Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 5 EYLÜL 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: HAKAN AKARSU HABER/YORUM Ankara’nın PKK’yi bölme taktiği mi var? AKP’nin ABD’yle güvenli bölge anlaşmasına dair dikkat çeken bir değerlendirme var: “Türkiye, ABD ile PKK’nin arasını açmaya yönelik bir taktik geliştirdi. Güvenli bölge oluşturulması, ABD’nin PKK’yi ortada bırakmasına yönelik taktik değerindedir.” Nitekim 24 Haziran seçiminden önce Öcalan’a HDP tabanı için mesaj verdirilmesi de bu düzlemde ele alınıyor ve devletin “PKK’yi bölme taktiği” olarak değerlendiriliyor. Peki, mümkün mü? Taktik, hedefe uygun mu? Öncelikle belirtelim: ABD ile PKK’nin arasının açılması, hem Türkiye’nin hem bölgenin hem de sonuçları itibarıyla Kürtlerin yararınadır. Diğer yandan PKK’nin bölünmesi, parçalanması ve yok olması da “TürkKürt kardeşliğinin” yararınadır. Peki, izlenen yolla bu mümkün müdür? Daha somut sorarsak: 1. Türkiye’nin ABD ile güvenli bölge anlaşması yapması ABD ile PKK’nin arasını açar mı? 2. Öcalan’ın seçimlerde etkili bir aktör haline getirilmesi PKK’yi böler mi? Kısacası, izlenen taktik hedefe uygun mu? ABD’yle anlaşmak, ABD ile PKK’nin arasını açmaz Türkiye’nin ABD ile güvenli bölge anlaşması yapması, sınırından Suriye içine belli derinlikte bir alanda fiilen egemen olması demektir. Diğer yandan, o derinliğin altındaki bölgeyi (PYD bölgesi) ve o bölgedeki egemenliği de tanıması demektir. Yani ABD’yle güvenli bölge, pratikte AKP için bir tampon bölge kazanımı, PKK için de ABD’yle anlaşmanın doğası gereği AKP’nin tanımak zorunda olacağı bir federal bölge demektir. Özetle ABD’yle güvenli bölge, federal Suriye ve PKK devletçiği demektir. (Bunun böyle olduğunun en somut göstergesi Irak örneğidir.) Kısacası AKP’nin ABD’yle güvenli bölge anlaşması yapması, sonuçları itibarıyla, ABD ile PKK’nin arasını açma taktiği olamaz. Tersine, ABD’nin PKK’ye devletçik hediyesi demektir! ABD ile PKK’yi, ABD’yle güvenli bölge anlaşması değil, Suriye’yle işbirliği anlaşması ayırır! Çünkü Türkiye ile Suriye anlaşırsa, ABD kaybeder ve çekilir. ABD desteği kalmayan PYD de Suriye devleti ile anlaşmak zorunda kalır... Öcalan’ı aktör yapmak PKK’yi bölmez Öcalan’a seçimlere kısa bir süre kala açıklama yaptırtıp HDP tabanına “tarafsız” kalın mesajı verdirilmesi, gerçekte PKK’yi bölme taktiği değildi; AKP’ye seçim kazandırma hamlesiydi! Saray’ın hedefi İstanbul’u kaybetmemekti; bunun yolu da İmamoğlu’na giden HDP oylarını Öcalan’ın mesajıyla durdurmaktan geçiyordu... Önemle belirtelim: Öcalan’a AKP lehine açıklama yaptırtmak PKK’yi bölmez ama HDP tabanının o açıklamayı dinlememesi PKK’yi böler. Asıl yararlı sonuç budur! Gerçekten PKK’yi bölmek isteyen, HDP tabanına “niye Öcalan’ı dinlemedin” diye kızacağına, Öcalan’ı dinlemeyen tabanı PKK güdümünden tamamen koparacak yollar arar! Kayyım taktiği PKK’yi bölmez Diğer yandan HDP belediyelerine kayyım atamak da PKK’yi bölmez ama HDP içindeki Öcalan’ı dinlemeyen tabanı ve HDP içinde “Türkiyeci bir çizgi izlemek isteyen” kanadı zayıflatır. Dahası HDP belediyelerine kayyım atamak, Öcalan’ı dinlemeyen tabana ve Türkiyeci çizgi izlemek isteyen HDP kanadına karşı Kandil’e koz verir! Nitekim Kandil hemen “devlet size alan açmaz, siyaset yapmanıza sınır koyar; sizin tek garantiniz bizim silahımızdır” mesajı vermiştir özetle... Çözüm bölgesel işbirliğinde Sonuç olarak ne güvenli bölge ABD ile PKK’nin arasını açma taktiğidir, ne de Öcalan’a mesaj verdirilmesi PKK’yi bölmek içindir. Her ikisi de AKP’nin çıkarları gereğidir. İşte iki örnekle de görülmüştür: AKP, Suriye’den toprak koparabilmek için ABD’yle güvenli bölge anlaşması yapıp PKK devletçiğini tanıma yoluna da girer, İstanbul seçimini kaybetmemek için Öcalan’la anlaşma da yapar! Başta da belirttiğimiz gibi ABD ile PKK’nin arasının açılması bölgenin, PKK’nin bölünmesi de TürkKürt kardeşliğinin yararınadır. Bunun yolu ise AKP’nin izlediği çizgiden değil, öncelikle AnkaraŞam anlaşmasından ve sonrasında Kürtlerin de çıkarını gözeten bölgesel bir büyük işbirliği modelinden geçmektedir. 5 EYLÜL 2019 SAYI: 34301 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:24 03:17 03:50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:24 13:10 17:10 05:13 12:55 16:52 05:40 13:17 17:12 Akşam 20:46 20:27 20:45 Yatsı 22:37 22:14 22:27 T ürkiye’de yalnız yaşayıp pencerelerinden mahallede oynayan çocukları izleyen teyzeler bile, bir kaleci çok yakışıklı olsa da, bunun onun “en iyi kaleci” olduğunun işareti sayılamayacağını bilirler. Türkiye’deki sanat koleksiyonerlerinin önemli bir kısmı, bu teyzelerin futboldan anladığı kadar sanat ortamının alfabesini bilmiyorlar. 40 yıl önce, sanata ister pul koleksiyonculuğu özeni ile ister hastalıklı bir tutku ile bağlı olsunlar, koleksiyonerler maddi olanakları oranında, kendi zevklerine göre eser alır ve onlarla yaşamak isterlerdi. Peki bugün aynı yöntemler uygulanıyor mu? İstisnalar hariç, kesinlikle uygulanamıyor. Çünkü Türkiye’de insanlar eserle değil, para ile kurdukları ilişki oranında eser alır duruma düşürüldüler! Onları ilgilendiren, sanat “piyasası”ndaki hamleleriyle, “ne kadar akıllı bir iş insanı olduklarını” dosta düşmana kanıtlayabilmek! Ne kadar parayı, ne kadar “uyanık” şekilde nasıl kullanıp kimlerden kaç adet eser almayı başardıklarını insanlara gösterebilmek! “Ne? Sen Osman’dan 80’e mi aldın! Ha ha, ben 60’a aldım!”, “Ne? Sen Fatma’dan daha bu sene yeni mi iş aldın? Ben 34 yıl önce fiyatları bunun yarısıyken aldım!”, “Ne? Sen Mahmut’un işlerini galeriden mi aldın? Ben atölyesinden yarı fiyata aldım”. “Ben 5 yıl önce aldığım Marta resimlerini geçen yıl yüzde 50 kârla sattım. O parayla şu genç ressamın atölyesini kapattım! Gör, 3 yılda ne prim yapar!” Bu liste böyle uzar gider. Konuşulanlar hep kim kaça almış, kaça satmış, kim ne kâr, ne zarar yaptı üzerinden yürür. Kurulan cümleler artık hep ekonomik yorumlardır: “Dolar bazında değmez bir yatırım”, “Bu parayı bunlara yatırırsan en az beş yıl kâr beklentin olmasın”. Bu yorumların hiçbirinde, sanatçının o eserinde veya o serisinde ne anlatmak istediği, eserin onda uyandırdığı karşı konulamaz hisler veya o sanatçının işlerinin 20 yıldır nasıl zenginleşerek ilerlediği gibi veriler yoktur. “Bir resme âşık olma” yoktur. Bir resmin “başyapıt” adayı olarak, fiyat dahil nasıl her alanda fark yaratma kapasitesine sahip olduğu yoktur. Bir sanatçıya ömür çizgisi üzerinden inanarak ondan tutku ile eser toplama yoktur. Bir sanatçının hak etmediği durumlara düşürülmesine isyan ettiği için inadına ondan yapıt alan insanların şövalye ruhu yoktur. Bu insanlar, fışkıran ekonomik dehalarını bir teşhirci gibi duyurup tatmin olma peşindedirler. Aynen kimi müzayedelerde toplu histe Sanat ortamımızın ateşle imtihanı ri içinde hareket etme ve birbirlerinin kalkan ve kalkmayan ellerini gözeterek dedikodu ve kolektif sessiz “mimetizm” içinde aldıkları kararlarda olduğu gibi... Eser tarihlerinin tartışılmaz önemi Sanat alıcısının hiç bilmediği noktalardan biri de, bir eserin yapıldığı yılın, o resmin en önemli verisi olduğudur. Sanat tarihi, her şeyden önce yapıtların doğum tarihleri ile ilgilidir. Bu hafta Akaretler ArtWeek’te karşıma Elvira Bach resimleri çıktı. Bizim kuşağın yeni dışavurumcu ekolünün Berlin hattından gelen bir sanatçıydı. 40 yıl önceki sergilerden bildiğim, dostum Fetting veya Salomé ile çeşitli sergilere katılmış, kariyer yapmış bir sanatçı. Evet, belki kendi çizgisinde devrimlere imza atmamış ama yeni dışavurumcu hattın içinde yerini korumuş bir isim... O yapıtlara bakan Türk alıcısının benzer bol renkli figüratif işler yapan genç sanatçılarla nasıl haksız yere eşdeğer bakabildiğini düşündüm. “Ne yani bu resimler on kere daha pahalı, sanki çok daha mı güzeller?” kıyaslaması, Türkiye’nin en eski müzesinin yalnız 15 yaşında olması ile ilgili bir eğitim sorunudur. Hangi sanatsal devrimi kimin yaptığı ve tarihe kalma ihtimalinin çok daha fazla olup olmadığı gibi temel konuların Türk piyasasında bir karşılığı yoktur. Ünlü eleştirmenlerin veya küratörlerin analizlerinin bir önemi yoktur. İki kaş göz ile birbirini yönlendiren paralı cehaletin ukalalığı, sanat tüccarlarının ellerindeki kurtulmaya çalıştıkları eserleri zorla yönlendirmeleri, sanatın gerçek tüm kriterlerini yok etmek konusunda adeta birbirleriyle yarış içindedirler. Bir eserin “ucuzluğu”, burada “öncülük” veya “yeni parlayan yıldız adayı” gibi temel verileri geçerek, ana kriter haline gelir! Bir başyapıtın veya en çok âşık olacağı bir eserin arayışı yok hükmündedir. “Ne? Sen hâlâ Türk sanatçılardan mı iş alıyorsun! Yatırım değeri yok ki!” krizleri eşliğinde, şımarıklıklarını doruğa taşıyarak bir toplumun, kendi çağdaş kültürünü yok etme peşinde koşanların, acil olarak Çin’e, Kore’ye, Japonya’ya, Hindistan’a giderek, o ülkelerin koleksiyonerlerinin nasıl tam tersine sanatçılarını dünya haritasını yerleştirebilmek için hangi pazarlıkları ve fedakârlıkları yaptıklarını analiz etmeleri lazım. Bugün toplu ayin yaparcasına kendisini bütün fuarları ve bienalleri gezmeye adeta mecbur hisseden yeni koleksiyoner tipolojimizin ve kapitalimizin, aynı yabancı isimleri veya “daha da pahalısını” alarak birbiriyle hava atma yarışına girişmeleri Türk çağdaş sanatına neye mal olduğunu hissedemeyecek kadar ülke nabzından kopmuşlardır. Müze açmakla müze olmaz Meydanın bu kadar “boş” olması, bugün gerçek bir müze açmakla, bir galericinin kendi çıkarlarını gözeterek yaptığı koleksiyon alımlarını müze diye dayatmak arasındaki farkı yaratabilmektedir. Sanat eleştirisinin yarattığı boşluk, bu sapmaları mümkün kılabilmektedir. Müze açmak, objektif kriterlerle yaşanan gerçekleri bir ülkenin sanatının çehresini değiştiren akımları, sanatçıları para ve çıkar gözetmeksizin analiz ederek ve bu doğrultuda bir koleksiyon oluşturarak yapılır. O ülkenin çağdaş sanatının hangi alanında derinleşeceğini seçerek o müze sanat ortamına “girişini” yapar. Arter’de göreceğimizden emin olduğumuz gibi... Bu hafta üst üste açılacak Contemporary İstanbul’la, İstanbul Bienali ile, Arter’le, Odunpazarı “Müzesi” ile ve daha sayısız paralel aktivitelerle toplumumuz bir anlamda “sanata doyacak”. Ama bu selin içerisinde sürüklenen sanatseverlerin, önlerine konulan her şeyi “sorgusuz sualsiz hazmetmemek” gibi bir ev ödevinden başarıyla çıkmaları gerekecek. Bu bağlamda geliştirilmesi gereken “seçicilik” Türk sanatının geleceğini belirleyecek... Keyifli bir sanat haftası dileğiyle! Bu arada Ukraynalı Valentin Popov ve Victor Sydorenko’nun çalışmalarının yer aldığı sergi de, 10 Eylül Salı günü Piramid’de açılıyor. Ağıtlarla uğurlandıMardin’de PKK’nin tuzakladığı EYP patladı: 1 şehit, 2 yaralı Mardin’de güvenlik güçlerince düzenlenen yol kontrol uygulaması sırasında terör örgütü PKK’liler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak etmesiyle Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Acar şehit oldu, 2 asker yaralandı. Şehit Acar, dualar ve gözyaşları arasında toprağa verildi. Şehidin 7 aylık hamile eşi Fatma Acar “Kızını kucağına alacaktın” diyerek ağıtlar yaktı. İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince, dün sabah saatlerinde MardinMidyat karayolundaki Hop geçidinde yürütülen yol kontrol uygulaması sırasında PKK’li teröristlerin daha önce tuzakladığı el yapımı patlayıcı infilak etti. Patlamada, 3 asker yaralandı. Hastanenin acil servisinde tedaviye alınan yaralı askerlerden Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Acar, doktorların çabalarına rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Yaralı 2 askerin hastanedeki tedavisi sürerken, patlamada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Acar’ın, memleketi Mardin’in Ömerli ilçesinin Sa lih köyünde tören düzenlendi. Üç dilde ağıt Törende, Uzman Onbaşı Mehmet Acar’ın Türk bayrağına sarılı naaşı, Salihköy Mahallesi Camii’ne getirilerek katafalka konuldu. Cenaze namazında binlerce yurttaş şehit asker için saf tuttu. Törende yurttaşlar Türkçe, Kürtçe ve Arapça ağıtlar yaktı. Şehit Acar’ın naaşı Salihköy Mahallesi mezarlığında gözyaşları arasında toprağa verildi. l İHA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK UZMAN ÇAVUŞ KAZADA YAŞAMINI YİTİRDİ Erzurum’da uzman çavuş olarak görev yapan ve 10 Ağustos’ta dünya evine giren Ercan Çiftçi (22), geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Eşinin tabutuna sarılan Songul Çiftçi, “Ben onsuz ne yapacağım” diye ağıtlar yaktı. Uzman Çavuş Ercan Çiftçi için merkez Palandöken ilçesindeki Mareşal Çakmak Hastanesi’nde tören düzenlendi. Askeri ve mülki erkânın katıldığı törende Çiftçi’nin ailesi ağıtlar yaktı. l DHA behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com DİNLEME DAVASINDA ARA KARAR Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, FETÖ adına siyasetçi, gazeteci ve işadamı birçok kişiyi usulsüz dinledikleri iddiasıyla aralarında eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ile Yurt Atayün’ün de bulunduğu 210 sanığın yargılandığı davada, tutukluların beraat talebini reddeden heyet, tutukluluk durumlarının devamına hükmetti. Dava 14 Ekim’e ertelendi. l ANKARA Eski valiye FETÖ’DEN beraat ‘FETÖ üyeliği’ suçlamasıyla 15 yıl hapis istemiyle yargılanan eski Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları, beraat etti. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Zahteroğulları, 3 yıldan bu yana yargılamanın sürdüğünü ve hakkında somut bir delil bulunmadığını belirterek beraatını istedi. Mahkeme, delil yetersizliği nedeniyle Zahteroğulları’nın beraatına karar verdi. l ANKARA/Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Antik 1 A LGOLO J İ Yunan tragedyalarında kahramanı felakete götüren aşırı gurur, küstahlık ve kendini bilmezlik hali... 2 3 4 5 6 7 8 9 NORDUZ NE İ LE NAK İ T M İ NKAL E E A T AR İ MAN T A ORT AK Ö AKA HAP REVAN İ JÜ T ANA S SUR Bir cetvel türü. 2/ Bir göz rengi... Zorba hükümdar. 3/ Osmanlı döneminde ortaokul derecesinde eğitim kurumu. 4/ Adana ve Mersin yöre sinde güğümlere doldurularak sokaklarda satılan meyankökü şurubu... Bir renk. 5/ Uzaklaşmak, ara açılmak. 6/ Kullanılması hemen mümkün olan para... İnce ve uzun metal çubuk. 7/ Notada durak işareti... Ar goda marka ve moda düşkünü genç kıza ve rilen ad. 8/ Yahudi tapınağı. 9/ Hücrebilim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yunan mitolojisinde gücü simgeleyen kahraman. 2/ Eski Türklerde toplumsal bölüşümü düzenleyen sistem ya da hu kuk... Eski Mısır inanışında ana tanrıça. 3/ Anadolu’nun kimi yörelerinde, evlenecek erkeğin kız tarafına verdiği para ya da mal... Nikel elementinin simgesi. 4/ Tasavvufta Tanrı’nın doğrudan bilgisine götürdüğüne inanılan manevi yol. 5/ Güven... Satranca benzer bir strateji oyunu. 6/ Tayland’ın eski adı... Yayla ya da bahçe kulübesi. 7/ Bir nota... Spor yarışmalarında seyircileri coşturan kimse. 8/ Uzaklık işareti... Yarı değerli bir süs taşı. 9/ Yanağın alt kısmı... “Çinkirazı” da denilen bir meyve.