28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 15 EYLÜL 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/yorum Kırılan sandalye ve aklıma gelenler... Ben çok film ve yabancı dizi, belgesel izlerim. Çünkü yazmak için hayatı gözlemek yetmez; filmler, kitaplar, oyunlar hayatın gizli yanlarını apaçık gösterirler. Böylece bir yığın sırrın sahibi olursunuz. Şimdi işe böyle büyük büyük sözlerle neden başladım? Efendim, belediye başkanlarının Saray buluşmasında, İmamoğlu adı yazılı sandalyeye oturduğundan ansızın binlerce dolarlık sandalye kırılıverdi. Ardından Cumhurbaşkanımız “Buna israf denir” diyerek milleti güldürdü, İmamoğlu da “İkincisine daha sağlam oturum” diyerek latifeye karşılık verdi. Olay bu kadar. Huyum kurusun benim de aklıma hemen mafya örgütlenmesini anlatan yönetmen Coppola’nın ünlü “Baba” filminin bir sahnesi geldi. Herkes bu filmi görmüştür, bu sahneyi de anımsar. Üstelik gerçektir. Baba’nın manevi oğlu ünlü şarkıcı Frank Sinatra yeni çekilecek bir filmde oynamak istiyordur, ama yönetmen katiyetle onu oynatmak istememektedir. Baba, bir başka manevi oğlu ve ailenin avukatını yönetmene gönderir, yönetmen atlara düşkündür, avukata âşık olduğu atını büyük bir gururla gösterir, malikânesinde bir akşam yemeği verir ve asla Frank’ı oynatmayacağını söyler. Avukat teşekkür edip gider, o akşamın sabahında yönetmen, yatağında âşık olduğu atının kanlar içindeki kesik başını görür ve dehşetle bağırır. Ve Frank Sinatra o filmde oynar. Mafya, yönetmene ısrar ederse sıranın ona geleceğini en belirgin bir biçimde anlatmıştır. Şimdi kimseler kızmasın, beni de soruşturmaya çağırmasınlar, artık yeter; bildiklerimi, gördüklerimi yazmak istiyorum. Sicilya’dayım, mafyanın atalarının ülkesinde. Yılbaşı akşamı sonrası, geniş bir meydan. Meydanın tam ortasında son derece ilginç taht gibi bir sandalyede orta yaşlı bir adam oturuyor, çevresinde Sicilyalı takım elbiseli korumalar. Ceplerinde ucu görünen tabancalar, kadınlar, erkekler yan taraftaki kiliseden çıkıp tahtında oturan adamın elini öpmek için sıraya giriyorlar. Sırada karalar giymiş, başını kara bir tülbentle sıkıca sarmış bir kadın var, sıra kadına geldiğinde koltuğunda oturan adam yanındaki korumasına bir işaret veriyor ve koruma tam da sırası gelmiş kadının koluna girip hızla sıradan uzaklaştırıyor, sadece sıradan değil, meydandan uzaklaştırıp bizim de oturduğumuz kahvenin önündeki bir sandalyeye oturtuyor. Burada bitmedi, koruma tüm şiddetiyle sandalyenin ayağına vuruyor ve kadın küt diye sandalyeden düşüyor. Öylece kalıyor ve ağlayarak ayağa kalkıp meydandan uzaklaşıyor. Bendeniz meraklı bir “dinozor”um ya yerel rehbere soruyorum: Ne oluyor? Yerel rehber bunun Sicilya usulü bir gözdağı olduğunu anlatıyor. Kadının kocasına ya da oğluna gönderilen bir mesaj! Madem söz Sicilya’dan açıldı, devam edelim. İlk gün arabamız Sicilya sokaklarında ilerliyor. Yer gök çöp, resmen çöp yığınlarının ortasından geçiyoruz. Ben her zaman romantik bir sosyalist olduğumu hemen belli ediyorum. Üstelik havaalanında havaalanı çalışanlarının grevine rastlamışız, “Yaşasın çöpçüler de grev yapmış!” diyorum, yerel rehberimiz bana bakıp gülerek “Çöpçüler grev filan yapmıyor, mafya çöp işini devlete bırakmak istemiyor, bu nedenle sendikaya haber saldılar, onlar da çöpçülere haber saldı, kimse işe gitmiyor. Sonunda mafya çöp işini alacak!” Ben o seyahatimde epey şaşırmıştım. Çünkü birkaç yıl evvel İtalya’da mafyayı bitirmek için Temiz Eller operasyonu yapılmış ve bir yığın siyasetçi, hâkim, savcı deşifre olmuş, hapisteydi. Ama o gün anladım, mafyayı bitirmek mümkün değil. Nereden nelere geldik. Birden Bahriye Üçok’u anımsadım. Evine bombalı bir paket gönderilmişti. Sonra Uğur Mumcu aklıma düştü, ardından Onat Kutlar... Neyse bu yazıyı bitirmek zorundayım. En iyisi hiç film izlememek, dünyayı gezmemek, ama bunu yapmak da zor. Bilip anlatmamak daha zor. 15 eylül 2019 SAYI: 34311 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:10 04:57 05:23 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:37 13:05 16:35 06:22 12:49 16:20 06:45 13:12 16:43 Akşam 19:22 19:06 19:28 Yatsı 20:43 20:26s 20:46 Gençler! Cesaret göstermek için biteviye öldürmeye mahkum bir insanlık, lanetlidir. Cesaret, bugün yeryüzünü kaplayan korkunç, henüz uykudaki savaş bulutlarına bakıp ‘belki başkasının başına yağar’ diye avunmak değildir. Cesaret, aklın çözebileceği sorunları gücün eline bırakmamaktır. Çünkü cesaret insanın kendisini aşmasıdır, güç kullanmak ise insanlıktan istifası anlamına gelir. Hepiniz için cesaret, her an göstermeniz gereken cesaret, hayatın sizleri sınadığı maddi manevi tüm zorluklara eğilmeden, bükülmeden göğüs germek olmalıdır. Cesaret, yaşamın bitmez tükenmez karmaşası içinde bir o yana, bir bu yana seğirtirken; ne olursa olsun bir meslek seçmek ve o mesleği en iyi biçimde yapmaya çalışmaktır. Cesaret, iradenizi algıların ve güçlerin etkisine terk etmemek, çoğu kez kaçınılmaz bıkkınlıklarda bile iş üstünde, eylem içinde olmak demektir. Ayrıntı titizliği ya da monotonluktan yılmamak, olabildiğince uzmanlaşmak, yararlı eylemin uzmanlaşmaktan geçtiğini asla unutmamak, ama aynı zamanda gözünü bütün dünyaya ve zekâsını, daha geniş ufuklara açmaktır. Cesaret yaşamı kavramaktır Cesaret, mesleğiniz ne olursa olsun; ister filozof olun ister işçi, bir bütünün parçası, birlik olmaktır. Cesaret, kendi yaşamınızı kavramak, anlamını belirlemek, derinleştirmek, yönlendirmek, ama verdiğiniz yönü kamu yaşamına uyumlu kılmaktır. Cesaret, makara ya da dokuma tezgâhını iplik kopmasın diye dikkatle izleyerek çalıştırırken; makina anlayışımız ne kadar sığ, yaşam bilgimiz ne kadar kısa kalır! Cesaret göstermek için ille de yürekler hoplatan savaş da vulları çalmak gere kiyorsa, davul sesi Aydın cesareti nin boş olduğunu ‘20. Yüzyıl’da hâlâ anlayamadıysak, ne yazık! Oysa siz, gençler! nın özgür insanlığın ortak hizmetinde olacağı daha büyük, daha kardeşçe bir toplum düzeni hazırlamaktır. Cesaret, bilim ve sanatın yaşamı biçimlediği yeni koşulları kabullenmek, olayları en ince ayrıntısına kadar incelemek, ancak devasa ve kar Yaşamlarınızı dolu dolu, canlı ve yalansız yaşamak istiyorsunuz. İşte ben de bugün, bunun içindir ki düşündüklerimi sizlerle erişkin insanlarla paylaşır gibi paylaşmak istedim. J.J. maşık gerçeği aydınlatmaya yarayan Kapitalizmin savaş genel fikirler üretmek, düzenlemek ve biçimle düşüncenin kutsal uyumunda yücelmektir. Cesaret, hatalarına hükmetmek, hatalarının acısını çekmek, ama altında ezilmeden yoluna devam etmektir. Cesaret, yaşamı sevmek ve ölüme sükunetle bakabilmektir. Gerçekleri bilerek ideal olanı istemektir, cesaret. Cesaret eyleme geçmek, Evren’in sonsuzluğunda çabamızın nasıl ödüllendirileceğini bilmeden, bir ödül beklemeden büyük davalara baş koymaktır. genleri Yukarıdaki satırlar, Fransız düşünür ve politikacı Jean Jaurès’in 1903 yılında, mezun olduğu ve milletvekili seçilmeden önce felsefe öğretmenliği yaptığı Albi Lisesi öğrencilerine verdiği uzun konferanstan, kısa bir alıntıdır. 1869 doğumlu Jean Jaurès, Fransa’daki sol örgütleri ilk kez SFİO partisinin çatısı altında birleştirip siyasal bir güç haline getiren politikacıdır. 1904 yılında L’Humanité (İnsanlık) gazetesini kuran Jaurès; fraksiyonlara bölünen sol sendika ve Cesaret, doğruyu aramak ve söyleyebilmektir partilerin yakınlaşmasını sağladığı Fransa’da, siyasal alanda ilk sosyalist ittifakın mimarıdır. Muzaffer yalanın geçici yasallığına Zamanın parlamenter sisteminin uymamak ve ruhumuzla, sesimizle, aksaklıkları ve kapitalizmin giderek ellerimizle budalaca alkışların, bağnaz büyüyen etki alanı, Jaurès’e organi yuhalamaların yankısına katılmamaktır. ze ve uluslararası bir işçi direnişinin Savaş ortadan kalkınca, insanla (Sosyalist Enternasyonal) gerekli ol rın önüne cesaret gösterecek fırsat duğunu düşündürür. Ona göre kapi lar çıkmayacağını sanıyorsak, yaşam talizm, dünya ekonomisine hükmet mek uğruna milyonlarca insanı savaşa sürmekten çekinmeyecek bir sömürü sistemidir. Jean Jaurès, bu saptamasını Birinci Dünya Savaşı’ndan yıllar önce, “Kara bulutun fırtına taşıdığı gibi, kapitalizm de içinde savaşı taşır” sözleriyle dile getirir. Nitekim haklı çıkar! Avrupa’da genel seferberlik ilan edildiğinde, sosyalist Jean Jaurès’in “halkların dostluğu” üzerine kurulu barış yanlısı söylemleri, halkların düşmanlığından beslenen kapitalizmin organik müttefiki milliyetçi sağ tarafından vatana ihanet olarak algılanır. Jean Jaurès, 1914 yılında savaşın patlamasına üç gün kala; önderlik ettiği solcu aydınların toplandığı Paris kahvesi Le Croissant (Hilal) terasında otururken, Raoul Villain adlı tetikçi tarafından vurularak öldürülür. Katili Fransa’da beraat eder, ancak cezasız kalmaz: Göç ettiği İspanya’da patlayan iç savaşta, Cumhuriyetçiler tarafından kurşuna dizilerek idam edilir. Jean Jaurès ise, ölümünden 10 yıl sonra “halk kahramanı” ilan edilir ve cenazesi Fransa’ya hizmet etmiş “Büyük İnsanlar” anıtkabri Pantheon’a nakledilir. Jean Jaurès’ten bir yüzyıl sonra, “cesaret” hep ve yine barışta değil, savaşta, dövüşte aranıyor. Çünkü cesaret, hâlâ cehalete tutsak! Y.N. CHP’li Alim Karaca’nın başkanlığındaki Fethiye Belediyesi’nin düzenlediği kültür etkinlikleri dahilinde, 19 Eylül Perşembe günü saat 20.30’da, değerli meslektaşım Murat Ağırel ile bir söyleşi yapacağız. Fethiyeli dost ve okurlarım hoş gelir, sefalar getirirler. Rotterdam, Hollanda’nın İzmir’i. 200 bine yakın Türk yurttaşı yaşıyor. Daha doğrusu yaşıyordu. Büyükelçiliğin açıkladığına göre, bu 200 binin 125 bini Hollanda yurttaşı olmuş. Ve anavatandakilerin yarım asırlık hayalini gerçekleştiriyorlar: Teker teker “Avrupa Birliği yurttaşı” oluyorlar! Artık ne konsolosluk kapılarında vize kuyruğu, ne yurtdışı çıkış harcı, ne de “Askerlik tezkeren hani” sorgusuali. HHH Mevlana Camii’nde namazlarını kılıyorlar. Bulgur, beyaz peynir, taze yufka, Erzincan tulum peyniri satan bakkallardan alışveriş ediyorlar. İstasyon büfelerinden günlük Türkiye gazetelerini alıp okuyorlar. Balkonlarına yerleştirdikleri çanak antenlerinden maçları, ama illa da her akşam, yerli dizileri seyrediyorlar. Buralarda dönercilikten sonra, en hızla yayılan işkolu “Türkiye’ye cenaze nakliyatçılığı”. Hiç kimse Hollanda’da gömülmek istemiyor. Yaşı biraz ilerleyen herkesin vasiyeti ortak: “Ölürsem beni memlekette defnedin!” HHH  İlk işçi kafilesinin Avrupa’ya ayak basmasının üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçti. İlk gelenler çoktan torun torba sahibi oldu. Ölenler öldü. Ölecekler de ölüyor. Ama hiç kimse bu topraklarda “defin” istemiyor. Emekli olanların çoğu memleketlerine dönüyor. Ama yine de Hollanda yurttaşlığını kaybetmemek için arada “girçık” yapmayı sürdürüyorlar. Sonra da geri çekildi. Zürafaların doğum yaparken bir kenarda, kendi başlarına kalmak istediklerini çok iyi biliyordu. Tedirgin olur da çömelmezler se, doğacak yavru zürafa da hız Yozgatlı Zürafa la yere düşeceği için sakat kalabiliyordu. Derken anne zürafanın arkasın Osman dan önce yavrunun plesantaya dolanmış ön bacakları, sonra başı görünüyor. Sonra da yavaş yavaş İki nedenleri var: Birisi, “Hasta olurlarsak Türkiye’de iyi bakılamayız!” korkusu. Öteki de, sabahtan akşama çalışırken iş güç yüzünden göremedikleri “bu gavur elini” rahatça ve turist gözüyle gezip görmek. HHH Rotterdam Hayvanat Bahçesi’nde bahçıvanlık, temizlikçilik ve zürafa bakıcılığı dahil 25 yıl her işi yapıp emekli olan Yozgatlı gövdesi ve uzun boynu ile başı. Osman koşuyor, takım elbisesinin ceketini çıkarıp yavruyu hemen kucağına alıyor. Sonra da usulca götürüp anne zürafanın önüne bırakıyor. Anne, yavruyu uzun uzun yalamaya koyuluyor. Bir süre sonra da çenesi ve yanağı ile iterek ayağa kalkmasını sağlıyor. Ayaklanan yavru bir iki sendeliyor. Düşecek gibi oluyor. Annesi başı ile müdahale edip yardım edin Osman Yıldız da bunlardan birisi. ce yavrucuk ayakta durmayı ba Beş arkadaşıyla birlikte emek şarıyor. li oldu. Sonra da bir iki titrek adım atı Hayvanat bahçesi yönetimi on yor. Uzun boynunu annesinin arka lar için yemekli eğlence gecesi dü ayaklarının arasına uzatıyor. zenledi. Nerede, ne bulacağından emin. Eğlencenin tam orta yerinde, be Büyük bir mutlulukla titreyen beklikten beri bakımını yaptığı ha ayaklarını sabitlemeye çalışarak mile bir zürafanın sancılandığı ha annesinin memesine yapışıyor. beri geldi. Artık hayat başlıyor. Hep birlikte zürafaların bulundu HHH ğu bölüme gidildi. Osman daha sonra memleketi Bu arada bir arkadaşları da olan Yozgat’a dönüyor. biteni videoya kaydediyordu. HHH HHH Zürafa, Arapça zarifler demek.. Yozgatlı Osman, zürafalar hak Yönetim bir zarafet gösteriyor. kında uzman veterinerlere ders ve Yavruya “Osman” adını veri recek bilgi ve deneyime sahipti. yor. Bir levha yazdırıp bulunduğu Bir köşeye çekilmiş gerginlik ve bölüme astırıyor. tedirginlik içinde mahzun mahzun Rotterdam’da adını yaşatan biri etrafına bakınan hamile zürafanın olduğu için Osman çok mutlu. usulca yanına sokuldu, önce kar Kendisine ebeliğini yaptığı nını sonra da uzun boynunu, uzun zürafaların boynu kadar uzun uzun okşadı. ömürler dileyelim. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com TahLİYE EDİLMİŞTİ Avcı, yeniden gözaltına alındı FETÖ/PDY’nin Selam Tevhid davasında kumpas kurdukları gerekçesiyle 15’i tutuklu, 16’sı firari toplam 89 sanık hakkında açılan davada yargılanan eski savcı Gültekin Avcı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adli kontrol şartı getirilerek, önceki gün tutulduğu İzmir’deki cezaevinden tahliye edildi. Davanın 2 sanığıyla birlikte tahliye edilen Avcı için savcılık, bir üst mahkemeye itiraz etti. İtirazı inceleyen İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Avcı için yeniden yakalama kararı çıkardı. Karar üzerine Avcı dün İzmir’in Karabağlar ilçesinde akrabasının evinde yeniden gözaltına alındı. l DHA POLİS AKADEMİSİ 500 kadın özel harekâtçı alınacak Polis Akademisi Başkanlığı, 20192020 eğitimöğretim yılı için Polis Amirleri Eğitim Merkezi’ne (PAEM) ve Polis Meslek Eğitim Merkezleri’ne (POMEM) komiser yardımcısı ve özel harekât branşında polis alımı için ön başvuru tarihlerini ve adaylarda aranan şartları duyurdu. PAEM’e 200’ü kadın 1800’ü erkek olmak üzere toplam 2 bin komiser yardımcısı adayı, POMEM’e ise özel harekât branşında toplam 500 kadın polis adayı alınacağı, ön başvuruların 1727 Eylül tarihleri arasında yapılacağı açıklandı. l ANKARA/Cumhuriyet 223 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI Astsubaylara FETÖoperasyonu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca FETÖ’nün TSK yapılanmasına yönelik başlatılan soruşturmada 223 astsubay hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul dahil olmak üzere 49 il ve KKTC’de 223 astsubayın yakalanması için eşzamanlı operasyon başlatıldı. Şüphelilerin deşifre olmamak için ankesörlü telefonlardan iletişime geçtikleri kaydedildi. Astsubayların 100’ünün Kara Kuvvetleri, 32’sinin Deniz Kuvvetleri, 41’inin Hava Kuvvetleri, 46’sının jandarma ve 4’ünün Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görev yaptığı belirtildi. l DHA ÖRGÜT ÜYELİĞİ SUÇLAMASI HDP Van İl Eşbaşkanı ve 5 kişi tutuklandı Van merkezli olarak Bitlis, Hakkâri, Diyarbakır ve Iğdır’da10 Eylül’de yapılan operasyonlarda aralarında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) üyeleri ile HDP Van İl Eşbaşkanı ve ilçe eşbaşkanlarının bulunduğu 21 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 21 kişiden 13’ü tutuklama talebiyle, 8’i adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildi. HDP Van İl Eşbaşkanı Yadişen Karabulak, HDP üyesi Sait Kılıç, İbrahim Sungur, Fikret Doğan, Dilan Yıldız ve Nesibe Akdağ, “terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla tutuklandı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle