28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY avro sterlin FAİZ BORSA 1122 AĞUSTOS 2019 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.7180 0.4 kuruş 6.3480 0.2 kuruş 6.9480 0.2 kuruş 16.18 0.08 puan 95.522 510 puan Dolar 5.70’in üzerine demirledi. Türkiye CDS primi 415 puanla en yüksek ekonomi konumunda Türkiye’de riskler artıyor TL’de erime sürüyor. Mahfi Eğilmez’e göre, Türkiye’nin artık kestirmeden giderek sağlamaya çalıştığı geçici çözümleri bir kenara bırakıp ger çek ve kalıcı çözümlere yönelmesi şart. Küresel resesyon ve uzun süredir devam eden ticaret savaşı kaynaklı endi vam ediyor. Enflasyonu, Merkez Bankası faizi ve risk derecesini gösteren CDS primi 415 puanla şeler daha fazla parasal ve ma en yüksek ekonomi konumun li destek söylemleriyle kısmen da. Böyle olunca parasının de azalsa da küresel riskten kaçış ğer kaybında da en önde gidiyor. devam ediyor. Eğilmez’in kişisel bloğunda yap Küresel piyasalardaki bu en tığı değerlendirme şöyle: dişeler TL’ye de yansırken, Mer 4 Türkiye, risk sorununu çö kez Bankası’nın zorunlu karşı zemiyor. Risklerini artırıyor. lıklar (ZK) adımı sonrası ve jeo Ekonomide atılan birçok adım, politik endişelerin artış göster mesela Merkez Bankası’nın so mesi ile TL’deki satış baskısı da runları arkadan dolaşarak çöz ha belirgin yaşanıyor. me çabaları riskleri artırıyor. Türkiye’nin Suriye politika Riskler artınca da kurlar yükse sı, jeopolitik riskler ve kriz kar liyor. Yapısal reformları yapma şısında yetersiz kalan önlemler mak için çeşitli yan yollara girip nedeniyle ekonomik kriz de her oralarda tıkanıyor. geçen gün derinleşiyor. 4 Türkiye’nin artık kestirme Bir süredir benzer ülkeler den giderek sağlamaya çalıştı den pozitif ayrışma yaşayan TL, ğı geçici çözümleri bir kenara bı bu hafta gelişmekte olan ülke rakıp gerçek ve kalıcı çözümlere ler arasında dolar karşısında en girmesi şarttır. Yapılması gere çok değer kaybeden para birim ken şeyler en başta hukukun üs lerinin başında yer aldı. Dolar tünlüğü, yargı reformu, demok 5.70’in üzerine demirledi. rasi, erkler ayrımı ile başlayıp Ekonomist Mahfi Eğilmez’e ekonomik düzenlemelerle de göre, Türkiye en riskli ekono vam ettirilmesi gereken yapısal mi görünümünde kalmaya de reformlar. l Ekonomi Servisi Gerçek bütçe açığı 204 milyar TL Tek seferlik gelirlerin hariç tutulduğu Uluslararası Para Fonu (IMF) tanımlı merkezi bütçe verileri, 12 aylık gerçek bütçe açığının 96.3 milyar TL değil 204.3 milyar TL olduğu nu gösterdi. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilere göre, sadece temmuzda IMF tanımlı faiz dışı bütçe açığı 9.1 milyar TL oldu. Faiz dışı açık yılın ilk 7 ayında 87.1 milyar TL’ye, son 12 ayda ise 113.8 miyar TL’ye ulaştı. Faiz ödemeleri de dahil edildiğinde 12 aylık bütçe açığı 204.3 milyar TL’ye, açığın milli gelire oranı ise yüzde 4.9’a ulaştı. Giderin yüzde 67’si kiraya Kamil Koç satılıyor Türkiye’de 93 yıldır hizmet gösteren ilk otobüs firması Kamil Koç’un Almanya merkezli Flixmobiliy’e devri için Rekabet Kurumu’na başvuru yapıldı. 1000 araçlık filosu bulunan şirket, 2013 yılında da sermaye şirketi Actera Group’a satılmıştı. Rekabet Kurumu’na yapılan başvuruda, “Göksu Seyahat ve Taşımacılık A.Ş.’nin tüm kontrolünün doğrudan ve böylelikle Kamil Koç Otobüsleri A.Ş. ve iştiraklerinin dolaylı tek kontrolünün Flixmobiliy GMBH tarafından devralınması” açıklaması yer aldı. 2011’de Almanya merkezli kurulan Flixmobiliy, Avrupa ve ABD’de Flixbus adıyla hizmet veriyor. Uluslararası ve şehirlerarası otobüs taşımacılığı yapan Flixbus daha çok çift katlı otobüslerle hizmet veriyor. l Ekonomi Servisi Sberbank’tan Akkuyu’ya kredi Rus bankası Sberbank, Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın (NGS) inşaatı için 7 yıllık vadeyle 400 milyon dolarlık kredi sağlayacak. Sberbank’tan yapılan açıklamada, bankanın Mersin’de inşaatı devam eden Akkuyu NGS’nin ilk kreditörü olduğu belirtildi. Sberbank Yönetim Kurulu Başkan Vekili Anatoliy Popov, “Söz konusu anlaşma, Sberbank’ın nükleer sanayideki güvenilir pozisyonunu teyit etmektedir” dedi. Türkiye’nin ilk nükleer güç santralı olacak Akkuyu NGS’ye ilişkin anlaşma, Rusya ile 2010’da imzalanmıştı. Akkuyu’da yapılacak santral, 4 reaktörden oluşacak ve toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak. l AA Yapı ruhsatı yüzde 60 düştü Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Yapı İzin İstatistikleri, OcakHaziran, 2019” raporuna göre, belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatları, yılın ilk 6 ayında 2018’in aynı dönemine kıyasla bina sayısında yüzde 60, yüzölçümde yüzde 60.1, değerde yüzde 50, daire sayısında yüzde 66.3 azaldı. Bi na sayısı 22 bin 485 adede, yüzölçüm 30.5 milyon metrekareye, değer 48.8 milyar liraya ve daire sayısı 119 bin 982 adede düştü. Yapı kullanma izin belgeleri de, yüzölçümde yüzde 2.8, değerde yüzde 29.4 artarken, bina sayısında yüzde 10.9, dairede yüzde 2.5 azaldı. En zenginin konut harcamasının yüzde 71’i, en fakirin yüzde 65’i kiraya gidiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun hanehalkı bütçe araştırması 2018 yılı sonuçlarına göre, toplam hanehalkı harcaması içinde ayrılan pay itibarıyla “konut ve kira” harcamaları yüzde 23.7 ile ilk sırada yer alıyor. Bu verinin detayları ise kiranın bu harcamadan çok büyük pay aldığını ortaya koydu. Buna göre konut ve kira harcamalarının yüzde 67.2’sini gerçek ve izafi kira oluştururken, bunu yüzde 10.6 payla gaz, sıvı ve katı yakıtlar, yüzde 8.9 payla elektrik harcamaları takip etti. Ayrıca konut ve kira harcamalarının yüzde 8.2’si konutla ilgili su, kanalizasyon ve benzeri hizmetlere, yüzde 5.1’i de bakım ve onarım giderlerine ayrıldı. Fakir ‘yanıyor’ Bu verilere gelir düzeyi açısından bakınca da ilginç sonuçlar görülüyor. Buna göre en düşük gelir li (en fakir) yüzde 20’lik kesimin konut harcamalarında kiranın payı yüzde 64.6 olurken, bu pay en zengin yüzde 20’lik kesimde yüzde 70.8’e çıkıyor. Fakirin konut harcamalarının yüzde 12.9’u yakıtlara, yüzde 11.1’e elektriğe, yüzde 6.4’ü konutla ilgili hizmetlere ve yüzde 5’i bakım ve onarıma giderken, bu paylar en zengin yüzde 20’de sırasıyla yüzde 8.3, yüzde 7.1, yüzde 9.4 ve yüzde 4.5 oldu. Ayrıca elektrik ve yakıt toplamının fakirdeki payı yüzde 24, zengindeki payı yüzde 15.4 oldu. Fiyatlar arttı Merkez Bankası tarafından hazırlanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), 2019 yılı haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 0.74, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.72 arttı. Ancak son bir yılda reel olarak yüzde 12.1 azaldı. l Ekonomi Servisi Beyaz eşya satışı çakıldı Ekonomik krizin etkisiyle beyaz eşya pazarı daralırken, ÖTV muafiyeti uygulamasının haziran ayında sona ermesinin de etkisiyle iç satışlar temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 31 oranında sert gerileme kaydetti. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği’nin (TÜRKBESD) verilerine göre, buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinesi ve fırından oluşan dört ana ürün grubunda iç satışlar temmuzda 459 bin 658 adet oldu. İç satışlar yılın ilk 7 ayında ise yüzde 12 düşüşle 3.4 milyon adet olarak gerçekleşti. Açıklamaya göre, ayrıca küresel ekonomideki ya vaşlamanın etkisiyle ihracat artış ivmesi de yavaşlama kaydetti. Buna göre beyaz eşya ihracatı temmuzda yüzde 1 artışla 1.5 milyon adet, ilk 7 ayda yüzde 1 artışla 10.5 milyon adet oldu. Beyaz eşya üretimi ise temmuzda yüzde 10 düşüşle 2 milyon adet, ocaktemmuzda yüzde 2 gerileyerek 14 milyon adet oldu. Kısa vadeli dış borç arttı Kısa vadeli dış borç stoku, haziranda geçen yılın sonuna kıyasla yüzde 5 artarak 122.9 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası, Haziran 2019’da bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stokunun yüzde 0.1 azalarak 57.1 milyar dolara düştüğünü, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stokunun ise yüzde 10 artarak 59.3 milyar dolara çıktığını açıkladı. Özel sektörün kısa vadeli dış borcu da yüzde 5 artarak 93 milyar dolara çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl Venezüella’ya giderek Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile bir araya gelmişti. Venezüella ile ticaret durdu Emre Deveci Ziraat Bankası’nın hesaplarını kapattığı Venezüella ile ticaret de durdu. 2018’de hızlı bir artış kaydeden iki ülke arasındaki ticaret, ABD’nin yaptırım tehditlerinin ardından bu yılın ilk yarısında bıçak gibi kesildi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2019’un ilk 6 ayında Türkiye’nin Venezüella’dan ithalatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 99.5 azalarak 879 milyon dolardan 4 milyon dolara geriledi. Türkiye’nin bu ülkeye ihracatı da aynı dönemde yüzde 34 azalarak 42 milyon dolara düştü. Ticaret hacmi ise bu dönemde yüzde 95 gerileyerek 46 milyon dolara geriledi. Merkez Bankası’na göre, 2018 OcakEylül döneminde bu ülkeden 900 milyon dolar değerinde altın ithal eden Türkiye, ABD’nin Caracas’ın altın ticaretine sert yaptırım öngören 1 Ekim 2018 tarihli düzenlemelerinin ardından altın alımını durdurdu. Ekim 2018Haziran 2019 arasındaki 9 ayda Türkiye, bu ülkeden hiç altın alımı yapmadı. ABD resmi yetkilileri, Türkiye’yi Venezüella ile altın ticaretini durdurmaya çağırmış, ABD Hazine Bakanlığı yetkilileri Türkiye’ye gelerek Ankara’da resmi yetkililer ve iş insanlarıyla görüşmüştü. 1852.75 2.64 lira 275.60 50 kuruş Quo vadis ‘Absurdistan?’ Bir hafta uzaklaşmak bile, dönünce adeta resmin tümünü birden görme şansı tanıyabiliyor. Ben de tatilden dönünce o şansı yakalayabildim. Sevindiğimi söyleyemem. Ülkedeki gelişmelerin, rejimi hareket ettiren aklın mantığını kavramak çok zor. Olayların çoğu insana gerçeküstü hatta, absürd geliyor. Bu olayların gittiği yönü saptayabilmek gerçekten zor. O nedenle aklıma başlıktaki iki sözcük geldi. Birincisi Roma yanarken lir çalıp seyreden İmparator Neron’u anlatan bir filmin başlığıydı. İkincisini, akla sığmayan olaylar ülkesini betimlemek için ben uydurmuştum. Trajik ve komik Akla sığmayan olayların başında rejimin İdlib macerası (pardon operasyonu diyecektim) geliyor. Rejim ve yanında durmaya kararlı şoven milliyetçi akıl için bu operasyonun bir mantığı var gibi görünüyor. Evet, ortada ABD ile yapılmış izlenimi veren, ne anlama geldiği, neyi hedef aldığı hâlâ belirsiz de olsa bir “şey” var. Evet rejim küresel jeopolitik içinde Rusya ile aynı sayfada olduğunu da düşünüyor. AKP rejimi de jeopolitiğin bu iki tektonik tabakasına birden, aradaki fay hattına düşmeden, basmaya devam edebileceğine inanıyor. Ancak, bir iç savaşın yaşandığı ülkenin topraklarına, savaşı kaybetmekte olanları desteklemek için ve de hava sahasını korumaya almadan bir askeri konvoy göndermenin trajik sonuçlar yaratmasını beklemek gerekmez miydi? Sonra Genelkurmay “...Rusya Federasyonu ile aramızdaki işbirliği ve diyaloga aykırı olan bu saldırıyı şiddetle kınıyor” ve ekliyor, “...tekrar etmemesi için gerekli tedbirlerin ivedilikle alınmasını bekliyoruz.” Açıklamanın en azından Rusya’yı sorumlu tutan kısmı gerçekçi, ama ölenler ve yararlananlar da Rusya ile eşitsiz bağımlılık ilişkilerinin trajik boyutunu sergiliyor. Açıklamanın adeta “biz önlem alamıyoruz bari sen al” gibi, ülkeyi “iktidarsız isteyen” durumunda bırakan ikinci kısmıysa trajediye komik bir boyut ekliyor. “Quo vadis?” dedirtenler bunlarla sınırlı değil. Trajik ve absürd Ekonominin resesyonda, inşaat piyasasının hızla daralmakta olduğunu tatile gitmeden önce biliyordum, bütçe açığının büyümekte olduğunu da... Bankaların sorunlu alacaklarının 400 milyar liraya ulaşmış olduğunu, dolayısıyla kredi piyasasının komaya girmiş olduğunu AKP’nin bankaşirket kurtarma paketi sayesinde öğrenmiştim. Yine de TL’nin biraz toparlanmış olmasının tüm “ama geçicidir” yorumlarına karşı pozitif bir yanı vardı. Döndüğüm gün TL hızla değer kaybetmeye başladı. Gençler arasında işsizliğinin yüzde 37 düzeyine ulaştığına ilişkin bulguları da sorunlu alacaklar sorunuyla birlikte değerlendirince, şimdi artık bir “resesyondan” değil “depresyondan” söz etmek gerekiyor. Bu da resmin trajik boyutuna ait. Rejimin tepkisiyse ne yazık ki resmin absürd boyutuna. Enflasyon artarken, TL değer kaybederken faizlerin zorla düşürülmesi, bütün ekonomi teorilerine ters bir saçmalıktı. Şimdi de rejim, zaten batık kredilerden dolayı mali dengeleri hızla bozulan bankalara, daha fazla kredi vermeleri için baskı yapıyor; dahası bunu bir banka krizinin ekonomi üzerindeki olası etkilerini frenlemeye hizmet edebilecek “zorunlu karşılık oranlarını” düşürerek, riskleri daha da büyütme pahasına yapıyor. Büyümeye devam eden bütçe açığını, vergi gelirleri yerine, israfı artırmaya devam ettiği için olacak, Merkez Bankası transferiyle yamamaya çalışıyor. Rejim santralları, değerli Hazine arazilerini satışa çıkarıyormuş. Bu durum adeta bir yılanın kuyruğunu yiyerek yaşamaya çalışmasına benziyor. Nihayet Diyarbakır, Mardin ve Van’ın HDP’li belediye başkanlarının görevden alınarak yerine kayyım atanması, rejimin doğasını konuşmadan seçimlere umut bağlamanın absürdlüğünü ortaya koyuyordu. “Sırada İstanbul, Ankara mı var” derken, CHP sözcüsünün “Seçimle gelen kayyımla gidecekse sandık anlamını kaybeder” ifadeleri ki bu ilk kayyım olayı değildi ve sandık da Meclis gibi anlamını çoktan kaybetmişti CHP’nin protestolara katılmama kararı, başkanının “sokağa çıkmak, protesto etmek gibi durumları doğru bulmuyoruz” açıklaması da absürde komiği ekliyordu. Anlaşılan siyasi aktörler şimdi üçe ayrılıyor: Yapanlar, konuşanlar ve konuşarak meşruiyet makinesi olarak çalışanlar. Bu da bizi yine “Quo vadis” sorusuna getiriyor. Taşınmazların yüzde 30’u peşin ödenecek Hazineye ait taşınmazların satışında satış bedelinin en az yüzde 30’u peşin, kalanı beş yılda, 10 taksitle ve kanuni faizi ile birlikte ödenecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptığı değişiklikte ayrıca taşınmazın satış tarihi itibarıyla cari yıl irtifak hakkı bedelinin tamamının tahsil edilmiş olması halinde, satış tarihinden sonraki aylara ait irtifak hakkı bedelleri satış bedelinden mahsup edilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle