu. Libya tezkeresiyle ilgili de konuşan Temelli, “Eğer biz gerçekten Libya’da bir çözüm peşindeysek, Libya’yı demokratikleştirmek, uzlaşıyı açığa çıkarmak, demokratik bir çözümün önünü açmak için çabalamamız gerekiyor. Ama tam tersine tezkere çıkarılıyor, oraya asker gönderilecek. Yani bir vekâlet savaşı iklimine daha bu iktidar ihtiyaç duyuyor” dedi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle