19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 10 EYLÜL 2019 SALI [email protected] olaylar ve görüşler Şemdinli iddianamesini Devletin kuruluş felsefesini sorgulayan bir iddianame, o devlet kimler yazdı!varolduğusüreceyazılamaz. Belirtilmelidir ki, o tarihe kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve bu Sbalaı ğlamda ulus, ulusdevlet, m2 A1oğ0usdtoes 2r016nite gibi değerler yaratma projesi yargı tarafından sorgulanmamıştır. Hamdi Yaver AKTAN haber EDİTÖR: SERKAN OZAN BİR DÖNEMİN TARTIŞMALI İSMİ SAVCI SARIKAYA, DARBE GİRİŞİMİNİN ARDINDAN İTİRAFÇI OLDU Cemaatçiler istedi Yargıtay Onursal Daire BaşkEarndıoğan Batı’ya karşı “T Cemelde devlet dseanviulennmbaüproozkisryaotniku aldı aygıt ile seçilerek gelen siyasiumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasındaki siyasi pozishükümetler arasında bir gerilimyonu, darbe girişiminden dört gün sonra 19 Temmuz’da netleşti. 16 Temmuz sabahı ile 19 Temmuz arasındaki Erdoğan, Nietzsche’ye atfedilen “Beni öldürmeyen mevcuttur. Bu gerilim zaman zaman gizli(şey) güçlendirir” veciz sözünü hatırlatır casına, kendisini devirmeyi başaramayan ve açık çatışmaya dönüşebilmektedir.”darbeciler sayesinde artık daha da güçlü “Devletin bekasını korumak ve temsilolduğu hükmüne varmış bir Erdoğan’dı. Yoksa, 18 Temmuz’u 19 Temmuz’a bağla etmekle görevli olan bürokratik aygıtyan gece yarısı, darbe girişiminden sonra taraftarlarının karşısına ilk kez çıktığında, Büyükanıt’ı kattım Umut Kitabevi’ne bombalı saldırıya ilişkin iddianameyi hazırlayan savcı Ferhat Sarıkaya, Yaşar Büyükanıt’ın dosyaya dahil edilmesini daha sonra davaya bakan hâkim İlhan Kaya’nın istediğini söyledi Ferhat Sarıkaya içeriğine sızmalar olması halindeher zamanki otoriter üslubuyla, “İsteseler de istemeseler de...” diye söze başlayıp, kışlayı bürokrasinin kendisi devletin bekasınıGezi Parkı’na konduracağını bir ilan etmezdi. kere daha tehdit eder noktaya gelebilir.”Bu Erdoğan, yüzde 50’lik tabanının 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi sonrasında da kendisine ziyadesiyle yeteceğini zanne Gerçekdışı söylemden bir Erdoğan’dı. İhtimal, darbe girişiminden bir gün önce nerede kalmışsa oradan, hem de gücüne güç katmış biçimde devam Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı Şemdinli olaylarına ilişkin “çe te kurmakla” suçlayan ve hakkında dos ya hazırlayan dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, 15 Temmuz dar Cumhuriyetbe girişiminin ardından Fethullah Gü len cemaati soruşturmasını yürüten sav gazetesinin konuyla ilgili 2 Ağustos 2016 tarihli haberi edebileceğini düşünüyordu. 19 Temmuz’da ise Erdoğan’da bir şeyler “Osmanlı’dan Cumhuriyete miras kalandeğişti... iddianame olamayacağı düşünülmediği İmzası olan yazmadığını açıkladığınaDarbe girişimi bağlamında, kendisinin ve Cumhuriyetin ilanında da kabul edilerekdünyadaki durumu hakkında bir nihai gibi siyasal İslam ve etnik milliyetçiliğin göre yazan/lar görüşlerini iddianameyehükme varmış olmalıdır. Vahim bir uyarı devam ettirilen modernlik projesi Kürtya da nihayet olgunlaşan bir değerlendirtehlike yaratmayacağı üstü örtülü şekilde mi dönüştürmüşlerdir? Yapılması gereken,me neticesinde, 15 Temmuz’la ilgili tehdit milliyetçiliğinin ve siyasal İslam’ın devletinalgısında kritik bir sıçrama yaşadı. Darbe vurgulanarak bu hassasiyetlerin yanlış soruşturmanın bu yönde genişletilmesidir.girişiminin bu manada okumasını dünya temel yaklaşımlarına hâkim olmasınıölçekli yapabildi. olduğu izlenimi verilmekte ve dahası Söz gelimi ihbar dilekçelerindenBu sıçramanın nasıl meydana geldiğini temel tehdit unsurları olarak belirlemiştir.ise ileride belki öğrenebileceğiz. Bunda, 19 siyasal söylem yüklü değerlendirme yola çıkılarak ihbar edilenler tanıkTemmuz’da ABD Başkanı Obama ile yaptığı Bugün kimi çevrelere göre siyasetin gizlitelefon görüşmesinin bir rolü olmuş mudur, ajandası bu iki temel tehdidi içermektedir. yapılmaktadır...” olarak dinlenerek önceHlioklceaihEbfaerncıdlai’ronu da şimdilik bilmiyoruz. ninAma şunu biliyoruz: 20 Temmuz’daki Er doğan, dünya söz konusu olduğunda yüzde Düzenlediği (?) görülen savcının belirlenmelidir. Ayrıca kitapçının terör50’nin kendisine yetmeyeceğini görmüş ve Ayrıca çevreden gelerek merkezi ele vasiyeti dedilerpozisyonunu bu gerçeğe göre hızla gözden iddianameyi yazmadığı itiraflarıyla örgütünden cezaevinde kaldığı ve şehirgeçirmiş bir Erdoğan’dır. geçirme çabası içerisinde olan unsurlarBu Erdoğan, 2013’te muhalefet köken ortaya çıkmıştır. Karşıoyda sezgi olarak merkezinde bulunduğu halde İstihbaratli siyasi gösterilere kararlılıkla kapattığı modernlik projesinin sahibi olan sivil/ “... bir sosyoloğun değerleŞndeirmmesdiniinli davŞuabse Mı nüdeürdVeirki?Taksim’de CHP’nin “demokrasi mitingi” li’nin “... Emniyetyapmasına razı oldu. askeri bürokratik etiği oldukça rahatsız“Demokratik parlamenter sistem içinde anımsatma...” ibaresi ile bu yöne dikkat İstihbaratınca takip edilmemektedir...”kalıyoruz, hiçbir zaman bundan uzaklaşetmektedir. O halde devlet içerisinden kimimayacağız” diyerek, anayasası da olan bir çekmiştik. şeklinde beyanda bulunduğu hususu dabaşkanlık rejimi projesini şimdilik rafa kaldırideolojik gruplaşmaları çıkar çevreleridığını ilan etti. İtirafçı, iddianamenin kendisine bir15 Temmuz öncesine kadar genellikle ile işbirliği içerisinde temel risk faktörü araştırılmalıdır. Çünkü istihbari olarakdışlamayı tercih ettiği muhalefet partilerinin liderlerini sarayında ağırladı; “milli birlik” gö yargıç tarafından getirildiğini açıklamıştır. takip koşullarının varlığı herhalderüntüsü vermek istedi. olarak gördükleri siyasi iktidara karşıSarayına çağırmadığı HDP’nin, mini bir İddia ediyoruz ki, o yargıç da o iddianameyi yadsınamaz.anayasa değişikliği için TBMM çatısı altında tavır geliştirmesi beklenmeyen bir durumyeniden çalışmaya başlayacak komisyonda yazacak birikimde değildir. Öte yandanyer almasına gönül indirdi. olmalıdır.” 15 Temmuz’a kadar açtığı binlerce haka iddianame, kimlikleri doğrulanmayan Neden gerek görüldü?ret davasının tamamını bir kereye mahsus Oldukça uzun bir alıntı. Şemdinliolarak geri çekti. iddianamesinde daha fazlası var. Kuşkusuz ihbarcı mektuplarını da Mkapüsfameatkttaişdılre. r de ‘Gİddüialneanmce yi’ayzdılıriken TBMM’den de birVe nihayet, laiklik karşıtı AKP’nin genel merkezine, Türkiye’ye laikliği getiren ki doğruluğu söz konusu olmamakla Doğrudan Cumhuriyet Baİşsavcılığı’na ifade tutanağı alınmıştır. Neden gerekAtatürk’ün dev bir posteri bile asıldı. Hatta bir parti sözcüsü, AKP’yi laiklikten yana gönderilen ihbarlarda ayrıntılı açıklamalargöstermek için Cemaat’i laikliği ortadan kal birlikte oldukça güçlü bir çözümleme. Kürt görülmüştür; resmi olarak istenilmişdırmaya çalışmakla suçladı. ve dönemin bölgede görev yapan üst midir? Bir bütün olaraBkübyaküıkldaınğııtn’ıdnKutuplaştırıcı, ötekileştirici ve dışlayıcı İslam milliyetçisinin kaleminden çıktığı asiyasetle muktedir olmayı tercih edegelmiş bir Erdoğan’ı, şimdi HDP hariç diğer siyasi anlaşılıyor. Siyasal iktidara da selam düzey askerlerin isimleri bulunmaktadır. şimdilik ortaya çıkmışkoalnana:dSınavı ckıınrdınınpartiler ve tabanlarıyla bir “darbe barışı”na gitmeye zorlayan faktör, sözde ikinci darbe göndermesi söz konusu. Daha sonra Silivri yargılamalarına dahil iddianameyi yazmadığı gerçeğidir.girişimini önleme gailesi değildir. Erdoğan 15 Temmuz’u dünya ölçekli okuYargıtay Ceza Genel Kurulu’nda edildikleri bilinmektedir. İddianameyi savcıya ulaştıran yargıca kimyor ve bu dünyanın karşısına bir “milli birlik” tablosuyla çıkmaya çalışıyor. tarafımdan kaleme alınan karşı oyda üç Devletin kuruluş felse‘fKesainhi sroargmulaayanna baykaıdna’ktimalleimr yaaztarıak verdi? O kadar güçKendisine yönelik tehdidin Batı’dan geldiğine inandığı için “darbe barışı” vasıtasıyla, bir iddianame, o devlet var olduğu süreceölçeği dünya olan bir savunma pozisyonu Yargıtay üyesi şunları yazdılar: K değildir. Soruşturma makamları, o tarihtekialdı. yazılamaz. Belirtilmelidir ki, o tarihe kadarABD istihbaratının, darbe girişiminden ön“(İddianame...) doğruluğu tartışmalı görevlilerin bağlantılarını, iletişimlerinicesinde haberdar olduğu ve bunun aksinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve budüşünülemeyeceği şeklindeki ön kabullen olsa da bir sosyoloğun değerlendirmesini kolaylıkla tespit edebiYlirelenri. AYestyear kime bile tek başına bu pozisyonu almasına yeterdi... Lakin sonrasında başka emareler anımsatmakta ve toplumbilimsel olarak bağlamda ulus, ulusdevlet, modernite gibi soruşturma iradesi olsgurnu. bMuondadaifnadımeylede belirdi. Başarısız darbe girişimi sonrasında Batılı karşı görüşlerin olabileceği gerçeğini yok değerler yaratma projesi yargı tarafından ucu nereye giderse gitsin!liderlerin yasak savma kabilinden, yarım ağızla yaptıkları kınama ve yönetime sözde saymaktadır.” sorgulanmamıştır. Şemdinli iddianamesini yazanlar, ortayadestek açıklamaları... Yaptıkları uyarılarla, dikkati darbe girişimiçıkarılmadığı sürece hukuk devletindenin vahametinden ziyade, rejimin aldığı karşı tedbirlerin Türkiye’yi hukuk devleti ve insan ‘Siyasal yüklü söylem’ Yargının yetkisihakları normlarından daha da uzaklaştırma Güney Afrika’dgaeredğainidn eyaspıtldeığkı söylenemez. Resmiması hususuna dikkat çekmeleri... ABD ve Avrupa basınında çıkan haber ve “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve görevi de değildir. söylemde “kumpas” diye nitelenenyorumların da aynı çizgide oluşu... VMedya ve siyasi elitin, TSK’deki cemaat kadronun, kuruluştan kaynaklanan, Yasal olarak iddianameyi yazdığı kabul uydurma/kurgu davaların işaret fişeğiyapılanmasının darbede merkezi rolü oynadığına ikna olmaktaki isteksizlikleri... ulus ve ulusdevlet yaratma projesinin edilen yargılanmaktadır. Asıl yazan/lar Şemdinli’den başlamıştır. CumhuriyetVe nihayet Batı’dan tek bir Allah’ın kulunun bile taziye ve destek sunmak amacıyla getirdiği ve iddianamede “siyasetin gizli kimlerdir. İddianamedeki kabul edilemez projesini sorgulamak hiç kimseninAnkara’ya gelmemesi, Erdoğan’ı “darbe barışı” yoluyla Türkiye’deki muhalefetten güç ajandası” şeklindeki nitelemeyle adeta çözümleme daha önce yapılmış mıdır? haddinde değildir.devşirmeye mecbur etti. Çünkü Erdoğan sanılanın aksine güç kaybetti ve bunu geç kalmadan gördü. Yitirdiği suçlama konusu yapılan duyarlılıkların Hangi makale ya da kitaplarda aynı konu Sorgulamaya kalkışanlargücü telafi etmiş gibi görünmek için muha Cemaat istedi,lefetle “darbe barışı”na ihtiyacı var. doğruluğunun tartışılacağı yerin işlenmiştir? sorgulanmalıdırlar!Batı’dan tehdit algılamaya devam ettiği ve buna karşı bir denge oluşturamadığı müdeşim başını açtıdetçe “darbe barışı” ihtiyacı sürecek. ‘Gülen’i tanımam’ demiştiavcıya verdiği ifadede eşi ve çocuklarıyla birSlikte 2007 yılının Nisan ayında Güney Afrika Cumhuriyet’ine gittiğini söyleyen Ferhat Sarıkaya, 2010 yılında Vatan gazetesinde yayımlanan röportajında yurtdışına çıkıp çıkmadığıyla ilgili bir soruya “Hayır. Benim pasaportum bile yok” yanıtını Kurtuluşvermişti. Sarıkaya, “Fethullah Gülen’le görüştünüz mü? Cemaat bağlantılarınızdan söz ediliyor” şeklindeki soruyu ise “Öyle bir şey yok. Kendisini tanımıyorum bile” diye yanıtlamıştı. l Haber Merkezi cı Serdar Coşkun’a giderek çarpıcı itiraflarda bulundu. Halen Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görev ya pan ve tanık olarak ifadesi alınan Sarıkaya, Şemdin ALİCAN ULUDAĞ li iddianamesinin içerisine Yaşar Büyükanıt’ın adı nın cemaatçi hâkim ve po lis şefinin yardımıyla eklediğini anlattı. Sarıkaya, darbe girişimi sonrasında tu tuklanan Yargıtay üyesi İlhan Kaya’nın kendisine Hoca Efendi’nin, “böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve aile sine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyle di. Sarıkaya’nın Cumhuriyet’in ulaştı ğı. itirafları özetle şöyle: Sen çalışkansın Şemdinli’de Kasım 2005 günü olaylar patlak verdi. Yeni atanan başsavcı vekili İbrahim Özer de fezleke ile gelen bu soruşturmayı bana verdi. Sebebini sordum: Sen çalışkansın, altından ancak sen kalkabilirsin dedi. Soruşturmayı aldım ve KOM Müdürü Mustafa Uçkan ile bilgi toplama konusunda görüştüm. Hâkim Kaya istedi Sonradan Yargıtay üyesi olan İlhan Kaya, o zaman Van’da 3. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıydı. Şemdinli’deki olayla ilgili soruşturma bana verildikten sonra beni yönlendirmeye başladı. Özellikle Yaşar Büyükanıt üzerinde yoğunlaşmamı istedi. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olacağı kesin gibiydi. Şemdinli’deki olayın içerisine özellikle Yaşar Büyükanıt’ı katmamı istiyordu. Şemdinli olaylarını araştırmak üzere Meclis’te bir komisyon kurulmuş. Bu komisyona Diyarbakırlı, bir oğlu PKK tarafından öldürülen, bir oğlu da intihar süsü verilerek ölen Mehmet Ali Altındağ ifade vermiş. Mahkeme Başkanı İlhan Kaya, o ifadeyi bulmamı özellikle istedi. Ben de onun istediği gibi dosyaya katkısı olacağını düşünerek bu ifadeyi isteyip soruşturma evrakı içerisine aldım. Büyükanıt darbe yapacak İlhan Kaya, Yaşar Büyükanıt’ın askeri bir darbe yapacağını, bunun engellenmesinin çok önemli olduğunu ifade etti. Fethullahçı örgütlenmenin neden Yaşar Büyükanıt’ı hedef aldığını şimdi anlamaya başladım. Bu yapılanma, TSK içerisinde örgütlenebilmek için başlattığı girişimi tamamlamak için onu hedef almıştır. İddianameyi polis getirdi Şemdinli olayının genel çerçevesi askeri bir vesayetin kurulmasını önlemek, seçilmiş, demokratik yoldan işbaşına gelen hükümetin korunmasını sağlamaktı. Bunu benden özellikle isteyen İlhan Kaya idi. KOM Müdürü Mustafa Uçkan’ın getirdiği bilgilerle iddianameyi yazmaya başladım. Getirilen bilgi ve belgeleri hukuki kısmını ben yazdım. Bir flash bellekle Mustafa Uçkan iddianamede yazılı bilgileri bana getirdi. Getirdiği bilgileri iddianameye kopyalayıp yapıştırdım. Hâkim ekleme yaptı Mahkeme başkanı iddianame taslağını hazırladıktan sonra görmek istedi. Ben de kendisine taslağı verdim. İlhan Kaya, bu taslak üzerine çalıştı. Birkaç paragrafını da kendisi yazdı. Yazdığı paragraflardaki iddialar çok ağırdı. Bun ların içerisinde bulun mamasını istedim an cak “bir şey olmaz” dedi. Ben de bir askeri darbeye engel olacağımı düşünerek yazılanlara bir şey demedim. İlhan kaya, bu iddianamenin kendi mahkemesine düşmesini istiyordu. Bunu da sağladı. İki gün içerisinde iddianameyi ka bul etti. Yaşar Büyükanıt Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi, 9 Kasım 2005’te bombalandı. Saldırıda bir kişi yaşamını yitirdi. Dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Şemdinli’de 9 Kasım 2005’te Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanmasına ilişkin iddianame hazırladı. Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş’in sanık olduğu iddianamede, astsubay Ali Kaya için “Tanırım iyi çocuktur” diyen Yaşar Büyükanıt da çete kurmak ve yargıyı etkilemeye teşebbüsle suçlandı. Sarıkaya, Büyükanıt’ın dosyasını ayırarak dava açılması için Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi. Başkanlı ğını İlhan Kaya’nın yaptığı Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, astsubaylar ve PKK itirafçısına yargılama sonucunda 39 yıl 10 ay 27’şer gün hapis cezası verdi. Dönemin HSYK’si, Sarıkaya’yı 20 Nisan 2006’da meslekten attı. 12 Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği sonrasında cemaatin etkili olduğu HSYK, Sarıkaya’yı 26 Nisan 2011’de tekrar mesleğe kabul etti ve Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirdi. Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile PKK itirafçısı Veysel Ateş ise cezaevinde... ddianameyi Mart 2006’da mahkemeye vermiştim. Nisan ayında hakkımdaki soruşturma için bir başmüfettiş ve bir de müfettiş görevlendirildi. Başmüfettiş İbrahim Kır ve müfettiş Cevat Gül’ün de Fethullah Gülen cemaatinden olduğun sonradan öğrendim. Soruşturma sırasında görüştüm. Bana bir şey olmayacağını söylediler. Kasırga karşı çıktı: Soruşturma evra kı nisan ayında kurula sunuldu. Müsteşar Fahri Kasırga (Şu an Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri) dışındaki diğer üyeler, ihraç talep ediyordu. Yalnızca Fahri Kasırga kınama cezası verilmesi gerektiği yönünde oy kullanmıştı. Nisan 2006’da açığa aldılar beni. İtiraz ve yeniden inceleme taleplerini mahkeme başkanı İlhan Kaya ile birlikte yazdığımız dilekçeler ile yaptık. asım 2006’ya kadar ben açığa alındığım için maaşımın 2/3’ünü alabiliyordum. Meslekten ihraç edildiğim haberini İlhan Kaya verdi. Bana her türlü yardımın yapılacağını, bütün ihtiyaçlarımın karşılanacağını söyledi. Hoca Efendi’nin, “böyle bir kahraman çıkmış, kendisine ve ailesine ölünceye kadar bakılacak, bu da size bir vasiyetimdir” dediğini söyledi. Eksik ödenen 1/3’ünü İlhan Kaya elden getirip veriyordu. Hâkimden 20 bin lira: Ankara’ya yarı yıl tatilinde (Ocak 2007) ailemle birlikte geldim. Hâkim Burhan Yaz (MHP davasında muhalifler lehine kongre kararı veren icra hâkimi) o tarihlerde müfettişti. Benimle irtibat kurdu. Hakkımda suikast iddiaları olduğunu, yurtdışına çıkmam gerektiğini söyledi. Jitem’in suikast yapacağını anlattı. Bir süre benimle Adalet Müfettişi Burhan Yaz ilgilendi. Bana yurtdışına gitmek için 1520 bin TL kadar para getirdi. ize istemeyen bir ülke olan Güney Afrika’ya 2007 Nisan ayında gittim. Güney Afrika’da çocukları bir okula yazdırdık. Masraflarını bu örgüt karşılıyordu. Benimle gerçek adını bilmediğim Tarık isimli birisi ilgileniyordu. Bu kişi Güney Afrika Cumhuriyeti’nin genel abisiymiş. Türkiye’ye dönmek istedim. Sonra hâkim Burhan Yaz da eşiyle birlikte geldi. Beni dönmemek için ikna etmeye çalıştı, öldürülebileceğimi söyledi. Döndükten sonra Ankara’da beni öğretmen Mehmet Saltan’a (Gazi Üniversi tesi Genel Sekreter Yardımcısı) teslim etti. Mehmet Saltan, her ihtiyacımı karşılayacağını söyledi. Bana 23 ayda bir telefon getiriyordu. Eski telefonu kırıp atıyordum. Başkası adına kayıtlı hat da getiriyordu. Her ay bir hâkimin, savcının aldığı maaş kadar para getiriyordu. Generallere tazminat: Er genekon davaları başlamıştı ve Türkiye’de bulunma mın sıkıntı olacağını söylemeye başladı. Emekli generaller açtığı davalarda aleyhime tazminata hükmedildi. Mehmet Saltan bu paraları ödedi. Bosna’ya 2008 yılının ocak ayında gittim. Çocuklarımı okullarına yazdırdım. Çocuklar Bosna’da ne isterlerse Saltan her ay Türkiye’de toplayıp geliyordu. Saltan bana HSYK yapısının ve yasasının değişeceğini, ortam yatıştığında mesleğe kabul edileceğimi anlatıyordu. 2009 haziran ayına kadar Bosna’da kaldım ve tekrar ülkeme döndüm. Mehmet Saltan masraflarımı karşılamaya devam etti. Ankara’da iken avukat Murat Araç’ın yanında sigortalı olarak çalışmış gibi gösterildim. Orhan isimli Fatih Hastanesi’nin avukatı da yurtdışına çıkış girişlerle ilgili bilgisayar kayıtlarımın silindiğini söyledi. Okur: Nereye istersin?: Referandum yapıldı ve HSYK yeniden oluşturuldu. Ben de başvuru yaptım. Yeni HSYK mesleğe kabul işlemini gerçekleştirdi. İbrahim Okur nereye atanmak istediğimi sordu. Ben de istedikleri bir görevi kabul edeceğimi söyledim. Beni Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na atadıklarını söyledi. Mehmet Saltan mesleğe kabul işleminden sonra para getirmeye devam etti. Hoca Efendi’nin vasiyeti diyerek bana para veriyordu. Ben almak istemedim. Maaşım olduğunu söyledim. Toplu para da aldığımı söyledim. Ancak Hoca Efendi’nin vasiyeti bu para elimizde kalacak diyerek bana para vermeye devam etti. Çocuklarımın okul masrafının yarısını veya tamamını bana getirip ödüyordu. 2 yıl öncesine kadar Mehmet Saltan bu parayı getirip vermeye devam etti. Ben dini bir cemaat olarak gördüğüm Fethullah Gülen ve yapılanması ile 1725 Aralık 2013 sonrasında irtibatımı kesmeye karar verdim. Bu yapının dini bir cemaat olmadığını, hukuka aykırı faaliyetlerde bulunduğunu sezmeye başladım. Mehmet Saltan ile irtibatımı kestim. 15 Temmuz günü gerçekleşen askeri darbeye teşebbüs olayından sonra vicdanen rahatsız oldum. Ailemle de görüştüm. Bütün bildiklerimi anlatmaya karar verdim. Ben soruşturmayı vatan sevgisi, seçilmiş hükümetin askeri bir darbe ile işbaşından uzaklaştırılmasını önlemek için yapmıştım. İddianameyi yazdığım için Mehmet Saltan bana görüşmeler sırasında Yaşar Büyükanıt’ın kolunu kanadını kırdığımı, askeri bir darbe yapamaz hale getirdiğimi ve darbeyi deşifre ettiğimi söylüyordu. Benim okul hayatım (Nur cemaatinin) Yeni Nesil (Asya) grubu içerisinde geçti. Fethullah Gülen cemaati ile hiçbir zaman ilişkim olmadı. Benim içinde yetiştiğim grupla Fethullah Gülen grubu zihin olarak birbirine uymaz. Ben bu grubun evrimleşip silahlı bir terör örgütüne dönüşeceğine hiçbir zaman ihtimal vermiyordum. Mehmet Saltan, Gazi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısıdır. Bu darbe olayından sonra İngiltere’ye gittiğini biliyorum. Kendisiyle whatsApp üzerinden beni araması üzerine konuştum. Bu alçak kalkışmadan haberi olup olmadığını sordum. O da bana ‘Ne münasebet’ dedi. Ben de ‘Size lanet olsun Allah belanızı versin şerefsizler” diyerek telefonu kapattım. Ben Aksaray Güzelyurt ilçesinde cumhuriyet savcısıyken 1998 yılında aynı yerde görev yapan Fethullah Gülen grubundan olduğunu bildiğim Mehmet Hamza Çebi, (Poyrazköy davasında mahkeme üyesiydi) özellikle herkese göstererek içki içerdi. Mehmet Saltan ile tanışana kadar eşim tesettürlü idi. Mehmet Saltan Bosna’ya gitmeden önce eşimin tesettür kullanmamasını ve başını açmasını istedi. Eşim de tesettürü bıraktı. İnsanlığın kültür tarihini değiştiren kitap Batı kültürü, “Antik Yunan”, “Rönesans ve Reform” ve “Yuda/Hıristiyan” (Judah/ Christian) tarih, inanç ve kültürlerinin sentezinden oluşur. Bu bilgilere göre Güneş Sistemi ve Dünya yaklaşık 5 milyar yaşındadır. Yine Batılıların araştırma ve bilgilerinin ışığında insanlığın da 200 bin yaşında olduğu düşünülmektedir. Çağdaş insanlık kültürünün ise Antik Yunan’a dayandığı, Antik Yunan düşüncesinin sonradan Arap Düşünürler ve İstanbul’un fethinden kaçan Ortodoks filozoflar tarafından Batı Dünyası’nda Rönesans ve Reform’a yol açtığı, bugün bütün dünyadaki düşünceyi ve bilimi etkileyen/yönlendiren Batı Düşüncesi’nin “Genel Geçer” kabulüdür. (Kabul: “assumption”, sayıltı) Elbette sadece Batı kültürünü değil bütün Dünya sanat ve edebiyatını da etkileyen “Yunan Mitolojisi” de, mevcut sanat ve edebiyat yapıtlarının “esin kaynağı” niteliğiyle, bu sayıltının bir sonucu olarak, Dünya’nın egemen kültürünü biçimlendirmiştir. HHH Bir Türk Bilim İnsanı, bir Türk Arkeolog Prof. Fahri Işık, son bulguların ışığında, Dünya Kültürü’nü biçimlendiren kaynağın Yunan Kültürü ve Yunan Mitolojisi değil, Anadolu Kültürü ve Anadolu Mitolojisi olduğunu kanıtlıyor. Biliyorsunuz, bu tez ilk defa, felsefi ve tarihsel olarak, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir tarafından “Anadolu Tanrıları” kitabı ile kamuoyuna sunulmuştu. Şimdi Prof. Fahri Işık, “Akdeniz Ülkeleri Akademisi Vakfı” tarafından İzmir’de, Haziran 2019’da “Genişletilmiş 2. Basım”ı yapılan “UYGARLIK ANADOLU’DAN DOĞDU” adlı kitabıyla, “Dünya Kültür Tarihi”ni altüst eden arkeolojik bulguları ve yorumlarını yayımlıyor. HHH Prof. Fahri Işık’ın tezi çok basit olarak şöyle özetlenebilir: Son arkeolojik bulgular Yunanistan’ın sahip çıktığı uygarlığın, Yunanistan’dan Anadolu’ya İonia’ya değil, tam tersine Anadolu’dan, yani İonia’dan Yunanistan’a yayıldığını gösteriyor. Meraklısı, kitabın girişindeki “Miletos” ve “Sakallı Athena resmi” ile ilgili olan sayfaları okusun! İşin ilginç yanı, Fahri Işık bu bulgularını ve tezini yukarıda özetlediğim “Kültürel Önyargılara” sahip olan bütün dünya arkeologlarının önünde anlattığı zaman kimseden karşı görüş gelmiyor; ama arkeoloji dünyası hâlâ eski görüş ve kabullerinde (sayıltılarında) devam ediyor. HHH Beni üzen nokta ise, bu kitaptaki bulguların ve tezin Türkiye’de yeterince gündeme gelmemiş olmasıdır: Bilmem bu yazı “İnsanlığın Kültür Tarihi”ni altüst eden “UYGARLIK ANADOLU’DAN DOĞDU” adlı bu kitabın gündeme gelmesine biraz da olsa bir katkıda bulunur mu? YAŞASIN FAHRİ IŞIK... KAHROLSUN BİLİMİ İPOTEK ALTINA ALAN İDEOLOJİK ÖNYARGILAR! ve kuruluş Cumhur UTKCUM Y B Emekli Albay “Sonra / Sonra, 9 Eylül’de İzmir’e girdik / ve Kayserili bir nefer / yanan şehrin kızıltısı içinden gelip / öfkeden, sevinçten, ümitten ağlıya ağlıya / Güneyden kuzeye / Doğudan batıya / Türk halkıyla beraber / seyretti İzmir rıhtımından Akdeniz’i. “ (Sayfa 120, Kuvayi Milliye Destanı / Nâzım Hikmet ) Kadifekale’de bir bayrak indirildi, bir bayrak çekildi. Komutanlar, Başkomutan’ın istediğinden bir gün önce, 9 Eylül günü savaşı İzmir’de bitirdiler. Ne İngilizler ne de Yunanlar, Türk Büyük Taarruzu’nun hazırlıklarını öğrenemedikleri gibi, bu harekâtın niteliğini de bilemiyorlardı. İngilizler, Yunanların 4 Eylül’de önerdiği ateşkese karşıydılar. Mustafa Kemal Paşa’nın kısa zamanda sonuç alması ve zaferin çabuk gelmesi İngilizlerde hem şaşkınlık hem de kızgınlık yaratmıştı. İlk hedef Akdeniz’di. Ya sonrası? Askeri üstünlük çok akıllıca kullanıldı. Bursa, Çanakkale, İstanbul ve Trakya düşman tarafından boşaltılmadan iş bitmiş sayılmazdı. Ancak 11 Ekim 1922 günü Mudanya’da Bağlaşık Devletlerin generalleri ile toplanılıyor, ateş kesiliyor ve İsmet Paşa, Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı talimatı yerine getiriyordu. Başkomutan 10 Eylül günü İzmir’de Kramer Palas otelinde masasında oturuyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın masasındaki boş iskemleye ilişelim ve o günkü Türkiye’nin sorunları neydi tahmin edelim. Her şey yeni başlıyor Bugün çözümsüz gibi gözüken sorunlarımızın en az yüz katı, Mustafa Kemal Paşa’nın önündeydi. Her şey yeni başlıyordu. Mustafa Kemal’in halkına güven Türkiye’nin sorunları, Cumhuriyet devrimini (Türk devrimini) uygulamakla ve tamamlamakla çözülebilir. Bağımsızlık kazanılır, ama durmaz, devam eder, devam etmelidir. Bağımsızlığı devam ettirmek için onu kazandığınız günkü aynı gücü ve aynı inancı devam ettirmek gerekmektedir. duyması, sorunları çözmedeki en önemli etkendir. Türk halkının da onu önder olarak görmesi ve ona güvenmesi, kurtuluşun ivmesini hızlandırmış ve Cumhuriyete giden yolu kolaylaştırmıştır. O günlerde her şey özgüven ve cesaretle başlamıştır. Bugün de halkın kendine güveni ve cesaretli bir ulusal Hükümet, kötü gidişi durdurur ve ivme yukarı doğru çıkmaya başlar. Bu gün Türk ulusunun karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike yozlaşma, ayrışma ve umutsuzluktur. Bu tehlikeyi yaratan, günümüzün en önemli silahı olan psikolojik harekât uygulamalarıdır. Akılcı ve sezgileri güçlü olan ulu önder, doksan yedi yıl önce, ülkü birliğini sağlamış, hedefe kilitlenmiş ve ekip çalışmasıyla ve bütünleşmiş bir kadro ile bütün psikolojik harp saldırılarına karşı koymuştur. Gerçek beka sorunu Eğitim ve öğretimin hâlâ çağdaş olamaması, adalet sistemimizin çökmesi, Türk ordusunun işlevini kaybetmesi, bugün için en önemli beka sorunumuzdur. Küresel anamalcılık ve küresel güvenlik tehditleri, genç nü fusun artması, ülke dışındaki enerji kaynaklarına bağımlılık ve küresel sömürü (emperyalizm) tehdidine aldırış etmeyen, belki de maşası olan bir hükümetin tehlikeli gidişi ve ülkenin yıkılışı gözler önündedir. Türk ulusunu dağıtmak, vatanımızı parçalamak, devletimizi yok etmek için uğraşan emperyalist güçlerle karşı karşıya gelmiş durumdayız. Çözüm yolu, Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce sistemine, onun uygulamalarına ve T.C. Anayasası’nın değiştirilemeyen maddelerindeki temel hükümlere inanmaktır. Türkiye’nin sorunları, Cumhuriyet devrimini (Türk devrimini) uygulamakla ve tamamlamakla çözülebilir. Bağımsızlık kazanılır, ama durmaz, devam eder, devam etmelidir. Bağımsızlığı devam ettirmek için onu kazandığınız günkü aynı gücü ve aynı inancı devam ettirmek gerekmektedir. “İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakârlığı hürmet ve takdirle anarım. Elde edilen büyük muzafferiyetin yapıcısı olan kıymetli arkadaşlarıma en içten teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı fedakârlık yarışmasını göstereceklerine inancım tamdır”. 9 Eylül 1922, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa Dedelerimiz, ertesi gün zaman kaybetmeden, İzmir’den ve Mudanya’dan, Lozan’a doğru yola koyulmuşlardı bile...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle