28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 53 AĞUSTOS 2019 CUMARTESİ Sabrımızı sınamayın!..Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun’dan eve giren 4 maaşla ilgili ilginç savunma: Şentop’a göre vekiller çok mağdur! Milletvekili maaşlarına dair kamuoyunda tartışmalar sürerken TBMM Başkanı Mustafa Şentop vekil maaşının aslında “fazla olmadığını” savundu. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Habertürk’te önceki akşam katıldığı televizyon programında milletvekilleri maaşına ilişkin kamuoyunda yapılan eleştirilerin haksızlık olduğunu söyledi. Bazı milletvekillerinin “arabası dahi olmadığını” belirten Şentop, “Neden yok tam bilemiyorum. Durumları mı yok, ehliyetleri mi yok ama toplu taşıma kullanan vekiller var” dedi. Asgari ücret harcaması yapan bir kişinin milletvekili maaşını çok görebileceğini belirten Şentop, “Milletvekilliği maaşını asgari ücretle ifade ederseniz milletvekilliğini asgari ücret düzeyindeki bir maaşla yaşayabilen varsa gelsin o zaman milletvekilliği yapsın” değerlendirmesinde bulundu. Şentop, sunucunun, “Milletvekili maaşı 22 bin 200 lira. Yine de yetersiz mi buluyorsunuz” sorusu karşısında “Bir saniye ben de bir bakayım” diyerek cep telefonundan maaşları öğrenmeye çalıştı. Şentop’un böylece milletvekili maaşlarını da bilmediği ortaya çıkmış oldu. l Haber Merkezi CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evine dört maaş giriyor” açıklaması sonrası Altun’un eşi Fatmanur Altun ilginç bir yazı kaleme aldı. Daha fazlasını kazanabilecek “kabiliyetli bireyler” olarak fedakârlık yaptıklarını öne süren Altun, “Vatandaşla alay etmeyin, sabrımızı da sınamayın, ikiyüzlülüğünüzü ve ihanetinizi milletimizin gözlerinin önüne sermeyin” dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un sosyal medya hesabından “Oligarklara, onların en büyük silahı olan faiz belasına meydan okuyoruz. Evet, topunuz gelin” diyerek hedef aldığı CHP’li Özgür Özel’e bir yanıt Altun’un eşinden Fatmanur Altun’dan geldi. Fikriyat.com internet sitesinde “Vatandaşla alay etmeyin” başlıklı bir yazı yazan Fatmanur Altun, devlette aldıkları maaşın özel sektöre göre daha düşük olduğunu savun CHP’li Özgür Özel’in “evlerine 4 maaş giriyor” sözlerine, eşi Fahrettin Altun’un tepki göstermesinin ardından bir yazı kaleme alan Fatmanur Altun, devlet yerine özel sektörde çalış mış olsalardı daha çok kazanabileceklerini söyledi. du. Altun, “Devlette ‘dolgun ücret’ karşılığı çalıştığı iddia edilen kabiliyetli bireylerin, burjuvazinin yönettiği ulus ötesi şirketler gibi yapılarda aynı hizmetin karşılığında onlarca kat fazla gelir temin edebilecekken devlet hizmetine talip olarak büyük fedakârlık gösterdikleri kasıtlı olarak halkın gözünden kaçırılmaktadır” dedi. Altun yazısında şu ifadeleri kullandı: “Faiz kırbacı ile hepimizi korkunç çalışma şartlarına mahkum eden, emeklerimizi çalan lobiler ve satın aldıkları işbirlikçiler vasıtasıyla aldırdıkları kararlarla, çalışmadan servetimize el koyan kesimleri konuşmak yerine risk altında, haftanın yedi günü ve yirmi dört saat esasına göre, ai le, eğlence bilmeden çalışan, tatil yapmayı kendilerine yakıştıramayan devlet adamlarının toplumsal tabakalaşmadaki yerlerini, yediklerini, içtiklerini, giydiklerini çoğu zaman yalan yanlış haberlerle sorgulatmaya çalışanlar halkı düşünenler değildir. Kimsenin ismini bile duymadığı markaları kullanan, hayal bile edemeyeceği standartlarda yaşayan ağababaları için, daha önce defalarca yaptıkları gibi ellerini kirletmeden ülke, toprak ve zenginlik toplamaya çalışan işbirlikçilerdir. Son söz: ‘Vatandaşla alay etmeyin, sabrımızı da sınamayın, ikiyüzlülüğünüzü ve ihanetinizi milletimizin gözlerinin önüne sermeyin’ vesselam...” l Haber Merkezi Ağaçları, Gökçek almış Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) Melih Gökçek döneminde 449 fidan için ödediği 9 milyon 126 bin 235 liranın faturası ortaya çıktı. İstifa ettirilen eski ABB Başkanı Melih Gökçek, kendisini “O ağacı ben değil Mustafa Tuna aldı” diye savundu ancak faturasına ulaşılan ağaçların, Gökçek’in başkanlığı döneminde alındığı ortaya çıktı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, haziran ayı belediye meclisi toplantısında Gökçek döneminde tanesi 26 bin 500 TL’ye ithal ağaç alındığını açıklamıştı. Gökçek ise önceki gün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bazıları sen 26 bin 500 TL’lik ağaçtan bahsediyor. Birincisi, o ağacı ben değil Mustafa Tuna aldı. İkincisi, fiyatı şu an Mansur Yavaş’ın Kent Konseyi Başkanı yaptığı Halil İbrahim Yılmaz’ın emrindeki müdür verdi. Üçüncüsü, Kızılay’a diktikleri ağaç o ağaç değil” dedi. ABB kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Gökçek’in açıklamasının gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Ağaç alımıyla ilgili kesilen faturaya göre alımların Gökçek’in istifa ettiği 28 Ekim 2017 tarihinden önce, 25 Mayıs 2017 ve 30 Haziran 2017 tarihlerinde alındığı belirlendi. Öte yandan, Sekiz Tarım Ürünleri Peyzaj İnşaat Otomotiv Turizm Sanayi ve Dış Ticaret AŞ tarafından 25 Mayıs 2017’de kesilen faturaya göre; 449 fidan için belediyenin 9 milyon 126 bin 235 TL ödediği de ortaya çıktı. ABB’ye, birim fiyatı 26 bin 154 liradan toplam 87 adet sarkık Himalaya sediri, birim fiyatı 9 bin 500 liradan 23 adet gürgen ekstra, birim fiyatı 18 bin 750 liradan 122 adet gürgen ekstra, birim fiyatı 16 bin liradan 96 adet saçlı meşe ekstra, birim fiyatı 19 bin 150 liradan 50 adet gürgen, birim fiyatı 6 bin 600 liradan 72 adet cube alınmış. Orman Genel Müdürlüğü’nün 2017 yılı tohum ve fidan birim fiyatlarına göre ise alınanlarla aynı oranlarda bir Himalaya sedirinin birim fiyatının en fazla 68 TL, bir meşenin en fazla 86 TL, bir gürgenin ise en fazla 84 TL olduğu görüldü. l ANKARA/Cumhuriyet ‘HCESAP VERECEKSİNİZ’vb1sm4eriti6nenr4eieş“cepb91Mc.eki5sgenHfOkieik0ökdsPrglTarsimiaöhTLenniAnnL’siaddGnazait’nadz”eedkö!9lenrea!Gdık!enn,rd”emçeraa2iedeani9ksMilkleT.ymo5,lLoEi“sblıMHnlkmşoyeau.eaültş1iarHrvrldk2nuemşükea6şkugrunreiloübrllükidıiuflrğiuğaaynMgşıürnadeuud2u’ennnhmşö3rlüaueenf5henitsnredeşiTaEmasfehkLbimanyeuiıfnböanıislindlrdıtddaan,ıaeebalnaı1insnıdvğ9nıtnıeaeı:ıç SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Darbecileri mi savunuyorlar? HDP’nin tutuklu olan eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Sur operasyonlarında görev alan komutanların 15 Temmuz sonrasında darbecilikten tutuklandığını belirterek “Şimdi, AYM kararına karşı imza atan ‘1066 akademisyen’ bu darbeci askerleri ve onların suçlarını savunmuş olmuyor mu” dedi. Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş, “hendek operasyonları” yapılırken bazı güvenlik birimlerinin aşırı güç kullandığını, sivilleri doğrudan hedef aldığını defalarca söylediğini vurgulayarak, “O dönemde yaşananların arka planını ve içyüzünü bilmeyenler, güvenlik güçlerinin haksız yere suçlandığını, bu şekilde ‘terör propagandası’ yapıldığını söylemeye devam ediyorlar” diye konuştu. Operasyonların emirlerini veren komutanların 15 Temmuz sonrasında darbecilikten tutuklandığını ifade eden Demirtaş, o dönem MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de “Biz orada o gün komutlanlar terörle mücadele ediyor diyorduk, meğer darbe planı yapıyorlarmış. Bir de ellerinde sıkıyönetim yetkisi olsaydı facia olabilirdi” sözlerini anımsattı. 1066 akademisyenin tarihin utanç sayfalarına yazıldığını aktaran Demirtaş şunları söyledi: “Bu darbeci askerlerin Meclis’i bombalama ve yüzlerce sivil yurttaşı katletme emirlerini 15 Temmuz’da verdiğine inanıyorsunuz da Sur’da, Cizre’de tek bir sivilin öldürülme emrini vermiş olabileceğine neden inanmıyorsunuz?” Soylu: Tarihi çarpıtıyor Öte yandan AYM’nin kararını içlerine sindiremediklerini söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Demirtaşın tarihi çarpıttığını ileri sürdü. l Haber Merkezi 5 üniversite daha AYM’ye tepki gösterdi Anayasa Mahkemesi’nin Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne imza atan bazı akademisyenler hakkında verdiği “ifade özgürlüğü” kararının ardından üniversite yönetimlerinden açıklamalar gelmeye devam ediyor. Son olarak Dokuz Eylül Üniversitesi, Kayseri Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi yaptıkları açıklamalarla AYM’nin kararını kınadı. l Haber Merkezi Erdoğan, Işık’ın cenazesine katıldı İstanbul’da 83 yaşında hayatını kaybeden ilahiyatçı ve yazar Prof. Dr. Emin Işık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Şişli Camisi’ndeki cenaze töreninde Emin Işık’ın eşi Şükran Işık, kızı Sevda Bul duk ve oğlu Akif Işık taziyeleri kabul etti. Cenaze törenine, Işık’ın ailesi ve yakınlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AKP milletvekilleri Ravza Kavakcı Kan ile Ahmet Hamdi Çamlı ve Bilal Erdoğan katıldı. l İç Politika tEtşoebhapdşitkleaatntnıi AtısKınPa’lisüilyaehlma geicrldisi Mazıdağı Belediyesi’nin AKP’li meclis üyesi Hikmet Erdin meclis toplantısına silahla girerek HDP’li Belediye Eşbaşkanı Nalan Özaydın’ı “Ben devletim, burayı başınıza yıkarım” sözleriyle tehdit ettiği ileri sürüldü. HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar, Mazıdağı Belediyesi’nde yaşanan olayı sosyal medya hesabından duyurdu. Kamera görüntülerini de paylaşan Dündar, olayla ilgili şunları söyledi: “AKP meclis üyesi Hikmet Erdin, Mazıdağ Belediyesi’nin meclis toplantısına silahıyla geliyor, polis noktasından elini kolunu sallayarak geçiyor. Eşbaşkanımız Nalan Özaydın’ın uyarısına rağmen, AKP’li Hikmet Erdin uyarı yı dikkate almıyor. Uyarıları dikkate almayan AKP’li meclis üyesi, eşbaşkanımıza hakaret ederek silah çekip ‘Ben devletim’ diyerek tehdit ediyor. Vatandaşlarımızın ve belediye çalışanlarımızın müdahalesi ile olay emniyete taşınıyor. AKP’li meclis üyesi bu tehdit dilini emniyette de sürdürüyor. HDP’li üyeye gözaltı! Emniyete taşınan olayda, verilen ifadelerin ardından hiçbir suçu olmamasına rağmen HDP meclis üyemiz Hikmet Eres gözaltına alınmıştır. Şiddeti uygulayanlar değil şiddete maruz kalanların yargılanması adaletsizliktir!” l Haber Merkezi 9 üniversitede yeni fakülteler Cumhurbaşkanlığı kararı ile Bursa Uludağ Üniversitesi’nde İnegöl Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde Veterinerlik Fakültesi kurulması kararlaştırıldı. Ardahan Üniversitesi’nde Sağlık Bilimleri Fakültesi, Bingöl Üniversitesi’nde Kıraat İlmi Enstitüsü, Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Sağlık Bilimleri Fakültesi, İstanbul ÜniversitesiCerrahpaşa’ya bağlı Nanoteknoloji ve Biyoteknoloji Enstitüsü, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde Semra ve Vefa Küçük Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde de Hamidiye Yabancı Diller Yüksekokulu kurulacak. Kız da para da dışarı gitmesin Anadolu’da çoğu yörelerde eskiden mal bölünmesin diye akraba evliliği yapılırdı. Mal bölünme kaygısını perdelemek için de “kız dışarı gitmesin” gerekçesine sığınılırdı. Hoş, bu gelenek ya da mal bütünlüğünü koruma içgüdüsü sınırlı da olsa bazı yörelerde bugün de geçerlidir. Siyaset ve bürokraside de yeni bir gelenek türedi: “Maaş ya da makam yabancıya gitmesin”. Türk siyasetinde bu açgözlülük Özal’la başladı. Kardeşi Yusuf Bozkurt Özal’ı önce DPT Müsteşarlığı’na getirdi, ardından da milletvekili yaparak oradan Devlet Bakanlığı’na taşıdı. “Yetim Hüsnü” diye bilinen yeğeni Hüsnü Doğan’ı da Tarım, Orman ve Köyişleri Başkanlığı’na atadı. AKP iktidarı ile nepotizm, yani arkadaş ve akraba kayırmacılığının ben suyu çıkarıldı diyeyim, siz onun halk dilinde nasıl ifade edildiğini anlayın. Belediyelerde, bakanlıklarda, bürokraside makamlar, arkadaşları bırakın aile bireyleri arasında taksim edildi. Bürokraside istihdam edilmesi için gerekli koşulları haiz olmayan akrabalar ya da arkadaşlara da şirket kurdurulup kamu ihaleleri yağdırıldı. Eleştiri karşısında da aynı klişe savunma: “O göreve atadığım akrabam o makamı hak edecek liyakata sahiptir. İhale verdiğimiz akrabam zaten yıllardır ticaretle uğraşıyor, ne yani ticaret yapmasınlar mı?” Akrabanız o liyakata fazlasıyla sahip olsa dahi o makama getirmeyeceksiniz, onun engin bilgisine çok ihtiyacınız varsa evde size raporlar sunar, siz de onu o makama getirdiğiniz kişiye iletir, yararlanacak bir şey varsa yararlanmasını istersiniz o kadar. Akrabaya ihalenin hiç savunulur tarafı yok. Siz o makama gelmeden önce o kurumdan geçmiş yıllarda pek çok defa ihale almış bile olsa artık ihaleye bile girmemesi gerekir. Siyasi etik bunu gerektirir. Diyeceksiniz ki bizde hangi etik kaldı ki siyasi etik de sürsün. Sağ partilerde bu tür oligarşik ya da nepotik davranışlar ne o partilerin yöneticilerinin ne örgütünün ne de seçmenin umurunda. Ama sol partilerin seçmeni itiraz etme ve sorgulama hakkını sonuna kadar kullanır. Aksi takdirde diğerine söyleyecek sözü kalmaz. Geçen haftanın en önemli konusu CHP’li belediyelerde de AKP’li belediyeler gibi bazı makamların akrabalara tahsis edilmesiydi. Skandal atamalar kamuoyunda tartışılırken savunmalar da çok pişkinceydi. Üstelik CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Afyon’daki uyarılarına rağmen. Galiba CHP’li başkanlar Kılıçdaroğlu’nun uyarılarını sadece “partili atama yapmayın” diye anlayıp akrabalarının bu kapsama girmediğini düşünmüş olmalılar. Oysa parti üye ve tabanından liyakatine bakılarak atama bal gibi yapılır. Çünkü el elin eşeğini türkü çığırarak arar. Belediyelerde gerekli şartlara uyan partili daha canla başla, partinin yerel yönetim anlayışını daha içselleştirmiş olarak çalışır. Diğerinin umurunda bile olmaz. Hatta “Bırakalım yanlış yapsınlar, duvara toslasınlar” diyenler de çıkabilir. Ama partilinin içi acır. Tabii bundan o makama uyacak kriterlere sahip olanları kastediyorum. Yoksa ilçe başkanının oğlunu, meclis üyesinin kardeşini, delegenin kızını o makamlara getirirseniz o da partizanlık ve nepotizmdir. CHP’li başkanlar bu yanlışı niye yapar? Akıl tutulması mı, aldıkları maaşla geçinemeyeceğini düşünüp eve bir maaş daha girsin düşüncesi mi? Gerekçesi her ne olursa olsun kabul edilemez bir durum bu. Ayrıca kabul etmek gerekir ki bu konuda ilk yanlış belediye meclis üyeleri belirlenirken yapıldı. Yani ceketin ilk düğmesi yanlış iliklendi. Belediye meclisine yapılan atamalarda da buna benzer örnekler görüldüğünden başkanlara da bu yol açılmış oldu. Neyse ki, CHP yönetimi ve tabanı bu konuda gereken uyarıyı yaptı. Umarım bu herkese ders olur. Haa bir lafımız da yandaş medyaya. Sakın bu konuyu dilinize dolamayın. Siz önce desteklediğiniz partinin bakanlıklarında, bürokraside, belediyelerdeki atamaları gündeme getirin de CHP’ye laf söyleme hakkınız olsun. Ali Dinçer Geçen haftaki yazımızda CHP’li belediyelerin geçmişteki başarılarından söz ederken Ali Dinçer adını geçirmediğimizden dolayı bazı dostlarımız üzülmüş. O yazıda “sosyal belediyecilik” örneklerinin 1974’te başladığını ve 1977’de seçilenlerin de bu çizgiyi devam ettirdiğini vurgulamıştık. O nedenle Ankara’da Ali Dinçer, İstanbul’da Aytekin Kotil adını zikretmemiştik. Ayrıca Ali Dinçer birkaç satırla geçiştirilecek bir başkan değildir. O başlı başına bir yazı konusudur. Kendisi CHP Gençlik Kolları’ndan yetişmiş ve kadrosunu da tümüyle önce üniversitelerdeki SDD “Sosyal Demokrasi Dernekleri”, ardından da CHP Gençlik Kolları üyeliğinde görev yapmış olanlardan seçmişti. Parti içinde bu kadroya burun kıvrılmış, “çoluk çocuk bunlar” denilmiş, sonra da onları çoluk çocuk görenler o kadro Ankara’ya damgasını vuran muazzam projelere imza atınca sus pus olmuşlardı. Ne Ali Dinçer’i ne kadrosunda o başarıları gerçekleştiren Kadri Atabaş, Hasan Mani, Ethem Özbakır, Muzaffer Eryılmaz ve diğer arkadaşlarını unutmak mümkün.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle