24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 35 EYLÜL 2019 PERŞEMBE OrganlarıylaHafize Kurban hayat veriyor Denizli’de boşanmak üzere olduğu eşi tarafından boğazı kesilen ve bıçaklanan iki çocuk annesi kadının 9 gündür tedavi gördüğü hastanede beyin ölümünü gerçekleşmesinin ardından organlarının bağışlanacağı öğrenildi. İncilipınar Mahallesi’nde 27 Ağustos’ta Hafize Kurban (23), 4 yaşındaki kızı ile annesinin evine girmek üzereyken eşi Uğur Kurban tarafından karın boşluğu, göğsü ve boğazından bıçak darbeleri ile yaralanmıştı. Bir dizi ameliyat geçiren kadın, 9 gün boyunca yoğun bakımda kalmıştı. l İHA Ayda birİZMİR BAROSU gün regl izni İzmir Barosu Yönetim Kurulu, kadın çalışanlarına her ayın belirledikleri bir günü regl (menstrüasyon) izni verme kararı aldı. 39 kadın çalışanı bulunan barodan yapılan açıklamada “Benzer kararların, kadının çalışma şartlarının iyileştirilmesindeki önemini bilerek diğer kurumlarda da uygulama alanı bulmasını diliyoruz” ifadesi kullanıldı. l DHA ‘bana gülümsedi’ Tecavüze bahane çok Antalya’da Norveçli turiste “cinsel saldırı” iddiasıyla tutuklu yargılanan İlyas Erçorumlu’nun, “Bana gülümsüyordu. İlişkiye girmek istediğini düşündüm” sözlerine mahkeme başkanı, “Sen her gülümseyenle ilişkiye mi girmek istiyorsun? Demek ki sana gülümsememek gerekiyor” diyerek tepki gösterdi. l DHA KADIN CİNAYETLERİ Ağustosta 49 kurban Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre Türkiye’de, ağustosta 49 kadın, çeşitli sebeplerle erkekler tarafından öldürüldü. Vakaların çoğunda failler, kadınların en yakınındaki erkekler. Kadınların 26’sı evinde, 2’si yolda, 2’si hastanede, 1’i işyerinde, 1’i kafede, 1’i eğlence mekânında, 1’i parkta, 1’i arabada ve 6’sı sokakta öldürüldü. Kadınların 1’inin baraj gölünde, 1’inin arazide cansız bedenleri bulunurken 6’sının nerede öldürüldüğü tespit edilemedi. l Haber Merkezi Anne oğlunuGelinini kurtardı ihbar etti Konya’da boşanma aşamasındaki kocası K.Ç. ile tartışıp Aksaray’daki ailesinin evine gelen K.Ç’yi, eşi av tüfeğini alarak takip etti. Oğlunun Aksaray’a gittiğini öğrenen anne, durumu polis ekiplerine bildirdi. Ekipler KonyaAksaray yolunda şüpheli K.Ç’yi durdurdu. Otomobilde av tüfeği, fişek ve bıçak bulunurken sürücü K.Ç. hakkında soruşturma başlatıldı. l DHA çocuk istismarına protesto Kadınlar: Artık yeter İlerici Kadınlar Derneği, dün Kadıköy’de, Ümraniye’deki FıkıhDer’e bağlı Kuran kursundaki çocuk istismarını protesto etti. Dernek üyesi Merve Pertekli, “Faillerin tutuklanması yetmez! Milyonlarca çocuk, cemaatlerin insafına terk edildi. Artık yeter! Çocuklarımıza şiddeti, istismarı reva görenlere dur deme vakti” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet 310 /17 0 350/26 0 250/15 0 310/23 0 300/19 0 270/1 0 0 270/1 1 0 280/1 5 0 350/2 2 0 340/2 1 0 300/1 9 0 320/2 3 0 210/1 5 0 290/2 1 0 210/1 3 0 220/1 2 0 210/1 2 0 320/1 5 0 180/1 2 0 290/1 7 0 220/1 8 0 310/2 4 0 TARİHTE BUGÜN 1938: Atatürk vasiyetnamesini yazdırdı. Vasiyet, 28 Kasım 1938’de açıldı. 1939: İstanbul müzeleri, II. Dünya Savaşı nedeniyle kapatıldı. 1950: Başvuru fazlalığı yüzünden üniversite sınavı uygulaması başlatıldı. 1960: Boksör Muhammed Ali, Roma Olimpiyatları’nda şampiyon oldu. 1972: “Filistinli Kara Eylül Hareketi” militanları, Olimpiyat Oyunları için Münih’e gelen İsrailli sporculara ateş açtı, bir sporcu öldü, biri ağır yaralandı, dokuz kişi rehin alındı. Kayıpların18 yıldır kardeşini ararken 20 kişiyi ailesine kavuşturdu Leyla Ablası Mehmet İNMEZ İzmirli Leyla Nişlioğlu, tam 18 yıl önce kaybolan kardeşi Murat Celayir’i arıyor. Dedektif gibi Türkiye’nin her yerine giden Nişlioğlu, kendi kardeşini ararken kayıp 13’ü çocuk toplam 20 kişiyi bularak ailelerine kavuşturdu. Konak ilçesinde oturan epilepsi hastası Murat Celayir, 15 Ocak 2001 tarihinde ekmek almak için evden çıktı. Eve geri dönmeyen Celayir için beraber yaşadığı ablası Leyla Nişlioğlu seferber oldu. Güvenlik güçleriyle her yere baktı, ancak hiçbir sonuç alamadı. Kardeşinin fotoğraflarını bastırarak kapı kapı dolaştı. Fuarlarda “kayıp aranıyor” stantları açarak ulaşmaya çalıştı. Türkiye’nin her yerinden gelen ihbarları değerlendiren abla, Kıbrıs’tan gelen ihbara dahi umutla gitti. Sokaklarda, metruk binalarda ve köprü altlarına gece gündüz giderek kardeşini bulmak için çaba gösterdi. Hatta yüzlerce cesede tek tek baktı. Arayış sırasında 120 bin TL’ye yakın para harcadı. Dedektif Murat Celayir gibi iz sürerek kardeşini bulmaya çalışan Nişlioğlu, kayıp çocukların aileleriyle de tanıştı. Kurduğu stantlarda ve kendi kardeşinin yanı sıra diğer kayıp çocukların da fotoğrafını astı. Bu sayede 18 yılda 13 çocuğu gelen ihbarla bularak ailelerine kavuşturdu. Akli dengesi bozuk ve hasta 7 yetişkini de polise ve ailelerine bildirdi. Zorla dilendirilen adamı kurtardı Kardeşinin yaşadığına inanan abla Nişlioğlu en son yakınları tarafından zorla dilendirilen 73 yaşındaki hasta bir adamı polise bildirdi. Yapılan operasyonla dilenen adam ve dilendiren akrabası gözaltına alındı. Türkiye’yi karış karış gezerek aramadık yer bırakmayan abla Nişlioğlu, “18 yıldır kardeşimi gece gündüz arıyorum. Gitmediğim ihbar kalmadı. Cesetlere dahi baktım. Yer yarıldı, içine girdi. Canlısını bulamadığım gibi, ölüsünü de bulamadım. Bir gün kapıdan içeri girecek” dedi. Kardeşini ararken kayıp insanları da bulduğunu ifaden eden Nişlioğlu, “Bu sayede 20’ye yakın kayıp insanı bulup ailelerine kavuşturdum. Bir dilendirilen kişiyi kurtardım. Umarım bir gün kardeşime kavuşurum” dedi. l İZMİR SGK turistleriGurbetçilerin sadece acil reçeteleri karşılanıyor SİBEL BAHÇETEPE Yurtdışında yaşayan gurbetçiler bugüne dek Türkiye’ye geldiklerinde tedavi olmak veya kullandıkları ilaçları almak istediklerinde eczanelerden alabiliyorlardı ancak SGK’nin 2 Eylül’de yaptığı değişiklikle yalnızca acillerdeki ilaçları karşılayacağı belirtildi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Ecza cı Nurten Saydan, uygulamanın bir an önce düzeltilmesi gerektiğini belirterek “Suriyeli misafirler ilaç katılım payı, muayene ücreti vs. ödemeden tüm ilaçlarını alabilmekte ancak gurbet ellerde çalışan, ülkeye döviz girdisi sağlayan vatandaşlarımızın anavatana gelmeleri SGK tarafından ‘turistik gezi’ olarak kabul edilmekte ve ilaç paralarını kendileri ceplerinden karşılamak zorunda kalmakta dırlar” dedi. Saydan, yaptığı açıklamada, Türkiye ile sağlık alanında sözleşme imzalamış ülkelerde ikamet edenlerin Türkiye’de geçirdiği süre boyunca yurtdışında bağlı oldukları sağlık sigortası şirketinden sağlık belgesi almaları şartı ile sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanma haklarının olduğunu ancak yapılan değişiklik ile bunun ortadan kaldırıldığını söyledi. 20 ton15 yolcuyu şoför kurtardı bayla aldı. Bu kez araçta D.A’nın ar kadaşı İ.C. de var dı. İ.C. arabayı kul lanırken arka koltuk ta D.A., Z.D’yi cin AKP’li Z.D. neden sel ilişkiye zorluyordu. Ankara’ya geldiklerinde ara ölmek istedi? larına Z.D’nin kadın üniversite arkadaşlarından biri “Muz Balığı İçin Mükemmel Bir Gün”, J. D. Salinger’in unutulmaz öyküsü. Hikâyeyi küçük Sybil’e anlatan, savaştan yeni dönmüş Seymour Glass. Muz balıkları, denizin dibinde küçücük delikten geçerek muzları yiyor. Açlığı dindirecek muzlar ile öyle şişiyorlar ki bir daha delikten çıkamıyor ve hapsolup ölüyorlar. Hikâyenin sonunda Seymour’un da muz balığı olduğunu görüyoruz. Kendi şakağına silahı dayayarak tetiği çekiyor. Muz balıkları gerçekten yaşadı mı? Muz balıkları, 2. Dünya Savaşı’ndan çıkan Amerikan toplumunun kendini uçuruma sürüklediği sistemi anlatıyor. Ama belki de yedikleriyle zehirlenenlerin öyküsü hep birbirine benziyor. Sorsanız, onlar gelmeden önce ahlaksız bir toplum vardı. Her şey İslamcı güvercinin ağzında getirdiği tohumla yeşermişti. Yedikçe arınacaktık. daha katıldı. Z.D. o günü savcıya şöyle anlattı: “Hep birlikte bir alkollü mekânda yemek yedik. Alkol aldıktan sonra beraber otele geçtik. İki oda tutulmuştu. Ancak hepimiz aynı odada zorla birlikte kaldık. D.A ile İ.C, ben ve arkadaşım Y. ile cinsel ilişkiye girdi. İ.C. benimle de ilişkiye girdi. Ben karşı koymadım çünkü korkmaktaydım.” Z.D. artık D.A. ve onun arkadaşlarına teslim olmuştu. Kâh Kıbrıs’ta bir otelde kâh D. şehrinde bir pansiyonda ilişki sürüyordu. Ankara’da bir ev tutulmuş, Z.D. parti toplantısı bahanesiyle D. şehrinden alınıp bu eve götürülüyordu. Z.D. sözlerini sürdürüyor: “Ankara’daki eve H.K., S.M., M.Y. ve adını hatırlamadığım şahıslar her gittiklerinde beni de çağırdılar. Ben istemediysem de ‘gel diyorsak geleceksin’ diyerek beni de götürdüler. Bu evde birden fazla kez hatırlayamadığım tarihlerde bu şahıslarla cinsel ilişkiye girdim.” Şimdi yedikçe ölüyoruz. 201215 arasında tecavüz hükümlülerinin 23 katına çık Z.D. intihar etmek istedi tığı bir ülkeyi, mahkemeye dü Baskı altına aldıkları Z.D. ile şebilen haliyle geçen yıl günde toplu ilişkileri kimi işyerinde ki 50 çocuğun istismar edildiği mi bir depoda sürdü. Z.D. 5 yıl toprakları, muhafazakârlık ne lık cehennemin sonunda “ye den temizleyemiyor? ter” diyecek noktaya gelmişti. AKP’li başkanın 2019 yılının mayıs ayında yaşadığı o günü ağlayarak şöyle an tecavüzü Kimi haberlerde AKP üzerinden yer aldı. Oysa D. şehrinde yaşayan Z.D’nin, sonu intihar girişimiyle biten öyküsü bize bir kez daha düşündürmeyecek mi? Z.D., AKP’ye üye olduğunda 19 yaşında bir kızdı. Muhazafakâr dayısı onu daha ahlaklı bir genç olması için elinden tutup partiye götürmüştü. 7 yıl “kutlu dava” için çalıştı. 14 Aralık 2014 tarihinde 26 yaşındayken D. şehrinin merkez ilçe yönetimine girdi. Birlikte görev yapacağı Başkan D.A’yı ağabey gibi görüyordu. 2015 yılının mart ayında, Başkan D.A., Sapanca’da partinin bir toplantısı olduğunu söyleyerek Z.D’yi çağırdı. Söylediği programa göre arabayla gidecekler, o gece de A. Oteli’nde kalacaklardı. Z.D. ve D.A. Sapanca’ya doğru yola çıktı. D.A., yolda Z.D’ye alkolsüz bir içecek ikram etti. Z.D. içtikten sonra fenalaştı. D.A. onu kalacakları A. Oteli’ne götürdü. Z.D. sonrasını şöyle anlatıyor: “Giriş katta bir odaya geçtik. Ben banyoya geçtim, kusmaya başladım. Kendisi bana yaklaştı. Ben yardım edeceğini zannediyordum. Sarıldığını hatırlıyorum. Sabah uyandığımda üzerimin çıplak olduğunu ve aynı yatakta kaldığımızı gördüm. Cinsel ilişki yaşadığımız anı hatırlamıyorum.” Z.D., söylediğine göre o güne kadar ağabey gibi davranan D.A’nın tecavüzüne uğramıştı. Konuşması hiç de kolay değildi. “Kimseye anlatma”, “senin için daha kötü olur”, “ben güçlüyüm, sana sahip çıkarım”, “seni işe yerleştiririm”ler başlamıştı. Belki de “rızası var” deyip kapatacaklar. Oysa D.A., yoksulluk çeken Z.D’nin üzerinde kurduğu baskı ile artık onunla herhangi bir direnişle karşılaşmadan ilişki kuruyordu. latıyor: “D.A. beni işyerimden aldı. Beni ellemeye kalktı. Direndim ancak bilmediğim bir yerde durdu. Beni darp etmeye başladı. Bağırmaya başlayınca beni eve bıraktı.” Z.D. o gün şiş gözlerle eve girdi. Bir süredir kullandığı depresyon ilacının şişesini açtı. Kafasına dikti. Bir süre sonra kendisinden geçti, kusmaya başladı. Anne ve babasına anlatamadı. Kendisine gelince başından geçenleri anlattığı ilk kişi yine dayısıydı. 12 yıl önce 19 yaşındaki yeğenini “kutlu dava” için parti binasına götüren Dayı A.Ö.,  bu kez 22 Ağustos günü yeğeninin elinden tutup savcılığa götürmüştü. Hayır, yanlış anlamayın, “bu olaylar bir tek AKP’de ya da muhafazakâr camiada yaşanıyor” demiyorum. Aksine, kadına ve çocuğa karşı işlenen suçlar bir toplumsal krize işaret ediyor. Her şey başka olsaydı, Z.D’nin bir sevdası olacak, cesaretleri yeterse muhazakâr D. şehrinin sokaklarında el ele yürüyeceklerdi. Ancak Z.D’yi o gün belki de “akıllı olun” diye uyaracak kişiler, başına felaket geldikten sonra kırılan kolun yeni oldu. Yetmedi, uğradığı istismarın ardından “bize de” dediler. Muhafazakâr düzen, yarattığı kutsal ve yasak sistemiyle sapkınlıkları büyütüyor. Öte yandan Z.D. gibi mağdurlar çığlık atacakları zaman şal gibi tacizin ya da tecavüzün üstünü örtüyor. Ayıpla, günahla, sana ne derlerle “sus” işareti yapıyor. Türkiye, sokakta, evde ya da AKP binasında kadınlara karşı işlenen suçların cehennemi haline geliyor. Sonunda kendince tarif ettiği ülkülerle yola çıkan İslamcı kuşak, salasını okutmadığı neslin yasını bile tutturmuyor. Sahi son dönemde ardı ardına içerden yükselen “bu dava artık bitti” sözleri tesadüf mü sanıyorsunuz? Yıkılan kolonların sesi içerden de du Bir odada iki kadın iki erkek yuluyor. Olan ise Z.D. gibi çocuklarımızın kaybolan hayallerine oluyor. 2015 yılı nisan ayında, parti Bu dönem geçip gittiğinde Ankara’da milletvekili adaylarını denizlerin dibinden muz balık açıklayacaktı. D.A., Z.D’yi ara larını kim toplayacak? Beykoz Anadolu Kavağı’nda seyir halindeki İETT otobüsü alev alev yandı. Otobüsün arka kısmından çıkan dumanları gören sürücü, otobüsü durdurarak içinde bulunan 15 yolcuyu indirdi. Sürücü Selahattin Yıldız yangın söndürme tüpleriyle alevlere müdahale etmeye çalıştı ancak alevler kısa sürede büyüyerek otobüsün tamamını sardı. Otobüste bulunan yolculardan Alihan Ketenci, “Bir anda dumanlar yükselmeye başladı motor kısmından” dedi. l DHA 10 numara İstanbul’da 2129 Ağustos tarihleri arasındaki 8 günde 4 ilçede 20 ton 700 litre 10 numara yağ olarak bilinen kaçak akaryakıt ele geçiril§di. Kaçak akaryakıt, Bağcılar, Esenyurt, Ataşehir ve Büyükçekmece’de bulunan plastik tanklarda ve bir kamyonetin içerisinde bulundu. Operasyon kapsamında O.P., M.B.Ç., H.Ö., A.Ç., R.A. ve T.A. gözaltına alındı. 6 şüpheli hakkında “Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu” suçundan adli işlem yapıldı. Operasyon polis kameralarınca görüntülendi. l DHA Kartal’da 16 belediye çalışanına soruşturma İstanbul, Kartal’da 21 kişinin yaşamını yitirdiği, 14 kişinin yaralandığı Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesine ilişkin 3 sanığın yargılanması devam ederken, olayda kusuru bulunan belediye çalışanları hakkında da soruşturma yürütüldüğü ortaya çıktı. Kartal Belediyesi görevlileri hakkında yürütülen soruşturmada “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından 16 kişi hakkında soruşturma izni verildi. Şüphelilerin, ruhsatın verildiği 1992’den, binanın kaçak katlarla birlikte tamamlandığı 1998’e kadar belediyenin İmar Müdürlüğü’nde görev yaptığı kaydedildi. l AA/DHA Eymen’in cenazesi bagajda getirildi Yakınları araç verilmemesine isyan etti. İzmir Buca’da Eymen Sadık Durak’ın (5) dövülerek öldürüldükten sonra cesedinin tandırdan çıkmasının yankıları sürerken, İzmir Adli Tıp Kurumu’nda bulunan minik çocuğun cenazesi için cenaze aracının ücretsiz olarak tahsil edilmediği iddia edildi. Cenaze ufak tabutla birlikte yakınlarının otomobilinin bagajına konuldu. Eymen’in cenazesi Asri Mezarlıkta defnedildi. l İHA/DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle