24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ Herkes için kültür ve yaşam Herkes için erişilebilir bir kültür ve yaşam platformu olma hedefiyle yola çıkan Arter, Dolapdere’deki yeni binasını ve açılış sergilerini dün basın mensuplarıyla buluşturdu. Kapılarını 13 Eylül Cuma günü açmaya hazırlanan Arter’in, Sevgi Gönül Oditoryumu’nda düzenlenen basın toplantısına Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli, Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım ve Arter Başküratörü Emre Baykal katıldı. Konuşmasında, Vehbi Koç Vakfı’nın ellinci kuruluş yılı olduğunu belirten Erdal Yıldırım “Bu özel yılı ‘Üstümüze Vazife’ sloganıyla kutluyoruz. Vazifemiz Arter gibi mükemmeliyet merkezlerini hayata geçirmekle sınırlı değil; en az bunun kadar değerli bir diğer husus bu kurumları yaşatabilmek” dedi. Arter’in misyon ve hedeflerinden bahseden Melih Fereli ise, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Arter’le sanat etrafında bir buluşma ve beraber keşfetme alanı yaratmak istedik. Özellikle yeni kuşakların sanatla iç içe, yeni sorular sorarak, yaratıcı üretimin tadına vararak yetişmeleri, gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz ortamın en vazge Yeni kültür ve yaşam mekânı Arter’in yeni binası Dolapdere’de açıldı. Açılışı dün yapılan Arter’de yedi ayrı sergi yer alıyor. çilmez yanı.” “İstiklal Caddesi 211 numaradaki ilk mekânımız bizim için her şeyden önce bir hazırlık, birlikte deneyimleme ve öğrenme alanı oldu. Orada biriktirdiklerimizi, bize daha farklı imkânlar sunan bu yeni mekâna taşıyoruz” diyen Emre Baykal ise sergiler, etkinlikler ve diğer programlar hakkında bilgi verdi. Yedi sergili açılış Bir Vehbi Koç Vakfı kuruluşu olan Arter’in açılış programında toplam ye di sergi yer alıyor. Emre Baykal ve Eda Berkmen küratörlüğünde Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan “Saat Kaç?” başlıklı sergi, bellek, zaman ve mekân kavramları etrafında şekilleniyor. Küratörlüğünü Selen Ansen’in yaptığı “Kelimeler Pek Gereksiz” başlıklı koleksiyon grup sergisi, jest, kalıntı ve iz temaları etrafında kurgulanıyor. “Altan Gürman” retrospektif sergisi, 1976 yılında hayatını kaybeden sanatçının tüm üretimini bir araya getiriyor. Rosa Barba’nın “Gizli Konferans” başlıklı yerleştirmesi sanatçının 20102015 yılları arasında müze depolarında çektiği üç filmden oluşuyor. İnci Furni’nin “Bir An İçin Durdu” başlıklı kişisel sergisi, sanatçının bu sergi için ürettiği yeni işlerini bir araya getiriyor. Céleste BoursierMougenot’nun “offroad, v.2” başlıklı yerleştirmesi, dışa rıdaki rüzgârın hızı ve yönüyle etkileşim içinde hareket eden üç adet kuyruklu piyanodan oluşuyor. Bizi neler bekliyor? Arter, sergilerin yanı sıra birçok programı da ziyaretçileriyle buluşturacak. Etkinlik Programı kapsamında, ilk dört ay içinde In Hoodies, Aydın Esen, Portrait and a Dream, Elif Çağlar Quartet, Can Çakmur gibi sanatçılar Arter’de olacak. 22 Ekim’de Jonas Mekas Retrospektifi’yle başlayacak Film Programı’nda ise Agnes Varda, Chantal Akerman, Alain Resnais gibi yönetmen ve sanatçıların filmlerinden örnekler izleyiciyle buluşturulacak. Ayrıca Öğrenme Programı kapsamında kamuya açık olarak düzenlenecek konuşmalar, atölyeler, seminerler ve sergi turlarıyla beraber, Gençlik Konseyi ve Arter Araştırma Programı adıyla iki uzun soluklu program hayata geçirilecek. Venedik Film Festivali’nde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan Pedro Almadovar’dan Venedik itirafları ‘Sanat yalnızlığımı unutturuyor’ ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR 76. Venedik Film Festivali’nden Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan Pedro Almadovar, şanslı bir azınlığın katılabildiği Ustalık Dersi’nde içini döktü. Öncesinde ise bu yılın juri başkanı şahane Arjantinli yönetmen Lucrecia Martel’in elinden aldığı Altın Aslan ödülünü “Evdeki iki kedimin yanına götüreceğim” dedi. “Dark Habits” adlı filmiyle 1983’te Venedik sayesinde ilk kez uluslararası bir etkinliğe çıkabildiğini söyleyen 69 yaşındaki sinemacı, “Çocuk gibi sevinçliydim, nihayet mahalle dışında birileri beni ciddiye almış gibi hissettim, festivale minnettarım” dedi. Bu yıl Cannes’da yarışan ve kendiyle hesaplaşmaya çalışan orta yaşlı bir yönetmeni canlandıran Antonio Banderas’a en iyi aktör ödülü kazandıran son filmi “Acı Pedro ve Zafer”den ( Dolor y gloAlmadovar ria) söz açılması kaçınılmazdı. Şöyle konuştu Almadovar: “Aslında filmin adı ‘Arzu’ olmalıydı, çünkü filmde çok büyük önem taşıyor. İş ve özel hayatta, arzu yaşamın en temel duygularından birisi. Filmde de çocuğun adını henüz koyamadığı ama apaçık gördüğümüz arzunun doğuşu ve patlaması var. Zaten film içindeki filmin adı da ‘El premier deseo’. Ben de film yapmak yapmak istediğimi küçük yaştan itibaren biliyordum. 1971’de telefon şirketinde çalışırken bile aklımdan Madrid Film Okulu’na gitmek vardı ama maalesef Franco kapatmıştı. Ben de kendi kendimi yönetmen ilan ettim ve bir süper8 kamera alarak sürekli çekimler yapmaya başladım. Hayatta her şey gibi sinema da ancak yaparak öğreniliyor. Sette ilk düzgün kararımı verebildiğim gün kendimi müthiş hissetmiştim, sanki sinemayı yeniden icat ediyordum. Yani gençler size tavsiyem, film çekmek için illa bir okul bitirmeye çalışmayın. Sokağa çıkın, etrafınıza bakın ama dön dolaş illa ki kalbinizin sesini dinleyin. Anlatacağınız hikâyenin içten ve samimi olması gerekiyor yoksa başarmak zor.” l VENEDİK CerModern ‘tarihin sıfır noktasına’ yolculuğa çıkaracak UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve 12 bin yıl öncesine tarihlenen Göbeklitepe, CerModern’de açılacak dijital sergiyle Ankara’da da sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Kazı alanı haritalandırılarak bire bir oluşturulan sergi salonuna Göbeklitepe’de en çok görülen kırmızı ve siyah renkler hâkim olacak, buğday mayası kokusu, ses ve ışık efektleri olacak. CerModern, Türkiye’de 2019’un “Göbeklitepe Yılı” ilan edilmesi üzerine Şanlıurfa’ya 17 kilometre uzaklıktaki “dünyanın en eski arkeolojik tapınak alanının” yurtdışında da etkili şekilde tanıtılması için dijital sergi çalışmaları başlattı. Sergi, 21 Eylül’de ziyarete açılacak, 31 Aralık’a kadar görülebilecek. Sergi daha sonra Berlin ve Londra’ya taşınacak. Cazseverlere Postmodern Jukebox sürprizi Amerikalı müzisyen, piyanist ve aranjör Scott Bradlee’nin kurucusu olduğu, caz ve swing aromalı popüler şarkı yorumlarıyla dünya çapında büyük üne sahip müzik grubu Postmodern Jukebox, “Welcome to the Twenties 2.0” dünya turnesini Yapı Kredi 75. Yıl Konserleri kapsamında ekim ayında Türkiye’ye geliyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’de verecekleri konserlerin Yapı Kredi kartlarına özel avantajlı dönem biletleri ise Biletix’te satışta. Postmodern Jukebox, 28 Ekim’de Ankara’daki Milyon Performance Hall, 29 Ekim’de İstanbul’daki Volkswagen Arena ve 30 Ekim’de İzmir’deki Ooze Venue’de konser verecek. Ayvalık’ta sinema zamanı Başka Sinema Ayvalık Film Festivali’nin ikincisi 49 Ekim tarihleri arasında Kariyo & Ababay Vakfı ana sponsorluğunda düzenlenecek. Festivalin basın toplantısı önceki gün İstanbul Litera’da yapıldı ve festival programı açıklandı. Festival süresince gösterimlerin ardından film ekipleriyle sorucevap seansları, söyleşiler, çocuklar ve gençler için atölyeler, konserlerle dolu zengin bir programın izleyicileri beklediği ifade edildi. Festivalin açılışı, Venedik Film Festivali’nde Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görülen İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar’ın “Acı ve Zafer (Dolor y Gloria)” filmiyle yapılacak. ‘Cebenoyan anısına’ Kapanışta ise Cunda’da açık havada gösterilecek hipodromun unutulmaz ikilisi Bold Pilot ve jokeyi Halis Karataş’ın hikâyesini anlatan “Bizim İçin Şampiyon” izleyiciyle buluşacak. Festivalin direktörü Azize Tan, “Ekim ayı artık Ayvalık’ta film festivaliyle anılıyor. Yerli ve yabancı pek çok konuğu festival boyunca Ayvalık’ta ağırlayacağız. Festival her yıl çocuklar için de bir film gösterimi yapıp atölyeler düzenliyor. Bu yıldan itibaren bu bölümü geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden gazeteci ve sinema eleştirmeni Cüneyt Cebenoyan anısına düzenliyoruz. Cüneyt Cebenoyan Çocuk ve Sinema Fonu’nun da bu vesileyle daha çok duyulur olacağını umuyoruz” dedi. Kariyo & Ababay Vakfı kurucularından Sami Kariyo da, “Başka Sinema Ayvalık Film Festivali’ne ikinci kez destek olmaktan mutluluk duyuyoruz. Festivalle birlikte Kariyo & Ababay Vakfı Yılın Yönetmeni Ödülü’nü vermeye de devam ediyoruz diye konuştu. Azize Tan Edebiyat Edebiyat Nöbeti dergisinin 23. sayısının dosya konusu “12 Eylül’ün Kardelen Öğret Nöbeti’nin meni: Öner Yağcı” olarak belirlendi. Dosya konusunda Ahmet Özer, Selami Şimşek, H. konusu: Hüseyin Yalvaç, Semrin Şahin, Turgay Nar, Atilla Yaşrin, Zübeyde Seven Turan yazıla Öner Yağcı rıyla ve Meltem Dağcı da röportajıyla katkı sağlıyor. Dergide, Füsun Çetinel, Sultan Su Esen, Hasan Öztürk ve Osman Bozkurt yazıla rıyla yer alıyor. Öte yandan şiir ve öykü yazıları da dergide okunabiliyor. Ayrıca Hasan Akarsu ve Dizdar Karaduman kitap yazılarıyla; Ümit Apaydın Lesli M. Silko’dan çevirisiyle, Nurdane Sağkan anı yazısıyla ve İlker Mutlu da Jak Şalom’la yaptığı röportajıyla yer aldı. Dağıtım yerleri ve ayrıntılı bilgi için: twitter.com/edebiyatnobeti edebiyatnobeti@gmail.com. ‘Aşk Geçmişim’ seyirci karşısına çıkıyor Şebnem Bozuklu, Rıza Kocaoğlu ve Melisa Doğu’nun başrollerini paylaştığı “Aşk Geçmişim” oyunu 15 Ekim’de seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Oyunun yönetmen koltuğunda Tuğrul Tülek oturuyor. Ödüllü İskoç yazar D.C. Jackson’ın yazdığı antiromantik komedi tarzındaki oyun UNIQ Hall’de per de açacak. Oyun, kurumsal bir şirkette yeni işe giren Tom ve aynı şirkette çalışan Amy’nin başından geçen olayları, kırık dökük aşk yaşamlarını dinamik ve eğlenceli bir üslupla konu alıyor. Oyunda komedi performansı sergileyecek olan oyuncuların her biri 6 ayrı karakteri canlandırıyor. 135 EYLÜL 2019 PERŞEMBE Müzeye benzemeyen müze! Baştan söyleyeyim: Heyecan verici bir olay! Evet olay! Müze falan değil bu... Bu, müzeye hiç benzemeyen bir müze. Bu, “Kenti Görme Durağı”... “Çağını Yaşama Durağı”... “Dostunla yarenlik ederken dünyayı tanıma ve kavrama durağı”... Bakmayın “durak” sözcüğünü bilinçli olarak kullandığıma, burada hiç ama hiçbir şey durağan değil. Tam tersine... Her şey devinim içinde. Yaşamımıza katılan, bence düşünce ve duygu dünyamızda önemli bir yer tutacak olan, Arter’den söz ediyorum. Canlı ve sürdürülebilir bir kültür ve yaşam platformu olmayı hedefleyen; Vehbi Koç Vakfı’na ait Arter’den... Baştan başlıyorum: Arter’in yeni binası Dolapdere’de. Ünlü İngiliz mimarlık bürosu Grimshaw Architects’in eseri... 2013 yılında açılan proje yarışmasını kazanmışlardı. Yapıyı Melih Fereli eşliğinde gezerken söylediği bir tümce beni sımsıkı kavrıyor. O cümle şu: “Burada İstanbul’da olduğunu unutamaz insan!” İstanbul’dasın, yalnız değilsin Gerçekten öyle, yapı her an “İstanbul’dasın” diye haykırıyor. Hangi bölüme, hangi kata gidersen git, İstanbul’la, İstanbul’un dokusuyla ilişkisini kesemiyorsun. Hangi katta olursan ol Dolapdere’nin kendine özgü dokusu size göz kırpıyor. Bu yapıda birbirinden ayrı düşen katlar, oda oda bölmeler, sıra sıra kolonlar yok. Bu yapıda katlar farklı yüksekliklerde ve birbirini görür durumda. Olmadığın katları ve başka eserlere bakan başka izleyicileri görüyorsun. Özetle: İstanbul’dasın ve yalnız değilsin. Yapının bir başka özelliği davetkâr olması: Sokağa bakan cephe, “Gir içeri” diye yoldan geçenleri çağırıyor adeta... Hemen belirteyim: Yıl sonuna dek tüm girişlerin ücretsiz olması... 2020’den başlayarak 24 yaş altına ücretsiz, üstüne ise 25 TL olması... Bunlar da “davetin” önemini gösteriyor. Çok disiplinli kültür merkezi Burayla ilgili beni en çok heyecanlandıran konu ise Arter’in bir müzeden çok, bir kültür merkezi olarak işlevini yerine getirmesi olacak. Önce şu önemli: Burada hiçbir zaman sürekli sabit bir koleksiyon sergilemesine rastlamayacağız. Gerek Koç Ailesi’nin ve Ömer Koç koleksiyonu olsun, gerek Arter’in yıllar içinde oluşturduğu kendi koleksiyonu; hiçbiri daimi sergi olmayacak... Hayır. Başta Emre Baykal olmak üzere, çeşitli küratörlerin burası için özel oluşturduğu sergiler dışında, plastik sanatlardan müziğe, performans sanatından sinemaya çağdaş sanatın üretimine tanıklık edeceğiz. “Öğrenme Odaları”, atölyeler, kaynak kitaplık, kafe, iki dilde yayınlar, Arter’in olmazsa olmazları... Arter’in çok disiplinli bir kültür merkezi olma iddiasının arkasındaki isim Melih Fereli. Bence müze kökenli değil, festival kökenli olması; yıllar yılı İKSV’de genel müdür görevinde bulunması; festivallerle içlidışlı olması; yurtdışı deneyimi ve 2007’den beri Vehbi Koç Kültür Sanat Vakfı danışmanlığı; Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli’yi “tuttuğunu koparan” kişi yapıyor. Onunla birlikte sergileri dolaşırken söylediklerinin altını çiziyorum: “Türkiye’nin kaybolan belleğini yeni kuşaklara tanıtmak da bizim, benim görevim...” Birbirinden ilginç sergiler Bu yukarıdaki tümceyi ya Sarkis’in “Çaylak Sokak” eserini ya da Altan Gürman’ın solo sergisini dolaşırken söylemişti... (1989’da Maçka Sanat’ta izlemiştim “Çaylak Sokak” sergisini... Altan Gürman’ın meğer bilmediğim ne çok eseri varmış... Onu da burada keşfettim.) Arter’deki tüm ayrıntıları Dolapdere seslerini Ayça Han’ın yazısından okuyacaksınız. Ben müzenin mimarisiyle “oynayan”, Dolapdere sesleriyle haşır neşir olan; çok yalın ama büyüleyici ışık enstalasyonuyla şaşırtan Ayşe Erkmen’e... İçeride miyiz yoksa dışarıda mı diye soran Hale Tenger’e; Gülsüm Karamustafa’nın, oradan oraya sürüklenenlerin çağrısına dikkat çekmekle yetineceğim... Bellek tazelemek, çağdaşlıkla ilgili sorular sormak için heyecan verici yeni mekân Arter, İstanbul’a hoş geldi! Suzan Kardeş’le ‘Bekriya Geceleri’ Suzan Kardeş, eylül ayı itibarıyla her çarşamba “Bekriya Geceleri” konseptiyle Moda Kayıkhane sahnesinde sevenleriyle buluşacak. Meyhane kültürünü Balkan müziği ve Balkan mutfağı ile harmanlayarak sunacak olan sanatçı, ilk programına 11 Eylül Çarşamba akşamı başlayacak. Kardeş, Balkanlar’dan Yeşilçam’a, Türkçe poptan, arabesk ve 9/8’liklere kadar uzanan geniş repertuvarını izleyiciye sunacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle