19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 518 TEMMUZ 2019 PERŞEMBE Ağar ve Eken, Manisa Emniyet Müdürü Bilgiç ile MHP’li Uçak’ın tesisinde buluştu ‘Derin’ buluşma! 1990’lı yıllarda Susurluk çetesi kurmaktan hüküm giyen ve halen faili meçhul cinayetler davasında yar gılanan eski Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ile emek li Yarbay Korkut Eken, Manisa’da İl Emniyet Mü dürü Fevzi Bilgiç ile birlik te MHP Manisa Alaşehir İl Alican uludağ çe Başkanı Ali Uçak’ın ortağı olduğu şirketin tesislerinde buluştu. Uçak Kardeşler Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Baş kanı Hayrettin Uçak, 16 Temmuz’da dikkat çeken bir paylaşım yaptı. Twitter’daki hesabından mesaj atan Uçak, şunları yazdı: “Alaşehir tesisimizde, geçmiş dö nem İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Emekli Yarbay Korkut Eken ve Mani sa İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç’i Vahit Uçak ve Ali Uçak ile birlikte ağırladık. Sayın Ağar, Sayın Eken ve Sayın Bilgiç’e tesisimizi ziyaretlerin den dolayı teşekkür ediyoruz.” MHP Alaşehir İlçe Başkanı Ali Uçak ise buluşmayı “Değerli aile büyükleri mizden, eski DYP Genel Başkanı, es ki İçişleri Bakanımız Sn. Mehmet Ağar DEMİRTAŞ’ın savunması: Terörü savcı övüyor Susurluk davasından hükümlü Ağar ve Eken, MHP Manisa Alaşehir İlçe Başkanı Ali Uçak’ın ortak olduğu tesiste Manisa İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç ile buluştu. Buluşmaya ait fotoğraflar sosyal medyada yer aldı. ve PKK ile verdiği mücadelelerden dola nı kaybederken DYP milletvekili Sedat ise uzun süre dokunulmazlığı gerek yı efsane yarbay ismini alan Sn. Korkut Bucak yaralanmıştı. Abdullah Çatlı’nın çesiyle yargılanmadı. Vekilliğinin so Eken komutanım bizleri ziyaret ederek üzerinden “Mehmet Özbay” adına sah na ermesinin ardından yeniden başla onurlandırdılar. Yapmış oldukları ziya te kimlik çıkmış, kazanın ardından İçiş yan dava kapsamında Ankara 11. Ağır retlerden dolayı teşekkür ederim” ifade leri Bakanı Mehmet Ağar istifa etmiş Ceza Mahkemesi’nin, 2011’de Mehmet siyle paylaştı. ti. Çatlı’ya o dönem verilen silah taşı Ağar’a, “Susurluk davası” kapsamın Manisa Emniyet Müdürü Fevzi ma ruhsatı ile yeşil pasaportun Ağar ta da, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül Bilgiç’in faili meçhul cinayetlerden yar rafından verildiği ortaya çıkmıştı. Skan oluşturduğu ve yönettiği” gerekçesiyle gılanan Ağar ve Eken ile buluşması so dalın ardından arasında Korkut Eken’in 5 yıl hapis cezası verdi ve Ağar cezasını ru işaretlerine neden oldu. Bu buluşma olduğu sanıklar hakkında Susurluk da cezaevinde infaz etti. dan sonra gözler bir kez daha Ağar ve vası açıldı. Başta İstanbul olmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Eken’in ilişkilerine çevrildi. suç işleyen özel timcilerin bizzat Ağar’a 1990’lı yıllarda işlenen 18 faili meç 3 Kasım 1996’da Balıkesir’in Su bağlı çalıştığı belirtildi. hul cinayetle ilgili arasında Meh surluk ilçesinde yaşanan bir kaza, İstanbul 6. No’lu Devlet Güvenlik met Ağar ve Korkut Eken’in bulundu Türkiye’de “mafyasiyasetdevlet” üçge Mahkemesi, 2011’de Korkut Eken’e ğu 19 kişi hakkında dava açmıştı. Ağar nindeki kirli ilişkileri ortaya çıkarmıştı. “Cürüm işlemek amacıyla teşekkül ve Eken, halen Ankara 1. Ağır Ceza Kazada, o dönem Abdullah Çatlı ile Em oluşturmak ve bu teşekkülü yönetmek” Mahkemesi’nde sanık olarak yargılan niyet Müdürü Hüseyin Kocadağ hayatı suçundan 6 yıl hapis cezası verdi. Ağar maya devam ediyor. l ANKARA Erhan Tuncel’eDAKVDAAİNRSAKINRDA 99 yıl hapis cezası ALİCAN ULUDAĞ Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şu anda Türkiye’de anayasanın askıya alındığını, ülkede fiili anayasasızlık olduğunu kaydetti. Elazığ’da yaptığı bir konuşmada kullandığı “Kürt ve Kürdistan” kelimelerinin fezlekede küçük harfle yazılmasına tepki gösteren Demirtaş, “Kürdistan demenin, devleti eleştirmenin, hükümetin politikalarını eleştirmenin, çözüm önerileri sunmanın kendisi terör örgütü propagandasıysa bence PKK propagandasını savcı yapmış” dedi. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampusu’nda görülen duruşmaya Demirtaş, SEGBİS aracılığıyla Edirne Cezaevi’nden bağlandı. 25 numaralı fezlekenin politik saiklerle hazırlandığını ifade eden Demirtaş, suçlamaların soyut olduğunu, konuşmanın hangi yönüyle suçlandığının belli olmadığını kaydetti. Konuşmasının fezlekeye parçalı bir şekilde, anlam bütünlüğü bozularak alındığını savunan Demirtaş, “Fezlekede özellikle savcı, konuşmamda geçen Kürt ve Kürdistan sözcüklerinin geçtiği her yerde bunları küçük harflerle yazmış. Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı kelimelerini büyük harfle yazmış. Savcının da son derece önyargılı, politik bir tutum içinde olduğu çok iyi anlaşılıyor. Konuşmanın bir yerinde Kürt deyince birilerinin tüyleri diken diken oluyor demişim. Bu savcı da o savcılardan. Tüyleri diken diken olmuş” dedi. Demirtaş, şunları kaydetti: “Ben Kürdüm, vatanım da Kürdistan’dır. Kürt ve Kürdistan sözcüklerinin harflerini büyük şekilde tutanağa geçiriyorum. Kürdistan demenin, devleti eleştirmenin, hükümetin politikalarını eleştirmenin, çözüm önerileri sunmanın kendisi terör örgütü propagandasıysa bence PKK propagandasını savcı yapmış. Çünkü konuşmamda terör, şiddet adına hiçbir şey yok. Ben sizin yerinizde olsam Elazığ Başsavcılığı hakkında PKK terör örgütünü övmekten suç duyurusunda bulunurum. Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve Mazlum Doğan’ın adını andığım için suçlanıyorum. Doğan, 12 Eylül’de Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü işkencelere karşı kendisini yakmıştır. Ben Doğan’ın işkenceye karşı direnişini övmüşüm. O zaman savcı, işkence yapanları savunmuş oluyor. Savcı darbecilerin fiilini savunmuş oluyor.” Tarihi ve coğrafi olarak Kürdistan’ın olduğunu iddia eden Demirtaş, şöyle devam etti: “Benim de anavatanımdır. Rumeli diyeceksin Kürdistan diyemeyeceksin. Var mı böyle bir şey? Bin yıl da cezaevinde kalsam, Kürt olmaktan vazgeçmem. Kürt olarak girdim, Kürt olarak çıkacağım. Kürt milliyetçisi değilim. Milliyetçi çizgiyi doğru bulmam. Etnik kimliğiniz, inancınız ve mezhebinizle alay edildiğinde, yok sayıldığında ne hissedersiniz? Dili, etnik kimliği insanın onurudur.” Demirtaş, tahliye ile ilgili talebi alınırken, şunları kaydetti: “Selahattin Demirtaş, ‘Sizden tahliye talep ediyorum’ cümlesini kurarsa şerefsizdir! Adalet şu saatten itibaren, tahliye kararı vermeniz halinde bile katledilmiştir. Dışarıda tecavüzcüler, talancılar, soyguncular yargılanıp dolaşırken, ben hücrede kendimi daha onurlu, daha haysiyetli hissediyorum. Söyleyeceklerim budur.” Ara kararını açıklayan mahkeme, Demirtaş’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 23 Eylül 2019 tarihine ertelendi. l ANKARA ZEHRA ÖZDİLEK Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı ana davadan zaman aşımının dolması ihtimaliyle dosyaları ayrılan Erhan Tuncel 99 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yasin Hayal 7 yıl 6 ay, Ogün Samast ise 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Duruşma salonunda bulunan Tuncer kelepçelenerek salondan çıkarıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 sanık hakkındaki örgüt üyeliği suçlamalarının zaman aşımı kapsamına girmesi ihtimaline karşı, 13 Haziran’da görülen duruşmada dosyanın, kamu görevlilerinin de aralarında bulunduğu 85 sanıklı ana dava dosyasından ayrılmasına karar vermişti. İlk duruşmada Cumhuriyet Savcısı, aralarında Yasin Hayal, Erhan Tuncel ile Ogün Samast’ın da bulunduğu 7 kişinin cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme ayrılan dosya ile ilgili ikinci oturumu gerçekleştirdi. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ogün Samast, Yasin Hayal ve Zeynel Abidin Yavuz tutuklu bulundukları cezaevinden, Osman Hayal ve Ersin Yolcu da bulundukları şehirden SEGBİS aracılığıyla katıldı. Sanık Tuncel mahkemeye gelerek duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanıklardan Ahmet İskender halen firari sanık olarak aranırken, Salih Hacısalihoğlu ve Tuncay Uzun Tuncel kelepçelenerek cezaevine götürüldü. dı. Salih HAacnısaalihodğlau vileaOsman Hadevam ediyor Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Tuncel’in Yasin Hayal ile birlikte Ogün Samast’ı azmettirdiğini belirtti. Bakırcıoğlu, sanıkların bu eylemle anayasal, sosyal, demokratik devlet yerine totaliter faşist bir devlet düzenini amaçladığını söyledi. Bakırcıoğlu, cinayetin ırkçı, siyasi saiklerle işlendiğini, suçların bu açıdan cezalandırılması gerektiğini belirtti. Cinayetin azmettiricilerinden “Büyük Ağabey” olarak bilinen Erhan Tuncel, Dink cinayetinden ilk defa mahkum oldu. Kamu görevlilerinin yargılandığı ana dava ise devam ediyor. dal duruşmaya katılmadı. Son savunmaları yapan Tuncel ve Samast örgüt üyeliği suçlamalarını reddederek beraatlerini istedi. Sanıklardan Erhan Tuncel, “6 mağdura karşı tasarlayarak ve bomba kullanmak suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs”, “Mala zarar vermek”, “Hrant Dink’in öldürülmesine yardıma teşebbüs”, “Silahlı suç örgütüne üye olma” suçlarından toplam 99 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık Yasin Hayal, “Silahlı suç örgütü kurma ve yönetme” suçlarından 7 yıl 6 ay hapis cezasına, sanık Ogün Samast ise “Silahlı suç örgütüne üye olmak” suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Diğer 4 sanık da çeşitli cezalara çarptırıl yal hakkında ise suçları sabit olmadığından beraat kararı verildi. ‘Devlete hizmet cezasız kalmaz’ Hükümle birlikte tutuklanmasına karar verilen Tuncel mahkeme salonunda polis tarafından kelepçelendi. Tuncel bu sırada, “Türkiye Cumhuriyeti devletine hizmet hiçbir zaman cezasız kalmaz. Karar hukuksuz bir karar. Mahkeme kararı kesinlikle yasaya aykırıdır. Ergenekon’u çökerttiğim herkes tarafından bilinmektedir. Aynı yapı bu cezayı vererek beni cezaya bağlamıştır. Herkes Erhan Tuncel’in kim olduğunu biliyor. Bunun bedelini de bu kararı aldırtanlara sordurtacağım” dedi. l İSTANBUL ÖZGÜR GÜNDEM GAZETESİ DAVASI 3 kişi için beraat kararıProf. Dr. Şebnem Korur Fincancı, beraat kararı sonrası sevincini ‘zafer’ işareti yaparak gösterdi. Kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılarak gazetenin bir günlük yayın yönetmenliği görevini üstlenen Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı (TİHV) Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, gazeteci Erol Önderoğlu ve gazeteciyazar Ahmet Aziz Nesin’in yargılandıkları davada karar çıktı. Mahkeme, üç sanığa da ayrı ayrı “Terör örgütü propagandası yapma”, “Suç işlemeye tahrik etme”, “Suçu ve suçluyu övme” suçlarından beraat kararı verdi. Fincancı, duruşma sonrasında basın mensuplarının soruları üzerine, “Olması gereken bu aslında. Ama yargılamanın olmaması gerekiyordu” değerlendirmesini yaptı. Davada önceki celse mütalaasını açıklayan savcı, Ahmet Aziz Nesin, Şebnem Korur Fincancı ve Erol Önderoğlu’nun 1 yıl 6 aydan 7.5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etmişti. l DHA/AA 7 kişiye ceza talebi Özgür Gündem gazetesi Eş Genel Yayın Yönetmenleri Hüseyin Aykol ile Eren Keskin ve gazetenin Yazı İşleri Müdürü Reyhan Çapan’ın yargılandığı davanın 12. duruşması dün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Keskin hakkındaki dosyanın ayrılarak, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Özgür Gündem ana davası ile birleştirilmek üzere mahkemeye gönderildiği belirtildi. Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Lütfi Yavuzaslan, Methi Kaya, İslam Tüner, Hasan Başak ve Kemal Yakut ile Hüseyin Aykol için ceza talep etti. Bir sonraki duruşma, 21 Kasım gününe ertelendi. l Haber Merkezi Millet adalet beklerken nereye gidiyorsunuz? Meclis bugün tatile giriyor. Yeni sistemin de pek bir işe yaradığı yok, ama bazen bir iki yasa çıkarabiliyor. Biri de aylar öncesinden söz verilmiş olan Yeni Yargı Paketi’ydi. Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran Cumhur İttifakı’nın insan hakları ve hukuk konusunda duyarlı olduğunu düşünmüyorum elbet, yaz tatili sonrasına bırakmakta mahzur görmediler! Böylece haksız yere içeride tutulan Eren Erdem, meslektaşımız Musa Kart gibi 5 yılın altında ceza aldıkları için Yargıtay’a başvuramadıklarından, gazeteciler tahliye edilemiyorlar. Zaten iktidarın muhalif kimlikli siyasetçi, yazar, çizer, bilim insanlarını özgür bırakmak gibi bir niyeti yok. Tam tersine onları hangi hukuk ve adalet terazisinde tartıldığı belli olmayan gerekçelerle içeride tutmak, sesini kesmek derdinde. Bugün, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu yargılanıyor; suçu, örgütüyle birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin kazanılmasını sağlamak! Yok o değil, 7 yıl önce iki tweet atmış deyip kimi inandıracaksınız ki? Bugün Gezi davası var, Osman Kavala da iki yıldır tutuklu yargılandığı davaya, kelepçeli olarak getirilip yargılanacak. Herkes biliyor onun da Gezi’yi finanse etmediğini, Gezi’nin organizatörü de olmadığını. Ya Selahattin Demirtaş? “Ben siyasi rehineyim” derken haksız mı? Edirne Cezaevi’ne 2016’da götürüldü. Sincan Kapalı Cezaevi’ndeki duruşmaya görüntülü sistemle katılıyor. “Asıl mahkemem 18 Eylül’de, Strasbourg’da AİHM’de görülecek” diyor. İnsanların kendi ülkelerinde adaletten umut kesip uluslararası mahkemelere başvurması bir ülke için acıklı değil mi? Cezaevleri dolmuş taşıyor. 213 bin kişilik cezaevlerinde 300 binin üzerinde tutuklu, mahkum yaşamaya çalışıyor. Sırrı Süreyya Önder, Yargıtay’a gidemesin diye 4 yıl 5 ay ceza aldı diyor Sezgin Tanrıkulu, haksız mı? Bunlar yetmiyor, Kaftancıoğlu’na 7 yıl hapis cezası isteniyor, Meral Akşener hakkında gizlilik kararıyla dosya hazırlanıyor, Kemal Kılıçdaroğlu için fezleke düzenleniyor. Adalet diye inlerken insanlar, daha çok muhalifi içeri tıkmak için hazırlık yapılıyor. Milli birlik, beraberlik Bütün illerde, belediyelere, valiliklere görev verilmiş, meydanlarda büyük bir gövde gösterisi düzenlenmiş, kalabalık olması için emir verilmiş. İstanbul’da ise Atatürk Havaalanı ve Boğaziçi Köprüsü asıl gösteri mekânı. Tarihi savaşçı kostümleri içindeki askerlerin önünde tek adam Erdoğan, 15 Temmuz mağduru ama mağrur, şiirler okuyor. Gözleri dolu dolu, duygulu, askerlerin ellerini okşuyor. Kükrediği tek an, Kılıçdaroğlu’na giydiriyor. Hani birlik ve beraberlikti? Neredeyse bütün TV kanallarının, neredeyse bütün illere de bağlanarak canlı verdiği törenlerde en içimi acıtan, illerde bayram çocukları gibi bayrak sallayarak kendini gösterme çabası içindeki yöneticiler. Korku büyük. Büyük şov, Boğaziçi Köprüsü ayağında müze açılışıyla devam ediyor. Anılar Müzesi’nin en çarpıcı parçaları Hande Fırat’ın telefonu ve şehitlerin ayakkabıları. Rugan erkek ayakkabıları, topuklu iskarpinler? Uzun sözün kısası, bu yılki anma töreni yerel seçimler mağduriyetinin tepkisidir. Özellikle de İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerin kaybının yarattığı, balkon konuşmasının yapılamamasının acısıdır. Bir aklıevvelin yazdığı gibi “Sizin 29 Ekiminiz varsa bizim 15 Temmuzumuz” var, “safları sıkılaştıralım a dostlar” mesajıdır. “Milli birlik” değil, tam tersine “siz” ve “biz” ayrışmasıdır. Adaletin bu mu? 15 Temmuz darbe girişiminin 251 şehidi var ama o gece “terör saldırısı var” gerekçesiyle silahlandırılıp sokağa çıkarılan yüzlerce askeri öğrenci, er, çavuş, emirlere itaat etmek zorunda kalan alt rütbeli muvazzaf askerler, soruşturulup bırakılacaksınız denilerek gözaltına alınıp yargılandılar ve çoğu müebbet hapis cezasına çarptırıldı; erler, öğrenciler! O gece linç edilen, boğazı kesilerek öldürülen öğrenciler, erler var, bir KHK ile bunların katillerinin yargılanmasının önüne geçildi. KHK’lerle değdi değmedi diye binlerce kişi işinden atıldı, 200 bin kişi pasaport alamıyor. Bir bildiriye imza attılar diye öğretim üyeleri içeride, üniversiteden atıldı. 15 Temmuz sonrası geçilen OHAL düzeni sayesinde ülke iki yıl KHK’lerle yönetildi, o KHK’lerle insanlar adalete, hukuka susadı. Sonra meydanlarda birlik, beraberlik nöbeti. Bizim tutmamız gereken Adalet Nöbeti’dir! Adalet olmadığı için bu ülkede ekonomi de dibe vurdu, işsizlik de tavan yaptı. Bu böyle mi devam edecek, edemeyecek, çünkü bir gün bir kadın koşarak gelecek ve “Şişman kadınlar cennete gidemez” diyen rahibi sahneden aşağı atacak! Ve bu ülkede kadınlar kadın üniversitelerine gitmeyecek! Sizinkiler bile. Ayrıca üniversite mezunları arasında işsizlik yüzde 25’i bulmuşken bu gidişle kimse üniversiteye gitmeyecek!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle