19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABer EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 916 HAZİRAN 2019 PAZAR ‘Türkiye tek başına’Son dönem yaşanan enerji savaşlarını değerlendiren Pamir, eksen kaymasına işaret etti Doğu Akdeniz’de yaşanan enerji paylaşım savaşı son günlerde sürekli yeni bir boyuta taşınıyor. Son olarak Kıbrıs Rum Kesimi, daha önceden de yaptığı tek taraflı ihalelere bir yenisini ekledi. Rumlar, Amerikalı Noble şirketi ile Afrodit bölgesini kapsayan 9 yıllık bir anlaşma imzaladı. Bu adımın hemen ardından “skandal” olarak nitelenen bir karara imza atan Rumlar, Türkiye’nin Fatih Sondaj Gemisi’nde çalışan personeli ve Türkiye Petrolleri Anonim Şirketi (TPOA) ile çalışan şirket yetkilileri hakkında tutuklama kararı çıkardı. Türkiye ve KKTC karara tepki gösterdi. Enerji Politikaları Uzmanı ve CHP Enerji Komisyonu Başkanı Necdet Pamir, Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki durumunu Cumhuriyet’e değerlendirdi. ‘Sopa havuç stratejisi’ Kıbrıs Anayasası’na göre Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların eşit haklara sahip olduğunu ifade eden Pamir, “Her ne kadar sadece Türkiye tanıyor görünse de burada Kıbrıslı Türklerin Rumlarla eşit hakları var. Ama ne yapıyor Rumlar? Yıllardan bu yana tek taraflı olarak bu sahaları ihaleye çıkarıyorlar. Sanki tüm o zenginlikler sadece kendilerine aitmiş gibi kararlar alıyorlar. Oysa, uluslararası hukuka göre burada hem ihaleye çıkma sürecinde hem kaynaklar bulunduktan sonra bunların nasıl kullanılacağı, baştan itibaren birlikte planlamak ve uygulamak durumu var. Ama fiili bir durum yaratıyorlar ve bunu sopa ve havuç gibi bir stratejiyle dayatıyorlar Kıbrıs Türk toplumuna” dedi. Müslüman Kardeşler odaklı dış siyaset anlayışı Türkiye’nin Müslüman Kardeşler odaklı bir dış politika izlediğini ve bundan dolayı Doğu Akdeniz’i çevreleyen kıyıdaş ülkeler karşısında tek başına kaldığını belirten Pamir, “Türkiye, Filistin’e karşı tek başına kalmış bir devlet konumunda” dedi. Pamir, şunları kaydetti: “Doğu Akdeniz’i çevreleyen Suriye, Lübnan, Mısır, İsrail, Libya gibi ülkeler bir araya gelmişler, Türkiye’nin kabul etmediği, Türkiye’nin çıkarlarına uygun olmayan, hatta bazen Mısır örneğinde ol CHP’li Necdet Pamir, Türkiye’nin Müslüman Kardeşler odaklı bir dış politika izlediğini ifade ederek, “Türkiye, Doğu Akdeniz’de Filistin’e karşı bile tek başına kalmış bir devlet konumunda” diye konuştu. ‘Türkiye Petrolleri zaafa uğratıldı’ Türkiye Petrolleri’nin deneyimli kadrolarının AKP döneminde tasfiye edildiğini belirten Pamir, şunları söyledi: “Bu konuları, özellikle Akdeniz’in derinliklerini, buradaki jeolojik yapıyı çok iyi bilen jeologlar, jeofizikçiler, jeokimyacılar, petrol mühendisleri zorla emekliye sevk edildiler. Türkiye Petrolleri zaafa uğratıldı. Türkiye Petrolleri’nin en önemli kurumlarından biri olan Sondaj Dairesi Başkanlığı tasfiye edildi. Kuyu tamamlama, yani bir kuyu deldiğin zaman eğer orada petrol ya da gaz bulursan o kuyuyu üretime hazırlama anlamında çalışmaları yapacak olan tamamlama grubu da lağvedildi. En basit bir petrol şirketinin sahip olması gereken fonksiyonlar ortadan kaldırıldı. TPOA Varlık Fonu’na bağlandı. Bütün bu yanlışlar hâlâ devam ediyor.” duğu gibi Mısır’ın çıkarlarına bile ters gelen anlaşmaları Rumlarla imzalamışlar. Eğer karşı taraftaki devletle bu 200 mil olan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) örtüşüyorsa ya da çakışıyorsa, BM’nin Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre bir netice alınır. Burada iki taraf bir araya gelir ama Türkiye bu sözleşmeye taraf değil ya da hakkaniyete uygun biçimde kıyıdaş devletler kendi aralarında bu anlaşmayı imzalarlar. Ama Türkiye dış politikası nedeniyle tamamen yalnızlaştığı için diğer üye devletler senin çıkarlarına pek de uygun olmayan MEB anlaşmaları imzalıyorlar. Bu senin haklarını ortadan kaldırmaz ama yapayalnızsın, her attığın adımda koca bir birliktelik görüyorsun.” Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de bu güne dek ya yetersiz arama yaptığını ya da yanlış yerlerde arama yaptığını ifade eden Pamir, “Alanya1 hemen Alanya açıklarındaydı ama ikinci lokasyon Finike1 denen bizim çok uzun zamandır olması gereken yer diye savunduğumuz, Kıbrıs açıklarında, Sakız Adası’nın dibinde, BAF’ın yaklaşık 7075 kilometre batısında. Rumların, Yunanların, AB’nin ve ABD’nin Türkiye’ye ‘ayar vermeye’ çalıştığı, tepki gösterdiği bir noktada yapılıyor. Buradaki aramalar doğru, geç kalmış ama doğru politika” dedi. ‘Sondajlar devam etmeli’ Pamir, “Finike1 sondajı Türkiye’ye ait olan ruhsatlar içinde yapılıyor. Burada isteyen istediği kadar konuşsun, Türkiye’nin yadsınamaz hakları var, bunun dışında bir şey hem hukuka aykırı olur hem de açık bir şekilde söylemek gerekirse askeri bir müdahaleye gidilmesi durumunda onun altından kimse kalkamaz. Bütün o Balyoz operasyonlarına rağmen Türk donanması Akdeniz’deki en güçlü donanmadır. Burada tabii ABD ve Rus donanmalarını hariç tutuyorum. Kıyıdaş ülkelerin hepsini toplasan Türk donanması ile baş etmesi mümkün değil. Dolayısıyla caydırıcı güç açısından Türkiye avantajlıdır” görüşünü dile getirerek, Türkiye’nin MEB’inde sondajlara devam etmesi gerektiğini belirtti. Pamir, dış politikada da Mısır’dan başlayarak ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini ifade etti. l ANKARA / Cumhuriyet Pentagon: Moskova’nın aramızı açmasına izin vermeyeceğiz ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü Eric Pahon, Moskova’nın Türkiye’yle ABD arasındaki S400 ihtilafından istifade ederek iki ülkenin arasını açmaya çalıştığını söyledi. El Hurra kanalına konuşan Pahon, Türkiye’nin Rusya’dan S400 füze savunma sistemi satın alımı ve bu satışın TürkAmerikan ilişkilerinde yarattığı gerilimle ilgili bir soruyu da yanıtladı. Pahon, “Moskova’nın birinci hedefi, onlar açısından en büyük hediye NATO ittifakında çatlaklar yaratmak ama böyle bir şey olmayacak” ifadesini kullandı. 70 yıllık müttefiklik ABD ve Türkiye arasındaki ilişkinin bundan sonra da devam edeceğini vurgulayan Pahon, “Biz Türkiye’yle neredeyse 70 yıldır müttefikiz. Zor zamanlardan geçtik, bu olacak. Tabii ki Türkiye’nin S400 alımından vazgeçmesini, S400’ü satın almamasını ve Patriotlar gibi NATO’yla uyumlu bir sistemi almasını isteriz” dedi. Pentagon Sözcüsü Pahon, “S400 anlaşması ve bunun F35 savaş uçakları programına etkileri konusunda, TürkiyeABDNATO ilişkisinin geneline ve bu ilişkinin ne kadar büyük ve katmanlı olduğuna bakmak lazım. ABD, Türkiye’ye kilit bir stratejik müttefik olarak çok değer veriyor. Tatbikatlara, onların kuvvetleriyle birlikte çalışma kapasitemizi artırmaya devam ediyoruz. Bu ilişkinin derinliğine bakmak lazım. Moskova ise (TürkiyeABD arasında S400 konusunda yaşanan) bölünmeyi kullanarak bu çok derin ilişkiye zarar vermeye çalışıyor. Moskova bu ilişkilerde (TürkiyeABD) çatlak yaratmaya çalışıyor ama biz bunun olmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu. l Haber Merkezi Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini yasadışı ilan etti Macron’dan Türkiye çıkışı Güney Avrupa ülkelerinin liderlerini bir araya getiren Malta’daki AB Zirvesi’nin ardından konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Em manuel Macron, Kıbrıs Rum Kesimi’yle tam bir dayanışma içinde olduğunu belirterek, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin egemenliğine saygı duyulması gerektiğini ifade etti. Macron, Türkiye yönetimini Doğu Akdeniz bölgesindeki faaliyetlerine son vermeye çağırırken, “Tamamen Kıbrıs’la dayanışma içindeyiz ve egemen liğine destek veriyoruz. Türkiye, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesindeki yasadışı faaliyetine son vermeli. Avrupa Birliği bu konuda zayıflık sergileme niyetinde değil” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Ankara’dan Med7 zirvesine tepki Malta’daki zirve sonunda kabul edilen sonuç bildirisin de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek taraflı münha sır ekonomik bölge ilan etmesine destek verildi. ABüyesi Akdeniz Ülkeleri (Med7) Zirvesi’nin sonun Bildirideki ifadelerin, Yunanistan ve GKRY’nin ulusal pozisyonları da kabul edilen bildiride, Güney Kıb nı yansıttığını ve Türkiye açısından rıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) tek ta hiçbir hükmü bulunmadığı belirtilen raflı olarak ilan ettiği münhasır eko Dışişleri açıklamasında, “Bu bildiri, nomik bölgeye destek vermesi Rum/Yunan ikilisinin AB üyeliklerini ne Ankara’dan tepki geldi. Dışişleri nasıl istismar ettiklerinin ve bazı AB Bakanlığı’ndan, “GKRY’nin maksima üyesi ülkelerin de buna nasıl alet ol list deniz yetki alanı sınırı iddialarına duklarının esef verici yeni bir örne destek verilmesi bizatihi uluslarara ğidir. Bu durum, AB’nin ve AB üye sı hukukun ihlali anlamına gelmekte lerinin Kıbrıs meselesinin çözümün dir. Gerek AB, gerek AB’nin herhangi de de neden tarafsız ve güvenilir bir bir üyesi bir ülkenin, deniz yetki ala aktör olamayacaklarını bir kez daha nı sınırı iddiası hakkında, bir mahke açıkça ortaya koymaktadır” denildi. meymiş gibi hüküm vererek, bu sınırlara geçerlilik kazandıramaz” açık ‘Sadece Rumlar yok’ laması yapıldı. Bildiriye imza atan ülkelerin ada ‘Hukuka aykırı’ da sadece Rumların değil Türklerin de yaşadığını anımsatması gerektiği Med7 Altıncı Zirvesi, önceki gün vurgulanan açıklamada “Türkiye’nin Fransa, İtalya, İspanya, Malta, Por Doğu Akdeniz’de hem kendi kıta sa tekiz, Yunanistan ve GKRY’nin katılı hanlığındaki haklarını, hem de Kıbrıs mıyla Malta’da toplandı. Zirve sonun Türklerinin adanın hidrokarbon kay da kabul edilen ortak bildiriye tepki nakları üzerindeki eşit haklarını koru gösteren Dışişleri Bakanlığı, “Kabul mak kararlılığının aynen devam etti edilen ortak bildiride yer alan Ege, ğini, bu konuda gerekli adımları attı Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesine ğını ve atmaktan da çekinmeyeceğini ilişkin, taraflı, gerçeklerden kopuk ve bir kez daha uluslararası topluma ha uluslararası hukuka aykırı ifadeleri tırlatmak isteriz” ifadelerine yer veril reddediyoruz” dedi. di. l ANKARA / Cumhuriyet Değişim rüzgârları esince... Bugün İstanbul’un seçilmiş, mazbatası elinden alınan Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile İzmir milletvekili, Saray’ın İstanbul Belediye başkan adayı Binali Yıldırım televizyonda karşı karşıya gelecek. Yakın tarihimizde demokrasinin en çok yara aldığı 12 Eylül sürecinde bile genel seçime gidilirken TRT, seçime katılmasına izin verilen partilerin liderlerine eşit koşullarda söz hakkı vermişti. Liderler seçim öncesi ekranda yan yana gelmişti. Bu gelenek sonraki yıllarda da devam etmişti. O zaman TRT’nin açılımı Tayyip Radyo Televizyonu değildi! Belleklerde en son 2002’de CHP lideri Baykal’la demokrasi tramvayını kullanmaya hazırlanan Erdoğan’ın ekran buluşması var. İmamoğlu, daha belediye başkanı seçilmeden İstanbul’da pek çok konuda halka kolaylık sağlayan adımların atılmasını sağlamıştı. Seçimin yenilenmesi aşamasında da unutulmuş bir demokrasi geleneğinin  canlanmasını sağladı. Bunun nasıl bir şey olduğu gerçekten unutulduğu için günlerdir şekli konusunda tartışmalar yapılıyor. HHH Gelenek canlandı, dedik ama, Yıldırım’ın bu role niçin soyunduğuna ilişkin yorumlara haklılık kazandıran gelişmeler de yaşanıyor.  12 Haziran Çarşamba günü bu köşede “Yeni bir oyun kuruldu” başlığı ile konuyu irdeledik. Erdoğan’ın geçici sessizliğinin ve Yıldırım’ın çıkışının ardında son düzlükte farklı bir oyunla sandığa gitme planı olduğunu vurguladık. Türkiye’ye, İstanbul’a verebileceği hiçbir şeyi kalmayan AKP’nin tek ama tek planının İmamoğlu’nun gördüğü büyük kabulü azaltmak olduğunu bir kez daha altını çizerek dile getirdik. Erdoğan’ın önceki günkü konuşmalarında ucunu gösterdiği yeni oyun şöyle özetlenebilir: Bu akşam İmamoğluYıldırım televizyonda karşılıklı konuşacak. İki taraf ne derse desin, AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organlarının bu yayını nasıl vereceği ve yorumlayacağı planlandı. Erdoğan da o plan üzerinden yarından itibaren İstanbul sahnesine yeniden çıkacak. Son hafta bütün algıları bozacak söylemler geliştirecek. Bir dizi yalan sıralanıp, “İstanbul bu zihniyete teslim edilemez” denecek.  Binali Yıldırım’ın 23 Haziran sürecindeki tek rolü bu akşamki televizyon programı olmalı. Sonrasını yine Erdoğan götürecek. Öyle görünüyor. Yıldırım 31 Mart gecesi, “3800 farkla kazandık” dedi, sustu. Günler sonra sordular: Neden öyle dediniz? “Bana bu bilgi verilmişti” dedi. Yıldırım 6 Mayıs öncesi, “Oyları çaldılar” dedi, sustu. Kim çaldı, ne kadar çaldı, yanıt yok. Günler sonra sordular: Oylar nasıl çalındı? “Ben onu siyaseten söyledim” dedi. Bu akışın devamı şu: Bu akşam Yıldırım, bir şeyler söyleyip susacak... HHH Başlıktaki sözün tamamı şöyle: Değişim rüzgârları esmeye başlayınca, akıllı insanlar değirmen kurar, akıllı olmayan insanlar duvar örer! Ekrem İmamoğlu bir değişim rüzgârıdır.  Bu rüzgâr karşısında 31 Mart’ta örülen duvarlar işe yaramadı. Yukarıda sıraladıklarımız yeni bir duvar örme girişimidir. Türkiye, İstanbul bu değişimin tadını aldı. 23 Haziran’da bu tadı normal yollarla değiştirmez. İmamoğlu büyük bir ezberi bozdu. Su indiriminden ulaşım indirimlerine kadar son üç ayda atılan adımlar halka şunu gösterdi: Ülke kaynaklarının aslan payını iktidar sülalesi alıyor, bize damlayan kalıyor! Sülale devrinin bitmesini istemeyenlerle birlikte son düzlükte kurulan oyunları bozmak için bu akşam hiç malzeme vermemek gerekiyor. Bu akşam İmamoğlu’ndan çok büyük hamleler beklemiyoruz...  Oluşturduğu pozitif iklimin bozulmasına izin vermesin yeter... Kalanını seçmen halledecek!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle