23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1318 TEMMUZ 2019 PERŞEMBE Kadıköy Belediyesi’nin düzenleyeceği etkinlikler haftaya başlıyor Kadıköy’de festival Bu yıl ilk düzenlenecek olan KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali yaz boyunca farklı sanat etkinlikleriyle Anadolu yakasında hareketlilik yaratacak. Kadıköy Belediyesi, Kadıköy’ün ilk uluslararası festivali “KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali”ni hayata geçiriyor. Festival, geniş yelpazedeki sanat etkinlerinin ve farklı disiplinlerin bir araya gelmesiyle Kadıköy’e yeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor. Film, Sahaf, Çizgi ve Caz festivallerinin ilk kez bir araya geldiği festival 22 Temmuz’da “Yıldızlar Altında Sinema” ile Kalamış Parkı’nda başlayacak. KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali kapsamında düzenlenen Yıldızlar Altında Sinema Haftası’nda Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi, Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor: 22 Temmuz Pazartesi, sinemanın unutulmaz Şarlo’su Charlie Chaplin’in ilk uzun metraj sessiz filmi “Yumurcak” (The Kid), Türkiye’de ilk kez açık havada orkestra müziği eşliğinde gösterilecek. Film, Orçun Orçunsel yönetimindeki Avrasya Filarmoni Orkestrası’nın gerçekleştireceği, Chaplin’in bizzat bestesi olan görkemli müzik eşliğinde izlenecek. Etkinliğin onur konuğu, yönetmenliğini yaptığı Kadınlar Koğuşu filminin gösteriminden önce seyirciyle buluşmak üzere davet edilen Tunuslu Selma Baccar olacak. Kalamış Parkı’nda kurulacak dev perdede 7 gece boyunca 7 ülkeden 7 filmin gösterimi yapılacak. Her akşam 21.00’de yer alan gösterimlerde Chaplin’in filmi “Yumurcak” (The Kid)’ın yanı sıra İtalya’dan Giuseppe Tornatore’nin “Cennet Sineması”, Arjantin’den Fernando Solanas’ın “Tangolar” ve “Gardel’in Sürgünü”, Fransa’dan Jacques Demy’nin “Cherbourg Şemsiyeleri”, Çin’den Wong KarWai’nin “Aşk Zamanı”, Tunus’tan Selma Baccar’ın “Kadınlar Koğuşu” ve Türkiye’den Başar Sabuncu’nun “Zengin Mutfağı” filmleri seyirciyle buluşacak. ‘Herkesi bekliyoruz’ Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, festivalin Kadıköylünün beklentisini her yönüyle karşılayacak nitelikte olduğunu belirtti. Herkesi festivale davet eden Odabaşı, “2019 yazı, hayata geçirdiğimiz KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali ile Kadıköy’de gerçek anlamda bir festivale dönüşecek, hem de uluslararası bir festivale... Göreve başlarken, Kadıköyümüzün değerlerini öne çıkarmış, bu de ğerleri sahiplenip yeni değerler yaratmanın uğraşında olacağımızı söylemiş, sözünü vermiştik. Kent kimliğine ve Kadıköy’ün değerlerine yakışır daha görkemli daha çok etkinlikte buluşmak dileğiyle herkesi festivalimize bekliyoruz.” Festival ‘Caz Günleri’ ile son bulacak KADFEST/ Uluslararası Kadıköy Festivali 2528 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan Caz Günleri ile sona erecek. Berlin Caz Orkestrası JayJayBeCe ile Kalamış Parkı’nda açılışı yapıla cak olan Caz Günleri, 4 gün boyunca Yeldeğirmeni Sanat Merkezi ve Kalamış Parkı’nda yerli yabancı grupların yer alacağı konserler ile devam edecek. Goethe Enstitüsü’nün ortaklığında “Caz Almanya’yı Fethediyor” başlıklı serginin açılışı Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’nde yapılacak. Festival boyunca akademisyenler ve alanında uzman kişilerin Yeldeğirmeni Sanat’ta paneller düzenleyeceği etkinlikte film gösterimleri de yapılacak. Caz günleri, TRT İstanbul Radyosu Hafif Müzik ve Caz Orkestrası ile Kerem Görsev konseriyle izleyicilere veda edecek. Çizgi ve Sahaf Günleri Moda’da KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali, 22 Ağustos27 Ağustos tarihleri arasında Moda’da bulunan karşılıklı iki okul, İstanbul Kadıköy Lisesi ve Kadıköy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin bahçesinde “Çizgi ve Sahaf Günleri”yle devam edecek. Kitap koleksiyonerleri, çizgi roman, manga, karikatür yayıncıları ve sanatçıların katılacağı festivale, Avusturya’nın ünlü Kunst Karikatür Müzesi yöneticisi Gottfried Gusenbauer, gazeteci ve çizgi roman uzmanı Didier Pasamonik, kartpostal koleksiyoncusu Sarkis Karama nuk ile Kahire ve Bulak baskıları kitap koleksiyoncusu Aly Abdelwahab Elsayed gibi birçok önemli sanatçı yer alacak. Atölye çalışmaları ve söyleşilerin yer alacağı festivalde ikinci el kitapseverler ve koleksiyoncular için mezatlar düzenlenecek. Festival alanında Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi ve Gençlik Sanat Merkezi’nden öğrenci ve öğretmenlerin katkılarıyla mü zik dinletileri gerçekleşecek. Kadıköy Belediyesi’ne bağlı kültür merkezleri Barış Manço Kültür Merkezi (BMKM), Barış Manço Müze Evi, Yeldeğirmeni Sanat Merkezi, Karikatür Evi, Gençlik Sanat Merkezi’nin yanı sıra Bayan Yanı gibi Kadıköy’deki özel mekânlar da hafta boyunca festival kapsamındaki sergilere ev sahipliği yapacak. İşte asıl mesele... “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!  Düşüncemizin katlanması mı güzel, Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter! Demesi mi?” Kokuşmuş çok şeyin olduğu ülkede, Danimarka Prensi genç Hamlet bu soruyu sorar... Kokuşmuş şeylerin en başında hak ve hukukun yok edilmesi gelir. Katiller, hırsızlar, kötüler baş olmuş; iyiler, masumlar, yiğitler öldürülmüş, sürgüne yollanmış Danimarka ya da Manimarka denilen ülkede... Shakespeare’in Hamlet’i şöyle sürdürür: “Kim dayanabilir zamanın kırbacına?  Zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine, Sevgisinin kepaze edilmesine Kanunların bu kadar yavaş Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine Kötülere kul olmasına iyi insanın...” Hak, hukuk, adaletin kalmadığı ülkelerde, iyi insanların kötülere kul olmasına şaşmamak gerek... Durup dururken nereden mi geldim Shakespeare’e? Durup dururken değil... İktidarın tiyatroya, tiyatroculara kafayı takmasından geldim. Nedir bu korku. Bu rezillik! Bir gün Erzincan’da müftü “Taranta Babu’ya Mektupları” yasaklıyor. Bir başka gün Ersin Umut Güler 3 yıl önceki paylaşım nedeniyle hapis cezası alıyor. Önceki gün Orhan Aydın Urla’da 7 saat gözaltında tutuluyor. O da IŞİD’i öven bir tweet’e tepki gösterdi diye... Yuh! Yazıklar olsun! Herkes siyasi rehine “Siyasiler, öğrenciler, akademisyenler, gazeteciler dün de yargıç karşısındaydı: Adliyeler çalışıyor!” Önceki gün Cumhuriyet’in ilk sayfasındaki haber başlığı buydu. Ve havanda su döver gibi birbirini izleyen mahkeme haberleri... “Barış istiyoruz” diyen öğrenciyse, akademisyense çok tehlikeli; aynı cümleyi bir AKP’li söylerse alkış alıyor... Eski HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın, yedi yıl önce söylediğini aynı dönemin Adalet Bakanı, Başbakanı da söylemiş. Biri 3 yıldır hapiste ötekiler serbest... Demirtaş’ın “Ben siyasi rehi neyim” saptamasına katılmamak elde değil. Sadece o değil, hapisteki akademisyenler, öğrenciler, gazeteciler, yazarlar, tiyatrocular hepsi siyasi rehine... Yeniden hapsedilen gazetemizin yazar ve çalışanları da öyle... Eğer öyle olmasaydı hak ve hukuka ilişkin Meclis’e verilen nice yasa teklifi aylarca bekletilir miydi? Yargı reformu diye diye oy toplamak için verdikleri sözler bunca çabuk unutulur muydu? Bugün Osman ve Canan Bugün iki çok sevdiğim ve saydığım arkadaşımın mahkemesi var. Biri Osman Kavala: 625 (yazıyla: altı yüz yirmi beş) gündür hapiste! Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsle suçlanıyor. Yedi yüz sayfalık iddianameyi değilse de savunmasını okuyun, durumun keyfi olup olmadığını kendiniz görün. Birkaç gün önce T24’te Şirin Payzın’a verdiği açıklamaları da kaçırmayın. (Tüm ayrıntıları osmankavala.org. tr’den okuyabilirsiniz.) Bugün Canan Kaftancıoğlu’nun da duruşması var. Azmiyle, çalışkanlığıyla, başarılı örgütçülüğüyle bilinen Canan Kaftancıoğlu soruyor: “Eşit yurttaşlık temelli demokratik toplum düzeninin ve Cumhuriyetin aydın birikiminin ilke ve gereklerine uygun bireyler olarak mı yaşayacağız, yoksa bütün tarihsel ve toplumsal pozitif kazanımlarımızın yok sayıldığı, her türlü hak ve hukuk kavramının siyasi iktidarın tercih ve takdirlerine terk edildiği, üzerinde tepişildiği, düşünce ve ifade özgürlüğünün hak getirdiği, düşünüp ifade etmenin her türlü izansız ve terazisiz yaptırımlara maruz bırakıldığı, endişe ve kaygı verici otoriter rejimin biat eden kulları olarak mı yaşayacağız?” Ve yanıtını da şöyle veriyor: “Ben Cumhuriyetin aydın birikimine ihanet etmeden, evrensel insan hakları kurallarını sonuna kadar içselleştirmiş, hukukun üstünlüğünü olmazsa olmazım sayan, eşitlik, özgürlük, kardeşlik hayalinden asla vazgeçmeyen bir kadın, bir hekim, bir siyasetçi, bir anne; geçtim tamamını vicdanlı ve onurlu bir insan olmayı, insan kalmayı tercih ediyorum.” Teşekkürler Canan. İyi ki varsın. Bir soru da benden: Siz hâlâ bu ülkede hak, hukuk, adalet falan olduğuna inanıyor musunuz? En İyi Mini Dizi En İyi Drama En İyi TV filmi En İyi Komedi • Better Call Saul • Bodyguard • Game of Thrones • Killing Eve • Ozark • Pose • Succession • This Is Us • Chernobyl • Escape at Dannemora • Fosse/Verdon • Sharp Objects • When They See Us • Barry • Fleabag • The Good Place • The Marvelous Mrs. Maisel • Russian Doll • Schitt’s Creek • Veep • Bandersnatch: Black Mirror • Brexit • Deadwood: The Movie • King Lear • My Dinner With Hervé ‘Game of Thrones’dan rekor geldi ABD’de televizyon dünyasının en önemli ödülleri olan Emmy Ödülleri’nin bu seneki adayları açıklandı. “Game of Thrones” En İyi Drama Dizisi de dahil olmak üzere 32 dalda ödüle aday olarak bu yılın en çok adaylığını alan yapım olurken, Emmy tarihinde de bir sezonda en çok adaylık alan dizi olarak ayrıca rekor kırdı. Yılın en çok adaylık alan ikinci yapımı komedi dizisi kategorisinde yarışan ve 20 adaylık alan “The Marvelous Mrs. Maisel” olurken; HBO/Sky televizyonlarının ortak yapımı olan 5 bölümlük “Chernobyl” (Çernobil) dizisi ise 19 dalda ödüle aday gösterildi. Ödüller, 22 Eylül’de Los Angeles’ta yapılacak törenle sahiplerini bulacak. Lerzan Tuncer’den İsviçre’de konser Türk marimba solisti, vurmalı çalgılar sanatçısı Lerzan Tuncer, yarın Zürih’teki konserinde kendi repertuvarından hazırladığı özel parçalarla Türkiye’yi temsil edecek. “Solo am Mittag” adlı konser dizisi kapsamında İsviçre’nin Zürih kentinden davet alan Tuncer, İsviçre’de resital verecek ilk Türk marimba sanatçısı olarak Ney Rosauro ve Johann Sebastian Bach’tan eserler seslendirecek. Konserde güncel marimba, çağdaş müzik eserleri ve barok müziğinden seçme eserlerin yanı sıra İlyas Mirzayev’in bizzat Tuncer’e ithafen yazdığı ve ilk kez Zürih’te seslendirilerek Avrupa prömiyerinin yapılacağı bir eser de dinlenebilecek. Locarno’da iki Türk sinemacı 72. Locarno Film Festivali’nin programı açıklandı. Bu yılki seçkide Türkiye’den iki yönetmenin kısa metrajlı filmleri de bulunuyor. 717 Ağustos tarihleri arasında İsviçre’nin Locarno kentinde düzenlenecek olan festivalde Arda Çiltepe’nin “Siyah Güneş” adlı filmi Pardi di Domani bölümünde yarışırken, Burak Çevik’in “A Topography of Memory” ad lı filmi Moving Ahead başlıklı bölümde yarışacak. 17 yapımın yarıştığı uluslararası yarışma bölümünde ise Portekizli sinemacı Pedro Costa, ABD’li yönetmen John Talbot, Güney Koreli sinemacı Park Jungbum gibi isimlerin son filmleri yer alıyor. Ana yarışmanın jüri başkanlığını ise Fransız yönetmen Catherine Breillat üstleniyor. Ünlü keman virtüözü İstanbul’da Ünlü keman virtüözü David Garrett, “Unlimited Live” dünya turnesi kapsamında, 75. yılını kutlayan Yapı Kredi’nin ana sponsorluğunda, 21 Eylül akşamı Volkswagen Arena’da konser ve recek. David Garrett, klasik müzik dışında, “November Rain”, “Nothing Else Matters” gibi rock müzik ve “Hey Jude” gibi dünyaca ünlü pop parçalarına getirdiği farklı yorumlarla tanınıyor. Ömür Göksel ile caz gecesi... İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 26. İstanbul Caz Festivali’nde, bu yıl Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi olan Ömür Göksel, Uniq Hall’da sahne aldı. Sanatçı, Nat King Cole ve Frank Sinatra gibi isimlerin klasikleşen eserlerini seslendirdi. Göksel’e piyanoda Uraz Kıvaner, saksafonda Engin Recepoğulları’nın yanı sıra TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası üyeleri Ozan Musluoğlu basgitarda, Ferit Odman ise davulda eşlik etti. bir tavsiyedir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle