27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 15 EYLÜL 2019 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Jandarmayla gözdağıEskişehir’deki 3 köyde yaşanan ‘Menzil dayatması’ şiddetlendi, son çare zorunlu göç Çalışanların sorunları anlatıldı TMMOB’den isyan broşürü MUSTAFA ÇAKIR Mimar, mühendis ve şehir plancılarının çatı örgütü olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), üyelerinin yaşadıkları sorunları broşür haline getirdi. 560 bine yakın üyesi bulunan TMMOB, üyelerinin yaşadıkları sorunları özetle şöyle sıraladı: n Kamu çalışanlarının kaderi, iktidarın keyfi uygulamaları ile belirleniyor. Yapılan atamalar liyakat temelinde değil, yandaşlık ve keyfiyet temelinde. Çalışanlar “yer ve pozisyon” değişimi ile tehdit ediliyor. n Meslektaşlar hak ettiği sosyal güvenceden yoksun. Çalışanlar arasında eşit işe eşit ücret, eşit statü tanınmıyor. Hem kurumlar arasında, hem de en düşük ve en yüksek ücretlerde fark giderek arttı. Farklı personel tanımlamaları ile örgütsüz, sendikasız bırakılmak isteniyor. n Kamuda istihdamlar planlı yapılmıyor. Yeterli sayıda meslektaşın istihdam edilip edilmediği belirsiz. n Ücretli çalışanlar, kendini yarının potansiyel işsizi olarak görüyor. Güvence ortadan kaldırıldı. Genç meslektaşların çalışma yaşamına katılması neredeyse olanaksız hale getirildi. n 2 bin 20 lira asgari ücretle, esnek ve güvencesiz olarak istihdam edilen binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısı var. SGK iptal etti n Örgütsüzlük, güvencesiz ve sigortasız çalıştırma, mobbing, yetersiz ücret alma veya ücret alamama, meslek dışı çalıştırılma, çalışma koşullarının ağırlaşması meslektaşlara insan onuruna yaraşır bir çalışma yaşamı ve emeklilik koşulları sunmaktan çok uzakta. n Pek çoğu mesleki yetersizlik sorunları, fazla mesailerde ücret verilmemesi, fazla çalıştırma, iş saatleri ihlali, sosyal hak ihlalleri ve özlük haklarına yönelik sorunlarla yüz yüze. n Üyelerin işe giriş bildirgesinde baz alınacak asgari ücret hakkını güvence altına almak amacıyla TMMOB ve SGK arasında imzalanan protokol, iktidarın emekçilere dönük politikalarının sonucu olarak SGK tarafından tek taraflı olarak feshedildi. Teknik eğitim tartışmalı n Kazalarda fatura, aslında bir danışmanlık hizmeti veren meslektaşlara çıkarılıyor. Bu algı, işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerinin kamu hizmeti olarak ele alınmasını engelliyor. n OHAL süresince KHK’lerle yaklaşık 130 bin kişi kamu görevinden ihraç edildi. Bunların 3 binden fazlası mühendis, mimar ve şehir plancısı. İhraçlar darbe ile değil, muhalif unsurlarla mücadeleye dönüştürüldü. n Teknik eğitimin niteliği tartışılır hale geldi. İktidarın dayattığı gerici dalga karşısında eğitim kurumları güvenilirliğini yitirdi. l ANKARA Menzil tarikatının merkezi olan ve “yolu bile olmayan” Buhara’daki okul için ailelere yapılan baskı giderek şiddetlendi. Jandarma eşliğinde aileleri ikna için köylere giden Milli Eğitim yetkilileri ve kaymakam, velileri para cezası ile tehdit etti. ARİF ANBAR Eskişehir Sivrihisar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Göktepe, Kaldırım ve Ahiler köylerindeki çocukları Buhara’daki okula gönderme ısrarı sürüyor. Köylüler, Menzil tarikatının Buhara köyündeki okula çocuklarını göndermemek için bir haftadır direnirken, Milli Eğitim’in dayatması ise giderek sertleşiyor. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, baskı ve direnişin sürdüğü üç köyü ziyaret etti. Muhtarlar, köylüler ve öğrencilerle bir araya geldi. Velilerin çocuklarını göndermek istediği okul ile birlikte, Milli Eğitim yetkililerinin dayatmaya dönüştürdüğü Buhara’daki okulu da yerinde gördü. Çakırözer, Milli Eğitim’in “Buhara dayatmasını” raporlaştırdı. Jandarmayla geldi Buhara’daki okulun çok yakınında bir tarikatın merkezinin bulunmasının aileleri kaygılandıran ön önemli neden olduğu belirtilen raporda, “Es Çakırözer kişehir İl Milli Eğitim Müdürü, Sivrihisar İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Sivrihisar Kaymakamı, velileri ikna etmek için 3 köyü de ziyaret etti. Yanlarında Sivrihisar İlçe Jandarma Komutanı ve jandarmalar da bulunuyordu. Bu ziyarette jandarmanın tek amacı ailelerin direncini kırmaktır. Buna rağmen aileler, öğrencilerini Buhara’daki okula göndermek istemediklerini belirtti. Duruma isyan eden çocuklar, ‘Biz o okula gitmek istemiyoruz. Bizi zorla o okula göndermeyin’ dedi” ifadelerini yer verildi. Dayatılan okulun yolunun bile bulunmadığa dikkat çekilen raporda, “Kaldırım, Göktepe ve Ahiler köylerinden gelen çocukların Buhara’daki yeni okula ulaşmaları çok zor. Öğrencilerin Buhara’daki okula giderken kullanacakları yol, tali yol. Karayolu haritasında bulunmayan yol. Aileler, bu yolun kötü durumu nedeniyle de çocuklarını okula göndermek istemiyorlar” denildi. Raporda şu ifadeler yer aldı: “Milli Eğitim’in bu baskısı köylüleri zorunlu göç fikrine yöneltmiş durumda. Öğrenci aileleri tehdit ve cezalar karşısında çözümü başka ilçelere ve şehir merkezine göç etmekte buluyorlar. Çocuklarını Buhara’daki okula göndermemekte kararlı olan aileler, son çare olarak köylerine yakın olan Eskişehir’in Sivrihisar, Konya’nın Çeltik ilçe merkezine göç edeceklerini söylüyorlar. Bazı aileler ise şimdiden çocuklarını Eskişehir’e gönderme hazırlıklarına başlamış.” Raporda, “Buhara’daki okulun çok yakınında bir tarikatın merkezinin bulunması aileleri kaygılandıran en önemli neden. Tarikatın müritleri sürekli olarak şehir dışından Buhara’ya geliyor. Aileler çocuklarının bu ortamdan etkilenmesini istemiyor. Aileler çocuklarını Buhara’daki okula göndermemek için başka köylerden ikamet gösterme formülünü öneriyorlar, istiyorlar. Ama il ve ilçe eğitim müdürleri, kaymakam ise böyle bir durum olduğunda gerekli kontrolleri yapacaklarını, ailelerin taşınmaması durumunda ceza keseceklerini söylüyorlar” denildi. Bakan Selçuk’a çağrı 3 köyde de ailelerin yıllardır çocuklarını gönderdikleri Ertuğrul köyü Yavuz Gülerce Okulu’ndan memnun olduklarını belirten Çakırözer, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’a, “Bu 60 çocuğun sesini duyun. Onların annelerinin, babalarının kaygısına kulak verin” çağrısında bulundu. l ESKİŞEHİR MEB servisi kaldırdı, 15 dakikalık okul yolu 2 saate çıktı TEZCAN KARAKUŞ CANDAN: Cumhuriyet değerleri yıkılıyor TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi (AKM) alanı içerisinde başlayan millet bahçesi proje alanında bulunan Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okuduğu şeref tribünü gibi tescilli yapıların korunacağının söylenmesine karşın alandaki bazı tescilli binaların yıkıldığını söyledi. Proje alanı içerisinde Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu okuduğu şeref tribünü, halk tribünü, Atatürk Kültür Merkezi binası, tören pisti, belediye park ve bahçeler müdürlüğü binası gibi tarihi yapıların olduğunu ve bu yapıların korunacağının belirtildiğini vurgulayan Candan, buna karşın bazı yapıların yıkıldığını tespit ettiklerini açıkladı. Yazılı açıklama yapan Candan, “Yerinde yaptığımız tespitlerde tescilli kültür varlığı olan belediye park ve bahçeler müdürlüğü binasının ve tören pistinin yıkıldığı tespit edilmiştir. Yerel seçimler öncesi iktidar partisinin yayımladığı millet bahçesi görsellerinde AKM binasının da yıkılarak yerine cami yapıldığı görülmektedir. Tören pistinin ve belediye park ve bahçeler müdürlüğünün korunması planda var iken yıkılması ve gelecekte AKM’nin yıkılarak cami yapılması, plan içerisindeki gizli planı açığa çıkarmaktadır” ifadelerini kullandı. ‘Medipol’e mi verilecek?’ Candan, “Nerede bir millet bahçesi varsa yanında, ya büyük ölçekli rant projeleri ya da yok etmek istedikleri Cumhuriyet değerleri vardır. Ankara’da 5 bölgeden oluşan AKM alanlarından birinci etabında başlayan, 398.5 milyon liraya ihale edilen millet bahçesinin, EGO hangarlarının yerine yapılan Merkez Ankara adındaki büyük ölçekli rant projesinin satışının artırılması ve Cumhuriyet değerlerinin yok edilmesi için planlandığı çok açıktır” dedi. Candan, plan notlarına el yazısı ile “sağlık merkezi” yazıldığını kaydederek “Gelecekte TCDD gar yerleşkesinin bir bölümünün devredildiği Medipol Üniversitesi’ne yakın olan bu alanın da Medipol’e devredileceği kuşkularını oluşturmaktadır” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Menemen’de 42 öğrencinin dolmuş çilesi sona erdi Milli Eğitim Bakanlığı, toplu taşım olduğu gerekçesiyle Menemen’in köylerinde ücretsiz servis uygulamasını kaldırdı. Okullarına gitmek için sabah erken saatlerde kalkan öğrenciler, dolmuşta yer bulabilmek için erkenden sıraya girmek ve okula yetişmek için 22 kişilik minibüse 42 kişi binmek zorunda kaldı. Üst üste minibüse binen öğrenciler ve veliler isyan etti. Geç kalmamak için 2 saatlik yolculuktan sonra okullarına ulaşan çocukların sesini Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy duydu. Başkan Aksoy, Beyköy, Alaniçi, Çaltı mahallerinde yaşayan öğrencileri ve ailelerini dinleyen toplu taşıma düzenlemesinin dışında kalan mahallelere servis tahsis etti. Çocuklar pazartesi günü okula özel servisle 15 dakikada gideceklerini öğrenince büyük mutlu luk yaşadılar. Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, “Çocuklarımız okula geç kalma sorunu yaşamadan, sağlıklı koşullarda güven içinde derslerine yetişecekler. Bir dolmuşta 42 öğrenci taşınmaz. Çözüm için hemen harekete geçtik ve servisimizi ayarladık. Yasal sıkıntı yaşanması durumunda parayı kendi imkânlarımla karşılamaya da hazırım” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet Bilimde yerimiz epey perişan, nesnel bir tablo Bilimsel mesleki dergilerde yılda 45 bini aşkın “araştırma makalesi” yayımlayabilirsiniz. Türkiye bu durumda. Sonra da bilimsel makale sayımız hiç de fena değil, mesela dünyada 17., 18. durumdayız, bak işte Türkiye’de bilimsel araştırma yapılıyor, diye övünebilirsiniz.  Hayır, yapmayalım bunu. İyi durumda değiliz, isterseniz makale yayımlama açısından ilk 10 ülke arasına girin. Doğru bir değerlendirme yapmış olmazsınız. Peki, nedir doğru değerlendirme? Sayıyı dikkate almayacağız da neye göre değerlendireceğiz? Araştırmalarınızın yarattığı etki, bilim dünyasında kullanılma derecesi, yeni fikir ve çalışmalara açtığı yollar.. Ve şüphesiz ki, yüksek değerde araştırmalarınızın aldığı ödüller, övgüler, patentler vb. Tamam, bir temel bilim araştırmasında patent gibi sonuçlar zor olabilir, zaten patent alacağım diye de araştırma yapılmaz, ama değeri yüksektir.. Dünyada araştırma makaleleri yayımlayan binlerce “mesleki dergi” var. Dahası bazıları tamamen ticari, ver parayı makaleni basalım cinsinden.. Türkiye adresli binlerce emakale bu tür dergilerde yayımlanıyor! Bu tür dergilerin okunma değeri çok az veya sıfır. Peki, bir araştırma makalesi neden bu tür dergilere gönderilir? Çünkü, araştırmanın değeri düşük, önemli, okunur, ciddiyeti yüksek bilim dergilerinde yer bulamadığı için... 36. sıradayız Ama yüksek nitelikli bilimsel dergileri dikkate alan bir değerlendirme var. Ünlü bilim dergisi, epey bir süredir Nature Index hazırlıyor ve yayımlıyor. 2019 Index’i yeni yayımlandı. Bu Index’te etki değeri çok yüksek 82 bilimsel dergide yayımlanan 59 bin 278 araştırma makalesi dikkate alındı. Bu toplam içinde Türkiye adresli sadece 70 araştırma makalesi bulunuyor. Yani toplamın binde biri civarında makalemiz var. Herkese Bilim Teknoloji dergisi, (haftalık olarak yayımlanıyor, web adresi www. herkesebilimteknoloji.com) bu haftaki kapak konusunu, Prof. Dr. Esen Ercan Alp’ın Nature Index değerlendirmesine ayırdı. Bilimsel araştırmalarda nesnelgerçek bir fotoğrafını görüyorsunuz ülkemizin. 45 bini aşkın toplam makale sayısında dünyada 18. olabilirsiniz.. Ama değer ve önem açısından ise buna göre, dünyada 36. sıradayız. Avrupa’da ise 19. sırada. Neden sadece bu 82 dergi seçildi analiz için? Alp diyor ki: “Bu 82 dergi, toplam dergilerin sadece yüzde 1’inden daha azını teşkil etmekle birlikte, toplam bilimsel alıntıların (yayımlanan makalelere yapılan atıfların) yüzde 30’una sahiptir. Bu 82 dergi içinde de sadece birinci derecedeki yayınlar (makaleler) ele alınmıştır. Haber ve yorum şeklinde çıkan yayınlar sıralamaya dahil edilmemişlerdir.” Avrupa’da 19. sıradayız dedik. Biz 80 milyonluk bir ülkeyiz. Bizden çok daha az nüfusa sahip ülkeler ise bizim önümüzde. Mesela Yunanistan! Macaristan ve Slovenya arasında bulunuyoruz. İran bizden iki katı yüksek değerde araştırmaya sahip! 109 yayını var ve 31. sırada. Ayrıca bu Index’te üniversiteler de var. İlk 500 içinde hiçbir üniversitemiz yok. Esen Ercan Alp diyor ki: Sıralamaya “giren kurumlarla aramızdaki fark da çok büyüktür. Örneğin Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin ilk 500’e girebilmesi için yapması gerekli atılım, bu üst düzey dergilerdeki yayın sayısını 45 misli artırmasını gerektirmektedir. ODTÜ ile MIT üniversitesi arasında bilimsel yayın açısından 115 misli fark.. 20. sırada yer alan Danimarka’ya yetişebilmemiz için yayın sayısını 6 misli artırmamız gerekiyor. Danimarka ile Türkiye’nin nüfuslarını da hesaba katarsak (5.8 milyona karşılık 82 milyon), aradaki farkın aslında 100 misli olduğunu gözlemleriz. Bu hedefe bugünkü yaklaşım ve yatırım düzeyi ile ulaşmak zor görünüyor.” Nitelik önemli Ekonomik büyüklükte ilk 20 ülke içinde olmakla övünüyoruz. O zaman bilimsel başarım konusunda da ilk 20’de olmalı değil miyiz? Diyeceksiniz ki sayısal büyüklüklerle niteliksel büyüklükler birbirinden çok farklı! Çok doğru! Başka alanlarda da ülkemiz 40., 50., 60., 100. sıralarda! Demokrasi, hukuk, yargı, basın, yüksek teknoloji üretimi vb… Bir de üniversite sayımızla övünüyoruz, her ilde ünivresitemiz var, İstanbul’da onlarca! İlçelere doğru yayılmaya başlayacağız! Alp diyor ki: “Türkiye’nin ilk 15 üniversitesi 52 makale ürettiğine göre, geriye kalan 190 üniversite toplam 17 makale üretmiştir. Yani bu üniversiteler her 11 yılda ancak bir tek ciddi yayın yapabilecek güçteler.” Yarın devam edeceğim..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle