19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABer EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 915 EYLÜL 2019 PAZAR Sosyal medya adaleti!‘Hukukun ve yargının tıkandığı anda’ devreye giriyor, mağdurların umudu oluyor Hukukçular, “Artık hukuk kuralları işle mediği için insanlar bu kanallar aracılığıy la adaletin gerçekleşmesini sağlıyor” diyor. Konuyla ilgili avukat Celal Ülgen, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu avukat Ca nan Arın ve eski İstanbul Barosu Başkanı avukat Turgut Kazan’la konuştuk. Hak arama mücadelesinin sosyal sunda inanılmaz cezalar veriliyor o özgürlüğü kullanan insan medya üzerinden lara. Emirle iş yapan gerçekleştiği son zamanlarda sosyal ece mahkemelerde sosyal piroğlu medya da pek bir işe medya, adalet tera yaramıyor. Aldıkları zisini dengeleyici güç ola emir her neyse bütün hu rak görülüyor. Özellikle kuk kuralları hiçe sayıla tacize ya da şiddete maruz rak cezalar veriliyor” diye kalan kadınlar ile annele konuştu. rin çığlığını duyurmak isteyen çocukların sesi sos ‘Liyakat gerekir’ yal medyada sıklıkla gün Hukukun tamamen iflas deme geliyor. Ayrıca ço ettiğini kaydeden Arın, cuklara, yaşlılara, engelli şöyle konuştu: “Bunu bir lere, sağlıkçılara yönelik hukukçu olarak söyle şiddet ve istismar vakaları mek ağrıma gidiyor, ama ile hayvanlara yönelik şid Türkiye’de hukuk diye det durumları, yine yaşa bir şey yok. Ne yargıç kal nılan bir olay karşısında mıştır, ne de herhangi hu haksız tutum gibi olaylar kuk sisteminin uygulan sosyal mecralardan pay ması söz konusudur. Sos laşılınca bu durum top yal medya bazen lehte, ba lumda infiale yol açıyor zen aleyhte olabiliyor. İyi ve adalet mekanizması da lerin yanında kötüler de hızlı ilerliyor.. sosyal medyanın gücü Tepkiye göre yargı olmaz Konuya ilişkin gazetemize değerlendirme yapan avukat Celal Ülgen, sosyal medyanın toplumsal yaşamımız üzerinde ki etkisi kadar, yargı üzerinde de denetle nü kullanmaya çalışıyor. Hâkimlerin kimin daha çok etkisi altında kalacakları söz konusu oluyor burada da. Bunun önlenmesi için bir an önce doğru dürüst hukuk fakültelerinden doğru dürüst hukuk kuralları öğrenerek yetişmiş hukukçuların yargıç olarak atanmaları gerektiğini düşünüyorum. Siyasi amaçlarla değil, liyakata göre olması gerekir.” yici ve düzenleyici bir ‘Adalet baskı kabul etmez’ Celal Ülgen etkisi ol Sağlıklı bir yargı sisduğu teminin işlediği, sağlıklı nu kaydederek, “Son gün bir hukuk devletinde böy lerde sosyal medyada ya le bir şeyin asla olmaması pılan yoğun paylaşım ve gerektiğini söyleyen eski tepkiler üzerine serbest İstanbul Barosu Başkanı bırakılanın tutuklandığı, avukat Turgut Kazan ise tutuklananın ise serbest şu değerlendirmeyi yaptı: bırakıldığını görmekteyiz. “Bu du Bu durum yargının ken rum, di içerisinde bir ölçüde ya Türki da bir değere göre işleme ye’deki diğini ‘Ben saldım çayıra yargının mevlam kayıra’ halk deyi durumu şindeki gibi kendine özgü nun yar ve zamana, zemine, otok gıya ya ratın veya oligarşinin ni kışır bir yetinin ne olduğuna bağ durum lı bir değer kavramı geliş olma Turgut Kazan tiğini görmekteyiz. Aslın dığını gösteriyor. Biz bu da tepkiye göre değişen ve na ‘toplumsal baskı’ ya da oluşan yargının bağımsız ‘sosyal alarm’ deriz. Fakat lığından ve anayasal bir adalet hiçbir baskıyı ka erk olmasından söz etme bul etmez. Sosyal alarm nin olanağı bulunmamak la yargının etkilenme tadır” dedi. si Türkiye’de çokça karşı ‘Hukuk kuralları mıza çıkıyor. Şu anda toplum bunu çok güzel bir çalışmıyor’ Mor Çatı Kadın Sığına ğı Vakfı kurucusu avukat Canan Arın ise artık hu kuk kuralları çalışmadı ğı için insan ların bu kanal lar ara cılığıyla adaletin gerçek Canan Arın leşmesini sağla dıklarını belirterek “Sosyal medyanın bu konuda durum olarak görüyor. Bazen ben de ‘bu çok güzel oldu’ değerlendirmesini yapıyorum. Ama bu, Türkiye’de yargının ve hukuk devleti işleyişinin hiç olmadığını gösteriyor. Dün o suçu işlediği iddia edilen kişiyi bırakıyorsun, ardından sosyal medyadaki havaya bakıp utanıyorsun ve ertesi gün yakalama kararı çıkarıp tutukluyorsun. Bu olabilecek bir şey değil. Türkiye’de hukuk devleti sayılabilecek bir tarafın kalmadığı, işe yaradığını düşünüyo yargının yargı olmadığı rum. Ne yazık ki artık ne ve adaletin de asla sağlık hukuk, ne ceza usulü ku lı işlemediği, herkesin de rallar uygulanıyor. İnanıl bunu bildiği, o sebepten maz bir kadın düşmanlı de sosyal medyayı kulla ğı var, çünkü kadın güç narak mecbur bırakma lendikçe erkek iktidarı ya dönük bir tutum izlen nın sarsılmasından o ka diği görülüyor. Ama ‘mec dar korkuluyor ki bu hu bur bıraktılar’ ile adalet kuka yansımış vaziyette. sağlanmaz. Siz sadece yü Yargıçlar da o iktidar sar reğinizi ferahlatmış olur sılmasın diye ellerinden sunuz. Sağlıklı bir hukuk geleni yapıyorlar. Mese devletinde ‘sosyal alarm’ la çocuklara tecavüz dava yasaklanır, yasaklanması sı veya kadınların öldürül gerekir. Şu anda yargımız mesinde ya serbest bıra olmadığı için, siz de biz de kılıyor sanıklar, ya da iyi o sosyal alarmdan yarar halden indirim uygulanı lanmaya çalışıyoruz. Bu yor. Ama ifade özgürlüğü durum engellenmezse linç nün kullanıldığı alanlar hukuku getirir ve çok teh da aldıkları emir doğrultu likeli olur.” Sosyal medyada adaleti bulanlar 4 Konya’da tartıştığı eşini öldürmek için Aksaray’a gittiğini öğrenen annesinin ihbarı üzerine yakalanan ve serbest bırakılan K.Ç., sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine tutuklandı. 4 Antalya’da 2 çocuğu, işyerine kilitleyip cinsel içerikli fotoğraflar gösterip video izleterek istismarda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan, çıkarıldığı hâkimlik tarafından adli kontrolle serbest bırakılan M.F., sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine yeniden gözaltına alındı. 4 Zonguldak’ta 50 yaşındaki yengesi Leyla Köse’yi baltayla saldırarak ağır yaralayan, ifadesi alındıktan sonra da serbest bırakılan Savaş Orhan Köse, sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine tutuklandı. 4 Çorlu’da intihar eden gence 9 yıl cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla mahkemeye çıkarılan ve ilk duruşmada tahliye edilen sanık, sosyal med yadan gelen tepkiler üzerine tutuklandı. 4 Tuzla’da otomobiline erik çekirdeği attığı gerekçesiyle 11 yaşındaki çocuğu darp eden ve gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan U.Ö., sosyal medyada yapılan itiraz üzerine yeniden gözaltına alındı. 4 İstanbul’da trafikte hamile kadının ve eşinin bulunduğu arabayı tekmeleyerek yumruklayan baklavacı kardeşler sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine tutuklandı. 4 İstanbul’da hemşire Ayşegül T.’ye şort giydiği gerekçe siyle tekme atan ve savcılıkça serbest bırakılan Abdullah Çakıroğlu, sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine tutuklandı. 4 Sakarya’nın Sapanca ilçesinde uzuvlarının tamamı kesildiği için yaşamını yi tiren yavru köpeğin ölümüne neden olan kepçe operatörü sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine tutuklandı. 4 Eski eşi Merzuka Altunsöğüt’ü, bıçakla yaraladığı için adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Soner Göztepe, olayın sosyal medyada duyulup tepki gelmesinin ardından yeniden gözaltına alınan isimlerden yalnızca birkaçı... SON ÖRNEK ADANA’DAN Adana Yüreğir’de 80 yaşında yalnız yaşayan Fatma Altunöz’ün evine 9 Eylül’de gece saatlerinde girerek cinsel istismarda bulunmaya çalışıp darp ederek kaçan, ardından gözaltına alınıp serbest bırakılan zanlı, 2 çocuk babası 54 ya şındaki İ.M. tutuklandı. Güvenlik güçlerince gözaltına alınan sanık, adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kamuoyunun sosyal medya üzerinden tepki göstermesinin ardından olayla ilgili daha sonra Adana Cumhu riyet Başsavcılığı, zanlı hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartıldığını duyurdu. Bunun üzerine Yüreğir İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri şahsı yakaladı. Mahkemeye sevk edilen sanık, tutuklanarak cezaevine gönderildi. l İHA Cumartesi Anneleri 755. kez bir araya geldi ‘ACILARINI en iyi BİZ ANLARIZ’ Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 755. haftasında Galatasaray Meydanı’na gitmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Bunun üzerine Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfil taşıdı. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP milletvekilleri Garo Paylan ve Hüda Kaya da eyleme destek verdi. Bu hafta 12 Eylül’de kaybedilen insanların akıbeti soruldu. 755. haftaki eylemde, “Diyarbakır’daki ailelerin acılarını en iyi biz anlarız. Onların acılarının araçsallaştırılması, günlük siyasetin bir parçası haline getirilmesi en çok bizi yaralar” ifadeleri yer aldı. Açıklamayı 21 Mart 1995’te gözaltında kaybedildikten sonra cenazesi kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak yaptı. Ocak, “Evlat yolu gözlemenin ne demek olduğunu bilen aileler olarak Diyarbakır’daki ailelerin acılarını en iyi biz anlarız. Onların acılarının araçsallaştırıl ması, günlük siyasetin bir parçası haline getirilmesi en çok bizi yaralar. Her annenin evladına kavuşma talebi bizim de talebimizdir. Yüksek sesle haykırıyoruz: Barış olsun, anneler evlatlarına kavuşsun! ” dedi. 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 39 yıl geçtiğini hatırlatan Ocak, “12 Eylül bizim için 39 yıldır sürüyor. 12 Eylül’ün milyonlarca kişinin hayatını etkileyerek ağır travmalara neden olan kanlı mirası bugünümüzü de zehirliyor. 12 Eylül’ün gözaltındaki kayıpları inkâr eden ve cezasız bırakan zihniyeti bugün de sürüyor” diye belirtti. l İSTANBUL / Cumhuriyet Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kadın cinayetlerini umursamadı Bu nasıl bakanlık? ALİCAN ULUDAĞ Son dönemde başta Emine Bulut olmak üzere çok sayıda kadının cinayete kurban gitmesi üzerine Cumhuriyet muhabiri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan bilgi edinme talebinde bulundu. CİMER üzerinden Bilgi Edinme Yasası uyarınca yapılan talepte, “2000 yılından bu yana kaç kadın cinayete kurban gitti. Yıllara göre dağılımı nedir? Ayrıca kaç çocuk öldürüldü? Ayrıca yıllara göre şiddete maruz kalan kadın sayısı kaçtır” soruları yer aldı. Kadın cinayetlerini ve çocuk istismarlarına ilişkin davaları bizzat takip eden Aile Bakanlığı, kaç kadın ve çocuğun öldürüldüğü ve şiddete uğradığı sorusuna yanıt vermekten kaçındı. Bakan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2000 yılından bu yana kaç kadın ve çocuğun hayatını kaybettiği sorumuzu İçişleri Bakanlığı’na gönderdi. İçişleri Bakanlığı da topu Emniyet Genel Müdürlüğü’ne attı. Emniyet ise talebe olumsuz yanıt verdi. lık, bilgi edinme sorusunu İçişleri Bakanlığı’na sevk etti. Bakanlık ise talebi Emniyet’e havale etti. Emniyet de reddetti Emniyet Genel Müdürlüğü Koordinasyon ve Harekât Daire Başkanlığı, bilgi edinme talebini reddetti. Verilen yanıtta, talep edilen bilgilerin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 7. maddesi kapsamına girdiği savunuldu. 7. maddede bilgi edinme başvurusunun, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya gö revleri gereği bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olması gerektiği ifade edilerek “Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler. İstenen bilgi veya belge, başvurulan kurum ve kuruluştan başka bir yerde bulunuyorsa, başvuru dilekçesi bu kurum ve kuruluşa gönderilir ve durum ilgiliye yazılı olarak bildirilir” deniliyor. l ANKARA Saray’daki hesap sandığa uyar mı? Ali Babacan, uzun süre koruduğu sessizliğini bozmak için Karar gazetesinde karar kıldı, geçen salı günü tam sayfa görüşlerini açıkladı. Yeni parti kuracak, belki yılbaşında, belki yılbaşından da yakın. Ahmet Davutoğlu, sürekli açıklamalar yapma serisini sürdürdü; cuma günü genel başkanlık yaptığı partisinden istifa etti. Böylece ihracına gerek kalmadı. Uzun yıllardır devam eden gelenek bozuldu; seçimden sonra CHP’nin değil, AKP’nin içi konuşulur oldu. Erdoğan’ın önünde de ikili değişim arayışı duruyor; birincisi Saray’a bakanlar kurulu! AKP çevreleri de bakanlıklarda değişim beklentisine girdi. İkincisi erkene aldığı partisinin büyük kongresi. Her ikisi de partideki erozyonu azaltıp tersine çevirmeye yönelik. Bülent Arınç’la Bülent Turan’ın Canan Kaftancıoğlu ve Ahmet Türk üzerinden atışması da AKP içindeki kaynamanın sadece yeni parti kuracaklar ve kalacaklar ikileminden ibaret olmadığını gösteriyor. Damadını hapisten çıkaran, oğlunu Meclis’e sokan, kendisini de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğiyle Saray’a atan Arınç, son açıklamalarını yüksek istişarelerden sonra yapmış olmalı. AKP’nin Çanakkale Milletvekili ve Grup Başkanvekili Bülent Turan, Arınç’ı CHP’li sanmış olmalı ki, ağzına geleni söyledi. Arınç da “haddini bildirdi”. Her iki Bülent de “Çanakkale geçilmez” gibi duruyor, ama haftanın genel fotoğrafına baktığımızda, AKP elek olmuş, herkes bir ucundan eliyor. HHH Bu tabloda Erdoğan yeni bir yol haritası çizmiş görünüyor... Belediye başkanlarını Saray’a çağırarak, bir barış çubuğu uzattı. Samimi mi? Hayır... Doğu’nun büyük bilgelerinden Şirazlı Sadi’nin şöyle bir sözü vardır: Ezeli bir rakibin bütün hilelerini bitirdiyse, barış çubuğu uzatır; dikkat et! Sonuçta Erdoğan’ın büyükşehir belediye başkanlarını Saray’a çağırması olumludur. Ancak bu, özellikle İstanbul ve Ankara’yı kaybetmeyi hazmettiği anlamına gelmez. Erdoğan, bu hamle ile başkanların AKP dönemini daha fazla deşmesini engellemeye ve yeni bir kurgu için zaman kazanmaya çalışıyor olmalı. Görünen o ki Erdoğan’ın önünde üç yoğun işlemeyi gerektiren dosya var. Birincisi ne yapıp edip ekonomideki negatif algıyı değiştirmek. İkincisi, dış konulardaki başarısızlıkları kahramanlığa çevirmek. Üçüncüsü, CHP’yi yalnızlaştırmak! Üçüncü şık için atılan ilk adımlar, yolun devamının daha sert geçmesine neden olabilir. PKK üzerinden HDP’ye, HDP üzerinden CHP’ye, CHP üzerinden İYİ Parti’ye yüklenmek! Kürt kökenli yurttaşlarımınız CHP’ye oy vermesini engelleyecek bir iklim oluşturup İYİ Parti’ye de, “Senin CHP ile ne işin var” demek... AKP’yi bu hesaba iten, iki ittifakın 4545 kafa kafaya olması. Yüzde 50 artı bir, siyasetin anayasası haline getirildi. İnançta Allah bir, siyasette 50 artı bir... Erdoğan, yukarıdaki üç şıkta tatmin edici noktaya geldiğine inandığı an, seçime gidecek. Bunu, 2020 sonbaharından itibaren beklemek gerek. Bir ihtimal daha var; Erdoğan, 2020’den itibaren kurguladığı seçim stratejisine milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra yerel seçimi de ekleyebilir. HHH Bunlar Saray hesapları... Saray’daki hesap sandıkta tutar mı? CHP’ye bağlı... Yukarıda sıraladıklarımız, siyasi okumayazması olan herkesin görebileceği şeyler. CHP, 2017 referandum sürecinde oluşturduğu bileşimi sürdürüyor. AKP’nin bütün çabalarına rağmen! CHP, bu bileşimi hem sürdürmek hem biraz daha genişletmek zorunda. “Zorunda” diyoruz, bunu başarmaya mecbur. Bu anlamda 2020 başındaki olağan kurultayını büyük bir fırsata çevirip bunu parti içi mesele olmaktan çıkarabilir, Türkiye’ye hitap eden büyük bir seslenişe dönüştürebilir. Hep öyledir, ama önümüzdeki dönem için bir daha altını çizmek gerekiyor: 2020’deki kurultay CHP’nin iç işi değildir. Mademki 1919 Sivas Kongresi CHP’nin birinci kurultayıydı... Mademki o kurultayda vatanın kaderi konuşuldu... Yine öyle bakılamaz mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle