19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Haber EDİTÖR:HAKAN AKARSU TASARIM: EMİNE BİLGET 910 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA Savcılık, TSK’de deşifre olanlardan daha fazla belirlenemeyen FETÖ’cü olduğunu açıkladı FETÖ TSK’de hâlâ aktif FETÖ’nün siyasi ayağının bir türlü temizlenmediği ve FETÖ mensubu çok sayıda kişinin halen kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştıklarına dair tartışmalar devam eder ken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla çarpıcı bir açıklama yaptı. Başsavcılık yürüttükleri soruşturma kapsamınSEYHAN da 176 muvazzaf askeAVŞAR rin gözaltına alındığını belirterek, FETÖ’yle irtibatlı olan muvazzaf subay ve astsubayların sayısının, darbe girişimine katılan ve deşifre olanlardan daha fazla olduğunu açıkladı. Başsavcılığın açıklamasını değerlendiren eski subaylar TSK içerisinde halen çok sayıda FETÖ üyesinin olduğunu belirterek, FETÖ’ye karşın TSK’da verilen mücadelenin, FETÖ’nün siyasi ayağına yönelikte verilmesi gerektiğine dikkat çekti. ‘Darbeye sınırlı değil’ Kumpas davaları mağduru Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, Başsavcılığın yaptığı açıklamanın doğru olduğunu belirterek “2006 yılından itibaren TSK’deki insan kaynakları sistemini ele geçiren FETÖ ile iltisaklı olmayan hiç kimseyi orduya almadı. Dolayısıyla TSK’de nerdeyse 40 bin subay, 100 bin civarında ise astsubay var. 140 bin ‘İktidar partisinde de FETÖ’cüler var’ Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz TSK’nin içerisinde FETÖ ile bağı olduğunu düşündükleri insanların halen var olduğunu söyledi. “Bir kısım örgüt mensubunu sakladılar” diyen Yavuz, bir kısım normal vatandaşın öne sürüldüğüne dikkat çekti. Yavuz, “Bugün hapishaneye girenler arasında emir aldığı için hareke te katılanlar da var. Sadece ordu içinde değil, iktidar partisinin için de de örgüt mensupları var. Ancak bir kısmı aidiyetlerinden dolayı soruşturmaya maruz kalmazken, bazıları kalıyor. Bu örgütün siyasi ayağında bir araştırma olsaydı AKP içinde çok sayıda kişinin bu soruşturmanın içerisinde olması gerekirdi” dedi. subay ve astsubayın yarısından fazlası FETÖ ile iltisaklı olarak TSK’ye girdi. FETÖ’yü darbeye katılanlarla sınırlamak doğru değil” dedi. Bugüne kadar 17 bin kişinin TSK’den atıldığını anımsatan Üçok, “Ben atılanlardan daha da çok kişinin TSK’de görev yaptığını düşünüyorum. FETÖ ile iltisaklı olarak TSK’ye girenlerin yüzde 80 olduğu bilirkişi raporunda tespit edildi. TSK’ye her yıl yaklaşık 5 bin kişi alınıyor. Bu rakamın yüzde 80’i ise 4 bin kişi eder. Bu durumda 2006 yılından 2016’ya kadar 40 bin kişi TSK’ye alınmış. Tabii ondan önceki yıllar var. TSK içerisinde 6070 bin civarında FETÖ ile bağlantılı kişi var” diye konuştu. ‘Hesabı sorulmalı’ Eski cumhuriyet başsavcı şimdi ise CHP PM üyesi İlhan Cihaner ise 15 Temmuz’u yaşamış bir ülkede bu soruşturmaların ana kaynaklarından biri olan İstanbul Başsavcılığı’nın bu açıklamayı yapmasının son derece önemli olduğuna dikkat çekti. “Bu yapının neler yaptığını 15 Temmuz’da gördük” diyen Cihaner, “15 Temmuz’a katılanlardan daha fazla bu örgütle bağlantılı insanlar varsa herkesin birincil sorun olarak bunu ele alması gerekir. Yapılan bu tespit bir başsavcılıktan çıkıyor. Bunu siyasi bir tespit olarak ele alamayız. Demek ki elde veriler var. Bir daha 15 Temmuz gibi bir şeyin yapılıp yapılmayacağını kimse kestiremez” dedi. Cihaner konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özellikle iktidarın orduya bu kadar sızmanın hesabını siyasilere, buna yol verenlere de sorması lazım. Tam da Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun tartışıldığı günlerde yurttaşlarımız siyasi tercihlerin de bulunurken bunu kafalarında tutmaları lazım.” Balyoz kumpasının mağduru Deniz Kurmay Albay Ali Yasin Türker ise TSK içindeki asıl kırılmanın 2010 yılında başladığını söyledi. 2010 yılından sonra FETÖ’nün TSK’de etkin bir yere geldiğine dikkat çeken Türker, “TSK’deki asıl kırılma Balyoz ve askeri casusluk davalarındaki tutuklanmayla başladı. Bu bir toptan tasfiye operasyonuydu. Bunun yerine halihazırda o dönemde TSK içinde görev yapan bu örgüte mensup kişilerin yönetim kadrolarına gelmeleri amaçlanıyor. Bunu da başarıyorlar. 15 Temmuz’a baktığımızda bu isimlerin rütbelerine ve görev yerlerine baktığımızda son 15 yıl içerisinde bu insanların etkin yerlerde olduğunu görüyoruz. Etkin yerlerden kastım kuvvetlerde ya da karargâhlarda belirli süreçleri yönetecek kişiler. Personeli alacak kişiler, personel görevlendirmelerini yapacak kişiler... Böyle olunca TSK’nin kaynak ihtiyacını karşılama bu örgütün eline geçiyor. Daha önceden de varlardı. Ancak 2010’dan sonra musluğun başına geçtiler. Bu tarihten sonra TSK’ye giren herkese şüphe ile bakılmalıdır. Askeriyenin çeşitli sınavlarında ÖSYM skandalı gibi olayların yaşandığını da düşünüyorum.” l İSTANBUL tanık olarak katılmadı Ergin’den ameliyat gerekçesi HakkÂri’de iki şehit Hüseyin Nayır Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, tanık olarak davet edildiği, eski Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un FETÖ “örgüt yöneticiliği”nden yargılandığı davaya sağlık mazereti belirterek katılmadı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklanan ve “örgüt yöneticiliği” suçlaması ile yargılanan dönemin HSYK 1. Daire Başkanı Okur’un yargılanmasına Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde devam edildi. Davanın haziran ayındaki duruşmasında Okur’un Sadullah Ergin’in tanık olarak dinlenmesini talep etmesi üzerine verilen karar sonrası duruşma dün devam etti. Ergin’in de aralarında bulunduğu 6 tanığın dinlenmesi beklenen duruşmaya Ergin sağlık raporu göndererek katılmadı. Mahkeme başkanı, Ergin’in ameliyat geçirdiği yönünde 20 günlük mazeret dilekçesi gönderdiği bilgisini verdi. Adli kontrole tabi Mesut Dalkılıç’ın ise adresinin tespit edilemediği bildirildi. l ANKARA/Cumhuriyet jandarma karargâhı davası 175 sanığa müebbet talebi Darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhı’ndaki eylemlere ilişkin Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 245 sanıklı davada, esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, 175 sanığın “anayasayı ihlal” ve 9 kez de kasten adam öldürme suçlarından 10 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesini talep etti. Savcı, ayrıca 40 erin beraatlarına karar verilmesi talep etti. SAT davasında mütalaa 15 Temmuz darbe girişiminde SAT ile Kurtarma ve Sualtı Komutanlıklarında görevli 38 askerle “mahrem imam” konumundaki 14 sivilin de aralarında bulunduğu 52 sanığın yargılandığı İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, savcılık mütalaasında, 44 sanığın “anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi. l ANKARA eski emniyet müdürü Uğuz’a FETÖ’den 13 yıl hapis cezası FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine yönelik İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü işgal teşebbüsünden yargılanan 67 sanıktan dosyası ayrılan eski Emniyet Müdürü İsmail Uğuz, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Gündem’e ceza ve tahliye FETÖ’ye üye olma suçundan tutuklu yargılanan gazeteci Mehmet Gündem, 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Gündem hakkında yurtdışına çıkış yasağı koyarak tahliyesine de karar verdi. l ANKARA/STANBUL Emre Kargın Şehit askerler için Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı’nda tören düzenlendi. Milli Savunma Bakanlığı, Hakkâri’de askeri araca PKK’li teröristlerce uzak mesafeden yapılan saldırı sonucu iki askerin şehit olduğunu, bir askerin yaralandığını bildirdi. Hakkâri’de PKK’li teröristlerin askeri araca düzenlediği saldırıda şehit olan Hava Savunma Üsteğmen Emre Kargın ve Burdurlu P. Uzm. Onb. Hüseyin Nayır’ın ailelerine acılı haber verildi. Hava Savunma Üsteğmen Emre Kargın’ın acı haberi, Muğla’nın Dalaman ilçesinde yaşayan ailesine ulaştı. Oğullarının şehit olduğu haberini askeri yetkililer den alan anne Saadet Kargın ve baba Muhammet Kargın gözyaşlarına boğuldu. Yakınları ve komşuları, taziye için Türk bayrağı asılan şehit evine geldi. Kargın’ın babası emekli trafik polisi Muhammet Kargın, “En son, dün akşam telefonla görüştük. Kuzey Irak’taki birliklerimize mühimmat götürürlerken roket atmışlar. Dış güçlerin desteği olmazsa, bu hainler asla atacak roket bulamazlar” dedi. Şehit Nayır’ın da acı haberi BurdurÇeltikçi ilçesine bağlı Bağsaray beldesi nüfusuna kayıtlı ailesine ulaştırıldı.l ANKARA/Cumhuriyet PKK 2 çobanı öldürdü Şırnak ili Merkez ilçesi Geçitboyu köyü hudutlarında bulunan Herbuş Yaylası’nda dün 16.30 sıralarında havyan otlatan Abdulhakim Demir ve Vali Çevik isimli çobanların, terör örgütü PKK’lilerce alıkonulduğu ardından ise öldürüldüğü belirtildi. Teröristlerin yakalanması için bölgede operasyon başlatıldı. l İHA Basın meslek örgütleri ‘Meslektaşlarımızın başına bir şey gelirse sorumlusu SETA’dır’ dedi Can güvenlikleri tehlikede ZEHRA ÖZDİLEK SETA’nın “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı raporuna tepki göstermek için bir araya gelen basın meslek örgütleri, raporla birlikte gazetecilerin can güvenliğinin tehlikeye atıldığını belirterek “Meslektaşlarımızın başına bir şey gelirse sorumlusu SETA’dır. Vicdanlarını nasıl rahatlatacaklar” dedi. SETA’nın geçen günlerde açıkladığı “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı rapora tepkiler sürüyor. Cağaloğlu’nda bulunan Gazeteciler Cemi yeti Lokali’nde bir araya gelen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basınİş, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR), HABERSEN ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) konuya ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi. Ortak basın metnini TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş okudu. Türkiye’de yıllardır sistematik olarak sürdürülen baskı sonucu başta ana akım medya olmak üzere medyanın çoğunluğunun iktidarın etkisi altına alındığını ifade eden Güneş, “Gazetecilerin görevi iktidarın istediği yayını yapmak değildir” dedi. Gazetecilerin halkın haber almasından ve bilgilendirilmesinden sorumlu olduğunu ifade eden Güneş, “Gazeteciliği siyasi iktidarların emrine sunmayı amaçlayan SETA, niyet okuyarak, internetten topladığı bilgileri çarpıtarak yasal ve meşru çalışma yapan gazetecilere gözdağı vermiştir. SETA’nın gazetecilerin haberlerini, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüyle ilgili görüş ve paylaşımlarını gündemine alan, yönlendirmeler yaparak onları hedef haline getiren fişleme çalışmasının suç olduğunu duyuruyor ve kınıyoruz” dedi. l İSTANBUL Ali İsmail’in öldürüldüğü sokakta dövülen başka bir öğrenci için tazminat kararı AYM: Dayak değil eziyet OZAN ÇEPNİ Anayasa Mahkemesi (AYM), Eskişehir’de Gezi Direnişi döneminde polislerin döverek öldürdüğü Ali İsmail Korkmaz’ın ölüm yıldönümünde, aynı sokakta dövülen bir başka üniversite öğrencisi için ihlal kararını açıkladı. Darp edilen üniversite öğrencisinin başvurusunu görüşen AYM, eziyet yasağının ihlal edildiğine ve 25 bin lira manevi tazminata hükmetti. AYM, yirmiden fazla yerinden yaralanan ve üç dişi çıkan Bilir’e saldıran polislerin, sadece “basit yaralama” suçundan ceza almasının “orantısız” olduğunu belirterek Anayasanın “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. AYM, iki polis memuru ve bir sivil saldırganın yeniden yargılanması kararlaştırıldı. Bilir’in başvurusunda 2 Haziran 2013’te TOMA’dan kaçarken, Korkmaz’ın dövülmesine ilişkin görüntülerin silindiği otelin bulunduğu sokakta yaşananlar AYM kararında şöyle aktarıldı: “Polisin hareketlendiğini görünce otele doğru koşmaya başlamışt. Bu sırada elleri sopalı, ikisi gaz maskeli, 45 kişi sopalarla başvurucuya saldırmıştır. Yere düşen başvurucuya polisler copla vurmuştur. Başvurucu buradan da kaçınca bina arasında kuytu bir yere girmiş, burada tekrar 78 kişi tarafından dövülmüştür.” Sadece 3 bin TL ceza Yerel mahkemenin polisler hakkında 3 bin TL adli para cezası ve hükmün açıklanmasının geri bıkakılması, sivil saldırgana da 3 bin TL adli para ceza verilmesine ilişkin karar Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde de onaylanınca konu AYM’ye taşındı. AYM, “Başvurucunun dişindeki yaralar hariç diğer yaralar her ne kadar basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olsa da eylemin gece vakti silahtan sayılan sopa ve copla birden fazla kişi tarafından sokak ortasında işlendiği, dişteki kırık ve çıkıkların ise tek başına, yaralanmayı basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek niteliğe büründürdüğü, bu durumun başvurucunun onurunu daha fazla zedeleyebileceği değerlendirildiğinden eylem eziyet kapsamında değerlendirilmiştir” sonucuna ulaştı. AYM, yerel mahkemenin sadece para cezası ile davayı geçiştirmesini ise “fiilin sonuçlarını hafifletecek biçimde, orantısız bir şekilde adli para cezası öngörüldüğü”nü belirterek sorumlu polis ve sivil saldırganın yeniden yargılanmasına hükmetti. AYM ayrıca Bilir’e 25 bin TL manevi tazminat ödenmesine ve sanıkların eziyet yasağını ihlali sonuçlarının ortadan kaldırılması yeniden yargılanması yapılmak üzere kararın da Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetti. l ANKARA Damat ekonomisi! Ekonomiyi de kanun hükmünde kararnamelerle yönetme hırsının somut örneğini Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın görevden alınıp yerine Murat Uysal’ın getirilmesiyle yaşadık. Anlaşılan tam uysal birini aradılar ve buldular.  Buldular, diyoruz; çünkü, bu aramadan hemen sonra yeni ekonomi paketi açıklandı. Pakette, kamuoyunun “kefen parası” diye adlandırdığı, Merkez Bankası’ndaki ihtiyat akçesinin yüzde 20’den yüzde 10’a düşürülmesi de var. Çetinkaya görevden alındığında bunun başlıca nedeninin ihtiyat akçesi olduğu konuşulmuştu. Bu da ilk söylentinin doğruluğunu ortaya koyuyor. Böylece Merkez Bankası’nın zaten olmayan özerkliği gittiği gibi kurumsal ağırlığı da tartışmalı hale geldi. Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması, ekonominin her şeyinden sorunlu bakan Berat Albayrak’ın, “Bütün hedefler tutuyor” dediği döneme denk geldi. Tam bu sırada Erdoğan da şunu söyledi: “Merkez Bankası Başkanı’nı hedefleri tutturamadığı için görevden aldık!” Bu ne gerekçe, bu ne hedef tahtası! HHH 31 Mart seçimlerinin ardından tam 3 ay daha seçim konuşuldu. Türkiye ve tabii ki iktidar, 3 ay boyunca İstanbul’dan başka bir şey konuşmadı. Bu zaman diliminde ekonominin her geçen gün kötüye gittiğini, bir an önce önlem alınması gerektiğini söyleyen oldu ama bunların tümü İstanbul hırsının gölgesinde kaldı. Gelinen noktada iki ekonomi var: 1 İktidar ekonomisi... 2 Halkın ekonomisi... Birinci ekonominin temel ilkesi şu: İtibardan tasarruf olmaz. Bu bağlamda her şey itibara giriyor; İstanbul’u kazanmak itibar, Okluk Koyu’nda ormanı kemirip bir saray daha yapmak itibar, örtülü ödeneğin kasasını hep açık tutmak itibar... Halkın ekonomisi ise paramparça... Maaşa zam yüzde 5, gıda enflasyonu yüzde 35... Her üç şirketten biri zararda... Kamu işçisinin toplusözleşmesi darda... Güven ortamı erozyonda... İşsizlik her haneyi vurmuş, artık tek haneye indirilmesi yakın gelecekte mümkün değil... Bu ortamda ihtiyat akçesine göz dikip yarısına el koymak ne işe yarayacak? Belki biraz zaman kazandıracak, o kadar. HHH Ekonomide alınacak önlemlere ilişkin son paketi AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş açıkladı.  Son bir yıldır, paketleri hep, hem Hazine hem Maliye Bakanı Berat Albayrak açıklıyordu. Sayamadık kaç paket oldu, ama damat Berat her fırsatta paket imal ediyordu.  Baktı ki yapacak bir şey yok, işler iyi gitmiyor, “En iyisi bir paket açıklamak” deyip hemen yanında olan kameraların önüne geçiyordu. Her paketin o kadar çok önemli yeri vardı ki, en önemlisi neresi kestirmek zordu. Damadın paketleri artık güven mi vermiyor, inandırıcılık mı kalmadı? Bu kez Muş açıkladı. Paket yasa olarak çıkacağı için o açıklamış olabilir, ama yine de için içinde iş var. Aslında bu pakete “ekonomik önlemler paketi” demek mümkün değil. Özü tek maddelik: Para bulmak! Para bulup hazineyi doğrultalım, yeter! Üstelik parayı da, “Ne kadar kirli olursa olsun fark etmez, yeter ki taze para olsun” diye arıyorlar. Hangi yöntemle kazanmış olursan ol, kayıt dışı paranı kayda geçir, bir şey demeyeceğiz... Yurtdışındaki paranın kaynağını sormayacağız, yeter ki getir... Hile yapıp çoğalttığın cep telefonunu da üç beş kuruş ver, yasal hale getireceğiz... Hani kaçak getirdiğin araçlara el koymuştuk ya, bir miktar para ver, onu da yasal yapacağız... Damat ekonomisinin üstüne bir de Muş eklendi. Ekonomi iyiye gidiyorMuş! Tüm önlemler sonuç veriyorMuş! Reyhanlı’da 5 kişi daha gözaltına alındı Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde, 5 Temmuz’da 3 Suriyeli’nin öldüğü otomobil patlamasıyla ilgili 5 kişi daha gözaltına alındı. Bununla birlikte gözaltına alınan kişi sayısı 21’e yükseldi. Olayla ilgili ölen Suriyeli 3 kişi ile ilgili tüm bağlantıları araştıran polis, bazı kişilerle irtibatlı olduğunu belirledi. Geçen günlerde 16 kişiyi yakalayan polis, dün 5 kişiyi daha gözaltına aldı. Emnriyet’te sorgulanan Suriyelilerden 8’inin patlamayla ilgisinin olmadığı anlaşıldı. 8 kişi sınırdışı edilmek üzere İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edildi. Sorgusu süren 13 kişiden işlemleri tamamlanan 6’sı da dün adliyeye sevk edildi. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle