23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: FUNDA YAŞAR ER 917 HAZİRAN 2019 PAZARTESİ Derdini anlatamayanDeneyimli diplomat Öymen, Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri Türkiye açısından değerlendirdi: Türkiye yalnızlaştı TUNCAY MOLLAVEİSOĞLU 23Haziran seçimi gündemdeki tüm konuların örtüsü oldu. Oysa büyük sorunlar adım adım ilerliyor. Doğu Akdeniz’de sular kaynıyor. Ankara’nın haklı gaz arama faaliyetlerine karşılık Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) hukuk dışı tavrı ve bölgede görev yapan Türk personeli tutuklama kararı gerilimi tırmandırdı. Deneyimli diplomat Onur Öymen, Türkiye’nin kendisi için önemli olan hayati meselelerde derdini anlatamadığı için yalnız kaldığı görüşünün altını çizdi. Öymen Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: n Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ve KKTC’nin hakları ihlal ediliyor. Rum yönetimi ise Batılı bazı ülkelerin ve İsrail’in desteği ile tersini ileri sürüyor. Tam olarak mesele nedir?  1960 antlaşmalarıyla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Türk ve Rum toplumlarının egemen eşitliği esasına dayanıyordu. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek başına egemenlik iddiasında bulunması ve son zamanlarda hukuka aykırı fiili durumlar yaratıp bölgedeki doğalgaz yataklarını araştırma ve işletme yoluna gitmesi ciddi bir kriz yaratmıştır. Amerikan ve Katar şirketlerinin başlattığı doğalgaz araştırmalarının sonucunda zengin doğalgaz yataklarının bulunması, İsrail’in ve Mısır’ın da münhasır ekonomik bölge alanlarında önemli doğalgaz yatakları keşfedilmesi Doğu Akdeniz’in stratejik önemini arttırmıştır. Bunun sonucunda İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan arasında kapsamlı bir ekonomik, siyasi ve stratejik işbirliği başlatılmıştır. Son zamanlarda Amerika da bu işbirliğine açık destek vermeye başlamıştır. Bu arada Amerika’daki bazı strateji dergilerinde Türkiye’nin Kıbrıs’taki antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük sıfatının kaldırılması, Ada’da bir NATO operasyon gücünün kurulması yolunda yazılar çıkıyor. Kıbrıs Rumlarının son zamanlarda Baf’ta, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin iradesini yok sayarak Fransızlara bir üs verme kararı dikkat çekicidir. Bu arada Amerikan kongresinde de Güney Kıbrıs’a uygulanan askeri ambargonun kaldırılması yolunda bazı girişimler başlatılmıştır. 2019 yılının başlarında Kahire’de İsrail, Yunanistan, İtalya, Ürdün, Mısır, Kıbrıs Rum Yönetimi ve Filistin’in katılımıyla Doğu Akdeniz Gaz Forumu kurulmuştur. AB ve Dünya Bankası’nın himayesinde çalışacak bu foruma Türkiye, Lübnan, Libya, Tunus ve Malta davet edilmemiştir. Türkiye bütün bu gelişmeleri dikkatle değerlendirmelidir. 'Çalışmalar sürmeli' n GKRY Fatih sondaj gemisi çalışanları hakkında tutuklama kararı çıkardı. Gazetemiz bunu “Akdeniz’de tahrik” başlığı ile verdi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?  Rumların attıkları diğer adımlar gi bi bunun da uluslararası hukuka aykırı olduğu ve tahrik amacıyla yapıldığı açıktır. Türkiye’nin bu gibi engellemelerden etkilenmeyip çalışmalarını sürdürmesi ve sondaj çalışmalarımızın ve gemilerin mürettebatının haklarını ve güvenliğini sağlaması gereklidir. ‘S400’ler anlatılamadı’ n Bölgeden çıkarılan gazın Avrupa’ya aktarılması projesi, Türkiye üzerinden geçen ve Avrupa’ya ulaşan Rus gazına da bir alternatif olacak. ABD ile Rusya arasında çeşitli başlıklarda süregelen krizin perde arkasında Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınma meselesi, Rus gazına alternatif üretilmesi olabilir mi?  Başlangıçta bölgeden çıkarılacak doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderileceği yolunda bazı haberler yayımlanmış olsa da son zamanlarda İsrail ve Güney Kıbrıs’tan yönetilecek doğalgazın Girit üzerinden boru hattıyla Avrupa’ya ulaştırılması eğilimi güç kazanmıştır. İlgili ülkeler bu konuda kararın doğalgazı üretecek şirketler tarafından alınacağını söylemektedirler. Kaldı ki böyle hukuka aykırı bir girişim sonucunda üretilecek gazın Avrupa’ya taşınmasında Türkiye’nin aracılık yapması beklenemez. n Türkiye Doğu Akdeniz’deki hak aramasında nerede hata yaptı? Neden yalnız kaldı? Bu süreç tersine çevrilebilir mi?  Türkiye’nin son yıllarda bölgede izlediği politikaların bazı ülkeler üzerindeki etkisini azalttığı açıktır. Suriye ile ilişkilerimizin tamamen kesilmesi ve Suriye yönetiminin devrilmesi yolunda açık bir politika izlemesi, haklı nedenlere dayansa bile İsrail ile ilişkilerimizin en alt düzeye indirilmesi, Mısır’daki yönetim değişikliğinden sonra yeni yönetime karşı çok olum suz ve suçlayıcı bir söylem benimsemesi Türkiye’nin manevra kabiliyetini azaltmıştır. Kıbrıs müzakerelerinde Rum kesiminin izlediği uzlaşmaz tutum nedeniyle bir çözüme ulaşılamayacağının dünyaya anlatılmasında yeterince başarılı olunamamıştır. İngiliz eski Dışişleri Bakanı Jack Straw bile artık Kıbrıs’taki müzakerelerin sürdürülmesinin anlamsız olduğunu ve Kuzey Kıbrıs’ın bağımsız bir devlet olarak tanınması gerektiği görüşünü açıkça savunurken Türkiye’nin KKTC’nin tanınması yolunda bir çaba içinde görünmemesi, kendine en yakın ülkeleri bile KKTC’nin tanınması için adım atmaya ikna edememesi en haklı olduğumuz davada bile etkili olamadığımızı göstermektedir. Aynı şekilde Ege’de Yunanistan’ın uzun yıllardan beri gündeme getirmediği karasularını 12 mile genişletmek niyetini şimdi dile getirmesi, hiçbir antlaşmayla kendisine verilmemiş olan Türkiye kıyılarına yakın bazı adaları fiili durum yaratarak işgal etmesinin engellenememesi Türkiye’nin ağırlığını yeterince hissettirememesinin de göstergesi olmuştur. Türkiye kendi ulusal füze savunma sistemini kurma çabalarında gecikmiş ve elindeki en makul seçenek olarak gördüğü S400’lerin alınması kararının haklı gerekçelerini, öyle anlaşılıyor ki, ABD ve diğer NATO müttefiklerine yeterince anlatamamıştır. Türkiye, AB’ye üyelik sürecimizin bazı AB ülkelerinin katı ve engelleyici politikaları yüzünden fiilen engellenmesine mani olamamış, Rusya ve İran ile son zamanlardaki yakınlaşma görüntüsünün dışında dış politikada büyük ölçüde yalnızlığa itilmiştir. Kaldı ki bu iki ülkeyle bile terörle mücadele ve PYD gibi konularda tam bir mutabakat ve işbirliği içine girildiğini söylemek mümkün değildir. Berkin Elvan 6 yıl önce vurulduğu yerde anıldı baskılara direnilmeli n Türkiye bir tercihe zorlanıyor. “Tarafını netleştir” deniliyor. ABD; Rusya’dan S400 alımına karşı, Türkiye’yi F35 projesinden çıkarmak dahil yaptırımla tehdit ediyor. Hakikaten bir yol ayrımında mıyız? Türkiye bu cendereden ulusal çıkarlarını önceleyerek nasıl çıkabilir?  Türk hükümetleri geçmişte bu gibi haksız baskılara ve ambargolara karşı direnerek sonuç almasını başarmışlardır. Şimdi de haklı olmayan gerekçelerle yapılan baskılara karşı iktidarıyla, muhalefetiyle, basınıyla birlik içinde karşı koymak başarılı sonuç almanın anahtarıdır. Ancak haklarımızı ve çıkarlarımızı korurken diplomasinin olanaklarından daha etkili biçimde yararlanmamız, yabancı ülkelerin parlamentolarını ve kamuoyunu etkileyici girişimlerde bulunmamız gerekmektedir. Demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü gibi bazı konulardaki haklı eleştirilere kulak vererek Türkiye’nin demokratik standartlarını yükseltmeye çalışmamız diğer konulardaki müzakere gücümüzü de artıracaktır. n Sıcak bir çatışma ihtimali nedir? Sizce bölgede uluslararası bir çatışmanın zemini oluştu mu?  Ülkemize yönelik baskıların sıcak bir çatışmaya yol açması ihtimali bence kuvvetli değildir. Bu baskılar daha çok Türkiye’yi izlediği politikalardan caydırmak ve yabancı ülkelerin veya kuruluşların beklentileri doğrultusunda taviz vermeye zorlama amaçlı sayılabilir. Ölçümüz Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve özellikle güvenlik çıkarlarını en etkili biçimde korumak olmalıdır. Gezi Parkı eylemleri sırasında Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı fişeğiyle ağır yaralanan ve 269 gün sonra tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Berkin Elvan vurulduğu yerde anıldı. Okmeydanı Mithat Paşa Caddasi Gaziler Sokak’taki anmaya katılan yurttaşlar, Berkin Elvan’ın vurulduğu yere kırmızı karanfiller ve ekmek bıraktılar. Elvan’ın vurulduğu yerde dün düzenlenen anma etkinliğine Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Barış Atay ve HDP İstanbul Milletvekilleri Oya Ersoy, Ahmet Şık, tiyatro sanatçısı Orhan Aydın ve çok sayıda yurttaş katıldı. Burada konuşan Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Babalar Günü’nün 16 Haziran’a denk gelmesiyle Berkin’e olan özleminin arttığını belirterek “Ailesi olarak çocuğumuzun mezarına gitmek istediğimizde polisler adım adım bizi takip ediyor. Güvenliğimiz için takip ettiklerini söylüyorlar. Niye benim çocuğumun, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Ethem Sarısülük’ün güvenliğini almadılar? Geziyi sonuna kadar savunacağız, hakkımızın peşinden gideceğiz ” dedi. ‘Berkin ölmedi’ Anne Gülsüm Elvan ise şunları söyledi: “Gezi Direnişi sırasında 5 Haziran’da çocuğumu karakola çağırdılar. Burada daha önce vurulan İrfan adında bir genci örnek göstererek ‘sen de vurulursun’ demişler. Bu vali ve emniyet müdürü nasıl suçsuzdur? Çocuğumun cenazesine katılanlara bir sürü ceza verildi. Daha yeni Hatay’da terör örgütü IŞİD cenazesine binlerce kişi katıldı. Onlara niye bir şey yapılmıyor? Berkin ölmedi, artık bütün dünyada yaşıyor. Yeni doğan çocuklara Berkin adı veriliyor. Berkin abilerinin, ablalarının vicdanında yaşıyor, onu yok edemezsiniz.” Davanın seyri ile ilgili konuşan Avukat Çiğdem Akbulut da “Anayasa Mahkemesi, polise talimat veren valinin ve emniyet müdürünün olayla ilgili sorumluluğunun olmadığını söylüyor. Polise emir veren amirinin suçsuz olduğu nasıl iddia edilebilir? Polis hâlâ aileyi keyfi olarak mı takip ediyor? 19 Haziran’da Berkin’in davası, 24 Haziran’da Gezi davası var. Vicdanı olan herkesi bu davalara sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi. Anma “Berkin Elvan 15’inde bir fidan” ve “Berkin Elvan ölümsüzdür” sloganları ardından son buldu. l İstanbul/ Cumhuriyet YANDAŞ MEDYADA HABER OLDU Birgün ve İnce’ye FyEakTıÖştırması Yandaş medya, FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan “Kaç Saat Oldu” adlı sosyal medya hesabının yöneticisi E.B’nin ifadesine dayanarak, Birgün gazetesi eski yöneticisi ve yazarı Barış İnce’yi hedef gösterdi. Haberlerde, yurtdışına kaçtığı iddia edilen Barış İnce, yandaş medyaya tepki göstererek kaçmadığını, ilk uçakla Türkiye’ye döneceğini söyledi. İnce, kacsaatoldu hesaplarının yöneticisi olmadığını, E. B. ’nin hesabı kendisine devretmediğini belirterek “Parasızlıktan intihar edecekti kamuoyuna da yansıdı satmak istedi. Stajyerimiz olduğu için bana ulaştı. Kurum satın aldı” dedi. FETÖ propagandasını yapan Twitter hesaplarının sahip veya sahiplerine yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan E.B ile hesabın bir başka yöneticisi olduğu iddia edilerek gözaltına alınan bilişim ve yazılım şirketi sahibi H.S.P’nin işlemleri devam ediyor. AA ve Sabah, yaptığı haberlerde E.B’nin ifadesinde, 2013 yılında açtığı hesabı 2017 yılında para karşılığı Barıs¸ İnce’ye devrettiğini öne sürdü. İnce hakkında soruşturma başlatıldığı belirtilen haberlerde, İnce’nin yurtdışına kaçtığı ve firari olduğu iddialarına da yer verildi. l Haber Merkezi Özgür Gelecek Gazetesi Üç muhabir gözaltında Özgür Gelecek Gazetesi, Bursa irtibat bürolarına düzenlenen operasyonda 3 muhabirlerinin gözaltına alındığı ve büroda bulunan bütün materyallere el konulduğu belirtildi. Gazeteden yapılan yazılı açıklamada “Gazetemiz Özgür Gelecek muhabirlerinden Sevda Erkılınç, Togay Okay ve Hüseyin Camkıran, 13 Haziran Perşembe günü saat 11.00 civarında gözaltına alındılar. Örgüt propagandası gerekçesiyle gözaltına alındıkları belirtilen muhabirlerimiz hakkında dört günlük gözaltı kararı uygulanacağı belirtilirken, muhabirlerimizin Pazartesi (bugün) günü savcılığa çıkarılması bekleniyor. Muhabirlerimize dönük gözaltının yanı sıra irtibat büromuza ait yüzlerce kitap, yayın arşivi ve büro malzemesine de el konuldu” ifadelerine yer verildi. l Haber Merkezi ANTALYA VALİLİĞİ Onur haftası yasaklandı Antalya Valiliği, Antalya LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü ve devamı niteliğindeki tüm etkinlikleri yasakladı. Valilik, yasağa gerekçe olarak “genel ahlakı” gösterdi. Antalya Valiliği, 3. Antalya LGBTİ+ Onur Haftası’nı “karşıt görüşlü grupların karşı karşıya gelmemesi, tesis edilen huzur ortamı ve milli güvenlik ve kamu düzeni ile genel sağlığın ve genel ahlakın bozulmaması, olası şiddet ve terör olaylarının önüne geçilmesi, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması”nı gerekçe göstererek yasakladı. Valilik, 15 gün süreyle il genelindeki “Onur Yürüyüşü ve akabinde düzenlenecek basın açıklaması ile bu benzeri tarzda düzenlenmek istenilen eyleme destek mahiyetindeki eylem/etkinliklerin yanı sıra aynı konunun devamı niteliğindeki (yürüyüş, basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, stant/çadır kurma vb.) tüm etkinliklerin” yasaklandığını duyurdu. Avukat Ahmet Çevik, hukuksuz yasak kararını kabul etmediklerini belirterek şöyle konuştu: “Antalya Valiliği’nin yasak kararı hem uluslararası sözleşmelere hem de kendi mevzuatımıza aykırı. Valilik yalnızca 3 gün sürecek Onur Haftası etkinliklerini yasaklamıyor. 15 Haziran itibarıyla 15 gün boyunca Antalya genelinde LGBTİ+ etkinliklerinin tümünü yasaklıyor. Bununla birlikte LGBTİ+ etkinliklerine çağrı yapmak, elektronik ortamda yasağa karşı tepki göstermek ve protesto etmek de dahil olmak üzere yasak. Özetle yasak yasak yasak... Her şey yasak!”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle