24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 EYLÜL 2019 PERŞEMBE gorus@cumhuriyet.com.tr olaylar ve görüşler Kadın cinayetlerinde 7 ortak aşama tespit edildi İngiliz Telegraph’ın bilim editörü Sarah Knapton, son yıllarda gündemden düşmeyen kadın cinayetlerini konu alan bilimsel bir araştırmayı köşesine taşıdı. Kadın cinayetlerinin gelişim sürecinde, 7 ortak aşamanın tespit edildiği bu araştırma, birçok mağdurun yaşamını kurtarabilir.  Çeviren: M. Birol Güger İngiltere’deki Gloucestershire Üniversitesi’nden kriminoloji uzmanı Dr. Jane Monckton Smith, yüzlerce ka dın cinayeti üzerinde yaptığı incelemeler neticesinde, cina yetlerin oluş süreçlerine iliş kin ortak noktaları belirledi. Buna göre, cinayetler işlenme den önce katil ve maktul ara sında yedi aşa malı bir süreç yaşanıyor. Smith’e gö Jane Monckton Smith re araştırma, cinayetlerin ço ğunun kendiliğinden değil, or tak yönler barındıran bir süre cin sonunda ve öngörülebilir bir biçimde gerçekleştiğini or taya koyuyor. İlk işaret: Yoğun takip Başlangıç olarak, neredeyse tüm cinayetlerde bugünün moda tabiriyle sıkı bir stalk (kişinin bir başka kişi hakkında internet ve sosyal medya üzerinden yaptığı yoğun takip ve detaylı araştırma) söz konusu. Ayrıca bu şekilde sonlanan ilişkilerin neredeyse tümünün kısa sürede ciddiyet kazanan ilişkiler olması dikkat çekiyor. Bir sonraki aşamada fail, ilişkiyi kontrol altına almaya başlıyor. Ardından belirli bir aşamada kontrolü yitirdiğini düşünüyor, buna maktulün ayrılma teklifi yol açabiliyor. Bu hisse kapılan fail, hemen her hareketini takip ettiği kişi hakkında internet ve sosyal medya hesapları üzerinden yoğun ve detaylı araştırmalar yapmaya başlıyor. Bu araştırmalara intihar tehditleri eşlik ediyor. Altıncı aşamada saldırgan birlikte olduğu kişiyi öldürerek ondan intikam almaya karar veriyor. Bu süreç aynı zamanda bir planlama süreci. Yedinci aşamada fail cinayet için silah temin etmeye çalışabilir, mağdurla yalnız kalmak ya da onu yalnız yakalamak isteyebilir ve sekizinci aşamada da cinayet gerçekleşir. Cinayet öncesi yedi safha 1. İnternet ve sosyal medyada hedef kişiye yönelik sıkı bir takip başlar. 2. İlişki kısa sürede olağan dışı ciddiyet kazanır. 3. Zorlayıcı kontrol ilişkiye egemen olmaya başlar. 4. Fail, kontrolünün tehlikede olduğunu sezinler. 5. Kontrol ve takip süreci intihar tehditleriyle giderek tırmanır. 6. Fail, hedefteki kişiyi öldürerek intikam almaya karar verir. 7. Fail, son aşamada silah temin eder ve kurbanı yalnız yakalama planları yapar. 8. Cinayet işlenir ve fail, kurbanın çocukları gibi, sevdiği başka kişilere de zarar vermeyi göz önünde bulundurabilir. 372 cinayet mercek altına alındı Dr. Monckton Smith, çalışmasına İngiltere’de işlenen ve tarihleri 2012 yılına kadar uzanan 372 cinayetin hikâyelerine ulaşmakla başladı. İşlenen cinayetlerin yüzde 80’den fazlasında mağdurların kadın olduğunu tespit eden Smith, araştırmanın yayımlamasının hemen ardından BBC’ye yaptığı açıklamada, “Bugüne dek söz konusu öldür me olaylarını, ‘tutku cinayetleri’ olarak tanımlıyor, üzerinde kalın bir sis perdesi olan spontane cinayetler olarak açıklıyorduk, bu doğru değil” dedi ve ekledi, “Bütün bu dosyaları incelediğinizde planlama, kararlılık ve daima, ‘zorlayıcı kontrol’ olduğunu görürsünüz.” Dr. Smith, kadınların hangi aşamada sorunlu eşten ayrılmaları ve önlem almaları gerektiğini tespit etmek için daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulundu. Smith’in geliştirdiği model bugün polislere, avukatlara, gözaltı memurlarına ve psikologlara öğretiliyor. Smith’e göre “Polisler, ‘modeli kavrama konusunda’ çok pratikti ve söz konusu aşamaları, üzerinde çalıştıkları dosyalara yansıttılar. Zira, onların deneyimlerine hitap ediyordu. Bugün ise üzerinde çalıştıkları zorlayıcı ilişkinin hangi aşamada olduğunu tetkik ediyorlar. Alice Ruggles ‘Model bilinseydi cinayet önlenirdi’ Dr. Smith’in dosyasında bulunan olaylardan birinde, 24 yaşındaki Alice Ruggles, eski sevgilisi Trimaan Dhillon ile aralarındaki yoğun ilişki sona Dhillon erdikten sonra, fail Dhillon tarafından sıkı bir şekilde takip edildi. Dhillon, Ekim 2016’da Ruggles’ın Gateshead’deki dairesine girdikten sonra onu oracıkta öldürdü. Baba Clive Ruggles, Smith’le mülakatında, Smith’in sekiz aşamalı modelinden haberdar olmaları durumunda, olayların “kesinlikle” farklı sonuçlanabileceğini söyledi. Ruggles, “Yoğun kontrol ve takip vardı, bütün uyarı işaretleri yerli yerindeydi. Bu bilgi polisin elinde yoktu. Alice ve bizim hiçbir fikrimiz yoktu” dedi. Hayatlar kurtulabilir Ruggles’a göre, kızlarına gelen sürekli mesajlar ve fail tarafından uygulanan şantaj, beşinci aşamaya gelindiğini ortaya koyuyor. Dolayısıya, Dr. Smith tarafından geliştirilen modelin yaygınlık kazanması durumunda birçok hayat kurtulabilir.  Smith’in makalesinde ulaştığı sonuca göre, polislerin söz konusu 7 aşamayı idrak etmeleri durumunda, failleri daha rahat takip edebilecekler ve mağdurlar da polisler ve diğer meslek profesyonellerine hangi aşamada olduklarını daha rahat bir biçimde ifade edebilecekler. Ataerkil geleneğin olumsuz sonuçları İsmail Özcan Eğitimci/Yazar Türk kamuoyu son haftalarda birbirinden vahşi şekilde işlenen kadın cinayeti haberleriyle sarsıldı. Özellikle ağustos ayının son on gününde art arda birçok kadın acımasız cinayetlere hedef oldu. Kırıkkale’de eski eşi tarafından 10 yaşındaki kızının gözü önünde hunharca öldürülen Emine Bulut bütün cinayetlere adeta sembol oldu. Her türlü medya organı günlerce başta Emine Bulut olmak üzere kadın cinayeti haberleriyle doldu taştı ve bütün kamuoyu 724 bu cinayetlerin haberleriyle meşgul oldu. Her zaman olduğu gibi ilgililerin ve yetkililerin söz konusu cinayetleri kınayan ama bir işe yaramayan demeçleri ortalıkta dolaştı. Ülkemizde, bizden daha geri olan başka ülkelerde bile benzerlerine rastlanmayacak şekilde niçin bu kadar çok kadın bu kadar alçakça öldürülüyor? Bugüne kadar bunun anlaşılır ve işe yarar bir açıklaması ve analizi yapılamamıştır. Yapılan araştırmalardan elde edilen verilere göre öldürülen 4 kadından 3’ü kocaları tarafından öldürülmekte Günümüz Türk erkeği genel olarak ataerkil gelenek ve kültürün, çağdışı toplumsal kabullerin etkisi altındadır. dir. Kocalar tarafından işlenen bu cinayetler; ya evlilik devam ederken, ya ayrılma aşamasında, ya da mahkeme kararıyla boşanma gerçekleştikten sonra gerçekleşmektedir. Katil kocaların hepsinin gerekçesi hemen hemen aynıdır: Anlaşmazlık yaşadığı eşin barışmaya yanaşmaması, boşanma girişiminden vazgeçmemesi, mahkeme kararıyla ayrılma gerçekleştikten sonra yeniden evliliğe razı olmaması... İzahı yok Bu durumda cani erkekler için sözcüklerin dolu dolu anlamıyla cahillik, ilkellik, bencillik, magandalık, kompleks ve kendine güvensizlik gibi zaaflar söz konusudur. Bunun başka bir izahı yoktur. Çünkü çağdaş, eğitimli, bir iş veya mevki sahibi, kendine güvenen hiçbir erkek bu cinayetleri işlemez. Böyle bir şey ancak istisna olarak vuku bulur. Erkeklerimizin çoğunluğu ne yazık ki birinci kategoriye dahildir. Bu nedenle çok cinayet işlenmekte ve bunların önü alınamamaktadır. Günümüz Türk erkeği genel olarak ataerkil gelenek ve kültürün, çağdışı toplumsal kabullerin etkisi altındadır. Kendisi çağdaş anlamda birey olamadığı için kadınların birey olma, kendi ayakları üzerinde durma, kendi yolunda yürüme çabalarına asla tahammül edememekte; bu yüzden böyle bir çaba içine giren kadınlara kin ve düşmanlık beslemektedir. Bu tür kadınlar eşi, kardeşi, yengesi vb. gibi kendi yakınları olursa gözünü kırpmadan onların hayatlarını söndürmektedir. En büyük sorun Bu karakterdeki erkekler için kendine güvensizlik ve bencillik en büyük ruhsal sorundur. Seçtiği, evlenmeye veya birlikteliğe layık bulduğu bir kadını yalnızca kendisinin sevmesi, beğenmesi önemlidir. Kadının kendisini sevip sevmemesinin, beğenip beğenmemesinin önemi yoktur. O sevmese de, beğenmese de razı olmak durumundadır. Çün kü o kadındır; biatle, itaatle yükümlüdür. Bu bakış, bu zihniyet, bu mantık geçmişteki ağırlığıyla bugün de sürmektedir. Yaklaşık yüzyıl önce yaşanmış şu olay bugün için de fazlasıyla geçerlidir: 1930’lu yılların İstanbul’unda şairlerin, yazarların, kalburüstü kişilerin müdavimi olduğu bir barda yabancı uyruklu genç ve güzel bir kız da garsonluk yapmaktadır. O yılların genç yaşına rağmen çok tanınmış bir yazarı bu kıza asılmakta ama hiç karşılık bulamamaktadır. Bir gün genç yazarın sırnaşmasından iyice bunalan yabancı uyruklu garson kız şöyle bir tepki verir: “Beyim, sizin hiç kendinizi istetme inceliğinden haberiniz yok mu?” Bu yaşanmış olay, çok hasbi bir gönül işi olan sevgiye erkeğimizin hangi gözle baktığının, onu nasıl algıladığının da kanıtı gibidir. İşte çok ilkel, çok bencil bu algısı yüzünden rahatça cinayetler işlemekte, henüz baharındaki hayatları kolayca söndürmektedir. Köklü çözüm, bu psikoloji içindeki erkeğin tedavisi ve çağdaşlaştırılmasıdır. Kadın cinayetleri de bir kültür sorunudur! En son haber, üç gün önce toplumu ayağa kaldırdı... Cumhuriyet’in haberi özet olarak şöyleydi: EŞİNİ 15 YERİNDEN BIÇAKLADI, İLK DURUŞMADA TAHLİYE OLDU. Boşanmak üzere olduğu eşi tarafından göğsü, boynu gibi hayati bölgelerinden 15 kez bıçaklanan Öznur Sazlar, duruma isyan etti: “Türk adaleti bu kadar aciz mi? Ben kime güveneceğim. Ben çok iyi dinlenmediğime inanıyorum. Bugüne kadar ne savcılara sesimi duyurabildim ne de polislere. Biz ağır cezada görülmesini isterken tek duruşmada asliyede görülmesine çok şaşkınız. Türkiye’de kadın olmak gerçekten zormuş bunu anladım. Yani 15 yerimden bıçaklandım, illa ölmem mi gerekiyordu? Öldükten sonra mı ağır cezada görülecek? Koruma istiyorum ben. Korunmak istiyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan, Adalet Bakanlığı’ndan yardım istiyorum.” Ve tahliye: Eskişehir 7. Asliye Mahkemesi’nde görülen “Kasten Yaralama” davasında tutuklu sanık H.S. adli kontrol şartıyla tahliye edildi. HHH Tahliye haberi üzerine Twitter’dan “Bu karara isyan ediyorum” diyerek tepkimi dile getirdim... Cumhuriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni, Eskişehir CHP milletvekili Utku Çakırözer de Twitter’dan “Eskişehir’de eşi Öznur Sazlar’ı 15 kez bıçaklayan saldırgan, ilk duruşmada tahliye edildi... Hem de bir kadın hâkimin kararı ile...” diyerek tepkisini dile getirdi. HHH Kadın cinayetlerinin arkasında MAÇO ERKEK KÜLTÜRÜ vardır! Maço: Zaten kısaca “Sert Erkek” demektir. Maço Erkek Kültürü: Din/Tarım toplumlarındaki “Yaşlı ve Erkek Egemen Feodal Kültür”ün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu kültürle yetişmiş olan erkek, kadını malı, eşyası gibi görür... Ayrılmak isteyen sevgili, nişanlı ya da eş, onu, iradesine karşı geldiği için kızdırır: Kadın cinayetlerinin arkasında sevgi, aşk, kıskançlık yoktur... Sadece “Maço Erkek Kültürü”nün sonucu olan “Erkek Egosu” ve bunun dışavurumu olan öfke vardır! HHH Ne yazık ki bu kültür sadece cinayeti işleyen katillerin değil, cinsiyetlerine bakılmaksızın, polislerin, savcıların, yargıçların da içinde yetiştikleri kültürdür. Burada acıklı olan nokta, eş, anne, kayınvalide, gelin, görümce ve hatta polis, savcı ve yargıç olarak, KADINLARIN DA, “erkek egemen feodal kültür” içinde yetişmiş olduklarından dolayı, o kültürün “maço” versiyonuna müsamaha göstermeleri ve daha kötüsü, onu evlatlarına da aşılayarak kuşaktan kuşağa aktarılmasına yardımcı olmalarıdır. HHH KAHROLSUN MAÇO ERKEK KÜLTÜRÜ... YAŞASIN KADINLARIN EŞİTLİĞİ, ÖZGÜRLÜĞÜ VE BAĞIMSIZLIĞI! Katledilişinin üzerinden 29 yıl geçti Turan Dursun ışık tutmayı sürdürüyor Gericiliğe karşı verdiği mü Cinayetten 4 yıl sonra İslacadele nedeniyle hedef mi Hareket Örgütü’ne yapı haline getirilen yazar Turan lan operasyonla cinayetin çö Dursun’un katledilişinin üze züldüğü, devlet makamların rinden 29 yıl geçti. ca bilinmesine rağ “Rahat yaşamak men cinayeti engel uğruna gerçeği meza lenmediği ortaya çık ra mı götüreyim, hal tı. Mahkeme örgüt ka gerçeği anlatmak üyelerinden İrfan uğruna ölümü mü Çağrıcı’yı müebbet göze alayım?” sözle hapis ile cezalandıra riyle gericiliğe kar rak dosyayı kapattı. şı savaş açan aydın Eski imam ve müf lanmacı yazar Tu tü olan Dursun, din ran Dursun, 4 Eylül 1990’da Koşuyo Turan Dursun ler tarihi eğitimi görüp daha sonra ateist lu’ndaki evinden çıkıp işi olmuştu. Birçok eleştirel ki ne giderken uğradığı silah tap kaleme alan Dursun, İs lı saldırıda yaşamını yitir lam dinini açıkça eleştirmeye di. Cinayetin üzerinden 29 başladığı andan itibaren bir yıl geçmesine rağmen tetik çok tehdit ve hakaretlere ma çi Muzaffer Dalmaz ise hâlâ ruz kalmıştı. yakalanamadı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle