17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 22 AĞUSTOS 2019 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT HABER Ayrıntılar Kayyum mu kayyım mı ne zıkkımsa!abaca ülkeyi şöyle ikiye ayırmak is tiyorlar: K RTE, AKP, MHP, Perinçek, BBP, DSP, Feyzioğlu bir taraf; CHP, İP, HDP (kimi destekçi sol parti ler), SP, Gül, Davutoğlu, Babacan öteki taraf! Eğer bunlardan biri değilseniz, düzen dışı sayılıyorsunuz. Ki doğrusu da budur zaten. Böyle herhangi bir ilke olmaksızın yan yana düşmeye kimileri “liberal demokrasi” diyerek halkı uyutur. Yerseniz... Gerçek şudur: Bu türden saflaşmalar sadece diktatörlük getirir, gücü eline geçirenin iktidarını sağlamlaştırır. Kökten itiraz etmezseniz, düzen içinde sevimli muhalefet olur, “çaresiz” halkın alkışını alıp pohpohlanarak günü gün edersiniz. HHH Elbette bu söylediğim, yukarıda adı geçen kurum ve kişilerin tamamı her zaman yanlış söyler/yapar anlamına gelmez. Örneğin geçen hafta sonu; Selvi Kılıçdaroğlu, Başak Demirtaş, Dilek İmamoğlu’nun kahve içip dertleşmesi, göze hoş görünmüştür. Birinin kocası zorbaca hapse kondu, diğerininki linç edilerek öldürülmek istendi, ötekinin elinden kazandığı seçim alındı. İtiş kakış siyaseti yerine, konuşabilmek, demokratik çıtayı yükseltmek heyecan verir hepimize. Şu uyarıyı yapmak gerek: Siyasetçi eşleri simgedir, tamamen oyun dışı değildir, ancak onlardan kurucu olarak söz etmek de yanlıştır. Fotoğrafın verilme biçimi ve zamanına kuşkumu saklı tutarak, memnuniyetimi dile getirmek isterim. HHH “Halk dalkavukluğu ihanettir” diye yazdım. Halk her zaman doğru karar vermez. (Çoğu zaman demeliyim) Geçen hafta Metin Feyzioğlu zırvalıklarını dinleyerek geçti. Peki, kimdi bu adam? Koca avukatların oylarıyla TBB’ye başkan olarak seçilmiş profesör! Demek okuryazar hukukçular yanılmış, bir. CHP’de Kılıçdaroğlu gitsin diye çözüm arayan ulusalcıların ve onların medya tetikçilerinin son model “kurtarıcı” ürünüydü, iki. Dahası, CHP delegesinin PM’ye en çok oyla soktuğu süper kahramandı, üç! HHH Bir diğer örnek: Türkan Saylan’ın cenazesinde güzel konuşma yapan eski müftü İhsan Özkes! Hayatta tek başarısı Saylan’ı toprağa vermek olan bu adam, “aydın din adamı” diye topluma pazarlandı. Bir baktık, CHP’de PM üyesi, yetmedi vekil oldu. Sonrasındaki seçimde delege oylarıyla birinci olarak PM’ye girdi. Sonra? Adam özüne döndü, Akit TV’de CHP’ye, onu vekil yapan halka sövdü saydı. Dün anladık derdini; Cumhuriyet yazdı, meğer “556 bin TL” dolandırılacak kadar büyük paralarla oynuyormuş. Yani dini bütün eski müftünün, tüm dincilerde olduğu gibi numarası büyükmüş! HHH Gelelim zurnanın zırt dediği yere. Diyarbakır, Van, Malatya belediye başkanları görevden alındı, yerlerine “kayyım” atandı. Önceden söylediydi RTE gerçi ama kimse itibar etmedi, yine liberaller “yapamaz” dediler. Hiç tanımıyorlar adamı ya! Tarihe geçecek demokrasi dışı bir uygulama. İrade gaspı! Başa dönelim. İmamoğlu’nun mazbatası elinden alınıp “Ne olduğunu bilmiyoruz ama mutlaka bir şeyler oldu” dendiğinde, bu köşede “Seçim tekrarına evet demeyin, bunu meşrulaştırmayın” diye kıyamet kopardım. Tıpış tıpış gönderdiler hepimizi sandığa. Sonuç istenilen olunca da “Her şey güzel oldu” diye çığlık atıldı. İhtiyatlı olmakta yarar var oysa... HHH “Güvenli bölge” tartışmasına yakında bakmaz, kafanızı kuma gömerek yaşarsanız, olan biteni anlayamazsınız. Bölge yeniden hareketlenecek, cihatçılar büyük olasılıkla ülkenin dört yanına salınacak. Büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Dağların talanı, orman yangınları, Cumhuriyet birikimi fabrikaların yok pahasına satılması bu büyük hikâyenin parçasıdır. Adına emperyalizm denir, her zaman işbirlikçileri olur. HHH Diyeceğim; tamamen bilerek ve isteyerek yaratılan bu iki kutuptan birinde yer alırsanız sandıktan çıkıp seçim kazandığınızı sanırsınız, oysa sadece “seçilmiş kayyım” olursunuz! Kapitalizm duruma göre atamalarda değişiklik yapar, yeterince sabırlı olursanız, sıra size de gelir! Yabancı dil usulü Türkçe Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Suriyeli çocuklara, “yabancı dil usulü” ile Türkçe öğrettiği ortaya çıktı. AB ile ortak proje kapsamında kitap hazırlayan bakanlık, yabancı dil öğrenme kalıpları ile Türkçe öğretmeye başladı. Bakanlığın ilk seviye kitabında İngilizce dil kalıbı ile düşünülerek hazırlanmış “Neredensin” sorusuna “Türkiyeliyim”, “İspanyalıyım”, “Fransalıyım” yanıtları da dikkat çekti. MEB, Suriyeli öğrencilere Türkçe öğretmek üzere bir kitap hazırladı. Ancak kitapta Türkçe, “İngilizce mantığı” ile verilince “Türkçe olmaktan çıktı.” “Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi” (PIKTES) kapsamında hazırlanan kitabın Türkçe yerine yabancı dil kalıpları ile hazırlandığı görüldü. l ANKARA / Cumhuriyet Din kitabında materyalizm için ‘lüksü özendirmekte kötü niyetli ideolojiler yaymakta’ denildi Kitabına göre materyalizmAyrıntılar Ayrıntılar MEB’in 11. sınıf din kültürü ve ahlak bilgisi kitabında materyalizm, “pahalı ev, lüks araba, yüksek makam” ideolojisi olarak tanıtıldı, diyalektik materyalizmin anlatıldığı felsefe kitabında bilimselliğe vurgu yapılarak, “20. yüzyılın felsefi ana akımlarından biridir” denildi. Eğitimde dinselleştirme için her adımı atan MEB’in ürettiği kitap ve materyallerdeki çelişki ve yanıl tıcı ifadeler, eğitim ala nındaki bilimsel kopu şu da gözler önüne ser di. MEB’in 11. sınıf din OZAN ÇEPNİ kültürü ve ahlak bilgisi kitabında “materyalizm” “pahalı ev, lüks araba, yüksek makam” ideolojisi olarak tanıtıldı. Diyalektik mater yalizmin anlatıldığı felsefe kitabın da “20. yüzyılın felsefi ana akımla rından biridir” denildi. Böylece aynı kavram iki ayrı ders kitabına farklı ifadelerle yansıtıldı. MEB’in din bilgisi kitabında mater yalist düşünce akımına ilişkin, “Ma teryalizm günümüzde siyasi, sosyal, ekonomik, vb. birçok alanda etkisi ni gösterir. Pahalı ev, lüks araba, yük sek makam, hayattaki başarının gös tergeleri olmaktadır. Bireylerin pa ra ve materyalleri kişisel mutluluk ve sosyal ilerleyişlerine giden bir yol ola rak görmesi toplumda birçok soruna yol açmaktadır. Gösterişli hayata in sanları özendirmekte, bu durum kö tü niyetli grupların kendi ideolojile rinin yayılmasına sebep olmaktadır” denildi. Kavramın tanımlamasına ilişkin MEB kitabında Türkiye Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi kaynak olarak gösterildi. Ancak Diyanet’in ansiklopedisinde MEB’in tanımlamasına ilişkin ifadeler yer almadı. Felsefede diyalektik Din içerikli kitapta ayetlerle açıklanmaya çalışılan “materyalizm” kavramı “kötü niyetli grupların ideolojisi”ne dönüştürülürken, felsefede ise Marx, Engels, diyalektik ve tarihsel materyalizm kavramları ile açıklandı. Din dersinde kavramını “şeytanlaştıran” MEB, felsefede ise “Materyalizm, varlığın temelinde maddeyi gören anlayışların ortak adıdır. Materyalist düşünceyi temel alan Marx ve Engels, tinden başladığı için Hegel’in diyalektiğini baş aşağı duruyor olarak nitelendirmiştir. Onlara göre Hegel, diyalektik yöntemi tezantitezsentez süreçleriyle belirlemede doğru bir düşünce ortaya koymuş ancak tez aşamasını tin ile başlatmakla hata yapmıştır. Tez aşaması madde yani doğa ile başlamalıdır. Marx ve Engels bu yaklaşımlarıyla diyalektik materyalizm düşüncesini ortaya koymuşlar dır” ifadeleri ile kavramı açıkladı. Engels tanımı Kitapta, Engels için, “Engels, dönemin bilimsel bilgilerini ele alarak doğayı ve doğanın diyalektiğini açıklamaya çalışmıştır. O, düşünce ve doğanın uyumlu yapılarda olduğunu ve düşüncenin işleyişinin doğanın tabi olduğu yasalara göre şekillendiğini savunmuştur. Bu haliyle diyalektik bir yöntem olmasının yanında epistemolojikontolojik bir görüştür” denildi. Marx için de “Marx, tarihteki toplumsal değişimleri inceleyerek, tarihsel dönüşümü üretim süreçlerine bağlayarak açıklamaya çalışmıştır. Ona göre insanlar, ekonomik süreçte üretim yapan ve üretilenlere sahip olanlar olarak farklı sınıflara tabidir. Toplumda ekonomik üretim ilişkileri maddi unsurlar olarak altyapıyı (temeli) oluştururken siyaset ve hukuk gibi kurumlarsa üstyapıyı oluşturur. Marx’a göre altyapı, üstyapıyı belirler. Marx, bir toplumun ekonomik unsurlarının (altyapı) kültür ve hukuk gibi olguları (üstyapı) oluşturduğunu ileri sürer. Ona göre alt ve üstyapı değişimleri birbirini etkileyerek yeni ekonomik sistemler oluşturur. Marx’ın yönelimi, tarihsel materyalizm olarak da adlandırılır. Diyalektik materyalizm 20. yüzyılın felsefi ana akımlarından biridir” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA Selçuk: Meselemiz öğretmen meselesi Milli Eğitim Bakanı (MEB) Ziya Selçuk, “Tekrar temelli bir bakış açısı yerine, sürekli yeni ve karşılaşılmadık durumlarda nasıl bir tavır ve tutum takınacağımızın muhakkak suretle öğretmenlerimiz tarafından içselleştirilmesi lazım” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından 1621 Ağustos’ta fen bilimleri, matematik ve bilişim teknolojileri alanlarında görev yapan öğretmenlere yönelik “Eğitimde İnovasyon İçin Tasarım Odaklı Düşünme” mesleki gelişim programı tamamlandı. Stanford Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden Joseph Makokha, Stanford Üniversitesi Öğrenme Deneyimi Tasarımcısı Marie Trudelle ve Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gültekin Çakmakcı tarafından verilen eğitimler ile öğretmenlerin gerçek yaşam problemleri kapsamında tasarım odaklı düşünme yaklaşımını uygulaması, ulusal ve uluslararası mesleki gelişim ağına dahil olması ve bu alanda içerik geliştirme konusunda donanımlı hale gelmelerini amaçlandı. Programa katılan Bakan Selçuk, “Biz kendimizden başlayan bir süreci, sürekli tazelenme ve insanın hayvandan farklı olarak her an yeni ve farklı olanı tasavvur etme, ortaya koyma edimini düşünmek durumundayız” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Doğa Koleji’nin sorunları özel okul projelerini riske attı; MEB, ‘krizin’ yaygınlaşmaması için harekete geçti MEB’in ‘batık kurtarma’ planı Soyer, öğrencileri otogarda karşıladı Üniversite öğrenimi için başka kentlerden İzmir’e gelen gençleri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer otogarda karşıladı. Günün ilk ışıklarıyla birlikte İzmir Otogarı’na giden Soyer, önce “İzmir Gençlere Kucak Açıyor” proje ekibiyle buluşarak gönüllü gençlere özverili çalışmaları nedeniyle teşekkür etti. Farklı şehirlerden İzmir’deki üniversitelere kayıt yaptırmaya gelen öğrenciler otobüsten iner in mez karşılarında Başkan Soyer’i görünce şaşkınlıklarını gizleyemedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, ilçe belediyeler, sivil toplum örgütleri ve gönüllülerin desteğiyle düzenlenen “İzmir Gençlere Kucak Açıyor” projesi İzmir’e gelen gençlere kenti tanıtıyor ve onların kente ve kentteki sosyal, kültürel hayata uyum süreçlerini kolaylaştırmayı amaçlıyor. Soyer, “İzmir Gençlere Kucak Açıyor” projesi sayesinde gençler üzerindeki yabancı bir yere gelme duygusunun anında kırıldığını belirterek, “Çünkü onları güler yüzle, heyecanla karşılayan akranları var. Çok hoş, çok güzel bir şey bu. İzmirlinin dayanışmasını gösteren çok güzel bir başlangıç. Bunun için İzmir üniversitelilerin en çok keyif aldığı kentlerin başında geliyor. Çok gurur duydum İzmirli gençlerimizle” diye konuştu. l İZMİR/Cumhuriyet VEFAT Yaşamı boyunca ABD emperyalizmine ve siyonizme karşı mücadele veren devrimci arkadaşımız ZİHNİ ÇETİNER’i kaybettik. GÜLE GÜLE FEDAİ, IŞIKLAR İÇİNDE UYU. 68’li arkadaşları: Hakkı Karadeniz, Ali Ağzıtemiz, Sinan Bora Yücel M.Şükrü Güner, Abdurrahim Sercan, Mehmet Tunca Mehmet Sürücü, Zühre Sürücü, Mustafa Başoğlu GSF’lilerin nöbeti başladı Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle 32 kilometre uzaklıkta bulunan kampusa taşınmasıyla ilgili öğrenciler ve rektörlük arasında yaşanan gerginlik devam ederken öğrencilerin direnişi sürüyor. Deprem raporu açıklanan kadar okul girişinden ayrılmayacaklarını belirten GSF öğrencileri, Narlıdere Kampusu’nun girişinde sabahladı. 50 kişilik öğrenci grubu kaldırımda nöbet tuttu. Sorunun bina değil, eğitim olduğunu dile getiren öğrenciler, rektörlüğün deprem raporunu açıklayana kadar nöbet tutma eylemini sürdüreceklerini ifade etti. Rektörlüğün depreme dayanıksız raporunun gerçeği yansıtmadığını günlerce kamuoyuna açıklayan öğrenciler, STK, öğretim üyeleri ve İzmir Barosu’nun desteğini aldı. Öğrenciler, kendilerine destek verdiği için görevden alınan 6 akademisyenin göreve iadesini de istiyor. l İZMİR/Cumhuriyet Doğa Koleji için kayyım atama yerine bölgesel veya tekil olarak, potansiyellere göre satış işlemlerinin gerçekleştirilebileceği formüller üzerinde durulduğu öğrenildi. OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bankalar tarafından borçlarına karşılık el konacağı iddia edilen Doğa Koleji için atılacak adımı planlamaya başladı. İktidarın eğitimdeki özelleşme projesinin sekteye uğrayabileceği endişesi ile el konma konusunun ikinci planda kaldığı öğrenildi. Okulların parçalanarak, kurtarılması gündemde. Özele yönelik teşvik uygulamasının kademeli olarak kaldırılacağının açıklanmasının ardından sene başından itibaren özel kurumlarda kemer sıkma politikları başladı. MEB’in ise koşulların daha kötüye gitmesini engellemek için süreci yavaşlattığı öğrenildi. Son olarak devlet okullarını “nitelikli” bulmayan velilerin yöneldiği özel okullarda fiyatlarda ciddi yükseliş yaşanırken, birçok okulun sene ortasından başlayarak yaşadığı iflas tartışmaları da velilerin güvensizliğine neden oldu. Özelin ‘doğa’sı bozuldu 2011’de kurulan, yabancı sermaye ile büyüyen 123 kampusu ile dikkat çeken Doğa Koleji markası, 2016’da Metal Yapı Konut Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Saçaklıoğlu’na devredildi. Devir işlemlerinin ardından Saçaklıoğlu, her yıl 100 milyon dolar, 5 yıl içinde 500 milyon dolar yatırım yaparak okulların büyüyeceğini belirtse de 2 yıl içinde maaş ödeyemez duruma geldi. İnşaat alanında ciddi yatırımları bulunan Saçaklıoğlu’nun sektördeki kriz nedeniyle yaşanan sorunları okul yönetimlerine de yansıdı. Kurum bünyesindeki sayısı 10 bine yaklaşan öğretmenin eğitim öğretim ödenekleri unutulurken, maaşları da yarım olarak yatmaya başladı. Maaş ödemelerinin yüzde 30’a kadar düştüğü öğrenildi. Yeni eğitim öğretim yılı öncesinde erken kayıt ve kayıt yenileme işlemi gerçekleştirmek isteyen velilerin birçok ilde okullarda muhatap bulamaması da güvensizliği doruk noktasına çıkardı. MEB’de, bu kadar fazla sayıda okul, öğretmen ve öğrenciye sahip bir kurumun ekonomik olarak batmasının maliyetinin de büyük olacağı değerlendirmesi yapıldı. Özel okul imajının da bu süreçten kötü etkileneceği belirtilirken, el koyma, kayyım atama ve sonrasında satış formüllerinin de risklerinin değerlendirildiği öğrenildi. İflasın eşiğinde olduğu ileri sürülen okulların kamu bütçesine yük olmasının önüne geçebilmek için yasal koşullar yumuşatılarak özelden özele sermaye değişimlerinin hızla gerçekleştirilmesi fikrinin öne çıktığı belirtildi. Doğa Okulları için ise ilk planda bütüncül bir devrin kolay olmamasından kaynaklı, kayyım atama yerine bölgesel veya tekil olarak, potansiyellere göre satış işlemlerinin gerçekleştirilebileceği formüller üzerinde durulduğu öğrenildi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle