18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİZİ EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 915 AĞUSTOS 2019 PERŞEMBE Kazakistan’daki adımlar Atatürk’ün yaptıklarını anımsatıyor KAZAKİSTAN TÜRKİYE’NİN ‘Savaşmadık ama 1 İKLİMÖNGEL İZİNDE savaştan çıkmış gibiydik’ Kazakistan, bağımsızlığını kazanmasıyla Kurucu Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in liderliğinde tarih sahnesine çıktı. Ülkede atılan ilerici adımlar Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmasının ardından yaptıklarını anımsatıyor. Benzerliği onaylayan Kazak Türkleri bunu, “Kazakistan Türkiye gibi bir Kurtuluş Savaşı vermese de bağımsızlığını kazandığında savaştan çıkmış bir ülke kadar kötü durumdaydı” diyerek özetliyor. Kazakistan, yeraltı zenginliklerinin yanında, Nazarbayev’in öncülüğünde gerçekleştirilen devrimlerle kendisini dünyaya kanıtlıyor. Çin, Rusya gibi iki büyük dünya deviyle olan sınırlar Kazakistan’ı dış politika anlamında çok stratejik olmak zorunda bırakıyor ve yine burada Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesiyle hareket ediliyor. Türk cumhuriyetleri de ülke için çok önemli. Nazarbayev, yurtdışı ziyaretlerini Türk cumhuriyetlerini önceleyerek gerçekleştiriyor. Sosyal yaşamda da Kazakistan’da ekmeğini kazanan bir Kırgız gazeteciye veya bir Özbek, Tacik taksi şoförüne denk gelebiliyorsunuz. Siz Türkiye Türkü olarak Kazakçayı anlamasanız da Kırgız ve Kazak Türkçesinin Azeri Türkçesi ve Türkiye Türkçesi kadar yakın olduğu söyleniyor. Türkiye Batı kapısı Kazakistan siyasetinde ve sosyolojisinde ise Türkiye’nin önemi her açıdan dikkat çekiyor. Başta adında “Türk” bulunması, köklü bir tarihi avcunda tutması ve Kazak Türkleri dahil diğer tüm Türk cumhuriyetlerinin Batı’ya açılan kapısı konumunda olması bakımından Türkiye’deki her gelişme Kazakistan’da yakından takip ediliyor. Anımsarsak Nazarbayev, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Türkiye’ye destek ziyaretinde bulunan ilk lider olmuş, Rus uçağının düşürüldüğü dönemde Rusya ile ilişkilerin düzelmesi için arabuluculuk rolü oynamıştı. Bizim ziyaretimiz Nazarbayev’in cumhurbaşkanlığını kendi iradesiyle bırakması, seçimlerin yapılması ve başkentin adının Nur Sultan olarak değiştirilmesinden kısa bir süre sonra gerçekleşti. Ülkenin yıllarca başkentliğini yapan ve güneyde kalan Almatı’yı Kazaklar tarihsel ve kültürel olarak Nur Sultan’a göre çok ayrı bir yere koysa da şu an Nur Sultan, dünya başkentlerinden biri olma yolunda... Başkent değişikliği stratejik Başkent değişikliği, Atatürk’ün başkenti İstanbul’dan Ankara’ya taşımasıyla benzeştiriliyor. Astana, öncesinde küçük bir kasaba durumundayken, Nazarbayev’in radikal kararıyla başkent oluyor. Bu arada Astana’nın anlamı da yine “başkent”. Hatta o dönem bu “Kazakistan’ın başkenti Başkent” denilerek eleştiri konusu dahi ediliyor. Şimdi ise insanlar, başkente alışmış ve sahiplenmiş durumda. Kazaklar, başkentin taşınmasının nedenleri arasında “Almatı’nın dağlarla çevrili olması nedeniyle gelişime ve genişlemeye kapalı” olduğunu gösteriyor. Ama nedenlerden en büyüğü olarak Rusya işaret ediliyor. Almatı’nın zamanında başkent olmasında Kazak nüfus fazlalığının etkisi ne ise başkentin kuzeye taşınmasında da tam tersi bir durumdan söz ediliyor. Bu da Nur Sultan’daki Rus ve Alman nüfus yoğunluğunun yanında Kazak nüfusun neredeyse yok denecek kadar az olması. Bir ara bölgede halkoylaması yapılması ve çıkan sonuca göre bölgenin Rusya’ya bağlanma olasılığı gündeme geliyor. Bu risk göze alınmadan Nazarbayev başkenti taşıyor. Başkentin taşınması nüfusta da hareketlilik yaratıyor ve Kazak nüfusu da olması istenen seviyeye ulaşıyor. Ama en önemlisi kuzeydeki topraklar güvenceye alınıyor. Esil Nehri Adi Suç Yok Denecek Kadar Az Kazakistan’da isteyenler özel araçlarını taksi olarak kullanabiliyor. Sürücüler, el kaldıran yayaların yanında duruyor ve bir pazarlık başlıyor. Yol ters değilse ve parada anlaşılırsa, sürücü yayayı aracına alıyor. Türkiye’de güvenlik açısından bakıldığında bunun çok zor olduğunu düşünerek “Ne cesaret” diye soruyoruz. Yanıt kısa: “Adi suç çok az, çünkü cezası çok büyük.” ESİL NEHRİ’NİN BÖLDÜĞÜ BAŞKENT: NUR SULTAN Astana, yeni adıyla Nur Sultan’daki Bayterek Anıtı. Astana yeni adıyla Nur Sultan, artık tüm dünyanın kabul ettiği, Astana görüşmeleri gibi uluslararası önemli toplantıların gerçekleştiği bir başkent. Başkenti, bir Kazak kadın isminden alan Esil Nehri ikiye bölüyor. Nehrin sağ yanı ilk yerleşim, sol yanı ise başkent olmasının ardından gelişen yer. Sağ tarafta kalan eski Sovyet evleri restore edilerek kente hoş bir görünüm kazandırılırken, sol taraf Türk müteahhitlerinin de payının olduğu yeni binaların, büyük otellerin, ekonomi merkezlerinin, alışveriş yerlerinin olduğu baştan aşağı son model görünüşlü bir alan. Kazak efsanesi Bayterek Kentin merkezinde, bibloları, magnetleri süsleyen başkentin hemen her yerinden görülebilen 105 metre uzunluğundaki Bayterek Kulesi yükseliyor. Mimarisiyle Ankara’nın simgelerinden Atakule’ye benzerliğiyle dikkat çeken Bayterek’e çıkılarak Nur Sultan kuşbakışı seyrediliyor. 2000’li yılların başında yapılması kararlaştırılan başkent simgesinin, köklerini Kazak kültüründen alan ve Kazaklarca iyi bilinen bir hikâye ile özdeşleştirilmesi planlanıyor ve ortaya Bayterek çıkıyor. Efsaneye göre; kule hayat ağacını temsil ediyor. Bayterek’in tepesinde yaşayan Zümrüdü Anka Kuşu, (bu kuş için samruk da deniyor), yılda bir defa, bütün her şeye can veren altın yumurta yumurtluyor. Fakat bir ejderha, ağacın gövdesine tırmanarak her seferinde yumurtayı yiyor. Sonunda bir kahraman yine ejderha yumurtayı yiyeceği sırada onu okla vurarak öldürüyor. Zümrüdü Anka Kuşu da kahramanın tüm dileklerini gerçekleştiriyor ve kahramanı yeraltından yerüstüne çıkarıyor... Yabancı sermaye için hedefler büyük Uluslararası Finans Merkezi Bizim şehirde bulunma nedenimiz ise Astana Expo 2017’nin de düzenlendiği Uluslararası Finans Merkezi’nde (AIFC) gerçekleşen, dört günlük Astana Finans Günleri. AIFC Yönetim Konseyi’nin başkanlığını Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev yürütüyor. Merkezin amacı ise tüm bölgeye yönelik dengeli bir sermaye piyasası üretmek. Dört günlük etkinlik kapsamında olası anlaşmazlıklarda uluslararası şirketlere güvence vermek için merkez içinde olan mahkeme ve tahkim merkezinin açılışı da Cumhurbaşkanı Tokayev tarafından gerçekleştiriliyor. Açılışta mahkemenin İngiliz hukuk sistemine göre işleyeceği de dünyaya ilan ediliyor. Ba tı sermayesini Kazakistan’a çekme hedefi çerçevesinde mahkeme ve tahkim merkezinin yargıçları İngiliz hukukçular. Kazakistan, Batı sermayesini ülkeye kazandırmanın yanı sıra İslami finans alanında da lider olma yolunda. Ülke, İslami finansın payını artırmak için de önemli adımlar atıyor. Belki de Kazakistan’ı en cazip kılan kararlardan biri de 2066’ya kadar yabancı sermayeye tam vergi muafiyeti uygulaması. Uzaklaşıp baktığımızda ise çıkan sonuç; Nazarbayev’in önderliğindeki Kazakistan’ın ulus devlet sürecinde öz değerlerinden ve geleneklerinden kopmadan, ülkeye demokrasiyi yerleştirerek başarılı bir sistem oturttuğu... YARIN: KAZAKİSTAN’IN 100 YILLIK GAZETESİ EGEMEN KAZAKİSTAN… Hollanda’ya göçen İzmir’den yazlık alan Suriyeli aile... Bayramda İzmir’de bir Suriyeli aile ile tanıştım. 2011’de Suriye’de iç savaşın patlak vermesinden hemen sonra Halep’i terk etmişler. Esmer güzeli iki kız çocukları var. Kadının Halep’te bir güzellik salonu varmış. Bunun eğitimini almış. Eşi avukat.  Türkiye’de bir süre kaldıktan sonra gerek maddi durumlarının çok iyi olması gerekse aldıkları eğitim ve yurtdışındaki çevreleri Hollanda’ya giriş izni almalarını sağlamış. Avukat şu anda ne iş yaptığını söylemek istemedi. Kadın Hollanda’da işine devam ediyor. Güzellik salonuna her kesimden insan geliyormuş.  Birkaç yıllık Hollanda’ya yerleşme sürecinden sonra İzmir’den yazlık almaya karar vermişler. İki aylık Ege sahilleri keyfi onlara iyi geliyormuş. Sohbetin en soğuk bölümü şu sorumuz oldu: Bir gün Suriye’ye, Halep şehrine dönmek ister misiniz? Çok ağır bir söz söylemişim gibi yüzüme baktılar. Ne olursa olsun bir daha Suriye’ye dönmeye niyetleri yoktu. Zaten çocuklar da yeni hayata çoktan alışmıştı. HHH Suriyeli aile ülkesini terk edenlerin çok azının yakaladığı bir şansa sahip. Ama sadece şans değil! Hollanda’nın yanı sıra başta Almanya ve Fransa olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi “seçerek” az sayıda Suriyeli aldı. Zengin ve iyi eğitimli Suriyeliler oralarda... Hollanda’da halen 60 bin kadar Suriyeli var. Bunlardan 10 bini oturma izni alabildi. Kalan 50 bin kişi yaptığı başvurunun sonucunu bekliyor. Hollanda, ülkesine alacağı Suriyeliyi güvenlik soruşturmasından eğitim durumuna kadar her yönüyle araştırıyor. Ortalama 6 ayda sonuçlanıyor. Son zamanlarda bir yıla kadar uzamış. Bu zaman diliminde “ret” kararı çıkarsa, Hollanda’ya hangi ülkeden geldiyse oraya gönderiliyor. Ret kararı çıkacağını hissedenler bu karar öncesi Hollanda’yı terk etmeyi yeğliyor. Bu ülkeler çoğunlukla Türkiye ve Lübnan. Yukarıda özetlediğimiz tablo bize de çok şey anlatıyor. Nisan 2011’de başlayan Suriye’den Türkiye’ye akının sonuçlarını bütün yönleriyle hissettiğimiz günlerdeyiz. TürkiyeSuriye sınırı yine bayram yoğunluğu yaşıyor! Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınanlar bayramlarını Suriye’de yapıp dönecekler! Daha yolun başında bir “Suriye göçü” planı yapmadığımız için günlük gelişmelerle değişen adımlar atıyoruz. 22 Temmuz günü İstanbul Valiliği bir açıklama yaptı: “İstanbul’da kaçak durumda olan Suriyeliler 20 Ağustos’a kadar kayıtlı oldukları illere geri dönsün!” Valiliğin açıklamasına göre İstanbul’da geçici koruma altında olan 1 milyon 70 bin yabancı var. Bunun 550 bini Suriyeli.  20 Ağustos’a 5 var; valilik kaçak Suriyelileri nasıl belirleyecek, kaç kaçak var, onlara ne yapılacak? Bakalım nasıl bir açıklama yapılacak... İstanbul’da kaçak kalıp kaçak çalışanlardan bazılarının, “Türkiye’de baskı altındayız” diye Avrupa ülkelerine başvurduğu bilgisi var.  Baştan bir kural koymazsan, her mevsim karar değiştirirsen, sınır kapılarını kevgire çevirirsen olacağı bu! HHH Göç tarihin motorudur. Dünyanın hemen bütün kıtalarında siyasal haritalar göçlerle oluşmuştur. Göç insanların yaşamında büyük izler bırakır, toplumları altüst eder. Anadolu’da onca yaşanmışlıklardan sonra damıtılmış şöyle bir söz vardır: İki göç bir yangın eder... Anadolu’yu tarif eden sözlerden biri de, “Kavimler kapısı”dır. Tarih bir yana, bugün en kontrolsüz göç sorunlarından birini yaşıyoruz. Tıpkı bir hastalığın tedavisi için önce tanıyı iyi koymak gerekirse, Suriye göçü için de bu şart. İktidar daha bu aşamada bile değil. Ersoy uğurlandı Gazetemizin 19501998 yılları arasında 1’inci sayfa karikatürlerine aralıksız imza atan ve Türk basınının önde gelen çizerlerinden Ali Ulvi Ersoy’un eşi Alev Nükhet Ersoy’un cenazesi dün ikindi namazının ardından Zincirlikuyu Camisi’nden de kaldırıldı. Ersoy’un cenaze törenine oğulları Tarık ve Azmi ile sanatçı ve gazete camiasından Nilgün Sadetli Davran, Fatoş Erbil, Prof. Dr. Cüneyt Oral, Cumali Tuncay, Edibe Buğra, Zafer Arapkirli başta olmak üzere çok sayıda kişi katıldı. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedilen Ersoylu, uzun süredir çeşitli sağlık sorunlarıyla mücadele etmiş, 13 Ağustos’ta yaşamını yitirmişti. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle