26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT 910 EYLÜL 2019 SALI Cumhuriyet Halk Partisi’nin 96. kuruluş yıldönümünde Kılıçdaroğlu’ndan demokrasi mesajı: Devrimler tamamlanacak Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Kılıçdaroğlu, CHP’nin, ulusun birliğine, “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” ilkesine bağlı olanların partisi olduğunu belirtti. Cumhuriyetin ilk partisi CHP, 96. kuruluş yıldönümünü kutlarken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anıtkabir Özel Defteri’ne “Türkiye Cumhuriyeti’nin ve partimizin kuruluşunun 100. yılında karşınıza Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmış kadrolar olarak çıkacağız” diye yazdı. CHP, 96. kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında dün ilk olarak Anıtkabir’i ziyaret etti. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP heyeti, Aslanlı Yol’dan yürüyerek aynı zamanda CHP’nin kurucu Genel Başkanı da olan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine geldi. Kılıçdaroğlu’nun mozoleye çelenk koymasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra Misakı Milli Kulesi’ne geçen Kılıçdaroğlu, Anıtkabir Özel Defteri’ne “Büyük Atatürk, Sayın Genel Başkanım, silah arkadaşlarınızla birlikte 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattığınız Milli Mücadele’nin ve sizin kararınızla partimizin ilk kurultayı olarak da kabul ettiğimiz Sivas Kongresi’nin 100. yıldönümlerini gururla kutladık. Bugün ise 9 Eylül 1923’te Halk Fırkası adıyla kurduğunuz partimizin 96. yıldönümü nedeniyle huzurunuzdayız” yazdı. CHP’nin, ulusun birliğine ve bütünlüğüne, vatanın bağımsızlığı ile “Hâkimiyet kayıtsız şartsız mille tindir” ilkesine kararlılıkla bağlı olanların partisi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bu kararlılığın verdiği güçle ifade etmek isterim ki ‘iki büyük eserim’ olarak nitelendirdiğiniz Türkiye Cumhuriyeti’nin ve partimizin kuruluşunun 100. yılında karşınıza Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmış kadrolar olarak çıkacağız. Kimseyi ötekileştirmeyen, tüm yurttaşlarımızı kucaklayan, demokrasi ve adalet mücadelemiz ilke ve devrimlerinizin yol göstericiliğinde hedefine ulaşacak. Bu düşüncelerle size ve silah arkadaşlarınıza, hayatını kaybetmiş tüm CHP’lilere, demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirmiş yurttaşlarımıza şükranlarımızı sunuyor, aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ruhun şad olsun” ifadelerini kullandı. CHP, 96. yıldönümü nedeniyle, dün akşam, Ankara Yenimahalle Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde de bir program düzenledi. CHP’nin en genç ve en yaşlı üyelerine plaket verilmesi ile başlayan program, sanatçı Pınar Ayhan’ın “Orada Duruverseydi Zaman” adlı müzikal belgeseli ile devam etti. Programda, eski CHP genel başkanları Altan Öymen ve Deniz Baykal, CHP parti yöneticileri, milletvekilleri, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, CHP’li belediye başkanları, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP il ve ilçe başkanları, sivil toplum kuruluşu ve demokratik kitle örgütleri temsilcileri ile çok sayıda partili ve yurttaş da yer al CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 96. kuruluş yıldönümü kapsamında Anıtkabir’i ziyaret etti. dı. CHP’nin 2018’de cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Muharrem İnce’nin programda yer almaması dikkat çekti. ‘Fışkiye’ göndermesi Pınar Ayhan, “Orada Duruverseydi Zaman” adlı müzikal belgeselinde, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e göndermede bulundu. Ayhan, Cumhuriyetin ilk yıllarının Ankara’sından bahsederken, “O yıllarda Ankara’da hiçbir şey yok, ne ‘fışkiye’ ne de dinozor” sözleri ile Gökçek’in Ankara’ya diktiği dinozorlar ve belediyenin önünde kırılan fıskiye ile Gökçek’e atıf yaptı. Programın sonunda Kemal Kılıçdaroğlu’na çiçek takdim edildi. l ANKARA/Cumhuriyet ÖZTRAK: KURULUŞ Sivas Kongresi’ne uzanıyor CHP Genel Başkan Yardımcı sı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ulu ön der Mustafa Kemal Atatürk’ün, CHP’nin ilk kongresini 4 Eylül 1919’da yapılan Si vas Kongresi olarak Faik Öztrak gördüğünü vurgula yarak “Bu anlamda CHP, resmi olarak 96 yaşında olsa da ku ruluşu Atamızın ifadesiyle 4 Eylül 1919 ta rihli Sivas Kongresi’ne kadar uzanıyor. İş te CHP ve ona gönül verenler bu onurlu tarihin mirasçılarıdır” dedi. Öztrak, Cumhuriyet’e yaptığı açıklama da 9 Eylül’ün, CHP tarihinde de çok özel bir gün olduğunu belirtti. İzmir’in kurtu luşundan tam bir yıl sonra, 9 Eylül 1923 tarihinde, Atatürk’ün, o zamanki ismiyle Halk Fırkası’nın kuruluş dilekçesini “Genel Başkan” sıfatıyla İçişleri Bakanlığı’na ver diğini kaydeden Öztrak, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “9 Eylül 1923, resmi kuruluş tarihimiz dir. Fakat şunu unutmamak gerekir ki CHP, Kurtuluş Savaşı kahramanlarının sa vaş meydanlarında kurduğu partidir. Bü yük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Ata türk, 1927 Kongresini açış konuşmasında ‘Partimiz, geçen üzüntü yılları içinde mille timizin hayatı ve şerefi için gösterdiği yük sek kararlılık ve iradenin temsilcisi ola rak bundan dokuz sene önce meydana çık mıştı. Bütün Anadolu ve Rumeli’yi kapsa mak üzere ilk genel kongremiz Sivas’ta ku rulmuştu’ ifadelerini kullanıyor. Bu, Atamı zın CHP’yi “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin devamı” olarak gör düğünü açıkça göstermesi bakımından da önemlidir. CHP, resmi olarak 96 yaşında olsa da kuruluşu Atamızın ifadesiyle 4 Ey lül 1919 tarihli Sivas Kongresi’ne kadar uzanıyor. İşte CHP ve ona gönül verenler bu onurlu tarihin mirasçılarıdır. 96 yıl önce bu partiyi kuran kadrolar, Türkiye’yi çağ daş bir devlet haline getirmenin mücadele sini nasıl verdiyse; biz de ülkemizin çağdaş medeniyetler seviyesini aşması için müca deleye devam ediyoruz. 96 yıl önce bu par tiyi kuranlar,saraya karşı millet egemenli ğini nasıl savunduysa; bugün de biz, sara yın millet egemenliğine el koymasına karşı duruyoruz. Bu partinin kurucuları, Anado lu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’yle milletin hakkını, hukukunu nasıl savunduy sa; bugün de sandığa, milletimizin iradesi ne, milletin hakkına, hukukuna sahip çıkı yoruz. Bu partinin kurucuları Kuvayi Milliye ile emperyalistlerin saldırısına direnip ülke nin ve ulusun birliğine nasıl sahip çıktıysa; bugün de bu vatan topraklarına ve birliği mize sahip çıkmaya devam ediyoruz. Bun lar, CHP olarak tarihi sorumluluklarımız dır.” l ANKARA/Cumhuriyet Alev Coşkun’un CHP’nin kuruluş tarihine ilişkin yazısı tartışıldı Tarih düzeltilmeli GAMZE AKDEMİR Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemiz imtiyaz sahibi Alev Coşkun, dün yayımlanan “CHP 100 Yaşında” adlı ve somut belgelere dayanarak kaleme aldığı yazısında, CHP’nin kuruluş yıldönümüne ilişkin tartışmaları ve çelişkileri çözümledi. Coşkun yazısında; CHP’nin asıl kuruluş tarihi olarak resmi tüzüğün kabul edildiği 9 Eylül 1923 olduğunu ancak, bizzat CHP’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı da olan Atatürk’ün bu yöndeki açıklamasına dayanarak; 4 Eylül 1919’da açılışı yapılan Sivas Kongresi’nin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Coşkun, CHP’nin kuruluşunun 96’ıncı değil 100’üncü yıldönümünün kutlanması gerektiğini ifade etti. Coşkun’un gündeme getirdiği CHP’nin kuruluş tarihi çelişkisine ilişkin Orhan Birgit, Fikret Bila ve Hakkı Uyar’ın görüşlerini aldık. ‘Yeniden incelenmeli’ Gazeteci Fikret Bila: CHP, 9 Eylül 1923 tarihinde Ankara valiliği ne verilen bir dilekçe ile kurulmuş ay nı gün yapılan grup toplantısında tüzüğü kabul edilmiş ve Mus tafa Kemal Atatürk de ilk genel başkan olarak seçilmiştir. An Fikret Bila cak CHP fiilen 4 Eylül 1919 günü toplanan Sivas Kongresi’nde kurulmuştur. Atatürk de Sivas Kongresi’ni CHP’nin birinci kurultayı olarak niteler. Nitekim 15 Ekim 1927’de Mil let Meclisi salonunda toplanan ve Atatürk’ün Nutuk’u okuduğu CHP kurultayı tarihe ikinci kurultay olarak geçmiştir. 10 Mayıs 1931 günü topla nan kurultay da CHP’nin üçüncü kurultayı olarak kaydedilmiştir. Atatürk de Sivas Kongresi’nin unutulmaması nı isteyerek, 15 Ekim 1927 kurulta yını ikinci, 10 Mayıs 1931 kurultayını da üçüncü kurultay olarak açmıştır. Sivas Kongresi’nin CHP’nin birin ci kurultayı sayılmasının nedeni, bu kongrede, bağımsızlık mücadelesi için Trakya’da ve Anadolu’da kurulan ‘müdafaai hukuk’ cemiyetlerinin bir leştirilmesidir. Sivas Kongresi’nde bu cemiyetler ‘Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’ adını almıştır. Birleştirilmiş bu cemiyet CHP’nin te melini oluşturan parti örgütü olarak işlev görmüştür. Keza bu Kongre’de bizzat Atatürk tarafından CHP’nin altı okunu oluşturacak ilkeler de belirlen miştir. Tarihi gelişim dikkate alınırsa Sivas Kongresi’nin bizzat Atatürk tarafından birinci kurultay kabul edilmesi nedeniyle CHP’nin 100 yaşında olduğu kabul edilebilir. Atatürk’ün belirlediği bu tarih CHP’nin kuruluş tarihi olarak kutlanabilir. CHP, Atatürk’ün görüşlerini de dikkate alarak, bir tarih komisyonu marifetiyle belgeleri yeniden inceleyip kuruluş tarihini 4 Eylül 1919 olarak ilân edebilir. Bu düzeltme, CHP’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran parti olarak tarihe geçmiş olmasıyla uyumlu olur.” ‘Atatürk istemiştir’ PROF. DR. Hakkı Uyar: CHP, 411 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi’ni ilk kongresi olarak kabul eder. Par tinin kuruluş ta rihi 1923 yılında gerçekleşti. 9 Eylül, parti tü züğünün kabul edildiği tarihtir. 11 Eylül ise Atatürk’ün Halk Hakkı Uyar Fırkası Genel Başkanı seçildiği tarih tir. 23 Ekim’de ise partinin kuruluş dilekçesi İçişleri Bakanlığı’na verildi. Bu bağlamda, CHP’nin kuruluş tari hi olarak kabul ettiği 9 Eylül 1923 ta rihi doğrudur. Ancak ilk kongre bağlamında Atatürk tarafından Sivas Kongresi’ne yapılan gönderme ve ku ruluş tarihi olarak İzmir’in kurtuluşu nun birinci yılının seçilmesi, partinin Milli Mücadele ile bağlarını ortaya çıkarmaya ve pekiştirmeye yöneliktir. Atatürk, partinin kurulmasına iliş kin ilk açıklamasını 6 Aralık 1922 tarihinde yaptı ve “Halk Fırkası” adını kullandı. Birinci Meclis’in dağılma sı ve ardından seçim sürecinin başla ması üzerine Atatürk, 8 Nisan 1923 tarihinde Dokuz Umde’yi yayınladı. Bu savaşın sona ermesinden sonra yapılacakların ve yeni kurulacak olan partinin bir nevi kısa bir programıydı. 1923 seçiminden sonra, millet vekilleri Ankara’da toplanarak Halk Fırkası’nın tüzüğünü hazırlamaya başladılar. Burada bir konuşma yapan Atatürk, Milli Mücadele’nin başlamasını, Birinci Meclis’in açılışını ve o tarihten 1923 yılına kadar geçen süreci anlattı ve sonuç olarak Müdafaai Hukuk’un Halk Fırkası’na dönüşeceğini belirtti. Bu toplantı, Halk Fır kası adı altında yapılan ilk toplantıdır. İkinci toplantı, 9 Ağustos tarihinde yapıldı ve önceki toplantıda üyelere dağıtılmış olan Halk Fırkası tüzüğü nün incelenmesine başlandı. Tüzüğün incelenmesi 9 Eylül 1923 tarihine ka dar devam etti. 9 Eylül’de yapılan genel bir toplantıda Halk Fırkası Nizamnamesi kabul edildi. 11 Eylül 1923 tarihinde yapılan Halk Fırkası toplantısında, genel başkanlık ve yönetim kurulu seçimleri yapıldı. Halk Fırkası reisliğine TBMM reisi Atatürk seçildi. Partinin kuruluş dilekçesi, 23 Ekim 1923 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na M. Kemal imzasıyla sunuldu. Atatürk’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından İsmet Paşa, 19 Kasım 1923’te Halk Fırkası genel başkan vekilliğine atandı. Atatürk cumhurbaşkanı olarak bu görevi fiilen yürütmeyi engel olarak gördü. İsmet Paşa, parti genel başkan vekilliğine atanmasının ertesi günü ARMHC şubelerine bir genelge gönderdi. Genelgede ARMHC (Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti) şube yönetim kurullarının Halk Fırkası yönetim kurulları adı altında çalışmaya devam edeceğini bildirdi. ARMHC tabelaları sökülüp yerlerine Halk Fırkası tabelaları asıldı. Böylece Halk Fırkası, ARMHC’den devraldığı güçlü bir örgüte, “Dokuz Umde”lik (Dokuz Maddelik) bir programa ve bir tüzüğe sahip olarak kuruluşunda karşılaştığı ilk sorunları çözdü. Partinin kuruluş tarihi olarak sembolik anlamda Sivas Kongresi’nin esas alınması önemlidir ve bunu da Atatürk istemiştir. Erzurum’la başlar GAZETECİ ORHAN BİRGİT (Eski CHP Milletvekili ve bakan): CHP’nin kuruluşu aslında bir bakıma Erzu rum Kongresi ile başlar. 4 Eylül 1919’da başlayan Sivas Kong resi ise Müdafa ai Hukuk Derneği adıyla bu direnişin siyaset mer kezini de tarihe geçirmiştir. Sivas ve ondan önce Orhan Birgit ki Amasya Tami mi tam bağımsızlık ve ulusal direnişin kilometre taşlarıdır. O taşların bağımsızlık savaşımızın 9 Eylül 1922’de, İzmir’de düşmanın denize dökülme siyle sonuçlandığını da dikkate alma mız gerekir. Ve CHP önce büyük kurucumuz tarafından Halk Fırkası adıyla tüzel kişilik kazanan daha sonra 4 Eylül 1923 tarihinde siyasi partileşen bir önemli okuldur. Ve şu anda eski işlevini yitirmiş olan Sovyet Komünist Partisi’nin dışında Alman Sosyal De mokrasi Partisi’ni de dikkate alırsak parti 100 yılını doldurmuş olarak değerlendirilebilir. CHP’nin 4 Eylül tarihinde 100 yıllara akan bir büyük ne hir gibi giderek güçlenmiş olduğunu görmekten mutluluk duyuyorum. Anaları bölmeyin! Dünyanın neresinde bir insan ağlıyorsa, bir de anne ağlıyordur! Annelik, yeryüzünde bütün canlıların en içten duygusudur. Evlatlar, annelerin gözünde hiç büyümez! Hep onların minicik, biricik çocuklarıdır.  Türkiye gündeminde bir süredir, terör örgütünün dağa götürdüğü çocuklarını arayan anneler var. Anneler istemlerini HDP Diyarbakır il binası önünde dile getiriyor. Annelerin anlattıkları, çocuklarına duydukları özlemi dile getirirken yakarışları yürek parçalayıcı. Yıllardır çocuklarından haber alamayan anneler, “Öldüyse, cesedine kavuşsaydım, bir mezarı olurdu” diyecek kadar acı dolu... O anneleri dinleyen bir insanın yüreği burkulmuyorsa, bu acıyı dindirmek için bir şey yapmalı, demiyorsa insan olmak bir yana canlı değil demektir. Oğlunun terör örgütü tarafından kaçırıldığını söyleyen Hacire Akar’ın 21 Ağustos günü HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlattığı eylem sonuç verdi. 2 gün sonra oğlu Mehmet Akar’a kavuşan Hacire Akar’ın çocuğunu arayan bütün annelere yaptığı çağrı üzerine 3 Eylül’de oturma eylemi başladı. Dün öğle saatlerinde eyleme katılan anne sayısının 17’yi bulduğu açıklandı.  Aile Bakanı Fatma Selçuk dün öğleden sonra annelerin yanına geldi. Onların acısını dinledi, onlarla ağladı.  Bir anne bakana dert yanıyordu: “Kimse bana çare olmadı!” HHH Bir kez daha altını çizelim; evladını arayan annelerin acısını kimse tarif edemez.  Diyarbakır’da Hacire Ananın feryadıyla başlayan bu eylemin terörle mücadelede, terör örgütünü geriletmede önemli bir ivme olarak görüldüğü anlaşılıyor. Dün bakanın ziyareti, Erdoğan’ın onların destan yazdığını vurgulayıp sanatçıları bu konuda da klip yapmaya çağırması, bunu yapmadıkları için onları ikiyüzlü ilan etmesi, işin şeklini değiştiriyor. Diyarbakır annelerinin karşısına Cumartesi Anneleri’nin konması, “Anaları da mı bölüyorsunuz” sorusunu sorduruyor. O annelerin acısı üzerinden bir siyaset üretme havası esiyor. İktidarın genel uygulamalarını eleştiren herkese, “Önce anneleri destekle, desteklemezsen sen de terör örgütünden yanasın” mesajı veriliyor. İktidarın kendinden olmayan herkesi terör örgütü yanlısı ilan etmesi olağanlaştı, ama ne olur bunu anaların acısı üzerinden yapmayın. Soğukkanlılıkla baktığımızda tablo şu: Evlatları dağa kaçırılan anneler, bunun sorumlusu olarak gördükleri partinin il başkanlığı önünde eylem yapıyor. Çocuklarının bir an önce kendilerine teslim edilmesini istiyor.  Burada devlet nerede? Diyarbakır Valisi ve kayyım Belediye Başkanı Hasan Basri Güzeloğlu, ailelerin gereksinimlerini karşılıyor, kumanya dağıtıyor. Bu tabloda devletin görevi bu mu? Ola ki şöyle bir gelişme olsa; “Çocuklarınızı size teslim ediyoruz, şu gün şurada törenle verelim” deseler? Devlet tören düzenlemekten sorumlu mu olacak? Bu gelişmeleri dışarıdan izleyen biri, “Anlaşılan burada iki otorite var, biri ötekinden isteklerde bulunuyor” demez mi? Bu soruları, Türkiye haritasına eşsiz bir tablo gibi bakarken, temel sorunlarını barış içinde çözmüş bir ülke özlemiyle sorduğumuzu vurgulamak isterim... HHH Memleketteki her şeyi bir kutuplaşma aracı olarak gördünüz... Bari anneleri böyle görmeyin... Annelerin acısı kullanılmaz... Annelerin acısı gösteri konusu yapılmaz... Annelerin acısı sadece dindirilmeye çalışılır... Anneleri evlatlarından ayıranlara lanet olsun... Anneleri bir partinin kapısı önünde medet aramaya itip bundan medet umanlara Allah akıl fikir versin! Arınç: Tahammül etmek zorundasınız Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyesi Bülent Arınç, bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Attığı mesajlardan dolayı hapis cezasına çarptırılan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu sevmediğini, beğenmediğini, yazdıklarına katılmadığını belirten Bülent Arınç, “Bunlardan dolayı ceza verilecek olsa, ben bir hukukçuyum, bu mesajlar toplumu infiale sürükleyecek olsa, 2013’te bir soruşturma açardı savcılarımız. Ama üzerinden 6 yıl geçtikten sonra dava açılıp hemen 23 celsede karar veriliyorsa buna nasıl bakmak lazım? Verilen kararın iyi ya da kötü olduğunu söylemekten uzağım. Kaftancıoğlu’nu sevmiyor olabiliriz. Seçimi kazandı bir kahraman haline getirdiler. Attığı mesajların hiçbirisine katılmıyorum. Ama ifade özgürlüğüne saygı duymalıyız, tahammül etmek zorundayız” dedi. Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine kayyım atanmasına değinen Arınç, kayyım kararlarının yasal olduğunu söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle