10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: EMİNE BİLGET 135 OCAK 2020 PAZAR ‘Sessiz kalmayın,Devlet Tiyatroları’ndan sanatçı tasfiyesine Fazıl Say’dan protesto geldi Dünyaca ünlü piyanist sosyal medya hesabından Kültür Bakanlığı’na açık mektup yazdı. Güvenlik istifa edin!’soruşturmasınıeleştirdi. Fazıl Say, dün gazetemizde de yayımladığımız Devlet Opera ve Balesi ve Tiyatrolarından 150 kadar sözleşmeli çalışanın güvenlik soruşturmasından geçemediği gerekçesiyle işten çıkarılmalarına tepki olarak sosyal medya hesabından Kültür ve Turizm Bakanı ve yöneticilere bir açık mektup yayımladı. Say, “Utanıyoruz” derken, “Devlet kurumlarında on yıllardır görev yapan genel müdürler, müsteşarlar, bakanlar, bu durumdan utanmıyor mu? Sessiz mi kalacaklar? İstifa etmeleri gerekmez mi” diye sordu. Fazıl Say’ın açıklaması şöyle: “Kültür Bakanlığı’nda neler oluyor? Nedir bu sanatçılara güvenlik soruşturması? Ya peki, verilmeyen kadrolar? On yıllardır sözleşmelilere kadro verilmedi, yıllardır inanılmaz düşük ücretler karşılığı sanatını yine de yapanların, bunca hizmet verenlerin hakkı ne olacak, onlara kadroları neden ısrarla verilmiyor? Neden tiyatrocu ve müzisyen gençlerimizin önünü açacağımız yerde tıkıyorsunuz? Onca yetenekli gencimiz ne yapsın? Bu imkânsızlıklarda tek çare başka ülkelere mi gitsinler? Devlet Tiyatroları, Devlet Opera Balesi ve orkestralarda, inanılmaz kadro açıkları var, yıllardır yazıyoruz çiziyoruz, neden bu kurumları ölüme terk eden bir yaklaşım var, bütçeleri yok, kadroları yok, nasıl yapacaklar? Bir ülke sanat kurumlarından mahrum mu kalacak? Türk halkına bu mağduriyeti neden yaşatıyorlar? Neden sanatlarını dünya düzeyinde uygulamaları için hiçbir şey sağlanmıyor? Kurumlar kötüleştik bir yorum daha yaparak “Aynı dertler ben 22 yaşındayken de vardı, 50 ya AA şıma geldim hâlâ var; kadro eksikliği sorunlardan sadece bir tanesidir. Büt çe de önemli bir konu. Yorumların ço ğunda ‘Bu insanlar niye susuyor’ diye yazmışsınız. Ben de yıllarca bunu sor dum. Bu sefer sorduğumuz için benim le kavga ettiler, hatta müziğimi kese rek cezalandırdılar. 3035 yıl Kültür Bakanlığı’nda kâh genel müdür, kâh Ankara’da İzmir’de genel müzik direktörlüğü, kâh ope ra bale genel müdürlüğü yapmış kişi ler var, sanatları da yetersiz vizyon ları da. Ve kimse onları sorgulama dı. Hak edenler mağdur edildi, bunları kurumların içinde kendileri hep an latırlar. Ondan sonra “niye susuluyor?” Tabi ki susacak! Tasfiyelerin yapıldığı günün hemen öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, birlikte tiyatro oyunu izledi. Kim sorgulayacak bu 3035 yıllık küme düşmeyi? çe, memur sanatçı daha da sanatı unu Sonra da köhne popülizm, bık Kendileri değil tup memuriyete dönüyor, sıkıcılaşıyor, tırıcı milliyetçilik... Sanatı ol se kim? Bu içer maaşından başka derdi kalmıyor, viz mayan memleketle kim niye deki çürüklerin yon ve şevksiz sanat mı olur? Bu devlet gurur duysun?” de keşke ayık kurumlarında on yıllardır görev yapan genel müdürler, müsteşarlar, bakanlar, ‘Sanatları da yetersiz bu durumlardan utanmıyor mu? Ses vizyonları da...’ lanması mümkün olsaydı, keşke ara se siz mi kalacaklar? İstifa etmeleri gerekmez mi? Biz burada utanıyoruz. Kurum dediğimiz anda, bin sorunla karşılaşıyoruz her daim. Yıllardır... hayat geçti... Kültür Bakanı, otelleri uçakları ile, herhalde pek de önemsemiyor, sanatçıların on yıllarının şuursuzca akıp gitmesini; kimse insandan randıman almayı, insan kaynaklarını düşünmüyor. Fazıl Say’ın Instagram’dan yayımladığı açık mektubun altına onlarca yorum yapıldı. Ama bu yorumların içinde kadro verilmeyen, ya da görevleri uzatılmayan sanatçılar bulunmuyor. Ülke sorunlarına sessiz kalmamasıyla tanınan Say, bu kez Cumhurbaşkanı ve Bakan “Leyla ile Mecnun” oyununu Saray’da izledi. AA viye sınavları filan yapılsaydı, bir şekil onları emekli edip keşke o koltukların yerine de zımba gibi gençler getirilseydi.” Tyler Thacker Misafir isimler Eskişehir’de Odunpazarı Modern Müze (OMM) farklı kültürlerden sanatçıları Misafir Sanatçı Programı kapsamında bir araya getiriyor. Programın ilk konukları Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen sanatçılar Tyler Thacker ve Erin Wolf Mommsen’in sergileri dün açıldı. 3 aydır Eskişehir’de olan sanatçıların biyotaklit temasında hazırladıkları çalışmalarını içeren “Üçüncü Yer” isimli grup sergisinde, bir stüdyo alanını paylaşarak ürettikleri tablolar ve yerleştirmeler yer alıyor. Sergi 1 Şubat’a kadar ziyaret edilebilecek. Can Gox’tan iki yeni şarkı birden Can Gox, 2020’ye iki yeni şarkıyla birlikte merhaba dedi. “Ah Be Ah” ve “Ömrünü Berbat Etme” Universal Müzik Türkiye ve 1877pm işbirliğiyle tüm dijital müzik platformlarında yayımlandı. “Ah Be Ah”ın söz ve müziği Can Gox ve Erdem Tarabuş’a ait. “Ömrümü Berbat Etme”nin ise sadece bestesi iki isim tarafından yapıldı. Çukurova’da fuar 13. kez Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle, ÇUFAŞ Çukurova Fuarcılık AŞ, Adana Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen Çukurova 13. Kitap Fuarı kapılarını ziyaretçilerine açtı. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar açılışta “Hepimizin gençleri kitap okumaya davet etmesi, onları teşvik etmesi ülke açısından son derece önemlidir” ifadesini kullandı. Geçen yıl 363 bin 575 kişiye ev sahipliği yapan fuarda bu yıl 300 yayınevi yer alıyor. Panel, söyleşi, atölye çalışmaları ve çocuk etkinliklerinden oluşan 70 kültür programının da düzenleneceği fuar, ücretsiz ziyaret edilebilecek. Fuar 12 Ocak’ta sona erecek. l AA Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 4 İtalyan tenorla İstanbul’daydı Alkışlarla bitemeyen yeni yıl konseri! Zorlu PSM’nin salon ve iki balkonunu hıncahınç dolduran seyirciler birer bi rer ayağa kalkıp alkışlıyor, alkışlar dinmi yor, bitmiyor! Bravo sesleri ayrı. Şef Ren gim Gökmen, yılların şefi, el bette alışık bu alkışlara, ama devam diyor, seyirci istiyor madem, bir şarkı daha! Bu böyle üç kez tekrarlanıyor, YAZGÜLÜ ALDOĞAN üstelik de şefin kendisinin dediği gibi, hayli uzun, iki bölüm, tam on parçalık bir kon serin ardından. Seyirci orkestraya ve mü ziğine, tenorların performansına doyamı yor. Alkış, alkış. “Cumhurbaşkanlığı Sen foni Orkestrası, 4 İtalyan tenorun katılı mıyla Zorlu PSM’de Yeni Yıl Konseri veri yor!” daveti bile heyecan vericiydi! Gerçi bu yılın ilki değil. Ama Türkiye’nin en es ki ve en büyük orkestrası Cumhurbaşkan lığı Senfoni! CSO’nun 200 yıllık tarihi İstanbul’da, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Musikai Hümayun” adı altında, saraya özel olarak kurulmuş, şefliğini Giuseppe Donizetti yapmış ve çoksesli müzik kültürünün yayılmasına neden olmuş. 200 yıla yakın tarihinde hiç kesintiye uğramadan konserler veren orkestra, 27 Nisan 1924’te Atatürk’ün emri ile Ankara’ya taşınmış ve halkın kültür sanat düzeyini yükseltmek amacıyla etkinliklerine devam etmiş. Yurtdışında ve yurtiçinde konserler veren orkestranın şefleri arasında Hikmet Şimşek, Gürer Ay kal, Rengim Gökmen (2007) daimi şef; Erol Erdinç ve Selman Ada bulunuyor. Rengim Gökmen, bu bilgilerin bir kısmını İstanbul’a davet edilmekten memnun olduklarını söylemek için salonda aktarıyor. Bu tür konserlerin iki özelliği olmalı: Ruh, neşe ve popülerlik. Şef Gökmen, yılların deneyimi ile bunu sağlıyor. Seyirci ile konuşuyor, bilgi veriyor, alkışı bile yönlendiriyor, konserin programını da en sevilen, Nessun Dorma’dan Caruso’ya, Granada’dan Köçekçe’ye, en çok bilinen parçalardan seçmiş, öyle ki neredeyse seyirci bile mırıl mırıl mırıldanıyor, tempo tutuyor. Çünkü bu bir yeni yıl konseri, umut ve neşe dolmalı insan! CSO, Rengim Gökmen yönetiminde İtalyan tenorlarla birlikte upuzun bir konser verdi. Gökmen şarkı aralarında seyirciyi bilgilendirdi. İzleyici de gece yarısı olmuş, hâlâ sanatçıları bırakmıyor, gitmiyor, alkış tutuyor. Orkestra öyle kalabalık ki (80 kişi) Zorlu PSM’nin koskoca sahnesini bile iğne atsan yere düşmeyecek kadar doldurmuş. İtalyan tenorlar, eski müzisyenlerden oluşan yeni bir grup, ama sevimli ve yetenekli. Müzikalite konusunu Evin İlyasoğlu Hocamıza bırakıyorum. Daha iyilerini, en azından daha yakışıklı ve şıklarını dinlemedik değil İstanbul’da. Ama çok keyifli, hepimizi üç saat boyunca savaş, kanal, kriz gibi sıkıntılardan uzaklaştırıp müziğin büyüsüyle uçuran bir konserdi, yeni yıl armağanı olarak. Teşekkürler müzisyenlerimize ve PSM’ye! Yarının Kadın Yıldızları’na destek İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Müzik Festivali kapsamında, TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) işbirliğiyle hayata geçirilen Yarının Kadın Yıldızları projesine başvurular başladı. Üçüncü yılında da üstün yetenekli müzisyenlerin çalgı, şan ve şeflik branşlarında uluslararası arenadaki kariyerlerinin ilerlemesine destek olmaya devam edecek proje için başvurular iksv.org web sitesi üzerinden alınacak. Son başvuru tarihi ise 13 Mart. Evin’de yılın ilk sergisi ‘Kâğıdın İzinde’ Setenay Alpsoy Evin Sanat Galerisi 2020’nin ilk sergisini “Kâğıdın İzinde” temasıyla 9 Ocak Cuma günü açıyor. Sergi, 20. yüzyıl ustaları ve günümüz sanatçıları: Eren Eyüboğlu, Nuri İyem, Nasip İyem, Selim Turan, Avni Arbaş, Nedim Günsür, Neş’e Erdok, Cengiz Çekil, Rahmi Aksungur, Cansen Ercan, Temür Köran, Hakan Gürsoytrak, Buket Güreli, Nalan Yırtmaç, Zulal, Hakan Cingöz, Emin Turan, Setenay Alpsoy ve Uğur Daştan’ın kâğıt üzerine ve kâğıt ile üretilen eserlerini izleyici ile buluşturacak. Sergi, 29 Şubat’a dek izleyiciyle buluşmaya devam edecek. Savaş: Pahalılığa karşı en iyi ilaç! Bugün sizlere Daphne Caruana Galizia’yı anlatacaktım. 3 günlük Malta tatilimde, başkent Valetta’da beni en etkileyen, öldürülen gazeteci için yakılan mumlar, bırakılan çiçekler, mektuplar, verilen mesajlardı... Daphne Galizia araştırmacı gazeteciydi. Yolsuzlukları meydana çıkarıyordu. Panama Belgeleri’nin yazarlarındandı. 16 Ekim 2017’de arabasına binerken patlayan bomba... Bizde de gazeteci öldürülüyor, neden etkilendin ki diye soranlara: Aradan 2 yıldan çok geçmesine karşın, eski şehrin 16. yüzyıldan kalma en görkemli, en işlek caddesinde, o muhteşem gazetecinin anısına hâlâ mumların yanması, mesajların, çiçeklerin yenilenmesi, sokaktaki insanların tepkilerini sürdürmesi, işin peşini bırakmaması! Nitekim bu yüzden Başbakan Joseph Muscat, önümüzdeki ay seçimler öncesinde istifa edeceğini açıklamak zorunda kaldı. Zaten Turizm Bakanı, eski Ekonomi Bakanı ve Başbakan’ın özel kalemi geçen ay istifa etmişlerdi... Beni etkileyen, süren tepki ve istifalar... Padişahlık dışı rejimlerde hâlâ bu alışkanlıklar var. Ya sizin çocuğunuz yollansa? Dünya çıldırmış, gündemin peşinden koşmaktan Malta’ya zaman ve yer ayırmam; Türkiye bir maceradan ötekine sürüklenirken, gazeteci Galizia’dan söz edemem... Edemem, çünkü Libya’ya asker göndermek için hazırlanan tezkere Meclis’te 184 ret oyuna karşı 325 evet oyu ile kabul edildi. Ve bir daha haykırmak gereğini duyuyorum: EVET OYU KULLANAN 325 KİŞİ, KENDİ ÇOCUĞUNUN LİBYA’YA YOLLANMAYACAĞINI BİLENLERDİR! Onlar bilir ki kendi çocukları asla savaşa gitmeyecek. Çöllerde telef olmayacak. Onlar bilir ki şehit cenazelerinde onlar nutuk atarken anaların ağıt yaktığı çocuk, onların kendi çocukları değildir. Onlar bilir ki, kendi çocukları “işadamı” olurken garibanın çocuğu şehit olur. Askerimiz neden Libya’ya gidiyor? Libya’daki iç savaşa neden katılıyoruz? Kamuoyu bu sorunun yanıtını bilmiyor. Ben çevrede farklı kesimlere sordum: Aldığım yanıtlar çarpıcıydı: Ülkedeki ekonomik çöküntüyü unutturmak için. İşsizlik gündemden düşsün diye. Hak hukuk adalet kalmadı, savaşla oyalanalım diye. Erdoğan’ın popülaritesi artsın diye. (Milletimiz şiddet seviyor!) Bu asker yollama işi de FETÖ’cülerin marifeti. Dikkatleri Kanal İstanbul’dan uzaklaştırmak için... Pahalılığa karşı savaş en iyi ilaç... Cambaza bak cambaza durumu... Manipülasyonlar sürerken bu arada: Türkiye, serseri mayın gibi... Bir maceradan ötekine savruluyor... Ama bu arada ekmek daha ucuza satılmıyor. Manipülasyonlar iç ve dış dünyada doludizgin sürüyor... (Süleymani’nin katlinin Ortadoğu’yu nasıl etkileyeceğini Barış Doster dünkü gazetemizde açık seçik dillendirmişti. Kaçırmayın!) Ama bu arada genç işsizliğe çare bulunamıyor... Trump, Putin, Erdoğan, Macron, Markel, Esad, Hamaney, Hizbullah, Müslüman Kardeşler, Devrim Muhafızları, Kudüs Tugayları ve daha niceleri yüksek politikayla uğraşırken... Bu arada çocuğunu ve eşini Çorlu’daki tren kazasında yitiren anneye, Cumhurbaşkanı’na ve mahkeme heyetine hakaretten iki dava açıldı... 15 Temmuz’da yataklarından çıkarılıp Boğaz Köprüsü’ne sürülen Hava Harp Okulu öğrencilerine (72 sanıktan 70’ine) müebbet hapis cezası verildi. 70 genç hayatının baharında diri diri yok edildi. Ama yıllar boyu FETÖ’ye övgüler yağdıran, onunla işbirliği yapanlar en tepelere taşındı! Bu arada İstanbul Üniversitesi’nde yemek zammı ve kahvaltıların kaldırılmasına karşı tepki gösteren öğrenciler, polis tarafından tekme tokat ve coplarla kıyasıya dövüldü. Bu arada Şırnak’ta görev yaparken, Kuzey Irak’taki çatışmada öldürülen iki sözleşmeli piyade erimiz toprağa verildi... Bu arada İstanbul İdare Mahkemesi, 9 meslek odasının açtığı Kanal İstanbul Protokolü’nü iptal talebine ret kararı aldı... (İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı arasındaki işbirliği protokolü)... Bu arada, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2019 yılında 474 kadının öldürüldüğünü açıkladı. (Cumhuriyet tarihimizde bir rekor! AKP’ye nişan olsun!) Sahi siz, “bu aradaların” hangisindesiniz?.. İkinci oyun ‘Murtaza’ Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları oyuncuları, yeni sezonun ikinci oyunu olarak dün Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Murtaza”yı sahneledi. Orhan Kemal’in aynı adlı romanından sahneye uyarlanan ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ahmet Aksoy’un yönettiği oyun, görev aşkıyla yanan ve disiplinli bir mahalle bekçisi olan Murtaza’yı mizahi bir dille anlatıyor. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle