19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AVRO STERLIN FAİZ BORSA 1111 TEMMUZ 2019 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.7250 1.4 kuruş 6.4370 3 kuruş 7.1610 2.4 kuruş 19.29 0.14 puan 98.585 1774 puan 1733.99 19.65 lira 258.09 2.71 lira Doktoralı iş kuyruğuEkonomik kriz, gencinden emeklisine kadar herkesi vurdu. İşsiz sayısı 4.5 milyona çıktı Haziran 2019 itibarıyla İŞKUR’da kayıtlı işsizlerin 899’u doktora derecesine sahipken, 20 bin 592’si yüksek lisans ve 664 bin 507’si ise lisans mezunu. Türkiye’de kayıtlı işsiz sayısında tüm zamanların rekoru kırıldı. Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) verilerine göre haziran ayında kayıtlı işsiz sayısı 4 milyon 417 bin oldu. Mayıs ayında bu sayı 4 milyon 84 bindi. Böylece sadece bir ayda 332 bin 863 kişinin işini kaybettiği ortaya çıktı. Kayıtlı işsiz sayısındaki aylık artış ise yüzde 8.1 oldu. İŞKUR’da kayıtlı işsizlerin 899’u doktora derecesine sahipken, 20 bin 592’si yüksek lisans ve 664 bin 507’si ise lisans mezunu. Haziran ayı itibarıyla kayıtlı işsizlerin 2 milyon 231 bini kadınlardan oluştu. Yine aynı dönemde İŞKUR’dan iş bekleyenlerin 1 milyon 213 bini 2024 yaş grubundaki gençlerden meydana gelirken 739 bini ise 2529 yaş grubunda. Kayıtlı işsizlik verileri son bir yılda Türk ekonomisinin büyük bir daralmaya girdiğine işaret ediyor. Haziran 2018’de 2 milyon 621 bin olan kayıtlı işsiz sayısı bir senede 4 milyon 417 bine yükseldi. İşsiz sayısında yıllık artış oranı yüzde 69 oldu. 5’e katlandı Haziran 2005’te 918 bin olan kayıtlı işsiz sayısı 2019’da 4 milyon 417 bine kadar yükseldi. Bu da kayıtlı işsiz sayısının 14 yılda 5’e katlandığını gösteriyor. Haziran 2019’da İŞKUR aracılığıyla 78 bin 121’i (yüzde 66.3) erkek, 39 bin 736’sı (yüzde 33.7) kadın olmak üzere 117 bin 857 kişi işe yerleştirildi. Haziranda İŞKUR aracılığıyla işe yerleşen kişi sayısı bir önceki aya göre yüzde 25.3 azalış gösterdi. OcakHaziran 2019 döneminde en fazla işe yerleştirme, sırasıyla “Satış Danışmanı/Uzmanı, Turizm Otelcilik Elemanı ve Güvenlik Görevlisi” mesleklerinde gerçekleştirildi. OcakMayıs 2019 döneminde işsizlik ödeneğine 874 bin 470 kişi başvururken bunların sadece 459 bin 77’si işsizlik ödeneği almayı hak etti. l Ekonomi Servisi EMEKÇI YENI TEKLIF BEKLIYOR MUSTAFA ÇAKIR Türkİş, yaklaşık 200 bin kamu işçisinin sözleşmesinde hükümetin 5+4’lük ilk teklifini revize etmesini bekliyor. Eğer hükümetten yanıt gelmezse Türkİş Başkanlar Kurulu toplanacak. Eylemler de dahil yol haritası belirlenecek. Türkİş Başkanı Ergün Atalay bakanlıktaki görüşmeden ayrılırken, “Çağırmazsanız gelmem” diyerek teklifin revize edilmesi talebini dile getirdi. Madenciler de, talepleri karşılanmazsa grev haklarını kullanacaklarını bildirdi. Türkİş Başkanı Ergün Atalay, Türkİş Kamu Koordinasyon kurulu üyelerini bilgilendirdi. Hükümetten yeni teklif için 510 gün beklenilmesi kararı alındı. Bu süre içerisinde hükümetten yeni teklif gelmezse Türkİş Başkanlar Kurulu toplanacak. Türkİş ile hükümet anlaşamazsa sendikalar 6 gün öncesinden karşı tarafı bilgilendirerek grev kararı alacak. l ANKARA Sert faiz indirimi endişesiTCMB Başkanı’nın değişimi ve faiz indirim beklentisiyle artan kur, Fed’le düştü Kafkas Kestane konkordato istedi Ekonomik zorluklar nedeniyle konkordato talep eden şirketler kervanına Kafkas Kestane de eklendi. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, yasa gereğince şirkete geçici konkordato mühleti verdi. Bursa’da 1930 yılında kurulan kestane şekerinin tanınmış markası Kafkas’ın 18 adet bayisi, 11 adet ise kafe ve pastanesi bulunuyor. Şirket bugün dördüncü kuşağın yönetiminde. Yaklaşık 20 bin metrekarelik alanda faaliyet gösteren Kafkas, yılda 700 ton kestane işleme kapasitesine sahip. Son bir yılda kur ve faizdeki sıçrama nedeniyle bilançoları bozulan ve borçlarını ödeyemeyen binlerce şirket, konkordato başvurusu yaptı. Bu şirketlerin bazıları süreç içinde konkordato başvurularını geri çekerken, bazıları hakkında da iflas kararı verildi. l Ekonomi Servisi Türk malları ucuza gidiyor Türkiye’nin ihracatı artıyor ancak ihraç ettiği malların değeri düşüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ihracat miktar endeksi mayısta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18.4 artarken, ihracat birim değer endeksi aynı dönemde yüzde 5.4 azaldı. Endeks; gıda, içecek ve tütünde yüzde 1.5, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 6, yakıtlarda yüzde 7.6 ve imalat sanayiinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 5.7 azaldı. Bu dönemde, ithalat miktar endeksi yüzde 16 azalırken, ithalat birim değer endeksinde azalış yüzde 3.9 oldu. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; nisanda 161.7 olan ihracat miktar endeksi mayısta yüzde 8.5 artarak 175.4 oldu. l Ekonomi Servisi Yatırımcılar için en büyük korku, Erdoğan’ın Merkez’i agrasif faiz indirimi için zorlaması. Piyasa, TCMB’deki başkan değişimi sonrası temmuzda faizin yüzde 24’ten yüzde 22’ye gerilemesini bekliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndaki (TCMB) başkan değişiminin ardından faiz indirimi beklentisi 100 baz puan artarak 200 baz puana yükseldi. Reuters’ın 18 kurumun katılımı ile yaptığı ankette başkan değişimi öncesinde üç kurum faizlerin sabit tutulmasını beklerken, artık bütün katılımcılar politika faizinde indirim bekliyor. Anketin medyanına göre Çetinkaya’nın görevden alınması öncesinde temmuzda yüzde 23 seviyesine çekilmesi beklenen politika faizinin mevcut durumda yüzde 22’ye indirilmesi bekleniyor. Faiz anketine katılan beş kurum 100 baz puan, sekiz kurum 200 baz puan, üç kurum 150 baz puan, bir kurum 200 baz puan, bir kurum ise 400 baz puan indirim bekliyor. Bu ay için 100 baz puan olan indirim beklentisini değiştirmeyen İş Portföy Başekonomisti Nilüfer Sezgin, “Biz başkanlık değişimi öncesinde de enflasyondaki düşüşün belirginleşmesi sebebiyle faiz indiriminin tahmin ettiğimizden daha fazla olma riski olduğunu değerlendiriyorduk, böyle bir ihtimal hâlâ var” dedi. Yatırımcı kaygılı BloombergHT’de yer alan analize göre ise, yatırımcılar için en büyük korku, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TCMB’yi çok agrasif ve çok hızlı faiz indirimleri için zorlaması. Rabobank gelişen piyasalar stratejisti Piotr Matys, TCMB Başkanı Murat Uysal’ın Erdoğan’ı yatıştırmak için birkaç 100 baz puanlık büyük çaplı bir faiz indirimine gidebileceğini ifade etti. Öte yandan, dün Erdoğan’ın TCMB’nin hızla faiz indireceğine dönük açıklamalarının ardından 5.7580 seviyesine kadar yükselen dolar/TL, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın faiz indirimi beklentilerini artıran açıklamaları sonrası 5.70 seviyelerine geriledi. l Ekonomi Servisi Yurtdışı emeklilik pahalıya patlayacak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na önceki gün AKP imzasıyla sunulan yasa teklifine göre, yurtdışı borçlanma bedeline esas olan prim oranı yüzde 32’den yüzde 45’e çıkarılıyor. Şu anki günlük borçlanma bedeli 27.29 TL iken, bu oran 38.38 TL olacak. Öte yandan, yurtdışındaki Türkler artık SGK yani 4A sigortalısı olamayacak. Değişiklikle sadece 4B sigortalısı olunabilecek, asgari borçlanma süresi ise, artık SGK’deki gibi 10 yıl değil 15 yıl olacak. Bu da, yurtdışındaki Türklerin hem borçlanma için ödediği miktarın ortalama 100 bin TL daha fazla olması hem de bağlanacak aylığın SGK’lilerden yaklaşık yüzde 30 daha az olması anlamına gelecek. DenizBank’ın satışına Rekabet’ten onay Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından onaylanan DenizBank’ın Emirates NBD Bank PJSC’ye devrine ilişkin başvuruya Rekabet Kurulu tarafından da izin verildi. Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Emirates NBD ve Rus Sberbank arasında geçen sene mayıs ayında DenizBank hisselerinin satışı konusunda ilk anlaşma açıklanırken, TL’deki sert değer kaybının ardından fiyat revize edilmiş, yeni fiyat 15.48 milyar lira (2.77 milyar dolar) olarak açıklanmıştı. l Ekonomi Servisi Ev doğru yere yapılmalı İnşaat sektöründe 50. yılını kutlayan MESA’nın yönetim Kurulu başkanı Erhan Boysanoğlu, konut sektöründe yaşanan daralmayı değerlendirirken, “Sektörümüzün ana sorunu sağlıklı istatistiki bilginin bulunmaması. Nüfus artışı sebebiyle yaklaşık her yıl 600 bin konut ihtiyacı doğuyor. Burada önemli olan ihtiyacı doğru tespit edip, doğru yerlerde diğer segmentlere yönelik de konut üretmek” dedi. Arsa bedelleri ve faizin yüksek olmasının sektörü zora soktuğunu vurgulayan Boysanoğlu, “Doğru adımlar atılırsa, 2020 yılının ortasından itibaren sektör eski canlılığını yakalar” dedi. İTÜ’de okuyan çoğu mimar altı arkadaşın, hocalarıyla birlikte 1969’da Ankara’da kurduğu MESA, sektörde 50. yılını kutlayan tek marka konumunda. Şirketin kuruluşu sırasında mimarlık fakültesi son sınıf öğrencisi olan Erhan Boysanoğlu uzun yıllardır MESA’nın yönetim kurulu başkanlığını yürütüyor. Şirketin 50. yılı dolayısıyla özel bir projeye imza atan Boysanoğlu, MESA Bodrum Demirbükü projesinin lansmanında sıkıntılı bir dönemden geçen konut sektörüne ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Arsa ve faiz konusunun sektörde sıkıntı yaratan iki ana konu olduğunu vurgulayan Boysanoğlu, “Arsa maliyetleri yüzde 4550’lerde, hatta bazı noktalarda yüzde 70’lere kadar çıkıyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan rakamlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Oy sa Avrupa’da arsa payı yüz de 25’i geçmez. Sos yal konutta yüz delerin 1015’i geçmemesi gere kir aksi takdirde ihtiyaç sahibi ko nut alamaz. Biz de bu noktada arsa bedeli yük sek oldu ğu için ko nut ihtiya cı olan ke sime yö nelik pro je üre temiyo ruz dedi. l BOD RUM Erhan Boysanoğlu Bir şeyler değişmelidir... Bugünlerde ülkede, ilericiler demokratlar, laik cumhuriyetçiler iyimser; “bir şeyler değişmelidir” havasının egemen olduğunu düşünüyorlar. Ben “bu havaya” dikkatle bakınca, içinde “bir şeyler değişmelidir ki, her şey aynı kalsın” niyetinin gizlenmiş olduğunu düşünüyorum. Bu niyetin sınırları da adeta “Erdoğan gitmelidir”e indirgenmiş! Kral gerçekten kral mı? Kral, bazen gerçekten kral olduğuna, krallığın onda olmasını gerektiren bir öze, hatta Tanrısal özelliklere gerçekten sahip olduğuna inanmaya başlar. Bu, kralın, bir kurumsal yapı, simgesel sistem “kral sensin” dediği için kral olduğunu unutmaya başladığı, kurumsal yapının, simgesel sistemin bekasına ilişkin gereksinimlere aldırmadan davranmaya başladığı andır. O zaman onu orada tutan kurumsal ve simgesel yapının temsilcileri de “her şeyin (temsil ettikleri sınıfların ayrıcalıklarının) aynı kalması için kralın değişmesi gerektiğini” düşünmeye başlar. Bu noktadan sonra artık, “Kral gitsin mi kalsın mı?”, değil “Ne zaman ve nasıl gidecek” sorusu gündemdedir. Türkiye’de Gezi olayından bu yana, siyasal İslamın AKP’de temsil edilen iktidarının dayandığı ittifakların temsilcileri ile bu iktidarın lideri arasında, önceki paragrafta tanımlamaya çalıştığım türden bir diyalektik gelişiyordu. İstanbul belediye seçiminin yenilenmesi, bu yenilenmenin siyasal İslamın iktidarının “bekası” açısından gündeme getirdiği vahim olasılıklar, bu diyalektiği, adeta bir aufhebung (yükselterek aşma) noktasına getirdi. Şimdi, AKP içinden sesler yükseliyor, AKP eski liderliğinden “önemli şahsiyetler” siyaset sahnesinde ve kaçınılmaz olarak (“habitus” sorunu) üzerlerinde, “yeni vizyon gerekiyor”, “iki yıllık restorasyon”, “özgür basın, bağımsız adalet” gibi etiketler iliştirilmiş elbiselerle ve gerçekte bir vizyondan yoksun olduklarını açık eden “Macron modeli” gibi “fantezilerle” boy gösteriyorlar. Bu şahıslar, “her şeyin aynı kalması” için muhalefeti, verili simgesel sistemi, kurumsal yapılanmayı benimsemiş bir isim üzerinde birleştirip lideri değiştirmeyi amaçlıyorlar. Egemen sermaye, “liberal, sosyal demokrat, muhafazakâr, milliyetçi tabana oturmuş” ikinci bir ANAP rüyası görüyor. ANAP için bir askeri diktatörlük gerekmemiş miydi? Birincisi trajedi olunca ikincisi komedi olmayacak mı? Muhalefeti bekleyen tuzak Böylece demokrasi mücadelesinde muhalefetin yolunun üzerinde çok tehlikeli bir tuzak kurulmuş oluyor: “Liderden” kurtulmak uğruna laiklikten, sosyal adaletten, bireysel özgürlüklerden, eşitlikten söz etmeyen bir “demokrasiden” konuşmaya çalışmak! Laiklik, dinin, dinle gelen kurumsal ayrıcalıkların, devletin ve siyaset alanının dışına çıkarılması, dinin, “kutsal” adına düşünce özgürlüğüne getirdiği kısıtlamaların, bireyler ve cinsiyetler arasındaki eşitsizliklerin yasalarla etkisizleştirilmesi, devletin tüm dinlere ve kimliklere aynı mesafede olması anlamına geliyor. Eşitlik ise, inanç, cinsiyet, etnisite farkı gözetmeden herkesin yasalar karşısında eşit, bedenlerin de devletin baskısından kurtulmuş olması anlamına geliyor. Bu eşitliğin ve özgürlüklerin sınırları da demokrasinin sınırlarını gösteriyor. Belediye seçimlerinden bu yana muhalefetin bayrak edindiği “her şey çok güzel olacak” sloganının içeriğini henüz tam bilemiyoruz. Ancak bu bayrağı taşıyan İmamoğu’nun, dinin devlet ve kamu içindeki yeri, kamu özel ayrımı konularındaki kimi pratikleri, Demirel, Özal, Türkeş ile ilgili ifadeleri, akla, kimi sorularla birlikte “bir şeyler değişmelidir ki, her şey aynı kalsın” niyetini getiriyor. Diğer taraftan, muhalefetin önünde dikkatle incelemesi gereken bir Syriza deneyimi var. Bu deneyim, “her şeyin” temel özelliğini değiştirmeyi amaçlamadan, bir şeyleri değiştirmekle yetinmenin nasıl bir fiyaskoyla sonuçlandığını gösteriyor. Syriza başlangıçtaki hedeflerinin tam aksi politikaları benimsedi. Halkın referandumda “hayır” demesine karşın kemer sıkma programını uyguladı. Böylece hem kendisi değişerek başka bir şey oldu. Hem de o “her şey”i “Altın Şafak” yağına bulanmış “Yeni Demokrasi” partisine teslim etti. Fed’den belirsizlik uyarısı Fed Başkanı Jerome Powell, ABD ekonomisine yönelik aşağı yönlü risklerin, ticaret savaşının işletme yatırımlarını zayıflatması ve enflasyonun zayıf kalması ile birlikte sürdüğünü kaydederek, politika yapıcıların bu ay faiz indirimine gitmeye hazırlandığını işaret etti. Fed Başkanı, politika yapıcıların, enflasyondaki zayıf rakamların şimdilerde beklediklerinden daha da inatçı olabileceği riski dahil gelişmeleri dikaktle izlediklerini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle