22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: HAKAN AKARSU 911 TEMMUZ 2019 PERŞEMBE ‘Cumhuriyete aykırı’TBMM’ye sunulan 11. Kalkınma Planı’nda yer alan kadın üniversitesine eğitimcilerden tepki YÖNETMELİK DEĞİŞTİ Teneffüs süresi uzadı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 66, 67 ve 68 aylık çocukların, velilerinin istemesi durumunda birinci sınıfa kayıt olabilmesine ilişkin yönetmelik değişikliğini yayımladı. Düzenleme kapsamında tam gün eğitim yapılan ilköğretim okullarında 10 dakika olan teneffüs süreleri 15 dakikaya çıkarıldı. İlköğretim okullarında 40 dakika olan ders saati süresinde ise değişiklik yapılmadı. Okulöncesi eğitim kurumlarındaki ikili eğitim yapılması zorunluluğu da kaldırıldı. Okulun bulunduğu kayıt alanının dışından öğrencisi bulunan kurumlara ise ikili eğitim zorunlu kılındı. Anaokulları, ilkokullar, ortaokullar ve imam hatip ortaokullarında rehberlik servisleri oluşturulması kararlaştırıldı. Rehberlik servislerinin görevi, “Öğrencilere sosyal etkinlikler için rehberlik hizmeti sağlamak” olarak açıklandı. Bakanlık, okulöncesi eğitimde okullaşma oranının artırılması için de yeni adımlar attı. Bu kapsamda okul öncesi eğitimde fırsat eşitliğini artırmak için eğitime erişim modelleri uygulanacak. Gezici öğretmen sınıfı, gezici sınıf, taşıma merkezi ana sınıfı, yaz eğitimi gibi çeşitli modeller geliştirilerek okullaşma oranının artırılması hedeflendi. Sosyal medya cezası Bakanlığın yeni mevzuatında öğrencilerin kınama yaptırımını gerektiren davranışları düzenleyen hükümlerine de yeni madde eklendi. Buna göre, daha önce kınama gerektiren fiiller arasında sayılan, “okul içinde izinsiz görüntü ve ses kaydetmek” şeklindeki madde, “bilişim araçları ya da sosyal medya kanalıyla kişilik haklarını ihlal edecek şekilde izinsiz ses ya da görüntü kaydetmek veya yayımlamak” olarak yeniden düzenlendi. l ANKARA / Cumhuriyet DİERG’DEN LGS ANALİZİ Tek yol İHL olmasın Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG), liselere yerleştirme sürecinde okulların gerektirdiği yüzdelik dilime giremeyen ve adrese dayalı Anadolu liselerinde de yer bulamayan öğrencilerin isteğinin karşılanması, bu öğrencilerin imam hatip ve meslek liselerine kayıt yaptırmaya mecbur bırakılmaması çağrısında bulundu. Öğrencilere de “İstemediğiniz okulu tercih etmeyin!” çağrısı yapan DİERG’in Diyarbakır merkez ve ilçelerindeki liselere yönelik analizi şöyle: “Diyarbakır genelinde puana dayalı öğrenci alan 34 ‘nitelikli’ lise var. Yaklaşık 362 bin kişinin yaşadığı Kayapınar’da fen lisesi yok. ‘Nitelikli’ Anadolu lisesi bulunmayan Sur’da 3 Anadolu lisesi adrese dayalı kayıt yapıyor. Kayapınar’da puanla öğrenci alan sadece bir Anadolu lisesi var. Ayrıca, çevredeki 13 ilçede ‘nitelikli’ Anadolu lisesi bulunmuyor. Nüfus ne olursa olsun, merkez ilçelerdeki Anadolu imam hatip lisesi sayıları birbirine yakın. Örneğin 112 bin nüfuslu Sur’da 14 AİHL varken, yaklaşık 388 bin nüfuslu Bağlar’da16 AİHL var. Diyarbakır’da 26 bin 356 öğrencinin puanla öğrenci alan okullara yerleşmeyi hedeflediği için LGS’ye girdiği anımsanırsa, ildeki 3’ü merkez ilçelerde olmak üzere 6 fen lisesine 750, tümü merkezde yer alan 6 Anadolu lisesine 930 ve biri çevre ilçede olan 2 sosyal bilimler lisesine ise 150 öğrencinin alınacak olması; talep, okul sayısı ve kontenjanlar arasındaki ilişkiyi irdelemede yardımcı olabilir.” DİERG’in önerileri de şöyle: l Bazı meslek ve imam hatip liselerinin 10., 11. ve 12. sınıflarında öğrenci mevcudu kontenjanın altında olabilir. lBir ekip, ilk tercih aşamasının ardından her bir okul türünü tercih edenlerin sayılarını, talebi kontenjan sayısını aşan okul türleri ve kontenjanı aşan sayı, kontenjanını tamamlayamayan okul türleri ve bu okulları tercih eden öğrenci sayıları belirlenebilir. l Öğrencilerce tercih edilmediği için bazı okullarda her şube açılmayabilir. Bu okulların boş şubeleri, kontenjanın üzerinde tercih almış okulun yönetimine verilebilir. l Kontenjanın altında tercih edilmiş aynı türdeki okullar belirlenebilir. Bu okullarda boş kalmış şubelerin dökümü yapılabilir. Böylece aynı türdeki her okulda boş kalmış derslik sayısı da ortaya çıkacaktır. Bu çalışma ile kontenjanını tamamlamış sınıflar bir okulun çatısı altında birleştirildiğinde, bazı okullar tamamen atıl hale gelebilir. Böylece boş kalan bu okullar, öğrenciler tarafından yoğun talep edilen okul türüne dönüştürülebilir. l Eğitim Servisi TBMM’ye sunulan 11. Kalkınma Planı’ında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, yer alan kadın üniversitelerine eğitimcilerden tepki geldi: l ODTÜ Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Birten Çelik: Türkiye’de kadın üniversitesi kurulması, Türkiye’nin kuruluş ilkelerine aykırı bir tutumdur. Çünkü Türkiye’de kadın ve erkek bir birey olarak kabul edilmiştir. Olaya cinsiyet açısından yaklaşılması sorunludur. Türkiye’de kadınerkek ayrı eğitim düşünülmesi bu çağa uygun bir mantık değildir. Japonya’daki kadın üniversitelerinin varlığı da oradaki geleneksel anlayışla ilgili. Bu, gerek Japonya’da gerekse dünyada eleştirilen bir durum. l Eğitimİş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım: Japonya, ekonomik anlamda dünyada ilk üçte yer alan bir ülke. Sayın Cumhurbaşkanı Japonya’nın gelişmişliği üzerinden yapılan onlarca açıklamanın içerisinden yalnızca kadın üniversitesi modelini benimsiyor ve bunu Türkiye’de uygulama düşüncesiyle dönüyor. Bu, ülkemizi yönetenlerin Kadın toplumdan dışlanıyor EğitimSen: Bir ülkenin cumhurbaşkanı; küresel toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporunda 110. sırada olan Japonya’da “kadın üniversiteleri” olduğunu, 19. yüzyılda başlatılan bir uygulamayı 165 yıl sonra birdenbire fark ediyor; Türkiye’ye gelir gelmez YÖK’e kadın üniversiteleri ku rulması için hazırlık yapın, direktifi veriyor; bu açıklamanın hemen devamında da kadın üniversiteleri maddesi 11. Kalkınma Planı’nda yer alıyor. Üniversiteleri üniversite yapan bilimdir, bilimsel eğitimdir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve karma eğitim, eğitimin temel ilkeleridir. geleceğe bakışındaki sığlık göstergesi açısından bir felakettir. Sorun; çocuklarımızın kadınerkek diye ayrılıp ayrı üniversitelerde okutulması değil, eğitim sistemidir. Cumhurbaşkanı’nın gittiği her ülkede kendisine sunulan her şeyi dini çerçeve açısından algılaması ve kendisine bağlı emir erlerine talimat vererek gerçekleştirilmesini istemesinin ne Türkiye’nin gerçekliğiyle ne akılcılıkla ne çağdaşlıkla ilgisi vardı. Kadın üniversitelerinin uygulamaya girmesi durumunda, buna anayasaya aykırılık üzerinden karşı çıkacağız. l Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri Suay Karaman: Japonya’daki ka dın üniversiteleri, kadınların daha çok sosyal hayata girmesi, kadınları hayata hazırlamakla ilgiliydi. Atatürk’le beraber kadın, hayatın her alanında var. Dolayısıyla kadına ayrı bir üniversite açmak demek toplumu bölmek demektir. Toplumu cinsiyet temelinde bölerek ve bunu her tarafta yaygınlaştırarak, bütün eğitimi kız ortaokuluerkek ortaokulu, kız lisesierkek lisesi gibi bölmek demek ve aslında toplumu geriye götürmek, çağdışı yapmaktır. Bunun Türkiye’de uygulanması normal değildir. Bu, Türkiye’de artık karma eğitime son verilip, eğitimi kadın erkek ayrı ayrı yapmaktır. Bu, Türkiye’yi ileriye değil geriye götürür. l ANKARA / Cumhuriyet Manisa’da katliam gibi kaza: 6 ölü, 20 yaralı Manisa’da, yolcu otobüsü, otomobil ve panelvan minibüsün karıştığı zincirleme kazada, 6 kişi öldü, 20 kişi yaralandı. Salihli ilçesinde dün saat 18.30 sıralarında Adala Mahallesi Köprübaşı istikametinden gelen minibüs ile Köprübaşı istikametine doğru gitmekte olan yolcu otobüsü kafa kafaya çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle kazaya karışan otomobil de yoldan çıkarak şarampole yuvarlandı. Can pazarının yaşandığı kazada, panelvan minibüste bulunan inşaat işçilerinden 5’i olay yerinde, 1’i de hastaneye kaldırılırken yolda yaşamını yitirdi. İlk belirlemelere göre 20 kişi de yaralandı. Ölenlerin panelvan sürücüsü Ahmet Yuca ile araçta bulunan Çınar Baysak, Erol Kilit, Mehmet Yanar, Rahim Aydın ve Şeref Öktem olduğu belirlendi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. l DHA Yurt değil rezidansKYK, ODTÜ’ye 750 metre uzaklıktaki yurdunu rezidans ve AVM için satmayı planlıyor OZAN ÇEPNİ ODTÜ’de binlerce ağacı keserek zoraki yurt inşa etmek isteyen Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) üniversiteye 750 metre uzaklıktaki 3 bin kişilik devlet yurdunu rezidans ve AVM için satmayı planladığı ortaya çıktı. Mimarlar Odası’nın açtığı davada yargı, yurdun yıkılmasına “dur” derken, KYK’nin rant ısrarı süreci temyize taşıdı. ODTÜ’de öğrenci ve akademisyenleri karşısına alan üniversite yönetimi ile protokol imzalayan KYK’nin gerçek amacının öğrenci barınması değil rant olduğu ortaya çıktı. ODTÜ içinde binlerce ağacı keserek, polis müdahalesi ile yapılmak istenen yurda karşın ODTÜ, Hacettepe, Gazi ve Ankara Üniversitesi’ne yakınlığı ile dikkat çeken 3 bin öğrenci kapasiteli Tahsin Banguoğlu Öğrenci Yurdu’nu yıkarak ranta açmak istediği tespit edildi. 1990’larda inşa edilen yurt için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilk değişikliği 2012 yılında gerçekleştirdi. Dört bloktan oluşan ve 3 bin öğrenci kapasiteli yurt alanında önce inşaat hakkı yüzde 150 artırıldı. Yurt alanı olarak gözüken arazi ardından “kentsel servis alanı” olarak belirlenerek serbest yapılaşma koşulları sağlandı. Yurt alanında “turistik tesisler, ticaret merkezleri, ticari büro servisleri, sergi satış tesisleri, basın yayın tesisleri, kültür, eğlence ve dinlenme tesisleri, rezidans, konut” yapılabilmesinin de önü açıldı. Arazinin kullanım kararı değiştirilerek, alanın yüzde 75’i ticaret ve konut alanı olarak belirlendi. Yeni planda yüzde 5’lik alan cami, yüzde 5’lik alan aile sağlık merkezi, yüzde 5’lik alan anaokulu, sadece yüzde 4’ü park ve yüzde 6’sı da yol alanı olarak plana işlendi. Alana ‘özel’ değişiklik Yurt alanının ranta açılmasına tepki gösteren Mimarlar Odası Ankara Şubesi değişiklikleri yargıya taşıdı. KYK’nin planını onaylayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da davaya müdahil oldu. Alanda yapılan keşif ve bi lirkişi raporunda, yapılan değişikliğin nüfus planlamasının kesin olarak tanımlanamadığı için planlama esasları ve şehircilik ilkelerine aykırı olduğu savunuldu. ‘Kamu yararı yok’ Bilirkişi raporunda, plan değişikliği ile kamu kullanımında “yurt alanı” olarak kullanılan alanın ticaret ve konut kullanımına getirilmesi, kamu alanının özel mülke konu edilmesi anlamına geleceğinden kamu yararı taşımadığı görüşüne ve kanaatine varıldı. Mimarlar Odası’nın açtığı davada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın değişikliği, imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna varılarak Ankara 5. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi, bakanlığın istinaf talebini reddetse de bakanlık ve KYK temyiz başvurusunda bulundu. CHP Genel Merkezi, Yüksek Öğrenim Kredi Ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Ticaret Bakanlığı alanlarının ortasında bulunan öğrenci yurdunun 7 yıldır yılan hikayesine dönen kapatılma sürecinde Danıştay’ın temyiz incelemesinin ise devam ettiği öğrenildi. KYK’nin yurdu yıkarak lüks yerleşime açmak istediği arazi büyüklüğünün, ODTÜ’de 49 yıllığına KYK’ye devredilen ve binlerce ağacın kesildiği alanın bir buçuk katı büyük olması da dikkat çekti. ODTÜ’de yapılan protokole göre yurt inşaatı için 40 dönüm arazi seçilirken, ranta açılmak istenilen Banguoğlu Yurdu’nun alan büyüklüğü 63 bin 590 metrekare olarak belirlendi. ODTÜ’de inşaat için belirlenen alanın diğer yurtlara 2 kilometre uzaklığı bulunurken, yıkılarak rezidans yapılmak istenilen Tahsin Banguoğlu Öğrenci Yurdu’nun ODTÜ’nün Eskişehir yolu üzerindeki kapısına uzaklığının 1 kilometre yürüme mesafesinde olması, KYK’nin amacın öğrenci barınması olmadığını da gözler önüne serdi. Protokole göre, ODTÜ yurdunda sadece ODTÜ öğrencilerinin barınabileceği belirtilirken, halihazırda planlanandan daha büyük olan Tahsin Banguoğlu Öğrenci Yurdu’nun Hacettepe Üniversitesi’ne sadece 5 kilometre, Gazi Üniversitesi’ne 5.5 kilometre ve Ankara Üniversitesi Tandoğan Kampusu’na da 6 kilometre uzaklıkta olması da dikkat çekti. Her türlü ulaşım imkânının bulunduğu yurdun yenilenerek işletilmesi durumunda Başkentteki birçok üniversitelinin barınma ihtiyacını karşılayabileceği belirtildi. l ANKARA Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan: ‘Amaç yurt değil, ideolojik’ Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, sürece ilişkin “KYK’nin aslında ideolojik bir yaklaşım içerisinde olduğunun göstergesi bu. Buraya daha fazla öğrencinin barınabileceği bir alan yapmak yerine kendi yurdunu ticaret ve konut olarak pazarlamaya ça lışıyor” dedi. Ranta açılmak istenen arazinin çok değerli olduğunu belirten ve yapılan değişiklikler kapsamında çok yüksek katlı yurtlar yapılabileceğini vurgulayan Candan, “KYK, ODTÜ ve üniversite lere yakın ve merkezi bir alanda yurt alanını ticarete devşirerek, üniversitelerin içinde yurt yapmaya çalışıyor. Bunun akıl almaz bir durum olduğu dava süreci ile de orta çıkıyor” diye konuştu. ‘İmamoğlu’na inanıyorum... Oğlumu hapisten çıkaracak!’ İki yıldır tanıdığım bir anne, iki gün önce çok umutkâr bir sesle aradı. Önceki telefonlarında söze, “Oğlumu hapiste çürütecekler” diye başlar, devam ederdi: “Hükümetten kimseye ulaşamıyoruz. Ulaşabildiklerimiz, biz bilmeyiz, reis bilir deyip işin içinden çıkıyor. Siz halden anlarsınız, bir şey yapın...” Son telefonunda ise şöyle diyordu: “Her şey çok güzel oldu. Devamı da gelecek. Hele biraz rahatlasın, gideceğim İstanbul’a, dayanacağım İmamoğlu’nun kapısına. Anlatacağım durumu; çıkar artık şu çocuğu hapisten, diyeceğim. Olacak bu, olacak. Sonrasında işe koyması zaten kolay...” Araya girmeyi denedim: “İmamoğlu’ndan biz de çok umutluyuz... Çok şey yapacak, ama oğlunuzun hapisten çıkması onun işi değ...” Kesti sözümü: “Olur mu öyle şey... İmamoğlu yapar... O bizi anladı... Sizce de öyle değil mi?” Annenin kurduğu umut kulesini yıkmaya içim elvermedi. “İstanbul seçiminin ardından devran döndü, devamında daha güzel bir Türkiye bizi bekliyor, o zaman zaten hukuksuzluklar da son bulacak” diyebildim. Anne ısrarla, İmamoğlu’nun biricik evladını hapisten çıkaracağı umuduna beni ortak etmek istiyordu. Sohbetin son bölümü, İmamoğlu’nun yakın gelecekte hangi makamlarda olacağına ilişkin sıralamayla geçti. HHH İmamoğlu’ndan beklentilere ilişkin çok şey dinledim. Anneninki beni ayrıca etkiledi. Biz kolay umut üretebilen bir toplumuz. Umutperestiz desek abartmış sayılmayız.  Ancak İmamoğlu’na yönelik beklenti yüksekliği sıradan bir umut bağlama değil. Yılların birikimi şimdi onun barajında doluyor. Daha şimdiden daha üst sorumlulukların sahibi yapıldı. Öncelikle olayın güzel yanına bakalım. Siyasetin onlarca tarifinden biri şudur: Siyaset umut üretme sanatıdır! İmamoğlu bu sanatı çok iyi icra etti. Toplumun arayışlarının tam karşısına çıktı. Seçmen de, “Buldum... Buldum...” diye sandığa gitti. İmamoğlu’na yönelik beklenti yüksekliği sadece onun çok güzel şeyler vaat etmiş olmasından kaynaklanmıyor. Zira ondan daha ileri şeyler vaat edenler de oldu. Toplum, İmamoğlu’nun söz verdiği şeyleri yapacağına inanıyor. İşte bu inanç da annenin evladını hapisten çıkarmasını istemeye kadar varıyor. Başarıyı elde etmek kadar o başarıyı yönetmek ve başarılı kalmak da önemlidir. Artık bu aşamaya geldik. İmamoğlu’nun konuşmalarının değil, yaptıklarının haber olacağı dönemdeyiz.  HHH İmamoğlu’na yönelik beklenti yüksekliği derken şunun da altını çizelim: İmamoğlu’nun başarısızlığını bekleyenlerin sayısı da az değil! Bu da madalyonun öbür yüzü... Olası ilk “hayal kırıklığını” kim bilir kaç cenahta, kaç kişi istiyor! İmamoğlu da bunun farkındadır elbet. Bu tür karşı atakların, oyunların tümünü göğüsleyecek bir enerji, özgüven, inanç, azim, kararlılık görüyoruz kendisinde. Bunun hep pozitif karşılıklar bularak devam etmesi, halkın yüksek beklentilerinin adım adım gerçekleşmesi, devamında dünya şehri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın hakkını vermesi en büyük dileğimiz... Bu ülke için, Cumhuriyet için, ürettiği umuda sarılan milyonlar için... Anadolu’da başarıyla yürümekte olanlara şu dilekte bulunulur: “Ayağına taş değmesin...” Biz de bu dileği yürekten paylaşıyor, son bir söz armağan ediyoruz: Bir insanın en zayıf anı, kendisini en güçlü hissettiği andır! Bildirici, RTÜK üyesi oluyor TBMM Genel Kurulu’nda RTÜK üyelikleri için partilere düşen kontenjan doğrultusunda seçim yapılacak. CHP, RTÜK üyeliği için gazeteci Faruk Bildirici’yi aday gösterirken, mevcut RTÜK üyesi İlhan Taşçı da tekrar aday gösterilecek. TBMM Genel Kurulu’nda bugün AKP, CHP ve HDP’ye düşen RTÜK üyeliği için seçim yapılacak. HDP’de iki yıl aradan sonra kurula tekrar üye belirlerken, CHP’de de üyeler arasında değişiklik yaşanacak. CHP, RTÜK üyeliğine gazeteci Faruk Bildirici’yi aday gösterecek. HDP’de de üyelik için Eş Genel Başkan Yardımcısı Ali Ürküt aday gösterilecek. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle